Anadolu Türk Beylikleri Sanatı



Yüklə 8,23 Mb.
səhifə48/179
tarix17.01.2019
ölçüsü8,23 Mb.
#100097
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   179

Harzemşah Muhammed’in

Kaçışı ve Ölümü

Harzemşah Muhammed, Moğolların Ceyhun’u geçmelerine engel olmak istedi. Semerkant muhasarasında müdafilere iki defa yardımcı birlik gönderdi. Fakat bunlar şehre ulaşamadı. Cengiz Han, Sebütey Bahadır ve Tokuçar komutasında 30.000 kişilik bir kuvvete Harzemşah’ı takip etmek ve onu yakalamak görevini verdi. Bun

lar barışsever halkı hırpalamayacak, şehirleri yağma etmeyeceklerdi.

Sultan Irak valisi olan oğlu Rukneddin’in vezirinin fikri gereğince Irak’a çekilip bir ordu meydana getirerek mücadeleye devam etme kararındaydı. Diğer oğlu Celaleddin babasının bu kararına muhalif olarak ordunun yönetiminin kendisine verilmesini istedi.

Cebe ve Sebütey komutasındaki Moğol ordusu gelmeden, Harzemşah Ceyhun sahilini terk ederek 18 Nisan 1220 yılında Nişabur’a geldi. Harzemşah Nişabur’da kalmayarak Rey yolu ile Kazvin’e kaçtı. Bistam’da saray vezirlerinden Emir Taceddin Bistami’ye iki sandık mücevher vererek Ardahan’a gönderilmesini istedi. Hazine Moğollar tarafından ele geçirilerek Cengiz Han’a gönderildi.

Cebe ve Sebütey Cengiz Han’dan aldıkları emirle yolda durmayıp, yağma yapmayarak, kimseyi öldürmeden, Sultanı yakalamak istediler. Harzemşah Nişabur’da izini kaybettirmeyi başarmıştır. Cebe ve Sebütey Noyanların kuvvetleri birbirinden ayrılarak Sultan’ı aradılar. Her iki birlik Rey’de birleştiler. Rey halkı kendi isteğiyle Moğollara teslim oldu. Rey’de Sultanın Hamedana gittiğini öğrenince oraya doğru harekete geçtiler. Hamedan civarında yapılan savaşta Harzemşah Sultanı kaçarak izini kaybettirdi. Gurgan şehrinden üç gün uzaklıkta Gurgan nehrinin denize döküldüğü Abaskun şehrine yakın olan Hazar denizindeki bir adaya sığındı. Burada akciğer iltihabından 1221 yılının aralık ayında öldü. Nesevi, Sultanın vefatında bir kefen alacak kadar parasının olmadığını çok sıkıntı çektiğini bildirmektedir. Harzemşah’tan sonra oğlu Celaleddin Moğollara karşı mücadeleye devam edecektir.

Alaeddin Muhammed ölümünden az önce yanında bulunan oğulları Celaleddin, Ak-şah ve Uzlağ-şah’ı çağırarak, kendisinin intikamını alacak ve sarsılan devlet düzenini yeniden kurabilecek kişinin Celaleddin olacağını söyleyerek, kılıcını Celaleddinin beline takmıştır.

Celaleddin Harzemşah’ın

Moğollarla Mücadelesi

Harzemşah Muhammed’den sonra sultan olan Celaleddin ve kardeşleri, babalarını defnettikten sonra 70 süvari ile Mankışlağ’a geldiler. Oradan başşehre geçerek Celaleddin’in sultanlığını açıkladılar. Uzlağ Şah’ın bazı komutanları bu durumu kabul etmediler. Bunlar arasında Belh ve Yenikent valisi Tuci Pehlivan, Celaleddin’e suikast yapmak istedi, ancak vaktinde haber alınarak suikast önlendi.33 Uzlağ Şah ve Ak Şah Harzem’i terk ettiler. Şehzadelerin kaçtığını öğrenen Cengiz Han şehzadeleri yakalatarak esir etti. Cüveyni, şehzadelerin esir edilişinden iki gün sonra öldürüldüğünü bildirmektedir. Nişabur’da bir müddet kalan Celaleddin Neseviye göre 6 Şubat 1221’de bu şehri terk ederek Zusan şehrine giderek ordu toplamak istedi fakat başarılı olamadı.

Cengiz Han 1221’de Ceyhun’u geçerek Belh’i işgal etti. Celaleddin, Urlular ile Türkler arasındaki mücadele sebebiyle ordusunda tam bir birlik sağlayamadı. Celaleddin Emin’ül Mülk’ün daveti üzerine Gazne’ye gitti. Yanında 30.000 kişilik bir kuvvet vardı. Emin’ül Mülk 50.000, Seyfeddin Ağrak’ta 40.000 kişiyle ona katıldılar.

Celaleddin çeşitli unsurlardan kurulu bir ordu meydana getirerek, Kabil’in kuzeyinde Pervan’da iki gün süren bir muharebe yaptı. Moğol komutan Şiki-kutuku Noyan’ı büyük bir mağlubiyete uğrattı. Bu galibiyet üzerine Moğolların eline geçmiş olan şehirler isyan ederek Moğol valileri öldürdüler. Savaştan sonra ordu komutanları ganimeti bölüşme yüzünden kavga ettiler. Celaleddin bu kavgaları bastıramadı, onlara hakim olamadı. Ganimetlerin paylaşılması sırasında, Emir Melik, Seyfeddin’e kamçı ile vurdu. Celaleddin bu hareketi cezalandıramadı. Seyfeddin adamlarını alarak ayrıldı. Pervan muharebesinden sonra Celaleddin’in ordusu dağıldı. Yanında Emin’ül Mülk ve Türkler kaldılar.

Pervan muharebesinin intikamını almak isteyen Cengiz Han Celaleddin’i yakalamak için Gazne’ye yürüdü. Bu sırada Celaleddin Gazne’yi terk etmişti. Cengiz Han hiçbir direnme görmeden Gazne’yi ele geçirdi. Pervan muharebesinden sonra komutanları tarafından terk edilen Celaleddin Hindistan’a gitmek için hazırlıklara girişti.34 Gazne mağlubiyetinden sonra Sind nehrine kadar çekilen Harzem Sultanı 24 Kasım 1221’de yapılan muharebede Moğol ordusunun merkezini dağıtmayı başardı. Cengiz Han kaçmaya hazırlanırken o zamana kadar beklemekte olan Cengiz Han’ın Hassa ordusu muharebenin sonucunu belli etti. Cengiz Han Celaleddin’i sağ olarak ele geçirmek istediğinden onun bulunduğu yere ok atmakta gevşek davrandılar. Celaleddin’in yedi yaşındaki oğlu esir edilerek öldürüldü. Annesini, karısını ve diğer kadınları Moğolların eline esir düşmesin diye suya attırdı. Kadınların hepsi öldü. Moğol çemberinin daraldığını gören Celaleddin atını nehre sürerek karşı kıyıya geçti. Askerlerinden 4.000 kişi onunla birlikte karşı sahile vardı. Akıntıya kapılmış 3.000 süvari üç gün sonra ona yetiştiler. Celaleddin’in cesaretini ve kahramanlıklarını gören Cengiz Han “Bir babanın işte böyle bir oğlu olmalıdır” demiştir.

Cengiz Han Celaleddin’in arkasından Sind nehrini geçmeye lüzum görmeyerek geri dönmüştür. Celaleddin 1224 yılında Hindistan’dan İran’a gelerek kardeşi Gıyaseddin Pir Şahla mücadele ederek Cengiz Han’ın ölümünden sonra da Cengiz Han’ın oğlu Ögedey zamanında Moğollarla mücadele için teşebbüste bulunacaktır. 1231 yılında Moğol takibinden kaçarken Meyyafarıkıyn

civarında, Ahlat’ta öldürülen kardeşinin intikamını almak için bir Kürt tarafından öldürülmüştür.

Cengiz Han 1223 ilk baharında Kulan-başı bozkırında oğullarıyla bir kurultay yaptı.35 10 Mart 1223’de Cengiz Han bir av esnasında attan düştü. 1223 yazını İltiş civarında geçirerek, 1225 yılı ilk baharında Moğolistan’a döndü. Cengiz Han’ın oğullarının hepsi babalarıyla birlikte döndüler. Sadece Çuçi batıda kaldı. İmparatorluğun merkezi dışında bir devlet kurmaya çalıştığı ortaya çıkınca Cengiz Han ile Çuçi’nin arası açıldı. Reşidüddin baba ile oğul arasındaki anlaşmazlıktan bahsetmektedir.

Çuçi 1227 yılının şubat ayında ölmüştür. Cengiz Han onun ölüm haberini aldığında Tangut ülkesinde bulunuyordu. Reşidüddin’e göre oraya 1225 baharında, Çin tarihlerine göre 1226 baharında gitmiştir. 1227 ilkbaharında Tangut başkenti kuşatılmış, kuşatma devam ederken 18 Ağustos 1227 yılında ölmüştür. Öldüğünde 70 yaşındaydı. Cengiz Han’ın cesedi Moğolistan’a getirilerek Onon ve Kerulen nehirlerinin kaynakları civarında bulunan kutsal Burhan-Haldun dağlarında gizli bir yere gömüldü. Gömüldüğü yer Moğol geleneğine göre gizli tutuldu.

Cengiz Han’ın Şahsiyeti

Cengiz Han’ın şahsiyeti ile ilgili en geniş bilgiyi Cüzcani vermektedir. Cüzcani’nin bildirdiğine göre onun uzun boylu, geniş alınlı, sağlam bünyeli, kedi gözlerine benzer gözleri olan bir şahıstı.

Cengiz Han kendisine çok güvenen, zor durumlarda hakimiyetini sağlamak için her türlü önlemleri alan, toplu katliamlardan bile kaçınmayan ayaklanan yerlere karşı acımasız olan bir kişiydi.

Cengiz Han dengeli bir zekaya, aklı selime sahipti. Sertliğine rağmen dostlarına karşı son derece cömert ve müşfikti. Hainlere karşı çok sert davranmış, kötü duruma düşmüş efendilerine ihanet edenleri ölümle cezalandırmıştır. Düşmanı olmuş hükümdarlara sonuna kadar bağlı ve sadık kalmış kişileri kendi hizmetine alarak mükafatlandırmıştır. Himayesine aldığı yoksulları sonuna kadar korumuş, bütün hayatı boyunca onları takip etmiştir.

Ordusunda sıkı bir disiplin uygulamış yasaklarına uymayanları şiddetle cezalandırmıştır. Orduda yalancılık, hırsızlık hayal edilmeyecek duruma gelmiştir. Cengiz Han sadece Moğol diliyle konuşmuştur.

Cengiz Han’ın ölümünden sonra onun kurmuş olduğu teşkilat sayesinde devlet 40 yıl yaşamış, imparatorluğun bölünmesinden sonra ortaya çıkan devletlerde de Cengiz Han ailesinin hakimiyeti birkaç nesil devam etmiştir.

Cengiz Han’dan Sonra

Moğollar


Cengiz Han hayatta iken milli geleneklere uyularak oğullarına ve yakınlarına bazı topraklar verilmişti. Selenga ve Yenisey arasındaki ülke ile Yenisey havzasını zapteden Çuçi’ye verildi. Çuçi Cengiz Han’dan 6 ay önce öldü. Onun ölümünden sonra Batu babasının topraklarına sahip oldu. Bilge ve yumuşak bir hükümdar olması dolayısıyla ona Sayın Han ünvanı verilmiştir.36

Cengiz Han’ın ikinci oğlu Çağatay yasanın uygulanmasıyla görevliydi. Çağatay’a eski Karahıtay İmparatorluğu, doğuda Uygur ülkesinden, batıda Buhara ve Semerkant’a kadar uzanan Bozkırlar, İli, Issık Göl, Çu ve Talas havzaları, Maveraünnehir bölgeleri verilmişti.

Cengiz’in üçüncü oğlu Ögedey, Balkaş’ın kuzey ve doğusundaki Tarbagatay, Kara İrtiş ve Uranga bölgelerine sahip olmuştu.

Cengiz’in en küçük oğlu Tuluy, Moğol geleneğine göre ailenin koruyucusu “Otçigin” sıfatıyla babadan kalan ilk toprakların mirasçısı olarak, Tula, Yukarı Onon, Yukarı Kerulen arasındaki toprakları ele geçirdi. Tuluy gözü pek ve iyi bir askerdi. Büyük fikirleri, davranışları olmamış, kendisini içkiye vererek 1232’de ölmüştür.

Cengiz Han’ın oğlu Ögedey babasının sağlığında halef seçilmişti. Ögedey Cengiz’in oğulları arasında en zeki olanıydı. 1229 yılında han ilan edildi. Ögedey zamanında askeri harekatlar devam etmiş, bunun yanında en önemli özellik Cengiz Han’ın kurmuş olduğu imparatorluğun teşkilatlanması ve huzurun sağlanması için tedbirlerin alınmış olmasıdır. Karakurum şehri devlete merkez olmuştur.

Ögedey Kağan zamanında Kin krallığı yıkılmış Batı İran fethedilmiştir.37 1231 yılında Dicle köprüsü yanında Celaleddin Harzemşah, Moğol kuvvetlerine mağlup oldu. Diyarbekir, Erbil Moğollar tarafından yağma edildi. 1236’da Gence tahrip edilerek, Gürcistan ve Tiflis ele geçirildi. Ögedey Kağan döneminde Moğollar kuzey Çin’in, İran’ın ve Güney Rusya’nın fethini tamamlamışlardır.

Ögedey Kağan zamanında maliye ve posta işleri teşkilatlanmıştır.38 Ögedey Kağan aldığı tedbirlerle ülkede sükunet sağlanmış, halk vergilerden kurtarılmıştır. Ögedey Kağan 11 Aralık 1241’de ölmüştür. Ölümüne aşırı derecede içkiye olan düşkünlüğü sebep olmuştur.39

Ögedey Kağan’ın hanımı Töregene, Çağatay’ın ve hanedan üyelerinin yardımıyla saltanat naibi yapıldı. 1242 yılından 1246 yılına kadar iktidarda kalmıştır. Töregene Hatun kendi oğlu Göyük’ü kağan ilan etmek için uğraşmıştır. 1246 ilk baharında Orhun nehrinin kaynağında Kökü-nor gölünün yanında büyük bir kurultay

toplandı. Kurultaya Tuluy’un iki oğlu, anneleri, Çağatay ailesi ve Batu’nun kardeşleri katıldılar. Kurultaya katılanlar 2.000 beyaz çadıra yerleştirildiler. Eyalet valileri, tabi krallar, Rus büyük dükü Yaroslav, Ermeni kralı I. Hatum’un kardeşi Sempad, Selçuklu Sultanı IV. Kılıçarslan, Kirman, Fars, Musul Atabeklerinin elçileri, Bağdat halifesinin temsilcisi kurultaya katıldılar.

1246 kurultayında Göyük büyük han olarak seçildi. 1248 yılına kadar iktidarda kaldı. Göyük babası gibi alçak gönüllü ve alicenap bir karaktere sahip olmamakla beraber, babası gibi kadın ve içkiye düşkündü. Yeni han idareye barıştırıcı bir havayla başladı. Cengiz ve Ögedey zamanında çıkartılan kanunlar tastik edildi. Göyük’ün saltanat yıllarında İslamın ve islami ilimlerin gelişmesine engel teşkil etmiştir. Göyük 1248 nisanında 45 yaşındayken ölmüştür. Bu ölüm Avrupa’yı büyük bir tehlikeden kurtarmıştır.

Göyük’ün ölümünden sonra devlet işlerini Oğul Kaymış yürütmüştür. 1250 yılında Issık Göl yakınında Alakmak mevkiinde büyük bir kurultay toplanmıştır. Bu kurultay da Mongka büyük han seçilmiştir. Ancak Cengiz oğulları bu kurultayın kutsal yerlerde toplanmadığını bahane ederek bunun tasdik edilmesini reddettiler. Bir yıl sonra Batu kardeşi Berke’yi, Kerulen nehri üzerinde Ködege-Aral’da kurultayı toplamakla görevlendirdi. Berke, Ögedey ailesinin ve Çağatay ulusunun muhalefetine rağmen 1 Temmuz 1251’de Mongka’yi büyük han olarak ilan etti. Böylece kağanlık Ögedey ailesinden Tuluy ailesine geçmiş oldu. Mongka Kağan 1251 yılından 1259 yılına kadar iktidarda kaldı. Ögedey’in ölümünden sonra durmuş olan Moğol askeri faaliyeti Mongka Kağan ile tekrar başladı. 1253 yılında Onon nehrinin kaynağında toplanan kurultayda Mongka Kağan, küçük kardeşi Hülagü’yü Bağdat halifesini, Mezopotamya’yı hakimiyet altına almak, İran’ı ve Suriye’yi fethetmek ile görevlendirdi. Kendisi de diğer kardeşi Kubilay’ı yanına alarak Güney Çin’de bulunan Song İmparatorluğu’nun üzerine yürüdü. Çin’e gönderilen Kubilay Çin medeniyetinin tesirinde kaldığından Çin’in fethine dört elle sarılmıştır. 1258 eylül ayında toplanan kurultay da Mongka, Song İmparatorluğu’na karşı yürütülen savaşın yönetimini üzerine aldı. 11 Ağustos 1259 yılında Çin seferi sırasında koleradan öldü.

Mongka tahta çıktığında 43 yaşındaydı. Cengiz Han’dan sonra Moğol kağanlarının en önemlisidir. Sefahatten, debdebeden hoşlanmayan, az konuşan Mongka Cengiz Han yasasını yeniden canlandırmış, sert, adil bir yönetici olmuş, Cengiz Han dönemindeki fetihleri yeniden başlatmıştır. Mongka daha uzun yaşamış ve halefleri onun politikasını devam ettirmiş olsalardı, Moğol İmparatorluğu daha geniş sahalara yayılabilirdi. Mongka’yı bütün din mensupları kendilerinden saymışlardır. Mongka dini müsamahanın yanında her bölgeyi mahalli adetlere ve karakterlerine göre idare etmiş, sarayına her türlü din ve milletin temsilcilerinden adam almış, herhangi bir bölgeye yazılan yazılar, o bölge halkının dili ve kültürüne göre yazılmıştır.

Kubilay ve Çin’de Moğol

Sülalesi


Mongka’nın üç kardeşi vardı. Bunlar Kubilay, Hülagü ve Arık Böge idi. Hülagü 1256 yılından beri İran hanlığı yapıyordu, tahtta hak iddia edemeyecek kadar uzakta bulunuyordu. Taht mücadelesi Tuluy’un iki oğlu arasında başladı. Arık Böge en küçük olduğundan, baba yurdunun mirasçısı sıfatıyla Karakurum’da 1260 yılında kendisini büyük han ilan etti. Çin’de bulunan Kubilay 4 Haziran 1260 yılında Çin-Moğolistan sınırında topladığı kurultayda ordusu tarafından büyük han olarak seçildi. Böylece Moğol tarihinde ilk defa olarak iki büyük han ortaya çıkmış oldu. Bu sırada Kubilay 44 yaşındaydı. Kubilay hükümet merkezi olan Karakurum’u Pekin’e nakletti. Arık Böge, Kubilay mücadelesi dört yıl devam etmiş, 1264 yılında Arık Böge Kubilay’a teslim olmak mecburiyetinde kalmıştı. Kubilay kendisini bağışlamış, ancak taraftarlarını idam ettirmiştir. Arık Böge 1266’da ölümüne kadar göz hapsinde tutulmuştur.

Kubilay uzun bir mücadele sonunda Güney Çin’de bulunan Song İmparatorluğu’na 1279 yılında son vererek tarihte ilk defa olarak Güney Çin yabancıların eline geçmiştir. Kubilay’ın Çin’de kurduğu imparatorluk, Kubilay’ın ölümünden sonra git gide Çinlileşmiş, 1368 yılına kadar devam etmiştir. Son imparator Togan Timur zamanında devlet elden çıkmış, Çu-çang Moğol sülalesine son vererek Çin’de Ming sülalesini kurmuştur.

Çağatay Hanlığı

Cengiz Han’ın ikinci oğlu Çağatay’a babasından kalan mirastan doğu ve batı toprakları kalmıştı. Cengiz İmparatorluğu’nda Çağatay ismiyle söylenen Türkistan’da ayrı bir sülalenin teşekkülü Çağatay’ın ölümünden sonra olmuştur. Cengiz Han zamanında bu saha resmen Çağatay’a verilmiş olmakla beraber müstakil bir devlet olarak idare edilmemiştir. Çağatay Hanlığı Türk ülkesinin üzerine kurulmuş bir Moğol hakimiyetidir. Çinlileşmiş Kubilaylılar, İranlılaşmış Hülagülerden farklı olarak 15. yüzyıla kadar İli, Talas arasında Bozkır’ın adamları olarak kalmışlar, bulundukları ortama direnmişlerdir.

Çağatay Hanlığı’nın kurucusu Cengiz Han’ın oğlu Çağatay (1227-1242) bütün ömrü boyunca hayranlık duyduğu ve çekindiği babasına son derece bağlı olarak babasının yasasını sonuna kadar uygulamada titizlik gösterecek ve küçük kardeşi büyük han’a bağlı kalacaktır. Çağatay ölmeden önce ülkesini Bamiyan kuşatma

sında 1221’de ölen Mütügen’in oğlu Kara Hülagü’ye bırakmıştır. Kara Hülagü’yü, Çağatay’ın ölümünden sonra Moğolların büyük hanı Göyük tahttan indirmiştir. Gerekçe olarakta oğul sağ iken torunun tahta çıkamayacağını göstermiştir. Çağatay tahtına Göyük’ün çok samimi dostu Çağatay’ın yaşlı oğlu Yesü Mongka’nın 1252’de ölümü üzerine Kara Hülagü’nün dul eşi Organa Hatun, küçük yaşta olan Mübarek Şah adına Çağatay ulusunun hükümdarı tayin edildi 1252 yılından 1261 yılına kadar iş başında kaldı. 1261 yılında büyük hanlık mücadelesi Arık Böge ile Kubilay arasında başlamıştır. Arık Böge Organa Hatun’a güvenemiyordu. 1261 yılında Algu, Çağatay hanı yapıldı. 1266 yılına kadar iktidarda kaldı. Algu’nun 1266’da ölmesi üzerine Organa Hatun ve Kara Hülagü’den olan Mübarek Şah 1266 Martında tahta geçti. Mübarek Şah Müslüman olan ilk Çağataylıdır. Mütige’nin torunu olan Barak’ta Kubilay Han’dan aldığı bir yarlığ ile Mübarek Şah’ın yanında ortak hükümdar seçilmiştir. 1266 Eylülünde Hocent’e gelerek, ordunun kendi tarafına geçmesini sağlayarak, Mübarek Şah’ı tahttan indirip, hükümdar avcı başısı yapmıştır. Barak’ın 1271 yılında ölümünden sonra dört oğlu Algu’nun iki oğlu ile birleşerek Kaydu ile mücadele etmişlerdir.

Barak’tan sonra Duva (1274-1306) onun ölümünden sonra Duva’nın küçük oğlu Kebek (1309-1326) tahta geçmiştir. Çağatay Devleti’nin ilk resmi parası Kebek tarafından tedavüle sokulmuş, Kebek Müslüman olmuştur.

1343’ten sonra Çağatay hanlığı Moğolistan ve Maveraünnehir olarak ikiye ayrılmıştır. Talas, Yukarı Çu, Issık Göl, İli bölgelerini içine alan Moğolistan bu dönemde karışıklıklar içinde kalmış, bu zaman içerisinde Kaşgar civarına hakim olan Duğlat kabilesinin reisleri Tulug, Bulacı ve Kemareddin adındaki üç kardeş XV. yüzyılın ortalarında bölgeye hükmetmişlerdir. Bulacı, Tuğluk Timur’u 1347 yılında hükümdar yapmış, 1364 yılına kadar iktidarda kalmıştır. Tuğluk Timur İslamiyet’i kabul etmiş, onun Müslüman olması üzerine 160.000 Moğol da Müslümanlığı kabul etmiştir. 1360 yılında Maveraünnehir’i istila etmiş, Şehr-i Sebz’de Timur’un amcası Hacı Barlas direnmişse de dayanamayarak Horasan’a çekilmiştir. Hacı Barlas’ın öz yeğeni Aksak Timur, Tuğluk Timur’un yanına geçmiştir. Tuğluk Timur bu bağlılıktan dolayı kendisine Keş ve civarı verilmiştir. Tuğluk Timur Maveraünnehir’de fazla kalmayarak geri dönmüş, ordu toplayarak Maveraünnehir’e tekrar gelmiştir. Tuğluk Timur’un Moğolistan’a dönmesi üzerine Hacı Barlas, Timur’u yenmiş, bu durumu haber alan Tuğluk Timur Maveraünnehir’e gelmiş, Hacı Barlas Horasan’a kaçarak haydutlar tarafından öldürülmüştür.

Tuğluk Timur 1364 yılında ölünce oğlu İlyas Hoca hanlık makamına getirilmiştir. Dindar bir hükümdar olan İlyas Hoca han olduğunda tecrübesiz bir gençti. Aksak Timur Taşköprü mevkiinde İlyas Hoca ile savaştı. İkinci muharebede İlyas Hoca’nın 20.000 kişilik ordusu yok oldu. Han İli’ye çekildi.

Timur 1370 yılında Keş şehrinde bir toy vererek, bu toy sırasında devlet idaresi, idari teşkilat, askerlik işleri yeniden tanzim edilerek Timur İmparatorluğu’nun temelleri atılacak, Çağatay ülkesi de Timur’un eline geçecektir.

1 R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu, İstanbul 1980, s. 187; V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, İstanbul 1981, s. 59.

2 V. Barthold, a.g.e., s. 478; W. Eberhard, Çin’in Şimal Komşuları, Ankara 1947, s. 45.

3 L. Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara 1971, s. 176; Moğolların Gizli Tarihi, s. 3; Abu’l Faraç Tarihi II, s. 476.

4 V. Barthold, a.g.e., s. 63; İ. Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ankara 1972, s. 28.

5 R. Grousset, a.g.e., s. 186; Pelliot, Aproposdes, Comans, JA, 1920, s. 46.

6 A. Tenir, Cengiz Han, s. 138; L. Rasonyi, Tarihte Türklük, s. 178.

7 R. Grousset, a.g.e., s. 187; Barthold, a.g.e., s. 59.

8 R. Grousset, a.g.e., s. 187.

9 S. Ağaldağ, Türk-Moğol İmparatorluğu Tarihi, Konya 1996, s. 9.

10 Pelliot, La Haute Asie, 25.

11 A. Temir, Cengiz Han, s. 136; Moğolların Gizli Tarihi, s. 109.

12 M. Ergin, Orhun Abideleri, s. 49; H. N. Orkun, Eski Türk Yazıtları, s. 33.

13 R. Grousset, L’ Empire des Steppes, Paris 1948, s. 257.

14 A. Temür, Cengiz Han, s. 136.

15 L. Rasanyi, a.g.e., s. 176; Moğolların Gizli Tarihi, s. 3; Abu’l Faraç Tarihi II, S. 476.

16 Moğolların Gizli Tarihi, s. 3.

17 A. Temir, Cengiz Han, s. 13-21; Vladimirstov, Life of Chingiz Khan, s. 33.

18 Moğolların Gizli Tarihi, s. 19.

19 S. Ağaldağ, Türk Moğol İmparatorluğu Tarihi, Konya 1996, s. 37.

20 A. Temir, Cengiz Han, s. 21.; Cihangüşa I, s. 104.

21 Pelliot, “Les Mongols et la papaute”, Rev. d. I’Orien teheretten 1922, No 1-2; Çingiz Khan, Enc. İsl. s. 877; Cihangüşa I, s. 109; Moğolların Gizli Tarihi, s. 41-42.

22 Kağan kelimesi VI. asırda Cücenlerden Göktürklere VIII. asırda da Göktürklerden Uygurlara geçmiştir.

23 Abul Faraç Tarihi II, s. 480; Tarihi Cihangüşa I, s. 95; L. Rasonyi, Tarihte Türklük, s. 180.

24 Moğolların Gizli Tarihi, s. 169; W. Eberhart, Çin Tarihi, Ankara 1947, s. 244/245.

25 R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu, s. 222.

26 L. Rasonyi, a.g.e., s. 178; R. Grousset, a.g.e., s. 124.

27 Barthold, Türkistan, s. 401; Pelliot, Notes sur le Turkestan 1930, s. 52-55.
28 L. Rasonyi, a.g.e., s. 178.

29 Barthold, Turkestan, s. 503-504; İbnül Esir XII, 39; Cüveyni I, 81; Cihanguşa I, s. 13-160.

30 Cihanguşa I, s. 166-170.

31 Cihanguşa I, s. 150-151.

32 Cihanguşa I, s. 144-149.

33 K. Gürün, a.g.e., s. 408; R. Grousset, a.g.e., s. 239.

34 R. Grousset, a.g.e., s. 237.

35 Moğolların Gizli Tarihi, s. 187; R. Grousset, a.g.e., s. 241.

36 R. Grousset, a.g.e., s. 247.

37 B. Spuler, a.g.e., s. 446; R. Grousset, a.g.e., s. 253; S: Ağaldağ, a.g.e., s. 95.

38 Moğolların Gizli Tarihi, s. 187; R. Grousset, a.g.e., s. 257.

39 Moğolların Gizli Tarihi, s. 187; R. Grousset, a.g.e., s. 257.

Barthold, V. V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, İstnbul, 1981.

Barthold, V. V., Cengiz Han, Londra 1899.

Barthold, V. V., Orta Asya Türk Tarihi, İstanbul 1927.

Grousset, R. Bozkır İmparatorluğu, İstanbul 1980.

Rasonyi, L., Tarihte Türklük, Ankara 1971.

Kafesoğlu, “Türk Tarihinde Moğollar ve Cengiz Meselesi” İ.Ü.E.F.T.D. VIII, 1953, s. 105-136.

Ağaldağ, S., Türk Moğol İmparatorluğu Tarihi, Konya 1998.

Turan, O., Belleten V, 1941, s. 267.

Gülersoy, T., “Moğolların Gizli Tarihi ve Altan Tao’çiye göre Çingis Han’ın şeceresi” A.Ü.D.T.C.F. Tarih Araştırmaları Dergisi. V. Sayı, 8-8, 1967, s. 189-191.

Toğan, Z. V., Moğollar, Çingiz ve Türkler, İstanbul 1941.

Toğan, Z. V., Moğollar Devrinde Anadolu’nun İçtimai Tarihi, İstanbul 1931.

Toğan, Z. V., Cengiz Han ve Moğollar, İstanbul 1941.

İnan, A., Moğolların İçtimai Teşkilatı, Ankara 1944.

Kurat, A. N., Türk Kavimleri ve Devletleri Tarihi, Ankara 1974.

İslam Ansiklopedisi, Cengiz Han Maddesi.

Eberhart, W, Çin’in Şimal Koşulları, Ankara 1947.

Eberhart, W, Çin Tarihi, Ankara 1947.

Kotan, N., Cengiz Han, Erzurum 1976.

Marko Polo Seyahatnamesi, 1001 Temel Eser, İstanbul 1976.

Douglas, The Life Jenglis Khan, Londra 1887.

Degoignes, J. Mistorire Generale Des Muns, des Turcs, des Moğols et des autres Tartrares Occidentauxs, Paris 1756-1758.

Howort, H. History of the Mogols, London 1876-188.

D’Ohsson, Histoire, des Mongols, La Haye-Amsterdam, 1834-1835.

Carpini Plano de, Relations des Mongols au Tartares, CIV, Paris 1839.

Cüveyni, Alaeddin Ata Melik, Tarih-i Cihan Güşa, I, III.

Spuler, B., İran Moğolları, Ankara 1957.

Vladimirstov, Moğolların İçtimai Teşkilatı, Ankara 1944.

Yakeubovski, Cengiz Han, Paris 1927.

Herman, A., Atlas of China, Harard 1935.

Manghol-Un Nuça Tobçaan (Yuan Çao Pi-shi) Moğolların Gizli tarihi, Ankara 1948.


Türkler ile Moğolların

Irkî Münasebetleri

Cİhat CİHAN

Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

A. Türklerin Anayurdu,

Göçleri ve Komşuları

ürkler, dünyanın yaşayan en eski kavimlerinden birisidir. Türk tarihini değerlendirirken, onu hem zaman hem coğrafî bakımdan diğer toplulukların tarihinden ayıran şu noktaların göz önünde tutulması gerekir:

1- Diğer milletlerin fertleri toplu olarak bir arada bulunduğu için, onların herhangi bir süre içindeki durumu açıkça tespit ve tetkik edilebilmektedir. Halbuki, dağınık şekilde yaşayan Türk kitleleri birbirlerinden farklı gelişme yolları tâkip ettiğinden, Türk tarihini belirli zaman kesiminde bir bütün hâlinde değerlendirmek kolay olmamaktadır.


Yüklə 8,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin