Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Evsâf ı kal‘a i Betlenvar



Yüklə 6,32 Mb.
səhifə7/72
tarix27.07.2018
ölçüsü6,32 Mb.
#60056
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   72

Evsâf ı kal‘a i Betlenvar

Sultân Süleymân asrında Betlen Gabor binâ et­meğile Betlenvar derler. Henüz kral olan Apopi Mihal kralın mülk i mevrûsudur ve Erdel krallarına tâbi‘dir, ammâ bu kal‘a vilâyet i Saz Macarı hâkin­dedir, Erdel Macarı hükmü bu arada tamâm oldu. Ve bu Betlen Gabor kal‘ası kavmi kal‘a sâhibi Erdel'e kral olduğundan safâlar kesb edüp belki gece ve gündüz bin pâre toplar atup kal‘a kapuların küşâde kılup asker i İslâm ile yağ u balı olup avreti ve oğlanlarıyla asker bir alma ve bir verme bâzâr etdiler kim ba‘zı yiğitler ol bâzârdan bîzâr ı pür-zâr oldular. Ve kal‘a kapudanı ve nemeşleri ve birovları ve şagları ve dojları hedâyâlarıyla ordu yı İslâmı ganîmet edüp mâl u cân ve başları ve evlâd [u] iyâlleri bile hidmet edüp ol gece kal‘ayı niçe bin meş‘al ve kanâdîl ve neft ve katrân ile çerâğânlar etmişlerdir kim şeb i zulumâtîleri gûyâ rûz ı rûşen oldu.

Ve sabâha dek bir yaylım top ve bir yaylım tü­feng ve bir yaylım hevâyî fişeng i pür-rengler atılup şâdumânlar ederler.

Ammâ kal‘ası urd i behişt-misâl bir sahrâ yı ma‘mûre içre vâkı‘ olmuş. Cânib i erba‘ası medd i basara ve kuvvet i nazara varınca yaylalardır ve yayla etekleri cümle kurâlarla müz[eyyen] olmuş bî-hisâb bâğ (bağ) u bâğçe ve müşebbek bostân ve ravza i cinânlardır ve kal‘ası bend i metîn bir fieddâdî seng binâ bir alçacık dîvârlı bir sûr ı üstü­vârdır, ammâ handakı gâyet derindir. Ve cümle iki aded kapusu var, biri şarka ve biri garba mek­şûf ve meftûhdur. Derûn ı hisârda cümle iki bin la‘l-gûn kiremit ile mestûr bed-âyîn hâne i ma‘­mûr­lardır. [17a] Ve hân ve hammâmları ve yedi aded kenîse i musanna‘ları ve çârsû yı bâzârı gâyet pâk ve ma‘mûr u müzeyyendir. Ve bu kal‘a kapudanı ib­tidâ krala gelüp on bin guruş mâl ı pâdişâhî verüp beş bin guruş krala ve beş bin guruş serdâra verdi ve aslâ kurâları nehb ü gâret olunmadı. Andan 2 sâ‘atde,



Menzil i nehr i Küçük fiamos: ;Bu nehir Tesvar dağlarından gelüp Büyük fiamos'a mahlût olur, lâ­kin küçük nehirdir, ammâ âb ı hayâtdır. Andan yine cânib i şarka (   ) sâ‘at gidüp yine,

Nehr i Küçük fiamos. Bu mahalde dahi hayli kapudanlar gelüp krala buluşdular. 5 Sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i Saz fiamos

Lisân ı Macar'da (   ) (   ) demekdir. Bânîsi yine Betlen Gabor Kraldır. Kapudanları Erdel kral­larına tâbi‘ olup hâlâ kralın mülk i mevrûsudur, ammâ Saz vilâyeti hâkindedir. Ve cemî‘i zamânda Saz Macarı kavminden isyân zuhûr etmemişdir, lâ­kin bu kal‘a bir havâleli bayır dibinde Kolojvar kal‘asından büyük bir kal‘a i azîmdir. İçinde on bir evdir derler, ammâ gâyet ma‘mûr ve musanna‘ sa­râyları ve müte‘addid kâr ı ibret-nümâ düyûrlar ve hân ve çârsû yı bâzârları var. Ve halkı gâyet ankâ bâzergânlar olup cümle kapudanı ve birovları krala gelüp itâ‘at edüp kal‘alarına bir yeniçeri odası ya­sakçı ta‘yîn i asker olundu.

Ve cümle guzât derûn ı kal‘aya girüp bey‘ u şirâlar olunup teferrüc olundu. Bu kal‘anın varoşu bu kadar, ammâ bâğ u bâğçesi çokdur. Bunda dahi mâl ı pâdişâhî içün krala yetmiş kîse mâl gelüp günden güne kral yanında kefere askeri çoğalup ordu yı İslâm içinden alarkaya konulmak fermân olundu. Andan 6 sâ‘at gidüp yine,

Menzil i nehr i Küçük fiamos: Bu mahalde Bistiriçse kal‘ası kapudanı itâ‘at etmeyeceği mukar­rer olup şark cânibine gitmeden ferâğat olunup yine ke'l-evvel şimâl tarafına tuğlar ile çarkacı İsmâ‘îl Paşa talî‘a i asker olup Tatar askeri dahi ileri gitmek emr olunup kâmil 5 sâ‘atde

Evsâf ı kal‘a i Bistiriçse

Lisân ı Macar'da (   ) (   ) demekdir. Erdel kralına tâbi‘ Saz Macarı kal‘asıdır, ammâ Rakofçi asrında derûn ı hisâra bir takrîb ile beş bin Nemse askeri girüp Kemen Yanoş'a teba‘iyyen(?) ve hâlâ Apopi Mihal krala rağmen cümle küffâr kal‘aya kapanup asâkir i İslâm'a hayli top endâht etdi. Kal‘ası bir bataklıkda havâleli bir kal‘a i azîmdir Nagbanya Ejder kal‘asından hayli büyükdür. On bir tabyası ve beş kapusu ve handakı yokdur, zîrâ batak içindedir. Ve gûnâ-gûn sırçalı kiremitler ile mestûr sarâyları ve binâ yı âlî kenîseleri ve âlî çanlık kulleleri var ve havâlesi olan bayırlar serâpâ bâğdır. Ve aşağı batak cânibi sâfî sadranc nakşı müşebbek mahsûllü bostânlardır.

Ve asker i İslâm'ın bî-pâk u bî-pervâ top altına konduğun kâfir kal‘adan görünce mel‘ûnun karârı kalmayup bîm u ru‘b ı debdebe i Âl i Os­mân'dan hedâyâlarıyla meydân ı krala gelüp he­dâ­yâların arz edüp kal‘a üzre Cân Arslan Paşa ile bir yeniçeri odası yasakçı ta‘yîn olundu.

Hakîr dahi ol takrîb ile bir gece kal‘a içinde yatup zevk u safâlar edüp kal‘ayı seyr [ü] temâşâ etdik. Ol kadar mahbûb u mahbûbesi var kim ta‘bîr ü tavsîf olunmaz. Hattâ hânemizin bir bikr i nâ-şü­küfte bânû-sıfat bir tebekânî elması yanaklı ve la‘l-gûn kiraz dudaklı, âhû gözlü ve şîrîn sözlü diş­leri dürr i meknûn gûyâ bir nejâd(?) Aline nâm bir duh­ter i pâkîze-ahteri var idi kim kaçan geysû yı müşk-bârların târumâr edüp çim-ender-çim ve ham-ender-ham edüp şîb ü zerbâf fisdanı ve roklasın ge­yüp reftâr etdikde görenin aklı perîşân olurdu.

Anıniçün bu hakîr i pür-taksîr ol zamândan berü halt ı kelâm edüp perişân kelimâtlar ile evrâk ı perîşânımız bî-meze oldu. Kusûruna nazar olun­maya.

Bu şehrin âb [u] hevâsı gâyet latîfdir. İklîm i hâmisin vasatında bulunup arz ı beledi (   ) (   ) ve tûl ı nehârı (   ) (   ) derece ve (   ) dakîkadır. (   ) Ve bu şehrin tâli‘ i imâreti şehr i Kaşa gibi (   ) se­retân ve beyt i kamer i mâîdir.

Andan 4 sâ‘at gidüp,

Menzil i sarây ı Zolomioğlu

Mu‘attalca bulunup içine asâkir i İslâm koyup bâğ u bâğçesinde esmârât ı gûnâ-gûnların yeyüp bâğçeyi ha­râb etdiler, ammâ sarâyı kârgîr binâ yı [17b] ibret-nümâ olmağile ne ıhrâkı mümkün ve ne inhidâmı mümkün bir sarây ı metîn idi.

Bu mahalde beş âdem çeteye gidüp esîr getir­dikleriyçün serâperde önünde katl olundular ve yine dellâllar nidâ etdiler. Bu mahalde Vaşarheldli gelüp itâ‘at etdiler. Andan 2 sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i Vaşarheld

Lisân ı Saz Macarı'nda (   ) (   ) demekdir. Bânîsini bir kefere bilmediler, zîrâ eski kal‘adır ve Erdel krallarına tâbi‘dir, ammâ bu dahi Saz Macarı kal‘alarındandır kim şekl i muhammes bir tula binâ bir küçük kal‘a i ra‘nâdır. Batı tarafına nâzır (nâzır) ancak bir hadîd metîn kapusu var.

Bunun dahi maşrık tarafına bayırlar ve depeler havâlesi var, sâfî bâğ u bakçelerdir. Ve kal‘anın beş aded yine tula rıhtım ı horasânî ile mebnî kârgîr binâ yı metîn tabyaları var, lâkin kal‘ası küçükdür ve handakı alçakdır. Derûn ı hisâra Seydîzâde Me­hem­med Beğ efendimiz bir oda yeniçeriler ile ni­gehbân ta‘yîn olunup anın sebebiyle hisârı seyr [ü] temâşâ etdik. Ma‘mûr çanlı kenîse ve hânları ve şindire tahta örtülü evleri ve müzeyyen esvâk ı kefe­resi var. Cümle dekâkînlerde zenâne i muhasseneler bey‘ u şirâ yı nihânî ederler, ammâ her metâ‘larıyla askeri ganîmet ederler.

Sitâyiş i varoş ı Vaşarheld

Bu kal‘anın garbî tarafı dibinde yıldız cânibin­den kıbleye tûlânî vâkı‘ olmuş cirmi on bin adım kâmil bir varoş ı azîmdir, ammâ etrâfında sûru yok­dur. Hemân amîk germe kapulu handakları ve saz ağaç şaranpavları ve iki yerden metîn kapuları var bir sevâd ı mu‘azzam varoş ı mayor ı baroşu var. Ve halkı cümle ankâ bâzergânlardır kim ganîmet şehir olduğundan cümle asker mühimmât [u] levâ­zımâtların bunda alup kapdan [ve] birovları krala yüz beş kîse mâl ı pâdişâhî getirdiler, zîrâ bu Vaşarheld ulu nâhiyeli vilâyetdir. "Yüz elli bin Saz Macarı re‘âyâsı vardır" derler.

Bund[an] kalkup kal‘a kurbunda bir çemenzâr [u] lâlezâr yerde 12 gün meks olunmak fermân olu­nup bu mahalde kral tarafından niçe bin kefere­ler cânib i erba‘a kapudanlarına tahsîle gitdiler. Ve on günde bu mahalle bin altmış kîse mâl gelüp ser­dârın gözü açılup cümle hazîneyi Hüseyin Paşa ile Varat'a gönderdi. Andan 3 sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i sarây ı ibret nümâ yı bî-adîl

Her kim kral ı dâll ı Erdel ise bu sarây kralların cümlesine mahsûsdur. Kimsenin milk i mevrûsu değildir.

Bânîsi Ebü'l-feth Sultân Mehemmed as­rında sene 857 târîhinde Büyük Betlen İsvan binâ etmiş­dir, lâkin krallar Saz vilâyetine gelse bunda mihmân olur. Yohsa taht ı kadîmi bâlâda tahrîr olu­nan Erdel Belgradı'dır.

Ve bu sarây bir sahrâ yı azîmde vâkı‘ olup câ­nib i erba‘asını nehr i Küçük fiamos dolaşır. Aslâ ve kat‘â havâlesi yok zararsız bir kal‘a i zîbâdır ve ilm i hendese üzre binâ olunmuş şekl i murabba‘ serâpâ kârgîr olup enderûn [u] bîrûnu ve zîr [u] bâ­lâsı cümle üç yüz altmış kadar musanna‘ ve münak­kaş odalardır ve müte‘addid dîvânhâne i âlîleri var kim her birine biner âdem girse yerim dar demez kal‘alardır.

Bu dîvânhâne i azîmin rûy ı dîvârına üstâd ı nakkâş ilm i nücûm üzre Ebü'l-feth'in İslâmbol'u ve Mora'yı alacağın ve Tuna Belgrad'ın alamayacağın vakt i sâ‘ati ve derece ve dakîkasıyla ve Ebü'l-feth monla sarığıyla katıra binüp esbâb [u] eşkâliyle sû­retin yazmış.

Hulâsa i kelâm "Âl i Osmâncık'dan tâ Sultân Korkud'a gelince elli pâdişâh gele" deyü her pâdi­şâhı eşkâliyle ve feth [u] fütûh edeceği vilâyetleri her pâdişâhın başı ucuna yazmış ve bildiğimiz (pâ­di­şâh) pâdişâhlardan Sultân Ahmed ve oğlu Sultân Osmân'ı ve Ahmed Hân karındaşı Sultân Mustafâ'yı iki kerre pâdişâh olacağın ve Sultân Murâd H[ân]'ın zorbaları kıracağın ve Revân'ı ve Bağdâd'ı alacağın ve Sultân İbrâhîm Azağ'ı ve Girid'i alacağın ve Kilis'i ve Dirniş'i kâfire vereceğin ve ze­kerin eline alup şehîd olacağın ve İbrâhîm oğlu Yûsuf-sıfat dilîr Mehem­med Hân'ın elinde bâzı ve doğanı ile Yanova'yı ve kal‘a i Varat'ı ve Erdel'i ve Uyvar'ı ve Kandiye'yi feth edüp Alaman'da ve Boğdan'da bî-hâsıl serdâr­la­rı ceng edeceğin ve "Vele­kad" isimli pâdişâh olaca­ğın ve Esvedü's-safâ nâm bir vezîri olacağın cümle vakt i sâ‘atleriyle yazmış, hakkâ ki sikkeyi mer­mer­de kazmış.

Ve her pâdişâh ne kadar ömür süreceğin ve ne kadar feth [u] fütûhât edeceğin ve andan sonra kim pâdişâh olup sebeb i mevtleri ne olacağın her pâdi­şâhın tahtı üzre başı ucunda birkaç satır hatt ı küffâr ve birer [18a] satır hatt ı Müslim tahrîr eylemiş.

El-hâsıl hezâr ahsend ve sad hezârân tahsîn ve zehî ilm i nücûm ı kâmildir. Ve bu dîvânhânenin batı tarafında Âl i Osmân pâdişâhlarına mukâbil elli aded Erdel kralları ve her kralın önünde birer Âl i Osmân vüzerâları cümle atlar üzre sûretleri tahrîr olunmuş ve her kralın azl [ü] nasbını ve sebeb i mevtini tahrîr eylemiş.

Hattâ altmış yedide ve yetmiş iki târîhine dek Erdel memleketi gâret ve alan [u] tâlân olacağın ve hattâ Rakofçi kralın başına bizim Seydî Ahmed Paşa kılıç ile uracağın aceb tasvîr eylemiş kim tâbaka'n-na‘l bi'n-na‘l etmiş.

Ve Mehemmed Paşa nâmında bir bodur kara vezîr Kemen Yanoş kralı katl edeceğin yazmış. Kemen Yanoş bu kendi katli tasvîrin görüp bozmuş ve bu mahalde bizim Serasker Ali Paşa'yı kır at üzre Mısır sarığı ile kahverengi kürkü ve köse sakalıyla bu vilâyete gelüp harâb edeceğin ve Apopi Mihal otuz yıl kral olacağın şekl i murdâriyle karşu kar­şuya Ali Paşa ile tasvîr eylemiş.

Hulâsa i kelâm hezâr pesend kim bu ma‘ri­fet­leri iki yüz otuz sene mukaddem tahrîr ü tasvîr et­miş.

"Ve dahi tahrîr eder­dim, ammâ bu sarây Âl i Osmân'ın ellinci pâdişâhı Sultân Korkud ola. Ol asırda Erdel kralı Redey Yar ola. Bunların zamâ­nında Osmânlı gelüp bu sarâyı yere berâber edeler. Anıniçün Sultân Korkud isminden bir isim ve bir tasvîr yazmadım" deyü ketebesi yanında lisân ı Türkî'de tahrîr eylemiş.

Ve bu sarâ[y]da olan üç yüz altmış odaların her birinde olan rengâreng nakş ı bûkalemûn bir odada olan bir hücrede yokdur. Cümle gayrı mükerrer nakş ı ibret-nümûnlardır.

El-hâsıl böyle bir sarây ı ibret-nümâ yı mu­sanna‘ bir vilâyetde yokdur. Meğer yine bu sarây ı Erdel ola, zîrâ im‘ân ı nazar ile nazar eden zî-akıl ve zû-fünûn bu sarâyı gördükde engüşt ber-dehen ve nâhun der-dehen edüp mebhût [u] mütehayyir ka­lır. Ve bu sarây kurbunda asâkir i İslâm on gün meks edüp Çatalbaş Paşa eyâlet i Karaman ile Siriç­se kal‘asına elli bin guruş mîrî mâl tahsîline gitdi. Andan şimâl cânibine 4 sâ‘atde,



Evsâf ı kal‘a i Ravnot [Radnot]

Lisân ı Saz Macar'da (   ) (   ) demekdir. Bânîsi ma‘lûmum değildir, ammâ Erdel'e tâbi‘ Saz Macarı kal‘alarındandır. İçinde aslâ Nemse askeri yokdur. Cümle bin kadar Saz askerîsi vardır. Bu dahi bir havâleli yerde bir küçük taş binâ kal‘a­cık­dır, lâkin maşrık cânibi bir sahrâ yı behişt-âsâdır ve bâğ u bâğçe ve mahsûllü bostânları bî-hi­sâbdır. Ve âb [u] hevâsı gâyet latîf olduğundan mahbûbları gâyet mergûb ve matlûbdur.

Kenîseleri ve müzeyyen evleri ve müte‘addid hânları ve çârsû yı bâzârı hûb­dur. Ve dükkânlarında metâ‘ ı kâlâ yı vâlâ fürûht edenler cümle mahbûb­dur. Bu kal‘a kapudanı dahi cümle birovları ve irşek ve nemeşleriyle krala gelüp yüz yigirmi kîse mâl ı pâdişâhî getirüp teslîm etdi ve gitdi. Andan 4 sâ‘atde,

Menzil i kenâr ı nehr i Kokol: Bir bâğ u bâğçe i murgzâr ı lâlezâr mahsûllü zemîn i çe­menzârda konuldu. Mezkûr nehr i Kokol Seykel dağlarından tulû‘ edüp nehr i Küçük fiamos'a mun­sabb olur. Andan (   ) sâ‘atde,

Menzil i nehr i Kokol {Der-beyân ı ziyâfet i azîm i kral berâ yı asâkir i Âl i Osmân}

Bu mahalde Erdel kralı cemî‘i Âl i Osmân as­kerine ziyâfet i azîm etmişdir kim ne bir pâdişâh ı cem-cenâb etmişdir ve ne (ve ne) bir kral ı dâl bu ziyâfet i uzmâyı görmüşdür.

Ekseriyyâ ni‘met i firâvânı ekmek ve çörek ve bo­ğaça ve sipov ta‘bîr etdikleri Haleb kalkanı kadar hâs­su'l-hâs ve beyâz ekmekler idi. Hattâ bu vâdî i çe­menzâr üzre Macar kilimleri döşenüp üzerine nân-pâreleri koyup zeyn etdiler.

İbret-nümâ yı ekber: Bu bir temâşâdır kim ta‘bîr olunma[z]. Kırk aded hâs ve beyâz ek­meklerin her birisin kırkar çift sığır arabası kızak­larına her bir ekmeği tahmîl edüp her birine niçe bin kefereler üşüp kırk aded ekmeği dahi summât ı Muhammedî üzre kodular kim her biri yigirmişer adım tavîl ve beşer adım eni ve birer âdem kaddi âlî penbe-misâl ekmekler idi. Hudâya ma‘lûmdur kim böyle idi.

Ve üzerleri pişmiş yumurtalı ve çörek otlu ve karanfil ve kakulalı yağlı çörek ve sığırların hisâbın Ganî Rabbü'l-ibâd bilir.

Hattâ hakîr su’âl etdim "Bu ekmekleri nice ederler ve nice yoğurup nice pişirirler" deyü su’âl etdikde eydir:

"Bu kadar bin kile dakîk i hâlisi getirüp niçe bin teknelere hamîr edüp bu ekmeklerin kadlarınca kazılmış kal‘a handakları gibi çukurlar içre nerm âteşler yakup ol handaklara cemî‘i hamîrleri doldu­rup üzerlerine elenmiş kül korlar dahi üstüne ve yanlarına dağlar gibi kömür yakarlar. Yedi sâ‘atdan sonra âteşleri [18b] teskîn edüp ekmekleri handak­lardan bu kadar âdem çıkarup ba‘zı yanan yerlerin bıçaklarla kazıyup ba‘dehu kırkar çift su sığırı ara­ba­larına yükledüp bu ziyâfete getirdiler" dedi.

Netîce i kelâm bu ibret-nümâ ekmeklerden mâ‘adâ kâmil üç yüz aded sığır ve boğa ve dananın içleri sâfî koyun ve kuzu; ve koyun ve kuzu içleri tavuk ve güvercin dolu semîn ve muharrâ pişmiş sı­ğır kebâbları idi.

Ba‘zı sığır kebâbları içinde cânlı tavşanlar ve tilki ve çakallar ve diri güvercinler var idi kim as­ker i İslâm bu ni‘metleri yerken içlerinden bu ka­dar hayvânâtlar çıkup bir hây hûy, "Bire vardı ve bire koma gitdi hay" deyü ni‘mete girişdiler.

Ve kâmil üç bin koyun ve üç bin kuzu ve altı kerre yüz bin sipov ekmek ve yüz aded kazgan firik pilâvı ve yüz kazgan herîse ve yüz kazgan yoğurdlu firik şorbası idi, ammâ bu diyârda pirinç olmamak ile pirinç pilâvı yok idi, ammâ büyük baş summâtda vüzerâ ve vükelâ önünde on bin sahan memlû ni‘met i nefîsenin her envâ‘ından mevcûd idi, zîrâ üç gün mukaddem ordu yı İslâm içinde cemî‘i vü­zerâ ve vükelâların cümle aşbâzları krala gidüp bu ziyâfetin ta‘âm ı uzmâsına çalışup harc ı masrafı kraldan oldukdan sonra bir mümessek bahârlı bir ziyâfet i azîm olmuşdur.

Cümle ni‘met i Hudâ'nın râyiha i tayyibesinden âdemin demâğı mu‘attar olurdu. Hattâ cümle sipov ekmeklerde ve yağlı poğaça ve çöreklerde ve börek­lerde bile hoş kokulu gülâb ve zârbaye(?) ve ka­ranfil ve darçın suyuyla yoğrulmuş beyâz ekmekler idi ve paşaların summâtında niçe yüz pençe i âfitâb kral­zâdeler ve kapudanzâde ve irşek ve birovzâdeler câm ve billûr ve necef ve moran ve fağfûrî kâseler ile niçe yüz mûğpîçe nâ-resîde dilberânlar kâkülle­rin perîşân edüp vüzerâya hidmet ederlerdi, ammâ ol gün Çavuşzâde Mehemmed Paşa bu dilberân seyrinde vâlih [ü] hayrân kalup ac u zâc kaldı, lâkin niçe dilberân ı muğân destlerinden gûnâ-gûn eş­ribe i mümessekler alup nûş edüp ta‘aşşukun teskîn ederdi.

Hattâ bu vüzerâ summâtının tûlun adımladım kâmil üç yüz adım idi kim cümle âlü'l-âl ni‘met i nefîseyle mâl-â-mâl idi, ammâ asker i İslâm sum­mâtı mezkûr kebâb ı gûnâ-gûn ni‘met i firâvân ile dağlar gibi ni‘met yığılup bu summâtın tûlunu bu hakîr adımladım, kâmil bin beş yüz adım çemenzâr üzre bir ni‘met deryâsı idi.

Bu ziyâfet vakt i çâştdan kurulup tenâvül olunmağa başlayup tâ vakt i asrda tamâm olup cümle guzât ı müslimîn Ma‘dî Kereb kadar yeyüp def‘ i cû‘ edüp hayme vü hargâh­larına yağmâ edüp kebâbları götürdüklerinden mâ‘adâ yine cümle ke­fereler tâ ahşam olunca ta‘âm yeyüp gücile âhir oldu.

Tâ bu mertebe bir ziyâfet i azîm olmuşdur kim hâlâ müverrihân ı Macar tahrîr edüp dillerde dâstân olmuşdur.

Ba‘de't-ta‘âm cümle guzât ı müslimîn kâmil üç yüz fıçı bal şerbetine girüp eyle nûş edüp serhoş ol­dular. Meğer ba‘zı fıçılarda müskir bal suları var imiş.

Ve ba‘de't-ta‘âm kral tarafından yedi aded vezîr­lere birer aded câmlı hınto arabaları altışar at çeküp her arabada onar kîse talar guruş ve bu kadar ak­mişe i fâhire ve bu kadar emti‘a i nâdireler he­dâyâlar gitdi ve sâ’ir mîr i mîrânlara arabasız beşer kîse guruş ve çukalar ve harîr kumaş hedâyâlar gitdi ve sâ’ir ümerâlara birer kîse guruş ve birer pastav çukalar ve zahîreler araba araba gitdi ve cümle a‘yân ı orduya gûnâ-gûn zahâ’irler gidüp cümle asâkir i İslâm ni‘met i gûnâ-gûnlar ile muğtenim olup devâm ı devlet i pâdişâhîye hayr du‘âda oldu­lar. Hulâsa i kelâm bu ziyâfet bir devletde olma­mışdır ve's-selâm.

Andan 5 sâ‘atde,



Evsâf ı kal‘a i serâmed Megeşvar

Lisân ı Macar'da (   ) (   ) demekdir. Bânîsi Sonlok Gabor binâsıdır, lâkin zemîni Saz Macarı hâkindedir, ammâ hâlâ kral olan Apopi Mihal'in karısı May Frav Bânû'nun milk i mevrûsudur.

Bu kal‘a altına asâkir i İslâm meks edince kralın avreti şâdumânlık içün bir fitilden bin pâre top atup zemîn [ü] âsumân dir dir ditreyüp ordu yı İslâm'da boşan­madık atlar kalmadı.

Bu kal‘a bir dereli ve depeli özler arasında vâkı‘ zemînde bir sivri depe üzre bir hısn ı hasîn ve sedd i metîn fieddâdî seng tırâş bir kal‘a i savaş ı latîfdir. Lâkin havâlesi çokdur ve içinde çârsû yı bâzârı yokdur, ammâ kenîse ve ma‘mûr şindire tahta ör­tülü hâneleri çokdur. Ve kıble cânibine nâzır ancak bir demir kapusu var, pâsbânlar ile âmâde iki kat me­tîn kapudur, ammâ handakı yokdur, zîrâ bir püşte i âlî üzre olduğun­dan handak yeri yokdur. Cüm­le bin aded soltat ı neferâtlara mâlikdir. Kapu­danı krala hedâyâlarıyla gelüp on kîse imdâd etdi.



Sitâyiş i varoş i Megeşvar

Nehr i Saz batağı kenârında bir varoş ı azîmdir kim cümle on bin aded fieddâdî ve kârgîr şa­ran[pav]lı ve cümle elvân kiremitli ve şindire tahta [19a] örtülü evlerdir. Ve on bir aded serâmed çanlı manastırlar var kim her biri birer kral ı dâllin binâ­sıdır kim cümlesi beyâz kalaylı tenekeler ile mestûr­dur. Ve gûnâ-gûn hücreler ve dâr ı it‘âm ve müsâ­firhâneler ile ma‘mûrdur. Müte[‘a]ddid hânları ve bir ham­mâ­mı ve bilâ-teşbîh tekyeleri ve medrese şekilli bıt­rîk­hâ­neleri var, ammâ çârsû yı bâzârı gâyet hem­vâr tertîb üzre binâ olunmuş bir sûk ı müzey­yeni var kim ta‘bîr olunmaz. Ve yine cümle ehl i hırefi bâkire ve şâkire ve dûşîze zenânlar(ın) dük­kânlarda oturup me­tâ‘ların fürûht ederler. Cemî‘i dâr ı diyârların gûnâ-gûn zî-kıymet metâ‘ları bu şehirde mevcûddur, zîrâ şimâ­linde Leh diyârının Bahr i Muhît kenârında Daniska iskelesi karîbdir ve kıble cânibinde Boğdan tahtı Yaş şehri ve Eflak'in Tirkoviş ve Bükreş şehirleri onar ko­nak yakındır. Anıniçün bu Megeşvar'da her me­tâ‘ ı zî-kıymet bî-kıymet ü bî-minnet bulunur. Ve halkı cümle tüccâr ve ankâ kefere i Sazları var­dır.



{Der-beyân ı libâs ı kavm i kefere i Erdel;}

Bunlar dahi gayri kavm i Macar gibi yeşil ve kırmızı ve gûnâ-gûn çukadan semmûr ve zerdeva postu kaplı kalpak geyüp gûnâ-gûn çukadan dola­malarının yenleri ve göğüsleri altına gümüş düğ­me­li­dir ve çakşırları ve kutmenleri cümle çuka i rengâ­reng­dir ve pâbuçları sarı ve kırmızı kubâdî ser­hadli pâbucudur. Ve kuşakları cümle harîr zünnâr tey­bend kuşakdır. Ve bu Macar tâ’ifesi pür-silâh atlı dör­der ve beşer tüfengli yarar katanalardır. Bu si­pâh­ları ekseriyyâ güderi dolama ve güderi çakşır geyer­ler, ammâ avretleri cümle harîr rokla ve gûnâ-gûn fisdân geyüp kızları geysûların ve zenânelerinin başlarında elvân harîr arakıyyeler üzre gûnâ-gûn incü ve la‘l [ü] yâkûtlu istifanlar ile müzeyyen ve dûşîze ve kâlim zenân ı sâhib-isyânlardır. Bunlar dahi sarı ve turuncî sahtiyandan elvân kubâdî pâ­buç­lar geyüp gezerler. Cemî‘i Erdelistân kefere­le­rinin ve zenânelerinin esvâbları böyledir. Nemse ve Fireng gibi Eflâtûniyye kara şapkalı değillerdir.

Ve cümle İncîlî ve millet i Mesîhiyye'dendirler ve mezhebleri Luturyanî'dirler, ammâ Nemse Papişte mezhebinde, ya‘nî İrim Papalıdır kim cümle putpe­restlerdir, ammâ Macar ı füccâr deyrlerinde aslâ put yokdur. Hemân birkaç murassa‘ ve mücev­her haçları var kim "Hâşâ sümme hâşâ haçımız Allâh ismidir ve Allâha taparız" derler. Hakkâ ki cümle Macar Hudâ-perestlerdir.

Ez în-cânib bu Megeşvar kal‘ası varoşunun iki kapusu var. Biri şimâle ve biri kıble cânibine mek­şûf ve meftûhdur.

Ve bu şehrin ortasında bir meydân ı vâsi‘ vardır anda bir siyâsetgâh ve dârağaçları var kim el-iyâzu billâh bu dâr ı menhûsda kaçan keferelere işkence taleb i siyâset etdiklerinde gören âdemin zehresi çâk olur. Hattâ asâkir i İslâmdan bir Rûmeli gâzî­si­nin bir atı bir kefere evinde bulunup atı asker iz­dihâmı içre serîka ederken yaralan­dı­ğın­dan ma‘lûm olup ol kâfir i bedkâra ol kadar işken­celer etdiler kim di­yâr ı Acem'de ve Dağıstân'da ve Arabistân'da eyle gûnâ-gûn işken­ce­ler görmedim. Eğer her birin tak­rîr etsek tatvîl i kitâbet olur.

Bu siyâseti gören asker i İslâm ibret alup engüşt ber-dehen edüp çârsû yı bâzârda bey‘ u şirâlar edüp mukaddemâ alınan üsârâlardan niçe bin esîr­leri sâhibleri satup girân bahâlar ile niçe esîrler fü­rûht olundu.

Ve ertesi gün kralı serdâr ı mu‘azzam kethudâsı Hüseyin Ağa kralı alay ı azîm kal‘ada karısına gö­türdükde la‘în kal‘a bir fitilden beş yüz pâre top ı kal‘a-kûplar endâht edüp edîm i arz lerzân oldu ve kal‘a murg ı semender-vâr âteş i Nemrûd içinde kalup dûd ı bârûd ı siyâh kehkeşân-âsâ se­mâya kad-keşân oldu.

Ve bu şehri murâd [u] merâmımız üzre seyr [ü] temâşâ edüp bir hayli bî-ma‘nâ bâr ı sakîllerimiz fürûht edüp bin üç yüz guruş kâr edüp hamd i Hudâ sehel sebükbâr olup bir arabamızı ıhrâk etdik. Ve bu şehir içre cereyân eden nehr i Saz, Seykel vilâyetinin kıble tarafındaki Nisvan dağlarından bu şehir içre gelüp nehr i fiamos ı Sağîr'e mahlût olur.

Ertesi gün kral karısı Serdâr Ali Paşa'yı ve yedi veziri ve yirmi iki aded mîr i mîrânları ve yetmiş aded mîr i livâları bir bâğ ı İrem-misâl bir hadîka i ravza i cinân gül [ü] gülis­tân içre bir ziyâfet etmiş­dir kim bu dahi melike i mülûkâne ve bir ziyâfet i şâhâne olmuşdur kim diller ile ta‘bîr ü tavsîf olunur değil idi ve bu rûy ı arzda böyle bir şeb i kâfirî üzre bir ziyâfet i ikrâm görülmemişdir, zîrâ bu ziyâfet avret ziyâfeti olmağile bu şehirde ve gayri yakın ve ba‘îd kılâ‘larda ne kadar pençe i âfitâbe bikr i nâ-şüküfte ve nâ-süfte nâ-pûhte meh-cebîn ve nâzenîn kızlar var ise cümlesi şîb ü zerbâf ve çarkâb ile zer­dûz olmuş fisdânları ve murassa‘ ve mücevher [19b] her biri birer hidmete me’mûr olup niçe yüz adedi huzûr ı vüzerâda murassa‘ kâseler ile gûnâ-gûn mümessek eşribelerin atşânlara bezl ederlerken her biri birer gûne nâz u istiğnâ ve cünbüş ü hare­kât ile âdâb ı vekâr üzre hidmet ederlerdi kim her birinde olan li­bâs ı gûnâ-gûn bir duhter i pâkîze-ahterde yok idi. Ve her birinde olan müşk i amber i hâm ve zibâd ve kulle(?) müşk sünbül-i misk i Arabî ve sün­bül i Hindî râyihaları âdemin demâğın mu‘attar ederdi.

Hattâ Tatar serdârı olan fiâh Polad Ağa latîfe olmak içün serdâra eydir:

"Sultânım bir bârgîr verseniz şu şehre bir çapul civerüp şu şılga kızlardan ve devkelerden alup Kırımğa doyum varsak ölyüdüğümüzge gam ye­mezdik" dedikde vâfir gülüşüldü, ya‘nî bu mertebe cem‘iyyet i bintân ı cân-hâneler idi kim zen-dost cânların ol ânda cânları çıkayazdı.

Eğer bu ni‘met i uzmânın, âlât ı suhûn sîm ü zer ve fağfûrî ve hıtâyî ve balgamî mertebânî mü­cevher ve murassa‘ ve zerrîn âvânîlerin medh eyle­sek başka bir müdevven olur.

Ba‘de't-ta‘âm Bânû tarafından serdâra ve yedi vezîre ve cümle mîr i mîrânlara ve ümerâların her birine birer gûne zî-kıymet tuhaf yâdigârlar hedâyâ verdi.

Ve andan tarz ı kefere sâzendeleri gelüp ma­kâm ı rehâvîde gûnâ-gûn fasıllar edüp gitdiler.

Andan cümle vüzerâ [ve] vükelâ atlarına süvâr olup giderlerken yine kal‘adan bir yaylım top şâ­dumân­ları etdi.

Hulâsa i kelâm diyâr ı Erdel'in seferinde bu Megeşvar kal‘asında üç gün üç gecede etdiğimiz zevk u safâyı seyyâh ı âlem olaldan berü hakîr i pür-taksîr Rûm ve Arab ve Acem ve Leh ve Çeh ve Krakov ve Kırım ve Dağıstân ve Gürcistân'da etme­mişimdir. Ancak belde i tayyibe, ya‘nî İslâmbol'da Kaya Sultân, Sultân İbrâhîm Hân'a ziyâfetler edüp cemî‘i hânende ve sâzendegân huzûr ı İbrâhîm Hân'da Hüseyn Baykara fasılları etdiklerinde işte ol zamân bu hakîr zevk u safâlar edüp cân sohbetleri ederdim. Bir dahi bu Erdel diyârında zevk u safâlar etdim. Hâzâ min fazli Rabbî.

Andan yine bu kal‘a i Megeşvar'dan kalkup maşrık cânibine 5 sâ‘at gidüp,


Yüklə 6,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   72




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin