9. İlkokuma Yazma Öğretiminde Dönemler
Serbest okuma ve yazma dönemi, ilkokuma yazma öğretiminde çözümleme yönteminin son basamağını oluşturur. Diğer dönemler sırasıyla:
-
Hazırlık Dönemi
-
Cümle Dönemi
-
Sözcük Dönemi
-
Hece Dönemi
-
Harf Dönemi
-
Serbest Okuma ve Yazma Dönemi.
Serbest okuma ve yazma döneminde öğrencinin istenilen düzeyde olması için diğer dönemleri başarı ile geçirmiş olması gereklidir. Herhangi bir dönemdeki aksama öğrencinin diğer dönemde başarısı üzerine etkili olabilir. Serbest okuma ve yazma döneminde öğrenciye hikaye kitabı verilirken diğer dönemdeki başarı ya da başarısızlıkları çocuğun hazırbulunuşluluk düzeyi hakkında fikir sahibi olunmasını sağlar. Bilinen bu hazırbulunuşluk düzeyide öğrenciye verilmesi gereken hikaye kitabı konusunda öğretmene yardımcı olur.
1. 9. 1. Hazırlık Dönemi
Okula yeni gelen çocukların çoğu, okuma ve yazmaya başlamaları için gerekli fiziksel, duygusal, toplumsal olgunluğa henüz erişmemiş ve bazı ön becerilerden yoksun olabilir. Bu durumdaki çocuklar için bir hazırlık dönemi gereklidir. Böyle bir hazırlık için ayrılacak süre içinde nelerin, niçin, nasıl yapılacağı önceden saptanmalı, planlanmalı ve çalışmalar buna göre yapılmalıdır. Normal şartlarda hazırlık çalışmaları ortalama 2-3 hafta sürer.
Altı yaşını bitirerek okula başlayan öğrencilerin, genel olarak, okuma yazma becerisini öğrenebilecek bir olgunluk seviyesine geldikleri kabul edilir. Bununla birlikte, okuma yazmaya hazırlık bakımından öğrenciler arasında bireysel farklılıklar bulunduğu da bir gerçektir. Öğrencilerin okuma yazma etkinliklerine birlikte başlayabilmeleri için gerekli olan ortak davranışlar bu devrede kazanılır. Aynı zamanda okulöncesi eğitim kurumlarından gelen, eğitim düzeyi yüksek ailelerde yetişen çocukların bireysel farklılıklarının daha da belirgin olduğu görülmektedir(Cemaloğlu, 2000, s. 85).
Bu devrede, öğrencilerin okula ve sınıfa uyumu sağlanır. Birlikte iş görme alışkanlığı kazandırılır. Okuma yazma etkinlikleri için gerekli el ve göz çalışmaları yaptırılır.
Öğretmen yine bu dönemde öğrenciye sırada oturma kurallarını, defterin veya kitabın nasıl tutulması gerektiğini kavratmalıdır. Serbest okuma ve yazma dönemine gelindiğinde öğrencilerin, okuma çalışmalarında, kitapla göz arasındaki mesafeyi doğru ayarlamaları, kitabı doğru olarak tutmaları için hazırlık döneminde bu davranışları öğrenmeleri gereklidir.
Öğrencilerin serbest okuma ve yazma döneminde kendilerine verilen hikaye kitaplarındaki resimleri yorumlamaları istenebilir. Çocuğa gördüğü resmi anlatma çalışmaları hazırlık döneminde gereği gibi yapılırsa; çocuk, serbest okuma döneminde kendisine verilen hikaye kitabındaki resmi kolayca anlatabilir.
1. 9. 2. Cümle Devresi
Cümle öğretimi, hazırlık süresinin sona ermesiyle başlayacak ve hece tanıma çalışmalarının sona ermesine yakın bir süreye kadar devam edecektir. Yani cümle öğretimi, kelime ya da hece tanıma etkinliklerine başlar başlamaz sona ermeyecek, tersine, bu etkinliklerle birlikte de sürecektir(Meb,1987, s.11).
Hazırlık devresinde, cümle tanıma devresine ilişkin olarak öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyleri arttırıldıktan sonra, cümle tanıma devresine geçilir. Cümle tanıma devresinde, öğretmen öğrencilerine hazırlık devresinde kazandırmak istediği davranışları kontrol eder ve düzeltme-geliştirme faaliyetlerinde bulunur. Cümle tanıma devresine geçmiş olmak, hazırlık devresindeki amaç ve davranışlardan ayrılmayı gerektirmez.
İlkokuma yazmanın önemli bir kademesi olan cümle devrinde en önemli konu cümle seçimidir. Günümüzde hazır fiş uygulaması sürüp gitmekte, getirdiği fayda ve zarar düşünülmeden uygulanmaktadır. Çocuğa göre olmayan ve çocuğun yaşantısıyla yakın çevreden alınmayan cümlelerin faydalı olmayacağı, her öğretmen tarafından bilinmelidir(Dikmen, 1998, s.49).
Cümle devresinde öğrencilere fiş verilirken, fiş cümlesine ilişkin hikaye anlatılmalıdır. Bu hikayeler öğrencinin anlayabileceği düzeyde, yakın çevresini içine alacak şekilde olmalıdır. Öğretmen, serbest okuma döneminde öğrenciye hikaye kitabı veririken öncelikle öğrencinin anlayabileceği fiş cümleleri ile ilgili; basit, yalın ve kısa cümleli kitaplar olmasına dikkat etmelidir. Öğrencinin ilkokuma- yazma öğrenirken bildiği “Ali ata bak. fişine ait bir hikaye kitabı öğrencinin kitaba olan ilgisi arttıracaktır.
Cümle döneminde öğrencilere cümle verilirken noktalama işaretlerinin önemi ve anlamı vurgulanmalıdır. Öğrencinin daha sonraki aşamalarda serbest okuma döneminde hikaye kitabı okurken noktalama işaretlerinin anlamını bilmesi kitabı tam olarak anlamasında etkili olabilir. Öğrenciye serbest okuma döneminde hikaye kitabı verilirken kitabın, noktalama işaretleri açısından çocuğun seviyesine uygun ve doğru olarak düzenlenmiş olmasına; cümle yapılarının fiş cümlelerindeki gibi tek özneli ve tek yüklemli olmasına dikkat edilmelidir.
1. 9. 3. Kelime Devresi
Okuma yazma öğretiminin üçüncü devresi, çözümlemenin de ilk aşamasıdır. Cümle içindeki sözcükler sezilmeye başlanınca çözümlemeye geçilir. Bu devrede bir yandan yeni cümleler verilip eski cümlelerin tekrarı yapılırken, bir yandan da çözümlemeye devam edilir ve sözcüklerin tekrarı yapılır. Çözümleme çalışmalarına, cümle fişlerinin yaklaşık üçte biri, yani 15-20 cümle fişi verildikten sonra geçilir( Köksal, 1999, s.54).
İlkokuma yazma öğretiminde öğrencilere ilk öğretilecek sözcükler, öğrencilerin günlük yaşamına giren sözcükler olmalıdır. Bu sözcükler öğrencilerde anlama sorunu yaratmayacaktır. Çünkü, öğrenci daha önce tanımadığı bir takım şekil ve imleri seslendirecek ve anlam verecektir. Bu zor işi yaparken çocuğun bir de anlamını bilmediği sözcüklerle boğuşması işini büsbütün zorlaştıracaktır. Örneğin sınıfta bulunan tahta, sıra, masa gibi eşyaların adları öğrencilere öğretilirken, doğal olarak sözcük tanıma devresine de geçilmiştir( Cemaloğlu, 2000, s.109).
Serbest okuma döneminde öğrencilere verilecek hikaye kitaplarında yer alan kelimelerin öğrencinin anlayabileceği düzeyde olması gereklidir(Tan, 1997, s. 117).
Öğrenciler okuma yazma öğrendikten sonra verilecek olan hikaye kitaplarında yer alan kelimelerin uzunlukları, öğrencinin okuma düzeyine göre giderek arttırılmalıdır( Öz, 1999, s. 119).
İlkokuma yazma öğretiminde metin çalışmalarında aşırılılığa kaçılmadan kelime tekrarları yapılmalıdır(Meb, 1993, s. 7).
İlkokuma yazma öğretiminde öğretmen cümle ve kelime döneminde, kelimeler arasında uygun boşluklar bırakılması gerektiğini öğrenciye kavratmalıdır. Yine aynı şekilde bu öğrenciler serbest okuma ve yazma dönemine geldiklerinde kendilerine verilecek hikaye kitaplarında da bu boşlukları görmek isterler. Öğretmen, hikaye kitabını öğrenciye verirken kitabta kelimeler arasında uygun boşluklar bırakılmış olmasına, kelimelerin dilinin öğrencinin yaşantısına uygun olmasına; noktalama işaretleri açısından özel isimlerin yer aldığı kelimelerin cümlelerin neresinde kullanılırsa kullanılsın daima büyük harfle yazılmış olmasına dikkat etmelidir.
1. 9. 4. Hece Devresi
Kelimeler üzerinde yeterince çalışılıp, öğrenciler kelimeler üzerinde yer alan heceleri tanımaya başladıklarında bu devreye geçmek gerekir. Hece devresine geçildiğinde, cümle öğretimi ve kelime tanıma çalışmalarıda sürdürülmelidir. Bu devrenin zaman dilimini sınırlamak oldukça güçtür. Ancak yaklaşık olarak toplam cümle sayısının 2/3' sine gelindiğinde, mevcut kelimelerin yarıya yakını tanındığında bu devreye geçilmelidir.
Hece tanıma çalışmalarının amacı; öğrencilere okuma yazma becerisini kazandırmaktır. Bu çalışmalar sonunda, öğrencilerde heceleyerek okuma gibi iyi olmayan bir alışkanlığın meydana gelmesine fırsat verilmemelidir. Bunun için, hece tanıma çalışmalarının, daha başlangıcından itibaren, senteze( birleştirmeye) önem vermek gerekir. Hece tanıma çalışmaları daima sentez çalışmaları ile sonuçlandırılmalıdır(Öz, 1999, s. 97).
Çocukları serbest okuma çalışmalarının başlamasıyla birden bire uzun hece ve kelimelerden oluşan metin ya da hikaye kitabı verilmesi, onlarda bıkkınlığa ve korkulara neden olabilir. Bu geçiş süresinde öğretmen önce öğrencinin bildiği heceleri içeren metinler hazırlamalı daha sonra hikaye kitaplarına geçmelidir(Çelenk, 1999, s. 163).
İlkokuma yazma öğretimindeki dönemler bir zincirin halkalarına benzetilebilir. Bu halkalardan birindeki aksama ya da gerilik diğerini etkiler. Hece dönemine kadar istenilen seviyeye gelen öğrencinin bu dönemde okuma yazmayı kavraması görüşüne çoğu eğitimcilerimiz katılmakta ve bu dönemde okuma yazmayı kavratmanın en uygun yol olduğu konusunda birleşmektedir(Dikmen, 1998, s.95).
1. 9. 5. Harf Devresi
Hece devresinde yeterince çalışmalar yapıldıktan sonra, hecelerdeki harfleri tanıma devresine geçilir. Bu basamağa gelinceye kadar öğrenciler, cümleleri kalıp halinde öğrenmişler; bu cümleler içindeki kelimeleri ve heceleri tanımışlar; bunlarla yeni kelimeler, cümleler ve kısa metinler yapma becerisini kazanmışlardır. Bu devredeki öğrenci Türkçe'de bulunan 29 harfin 8 sesli harfini fişlerden biliyordur. Diğer kalan sessiz harflerin çoğunu da öğretmen fiş cümlelerini verirken eğer cümlenin son harfini vurgulamışsa öğrenci oradan öğreniyor. Bu devrede harfin kendisi verilmez sesi öğretilir. Harfin kendisinin öğretimi ikinci sınıfta daha uygundur. Çünkü bütün öğrencilerin seviyeleri aynı değildir. Kimi öğrenciler geç öğrenirler, bu devrede öğrenci seviyeleri düşünülmeden direkt harf öğretilirse karışıklılığa sebebiyet verebilir.
İlkokuma yazma sürecinde okuma hızını düşürmemek için çocuğun harfin üzerinde aşırı derecede yoğunlaşması tavsiye edilmemektedir. Ancak, öğrenci harfleri yazılar arasından sezerek algılayıp ses anlam ilişkisine dönüştürme becerisi kazanmadıkça okuma yazma becerisini geliştiremeyeceği ileri sürülmektedir( Çelenk, 1999, s. 155).
Harfleri tanıma çalışmalarının amacı, Türk dilindeki sesleri ve bu seslerin yazılış şekillerini öğretmektir. Harf tanıma çalışmalarına sesli harflerle başlamak daha uygundur. Birinci sınıf öğrencilerinin bir kısmı hece tanıma çalışmalarının sonunda okuma yazma becerisini kazanırlar. Esasen varılmak istenen amaçta budur. Bu amaç göz önünde bulundurularak bu devreye gereğinden fazla zaman ayrılmamalıdır.
Serbest okuma ve yazma dönemine gelindiğinde öğrencinin okuyacağı hikaye kitabında hiç bir zorlukla karşılaşmaması için harf döneminde sesini bilmediği harfler öğretmen tarafından kontrol edilip, öğrencinin varsa eksikleri tamamlanmalıdır.
1. 9. 6. Serbest Okuma ve Yazma Devresi
İlkokuma yazma öğretiminde, çözümleme basamakları tamamlandıktan sonra serbest okuma yazma çalışmalarına geçilir. Bu aşamaya geçişte önemli olan öğrencilerin metinleri doğru olarak okuyup yazabilmeleridir. Çözümleme basamakları bitirildikten sonra, öğrencilerden artık her türlü materyali okuyup anlamaları ve yazmaları beklenmemelidir. Öğrenci bu dönemde daha çok bildikleri kelimelere dayalı basit metinler üzerinde çalıştırılmalıdır. Okuma parçalarında geçen sözcükler öğrencilerin yaşına, bilgi düzeyine uygun olmalıdır.
Öğrencilerin serbest okuma çalışmalarının başlamasıyla birden bire uzun ve anlamını bilmedikleri sözcüklerin yoğun olarak geçtiği metinlerle karşılaşmaları onlarda endişeye sebebiyet verebilir. Öğretmen önce öğrencilerin seviyesine uygun hece ve sözcüklerin içerisinde bulunduğu metinleri hazırlaması iyi bir yol olacaktır. Bu dönemde Halk Edebiyatımızın örneklerinden olan fıkra, tekerleme, bilmece ve maniler okutulmalı ve yazdırılmalıdır. Bunlar öğrenciler tarafından seri okununcaya kadar çalışmalara devam edilir.
Okuma, sözcükleri seslendirme olarak düşünülmemelidir. Okuma, algısal bir etkinliktir. Bir düşünme sürecidir. Sesli okuma sürecinde ise göz, dil, kulak işe koşulmaktadır. Sayfa üzerindeki şekiller kodlanışına uygun olarak seslendirilmekte ve zihinsel işlemlere tabi tutulmaktadır(Güleryüz, 1998, s.136).
Serbest okuma döneminde ilk olarak basit fiş cümlelerini içeren metinlerle okuma faaliyetlerine başlanmalıdır. Daha sonra Hayat Bilgisi dersinin konularına ve fiş cümlelerine paralel olan, dizi halinde yayınlanan kitaplarla okuma işine devam edilir. Dizi halinde yayınlanan kitaplardan sonra öğretmenin, ailenin, ya da öğrencinin kendi tercihiyle edindiği kitaplar okutulur. Bu dönemde öğretmen ve veli, kitap verirken öğrencinin okuma düzeyini, bireysel özelliklerini, hazırbulunuşluluğunu, ilgilerini ve isteklerini gözönünde bulundurmalıdır. Bunun yanında öğretmen ve veli, öğrenciye verilecek olan kitapları seçerken, bu dönem çocuğuna verilecek olan hikaye kitaplarında bulunması gereken özelliklerle ilgili araştırmalar yapmalıdır.
Serbest okuma dönemi öğrencinin okuma alışkanlığı edinmesinde önemli bir dönemdir. Çünkü öğrenci bu dönemde okuma ve yazma mekanizmasını tam olarak çözmüştür. Artık kimseye ihtiyaç duymadan kendi başına bir kitabı okuyacak düzeydedir. Öğrenci, bu dönemde okumayı severse ilerki hayatında okuma alışkanlığı edinmiş ve bu alışkanlığın kişinin kendini geliştirmesindeki etkisini kavramış bir birey olarak toplumda yerini alabilir. Bütün bunlardan dolayı öğrencinin okuyacağı hikaye kitapları bilinçli şekilde öğrenciye verilmelidir.
BÖLÜM 2
SERBEST OKUMA DÖNEMİNDE OKUTULAN HİKAYE KİTAPLARI
Serbest okuma döneminde okutulan hikaye kitapları ele almadan önce okuma kavramından, okuma alışkanlığından, çocuklarda görülen okuma eğilimlerinden, okuma alışkanlığını kazanmada aile, okul, kurum ve kuruluşlara düşen görevlerden ve çocuklar için hazırlanacak hikaye kitaplarının özellikleri belirtilecektir.
2. 1. Okuma
Okuma gerek okulda gerekse yaşamda önemli bir öğrenme aracıdır. Her ders okumayı gerektirir. Ne var ki okumanın asıl amacı. "Okuduğunu tam ve doğru anlayabilme"dir. İyi okuyamayan öğrenci, doğru ve tam anlamakta da, anlatmakta da sorun yaşar; yazılı kaynaklardan gereğince yararlanamaz. Okuduğunu anlama, önemli bir "bilişsel giriş davranışı"dır (Nas, 2002, s.41).
Okuma kavramını eğitimcilerin bir kısmıda şöyle açıklamıştır:
"Okuma bir dizi sembolün şifresini çözme işlemidir (Ross, 1976, s.141).
"Okuma temel olarak bir kodun çözümlenmesidir (McKeawn, 1974, s.15).
"Okuma beyin fonksiyonlarında duyusal motor, dil, dikkat, şifreleme, sınıflandırma, anlama, seçme ve çeşitli bellek işlemi içeren bilişsel bir işlemdir" (Sapır ve Nitzburg, 1973, s.485)."
Okuma, bir yazıyı, sözcükleri, cümleleri, noktalama işaretleri ve öteki öğeleri görme, algılama ve kavrama sürecidir. Sesli okuma durumunda buna dudak, dil ve gırtlak gibi ses organlarının işlevi de katılır (Kavcar, Oğuzkan, Sever, 1997,s.41).
Okumanın mekanik yanı, harflerin seslendirilmesi, kelimenin ağızdan söz olarak çıkması, yani telaffuz edilmesidir. Çocuk okumaya başlarken çıkardığı sözleri anlamaya başladığında okumayı mekanik olarak sökmüş sayılır. Okurken anlamak esastır. Anlamadan okumak olmaz. Anlamadan okumaya, ezbere okumak denir. Ezbere okumak, insanı hangi yaşta olursa olsun oyalamaktan, gevşetip uyutmaktan başka bir işe yaramamıştır. Anlayarak okumanın ise çok yanlı yararları vardır (Alpay, 1991, s.46).
Öğretmenin okuma işinin sadece sözcükleri seslendirme işi olmadığını bilmesi, okunanın içeriğine göre sorular düzenlemesi, sürekliliğin sağlanmasında daha etkili olabilir. Bunun yanında öğretmen okumanın genel kuralları ve fizyolojisiyle de ilgilenmelidir.
Hildreth, okumanın fizyolojisini şöyle açıklamaktadır: Okuma sırasında gözler hareketli bir kamera gibi çalışır. Okumaya alışkın kişinin gözü satırlarda atlamalar yapar. Satırın bitiminde, alt satırın bir yerinde odaklaşır. Okuma sırasında retinada oluşan imge optik sinirler aracılığıyla beyindeki görme merkezine iletilir. Görme merkezinde bu imgeler anlamlı hale getirilerek, anlaşılır biçimde okuma eylemi gerçekleştirilir. Okuma sırasında gözler atlama, duraklama ve geri dönmeler yapar. (Aktaran- Köksal, 1999, s. 2).
Bireyin anlama gücünü geliştiren, bilgi dağarcığını zenginleştiren okuma, öğrenmenin de temel aracıdır. Okuma ile değişimin bilincine varabilen bireyin, doğru seçim yapmasının bir ülkede demokratik yapının yaşatılmasında da önemli bir yeri vardır. Yani okuma, bireysel olarak gelişmiş bir kişiliğin, toplumsal olarak ise verimli bir ekonomi, demokratik bir yapı ve sağlıklı bir toplumun önemli koşul ve güvencelerinden birisidir.
Bireyde okuma faaliyeti, okuma-yazma öğrendikten sonra başlar. İlkokul okumanın etkili olduğu dönemdir. Çünkü çocuk ilk olarak serbest okuma döneminde hikaye kitabıyla doğrudan iletişim içine girer. Konuşma dilinde kullandığı kelimeler, nesnelere verilen isimler, beyninde yer alan kelimelerin çoğunun yazılı olarak ifadesini görür. Kelime dağarcığı gelişir ve bilgileri artar. Bu dönemde öğrenciye uygun hikaye kitapları verilirse okuma faaliyetini sevebilir ve faydasına inanabilir.
-
2. Okuma Alışkanlığı
İnsanlarda okuma alışkanlığının oluşması için: kitaba yakınlığın sağlanması, görsel ve işitsel araçlara ayrılan zamanla okumaya ayrılan zamanın dengelenmesi ve okuma eylemini gerçekleştirmek için de her türlü araca, kuruma ve yayınlara ulaşabilmesi gerekmektedir. Okuma alışkanlığının oluşması genel olarak bu çevrede gelişir. Fakat bu alışkanlığı kazanılmasında bir çok öğenin, kurumun ve kişinin etkisi vardır.
Kitap olmadan okuma olmaz. Çocuğa kitap okumaya alıştırma hem zevkli hem de zor bir iştir. Bir yandan yazılı kültürün yaşaması bir yandan da bireyleri zenginleştirmesi, olabildiğince erken yaşta okuma alışkanlığının edinilmesi ile sağlanır.
Çocuğa okuma ilgi ve alışkanlığını verecek en önemli etmenlerden biri çevresinde okuyan birilerinin bulunmasıdır. Her çocuk çevresindeki bazı kişileri örnek alır ve değer verir. Çocuk kendine örnek aldığı ve değer verdiği kimselerin okuduğunu gördükçe, çocukta da okuma bir değer yargısı olarak gelişecektir(Erişen- Aktaran, Baraz, 1987, s. 161).
Eline aldığı kitaptaki yazıları ve resimleri anlamak, onları yorumlamaya çalışmak için çocuğa yapılacak yardımlar, alışkanlığın edinilmesinde dıştan gelen kazançlardır.
Metin ve resim hakkında çocukla yapılacak söyleşi, bunun en kolay yöntemidir. Öyleyse çocuktan önce yetişkin, çocuğun okuyacağı kitabı bilmek zorundadır.
Okuduğunu anlamaya, anlatıp yorumlamaya başlamış olan çocuğa onun ilgi ve yaşı doğrultusunda sürekli kaliteli, doğru, taze kitaplar verilmelidir. Çocuğun okumanın tadına varabilmesi için, kitabı sıkıcı bir ders aracı olarak görmemesi gerekir.
Serbest okuma ve yazma dönemi çocuğun ilk olarak kitaplarla karşılaştığı hayatındaki en yoğun dönemdir. Bu nedenle bu dönemde çocuğa nitelikli, seviyesine uygun, anlayıp yorumlayabileceği düzeyde kitaplar verilmelidir.
2. 3. Çocuklarda Okuma Eğilimleri
Çocuklarda okuma eğilimleri konusunun üç boyutu vardır: (Nas, 2002, s.123).
1. Yaşlarına ve gelişim dönemlerine göre çocukların ilgileri, okuma eğilimleri değişir.
2. Gelişim, bireysel farklılıklar gösterir. Benzerliklerin yanı sıra, aynı yaşta olsalar bile, çocuklar arasında farklılıklar vardır (Sınar, 1995, s.42). Bir çocuğun belli bir alandaki gelişimi ortalamaya uymayabilir, ama olağan olabilir. Bir üst döneme kimisi daha erken, kimisi daha geç geçebilir. Çocuklardaki bu farklılıkları bilmek hem öğretmene hem de çocuğun yakın çevresine fayda sağlar.
3. Belirli bir yaştan (9-10 yaşından) sonra kızlarla erkeklerin ilgileri, okuma eğilimleri ayrılır (Nas, 2002, s.123).
Yavuzer (1991, s.170) "Çocuk kitaplarının seçiminde cinsiyet faktörünün rolü konusu, uzmanlarca uzun süre araştırılmış ve okuma ilgisinin kızdan erkeğe değiştiğini noktasında görüş birliğine verilmiştir. Genellikle, erkekler spor, gezi, serüven, makine, bilim ve ünlü kişilerin yaşam öykülerini içeren yayınları okumayı severlerken; kızlar, romantik romanlarla, kendilerini ilgilendiren öykü ve şiir kitaplarını okumaktan zevk duymaktadırlar." diyor. Yine çocuklara sunulacak olan hikaye kitaplarında cinsiyet faktörü de göz önünde bulundurulmalıdır.
2. 4. Kitap ve Çocuk
İnsan ömrü bir bütündür. Bebeklik - çocukluk - gençlik - olgunluk ve ihtiyarlık adı verilen dönemleri vardır. Bu evrelerde insan bedensel, ruhsal ve düşünsel yapısı gözle görülür farklılıklar gösterir. Kendisiyle konuşulmamış bir bebeğin iki yaşından sonra düzgün konuşması olasılığı zayıftır. Çocuk hangi dili duyarsa, düşünme mantığı da o dilin yapısına uygun olarak gelişir. Bunun için düşünsel gelişmede bebeklik ve çocukluk döneminde ailenin bilgi düzeyi, okumayla ilişkisi, evdeki kitap, dergi ve gazeteler sanat ve eğlence faaliyetleri önem taşır (Nas, 2002, s.101).
Bir yaşına gelindiği zaman çocuğun kitapla ilişkisi kurulmaya başlanır. Bu ilişki bazı çocuklarda erken bazılarında ise daha geç olur. Çocuğun kitapla karşılaşması önce sadece resimler olur. Daha sonra yazı da işin içine girer.
Çocuk daha bir - bir buçuk yaşından itibaren kitapla tanışmalıdır. "Kitap sevgisine giriş" resimli kitaplarla gerçekleşeceğine göre bu kitapların güzel, albenili, çekici olması gerekir: (Güzel baskı, renkil resimler, nitelikli kağıt ve kapak (Ural, 1989, s.372). Şu unutulmamalı: Çocuk kitabına verilen değer, çocuğa verilen değerdir (Birinci, 1987, s.336 - Aktaran, Nas).
Çocuğun kitapla karşılaşması, hem duyarak öğrendiği sözcükleri görerek tanımasını sağlar, hem de duymadığı sözcükleri görerek öğrenmesini sağlar. Duydukları ile gördükleri arasında ilişki kurmaya başlaması, düşünmeyi öğrenmeye başlaması demektir. Çocuğa 2-3 yaşına kadar çocuğun eline ağır gelmeyecek, sağlam daha doğrusu yırtılmaya karşı dayanıklı kitaplar verilmelidir. 2-4 yaşları arasında kitap çocukla yetiştin arasında güzel, yararlı ve resimli bir söyleşi aracıdır. 3-4 yaşındaki çocuk için sayfalar arasında birbirleriyle ilintili resim ve cümleler ile anlatılan tek olaylı, neşeli ve gerçekçi öyküler ilgi uyandırıcıdır. Artık çocuk dinlemeyi istememekte, anlatmaya da çalışmaktadır. Çocuğun anlatırken yaptığı hatalar ya da atlamalar önemli olmamalıdır. Önemli olan çocuğun sözel anlatma becerisinin çalışmasıdır. Sözel anlatma becerisi gelişen çocuk, ileride yazıyı öğrenmesiyle birlikte,yazı ile kendini anlatma becerisi de gelişecektir.
4-6 yaş arasında çocuğun yaşıtları ile birlikte okunan kitabı dinlemeyi, dinlediği kitap hakkındaki soruları cevaplandırmayı aynı öyküden başka öyküler çıkarmayı öğrenmiştir. Fazla bilgi yerine az ama doğru bilgi, fazla ilgi yerine az ama sürekli ilgi, fazla sevgi yerine az ama gerçek sevgi, çocuğun kendi kendinin ürünü olmasına, ne istediğini bilmesine ve yapmasına yol açacaktır (Nas, 2002, s.103).
5-6 yaş çocukları için hazırlanmış kitaplarda metin ile resmi, sayfa büyüklüğü eşit oranda paylaşılmıştır. Çocuk hem resme bakar, hem de metni okuyanı dinler, resimdeki ayrıntılar metnin anlaşılmasını kolaylaştırdığı gibi çocuğun hayal gücünü de geliştirir. Öykü yanında artık masallar, olağanüstü güçler ve akışlar, heyecanlı ve güldürücü maceralar da yer alır.
Okullarda okuma derslerinde öğretmenler yalnız okuma öğretmeyi hedef alarak ele almazlar, onlar aynı zamanda kitabı sevdirmek ve okuma arzusunu uyandırmak için de gerekli tedbirleri alırlar. Onlara ders kitaplarından başka kitaplar ve dergiler tavsiye ederler.
Hatta bu amaçla sınıf ve okul kitaplıkları kurarlar. Onlara serbest ve müsait zamanlarında bu kitapları dağıtarak okuturlar. Eğer gerekirse evlerine götürmelerine, serbest zamanlarında evlerinde okumalarına müsaade ederler. Çocuğun yalnızca ders kitaplarını okuması gerektiği anlayışı, modası geçmiş, yanlış ve ters bir anlayıştır. Çünkü ders kitapları çoğu zaman zordur, bunlar bilgi kazandıran ve fikri terbiyeye hizmet eden kitaplardır. Çocukların yalnızca bu tip kitapları okumaya mecbur bırakılmaları onlarda zamanla bir isteksizlik, hatta bıkkınlık duygusu meydana getirebilir. Bu sebeple onların zaman zaman zevk almak, hayatı ve başka insanları, başka memleketleri tanımak için de kitap okumalarını sağlamak, hatta onları buna teşvik etmek gerekir (Oğuzkan, 2000, s.12-13).
Çocuklar bu yaşlarda genelde düzeylerine uygun basit (yalın) masallara, şiirlere; kişiler hayvan ve çocuktan öykülere, doğa kitaplarına ilgi duyarlar (Yavuzer, 1991, s.169; Tuncer, 2000, s.200).
8. yaşta ilgi alanı daha da genişler. Bilgi açlığı içindedir. İlk insanları, Eskimolar, Amerika yetileri ilgisini çeker (Nas, 2002, s.16). İnsan bedenini tanımak ister. Onun için kitaplığında çocuk ansiklopedisi de bulunmalıdır. Bu arada yalın kurgubilim romanlarına da ilgi duyar. Öğrenme isteği de çok yoğundur. Okuma hızı artmıştır. Çocuk klasiklerinin yanı sıra gezi kitaplarından, uzayla ilgili kurgubilim türünden, çizgi romanlardan da hoşlanır (Gürün, 1984, s.49-58).
Dostları ilə paylaş: |