Dünyanin yaşamakta olduğu döNÜŞÜm sirasinda tüRKİYE’de kendi ÖZGÜLLÜĞÜ İÇİnde bir döNÜŞÜm yaşarken, mekan organizasyonunu nasil yeniden yapilandiriliyor



Yüklə 184,08 Kb.
səhifə15/19
tarix05.01.2022
ölçüsü184,08 Kb.
#67430
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19
Dönüşümün Genel Özellikleri
İstanbul ,beş yıldızlı otelleri,iş ve alışveriş merkezleri, özel müze, sergi ve gösteri mekanları, soylulaştırılmış eğlence ve konut mekanları, şehir içinde ve dışındaki güvenlikli siteleriyle bu yeni dönüşümün vitrini oldu.41 İstanbul oldukça karmaşık mekanizmalarla azman sanayi kentinden kentsel bölgeye dönüşürken kentin esneyebilirliği artıyor, kentin kendi kendini örgütleyebilme niteliği hergeçen kendisini gün daha çok hissettiriyor.
Sanayi dağılımında, MİA’nın yeniden yapılanmasında ve konut sunum süreçlerinde yaşanan gelişmelerin kentin formu üstüne olan etkilerinin ne olduğu konusunda Murat Güvenç’in bulguları bize ilginç bilgiler vermektedir. 42 Yaşanan dönüşümün sonuçlarından biri İstanbul nüfusunun Avrupa ve Anadolu yakası arasındaki dağılımının değişmekte olmasıdır. 1973’de Boğaz köprüsünün inşasından önce Anadolu yakasında yaşayanların oranı yüzde 20 düzeylerinde iken günümüzde yüzde 50 düzeyine gelmiştir.
İstanbul’da yaşanan dönüşümde azman sanayi olma niteğinin kolayca yitirmediği anlaşılmaktadır. Murat Güvenç 1990’larda Merkezden 70 Km mesafedeki dairenin içinde yaşayan nüfus 7 milyon kişi iken, 1911’de 14 milyona yükseldiğini saptamıştır. İlk 5,4 km’deki nüfus 2000 yılında azalmış 2011 yılında önemli ölçüde artarak 1990’daki nüfusun önemli ölçüde üstüne çıkmıştır. Bundan sonraki, 10 km, 20 km ve 30 km. lik dairelerde 1990-2011 arasında nüfus sürekli artış göstermiştir.
Kentsel dönüşümü kolaylaştırmak için çıkartılan yasalar önümüzdeki yıllarda merkez çevresindeki yığılmayı daha da artıracaktır. Nitekim bir gayri menkul brokerının bildirdiğine göre İstanbul çevresinde konut yapmak için arsa toplayan müteahhitler topladıkları arsaları elden çıkarmaya başlamışlardır. Müteahhitler kentsel dönüşümün fırsatlarını yaşama geçirmek için bir an nakite geçmek istemektedir. Bu arsa sunumu arazi fiyatlarının yükselmesini engellemiş ve bunun sonucu, Azerbeycanlılar, Kuzey Iraklılar ve Araplar arsa alımına başlamışlardır.43
İstanbul’da kentin yaşadığı dönüşümü sadece konut ve iş yeri binalarının sunumlarıyla ile anlayamayız. Kent formunun betimlenmesi sadece binaların mekandaki mekansal dağılımının anlatılmasıyla tanımlanmış olmaz, bu form içinde alandaki sosyal farklılaşmanın nasıl oluştuğunu da anlatmak gerekiyor. Gerçekte bu sosyal farklılaşmanın taşıdığı eğilimler hem konut sunumun nerede olacağını, hem de belli yerlerde sunum yapan girişimcilerin başarılı olma derecesini belirliyor.
İstanbul’da insanların kentte ayakta kalabilme mücadelesinde, konutlarını (büyüklük ve yer olarak) ve onunla çok yakın ilişki içinde yaşam kalıplarını seçmeleri önemli bir rol oynamaktadır. Kentte yaşayanlar karşılaştığı fırsatlardan yararlanabilmek ya da karşılaştığı sorunların bir bölümünden kaçınabilmek için kent içinde yaşadığı yeri değiştirme konusunda bilinçli bir strateji izlediği düşünülebilir. Biz bu stratejiyi tasarlayabilirsek İstanbul’un yeniden yapılanmasının en önemli dinamiklerinden birinin nasıl çalıştığını da anlama yolunda büyük bir adım atmış oluruz.
İstanbul’da kent içi yer değiştirmelerin önemi ve hacmi konusunda hassas bilgilere sahip değiliz. Ama bunun küçük olmayabileceği konusunda dolaylı bilgilere sahibiz. İstanbul ulaşım çalışmasında yaya yolculukların oranı yüzde 44 gibi yüksek bir sayı bulunmuştur. Bu İstanbul’da yaşayanların ev ve iş yerlerini seçerken uyum yaptıklarının bir göstergesi olarak alınabilir. Öte yandan Murat Güvenç’in İstanbul’un ilçeleri arasındaki göçle ilgili olarak yaptığı henüz yayınlanmamış bir araştırmada yüksek değerlere ulaşılmıştır. Ayrıca Avrupa ve Anadolu yakalarındaki yer değiştirmelerin büyük ölçüde yakalar içinde kaldığı ortaya çıkmıştır.
İstanbul’da insanların yaşam yerlerini (konutlarını) seçerken kent içi yolculukların süresini azaltacak bir eğilim içinde olmaları beklenen bir şeydir. İstanbul’un Boğazla ve Haliçle bölünmüş topografyası bu alanda yaşayanlara önemli bir görsel zenginlik kazandırırken, İstanbul’daki toplu ulaşım sisteminin gelişmişlik derecesi İstanbullunun gündelik ev-iş yolculuklarında büyük zamanlar harcamasına yol açmaktadır. Trafikte harcanan bu zaman insanın yaşamından kayıptır. Bu bazı hallerde yüzde 10 düzeyine çıkabilmektedir. Eğer insanların İstanbul’da iş bulmasındaki zorluklar da düşünülürse, kent içi yolculuklardaki zaman kaybını düşürmesinin kendi denetimindeki çözümü iş yerine yakın bir eve taşınmaktır.
Oysa toplunda bu çözümü zorlaştıran değişik ataletlerin bulunduğu söylenebilir. Bunlardan biri Türkiye’de konut sektöründe devlet politikasının mülk konut inşasına dönük olmasıdır. Bu durumda konutunu terk edemeyen İstanbullu işine uzak mesafelerden gitmek zorunda kalmasıdır. Benzer sorun çocukların okul yolculuklarında ortaya çıkmaktadır. İlk ve orta eğitimde öğrenciler okullar arası önemli kalite farklılıkları bulunması dolayısıyla, yakın çevresindeki okullara gitmemekte uzun mesafeler seyahat etmek durumunda kalmaktadırlar. Bu sıkıntıların İstanbul’da bazı girişimcilerin konut sahipleri arasında konut takasını kolaylaştıran mekanizmalar geliştirdikleri görülmektedir.
Bir başka sorun ödeyebilirlik seviyesinin düşüklüğü dolayısıyla ortaya çıkmaktadır.1950’lili yıllardan sonra kentin gelişen dokusu içinde gecekondular büyük yer tutuyordu. Gecekondularda yaşayanların yarıya yakını kiracıydı. Gecekondular, kentin hemen, hemen tüm mekanına yayılmış olduğundan gecekondu kiracıları kendi ödeme kapasiteleri içinde işyerlerine yakın gecekondu bulabiliyordu. Kentsel dönüşüm bu ucuz kiralık konut arzını azaltacak, gecekondu sakinlerinin daha uzak mesafelerden yolculuk yapmasına neden olacaktır.
İstanbul’da yaşayan kimselerin konut yerini seçme stratejisi sadece kira düzeyleri ve ulaşım giderleri ve zamanı tarafından belirlenmemekte aynı zamanda da dini inanç ve etnik farklılıklarının ortaya çıkardığı yaşam kültürü farklılıklarından etkilenmektedir. İstanbul gibi bir dünya kentinin kozmopoliten yapısı içinde bu farklılıklar olacaktır, ama günümüz Türkiye’sinde Alevi inaç grupları ve Kürt etnik gruplarının farklılıkları bu bakımdan çok etkili olmaktadır. Kürt, Alevi kadınlarla yapılan bir odak grup çalışmasında44 ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. Bu gruplardan gelen kadınlar kentte adeta iki kimlikle yaşamaktadırlar. Konut alanlarında aynı kültürel gruptan gelenlerle birlikte yaşadıklarında rahat etmektedirler. Oysa kentin Taksim gibi kozmopoliten kesimlerinde, anonim ilişkiler içinde yaşamayı özgürleştirici bulmaktadırlar. O halde Türk yurttaşı olma kimliğini ön plana çıkartmaktadırlar. İlginç olan onların kenti çok kimlikli olarak yaşamasının kendilerini rahat ettirmektedir. Kentin yaşam kalitesinin yüksekliği iki kimlikle yaşanacak mahallelere ayrılmasıdır.

İstanbul’da yaşanan dönüşümün güçlü kamu ve özel kesim ajanları eliyle gerçekleşirken, toplumun güçsüz kesimlerinin ve gecekonduların geçmişteki dönemlere göre bile önemli ölçüde dışlandığını gördük. Yaşanan dönüşümün sonuçlarını değerlendirirken unutulmamalı ki, kentsel aktörler dönüşümün pasif alıcıları değil, aktif yapıcılarıdır. Böyle olunca da kentsel dönüşümün başarısı ya da başarısızlığı, belli ölçüde, kentsel, kurumsal, ekonomik, siyasi ve sivil aktörlerin iradesi, çabası ve vizyonu çerçevesinde şekillenmektedir. Geliştirilen bu analiz bize tam olarak bir kentsel bölgeye dönüşümün (transformation) yaşandığı konusunda çok sağlam kanıtlar ortaya koyamamaktadır. O zaman da Uğur Tanyelinin yaşananın bir transformasyon mu yoksa malformasyon mu olduğu konusundaki sorusu önem kazanmaktadır.45





Yüklə 184,08 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin