Bu Muhalefet Şerhi 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Sırasında Şehit Düşen Yurttaşlarımızın Aziz Hatıralarına ve Gazilerimize Adanmıştır



Yüklə 2,4 Mb.
səhifə63/81
tarix30.07.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#62912
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   81

Muhalefetin Kriminalize Edilmesi


Başkanlık sisteminin hem Meclis hem kamuoyu gündeminde odak noktası haline getirilmesiyle birlikte, tartışmanın taraflarının ekarte edilmesine ilişkin hazırlıklar da ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu anlamda 5 Haziran 2015 HDP Diyarbakır seçim mitinginde yaşanan saldırı ile başlatıldığı ifade edilen çatışmacı dönem, HDP’li vekillerin tutuklanması ile birlikte siyasette muhalefetin zayıflatılması şeklinde son formuna erişmiştir.

Medyanın kontrolü, kamu kurumlarında önceleri kadrolaşma, 15 Temmuz ardından ise tasfiyeler ile birlikte iktidarın gücünü bürokraside de tahkim etmesi, akademi, harbiye ve adliyenin iktidar nüfuzuna tabi kalması ardından, başkanlık yolunda tek engel olarak beliren muhalefet partileri böylece hedef haline gelmiştir.

Bu süreçte 3 farklı muhalefet partisi için negatif ve pozitif inşa olarak tanımlanabilecek iki yöntem izlenmiştir. İlk yöntem çatışmacı siyasetin bir devamı olarak değerlendirilebilecek yoğun saldırılardır. Bu bağlamda CHP’li milletvekilleri, belediye başkanları ve örgütlerini hedef gösteren kışkırtıcı söylemler ve yalan haberler, şehit cenazelerinde CHP’lilere dönük saldırılara dönüşmüş, öfkeli halk kitlelerini yaşananlardan CHP’yi sorumlu tutmaya itecek provokasyonlar yaşanmıştır. 25 Ağustos 2016 tarihinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konvoyu Artvin Şavşat’ta silahlı saldırıya hedef olmuş, olayda 1 asker şehit olmuş 2 asker ise yaralanmıştır, saldırının ardından konvoyun istikametinde bekleyen bir roketatar tespit edilmiştir. Benzer şekilde CHP Genel Başkanı Bülent Tezcan 29 Ekim 2016 tarihinde Aydın’da silahlı saldırı sonucu vücuduna isabet eden bir kurşun ile yaralanmıştır. Diğer bir saldırı ise 17Aralık 2016 tarihinde Kayseri’de gerçekleşmiştir. Kayseri'de aynı sabah çarşı iznine çıkan askerlere yönelik bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıya tepki gösterileri devam ederken, Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan bir grup CHP Kayseri il binasına yürümek istemiş, Kocasinan Gençlik Kolları Başkanı Cemre Doğan ve yanındaki partililer kalabalık bir grubun saldırısına uğramıştır.
Muhalefet partilerine dönük operasyonlarda pozitif inşa süreci ise MHP ile gerçekleşmiştir. MHP ve AKP, diğer muhalefet partilerine dönük milliyetçi hassasiyetler üzerinden yürütülen propagandaların yarattığı atmosfer altında bir araya gelmiştir.

Böylece 15 Temmuz ardından parlamentoda temsil edilen 4 partiden 1 tanesi olan HDP’nin üye sayısının önemli bir kısmı cezaevinde, CHP sistemli saldırılar altında ve MHP’nin ise radikal bir değişim ile iktidar partisi ile birlikte yürüdüğü bir atmosfer ortaya çıkmıştır. Ülkenin içine sürüklendiği genel atmosfer ise genel bir çerçeve ile şöyle özetlenebilir:

Eşzamanlı olarak yürürlükte olan OHAL ve kent meydanlarında patlayan bombalarla sürekli artan terör saldırıları, içerde şehit cenazeleri, dışarda Suriye’de savaşan bir ordu ve şehit haberleri, elçilikler ve uluslararası kuruluşların personellerine ilettiği ikaz mesajları, 19 Aralık 2016 tarihinde Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un aktif olarak görevi başında olan bir polis memuru tarafından vurularak öldürülmesi sonucu kimi elçiliklerin kapatılması, uluslararası toplantılarda Türkiye temsilcilerinin korumalarının güvenlikçiler tarafından şüpheyle izlenmesi, dış politikada Putin ve Trump etkisi ile sıkışan bir iktidar ve en nihayet bu atmosfer altında yaşanana sistem tartışmaları sonucunda TBMM Başkanlığı’na sunulan anayasa değişikliği teklifi.

Türkiye böylece ülkenin içinde bulunduğu sorunlardan çıkış yolları arasında öncelikli olmadığı gibi yeni sorunlara gebe bir değişiklik yoluna sapmış, 15 Temmuz darbe girişimi fırsat bilinerek tasarlanan bir süreç içinde, bütün bir devlet sistemini bir makama ve bu dolayımla bir isme göre yeniden tasarlayacak bir Anayasa değişikliği ile karşı karşıya kalmıştır. Anayasa değişikliğine gidilen ortamda somut hadiseler şöyle sıralanabilir:


        1. Grev ve Gösteri Hakkının Muhaliflere Yasaklanması


Demokrasinin hiçbir kurumsal mekanizmasını işletmeyen tek adam rejimi halkımıza gösteri yapma dışında taleplerini dile getirebileceği ve haksızlıkları protesto edebileceği başka bir yol bırakmamıştır. Bu minvalde, ülkenin birçok yöresinde her düşünceyi temsilen bilhassa Nisan 2017 Referandumuna doğru sayıca artan gösteriler İktidarı korkutmuş ve gösteriler gittikçe daha büyük bir şiddetle bastırılmıştır. Bu baskıdan nasibini alanlar arasında dini cemaatler de vardır.587

Fakat tek adam rejimi elbette en büyük baskıyı demokrat kesimlere göstermektedir. Barışçıl gösterilere katılan ve hatta basın açıklamaları yapanların bile artık sürekli hale gelen OHAL rejimi bahane edilerek gözaltına alınmaları sıradan bir olay haline gelmiştir. Örneğin, Ankara ili genelinde cadde ve sokaklarda güneş battıktan sonra gece geç saatlere kadar ateş yakılması ve yüksek sesle çevreyi rahatsız edici şekilde şarkı, türkü, marş vb. yasaklanmıştır.588 Yine Ankara’da İnsan Hakları Anıtı bariyerler arasına hapsedilerek polis ablukası altına alınmıştır.589 Bu akla ziyan “önlemlerle” halkımıza gerektiğinde en mantıksız gerekçeyle bile her türlü baskı ve dayatmanın yapılabileceği mesajı verilmektedir. Bu yasaklar ve baskılar kamu düzenini koruma amacını taşımamaktadır. Çünkü diğer taraftan, tek adam rejimi siyaseten kendisine yakın ve işine gelen her türden gösteriye izin vererek ayrımcılığı körüklemeye devam etmektedir.590

Her ne kadar sokak protestoları kadar görünür olmasa da grevler de sadece çalışma ve istihdam koşullarına ilişkin talepler için değil siyaseten tek adam rejiminin foyasını ortaya dökebilecek muhalif eylemler olarak görülmektedir. Çünkü işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanarak toplumsal bir eyleme dönüşen grev haklarını kullanmaları AKP İktidarında korku yaratmaktadır. Bu kapsamda şu ayrıntı önem arz etmektedir: AKP iktidarı sırasında en önemlileri 2015’de metal işçilerinin “Metal Fırtına” olarak adlandırdıkları direniş olmak üzere on üç grev yasaklanmıştır. On beş yıllık dönemde bu on üç yasaklamanın altısı Gezi Direnişi sonrasında, beşi ise 2017 yılı içinde yani OHAL döneminde gerçekleşmiştir.591


        1. Yüklə 2,4 Mb.

          Dostları ilə paylaş:
1   ...   59   60   61   62   63   64   65   66   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin