Birinci Bölüm / allah'i tanimak


- Kınama İsmetle Bağdaşır Mı?



Yüklə 1,3 Mb.
səhifə38/80
tarix21.08.2018
ölçüsü1,3 Mb.
#73543
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   80

10- Kınama İsmetle Bağdaşır Mı?


Kur'ân-ı Kerim'de bazı yerlerde Hz. Resulullah (s.a.a) zahiren kınanmaktadır. Mesela bazılarının savaşa katılmamalarına izin verdiği için ayette "Allah seni affetsin; doğru söyleyenler sana açıkça belli oluncaya ve yalancıları öğreninceye kadar niye onlara izin verdin?" buyrulmakta[1]; bazı eşlerinin memnuniyeti için, bazı helalleri kendisine haram kılması (tahrim) konusunda da "Ey peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Allah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun?" denilmektedir[2]. Bu tür kınamalar ismetle bağdaşır mı?

Cevap şudur: Bu tür hitaplar aslında "kınama kalıbında methetmek"tir ve Hz. Resulullah'ın (s.a.a) ümmetine karşı beslediği fevkalade şefkat ve merhamete delalet etmekte; Peygamber efendimizin münafıklarla kötü niyetlilere bile iyi davrandığını, onların sırrını ifşa etmediğini, eşlerinin gönlünü hoş tutmak için kendi meşru ihtiyaçlarından vazgeçtiğini, mubah bir şeyi yeminle kendisine haram kıldığını göstermektedir. Bu ise (haşa) Peygamberimizin (s.a.a) Allah'ın hükmünü değiştirmesi değildir, efendimiz hiçbir helali insanlara haram ilân etmemiştir.

Bu tür ayetler gerçekte rahmet peygamberi Hz. Resul-i Ekrem'in (s.a.a) kâfirlerin hidayet bulması için gösterdiği insanüstü çaba, fedakârlık ve şefkatin belgesidir: "Onlar iman etmeyecekler diye neredeyse kendini kahredeceksin…" [3] Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Yüce Rabbine itaat ve ibadet için katlandığı fevkalade sıkıntı ve zorluklara işaret eden ayetlerde de bu tür tabirler vardır: "Tâ-hâ. Biz sana bu Kur'ân'ı güçlük çekmen için indirmedik." [4] Binaenaleyh bu tür ayetlerdeki söz konusu tabir ve edebî stil, Peygamber efendimizin (s.a.a) masumiyetine kesinlikle aykırı değildir.

Sorular:


1- Masum bir insanın diğer insanlar karşısındaki irâdî üstünlüğü nedir? İlâhî ismete dayalı bir iş, ne tür bir ödüle hak kazandırır?

2- Allah'ın evliyaları ve peygamberler neden kendilerini suçlu günahkârlar sayıyor, Allah'a yakarıp tövbe ve istiğfarda bulunuyorlardı?

3- Şeytanın peygamberler konusundaki tasarrufları (eylem imkânı) onların ismetiyle nasıl bağdaştırılabilir?

4- Kur'ân-ı Kerim'de Hz. Âdem (a.s) için sözü edilen isyan ve unutkanlık onun masumiyetiyle nasıl bağdaşır?

5- Bütün peygamberler masum idiyse Hz. İbrahim'le (a.s) Hz. Yusuf (a.s) neden yalan söylemiştir?

6- Hz. Musa'nın (a.s) masumiyeti konusunda öne sürülen şüphe ve cevabı nedir?

7- Vahiy alınması kesinlikle hata ve kusur kabul etmez bir mevzu ise Yüce Allah neden birçok defa Hz. Resulullah'a (s.a.a) risaletinden şüpheye kapılmaması uyarısında bulunuyor?

8- Fetih Suresi'nde Hz. Resulullah'a (s.a.a) isnat edilen günah, Peygamber efendimizin (s.a.a) masumiyetiyle nasıl bağdaştırılabilir?

9- Zeyd olayındaki şüphe ve cevabı nedir?

10- Hz. Resulullah'ın (s.a.a) Kur'ân'da azarlanıp kınandığı yolundaki şüphe ve cevabını açıklayınız.

 

[1]- Tevbe, 43.



[2]- Tahrim, 1.

[3]- Şuarâ, 3.

[4]- Tâhâ, 1.

27- MUCİZE

Peygamberliği İspat Etmenin Yolları


Peygamberlik konusunun üçüncü temel noktası, gerçek peygamberlerin hakkaniyeti ve sahtekârların iddialarının yalan olduğunun nasıl açıklanıp ispatlanabileceğidir.

Akıl ve mantığın, kötülüğünü idrak edebileceği günahlar işleyen bir kişi elbette güvenilir olmayacak, peygamberler ismete sahip bulundukları için de, böylesi sahtekâr insanların yalan ve hileleri kolaylıkla ispatlanabilecektir. Özellikle, insan doğasına ve mantığa aykırı şeylere davet etmesi veya sözlerinde çelişkiler bulunması hâlinde bu daha da kolay olacaktır.

Diğer taraftan, bir insanın temiz bir geçmişi varsa, garaz sahibi olmayan dürüst insanlar ona güven duyacaktır, özellikle, onun çağrısı akla ve mantığa da uygunsa bu güven ve itimat artacaktır. Dahası, bir peygamberin gelişi, başka bir peygamber tarafından önceden müjdelenerek haber verilip ispatlanmış da olabilir, bu durumda da hakkı arayanlar için hiçbir şüpheye yer kalmayacaktır.

Ne var ki elinde hiçbir belge ve güven verecek karineler olmayan bir topluma, önceki peygamberler tarafından da bir haber ve müjde ulaşmış değilse, gelen bir peygamberin peygamberliğini ispatlayabilmek için bir başka yola gerek olacaktır. Yüce Allah büyük hikmetiyle bu yolu insanlara açmış ve peygamberlerinin sözlerinin doğruluğuna delil olması için onlara mucizeler bağışlamış, bu özelliği nedeniyle de bu mucizelere "nişaneler" anlamına gelen "ayetler" adını vermiştir.[1]

Özetlemek gerekirse; hak peygamberlerin davetlerinin doğruluğu üç yolla ispatlanabilir:

1- Güven verici bulgu ve karinelerle: Mesela peygamber olan şahsın doğruluğu, dürüstlüğü, hak ve adalet yolundan asla sapmaması bu karinelerdendir. Ama bu yol, ancak yıllarca halkının arasında onlarla birlikte yaşamış ve bu özellikleri herkesçe anlaşılıp tanınabilmiş peygamberler için geçerlidir. Binaenaleyh çok genç yaşta, karakter ve kişisel özellikleri toplum tarafından henüz tanınmadan peygamberlikle görevlendirilen birinin davetinin doğruluğunu bu yolla kavrayabilmek mümkün değildir.

2- Bir diğer yol da, önceki veya kendisiyle çağdaş bir peygamberin onu insanlara tanıtması ve peygamberliğini tasdik etmesidir. Bu yol da, daha önce bir peygamberi tanıma ve onun verdiği haber ve müjdeye şahit olma şansına sahip toplumlar için geçerlidir. Dolayısıyla ilk peygamber için sorun hala söz konusudur.

3- Çok geniş çaplı ve toplumun bütün kesimlerine yönelik bir etki ve kullanıma sahip mucize de, peygamberleri tanımanın yollarından biridir; biz de şimdi bu yolu açıklamak istiyoruz:

 

[1]- Bir Kur'ân terimi olan "ayet" başka anlamlarda da kullanılmıştır. Bunlardan biri de, Yüce Allah'ın normal veya olağanüstü bütün varlık âlemi ve olaylardaki ilim, kudret ve hikmetinin nişane, işaret ve belirtileridir.


Mucizenin Tarifi


Yüce Allah'ın izni ve iradesiyle, peygamberin gösterdiği olağanüstü işe mucize denir ve o peygamberin hakkaniyetine delil teşkil eder.

Görüldüğü gibi, mucizenin tarifinde üç önemli nokta vardır:

a) Normal yol ve imkânlarla vukuu imkânsız olan olağanüstü ve harikulade olaylar vardır.

b) Bu olağanüstü olaylardan bir kısmı, Allah'ın izniyle ve O'nun iradesiyle peygamberlerin eliyle gerçekleşir.

c) Bu olağanüstü iş ve olaylar, bir peygamberin hakkaniyetinin ispatı için onun tarafından vuku bulduğunda "mucize" olarak adlandırılmaktadır.

Şimdi bu tarifteki üç noktayı biraz açalım:



Yüklə 1,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   80




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin