1-Sahabe zamanında fıkhın durumu nasıldı ve Şia fıkıhla ilgili meselelerde kime yönelmekteydi?
2-Fıkhın Masum İmamlar zamanında Şia arasındaki konumu nasıldı?
3-Fıkhın Şia arasında başlangıcı ne şekilde olmuştur?
4-Masum İmamlar (a.s)’ın fakih olan ashabı kaç kişiydi?
YİRMİ ALTINCI DERS Kelam
Kelam ilmi, her Müslüman’ın inanması gereken inançlar topluluğundan bahseden ilim dalıdır. Diğer bir tabirle din usulü hakkında araştırma ve incelemeyi uhdesine alan ilimdir. Din usulündeki ilk ihtilaf, Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in vefatından sonraki fasılasız imamet meselesinde olmuştur. Şehristani bu konuda şöyle diyor:
“İslam’daki en önemli ihtilaf imamette olmuştur. Dinin hiçbir esasında imamet meselesi gibi ihtilaf olmamıştır.”1
Nevbahti de şöyle demektedir:
“Allah Resulü (s.a.a) Rebiü’l-Evvel ayında,2 hicretin onuncu yılında, 63 yaşındayken vefat etti. Peygamberliği 23 yıl sürdü… İslam ümmeti üç gruba ayrıldı. Birinci grup Şia adını taşıyordu. Onlar Ali b. Ebi Talip’in Şiileriydi. Diğer Şia grupları da onlardan ayrılmıştır. İkinci grup, emirlik ve hükümet iddiasında bulunuyordu. Onlar Ensardı. Üçüncü fırka da Ebubekir b. Kuhafe’ye yöneldi ve Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in kimseyi halefi olarak belirlemediğini ve bunu ümmete havale ettiğini söylediler.”3
Bu yüzden Şiiler ve diğer Müslümanlar arasında sürekli müzakere ve tartışmalar gerçekleşmiştir. Ama dinin diğer esaslarıyla ilgili ihtilaflar hicri birinci yılın sonları ve hicri ikinci asrın başlarında ortaya çıktı. Şehristani bu konuda şöyle diyor:
“Usulde muhalefet sahabelerin son dönemlerinde başladı. Bu cümleden olmak üzere Mabed el-Cühenî, Gilan el-Dimeşkî ve Yunus el-Esvarî kader meselesinde hayır ve şer bidatini çıkardılar. Hasan Basri ve Amr b. Übeyd’in öğrencisi olan Vasıl b. Ata da kader meselelerine bir şeyler ekledi.”1
Vaîdiyye, Hariciler, Mürcie ve Cebriyye bu dönemde var olan kelam fırkalarındandır. Kelam konuları Vasıl b. Ata’nın Hasan Basri’den ayrılıp Mutezile mezhebini kurmasıyla alevlendi.2 Böylece daha çok akli delillere dayanan Mutezile, kendilerine Haşeviyye denen hadis ehlinin karşısında yer aldı. Sonunda hicri üçüncü asrın sonunda Ebu’l-Hasan Eşarî, Mutezile ekolünden ayrıldı. Akli çerçeve içinde hadis ehlini savunmaya başladı. Çıkardığı akım Eşari mezhebi adını aldı.3 Bundan sonra Mutezile ilerleyememiş ve sürekli hadis ehli karşısında geri çekilmiştir. Bundan dolayı şu anda Ehl-i Sünnet, kelamda resmi olarak Eşari mezhebine uymaktadır.
Kelamda Müslümanlar arasında en köklü geçmişe sahip olan ekol Şia kelamıdır. Şiilerin ilk Masum İmamı olan Hz. Ali (a.s) tevhit, kaza, kader, cebr, ihtiyar ve Allah’ın sıfatları gibi konularda konuşmuştur. Hz. Ali (a.s)’nin bu konulardaki sözleri Nehcü’l-Belağa’da toplanmıştır. Ancak Şiilerin, Hz. Peygamber (s.a.a)’in vefatından hemen sonra kelamla ilgili olan imamet meselesi hakkında konuşmaları, Hz. Ali (a.s)’nin hakkaniyetini savunmak içindir.
Şeyh Saduk’un naklettiğine göre Sakife olayını başlatanlara karşı Hz. Ali (a.s)’nin hakkını savunanlar Hz. Peygamber (s.a.a)’in önde gelen ashabından 12 kişiydi. Onlar Sakife olayından birkaç gün sonra Peygamber (s.a.a)’in mescidinde Ebubekir’le münazara etmişler ve Ebubekir onlara cevap verememiştir.4 Sonra Ebuzer Gaffari gibi büyük bir sahabe Hz. Ali (a.s)’nin hakkını gasp edenler karşısında susmamış, sonunda Osman tarafından Şam’a ve Rebeze’ye sürgün edilmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.a)’in kuzeni İbn-i Abbas, Hz. Ali (a.s)’nin öğrencisi, Kur’an müfessiri, Şii ekolünün savunucularındandı. Sürekli Hz. Ali (a.s)’nin hakkaniyetini savunurdu. Bu yüzden her zaman “Bizim hakkımızı gasp ettiler” dediği için Ömer’in kınamalarına maruz kalmıştır. Ömrünün sonlarında âmâ olmuştu. Bir gün bir grubun Hz. Ali (a.s)’ye küfür ettiklerini duydu. Ali ismindeki oğluna “Elimi tut ve beni oraya götür” dedi. Oraya vardıklarında onlara hitaben “Kim Allah’a küfür etti” diye sordu. “Hiç kimse” diye cevap verdiler. “Hanginiz Peygamber’e küfür etti” diye sordu. “Hiç kimse” dediler. “Kim Ali (a.s)’ye küfür etti” diye sorduğunda, “Biz” diye yanıtladılar. Bunun üzerine şöyle dedi: “Şahit olun. Ben Allah Resulü (s.a.a)’nün şöyle buyurduğunu işittim. “Kim Ali’ye küfür ederse bana (Peygambere) küfür etmiştir. Kim bana küfür ederse, Allah’a küfür etmiştir. Kim Allah’a küfür ederse, Allah onu baş aşağı cehenneme atacak.”Sonra döndü ve giderken oğluna “Onlar şu anda ne durumda” diye sordu. Oğlu şu mısraları okudu: Sana kurbanlığın kasabın bıçağına baktığı gibi kızarmış gözlerle bakıyorlardı.
İbn-i Abbas “devam et” dedi. Kaşları çatılmış, çeneleri kırılmış, zelillerin güç sahiplerine baktığı gibi sana bakıyorlardı. İbn-i Abbas,
“yine devam et” dedi. Bunun üzerine oğlu, “artık bir şey söyleyemem”
deyince İbn-i Abbas:
“Dirileri ölüleri için zillet, ölüleri geçmişleri için rezillik sebebidir”1 dedi.
Emire’l-Müminin (a.s)’in ashabından Sasaa b. Suhan, Meysem Tammar, Kumeyl b. Ziyad, Üveys Karanî, Süleym b. Kays, Haris Hemedani ve Esbeğ b. Nebate gibi seçkin şahsiyetler de Hz. Ali (a.s)’nin hakkını savunmuşlar ve bu konuda Hazret’in düşmanlarıyla münazara etmişlerdir. Ancak kelam ilminde ilk kitap yazanın kim olduğu konusundaysa İbn-i Nedîm ve İbn-i Şehraşub, Ali b. İsmail b. Meysem Tammar’ı Şia kelamında ilk kitap yazan kişi olarak bilmektedirler. O bu konuda İmamet ve İstihkak kitaplarını yazmıştır.1 Ancak merhum Seyyit Hasan Sadr, kelam ilminde ilk kitap yazan kişinin İsa b. Ravza olduğuna inanır.2 Elbette Şia kelamında elimize ulaşan en eski kitap Fazl b. Şazan Nişaburî’nin (ö.260 h.) el-Îzah kitabıdır. O İmam Hadi (a.s) ve İmam Hasan Askeri (a.s)’nin ashabındandı.
İmam Sadık (a.s) zamanında kelam ilmi de diğer ilimler gibi çok ilerlemiş, Hz. Sadık (a.s)’ın Hişam b. Hakem, Hişam b. Salim, Mümin Tak, Faddal b. Hasan ve Cabir b. Yezit Cufî gibi öğrencileri bu ilimde seçkin bir yere ulaştılar. Onlar diğer ekollerin bilim adamlarıyla tartışma ve münazaralar gerçekleştirmişlerdir. Fazl b. Şazan Nişaburi (ö.261 h.) Şia’nın en seçkin mütekellimlerindendi. O, İmam Rıza (a.s), İmam Cevat (a.s) ve İmam Hadi’nin (a.s) huzurlarını derk etti. Kelam, akait ve sapık mezheplerle ilgili alanlarda birçok kitap yazmıştır.3
Hasan b. Nevbahti (ö.310) Şia mütekellimlerdendi. Fıraku’ş-Şia onun kitaplarındandı.4
Dostları ilə paylaş: |