Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə777/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   773   774   775   776   777   778   779   780   ...   899
ÇEVRE SORUNLARI

494

495

ÇEVRE SORUNLARI

yüzde 2 kükürt içeren ve hiçbir iyileştirme işleminden geçirilmeksizin her yıl kente taşınan 5,5 milyon ton linyit, ısıl değerinin çok düşük olmasına karşın gerek partikül, gerekse kükürtdioksit açısından yüksek kirletici özelliğe sahiptir.

Yerel yönetimin alternatif yakıt arayışlarında önceliği doğal gaz almıştır. İstanbul'da da 3,5 milyon nüfusa hizmet götürmesi öngörülen doğalgaz projesinin gerçekleşmesiyle, evsel ısıtmanın yarattığı kirlilikte önemli bir azalma beklenmektedir.

Kent içi ulaşım sistemi, talebe paralel bir gelişme gösteremeyince, motorlu taşıt ağırlıklı bir çözüm kendini kabul ettirmiştir. Bu taşıtlardan egzoz gazıyla atılan kurşun bileşikleri vücutta birikme ö-zelliğine sahip olup, düşük dozlarda sinir sistemini etkilemekte, yüksek dozlarda ise ölüme yol açmaktadır. Kurşunsuz benzin kullanımı henüz yaygınlaşmamıştır. Egzoz gazmdaki en tehlikeli kirletici ise, görülmeyen ve kokmayan karbon-monoksittir. Taşıt kaynaklı hava kirliliği düzenli olarak ölçülmemekle birlikte, suriçi, Beyoğlu ve Bakırköy'de yoğunlaştığım gösteren çalışmalar vardır.

1989'daki araç kompozisyonunda özel otoların payının yüzde 73,5 olmasına karşın, bu araçların taşımadaki payları yüz-

Madencilik

ve başka


amaçlarla

açılmış


oyuklarla

orman


alanlarının

yok edildiği

Kilyos

Karaburun.



DHKD Arşivi

de 20 mertebesinde idi. Kişi/km bazında yapılan hesaplamada, özel otoların otobüslerden 100 kat, minibüslerden 50 kat daha kirletici olduğu görülmektedir. Yerel yönetimler de otobüs sayılarını artırarak bu oram toplutaşıma lehine değiştirmeye çalışmaktadırlar (1993'te 2.500 otobüs devreye girmiştir). Toplutaşıma araçlarından kirletici emisyonu olmayan raylı sistemin kapasitesi günde ancak 25.000 kişiye, deniz otobüslerininki ise 10.000 kişiye ulaşabilmiştir. Kentin toplam taşıma gereksinimi ise günde altı milyon kişidir. 1994'te devreye giren doğal gazla çalışan otobüslerin yaygınlaşması durumunda, taşıt kaynaklı kirliliğin azalması beklenmektedir. İstanbul, suyol-larından yararlanma açısından çok elverişli bir konuma sahip olmasına karşın, kent içi ulaşımda deniz taşımacılığının payı hızla düşmektedir.

İstanbul'da hava kirliliğini yıl boyu etkileyen bir diğer etmen de endüstridir. Endüstrinin çoğu yerde, yerleşme dokusu içine yayılmış oluşu yanında özel kirleticiler içermesi, hava kalitesini semt bazında olumsuz yönde etkilemekte, sağlık için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. Sistematik bir ölçüm yapılmamakla birlikte, çeşitli çalışmalar, endüstriyel kaynaklı hava kirliliğinin, Şişli, Bakırköy, Eminönü,

Kartal, Zeytinburnu ve Eyüp'te yoğunlaştığını, bazı endüstrilerin kent dışına taşınmasından sonra bu semtlere, Yenibos-na, İkitelli, Güneşliköy, Tuzla ve Pendik' in de eklendiğini göstermektedir.

Yaz aylarında sineklerle mücadele i-çin yapılan ilaçlama, geçici sürelerle de olsa yoğun bir kirlilik yaratmakta ve içerdiği kimyasallar nedeniyle başka canlılar için bir risk oluşturmaktadır.

Gürültü: İstanbul, yalnızca ülkenin değil, denizaşırı ülkelerin de önemli bir çekim noktası olduğu için, hava, kara ve deniz trafiğinin kesiştiği bir alandır. En yaygın ve sürekli gürültü kaynağı olan motorlu taşıtlarla ilgili ölçümler, kentin birçok yerinde, uluslararası gürültü sınırı olarak belirlenen 65 dBA'mn aşıldığını göstermektedir. Yolların bakımsız ve pürüzlü oluşu, özellikle toplutaşıma aracı olarak kullanılan otobüs ve minibüslerin yaşlı ve aşırı yüklü oluşu, trafik düzensizliği ve klakson çalma alışkanlığı türünden sürücü davranışları, gürültü düzeyini artıran etmenlerdir. Araçların hız sınırlarının üzerinde seyrettiği çevre yollarının Mecidiyeköy'de olduğu gibi yerleşim bölgelerinin ortalarından geçirilmesi veya imar düzeninin sürat yollan dibinde yapılaşmaya izin vermesiyle sorun belirli akslarda daha da büyük boyutlara ulaşmıştır. Gürültüyü perdelemek üzere, toprak setler, kot ayarlamaları, a-ğaçlandırma gibi önlemlere de başvu-rulmamaktadır.

Atatürk Havalimanı, günde ortalama 300 uçağın inip kalktığı büyük bir gürültü kaynağı oluşturduğu halde, çevredeki Florya, Yeşilköy, Yeşilyurt, Ataköy gibi yerleşimler büyümelerini sürdürerek gürültüye daha da yaklaşmakta; ayrıca bu gürültüden büyük ölçüde etkilenen alanlarda, Sefaköy ve Yenibosna gibi yeni yerleşim alanları hızla gelişmektedir. Buralardaki ölçümler, uluslararası standartların çok aşıldığını göstermektedir.

Asya ve Avrupa yakalarında tek bir hat boyunca hizmet veren demiryolundan kaynaklanan gürültü ve vibrasyon da karayolları boyunca olduğu gibi, çevresindeki yerleşmeleri rahatsız etmektedir. Yıpranmış raylar, yaşlı demiryolu taşıtları, bakımsız tekerlekler, özellikle vagon sayısı fazla olan yük trenlerinin gece geçişini, şikâyet konusu haline getirmektedir. Gürültüden etkilenme, yapıların demiryoluna 10-15 m'ye kadar yaklaşmalarına izin veren imar düzeni nedeniyle daha da artmaktadır.

İstanbul, hızla büyüyen nüfusunun gereksinimlerini karşılamak üzere, sürekli bir şantiye görünümündedir. Altyapısı önceden tamamlanmış planlı alanların yok denecek kadar az oluşu nedeniyle kentsel gelişme, altyapısı bulunmayan alanlara kaymaktadır. Altyapının sonradan ve peyderpey getirilişi ise kent insanını, sürekli olarak bir şantiyenin ortasında yaşar durumda bırakmaktadır. Yol, altyapı ve bina yapımında kullanılan iş makineleri, birçok semt için önemli gürültü kaynaklarıdır. Geceleri de ça-

lisan çevre yolu yapımı türü şantiyelerde, Gürültü Kontrol Yönetmeliği'nin gündüz için verdiği limitlerin (75 dBA) bile aşıldığı belirlenmiştir.

Endüstri tesisleri, küçük imalathaneler vb gürültülü işyerleri, kent içine oldukça denetimsiz bir biçimde dağılmış durumdadır. Özellikle bina dışına sonradan eklenen tesisat hacimleri, mekanik araç ve donatımlar, önemli gürültü kaynaklarıdır.

Ses yükselticiler kullanılarak eğlence, ticaret ve diğer amaçlarla yapılan müzik yayınları, çağrı ve duyurular ise İstanbul'da giderek çeşitlenmekte ve artmaktadır. Kültürel farklılıkların yanısıra, kentte bir atada yaşama konusundaki ahlak kurallarının gelişmemiş oluşu, bu tür seslerin hangi düzeyden sonra gürültü sayılacağı konusunda bir görüş birliği çıkışmasını engellemektedir.

Gürültüye hassas yapılar (konut, okul, hastane, huzurevi vb) ve gürültüye hassas yöreler (çocuk bahçeleri, parklar, doğal yaşamın sürdüğü yeşil alanlar vb) gibi kavramların, son yılların imar uygulamasında hiçbir biçimde dikkate alınmıyor oluşu, İstanbul'da gürültü sorununun önemini artırmaktadır.




Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   773   774   775   776   777   778   779   780   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin