Bakirköy ruh ve siNİr hastaliklari hastanesi



Yüklə 7,73 Mb.
səhifə359/899
tarix09.01.2022
ölçüsü7,73 Mb.
#96304
1   ...   355   356   357   358   359   360   361   362   ...   899
BİRSEL, SALAH

244

245

BİRUN

HACİVAT GÜNLÜĞÜ' N.D E N

...Dönüşte, Edirnekapı'dan dolandım. Yolda Fatih Medreselerinin onarıldığını da gördüm.

Sevindim.

Nedir bu çalışmalar, bakımsızlıktan inim inim inleyen tarihsel binalarımız, camilerimiz, mezarlık ve bahçelerimiz yanında çokça bir yer tutmuyor.

Gerçi son günlerde Eyüp Sultan Camiini ortaya çıkarmak için yıllar yılı camii bunaltmış o külüstür dükkânları da yıkmaya başladılar. Ama bu da daha çok din duygusuna dayanan bir hesapla yapılıyor.

Oysa, İstanbul ve bütün Türkiye bir estetik görüşü, bir tarih bilinci olan yapıcılarını beklemekte, özlemektedir.

Bütün bunlara karşılık, sokaklarımızı keser, kum ve çakıl sesleri doldurmaktadır. Ellerinde mala tutan adamlar, ustalannın buyruklarına uyarak, Tanrının günü, o güzelim tahta evlerimizi yıkmakta, onların yerine kübizmanm yanlış anlaşılmasından ve yanlış yürütülmesinden ortaya çıkan birtakım eciş bücüş binalar oturtmaktadırlar.

Bundan bir kaç yıl önce, Le Corbusier'nin şehrimize gelip de o ahım şahım evlerimizin yerinde yeller estiğini görmesi bir gazete haberi değildir, sadece.

Le Corbusier'nin işaret ettiği tehlikeyi biz çok önceden görmüş olmalıydık.

Birtakım zevksiz ve aptal ellerin yeditepe üzerine kurulan bu şehrin bütün güzelliğim silip süpürmek için ne denli çabaladığını, ne denli uğraştığını bize yabancı bir mimar mı anlatmalıdır?

Söyleyin, söyleyin Cihangir'den karşı yakaya bakıp da "fakir Üsküdar" diyen şair, bir gün de, Üsküdar'dan bu taraflara bakıp "fakir Cihangir!" demeyecek mi?

Evet, evet bütün şehir bozuluyor, bütün Boğaziçi çirkinleşiyor.

istanbul'a antika eşya gözüyle bakanlar, bir zaman gelecek, onu da yapamayacaklar.

Salâh Birsel, Hacivat Günlüğü, İst., 1982

algıladıkları, yaşanılan çevredir. Bu çoğunlukla istanbul'dur. Aslında günlük-amlarında, denemelerinde ve "Salâh Bey Tarihi"nde istanbul'u bir bütünlük içinde daha geniş planda kullanır. Boğaziçi ve Beyoğlu anlatışları ağırlıktadır.

Şiirimize Sulukule'yi o sokar ("Kaşık Havası"-Kikirikname'). İstiklâl Cadde-si'nde dolaşan insanları, alaysı bir anlatımla inceler. Emirgân'daki akşamüstleri-nin şiirini bulmaya çalışır. Türkiye ise bir geçmiş değil, gelecektir ("Sisten Son-ra"-Kikirikname). Alemdağ'dan Şile'ye yolunuz düşecek, taş taş gülecek / gök gök gerineceksiniz. Ya da Ahmed Ra-sim'i, bu, İstanbul'a en çok yakınlaşan yazarı Ceyo'da otururken düşünür. Ama denemelerine gelince bu çevre, bütünüyle şair ve yazar dostlarla dolup taşar. Bu ortam içinde onlarla birlikte yaşar. Şiirinde, İstanbul hep vardır: "Kaç defa İstanbul oldunuz siz adamakıllı". ("Sevdalı Ases"-Ases) derken bu şehirle bütünleşen, birleşen bir insan vardır. Şaşırtıcı, bazen şaka mı, alay mı olduğuna karar veremediğimiz bir tavır özelliği, Birsel'in şiirinin temel öğesi olmaktadır. ... .Rakı süzmeli / Aşık üzmeli / Şiir düz-meli / Hacivat'ın karısı / Beyoğlu'nda gezmeli gibi söyleyişlerde basit insanın davranışlarına takılan bir gözlem vardır (Hacivatın Karısı). Duygusallıktan hoşlanmadığı da bellidir.



Boğaziçi Şıngır Mıngır bir bakıma -kendi deyimiyle- Boğaziçi'nin gizli tarihidir; Boğaziçi'nin insan haritasıdır. Bir tarih perspektifinden geçirilen Boğaz'ın iki yakasını çeviren bütün semtleri, yalıları, köşkleri, kasırları, bahçeleri, çayırları, buralarda yaşayan kişilerin kimlikle-

ri, bu kitapta vardır. Onları, adeta Kandilli mehtaplarında sandalların içinde görürüz. Eskinin, tarihin oraya vurduğu bir damga vardır ki bu durum İstanbul'un özel yapısıdır. Tatlı bir ironi ile gene Beşiktaş'taki kedilerle köpeklerin karınlarını doyuran Kethüdazade'nin öyküsü yanında oradaki türbeler, mescitler ve ünlüler anlatılır. Kısaca Boğaziçi, en saltanatlı yıllarım padişah sarayları ile buralardaki gezilerde yaşar. Ama, Boğaziçi gerçekten bir ışıktır.

Çarşambapazarı'ndaki Murad Molla Tekkesi, Küçükmustafapaşa'daki Mes-nevihan evleri ve bunların da kişilikleri vardır.

Saraylar, hep Boğaziçi'nin yakından izlenişi, onun İstanbul tarihidir. Gene, "geçmiş yıllarda Boğaz, çiçek ve meyve bahçesi" demektir. Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi'nde Boğaz'ı adım adım tarih içindeki seyriyle sıralar. Sarıyer'deki Fırıldak Bahçe, Boğaz'daki kaynak suları, Büyükdere Piyasa Caddesi, buranın hatunlarının açık başla dolaşmaları, Vaniköy yalıları, mehtabiyelerin yaz aylarında Boğaziçi'm ayağa kaldırışları anlatılır. İstanbul'un tarihini bildiği, bulduğu biçimlerde ve biraz da söylenti çiçekleri serpiştirerek yazar. "Boğaziçi, bir elmas öyküsüdür."



Kahveler Kitabı'nda bu kentin tarihi, kahvelerin tarihi olur. Ah Beyoğlu, Vah Beyoğlu'nda bu açıdan kahve, lokanta, içkili yerleriyle bir kültürün kenti olmaktadır. Denebilir ki hiçbir günümüz şairi, düzyazılarında, onun kadar İstanbul'a sahip çıkmamış; onu, tarih ve sosyal yönleriyle inceleyip tatlı bir Evliya Çelebivari dile getirmemiştir. Aslında ya-

zar, Evliya Çelebi'nin gezi yazıları karşısında daima önünü iliklemiştir (Kuşları Örtünmek).

Böylece "Salâh Bey Tarihi", Istanbul-Paris kitabıyla birlikte mekân olarak kendisine İstanbul'u seçmektedir. Halide Edib'in ilk kadın derneğini Fatih'teki evinde kurduğunu, kadının ilk kez Sultanahmet'teki hastanede görev alışını, Ercüment Ekrem'in Babıâli gazete bürolarındaki dolaşmalarını, o dönemde Be-yoğlu'nun bonmarşeden, terziden geçilmediğini, hep ondan öğreniriz.

Günlükleri, denebilir ki denemelerinin başlangıcı olmuştur. Tuttuğu günlüklerde yaşadığı çevrenin izleri bulunur. "Beyoğlu Geceleri" denemesinde sinema tutkusunu, İstanbul sinemalarını bildirerek anlatır. Bir Zavallı San At okuduklarının, değerlendirilmesidir. Rumeli-hisarı'ndaki Tevfik Fikret'in Aşiyân'ını, Fikret'in kadifeye düşkünlüğünü; çiçeğin Türk yaşamına nasıl sokulduğunu ve İstanbul'daki çiçek bahçelerini (.Kurutulmuş Felsefe Bahçesi); İstanbul şehrinin anahtarlarım birbirlerine vermek için şair dostların Taksim'deki serüveni-. ni; bu arada şiire dair görüşlerini (.Kuşları Örtünmek); yolculukları ve 1940' lardaki Beyoğlu'nu, İstanbul'un sokak satıcılarının, eski günlerin birer kültür elçisi olduklarını, İnci Sokağı'nı tanıtmalarında (Asansör) hep gözlemlere dayalı değerlendirmesi vardır.

Gene edebiyat üzerine konuşmaları kapsayan Sen Beni Sev adlı kitabında bile Emirgân Çay Bahçesi ile Beyazıt'taki Küllük Kahvesi, hep şairin kültür çevresidir.


Yüklə 7,73 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   355   356   357   358   359   360   361   362   ...   899




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin