Deniz Kirliliği- İstanbul, Marmara Denizi sahili boyunca iki yakada da yerleşmelerin ve endüstrinin yoğunlaştığı lineer bir gelişme göstermiştir. Karadeniz'e göre daha kararlı bir iklime sahip olması nedeniyle, turizm tesisleri ve ikinci konutlar da bu sahili tercih etmiştir. İstanbul'un altı adası da Marmara kıyısı açıklamadadır. Dolayısıyla İstanbul, Marmara Denizi kirliliğinin tek kaynağı olmamakla birlikte, bu kirlilikten etkilenen en büyük nüfusu barındırmaktadır.
Marmara Denizi'ndeki en büyük kirlilik kaynağı, doğrudan deşarj edilen evsel ve endüstriyel atıklardır. İstanbul dışında, endüstriyel kirlenmenin en yoğun olduğu İzmit, Gemlik ve Bandırma körfezleri de Marmara Denizi'nin kara kökenli kirlilik kaynaklarıdır. İstanbul Bo-ğazı'nı sürekli su alışverişinde bulunduğu Marmara Denizi'nden ayrı değerlendirme olanağı yoktur. Çok sayıda araştırma ile sürekli yenilenen veriler, boğazlar sisteminin çok ilginç bir hidrodinamiği olduğunu ortaya koymuştur. Marmara Denizi'nin kirlenmesinde, Karadeniz'e taşınması için alt akıntıya verilen, fakat bu değişken yapı nedeniyle Boğaz'ın yüzey sularına karışarak Marmara'ya geri dönen atık suların da payı olduğu belirlenmiştir.
1984'ten bu yana uygulanmaya başlanan ve 1989'da revizyondan geçirilerek uygulanması sürdürülen kanalizasyon projesine karşın halen İstanbul'da yaşayan dokuz milyon kişinin evsel atık suları ile endüstriyel atık suların yüzde 90'ı, hiçbir arıtımdan geçmeden, ya doğrudan ya da dereler kanalıyla, Marmara Denizi ve Boğaz'ın yüzey sularına boşalmaktadır. 1990'da bu miktar, 330 ton kirlilik yükü taşıyan 1.300.000 mVgün idi. Güney Haliç kolektörünün devreye girmesiyle, bir ön arıtımdan sonra Yeni-
Ormanlık
alanda
yükselen
apartman
dizileri.
DHKD Arşivi
kapı'dan 1.180 m'liK deşarj hattıyla 60 m derinden Boğaz alt akıntısına verilen atık su, kentin günlük atık su debisinin yalnızca yüzde 10'udur.
Atıklardaki aşırı fosfat ve nitrat yükleri, mikrobiyolojik organizmaların hızla çoğalarak sudaki oksijeni tüketmelerine neden olmaktadır. Suya bulanık bir görünüm veren ötrifikasyon, aynı zamanda, bol oksijen ihtiyacı duyan türler üzerinde de olumsuz etki yapmaktadır. 1960' larda 125 tür balığın bol miktarda bulunduğu Marmara'da, bugün kirlenmeye direnç gösterebilen istavrit, lüfer, kolyoz, kefal ve dip balıklarından mezgit kalmıştır. Çeşitli kirlilik yüklerinin sudaki ph oranını düşürerek yol açtığı asit-leşmenin, balıkların temel besini olan fi-to ve zooplankton türlerini azaltmış olması, su ürünlerindeki bu hızlı yok oluşun bir diğer nedenidir. Marmara Denizi' nin ülke balık üretimindeki yeri 1967'de yüzde 20 iken, 1987'de bu oran yüzde 9'a düşmüştür.
1980'li yıllardan bu yana, kentin ulaşım ve rekreasyon gibi bazı gereksinimlerini karşılamada tercih edilen bir yöntem haline gelen kıyı doldurma çalışmaları, Marmara Denizi ve Boğaz'da on binlerce yıl boyunca oluşmuş doğal kıyı çizgisini bozmuştur. Bu görece sığ sular, fotosentezin ve dolayısıyla oksijen üreti-
Çevre
kirlenmesini
önleyecek
hiçbir
tedbirin
alınmadığı |Ş|
çöp biriktirme
alanlarından
biri olan
Ümraniye
Hekimbaşı j
Çöplüğü.
DHKD Arşivi
minin en fazla olduğu, bu nedenle de balıkların beslenme ve yumurtlama için tercih ettikleri yerlerdir. "Litoral zon" o-larak adlandırılan bu bölgede doğal dengenin zedelenmesi balık popülasyonunu olumsuz yönde etkilemiştir.
Deniz kirliliğinin en etkin ve güvenilir ölçütü olan sudaki oksijen miktarını belirlemek için yapılan sürekli ölçümler, Marmara'nın dip sularında bu oranın kritik bir dengeye ulaştığını ortaya koymuştur.
Yüzey sularıyla Marmara Denizi'ne ulaşan tarımsal ilaçlar ve erozyon, kara kökenli diğer kirlilik kaynaklarıdır.
İstanbul Boğazı'ndan geçen gemi sayısı 1992'de günde 100-200 arasında değişmiş, yıllık rakam 35.000'i bulmuştur. Bu rakamın artmasında, Kuzey Denizi' nin Ren, Main ve Tuna nehirleri vasıtasıyla Karadeniz'e bağlanmış olmasının ve yeni kurulan cumhuriyetlerin bağımsız filolar oluşturmasının da payı vardır. Gemilerin Boğaz'a balast ve sintine sularını boşaltmalarını engellemek, boşaltanları cezalandırmakla yükümlü İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Sahil Koru-ma'nın da yardımına karşın bu denetimde yeterince etkin olamamaktadır. Ancak Boğaz geçişlerinin çevre sorunları yönünden taşıdığı potansiyel, atık sularının yaratacağı kirlenme ile sınırlı
Dostları ilə paylaş: |