Eksen yayincilik



Yüklə 2,14 Mb.
səhifə54/110
tarix01.08.2018
ölçüsü2,14 Mb.
#64732
növüYazı
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   110

Sosyalizm uygulamaları hiç de “dar sınıfsal” bakışaçısıyla hareket ettikleri için değil, PKK’nın iddia ettiğinin tam tersine, çok fazla “geniş” baktıkları ya da bakmak zorunda kaldıkları için başarısızlığa uğradılar. “Geniş cephe”den “bütün halkın partisi” ve “bütün halkın devleti”ne, “dünya barış”ından “genel insanlık sorunları”na kadar bu böyle. PKK bu açıdan yeni bir şey söylemiyor. Kruşçev’den Avrupa komünistlerine uzanan çok bilinen bir lakırdıyı tekrarlıyor. Öte yandan PKK, zaafların eleştirisi adı(109)altında, 20. yüzyılın sosyalizm uygulamalarına karşı inkarcı bir tutuma da hızla kayıyor. PKK 5. Kongre’sinin bu açıdan verdiği işaretler hiç de hoş değildir.

Fakat bizim için burada önemli olan PKK’nın sosyalizm anlayışını ele almak değil, bu alandaki bir dizi geri adımın tam da “siyasal çözüm” çizgisine bağlı olarak ve aynı süreç içinde gündeme geldiğine işaret etmektir. PKK, son olarak 5. Kongre’sinde “Orak-Çekiç” amblemini terkederek bu tutumunu yeni bir boyuta vardırdı.

Kendini artık marksist-leninist görmeyen, proletaryanın devrimci sosyalizmi yerine içi boş ve belirsiz bir “insanlık sosyalizmi”ni savunduğunu söyleyen ve Orak-Çekiç’in simgelediği bir tarihsel ve manevi mirasın yükünden kurtulan bir PKK’ya, içerde burjuvazinin ve dışarda emperyalizmin bundan böyle bir başka gözle bakmaya başlayacağından kuşku duyulamaz.

Ulusal hareketteki değişimin nedenleri üzerine

Komünistler başından itibaren Kürt ulusal sorununu marksist-leninist ilkelerin ışığında ele aldılar ve bu çerçevede açık bir siyasal tutuma sahip oldular. 1991 yılı başında toplanan EKİM I. Genel Konferansı, Kürt sorununa ilişkin görüş, değerlendirme ve tutumuna toplu ve sistematik bir ifade kazandırdı. Sorunun tarihsel temellerini, sosyo-politik içeriğini, kendine özgü yönlerini, güncel durumunu, gelişme olanaklarını, proletaryanın ulusal soruna ilişkin devrimci görevlerini ve sorunun devrimci çözümüne ilişkin marksist-leninist perspektifleri bütünlük içinde ortaya koydu. Komünistler bu genel açıklık sayesinde sorunun somut seyrini her aşamada ayrıca değerlendirmelere tabi tuttular. Bu çerçevede, ateşkesle birlikte gündeme getirilen “siyasal çözüm” platformu ve Kürt hareketinin bunda ifadesini bulan temel yön değişimini izleyen değerlendirmelere, özellikle dikkat çekmek istiyoruz.

EKİM I. Genel Konferansının toplandığı tarihte, Kürt hareketi tempolu bir gelişme seyri içindeydi ve Kürdistan’da ‘89 yılı(110)sonu ve ‘90 yılı başında patlak veren ve ulusal hareketi yeni bir safhaya sıçratan politik kitle hareketleri (serhildanlar) güçlenerek devam etmekteydi. Gelişmenin henüz sorunsuz göründüğü bu safhada, Konferansımız hareketin yakın geleceğine ilişkin bazı temel risklerin önemle altını çizdi. Bu çerçevede, birbiriyle bağlantılı iki temel tespit yaptı.

Bunlardan ilki şuydu: “Kendi mecrasında gelişen devrimci ulusal hareket, kendi öz gücüyle bugün sorunu çözüm gündemine sokmuş bulunuyor. Ama çözüm gündemine girmek ile çözüme kavuşmak arasında her zaman önemli bir mesafe vardır. Onlarca yıldır kendisini çözüm gündemine sokmuş bulunan, fakat hala çözülemediği gibi, bugün trajik bir biçimde emperyalist politikaların etki alanı haline gelen Güney Kürdistan’daki hareketin deneyimi de bu gerçeği ortaya koymaktadır. Türkiye Kürdistanı’nda sorunun kendi öz devrimci birikimiyle çözüm gündemine girmiş olması, onun kendi sınırları içinde bir çözümünün son derece güç olduğunu, asıl çözümün sömürgeci Türk burjuvazisini bir sınıf olarak tasfiyeden geçtiğini, gitgide daha açık gösterecektir.” (Kürt Ulusal Sorunu, Eksen Yayıncılık, s.64-65)

Bununla bağlantılı olan ikinci tespit ise şöyleydi: “İşçi hareketinin bugünkü politik geriliği ve burjuva bilincin genel etkisi, onu Kürt sorunu ve Kürt halkının devrimci özgürlük mücadelesi karşısında kayıtsız ve edilgen bir konumda tutuyor hala. Buna son vermek göreviyle yüzyüze olan komünistler, bugün için Kürt yoksul sınıflarına dayalı olarak devrimci bir çizgide gelişen ulusal hareketin gelecekteki seyrinin ne olacağı sorununun, önemli, hatta belki belirleyici ölçüde, devrimci süreçlerin Türkiye’nin batısında nasıl seyredeceği sorununa bağlı olduğunu hep gözönünde tutmak zorundadırlar. Eğer işçi hareketi güçlenemezse, politik bir mecraya giremezse, devrimci ulusal harekete dolaylı ve dolaysız yeterli desteği sunamazsa, böyle bir durumda, devrimci ulusal hareketin ihtiyaç duyduğu kuvvetleri kendi mülk sahipleri sınıflarıyla uzlaşarak yaratmak eğilimi göstermesi muhtemeldir. Bunun ise ona nasıl bir akibet hazırlayacağını kestirmek çok güç olmasa gerek.” (a.g.e., s.71)(111)

1993 Ateşkesi’yle birlikte gündemleşen ve o zamandan beri ulusal hareketin temel politik doğrultusu haline gelen “siyasal çözümü” iki yıl önceleyen bu değerlendirmeler, sonraki gelişmelerin nesnel mantığına da ışık tutmaktadır.

Kürt özgürlük hareketinin hızlı ve başarılı gelişmesi, Kürt sorununu çözümünü dayatan bir sorun olarak toplumun gündeminin birinci sırasına koydu. Fakat tam da bu başarının kendisi, hareketi getirip belli bir gelişme sınırına dayadı. Sorun çözüm gündemine konuldu, ne var ki sorunun devrimci çözümü için gerekli toplumsal-siyasal kuvvete ulaşılamadı.

Komünistler, bugüne kadarki değerlendirmelerinde, bu sınırın aşılmasının Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerinden alınacak destekle mümkün olduğunu, böyle bir desteğin verilmesinin Kürdistan’daki devrimci sürecin derinleşmesini kolaylaştıracağını, hareketin gerçek bir eşitlik ve özgürlük mücadelesi çizgisinde ilerlemesini güvenceye alacağını vurguladılar. Bu çerçevede, bunun başarılamamasının tarihsel ve siyasal sorumluluğunu da Türkiyeli komünistlerin ve devrimcilerin omuzlarında gördüler. Bu değerlendirme tümüyle doğru olmakla birlikte, PKK şahsında Kürt özgürlük hareketinin izlediği politik çizgiden kaynaklanan sorunları ve sorumlulukları yeterince hesaba katmadığı için eksiktir. Bu nedenle burada sorunun bu eksik bırakılan yönü üzerinde kısaca durmak, dolayısıyla devrimci süreci ilerletememenin bir sonucu ve bu anlamda bir açmazın ürünü olarak gündeme gelen “siyasal çözüm” çizgisinde bizzat PKK’nın taşıdığı sorumluluğa işaret etmek istiyoruz.


Yüklə 2,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin