EğİTİm biLİmleri



Yüklə 0,82 Mb.
səhifə13/21
tarix23.01.2018
ölçüsü0,82 Mb.
#40581
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   21

YETİŞKİNLİK DÖNEMİ

6- Yakınlığa Karşı Uzaklık (Yalıtılmışlık):
Eğer birey ergenlik başarıyla geçirebilmesi için gerekli yapı taşlarına sahip demektir. Bu dönemde, başkaları ile yakın ilişkiler kurabilme yeteneğinin kazanılmış olması gerekir. Genç bu yeteneği kazanmış ise, karşı cinsle ilişkiler kurup bir aile olmaya doğru yönelir.
Erikson yakınlığı kimliklerin kaynaşması olarak tanımlar.
Ona göre yakınlık, süreç içinde kendini yitirme korkusu olmaksızın bir başkasıyla paylaşabilme ve bir başkasını sevebilme yetişidir. Burada da, kimlikte olduğu gibi, toplumsal koşullar yakınlık duygusunun gelişimine yardım edebilir ya da bu gelişmeye ket vurabilir. Yakınlık cinselliği içermek zorunda değildir, arkadaşlar arasındaki ilişkiyi içerir En tehlikeli koşullar altında birlikte dövüşmüş askerler birbirlerine karşı, yakınlığı en geniş anlamıyla örnekleyen, bir bağlılık duygusu geliştirirler. Yakın bireyler derin ve uzun süreli sevgi ilişkileri kurar ve sürdürürler. Sevgiyi zorunluluklar ve bağlar olmaksızın sunarlar. Eğer, arkadaşlarla ya da evlilikte eşle bir yakınlık duygusu kurulup geliştiril-memişse, Erikson'a göre, sonuç, bir yalıtılmışlık, paylaşmak ya da bakıp sevmek için kimsesi olmamak yani yalnızlık duygusudur.
Birey eğer bu dönemde, diğer insanlarla yakın ilişkiler kurmayı başaramaz ise insanlardan uzak kalmayı görev ve zorunluluk gerektirecek işlerden kaçınmayı tercih eder. Bu durum yalnızlık duygusunun benliğe hakim olmasına yol açar.

7- özgeciliğe Karşı Kendine Dönüklük:
Yedinci evre orta yaş ya da aşağı yukarı, ailedeki çocukların ergenliğe ulaştığı ve ana-babanın iş ve mesleklerinde yerleştikleri dönemin bir ucunda özgecilik, öbür ucunda da kendine dönüklük ve durgunluk duyguları bulunan yeni bir boyutu birlikte getirir.
Özgecilikte, Erikson, kişinin dar anlamda, ailesinin ve ötesindeki gelecek ara bu kuşakların içinde yaşayacağı toplumla ilgilenmeye başlamasını anlatmak ister.

8- Benlik Bütünlüğüne Karşı Umutsuzluk:
Erikson'un evreler şemasında sekizinci ve son evre aşağı yukarı bireyin temel çabalarının tamamlanmak üzere olduğu, ciddi düşüncelere zaman bulunduğu varsa torunlarla hoş zaman geçirildiği döneme rastlar. Bu dönemde öncelik kazanan boyut bir ucunda benlik bütünlüğü öteki ucunda ise umutsuzluk duygusu yer alır Benlik bütünlüğü duygusu, geçmişe yüksek bir doygunlukla bakabilme yetisinden doğar. Kişiliğe en uygun yaşam biçimini bulabilen bireyler bütünlük duygusuna sahip olurlar. Böylece yaşlandıklarında, geçmişlerini tümüyle gözden geçirerek, geride bıraktıkları yaşantıdan o güne değin ürettiklerinden hoşnut olurlar.


ROGERS VE BENLİK KURAMI
Cari Rogers, insan doğasını temelde olumlu ve yapıcı olarak kabul eden, insanın tek başına değerliliğini ve gücünü esas alan insancı (hürna-nistik) yaklaşımın başlatıcısı ve temsilcilerindendir. Rogers ve Maslow gibi insancı yaklaşımı benimsemiş psikologlar kişilik gelişimini açıklarken, benlik yapısı üzerinde durmaktadırlar.

Benlik Yapısını Etkileyen Etmenler
İnsancı görüşe sahip psikologlara göre özben ve benlik tasarımı içsel yaşantılar kaynaklarını özbenden almaktadırlar İnsanların tümü özbenleri açısından bazı yönleri ile birbirlerine benzerlerken bazı yönleri ile de birbirlerinden ayrılmaktadırlar. Yeme, içme cinsel gereksinmeler gibi fizyolojik özellikler, sevilme, güven duyma, başarılı olma gibi psikolojik özellikler açısından tüm insanlar birbirlerine benzerlerken, müzik, resim, sözel yetenekleri gibi kişisel güçler açısından da birbirlerinden farklılık göstermektedirler. Özben, yapı olarak "kötü" değil "iyi"ye yöneliktir. Kötü olarak nitelendirilen tutum düşünce ve davranışlar temel gereksinimlerin doyurulmaması sonucu oluşur.
Benlik tasarımı ile kastedilen ise, çok genel olarak kişinin kendisini algılayış biçimidir. Kişinin kendi görüşüne göre özelliklerinin, yeteneklerinin, duygu, düşünce, inanç ve tutumlarının dinamik bir görüntüsü olarak tanımlanabilecek benlik tasarımı, doğuştan başlayan bir süreç içinde yavaş yavaş biçimlenmektedir. Benlik tasarımının dinamik bir yapıya sahip olması geçirilen yaşantılara bağlı olarak kişinin benlik tasarımında değişmeler olabileceğini ifade etmektedir.

Rogers'in Eğitim Üzerine Görüşleri
Psikolojik danışmanın, danışma süreci sırasında sağladığı ortama benzer bir ortam öğretmen tarafından da sağlanabilir. Rogers belirli koşulların sağlandığı bir sınıf ortamının, öğrencinin bir bütün olarak gelişmesini kolaylaştıracağını ifade etmektedir.
Öğrenciler en kendilerini rahat hissettikleri bir sınıf ortamında öğrenmeye açık olurlar. Yaratıcı ve araştırıcı yönleri harekete geçer. Sınıf ortamının öğrenmeye açık bir hale getirilmesinde anahtar kişi öğretmendir. Öğretmenin kabul edici, empatik ve yargılayıcı olmayan tutumu önem taşımaktadır. Öğretmen her öğrenciye değerli ve yetenekli olduğunu hissettirmeli, kendi sorumluluğunu üstlenmesi için, öğrenciyi teşvik etmelidir Bütün bunların yerine getirilebilmesi için, kuşkusuz öğretmenin alanına bir biçimde öğrencilerine bilgi aktarması ve onları sadece yüzeysel bir biçimde tanıması yeterli olmamaktadır. Öğrencilerin tutumları, değerleri, duyguları, dünyayı algılayış biçimleri ile tanınabilmesi için çaba göstermelidir.
Öğrenciyi tanıdıkça ve onu anladıkça anlaşıldığı ve koşulsuz olarak kabul edildiği öğrenciye hissettirildikçe, öğrencinin de içgörü kazanarak kendini keşfetmesi kolaylaşacaktır.

Rogers'in eğitim üzerine görüşlerini okudukça, bazı noktalara ilişkin sorularımız oluşmuş olabilir. Bunlardan bir tanesi öğrenciyi hiç kısıtlamadan tümüyle özgür bırakmanın sakıncalı olup olmadığı olabilir. Rogers da öğrenciyi başlangıçta tümüyle özgür bırakmanın sakıncalarını kabul eder. Bunun yerine derece derece, öğrencilerin uyum sağlayabilme düzeyleri ile orantılı bir artış içinde özgürlük tanınmasını önerir.






MASLOW VE KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME TEORİSİ
İnsancı görüşün (hümanistik) önemli temsilcilerinden biri de Maslovv'dur. "Kendini Gerçekleştirme" kavramını ilk kez kullanan
Maslovv her insanın değerli kendine özgü duyarlı ve iyiye yönelik bir özbene sahip olduğu görüşünde Rogers ile birleşmektedir. Maslovv' un inancına göre olanak sağlandığında, her insan eninde sonunda kendini gerçekleştirerek, gizil güçlerinin farkına varacaktır. Maslovv'un çalışmaları sağlıklı kişiliğin nasıl oluştuğu üzerinde odaklaşmıştır Sağlıklı bir kişiliğin gelişebilmesi için gerekli olan gereksinmelerden oluşan piramit biçiminde bir gereksinmeler hiyerarşisi ortaya koymuştur. Bu gereksinmelerin en tepesinde kendini gerçekleştirme gereksinmesi bulunmaktadır Ancak kişinin kendini gerçekleştirmek için güdülenebilmesi, daha alt basamaklarda yer alan fizyolojik güvenlik ait olma ve saygınlık sağlama ile ilgili temel gereksinmelerin yeterince sağlamasına bağlıdır Temel gereksinmelerine doyum sağlayan insan kendini gitgide daha özgür ve iyi hissedecek sonuçta kendisinde varolan tüm potansiyelleri açığa çıkaracaktır Yanı gerçek anlamda 'kendisi olacak Maslovv'un deyimiyle "neyi olabilirlerse onu olmalılar", sözünü yerine getirecektir. Psikopatoloji insanın temel, doğal kendini gerçekleştirici yapısı engellendiğinde ortaya çıkar İyi ve doğru olan bu gerçekleşme eğiliminin desteklenmesi kötü olana ise ket vurulmasıdır.

Maslovv'un piramidiyle ilgili önemli noktalar:
1. Üst düzeydeki bir gidebilmek için alt düzeydeki bütün güdülerin doyuma ulaşması gerekliliği yoktur. Belirli bir derecedeki doyumluluk insanı öbür düzeye hazır hale getirebilir
2. Düzeyler arasında bireyden bireye farklılıklar olabilir, bazı kimseler için sosyal ilişkiler kurarak insanlarla yakınlaşma güdüsü emniyet ve korunmadan daha önce gelebilir
3. İnsanların içinde bulunduğu aile ortamı ve kültürün değerleri hangi düzeydeki güdülerin daha belirgin ve baskın rol oynayacağını saptar.

Kendini Gerçekleştiren İnsanların Özellikleri
Maslovv, kendini gerçekleştirme ve büyüme gereksinmesine üzerine yaptığı çalışmalarda, kendini gerçekleştirme sürecine giren insanların, ortalama insanlardan daha farklı özellikler taşıdığını ifade etmektedir Bu insanlar psikolojik açıdan sağlıklıdırlar. Psikolojik açıdan sağlıklı olmanın ne anlama geldiğinin tam ve kesin bir tanımı yoktur Ancak psikolojik sağlığın ne olduğunu bir parça so-mutlaştırabilmek için, Maslovv'un kendini gerçekleştiren insanların özelliklerine ilişkin belirlediği aşağıda kısaca özetlenmiştir.

1. Kendilerini ve doğayı olduğu gibi kabul ederler. Sağlığı yerinde olan kimseler kendilerini kuvvetli ve zayıf yönleri ile olduğu gibi kabul ederler, kendilerinden hoşnutturlar. Ancak kendinden hoşnut olma, kendini beğenmişlikle aynı anlamda değildir. Psikolojik sağlığı yerinde olan insanların kendilerine olduğu kadar başka insanlara da saygıları vardır, Diğer insanların farklı duygu ve düşüncelerini hoşgörü ile karşılayarak, onları da oldukları gibi kabul ederler.

2. Gerçeği olduğu gibi algılayıp içinde bulunduktan ortama, içinde bulundukları koşulları önyargısız, olduklan gibi algılarlar. Bu nedenle geleceğe yönelik, uygun tahminlerde bulunabilirler. Çevresel koşullan çevrelerinde bulunan kişi özellikler, ile birlikte olduğu gibi kabul edebilirler, eksikliklerinden ve hatalarından aşırı düzeyde rahatsız olmazlar.

3. Daha derin kişiler arası ilişkiler kurabilirler. Kendini gerçekleştiren kişi herkese karşı sevgi ve sempati duyabilirler. Kendilerine güvenli oldukları için başka insanlarla derin ve seveceni ilişkiler kurmakta zorlanmazlar.

4. Yaşamdan gerçekten doyum alırlar. Buinsanlar yeni güne keyifle başlayabilirler.

5. Özerk bir yapıları vardır. Çevrelerinden bağımsızdırlar. Temel gereksinmelerini gidermiş oldukları için kişisel psikolojik büyümelerine yönelik güdülerine uygun davranırlar Düşünce ve davranışlarında bağımsızdırlar neyin doğru neyin yanlış olduğuna kendi özerk değerler sistemine uygun olarak karar verirler Yaşamlarında kendi ayakları üzerinde dururlar.

6. Yaratıcıdırlar. Kendilerine güvenleri tam olduğu için hemen düşünüp, üretebilirler.

7. Sıklıkla doruk yaşantılar geçirebilirler.


Doruk yaşantısı ile yaşantısının anlamı kavradığı coşku dolu anlardır Derin estetik yaşantılar yaratıcılık anları sevginin en yoğun hissedildiği anlar doruk yaşantılara örnekler olarak verilebilir. Geçirilen böyle doruk yaşantılar kendini gerçekleştirmenin geçici anları olarak kabul edilmektedir.

8. Demokratik bir kişilik yapısına sahiptirler. Bilgilerinin sınırlı olduğuna, her zaman herkesten bir şeyler öğrenebileceklerine inanırlar Koşulları ne olursa olsun her insana saygılıdırlar, onların görüş ve isteklerini dikkate almaya açıktırlar.

9. Kendiliğinden, doğal davranırlar. Yapmacık davranışlara bürünmek gereğini hissetmezler, içlerinden geldiği gibi doğal ve saydamdırlar.

10. Kendileri dışında sorunlarla da ilgilenirler. Kendileri dışında, diğer insanlara da katkıda bulunabilecek bir amaçları vardır. Düşünceleri kişisel olmaktan çok evrenseldir.

11- Amaçlar ve araçlar arasındaki uygun ayınmlan yapabilirler. Davranışları amaca yöneliktir. Varmak istedikleri amaçlar da "insanlığın özgürlüğü" gibi daha soyut ve üs düzey kavramlardır. Araçları amaca ulaşmak için kullanırlar. Örneğin "para" onlar için, sadece amaca ulaşmalarına yardım edebilecek bir araçtır.

12. Yalnız kalabilme gücüne sahiptirler. Zaman zaman tek başına kalmaktan hoşlanırlar. Kendi kendilerine yetebilen insanlardır.

13. İnsanlarla birlikte olmaktan hoşlanırlar, ancak toplumsal kalıplara karşı çıkarlar.
İnsanlara yardımcı olmaktan, onlarla birlikte olmaktan da zevk alırlar. Ancak kendi davranışlarının toplumsal etkiler tarafından biçim-lendirilmesinden hoşnut olmazlar.

14. Düşmanca olmayan bir mizah anlayışına sahiptirler. En sıkıntılı anlarda bile gülünebilecek bir şeyler bulabilirler. Olayların gülünecek yanlarına hemen bulup çıkarabilirler. Ancak yaptıkları espriler başkalarını küçültücü değildir. Yukarıda değinilen özellikler Maslovv'a göre psikolojik sağlığı yerinde, kendini gerçekleştirmiş insanların 'özellikleridir. Ancak hemen eklemek gerekir ki, çok az sayıda insan, bu özelliklerin tümünü kişiliğinde toplamaktadır.



KISACA:
Bireyi diğer kişilerden ayıran, bireye özgü ve tutarlı olarak gösterilen davranış özelliklerinin kişiliği oluşturduğu kabul edilmektedir. Bazı psikologlara göre kişilik gelişimi farklı dönemler içinde ortaya çıkmakta ve bireyin belli bir dönemdeki kişilik özellikleri, onun diğer gelişim özellikleriyle ilişkili bir biçimde oluşmaktadır.
Kişilik gelişimini açıklayan kuramlar içinde adı en çok duyulanlardan biri, Sigmund Fre-ud'un psikoanalitik temele dayanan kişilik kuramıdır. Freud'a göre yeni doğmuş bebekler farklı aşamalardan geçerek kişiliklerini geliştirirler. Oral, Anal, Fallik, Latans ve Genital dönem olmak üzere beş aşamada ortaya çıkan kişilik gelişimi dönemlerine, psikoseksüel gelişim dönemleri adı verilmektedir. Psikoanalitik kuramda, yaşamın ilk altı yılına denk gelen oral, anal ve fallik gelişim dönemlerinde geçirilen yaşantıların önemleri vurgulanarak, o dönemlerde geçirilen yaşantıların izlerinin hiçbir zaman tümüyle yok olmadığı ve yetişkinlik yıllarında da davranışları etkilemeye devam ettiği öne sürülmektedir.
Kişilik gelişimini dönemler içinde ele alan bir başka kuramcı Erikson'a göre de kişilik gelişimi dönemleri, temellerinin biyolojik olarak belirlendiği hiyerarşik bir sıra içinde ortaya çıkmaktadır. Kişiliğin oluşmasında olgunlaşma ile birlikte geçirilen yaşantıların etkisi de büyük olmaktadır. Yaşamı boyunca birey, gelişim dönemlerinin her birinde, o gelişim dönemine has bir karmaşa ile yüz yüze gelir. Birey bu karmaşanın üstesinden gelecek olursa, benliğine yeni bir özellik kazandırarak, bir sonraki döneme daha da güçlenmiş olarak geçer. Erikson'un Psiko-Sos-yal Gelişim Dönemleri olarak adlandırılan kişilik gelişimi dönemleri içinde yaşanılan karmaşalar şöyle sıralanabilir:

Temel güvene karşı güvensizlik (0-1 yaş),


Özerkliğe karşı kuşku ve utanç (2-6 yaş),
Girişimciliğe karşı suçluluk (4-6 yaş),
Çalışma ve başarılı olmaya karşı aşağılık duygusu (7-11 yaş),
Kimliğe karşı kimlik bocalaması (12-17 yaş),
Yakınlığa karşı uzaklık (ilk yetişkinlik dönemi),
Üreticiliğe karşı durgunluk (yetişkinlik dönemi),
Benlik bütünlüğüne karşı umutsuzluk (olgunluk dönemi).
Rogers ve Maslovv gibi insancı yaklaşımın temsilcileri olan kuramcılar ise, kişilik gelişimini açıklarken, benlik yapısı üzerinde durmaktadırlar. Benlik yapısını özben ve benlik tasarımı bir arada oluşturmaktadırlar. İnsancı yaklaşıma göre her insanın benlik yapısının temelinde doğuştan getirdiği olumlu, iyi, yaratıcı,özellikler bulunmaktadır.Geçirilen yaşantılar uygun olduğunda ,bu özellikler açığa çıkarak bireyin kendini gerçekleştirmesi söz konusu olabilir.




AHLAK GELİŞİMİ

Hepimiz zaman zaman çevremizdeki insanların davranışlarını eleştiririz. Eleştirdiğimiz kişi hiç karşılaşmadığımız bir politikacı olabileceği gibi, çok yakın bir arkadaşımız da olabilir. Aynı biçimde, bazı davranışlarımız çevremizdekiler tarafından hoş karşılanırken, bazıları da onaylanmayabilir. Hatta zaman zaman kendi kendimize bile "Acaba doğru mu davranıyorum?" diye sorabiliriz.


Her insanda "doğru .ya da yanlış", "iyi ya da kötü", "yapılması hoş karşılanabilen ya da hiçbir şekilde kabul edilemeyen" davranışların neler olduğuna ilişkin yargılar bulunmaktadır. Bu yargılar; bireyin kendi davranış ve eylemlerini de belirleyen, neleri yapıp, neleri yapmaması gerektiği konusundaki, bireye özgü inançlar ve değerler sisteminden kaynaklanmaktadırlar .

Bireyde varolan değerler sistemi, gelişimsel bir süreç içinde, ortaya çıkmaktadır. Ahlak gelişimi de denilebilecek bu süreç, birçok psikologun ilgi alanı içine girmiştir.


Ahlak gelişimine yönelik olarak ilk açıklamalardan biri, süperegonun psikoanalitik kuram çerçevesindeki oluşumudur. Süperego ilk başta, ana baba tarafından konulan kuralların ve yasakların içselleştirilmesi ile oluşmaya başlar. Kurallara uyan davranışlar doğru, uymayanlar ise yanlış olarak kabul edilir. Zaman içinde ana babanın koyduğu kural ve yasakların yanı sıra toplumun onayladığı davranışlar doğru, onaylanmayan davranışlar da yanlış olarak içselleştirilerek süperegonun oluşumu tamamlanır. Süperego bireyde var olan değerler sisteminin kaynağı olur.
Davranışçı görüşe sahip psikologlar da ahlaki yargıların nasıl oluştuğu üzerinde durmuşlardır. Onlara göre ahlaki yargılar, bireyin dışındaki etkenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadırlar. Ahlak uygulaması ve kaçınılması gereken bir seri davranışlardır. Bu davranışlar çoğunlukla çevrenin kabul ve reddi olarak ortaya çıkan ödül ve cezalarla elde edilir. Davranışçı yaklaşıma göre genelde onay gören ve pekiştirilen davranışlar "doğru", hoş görülmeyen davranışlar ise "yanlış" olarak kabul edilmektedir.

Psikoanalitik görüş ile davranışçı görüş doğru ya da yanlışa ilişkin yargıların nasıl ortaya çıktığını açıklamaya çalışmakla birlikte, ahlaki gelişim üzerinde fazla durmamışlardır.Bilişsel gelişim ile ilgilenen bazı kuramcılar ahlak gelişimi üzerinde de durarak bilişsel gelişim gibi ahlak gelişimini de birbirinden niteliksel farklılıklar taşıyan belirli dönemler içinde ortaya çıktığını öne sürmektedirler Bu yaklaşım ahlak gelişimini zihinsel bir işlev olarak kabul eder.



JEAN PÎAGET VE AHLAK GELİŞİMİ
Piaget'ye göre ahlak gelişimi bilişsel gelişime paralel göstererek, birbirlerinden farklı nitelikler taşıyan ve hiyerarşik bir sıra izleyen dönemler içinde ortaya çıkmakta Yaşı ne olursa olsun her bireyin bilişsel gelişiminin en son basamaklarına kadar ulaşabilmesi beklenmemektedir Biyolojik olgunlaşma ile öğrenme yaşantıları birlikte bilişsel gelişimde ulaşılabilecek düzey üzerinde belirleyici olmaktadır.
Çocukların düşünce biçimlerini her yönüyle inceleyen Piaget, çocukların doğru ve yanlışa ilişkin yargılarını yaşlarına bağlı olarak değiştiğini gözlemlemiştir Ayni şekilde kuralların yorumlanış biçimleri de yaşlara göre değişiklikler göstermektedir.
Çocuklar 7 yaşlarına 'kadar, başka çocukları izleyerek öğrendiği oyunları oynamakta bu arada ne anlama geldiğinin farkına varmadan kurallara uygun davranışları da taklit etmektedirler. 7-10 yaş arasındakiler ise oyunlarda kuralların ne anlama geldiğini kavramaya başlamaktadırlar. Bu yaş grubundaki çocuklar çoğunlukla oyunun kurallarına, 'kural" olduğu için hiç sorgulamadan uygun davranmaktadırlar. 10 yaşlarından sonra ise çocuklar, kuralların 'durumsal gereksinmelere uygun olarak konulduğunu ve koşullar değişirse kuralların da değişebileceğini anlamaya başlamaktadırlar. Bu de çocukların çok sık oynadıkları saklambaç oyunu ile bir örnek verelim: 10-11 yaşlarına kadar çocukların saklambaç oynarken, başka çocuklardan öğrendikleri kuralları aynı biçimde uyguladıkları gözlenebilir. On yaşlarından sonra ise çocuklarda, oyundan önce bir araya gelerek oyunun kurallarını kararlaştırma davranışı gözlenmeye başlar. Örneğin ebenin nasıl seçileceği, nerelere saklanılabilece-ği. sürenin ne kadar olacağı vb. her oyundan önce yeniden tartışılarak kararlaştırılabilir.
Piaget'ye göre on yaşlarına kadar çocuklar, oyunların dışındaki gerçek yaşamda karşı karşıya kaldıkları kurallara da sorgulamadan uygun davranabilir. Ancak kural koyan kişiler çevrede olmadığında, kuralları çiğneyebilirler. Örneğin annesi tarafından misafirler için ayrılan şekerleri yemesi yasaklanmış bir çocuk, annesinin yokluğunda bütün şekerleri bitirebilir.

10-11 yaşlarından sonra ise çocuklar kurallarını niçin konulması gerektiğini anlamaya başlamaktadırlar. Ancak bu yaşlarda zaman zaman, önceki dönemden farklı bir nitelikte, başkaları tarafından konulan kurallara uymama davranışı gözlenmektedir. On yaşlarından sonra çocuk daha önceleri hakim olan "Kuralı koyan kişi yoksa, kurala uy-masam da olur" anlayışından çok kendi özerk düzenlemelerini yaparak, kendi kurallarını uygulamak istediklerinden, yetişkinlerin kurallarına aykırı davranabilmektedirler.

Davranışların 'iyi' ya da 'kötü', 'doğru' ya da 'yanlış' olarak nitelendirilebilmesi için davranışın altında yatan niyetin önemli olduğunu da çocuklar on yaşları civarında kavrayabiliyorlar. Daha önceleri ise bir davranışın iyi ya da kötü olduğuna karar verirken davranışı yapan kimsenin ne düşündüğüne dikkat etmiyorlar. O yaşlarda davranışın kurallara uygun olup olmaması, ya da yarattığı sonuçlar bir davranışın doğru ya da yanlış olarak nitelendirilmesi için yeterli olmaktadır.
Piaget'nin, çocukların yaşlarına bağlı olarak, yargılama sistemlerinde ortaya çıkan değişmelere ilişkin gözlemleri, onu daha sistemli bir araştırma yaparak, ahlak gelişimi dönemlerini belirlemeye yöneltmiştir. Araştırma, yöntemi olarak, değişik yaş gruplarındaki çocuklara, değerlendirme yapmaları gereken öyküler anlatılmaktadır. Daha sonra, çocukların öyküyle ilgili olarak bir değerlendirme yaparken, akıl yürütme biçimlerini incelemiştir.
Bu araştırma sırasında kullanılan öykülere, benzer öyküler ile örnek verelim:

- "Sinan isminde küçük bir çocuk, babasının masanın üzerinde unuttuğu dolmakalemi ile oynamaya başlamış. O sırada da masa örtüsünü, küçük bir damla mürekkeple lekelemiş".


- "Ayhan isminde başka bir çocuk da, babasının masanın üzerinde bıraktığı dolmakalemin mürekkebinin bittiğini görmüş. Babasına yardımcı olmak için kaleme mürekkep doldurmak isterken, mürekkep şişesine eli çarpmış, masa örtüsü üzerinde kocaman bir leke oluşmuş".

Çocuklara yukarıda öyküler anlatıldıktan sonra. "Bu çocuklardan hangisi daha suçlu.?", "Niye öyle' düşünüyorsun?" soruları yöneltilmiştir. Çocukların değerlendirmelerinin analizleri sonucu,, ahlak gelişimi ile ilgili olarak "dışa bağlı dönem" ve "özerk dönem" olarak iki dönem belirlenmiştir.



Dışa Bağlı Dönem: Ahlak gelişiminde on yaşına kadar olan dönem, dışa bağlı dönem olarak kabul edilmektedir. Bu dönemde çocuklar ahlaki yargıları açısından başkalarına bağımlıdırlar sorgulamadan kabul ederler. Dönemin sonuna kadar çocuklar için, işlenen bir suçun önem derecesini, suça bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel sonuçlar belirler. Sonuçta daha fazla, zarara yol açan suçlar, daha az fiziksel zarar yol açan suçlara göre daha kötüdür.

özerk Dönem: Onbir yaş ve üstüne doğru çıkıldıkça çocukların yaptıkları değerlendirmeler "görelilik" kazanmaya başlamaktadır. İçinde bulunulan koşulları dikkate alarak değerlendirmeler yapan çocukların, ahlaki yargıları ve kuralları uygulayışları esneklik göstermektedir . Bir davranışın iyi ya da kötü olduğuna karar verirken davranışın altın yatan niyet de dikkate alınır.

Sonuç olarak Piaget, ahlaki gelişimle bilişsel gelişim arasında bir paralellik kurarak, soyut işlemler dönemine doğru ilerledikçe, çocukların dışa bağlı dönemden, özerk döneme doğru geçtiklerini ifade etmiştir; Piaget özerk döneme geçiş için kesin bir yaş sınırı vermemekle birlikte, ilkokul son sınıfa doğru (10-11 yaş ) çocukların ahlaki değerlendirmelerinde özerk döneme has özellikler ortaya çıkmaya başlamaktadır. Daha sonraki yıllarda yapılan araştırmalar da Piaget'nin görüşlerini desteklemektedir. Lickona yaptığı bir çalışmada özellikle 6 ve 12 yaşlarındaki ilkokul öğrencilerinin ahlaki düşünceleri arasında belirgin farklar olduğunu ifade etmektedir. Ancak bu fark 3, 4 ve 5. sınıflar arasında azalmaktadır. Bu gruptaki öğrenciler önceki yaşantılara ve içlerinde bulundukları koşullara bağlı olarak kimi zaman dışa bağlı, kimi zaman ise özerk dönem düşünce özellikleri ile değerlendirmeler yapmaktadırlar

Garrod ve arkadaşları Ezop öykülerinden esinlenerek hazırladıkları, kahramanları konuşturarak içinde hayvanlar olan öyküleri ilkokul öğrencilerine anlatmışlardır. Daha. sonra öykü ile ilgili sorular sorularak, havyan davranışlarının değerlendirilmesi istenmiştir. Daha sonra öykü ile ilgili sorular sorularak, hayvan davranışlarının değerlendirilmesi istenmiştir. Sonuçta yapılan analizler, ilkokul öğrencilerinin verdikleri cevapların genellikle birbirlerine benzediğini göstermektedir. Ancak soyut işlemler dönemine geçtiği saptanan öğrencilerin, öykülerin ana fikirlerini daha iyi kavradıkları ve ana fikre daha uygun cevaplar verdikleri gözlenmiştir.
Yapılan araştırmalar ahlaki gelişim düzeyi ile bilişsel gelişim düzeyi arasındaki paralelliği destekler niteliktedir. Ahlak gelişiminde, zihin gelişimi evrelerinin kazanılması ön koşulu oluşturmaktadır. Mantık ve matematik işlemlerinin kazanılmasıyla birlikte toplumsal bakış açısının kazanılmasını da gerekli kılmaktadır. Burada bir daha hatırlayalım ki, bireyin takvim yaşının ilerlemesi, bilişsel gelişim basamaklarında ilerlemesi için yeterli olmamaktadır. Aynı durum ahlaki gelişim, için de söz konusudur. İçinde bulunulan koşullar, deneyim, 'öğrenme yaşantıları vb. gelişimin her boyutunda önemli olmaktadır.


Yüklə 0,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   21




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin