Caiz: 6 Câlut: 7



Yüklə 0,66 Mb.
səhifə3/21
tarix12.01.2019
ölçüsü0,66 Mb.
#95639
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   21

Camiü'n-Nas:

Yüce Allah'ın güzel isimlerindendir. İnsanlan kıyamet gü­nünde hesap için toplayan demektir. İnsanların öldükten sonra çürümüş ufa­lanmış parçalarını toplayacak olan yüce Allah'ın bu sıfatı Kur'an-ı Kerim'de şöyle geçmektedir:



"Rabbimiz asla şüphe olmayan günde sen camiun-nas'sın (insanlan toplayacaksın.) Allah sözünden dönmez" 7

Camiu'l-Kelim :

Az kelimelerle çok mana ifade eden sözler" demektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), kendisinin özelliklerinden bahsederken "bana cevamiu'l-Kelim ; muhtevası geniş sözler verildi.8 buyurmuştur. Bu hadis-i şerifte be­lirtilen "cevamiu'l-Kelim" denmaksat Kur'an-ı Kerim'dir. Kur'an'ın her âyeti, her cümlesi eşsiz ve derin manalar ihti­va etmektedir.

Hadis-i şeriflerden de cevamiu'l Ke­rim olanların sayısı bir hayli fazladır.

Câr;

Sözlük anlamı komşu demek olan câr kelimesi daha çok carullah (Beytullah'ın yani Kabe'nin çevresin­de, her şeyden uzaklaşarak kendisini ibadete veren; Alah'ın komşusu), carülcenb-carı mülasık (bitişik komşu; İslam fıkhında bir mülkün ortağı), cârülcünüb (akrabadan olmayan, ya­bancı komşu) gibi terkiplerde kul­lanılır. Kur'an-ı Kerim'in Nisa sure­sinde de câr ve cârülcünüb kelimeleriyle yukarıda verdiğimiz an­lamlarda kullanılmıştır.



Câriye:

Savaş sonucu esir edilen erkeklere "köle", kadın ve kızlara "ca­riye" denir. Esir edilen köle ve cariyeler savaşa katılan mücahidlere dağıtı­lırdı.

Cariyeliğin tarihi de kölelik kadar eskidir. Cariye sahipleri ondan iste­dikleri gibi tasarruf ederlerdi. Hizmet­çi olarak çalıştırır, istediklerinde sata­bilir, hatta güzel ve maharetli olanlar, başkalarına hediye edilirdi.

Bazen o tür cariyeler, efendilerinden çocuk sahibi olarak içerisinde bulun­dukları konakların anne ve sahibesi olurlardı. O dönemlerde, efendisinden çocuğu olunca cariye satılmazdı ve efendisinin ölümünden sonra hürriyetine kavuşmuş olurdu. Müslüman ve­ya kitabî (Hristiyan ve Yahudi) cariye ile hür ve müslüman kimsenin evlen­mesi caiz görülmüştür.

Cariyelerin yeme, içme, giyinme ve barınma gibi ihtiyaçları efendisine ait­ti. Efendisinden memnun olmayan cariyeler, satılmalarını isteyebilirlerdi.

Câsiye Sûresi:

Kur'an'ın 45. sûre­si olan Casiye sûresi, 14. âyeti dışında tamamı Mekke-i Mükereremede nazil olmuştur. Bu sûre, 37 âyettir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Pey­gamberimiz (s.a.s) Efendimizin, fazi­letine ve okuyan kimseye kazandıra­cağı mükafata işaret ettiği "Ha Mim" diye başlayan sûrelerden bir tanesidir. Yani bu sûre, Mesâni grubuna dahildir.

Câsiye sûresi, Allah'ın varlığına dela­let edene serleri tefekkür etmeyi, O'na imana davet eden delilleri; Allah'ın lüt­fettiği sayısız nimetler içinde adeta yüzdükleri halde yine de isyan eden Israiloğullarının bu isyan ve inkarlarına karşılık nasıl bir azaba duçar olacak­ları; öldükten sonra tekrar dirilmeyi, hesap gününü inkar edenlerin nasıl ce­zalandırılacakları beyan etmektedir.

İsmini, 23. âyette geçen "Casiye" ke­limesinden almaktadır. Bu sûreye, Şe­riat sûresi veya Dehr sûresi de denmektedir. Duhan sûresinden sonra nazil ol­muştur.

İşte Casiye sûresinin, adını aldığı 28 âyet-i kerime:

O gün her ümmeti diz üstü “çökmüş görürsün. Her ümmet kendi kitabına çağırılır ve onlara, "bugün, yaptıklarınızla cezalandırılacaksı­nız” denir.



Cebbar :

Allah Teâlâ nın esma-ı hüsnâ (doksandokuz güzel ismin)'den birdir. "Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan, istediğini yapmaya mukte­dir olan" demektir.

Allah Teâlâ kırılardan onarır, eksilik­leri tamamlar, dilediğim zorla yaptırır. Hüküm ve iradesine kimse karşı gelemez. 9

Cebel-i Nûr:

“Nûr dağı" demektir. Mekke'de bulunan bir dağın adıdır. Hz. Muhammed (s.a.s)'e ilk vahiy, Nur dağının tepesinde bulunan Hira mağarasında nazil olmuştur. Nurdağı, kendi­sini çevreleyen dağlar arasında uzaktan farkedilen bir özelliğe sahiptir.

Bu tepeye, Nurdağı denilmesinin se­bebi bilinmemektedir. Mekke'den Mi-naya giden yolun yakınındadır. Hacılar Mina'da birkaç gün geçirirler. O dö­nemde tatbik edilen bir adete göre yolu­nu kaybedenlere yardım için bu dağın tepesinde ateş yakılmış olması nede­niyle Nurdağı denilmiş olabileceği ihti­mal i vardır.

Cebel-i Rahme : 10




Cebel-i Tûr:

Cebel, "dağ” demek­tir. Tûr da, dağ anlamına gelir. İkisinin bir tamlama şeklinde kullanılması, "galat-ı meşhur" olmuştur. Doğrusu ise" Tûr-i Sina, Hz. Musa'nın Allah ile bir nevi mülakatta bulunduğu mahaldir 11



Ceberut:

Büyüklük, ululuk, kibir, azamet ve kudret anlamlanna gelen bu kelime, bu sıfatlar yalnızca Allah'a mahsus olduğu için, kullar hakkında kullanılırsa yerme amacıyla kullanılır.12



Cebire:

Yaralı, hasta veya kırık or­gana sarılan bez. Sargı bezine İslam fıkhında verilen ad. Abdest ve gusül sırasında yaralı organı yıkamak yarayı azdıracak ve vücuda zarar verecekse üzerine sargı sarılarak yıkanmadan mesh yapılır. Bu, fıkhın taharet faslında Cebire'in üzerine mesh olarak geçer. Sargı (Cebire) sarılmadan önce temiz olma (cünüplük veya küçük taharet) şartı da yoktur. Abdesti bozan şeyler aynen cebire üzerine meshi de bozar. Sargı üzerine meshin hükmü yara iyi­leşince kalkar. Eğer yarada akıntı var ve bu akıntı sargının üstüne çıkıyorsa abdest bozulur ve tekrar mesh gerekir. Sargı üzerine meshin diğer mesh gibi müddeti yoktur. Müddeti yaranın iyileşmesidir. Kırık, çıkık üzerine sarılan alçı, tahta vb. gibi şeyler de cebire hükmündedir.



Cebr :

Zor ve zorlama" demektir. Kelam ilminde, "kulun iradesinin ol­ması" anlamına gelir. Bu görüşe göre kul, yaptıklarını mecburen yapar. Bu görüşü benimseyenlere cebriyye denir. Birdecebr, iasanmbir işi yapmaya başkaları tarafından zorlanması, baskı altında tutulması anlamına gelir. Buna ikrah diyoruz. Dinimizde bunun özel hükümleri vardır. 13




Yüklə 0,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin