DevriMİn toplumsal-ekonomiK İLİŞKİleriNİn hukuki kuruluşu ve yönetsel omurgasi


Vergilerin Artırılması ve Muafiyetlerin Alanı: Devlet İşletmelerinin Kazanç Vergisi’nden Muafiyeti



Yüklə 405,16 Kb.
səhifə10/19
tarix29.07.2018
ölçüsü405,16 Kb.
#62100
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19

Vergilerin Artırılması ve Muafiyetlerin Alanı: Devlet İşletmelerinin Kazanç Vergisi’nden Muafiyeti


Vergi yükümlülükleri, her geçen gün artırılmaktadır. Dış basında dahi vergilerin yüksekliği eleştirilmektedir. The Economist’in haberine göre, Türkiye’de 1926 yılında tüm vergiler dikkate alındığında, kişinin gelirin % 10’u vergilere gitmektedir.113

1926 yılı içinde 5 yeni vergi yükümlülüğü getirilmiştir:



  • 8 Şubat 1926 tarihinde kabul edilen 733 sayılı “Maktu Vergi Hakkında Kanun”: Şahıs adına yıl içerisinde tahakkuk eden kazanç, arazi ve konut vergileri gibi dolaysız vergilerin toplamı üzerinden alınan artan oranlı vergi.

  • 10 Şubat 1926’da kabul edilen 735 sayılı “Umumi İstihlâk Vergisi Hakkında Kanun”: Mal ve hizmet alımlarından alınacak %2,5 sabit oranlı dolaylı vergi.

  • 13 Şubat 1926’da kabul edilen 737 sayılı “Eğlence ve Hususi İstihlâk Vergisi Hakkında Kanun”: Eğlenceye yönelik işletmelerin gıda ve meşrubat satışları ile bilet ile girilen sinema, tiyatro gibi yerlerde bilet üzerine konulan dolaylı vergi.

  • 3 Nisan 1926’da kabul edilen 797 sayılı “Veraset ve İntikal Vergisi Hakkında Kanun”: Miras, hibe ya da piyango aracılığıyla tüzel ya da gerçek kişilikten intikal eden taşınır veya taşınmaz mallar üzerinden alınan oransal bir vergi.

  • 27 Şubat 1926’da kabul edilen 755 sayılı “Kazanç Vergisi Kanunu”

Kabul edilen veriler içerisinde en tartışmalı konu kazanç vergisidir. 27 Şubat 1926’da kabul edilen 755 sayılı “Kazanç Vergisi Kanunu” yürürlükteki temettü (kazanç) vergisi yerine getirilmiştir. Yürürlükteki kazanç vergisi, birçok sorun doğurmasından dolayı çeşitli kanun tasarıları ile değiştirilmeye çalışılmış, fakat bu tasarılar kabul edilmemiştir. Kabul edilen “Kazanç Vergisi Kanunu”, hazırlanan üçüncü taslaktır. Bu taslak da uzun tartışmalara konu olmuştur.114

Vergi kapsamı tüm ticari, sınai etkinlikleri kapsamaktadır: “Türkiye Cumhuriyeti hududu dahilinde icrayı ticaret ve sanat ve hirfet eden veya bu kanunda muharrer umur ve teşebbüsat ile iştigal eyleyen hakikî ve hükmî her şahıs” bu Kanun kapsamında Kazanç Vergisi’ne tabiidir (md.1). Muafiyetler ise izleyen maddede düzenlenmiştir ki Kanun’un görüşmelerinde, en tartışmalı konu muafiyetlerdir:

“Madde 2: Atiyizzikir hakikî ve hükmî eşhas kazanç vergisinden müstesnadırlar.


  1. Müellifler ve mütercimler, köy, gece ve çırak mektepleri muallimleri (yalnız bu nevi iştigallerinden dolayı)

  2. Mâhsulatı arziyesini dükkân açmaksızın şehir ve kasabalarda, Pazar ve panayır yerlerinde veya arazilerinin kâin bulunduğu çiftlik ve kariyelerde satan alelumum zürra bunların vesaiti istihsaliye ve nakliyeleri;

  3. Mahsulâtı saydiyelerini ikinci fıkra dairesinde satan avcılar ve balıkçılar (madrabazlar mükelleftir) ve vesaiti istihsaliye ve nakliyeleri;

  4. Kendi hayvanatını ve bunların mahsulât ve mamulâtını ikinci fıkra dairesinde satanlar ve vesaiti istihsaliye ve nakliyeleri;

  5. Ziraatte müstahdem rençberler, ecir olmayan balıkçı tayfalaru, çobanlar ve hususî hanelerde umuru beytiye ile muvazzaf hizmetçiler;

  6. Bağcılar ve bahçıvanlar (madrabazları mükelleftir);

  7. Dahili memlekette millî ve beynelmilel mahiyette küşad edilip azamî bir seneden dûn bir zamanı muvakkate münhasır olan meşherler, panayırlar ve bu mahalde eşya satanlar (yalnız bu mahallerdeki satışlarından dolayı);

  8. Ticarî mahiyette olmayan kooperatifler;

  9. İkametgâhları dahilinde amele istihdam etmeksizin tezgâh kurup mensucat dokuyanlar;

  10. Kazalarda daha dûn taksimatı idarede, icrayı sanat eden kadın ebeler ve hastabakıcılar,

  11. Sinni onbeşten dûn ve altmışbeşten efzun veya iki gözü âmâ ve mefluç veya el veya ayağının ikisinden veya birinden mahrum işçi ve müstahdemin ve seyyar satıcılar,

  12. …….

18- Münhasıran devlete ait müessesat ve fabrikalar.”

Ayrıca, 9 Haziran’da kabul edilen 926 sayılı “Kazanç Vergisi Hakkındaki 27 Şubat 1926 Tarihli Kanunun İkinci Maddesine Bazı Fıkarat Tezyiline Dair Kanun” ile devlette, ilde, nahiyede ve belediyede çalışan ve 300 kuruşa kadar maaş alanlar ile 500 kuruşa kadar maaş alanların maaşlarının 300 kuruşa kadarı ve jandarma ve küçük zabitana verilen yemek, iaşe ve yem bedelleri kazanç vergisinden muaf tutulmuştur.115

Peki devlet işletmelerinden kazanç vergisi alınacak mıdır? Dönem içerisinde en önemli ve büyük işletmelerin devlet işletmeleri olduğu düşünüldüğünde soru anlam kazanmaktadır. Genel Kurul müzakerelerinde de tartışma bu konuda kilitlenmiştir.

Devlet işletmelerinin de ticari bir işletme olduğundan yola çıkanlar, bu işletmelerin de kazancını ve karını bildirerek vergi ödemesi gerektiğini savunmaktadırlar. Diğer taraftan, devlet işletmelerinin vergi ödemesinin, devletin parasını tekrar devlete geri döndüren mantıksız bir durum doğuracağını savunanlar da vardır. Bu görüşe göre, devlet işletmelerinin zararının devlet tarafından karşılandığı düşünüldüğünde işletmelerin vergi vermeleri komik bir durum ortaya çıkarmaktadır; öyleyse devlet işletmeleri vergiden muaf tutulmalıdır.

Maliye Bakanı’nın konu hakkındaki liberal tavrı dikkat çekicidir. Maliye Bakanı’na göre, “Muafiyet ne kadar az olsa o kadar iyidir.”116 Ayrıca, devlet işletmelerinin kar ve zararına Hazine ortak olmamalıdır:

“Ne böyle şahsiyeti hükmiye haline konmuş hususî varidatiyle idar edilen müessesata Hazinei Maliyenin yardım etmesi taraftarıyım. Yani ne vapurları batmış olan seyrisefaine yardım olarak Hazinei maliyeden para vermek taraftarıyım ne de bu gibi devlet sermayesiyle teşekkül etmiş olup da muvaffak olan müessesatın sermayesini herhangi bir vaziyet karşısında – Hazinei maliyeye almak taraftarıyım…

Seyrisefain, ne Muvazenei Umumiyeye aittir, ne de doğrudan doğruya devletindir. Bu müessesatı hususiye, “servis publik” mahiyetindedir. Fakat, mülhak bir bütçesi vardır. Serbest çalışır. İradı, kârı, zararı kendisinindir. O derece böyledir ki devlet, Seyrisefainden bir istifade talep etse müessesatı hususiyeye verdiği gibi ona da ücret verir.”

Maliye Bakanı, genel bütçeye dahil olmayan tüm kurum ve kuruluşların Kazanç Vergisi’ne tabi olmasını istemektedir. Bu doğrultuda, özel idareler ile bağlı bütçeli kuruluşların vergiden muaf tutulmalarına karşı çıkmıştır.117

Kanun, kabul edildiği şekilde yalnızca devlet kurumlarının ve fabrikalarının vergiden muafiyetini kapsamıştır.


Yüklə 405,16 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin