47.Yezd Bölge Valiliği
استان يزد
Merkezi: Yezd
Yezd Bölge Valiliği’nin kuzeydoğusunda Horasan bölge valilikleri (Kuzey, Rızavi ve Güney Horasanı), kuzey ve batısında Isfahan BV, güneydoğusunda Kirman BV, güneybatısında ise Fars BV bulunmaktadır.
Yezd’in, İskender zamanında bina edildiği rivayet edilir. İskender’e karşı çıkanlar tutuklanarak, bugün Fars olarak adlandırılan İstahr bölgesine getirildiler. Yezd nahiyesine geldiklerinde, zindana atıldılar. İskender bölgeyi terk ettikten sonra, zindan muhafızları mahpusları serbest bırakarak, Yezd’i imar ettirdiler. Bazı tarihçiler, bu kenti Behram-Gor’un babası Sasani Şahı I.Yerdigerd’e nispet eder. Yezd kelimesi, “Yezdân” ve “İzed” kelimelerinden türemiştir. Yezd; pak, temiz, mukaddes, ferhunde/ uğurlu, kutsal anlamındadır. Tanrı’nın kenti, kutsal kent demektir. (Mehr’üz-Zaman Novbân, Veche Tesmiye Şehrhâ ve RusTahâ-yı İran, s.27)
Yezd halkı Şia/ Duvazdeh İmam (Oniki İmam/ Caferi) mezhebindendir. Öte yandan Zerdüşt ve Yahudi gibi azınlıklar kadim tarihten beri burada oturmaktadır. Bölge halkı Farsça’yı Yezd lehçesi ile konuşur. Zerdüştler, DeRi Farsçası konuşmaktadır. DeRi Farsçası, kadim Farsça olup, Arapça ve diğer dillerin tesirinden uzak kalmıştır.
Yezd Bölge Valiliği’nde bugün yaklaşık 15-20 bin civarında Zerdüşt dini mensubu bulunmaktadır. Tahran ve İran’ın diğer bölgelerinde de Zerdüştler vardır. Resmi rakamlar düşük olsa da, bu dine inananların sayısının çok daha fazla olduğu ifade edilmektedir. Zerdüşt’ün yolunu takip edenlerin sayısının milyondan fazla olduğu, ancak inançlarını gizledikleri iddia edilmektedir.
Öte yandan Yezd kentinin güneyinde Zerdüşt dinine mensup bir Azerbaycan kolonisi mevcuttur. Bunlar bölgede oturan Rahimlular olmalıdır. Rahimlular, Türk olma özelliklerini yitirmiştir. İçlerinde Zerdüşt dinini kabul edenler de bulunmaktadır. Sadece sorulduğunda, “Biz Türküz” derler. Rahimlulardan bir grup, Urumiye civarında oturmaktadır. Günümüzde bunların Yezd’te oturan Rahimlularla herhangi bir bağları kalmamıştır.
Zerdüşt “Muğ, Mubed ve Mubedân-ı Mubedleri”, kendilerini “AzeRi” olarak nitelemektedir. (Coğrafya-yı Kâmil-i İran, 2.cilt, s.1349)
*
Işılay Bülteni
Yezd Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerin yayın organı olan, Türkçe-Farsça iki dilde basılan ‘Işılay’ bülteninin ikinci sayısının basımı, Üniversite Rektörü Dr.Mîbedî tarafından durduruldu. Derginin Yayın Müdürü VaHid AsgaRi, bundan böyle derginin taslağını hazırlayıp, kültür müdürlüğüne teslim edecek, ‘Olur’ verilmesi halinde baskıya verilecektir. Şimdiye kadar Işılay bülteninin dördüncü sayısı, Ana Yurdu bülteninin ise 11. sayıyı yayınlandı.
Ülkenin muhtelif bölge valiliklerinde bulunan üniversitelerde eğitim gören Türk öğrenciler, kültürel amaçlı çok sayıda Türkçe dergi çıkartmaktaydı. Son dönemde bu dergiler üzerinde baskıların yoğunlaştığı iddia edilmektedir.
Çeşitli üniversitelerde yayınlanan Türkçe dergilerin yayın imtiyaz hakları iptal edilmiş, basımları durdurulmuştur. İran’ın muhtelif üniversitelerinde yayınlanan ve akıbetleri meçhul olan Türkçe dergiler şunlardır:
Ulus
|
Yoldaş
|
Bulud
|
Nesim
|
Yağış
|
Yaşıl-Yol
|
Araz
|
Aydın gelecek
|
Ana Yurdu
|
Özlük اؤزلوك
|
Kıpçak
|
Seher
|
Uyanış
|
Güneş
|
Açık Söz
|
Settar Han
|
Yarpag
|
Sayan سيان (Açıklık)
|
Kimlik
|
Telenger تلنگر (Eleştiri, iğneleme)
|
|
Halac
|
Çenli-Bel
|
|
(http://http://kerman-tr.blogspot.com, 28 Şubat 2009; http://www.yazdoranjelari.blogfa.com, 03 Ocak 2009)
*
Halac/ Xәlәc Dergisi
Yezd Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrencilerce çıkarılan ‘Halac/ Xәlәc’ dergisinin yaygın şekilde dağıtılması, ayrıca ‘Mîsâk’ dergisinin yayın hayatına girmesi üniversite yönetimini rahatsız ettiği belirtiliyor. Dergiyi çıkaran öğrenciler, Pan-Türkizm ve Türk öğrencilerin beynini yıkamakla suçlanıyor. Buna mukabil derginin faalleri, kendilerine yönelik Pan-Türkist ve beyin yıkama suçlamalarını reddederek, yayınlarının kültürel amaçlı olduğunu savunuyorlar. Ancak öğrencilerin sitelerine tedbir konulduğu belirtiliyor.(http://kerman-tr.blogspot.com, 03 Aralık 2006; http://www.yazdoranjelari.blogfa.com, 03 Ocak 2009)
48. Zencan Bölge Valiliği
استان زنجان
Merkezi: Zencan
Zencan Bölge Valiliği, tarihi Azerbaycan ülkesinin bir parçasıdır. Zencan ve Kazvin’in dâhil olduğu bu topraklara, Hamse Azerbaycanı (Azerbaycan Hamsesi veya Hamse-i Azerbaycan) denmektedir.
İlhanlı vezirlerinden Hamdullah Mustovfi, “Nüzhetül-KuLub” isimli kitabında, Zencan kentinin kuruluşunun Erdeşir Babekan’a nispet edildiğini yazmaktadır. İlk adı “Şehîn” veya “Şahîn”dir. Daha sonraki dönemlerde “Zengân” adına çevrilmiştir. Halife Osman döneminde Tazi komutan Berrâ’ bin Âzib tarafından ele geçirildikten sonra Zencan adı Araplaştırılarak “Zengân” olarak anılmaya başlamıştır.
İslam döneminin ilk yazılı kaynaklarından olan “Hududül-Alem” ve Ahsen’üt-TekâSim” gibi kitaplarda, “Şehrhâ-yı meftûhül anvee/ askerî operasyonla ele geçirilen yerler” ifadesiyle yer almaktadır. Hicri IV-V/ X-XI. yüzyıllarda cereyan eden göçler sırasında Türkler, Kazvin ve çevresini yurt olarak seçmiş, Sultaniye ve Çemen-Kenger’e yerleşmişlerdir. Moğol ilerleyişi sırasında tahrip olan bölge, torunları olan İlhanlılar zamanında imar edilmiştir. Özellikler Olcaytu Muhammed Hudabende zamanında Zencan ticaret, kültür ve dini merkez haline gelmiştir.
BABi hareketi, yerel melikler dönemi, Meşrutiyet ayaklanması, feodal ağa ve beylerin mücadelesi, Azerbaycan Demokrat Fırkası tarafından Azerbaycan Millî Hükümeti’nin kurulması ve Rus işgali hadiselerine Zencan ve Zencan halkı yakından şahit olmuştur. (İrec Afşar, Îlhâ, Çâdurnişînan…, s.722-724)
Zencan Bölge Valiliği’ndeki Türk İl ve Aşiretleri
Azerbaycan’ın bir parçası olan Zencan Bölge Valiliği’nde Şahseven ili başta olmak üzere, Hamse illeri, ayrıca Lor ve Kürtler de yaşamaktadır. Bunların büyük bölümü Zencan’a bağlı Kazvin (Halen bölge valiliği) kenti civarını yurt tutmuştur. Ş. 1361/ 1982 yılı itibariyle toplam nüfusları 33 bin kadardır.
Kazvin’in Lor ve Kürt aşiretleri şunlardır:
-Çegînî, -Gıyasvend, -Kakavend, -Rişvend, -Mafî, -Behtûyî, -Celilvend, -Baclan, -Kirmanî, -Umarlu, -VeliyâRi, -Yemînî, -Çemişgezek, -Kelhor gibi Lor ve Kürt aşiretleri Kazvin kenti çevresinde yaşamaktadır. Rişvend ve Mafî aşiretleri hariç, kışlakları Tarum, Şahrud ve Kızılözen bölgesi, yaylakları bu çayların güneybatısı, Kazvin-Mencil karayolu ile Kazvin- Siyah Dehen karayolu arası ve Sultaniye’dir. İçlerinde Türk unsurlar da bulunmaktadır.
Kaşkayı/ Amele tayfası tirelerinden olan Çigînîler Kazvin’e Ağa Muhammed Şah Kacar zamanında Hürremabad-ı Feylî’den 850 hane kendiliklerinden gelmiştir. Bunlardan 65 aile Kazvin’e, diğerleri Tarum’da Siyahpûş-Mencil, Loşan, Hazrân ile Kazvin ve Savucbulag’da yerleşmişlerdir. Kaşkayılarda olduğu gibi dilleri Türkçe’dir. İçlerinde Lor unsurlar da bulunmaktadır.
Yukarıda bahsedilen Savucbulag (Heştgerd), Kerec’e bağlıdır. Urumiye Savucbulağı (Savucbulağ-ı Mukri) ise, Mahabad şehridir.
Şahseven Bağdadî İlleri
Nadir Şah Afşar zamanında Mugan Çayırlığı’nda oturan Şahseven Bağdadî İllerinden 12 bin hane Kasım Ali Han ve Kardeşi Karabeg Han liderliğinde batı sınırlarının korunması amacıyla hudut bölgesine sevkedildiler. Daha sonra Kerim Han Zend’in desturu ile Şiraz’a göçürüldüler. Kerim Han’ın ölümü üzerine Deşt-i Muğan/ Mugan Çayırlığı’na geri dönmek istediler. Ancak Ağa Muhammed Han Kacar buna izin vermedi. Zencan mıntıkasına gelmelerine ise ses çıkarılmadı. Bu bölge Şahsevenleri Kazvin çevresi, Hemedan ve Save arasında göçü sürdürmektedir. Yaylak ve kışlaklarının yerleri ve sınırları Nasreddin Şah Kacar zamanında belirlenmiştir. Nasrullah Mustovfi tarafından hazırlanan ferman, Nasreddin Şah’ın mührünü taşımaktadır.
Şahseven Bağdadî İli’nin Ş. 1299/ 1920 yılındaki nüfusu 8.820 aile, Ş. 1311/ 1932 yılında 7.419 aile olarak tahmin edilmiştir.
Şahseven Bağdadî ili Alevi’dir. Dilleri Türkçe’dir. El sanatları arasında halı, cicim, kilim vb. dokumalar bulunmaktadır. Şahseven Bağdadîler; -İnanlu, -Lek ve -Arıklu olmak üzere üç ilden oluşmaktadır.
A.İnanlu İl/ Ulusu:
İnanlu ili; -Yengicek ve -Gökler olmak üzere iki tayfaya ayrılır. Bunların tire/ cemaatları; -Rahatlu, -Şuluklu, -Karacalu, -Kongurlu, -Ahsaçlu/ Ağsaçlu, -Çarıhlu ve -Şahverenlu’dur.
İnanlu ilinin kışlakları; Gedağ çevresi, Tahran-Kum karayolu yakınındaki Muhammed Ali Han tepeleri, Elburz Bölge Valiliği sınırları içerisindeki Savucbulag’a mücavir bölgeler, Save civarındaki Zerend, Kazvin’e bağlı Buin-Zehra bölgesidir. Yaylakları Mekezî Bölge Valiliği sınırları dâhilindeki Haregân/ Harekân, özellikle Katalu nahiyesindeki Gümüşlü گميشلو ’dür.
İnanluların Ş. 1311/ 1932 tarihindeki nüfuslarının 10 bin aile, Ş. 1317/ 1938 tarihinde ise, 5-6 bin hane oldukları tahmin edilmiştir.
B.Lek İl/ Ulusu (Türk):
Lek ili, 12 tayfadan oluşmaktadır.
1.Ahmedlu tayfası: -Tolulu, -Halidlu, -İmranlu, -Veli-Karalu, -Muradlu, -Bakırlu, -Nagd-Hasanlu ve -Şeriflu tire/ cemaatlerinden ibarettir.
Yaylakları; Terâğân-Veramin, Leçek ve Ahmedabad, Şaşgerd, Mahmutabad-ı Seng ve Morğa’dır. Kışlakları; Behîlâvend, Seyyidbaba-Namaz ve Turğân’dır.
2.Köseler tayfası: Aşiretin yaylak ve kışlakları; Save’nin batı ve güneyi, GerâRiz, Tegrûd, Kazerun, Melekabad-ı Kazvin/ Kazvin Melikabad’ı ve Ulasgerd’tir.
3.Mercanlu tayfası: -Ağca-Koyunlu, -Kılavuzlu, -Sofular, -Karalar, -Balışlu, -Mansurlu, -Veyislu, -VAli, -Velilu, -Ferruhyedi, -Mahmudlu, -Behramlu ve -Kabaşlu tire/ cemaatlarından oluşmaktadır.
4.Yaramışlu tayfası
5.Kara-Koyunlu tayfası
6.Ali-Kurutlu tayfası
7.Sadatlu tayfası
8.Kurutlu tayfası
9.Kotunlu tayfası
10.Mey-HudAbendî tayfası
11.Hakcanlu/ Hakkıcanlu tayfası
12.Şereflu tayfası
-Mercanlu, -Yaramışlu, -Kara-Koyunlu, -Ali-Kurutlu, -Sadatlu, -Kurutlu, -Kotunlu, -Mey-HudAbendî, -Hakcanlu/ Hakkıcanlu ve -Şereflu tayfalarının yaylak ve kışlakları; Zerend çevresi, Haregân ve Save’nin güneyidir. (MerdumşiNaSi İran, s.205)
Leklerin ileri gelenleri Tebriz’e yerleşmiştir. Kentin köklü ve aristokrat Türk aileleridendir. Eski adı Deveçi Mahallesi olan Sigatü’l-İslam Seyyid Hamza Mahallesi’nde otururlar.
C.Aruhlu/ Arıklu İl/ Ulusu:
Aruhlu/ Arıklu ili, 12 tayfadır:
1.Kelvend tayfası: -Mızılar, -Şıhlar, -İskenderlu, -Celâllu, -Asışırlu, -Kerker, -Hudaverdilu, -Doluhanlu, -Muhammedlu, -Akıçı-Koyunlu/ Akça-Koyunlu caMaatlarından meydana gelmektedir.
Yaylak ve kışlakları; Hİcûb, Sarıdağ, Hoşkrûd ve TEbili’dir
2.Musullu tayfası: Bu tayfa, Cenub Demiryolu, 6 Numaralı Tren İstasyonu civarında yaşamaktadır. Mihrablu isimli bir cemaatı vardır.
3.Sulduz tayfası: Kışlağı, Save kentinin doğusundaki Verabulag çevresidir.
4.Hüseyinhanlu tayfası: Kışlağı, Kum/ Qum gölü kıyısı ve Save’nin güneyindeki Karasu çayı civarıdır.
5.Keremlu tayfası: Çend-MîRi isimli bir cemaatı vardır.
6.Kasımlu tayfası
7.Ağıl tayfası
8.Karalu tayfası
9.Ardanlu tayfası
10.Garib Leki Leki tayfası
11.Döğer tayfası
12.Hasanlu tayfası
Aruhlu/ Arıklu ilinin, 1920 yılındaki nüfusu 1.770 hane idi.
Günümüzde Zencan Şahseven Bağdadî İlleri nüfusunun, yerleşik düzene geçenlerle birlikte 300-350 bin kişi olduğu tahmin edilmektedir. (MerdumşiNaSi İran, s.205; Coğrafya-yı Mufassal-ı İran ‘Keyhan’, 2.cilt, s.112-213) Şahseven Bağdadî İli hakkında bkz.→Şahseven İli
Tarum
Tarum; Gilan, Erdebil, Doğu Azerbaycan ve Kazvin arasında yer almakta olup, Zencan BV sınırları içerisindedir. Tarum bölgesi/ nahiyesinin merkezi Abber kentidir. Tarum’dan Sefid-rûd barajının güneyinden Reşt’e, ayrıca Kazvin, Zencan, Halhal, Masule, Şeft ve Fumen’e karayolu ile bağlıdır. Şeft ve Fumen yolunu dağcılık sporu yapanlar kullanmaktadır.
Tarum bölgesi halkının büyük bölümü Türk’tür. Ancak dağlık kesimlerinde Tat ve Talış dilleri de konuşulmaktadır. Çorzuk, DeRam, Gîlvân, Destcerd ve Abber, bölgenin önemli Türk yerleşim birimleridir. (http://astara-enzeli-az.blogspot.com, 25 Ocak 2006)
*
Zencan kentinin banliyosu Tarum’un merkezi olan Abber kentinde yüzlerce Türk, Türkçe’nin eğitim dili olması talEbi ile Merkezî caddede gösteri düzenlemiştir. Gösteriye katılanlar şu sloganları atmıştır:
-Tarumlular uyaqdı, Azerbaycan’a dayaqdı
-Ölüm olsun şoveniste!
-Türk dili resmi olsun!
-Vezîr Erşed istifa, istifa!
-Rus, Kürt, Ermeni, bütün Türk’ün düşmeni
Göstericiler, güvenlik kuvvetlerince dağıtılmıştır. (http//astara-enzeli-az.blogspot.com; Mehran BahaRi/ 01 Ocak 2004)
5.Kısım.TAMAMLAYICI HUSUSLAR
1.İran Etnik Grupmanları
“İran Etnik Grupmanları” bölümü, Rafael Blaga’nın “İran Halkları El Kitabı”, Abd’ür-Reza Ferecî ve coğrafya heyeti tarafından hazırlanan iki ciltlik “Coğrafyâ-yı Kâmil-i İran”, Muhammed Cevâdîpur’un “MecMua-i Ittılâât der-Bâre-i İran ve İraNiyan”, Sirus Nisari’nin “Külliyat-ı Coğrafya-yı İran”, ayrıca diğer benzeri kitapların yanı sıra, şahsi çalışmalarımızdan istifade ile hazırlanmıştır.
1.AFGANLAR/ PEŞTUNLAR
Afganlar, kendilerine “Peştun”, dillerine ise “Peştu/ Peştuca” derler. Peştun’un çoğulu PeşTane’dir. Pakistan’da yaşayan Peştunlara XVI. yüzyıldan beri “Patan” denmektedir. Afganlar, İran’da ve Afganistan’da yaşayan ve doğu İrani dillerinden birini konuşan tek halktır.
Safevi devletinin sonlarında, 1723-1724 yıllarında Afganlar İran’a saldırmıştır. Sultan Şah Hüseyin Safevi, bu sırada Tahran’da oturuyordu. Şah II.Tahmasb da Tahran’a yerleşmişti. Ağustos 1725’te Afganların yaklaşması üzerine Mazenderan’a kaçtı. Tahran sert bir direniş gösterdi. Eşref Afgan, ordusunun büyük kısmını kaybetti. Azerbaycanlı komutan Feth-Ali Han Kacar, kuşatmayı kırmaya çalışsa da başarılı olamadı. Tahran, Afganların eline geçti. Sünni olan Eşref Afgan, Kızılbaş Safevi devletine karşı Osmanlılarla bir anlaşma yaparak, İran’daki iktidarını onlara kabul ettirmiş, karşılığında; Irak Arabistanı, Loristan, Azerbaycan’ın Sultaniye, Zencan, Halhal ve Erdebil’i onlara bırakmıştır. Nadir Şah Afşar iktidara geldikten sonra bu anlaşma iptal edildi. 1728’de Eşref Afgan’ın Nadir Şah’a yenilmesiyle Tahran’daki Afganlar, kentin ileri gelenlerinden birkaç kişiyi öldürmüş ve Isfahan’a kaçmıştır.
*
Afganistan’daki iç savaş sırasında, üç milyon civarında Afganistan vatandaşı İran’a sığınmıştır. Bunların arasında Özbek, Berber (Hazara), Tacik, Urdu, Moğol, Çinli, Hindu vs. milletler bulunsa da, büyük kısmının Afgan/ Peştun olması mümkündür. Yabancılar İdaresi (Sazman-ı Etbâ-ı Bigâne) de bu rakamı teyit etmiştir. 1996 yılında İran’daki Afganlıların sayısı bir milyona düşmüştür. Sığınmacıların dışında İran’da yerli 55-60 bin civarında İran vatandaşı olan Peştun bulunmaktadır.
İranî bir dil olmasına rağmen Peştuca, fonetik ve gramer bakımından diğer İrani dillerden farklıdır. Peştuca’nın Güneybatı (KandehâRi) ve Kuzeydoğu (PeŞaveRi) olmak üzere iki ana lehçesi vardır.
1936 yılına kadar Afganistan’ın resmi devlet dili sadece DeRice/ Farsi-yi Kabulî idi. 1936’dan itibaren Peştuca devletin ikinci dili olarak kabul edildi. 1964’ten sonra birinci dil haline geldi.
Afganların büyük kabilelerinden Gılzay/ Gılzailerin Türk kökenli Halaclar olduğu iddia edilmektedir. Peştunların oturdukları topraklar, 1893 yılında Afganistan ile Hindistan/ İngiltere (daha sonra Pakistan) arasında pay edildi. Afganistan’da kökten dinci, Türk düşmanı olarak tanınan Gülbeddin Hikmetyâr’ın Hizb-i İslami’si ile Molla Muhammed Ömer’in Taliban’ı Peştunlardan oluşmaktadır. (R.Blaga, s.235-241) Bkz.→Dr.R. Albayrak, Afganistan Türkleri
2.ÂŞTİYÂNÎLER
Âştiyânice, Irak-ı Acem Vilayetlerinden (Farsistan bölgesi) Merkezî Bölge Valiliği ilçelerinden Aştiyan kentinin batı mahallelerinde oturan, İran dil ailesine bağlı Âştiyânice konuşan bir halktır. Âştiyân ilçesi, Erak iline bağlıdır. Onüç mahallesinden; Ağa-Ziyaret, Mahalle-ÇenaRi, , Meydanga, Miyande, Serede, Lag ve MazeRi’de Aştiyanİce konuşulmaktadır. Bunların en büyüğü MazeRi mahallesidir.
Aştiyanice’nin en eski yapıtları, Safevi döneminde Isfahan’da defterDar olan Mirza Muhammed Ali Bülbül Aştiyanî’nin, Şerife adında bir kıza yazdığı aşk şiirleridir. Kacar döneminde çalışmak için Tahran ve Tebriz’e giden Aştiyanlılardan birkaç mektup eldedir. Dr.Mukaddem, “Gûyeşhâ-yı Vafs, Âştiyân ve Tefriş” adlı kitabında bu dilde yazılmış bazı mataryalleri yayınlamıştır. Âştiyânice, Râcî diline yakındır. İran dil ailesinin batı grubunun merkez koluna dâhildir.
Âştiyanlıların çoğu Tahran’a göç etmiştir. Farsça okur-yazarlık oranı yüksektir. Mezhep olarak çoğunluğu İmami/ Caferi’dir. Bu nedenle Farslar arasında hızla çözülmektedirler. Günümüzde bu dili konuşanların sayısı birkaç bini geçmemektedir.
Âştiyân adına eski tarih kitaplarda rastlanmaz. İslamiyetin kabulünden sonra ilk Şii merkezlerinden biri haline gelmiştir. Birkaç İmam evlâdı burada yaşamıştır. Âştiyânlılardan çok sayıda tanınmış din adamı ve defterDar çıkmıştır. Emir KEbir adı ile tanınan Nasreddin Şah Kacar’ın ünlü reformist veziri ve eniştesi Mirza Taki Han FaraHani HeZaveî, Âştiyânî’dir. (R.Blaga, s.187)
3. BELUÇLAR / BELUÇÎLER
Çoğunluğu İran platosunun güneydoğusunda kendi adlarıyla anılan Beluçistan Vilayetinde yaşayan İran dilli bir halktır. Beluçlardan bir bölümü, XX. yüzyılda Sistan, Mazenderan, İran Türkmenistanı, Laristan ve Farsistan topraklarına göç etmiştir.
Beluçlar, İran Türkmenistanı’da; Gürgân, Künbed, Bender-Gez, azadşehr (Şahpesend), Kelale, Hanbibin (Ramiyan ilçesi) vs.’de, Horasan’da; Türbet-i Hayderiyye, Coğatay (Cüveyn), Sebzivar, Gainat (Gâin) ve Bircend’te, Sistan’da; İran-Afganistan sınırı boyunca ve Hâmun’un güneybatısında, ayrıca Kirman’da yaşamaktadırl. Horasan’ın Coğatay ve Nişabur bölgelerine yerleşmiş olan Beluçların, kendi dillerini bırakıp Fars-Tacikçe konuştukları söylenmektedir.
Beluçistan adı, Hehâmeneşîler döneminde “Maka”, Sasaniler döneminde “Kevsu”, Araplar döneminde “Arabah” olarak geçmektedir. Havası yazları çok sıcak, kışları orta sıcaklıkta 10-40 derece arasındadır. Yıllık yağış miktarı 10 cm. civarındadır. Bölgede ekilEbilir arazi miktarı %1 dolayındadır. Şehirlerin sayısı az olduğundan aralarındaki mesâfe fazladır. Bölgenin önemli kenti Zahedan’dır. Pakistan ve Afganistan’a yakınlığından ötürü stratejik önemi hâizdir. Kaçakçılığın ve uyuşturucu ticaretinin önemli güzergâlarından biri olarak kabul edilir. İran, Afganistan ve Pakistan ortak sınırında bulunması ve bölgedeki yönetim boşluğu nedeniyle adı “Altın Üçgen/ Müselles Telâyî” veya “Altın Hilal/ Hilal Telâyî” ye çıkmıştır. Kaçakçılık, uyuşturucu ticareti, ayrılıkçı Beluç hareketi ve komşu Pakistan’da Özerk Beluçistan devletinin varlığı, bölgeye çok sayıda askerî ve güvenlik biriminin yerleşmesine neden olmuştur. Bu, asker ve bürokrat olarak binlerce göçmenin bölgeye yerleşmesine neden olmuştur. Çok sayıda Pakistanlı, Afganistanlı ve Hindistanlı burada ticaretle uğraşmaktadır. Zahedan nüfusunun %20’si göçmenlerden oluşur.
Beluçistan’ın başlıca yerleşim merkezleri; Çabahar, Nîkşehr (Geh), Haş, Zahedan (DozdAb), Seravan, İranşehr ve Serbâz (Rask)’dır.
Beluçça, İran dillerinin güneydoğu grubunun en önemli dilidir. Bu dil, İran Eşkani ve Sasani Pehlevicelerinin ilk dönemlerine benzemektedir. Bölgenin izole oluşu ve diğer İran dilleri ile karışmaması nedeniyle, orijinal sözcük ve dil yapısını koruyabilmiştir. Beluç ve Keveçlerin (MuarrEbi→Kefes), İran’ın kuzeyinden güneye göç ederek, bugünkü Beluçistan’a yerleştikleri rivayet edilir. Bununla bağlı olarak, Türkmenistan’da Beluçça’nın bazı eski diyalektlerine rastlanmaktadır. Bu dil, kuzeydoğu/ Serhadî ve güneybatı/ Mekranî lehçelerine sahiptir. Kuzey çölündeki Haran ve Sistan’da konuşulan dili, ayrı bir lehçe olarak sınıflandıranlar vardır. Kuzey Beluççası Zahedan, Haş ve Sistan’da, Güney Beluçça’sı İranşehr, Seravan ve Çabahar’da konuşulmaktadır.
Türkmenistan’da batı lehçesi kullanılır. Yapılan son araştırmalara göre, Beluçça’nın altı lehçesinin bulunduğu kabul edilir. Doğu Tepe lehçeleri; RahŞanî (Merv lehçesi dâhil), Seravanî lehçesi, Keçû كچو / Keçûî lehçesi, Lotunî lehçesi ve Sahil lehçeleri. Bunlardan yaygın olanı RahŞanî lehçesidir. Bu lehçe, Pakistan ve Afganistan’daki yayınlarda kullanılmaktadır. Ancak prestij ve geniş edebiyata sahip olan Sahil lehçeleridir. İran Beluçları Farsça, Pakistan’dakiler Urduca ve Türkmenistan’dakiler Türkmen Türkçesi’ni kendi ana dilleri yerine kullanma eğilimindedir. Bir bölüm Beluç, XIX-XX. yüzyıllarda İran ve Afganistan’dan Türkmen mıntıkasına göç etmiştir.
İngiltere’nin, Kelat ve KAbil hâkimlerine 1854, 1876 ve 1879’da zorla kabul ettirdiği anlaşmalar sonucu, Doğu Beluçistan’ın bir bölümü İngiltere’ye bağlandı. Batı Beluçistan, 1849-1857 yılları arasında İran’a bağlı idi. Diğer bölgeler, yarı bağımsız hanlıklar tarafından yönetiliyordu. 1896 yılında Beluçistan’ın İran ve İngiltere (Hint) arasında bölünmesi resmileşti. 1970 yılında Pakistan’da Federal Beluçistan Devleti kuruldu. Aynı yıl Kuetta’da ilk Beluç Üniversitesi ve Beluçistan Bilimler Akademisi açıldı. Pakistan Beluçistanı’nın yüzölçümü 348.000 km²’den biraz fazla, İran Beluçistanı’nınki 205.000 km²’dir.
Beluçlar arasında uyuşturucu kullanımı oldukça yaygındır. Bu olay, XIX. yüzyılda İngiltere’nin Sömürücülük Bakanlığı görevlilerince önce Beluçistan’da, sonra Farsistan’ın doğusunda, Horasan ve Kirman bölgelerinde yaygınlaştırılmıştır.
Beluçların kültürel yönden İranlılarla hiçbir ortak yönleri bulunmamaktadır. Kendilerini ÂRi olarak kabul etmezler. Hatta çoğu, İran topraklarında yaşadıklarını bile bilmez. İran ve İranlılarla tamamen ayrı ve onlara yabancıdır. Beluçlar için doğdukları yerden başka ikinci bir vatan İran’ın diğer bölgeleri değil, Körfez ülkeleridir. Hiçbir zaman İran’ın iç olaylarına karışmamışlardır. Beluç aşiretlerinde hâlâ kast sistemi etkindir. İran halkları tarafından dışlanmışlardır. Beluç olmayanlara “Kacar” derler.
Beluçların çoğu Sünni/ Hanefi’dir. Dinî hizmetleri eskiden Hindistan, daha sonra Pakistan’da eğitim gören Mevlevîler tarafından yürütülmekteydi. Halen Beluç din adamları, Arap ülkelerinde, özellikle Suudi Arabistan’da VahhaBi mezhebi tesiri altında eğitim görmektedir. Şii mezhebine inanan az sayıdaki Beluç, İranşehr ve çevresinde yaşamaktadır. Diğer Hanefilerde olduğu gibi, Ehl-i Beyt’e hürmette kusur etmezler. Beluçlarda eski dinlerin kalıntılarına rastlamak mümkündür. Derviş ve tarikat büyüklerine saygı gösterirler. Hatta Gomşadzayî aşireti soyunun Abdülkadir Gilanî’ye dayandığına inananlar vardır.
İran’ın Beluçistan sınırına yerleşmiş olan ve adını “İran Millî Direniş Hareketi” olarak değiştiren Cündullah (Allah’ın Ordusu) adlı ayrılıkçı Beluç örgütü, zaman zaman İran topraklarına sızarak kanlı eylemler düzenlemektedir. Bu örgüt, Altın Üçgen (Müselles Telâî) veya Altın Hilal (Hilâl Telâî) de denen uyuşturucu dâhil, her türlü kaçakçılığın yapıldığı Sistan ve Beluçistan’da yüzlerce kişinin ölümünden sorumlu tutulmaktadır. Nihai amaçları, İran ve Pakistan arasında bölünmüş olan Beluçistan topraklarını birleştirip, bağımsız Beluçistan devleti kurmaktır. (R.Blaga, s.225-234; http://wap.ntvmsnbc.com; http://www.uzaysel.com İslami Davet; http://wowturkey.com/forum/vewtopic, Samir Savalan; http://www.abna.ir.data) Bkz.→ Sistan ve Beluçistan BV
Dostları ilə paylaş: |