Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi


CEMİYET-İ İLMİYE-İ OSMANİYE



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə615/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   611   612   613   614   615   616   617   618   ...   899
CEMİYET-İ İLMİYE-İ OSMANİYE

Tanzimat döneminde Osmanlı aydınları tarafından kurulan, modern bilim ve kültürü yaymayı amaçlayan cemiyet.

1861'de Petersburg Sefiri Halil Bey ve o zurnan ticaret mahkemesi reisi olan Münif Efendi (Paşa) öncülüğünde bir grup Osmanlı aydım tarafından kurulmuştur.

24 Mayıs 186l'de çıkan padişah iradesiyle çalışmalarına müsaade edilen cemiyet, şekil itibariyle, kendisinden önce 1856'da kurulan Cemiyet-i Tıbbiye-i Şâ-hâne'ye(->) benzemektedir. Cemiyet-i II-miye-i Osmaniye kurulduktan ve üyelerim seçtikten sonra devlete resmen müracaat etmiş ve faaliyetlerine müsaade edilmesini istemiştir. Ancak Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane örneğindeki gibi devletten yardım olarak talep ettiği tahsisatı ve binayı alamamıştır.

Cemiyetin gayesi, Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye'nin yayın organı ve başlıca kalıcı eseri olan Mecmua-ı _F«wz2w'un(-0 ilk sayısında neşredilen otuz beş maddelik nizamnamede şöyle belirtilmiştir: "Kitap telif ve tercüme ve umuma ders verme, her türlü vasıta ile Osmanlı ülkesinde ilim ve fenlerin yayılmasına çalışacak ve bu hususta öncülük edecektir. Cemiyet, ulûm ve maarife ve ticaret ve sanayie dair Mecmua-ı Fünûn unvanıyla her ay ihtidasında bir gazete çıkaracak ve işbu mecmua... üyelerin tamamına ücretsiz olarak birer nüsha verilecektir. Cemiyet, din ve dönemin politik meselelerinden kendini ihtiraz edip, kendisine takdim olunan lâyihaların dahi bu hususlardan ârî olmasına dikkat ve itina edecektir".

Cemiyetin gaye edindiği eğitim ve kültür faaliyetleri devletin benimsemiş olduğu faaliyetlere paralel mahiyettedir. Daimi üye, daimi olmayan üye ve muhabir üye olmak üzere üç ayrı statüde üyesi olan cemiyetin azaları arasında din ve ırk farkı gözetilmemektedir. Ancak seçilebilmek için aranan şartların başında üyenin Arapça, Farsça ve Türkçe yanında Fransızca, Almanca, İngilizce, İtalyanca ve eski Yunanca gibi Batı dillerinden birini bilmesi gelmektedir. Daimi üyeler mutlaka Osmanlı tebaasından seçilecektir. Cemiyetin kurucu üyelerine "ru-ûs" verilmiştir. Üyelerin görevleri şunlardır: Daimi üyeler "vakit ve vukufları müsait olduğu takdirde" Mecmua-ı Fünûn'a makale yazacaklar, ayrıca kendi ihtisas alanlarında ders vereceklerdir. Diğer üyeler de isterlerse makale yazabi-leceklerdir. Kitap telif ve tercümesinde ise fark gözetilmeksizin bütün üyeler bil-, gileri nispetinde eser yazmaya çalışacaklardır.

Cemiyetin otuz üç daimi ve sekiz daimi olmayan üyesi vardı. Daimi üyelerin on altısı Tercüme Kalemi'nde memur ve mütercim, on biri muhtelif memuriyette, üçü mühendishane hocası, ikisi kurmay subay, biri de Mekteb-i Harbiye'de hocalık yapan subaydı. Daimi üyelerden on biri gayrimüslimdi. Kurucu üyeler arasında ulemadan hiç kimsenin bulunmaması dikkat çekicidir. Bu husus, Tanzimat'tan önce başlayan modernleşme süreci içerisinde yetişen yeni tip aydınların eski u-lema sınıfının toplum ve devlet kademelerindeki yerlerini hızla aldığını gösterir. Mecmua-ı Fünûn'un yöneticisi Münif Paşa, cemiyetin başkanı olarak bilinirse de kuruluş safhasında ilk başkan Peters-

burg Sefiri Halil Bey olup Münif Paşa "reis kaimmakam-ı evveli" idi. Cemiyet ilk teşkil olunduğunda mevcut üyeler kurucu üye olarak kabul edilmiş ve bunlara birer "ruûs" verilmiştir.

Cemiyet belirli bir merkezi olmaksızın Mecmua-ı Fünûn'un ilk dört sayısını yayımlamış, ikinci sayının bir nüshasını devrin padişahı Abdülaziz'e takdim ederek onun dikkatini çekmiştir. 12 Ağustos 1862 tarihli irade-i seniyede Mecmua-ı Fünûn'un padişah tarafından görüldüğü belirtilmektedir. Daha sonra devrin sadrazamı Fuad Paşa tarafından Çi-çekpazarı'ndaki taş mektep binası cemiyete merkez olarak tahsis edilmiştir.

Bu faaliyetlerin yanında cemiyet merkezinde kendi nizamnamesi gereği Avrupa lisanları ve "fünûn-ı nâfıa"dan, talebeye ücretsiz olarak ders verilmeye başlanmıştır. Haftada iki-üç defa belirli saatlerde, Fransızca, İngilizce ve "Rum" lisanlarında, hukuk ve ekonomi politik konularında ders verilmektedir. Bu derslere önemli sayıda talebe devam etmektedir. Bilhassa Fransızca derslerine devam edenler, diğer derslere devam edenlerden daha fazladır. Bunlar dört sınıfa ayrılmış olup her sınıfta derecelerine göre dersler devam etmektedir.

Eğitim müesseseleri yanında, halkın gazete ve kitap okuma alışkanlığı kazanmasının da eğitim ve öğretimde etkili olacağı kanaatiyle, cemiyetin asıl vazife ve maksadına muvafık olduğu belirtilerek, cemiyet merkezinde umumun tetkikine açık bir kütüphane ve okuma salonu açılmıştır. Mart 1864 tarihli Mecmua-ı Fünûrida çıkan bir haberden Osmanlı tarihinde ilk halka açık özel kütüphanenin açılışının buna yakın bir tarihte olduğu söylenebilir.

Bu salonda, otuzdan fazla Türkçe, Fransızca, İngilizce, Rumca ve Ermenice gazete ve dergi umumun tetkikine sunulmuştur. Cemiyete bazı şahıslar tarafından hediye edilen, çeşitli dillerde fen kitapları, coğrafya, "cerr-i eşkal" (mekanik), teşrih (anatomi) ve sair bilim dallarına ait resimler, haritalar da bulunmaktadır. Fizik ve mekaniğe ait birçok alet ve edevat da mevcuttu. Bu kitaplar arasında, İzmir demiryolları inşasında görevlendirilmiş olan mühendis T. Cramp-ton'un hediye etmiş olduğu 173 ciltlik bölüm önemli bir yer tutmaktadır. Büyük kısmı fen ve mühendisliğe dair olan bu kitapların bir listesi Mecmua-ı Fünûri da neşredilmiştir. İstanbul'da fenne dair yabancı dilde yazılmış kitapların bulunduğu umuma açık bir kütüphane olmadığından cemiyetin kütüphanesinde bin ciltlik bu çeşit kitapların bulunması kütüphanenin değerini bir kat daha artırmaktadır.

Cemiyetin merkezinde Mecmua-ı Fünûn'un basılmasına mahsus küçük bir matbaa da kurulmuştur. Bu matbaa kurulmadan önce, Mecmua-ı Fünûn'un neşrinde bazı aksaklıklar meydana gelmekteydi, matbaa kurulduktan sonra mecmuanın basımında büyük kolaylıklar el-

de edilmiştir. Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye, şimdiye kadar sanıldığı gibi Avrupa'da kurulan Royal Society (Londra) ve Academie deş Sciences (Paris) benzeri, ilim adamlarının oluşturduğu bir ilmi cemiyet olmayıp daha ziyade Batı kültürünü tanıma imkânı bulan ve lisan bilen devlet adamlarından teşekkül eden bir kuruluştur. Müessese olarak da uzun süre devam edebilecek şekilde planlanmamıştır.

Cemiyetin faaliyetleri, Avrupa'da gelişen modern bilimleri genç aydınlara tanıtmak şeklinde özetlenebilir. Kuruluşun içinde mütehassıs ilim adamı ve araştırmacıların bulunmaması, faaliyetlerin daha verimli hale gelmesini engellemiştir. Esasen cemiyetin ilmi araştırmaları hedef alan bir gayesi olmamıştır. Asli görevlerinden saydığı "ma'lûmât-ı nâfıa"ya dair kitap ve risale telif ve neşri gibi faaliyetlerini ise yerine getirememiştir. Cemiyet başkanı Halil Bey'in ve diğer üyelerin memuriyetlerinden dolayı başka yerlere tayini de cemiyetin çalışmalarım olumsuz yönde etkilemiştir. Ocak 1865'te maddi sıkıntılar yüzünden çalışmalarına ara veren cemiyet, kısa bir süre sonra 18 Şubat 1865'te devlet tarafından yapılan 50.000 kuruşluk destek sayesinde yeniden faaliyetlerine başlamış ve bir yıllık çalışma sonunda Mayıs 1866'da yayımına ara verdiği Mecmua-ı Fünûn'u yeniden neşre muvaffak olmuştur. Bu duruma bir sene daha dayanabilen cemiyet Haziran 1867'de faaliyetlerine son vermiştir. Bir hayli zaman sonra 1883'te Münif Paşa' nın şahsi olarak çıkardığı Mecmua-ı Fünûn, daha yayımlandığı ilk sayısında bir hikâyede geçen "Yıldız Böceği" tabiri yüzünden yayımdan kaldırılmıştır. Bu Mecmua-ı Fünûn'un bir devamı olarak kabul edilebilir ise de Cemiyet-i îlmiye-i Osmaniye'nin bir faaliyeti olarak görülemez.

Büyük bir heyecan ve romantik üslup içerisinde "ulûm ve fünûn"u her türlü problem ve sıkıntının çaresi sayan Cemiyet-i İlmiye-i Osmaniye üyeleri, modern fizik bilimlerini Türk okuyucusuna adeta metafizik anlayış heyecanı içinde sunmuşlardır.



Bibi. B. Lewis, "Djem'iyyet-i Ilmiyye-i Oth-maniyye", El2, II, 532; N. Herkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, ist., 1978, s. 232; Y. Işıl, Bir Aydınlanma Hareketi Olarak Mecmûa-i Fünûn, 1986, (İÜ Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü, lisans tezi; E. İhsanoğlu, "Cemiyet-i Ilmiye-i Osmaniye'nin Kuruluş ve Faaliyetleri", Osmanlı ilmi ve Mesleki Cemiyetleri, İst., 1987, s. 200-220; ay, "Modernleşme Süreci içinde Osmanlı Devletinde İlmî ve Mesleki Cemiyetleşme Hareketlerine Genel Bir Bakış", ae, s. 1-31; ay "Osmanlı Devletine 19. yy'da Bilimin Girişi ve Bilim-Din ilişkisi Hakkında Bir Değerlendirme Denemesi", Toplum ve Bilim, S. 29/30 (1985), s. 79-102; İ. Doğan, Tanzimat'ın iki Ucu, Münif Paşa ve Ali Suavi, İst., 1991, s. 154-155; Ebüzziya Tevfik, "Münif Paşa", Yeni Tasvîr-i Efkâr, 28-30 Kânumsâni 1910, s. 051, 252, 253; İ. Eren, "Cemiyet-i Ilmiye-i Osmaniye'nin Faaliyet ve Tesirleri", VII. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, II, Ankara, 1973, s. 689-693

EKMELEDDİN İHSANOĞLU




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   611   612   613   614   615   616   617   618   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin