Biz bu araştırmamızda kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerimde yer alan temsilleri çeşitli yönleriyle ele alıp, bu konuda bilgi vermeye çalışacağız


-Yüksek Bir Tepede Kurulmuş İki Kat Ürün Veren Bahçe



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə16/41
tarix02.11.2017
ölçüsü0,74 Mb.
#27821
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   41

24-Yüksek Bir Tepede Kurulmuş İki Kat Ürün Veren Bahçe


Allah'ın rızasını kazanmak ve ruhlarındaki cömertliği kuvvetlendirmek için mallarını hayra sarf edenlerin durumu, bir tepede kurulmuş güzel bir bahçeye benzer ki, üzerine bol yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir. Bol yağmur yağmasa bile bir çisindi düşer (de yine ürün verir). Allah, yaptıklarınızı görmektedir.”(Bakara, 2/265)

Hem minnet ve eziyet edenler,hem de Allah rızası i aramayanlar bir şeyler vermektedir.fiil aynı olmakla beraber netice bir değildir.Bu temsil de Allah Teâlâ, kendi rızası için mallarını harcayanların halini, yüksek bir tepede bulunan verimli bahçeyle temsil etmiştir. Onların Allah rızası için az veya çok harcamalarını kuvvetli yağmura veya yağmur çisentisine benzetmiştir. Onların asıl verimini sağlayacak olan ise tarlanın özündeki cevher,yani malını Allah için harcayan Müminin kalbindeki ihlastır. Bu meselde vurgulanmak istenen, Allah yolunda ihlas ile mal sarf etmeye teşviktir.230

Elmalılı bu hususta : “Mallarını, Allah'ın hoşnutluğunu istemek ve böylece kendilerini veya kendilerinden bir kısmını, canlarının bir nafakası olan mallarını, amellerini, kardeşlerini bozuk eğilimlerden ve her türlü sarsıntıdan koruyarak Allah yolunda vermek ve hayır ve iyilikleri kendilerine değişmez bir huy kılmak ve ondan sonra her çeşit fazilet ve ibadetleri kolaylıkla yapmak, kısacası ekecekleri tohumu tutturmak için cân ü gönülden harcayanların durumları ise, yüksek bir tepedeki güzel bir bahçenin şu hâline benzer ki, buna kuvvetli bir yağmur yağmış da meyvelerini iki kat vermiştir. Normal bir durumda meselâ bin veren bu bahçe, bu yağmur nedeniyle ekinini vermiş bulunuyor. O kayayı cascavlak bırakan yağmur, bu tepede rahmetin ta kendisi olur. Bu benzetme yukarıdaki, bire yedi yüz ve daha kat kat vaadini aşağıya indirmiş değil, aksine bir daha katlamıştır. Böyle bir bahçeye şayet yağmur yağmazsa, hafif bir yağmur, az bir nem de yetişir. Vereceğini yine verir. Unutmamalı ki, Allah amellerinizi görür ve bilir. Sakın gösteriş yapmayın, gizlide ve açıktan açığa da ihlâstan ayrılmayın.”diyor.231

25-Meyvelerle Dolu Bahçenin Kasırga ile Yanması


Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez.) İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size âyetleri açıklar.” (Bakara, 2/266)

Bu ayetteki temsil, bir anlayışa göre iyi amellerini Allah rızası için işleyen, işlediği amele en çok ihtiyaç duyacağı kıyamet gününde ameli boşa giden kimsenin uymayacağı hasretli halini gözler önüne seren bir anlatım söz konusu.232

Bu ayette verilen örnek son derece ilginçtir. Zira insanın dünya hayatında daima karşılaşması beklenen durumları dile getirmektedir. Kişinin dünyada elde ettiği mevki, makam, zenginlik gibi değerlerin aslında hiçbir garantisi yoktur. Nice saltanatlar, devletler yıkılmakta, zenginler fakir düşmekte, iç savaşlar ve ihtilaller sebebiyle beklenmedik olaylar meydana gelmeden önce insanlar neler temenni ediyorlar, ne düşler kuruyorlardı. İşte her şeye rağmen insanı teselli edecek tek çare Allah’a iman ve O’na dayanmaktır.

İbn. Abbastan gelen bir rivayette söyle denilmiştir.Hz. Ömer(ra )

“Bu ayetin kimin hakkında indiğini düşünüyorsunuz” demiş. İbnç Abbas:

“Kalbimde o hususta bir şey var, Müminlerin emiri” deyince, Hz. Ömer(ra):

“Söyle yeğenim, kendini küçük görme” demiş. Bunun üzerine İbn. Abbas (ra):

“Bu bir Amel için darp edilmiş bir meseldir.” Demiş Hz. Ömer:

“Hangi amel “ deyimce

“Allah’ın taatinde amel işleyen zengin bir adam için, şeklinde cevap vermiştir. Sonra o adama Allah Şeytanı göndermiş, o da amellerini batırıncaya kadar amel işlemiş” diyerek sözlerini tamamlamıştır.233



275. ayette Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.

Suat Yıldırım ayete şu yorumu getirir: “Tarihe bakılırsa anlaşılır ki: İnsan toplumlarındaki bütün karışıklıkların, ihtilafların sebebi şu iki kelimedir: 1-"Sen çalış ben yiyeyim." 2 -"Ben doyduktan sonra, başkasının ne hali varsa görsün." İslam birinci tutumu faizi haram kılarak, ikinciyi zekâtı farz kılarak ortadan kaldırır. Topluma huzur, barış, denge ve refah getirir. Faizi alan da veren de psikolojik ve sinirsel yönden yıpranır. Faizle para verenin aklı fikri parasında kalır, parasının dönmemesi tehlikesini yaşar. Borçlu ise paranın aslını ödemesi bile zorken, üstelik ağır bir faiz yükü ödeme angaryası sebebiyle yıpranır. Tansiyon ve kalb rahatsızlığı durumları ortaya çıkabilir. İktisad uzmanlarına göre kazanç yolları dört olup bunlardan üçü üretken, dördüncüsü değildir. Emek, san'at ve ticaret, bir de risk faktörü üretkendir. Zira eşyayı üretim yerinden tüketim yerlerine sevketmekle riske maruz kalır, değeri artar. Dördüncü yol faiz olup üretken değildir. Faizde risk yoktur. Zira borç, zarar tehlikesine maruz değildir.234


26-Ateşin Yakıtları


Bilinmelidir ki inkâr edenlerin ne malları ne de evlâtları Allah huzurunda kendilerine bir fayda sağlayacaktır. İşte onlar cehennemin yakıtıdır.” (A-li İmran:3/10)

Bu ifade İnkar edenleri tüm insanlık vasıflarından soyutlayarak onları “Odun, Ağaç Ve diğer yakılacak maddeler” şeklinde nitelendirerek bir benzetme yapılmıştır burada olayı insanların gözünde canlandırmadan öte bir aşağılama söz konusudur. Bu manada küfre sapanların veya başka bir ifadeyle Kafirlerin “cehennem Odunu” veya” “Ateşin yakıtı” olduğu gerçeğini ortaya koyan başka ayetlerde mevcuttur. Bunlara yeri gelince değinilecektir.

Konuya ışık tutması açısından Abbasi halifesi Harun Reşit’in kardeşi behlül’e ait olduğu rivayet edilen ve içinde hikmet unsurları taşıyan bir kıssadan söz etmek yerinde olacaktır: Meczup tavırlarıyla tanınan Behlül’e bir gün nereden geldiğini sorarlar. O da :

“Cehennemden geliyorum, ateş almaya gitmiştim” der .Bu cevap üzerine “Peki aldın mı?” diye alay yollu tekrar soranlara Behlül :“Hayır! Cehennem de ateş bulamadım. Oraya herkes ateşini kendi getirir.” karşılığını verir. 235



Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   41




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin