Der-şehr i tekye i dervîşân: Cümle ( ) aded zâviye i Halvetî ve Celvetî ve Gülşenî ve Rûşenî ve Nakşıbendî ve Kâdirî ve Râ‘î ve Rufâ‘î ve Bektaşîdir. Ammâ cümleden Bâğ ı Aspuzu içinde tekye i Hazret i Seyyid Battâl Gâzî, bizzât kendüleri bunda tevellüd edüp nazargâh olmuşdur. Ba‘dehû Melek Ahmed Paşa ta‘mîr ü termîm edüp tekye i Bektaşîyân olmuşdur. ( ) ( ) ( ).
Temdîh i çeşme i âb ı revân: Cümle ( ) aded uyûn ı âb ı hayvânlardır. Her çeşmesârların mâ i zülâli tulû‘ları cümle bâğ ı kûh ı Ahkerden, ya‘nî Kömür dağlarından ve Deyr i Mesîh aynından gelir.
....................(1.5 satır boş)....................
Der-fasl ı sebîl i cânsitân: Cümle ( ) aded sebilhânelerdir. Ammâ sevâd ı mu‘azzam selsebîlleri gibi tekellüfleri yedi aded sebîlhâne i âb ı nâb vardır. Biri Silahdâr Mustafâ Paşa sebîlidir.
....................(1.5 satır boş)....................
Der-sitâyiş i sarây-ı a‘yân: Cümle on bir aded hânedân ı eşrâf ı kübbârdır. Cümleden mükellef Paşa sarâyı ve Emîr sarâyı ve ( ) [194b]
Evsâf ı aded i sarây ı kârbân: Cümle ( ) aded kârbânsarâylardır, ammâ cümleden mükellef ve mükemmel kal‘a-misâl Sultân Murâd Hân ı Râbi‘in makbûl silahdârı Mustafâ Paşa hânı, yüz yetmiş hücreli ve demir kapulu kârgîr kıbâblar ile ârâste olmuş hân ı hâne i bî-minnet hânedândır. Kapusu üzre âhir mısra‘ı târîhidir:
Oldu bu hân-ı cedîn
Ârâmgâh ı bî-bedel, sene 1047 ( ) ( )
Der-vasf ı çârsû-yı bezzâzistân: Cümle ( ) aded ma‘mûr [u] âbâdân esvâk ı sultânîdir. Lâkin Şâm ve Haleb gibi kârgîr kurşumlu dekâkînler değildir. Ammâ yine cemî‘i zîkıymet kâlâ-yı vâlâ bî-minnet bulunur. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Manzara i reng i rûy ı pîr [ü] civân: Ammâ hevâsının letâfetinden ekseriyyâ ricâl makûlesi kaviyyü'l-bünye olup müddet i ömrleri yetmişe ve altmışa ermiş iken dişleri dürr i meknûn gibi danedârdır ve kemâl mertebe müsinn olmuşken reng i rûyları humret üzre zinde âdemlerdir.
Der-sitâyiş i mahbûb u mahbûbe i cihân: Âb u hevâsı hûb ve cüvânânları mahbûb u sâhib cemâl ve sâhib i ân u latîfü'l-itidâl mahbûbları olur ammâ kûhistân ı Kürdistân olmağile dilberânları meşhûr değildir ve Ekrâd nesli olmağile on seneye bâliğler iken güzeşte olur.
Evsâf ı kibâr-ı eşrâf [u] a‘yân: Evvelâ Melek Ahmed Paşalı Emîn Bektaş Ağa hânedân sahibiyken hikmet i Hudâ kendüyi kılca düşürüp helâk oldu.
....................(1 satır boş)....................
Der-beyân ı ulemâ-yı ebdân ı hâzıkân: Gerçi Türkmanistân ve Kürdistân şehridir ammâ abâ vü ecdâdlarından istimâ‘ etdükleri edviye i mücerrebler ile devâ eder hâzıkları var kim diyâr ı Alman u Karaman'da eyle üstâd yokdur. Cümleden üstâd ( )
Der-medh i üstâd ı kâmil i cerrâhân: Cümle yedi dükkândır. Cerrâh Usta Beşâret Kürd âdemidir, ammâ gâyet kâmildir.
....................(1 satır boş)....................
Der-ayân ı müstecâbü'd-da‘ve meşâyihân: Evvelâ Kürdistân olmağile bülüh ya‘nî Oğuz âdemleri çokdur. Evvelâ Kürd Atâ Dede, gündüz sâ’im ve gice [kaim]dir. Halkdan münzevî kimesnedir. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-vasf ı güzîde i şâ‘irân: Semt i şark olmağile füsehâ-yı büleğâdan pâkîze-eş‘âr sâhibi çelebileri var. Evvelâ,
....................(1 satır boş)....................
Müşerref olduğumuz yârân [u] dostân:
....................(2 satır boş)....................
Evsâf ı mazanne i kirâme i mecâzibân :
....................(2 satır boş)....................
Der-vasf ı kabâ-yı gûnâ-gûn ı insan: A‘yân [u] eşrâfı semmûr kürk ve elvân soflar giyerler. Vasatu'l-hâl olanları çuka i gûnâ-gûn Malatıyye bezi haftân ı nilgûn giyerler. Ednâları şal ve şapik giyerler. Zenâne i zengineleri muhayyer ferrâce ve yassıbaşı ile gezerler, {ammâ ekseri fukarâ havâtînleri beyâz car u ızâr ve burka‘ bürünüp sivri takye giyerler. Elbette ayaklarına sarı ve kırmızı çizme giyerler}.
Lehce i mahsûs ı Kürdistân: Ahâlîsinin lisânları Kürd ve Türk lisânı üzre tekellüm ederler, ammâ ba‘zı ıstılâhlarında niçe gûne kelâmları var. Meselâ; "hele met safâyı getir", ya‘nî "elbette bardağı getir", "hemesi pozandadır", "cümlesi bâğdadır" demekdir.
Der-vasf ı ibret-nümâ-yı imâristân: Binâ-yı temâşâgâhı ibtidâ kal‘a i ibret-nümâdır. Andan Paşa hânı, andan,
....................(1 satır boş)....................
Sitâyiş i hevâ-yı hûb ı câvidân: Hevâsı gâyet latîfdir. Seyyâhân ı berr u bihârların tavsîfi üzre Tebrîz i Dilâvîz'in hevâsına müşâbihdir derler. Hakkâ ki, hevâsının kemâl i i‘tidâlinden halkı zinde ve tenperverdir ve cümle server i hünerverlerdir ve cümle Türkman u Ekrâdlardır.
Der-beyân ı çâh ı mâ i hânedân: Cümle iki bin mikdârı bi’r i âb ı zülâlleri var. Bâğ u besâtînlerini saky etdiklerinden mâ‘adâ herkes hânelerinde vakt i hâcetde kuyu suyu isti‘mâl ederler. Gerçi çâh ı mâlara ihtiyâcları yokdur ammâ her hânede birer kuyu mukarrerdir.
Der-ayân ı ekâlîm i beled i büldân: ( ) İklîm i hakîkîde bulunmuşdur. Arz ı beledî ( ) ( ) ( ) ve tûl ı nehârî ve şeb i yeldâsı ( ) sâ‘at ( ) derece ( ) dakîka bulunmuşdur. ( ) ( ) ( )
Sitâyiş i tâli‘ i imâristân: Bi-kavli Hasan b. Âl i Büveyh bu şehrin tâli‘ i imâretin burc ı kavsda bulmuşdur. Anınçün halkı âlim ü fâzıldır. [195a]
Evsâf ı hammâmât ı gâsilân: Cümle yedi aded hammâm ı hoş-hevâ [vü] hûb-binâlardır. Cümleden Alaca hammâm, Silâhdâr Mustafâ Paşa hammâmı gâyet müferrehdir ve Yeni hammâm ve Beğ hammâmı ve Kumacık hammâmı ve Alî Mısrî hammâmın bir evliyâullah binâ etmek ile nazargâh ı hammâm ı ziyâretgâhdır ve Hom hammâmı ve varoşda Behrâm Paşa hammâmı, bunlardan mâ‘adâ üç yüz aded hânedân hammâmları vardır.
Der-beyân ı esmâ i râcilân: Bektaş Ağa ve Hasin Ağa ve Halim Bay Ağa ve Kutlu Ağa ve Atâ Beğ ve Rızâ Beğ ve Sinân Beğ ve Şâdî Beğ. Ulemâları yâ-yı nisbî ile ma‘lûmlardır. Meselâ Monlâ Birdinicî ve Monlâ Harbiridî ve Monlâ Şikâkî ve Monlâ Sûrânî ve Monlâ Halîlî ve Monlâ Habîbî derler.
Der-ayân ı esmâ i nisvân: Meselâ Havvâ ve Hümâ ve Tenzile ve Ünzile ve Kelîme ve Âlime ve Rukiyye ve Emîne ve Kezzibân ve Gülsüme ve Fâtıma ve Hâtime ve Meryem ve Ümmühân ve Nisâkadın ve Zaliha ve Meşkûre ve Âtike ve Zuhrüfe ve Seniyye ve Hâşime ve Hadice hanım.
Der-zikr i esmâ i çâkerân: Meselâ Dilâver ve Server ve Hünerver ve Yûsuf ve Beşir ve Terir ve Eyvaz ve Rüstem ve Fikirli ve Selmân ve Kerrâr ve Siyâvuş ve Zülficâm ve Zülfikâr ve Zülyezen ve Eleşkir ve Hudâverdi ve Allahverdi ve Çalabverdi ve Cânverdi ve Cânbezdi ve Cânmerd.
Der-ta‘rîf i esmâ i cüvânân: Meselâ Tabende ve Hâkime ve Sâbite ve Tirfil ve Goncabûy ve Nergis ve Gülşâha ve Sünbüle ve Havvâre ve Fidâye ve Verdiye ve Mâlike ve Mihrî ve Fahrî ve Yasemen ve Gülistân ve Üftâde ve Şâhıma ve Bânûya ve Demirhân ve Bedahşân ve Gülgûn ve Cânfedâ .
Sıfat ı hân ı hâcegân: Cümle ( ) aded hân ı tüccârân ı berr [u] bihârdır. Evvelâ,
....................(1.5 satır boş)....................
Manzara i vekâle i gurebâ-yı mücerredân: Cümle altı aded bekâr odalarıdır kim her birinde biner âdem vardır. Ekseriyyâ pâypuşçu bekârları ve Tarabzan'ın bezzâz Lazları sâkin olurlar ve her gice ba‘de'l-ışâ tabl çalınup bâbları mesdûd olur. Bu vekâlelere hâkim bevvâbdır.
Der-kavl i dârü'l-ıt‘âm ı fakîrân: Mâ-tekaddem Eskicâmi‘in imâreti ma‘mûr imiş. Şimdi mu‘attaldır.
....................(1 satır boş)....................
Der-vasf ı mûristân ı bîmâristân:
....................(1.5 satır boş)....................
Der-sitâyiş i cüsûr ı âyende vü revendegân: Malatıyye'den beş mil aşağı ibret-nümâ kırk göz bir cisr i azîm var. Bânîsi Sultân Hasan'dır. Aspuzu bâğlarından cereyân eden Deyr i Mesîh'de nehr i Til Malatıyye içinden geçüp nehr i Bınar {ve nehr i Tohma}ile bir olup bu cisr altından geçer.
Der-vasf ı kenîse i râhibân: Cümle yedi aded düyûr ı küfr-âyîn olacak putgedelerdir, ammâ cümleden Aspuzusu kurbünde Deyr i Mesîh derler bir kûh ı bülendin zîrinde vâki‘ olup ol cebelden bir uyûn ı zülâl tülû‘ eyleyüp yemîn ü yesârı bâğ ı İrem'i Aspuzu'dur.
Berekât ı hubûbât ı mahsûlât: Evvelâ yedi gûne danedâr buğdayı olur, misli meğer Havrân'da ola ve şa‘îri ve pembesi hûb ve sahrâlarında alefzârı mergûbdur ve fül ve hummûsu ve adesi gâyet meşhûrdur, ammâ vâdîlerinde pirinci olmaz, zîrâ şitâ kânıdır.
Der-ayân ı memdûhât ı sanâyi‘ât: Malatıyye'nin beyâz pembe ipliği ve beyâz pembe bezi gâyet meşhûr ı âfâkdır.
....................(1 satır boş)....................
Der-medh i hulviyyât ve gayrı me’kûlât: Dağlarında gezengüv nâm kudret helvâsı bi-emrillah âsumândan yağup mişe ve pelid ağaçları berki üzre yağar lezîz helvâ-yı müshildir ve kûhlarında mazı ve deştlerinde pazı ve ıspanak ve lahanası ve sâ’ir sebzevâtları vâfirdir.
Der-sitâyiş i me’kûlât ı müsmirrât: Evvelâ yedi elvân kaysısı ve zerdalüsü ve seksen gûne âbdâr emrûdu sicillâtda mastûr olup yedi gûne ayvası ve yigirmi elvân elması ve dürbili üzümü ve kirazı meşhûr ı âfâk olup aşağıda tahrîr olunur.
Tavsîf i envâ‘ ı meşrûbât: Bu Malatıyye şehrinin bir gûne beyâz balı olur kim rub‘ ı meskûnda nazîri meğer Aydos balı ola. Kırmızı cerreler ile İslâmbol a‘yânına niçe yüz bin kavanoz asel i musaffâ hedâyâ götürürler, bunun şerbeti ve ayva perverde şerbeti rub‘ ı meskûnda misli yokdur. ( )
Der-beyân ı kâr [u] kisb i ricâlân: Ekseriyyâ halkının kâr [u] kisbleri bâğbândır kim niçe yüz gûne mahsûlâtlarıyla kifâf edinirler. Bir fırkası pembe ipliği eğirirler ve bir zümresi cüllah olup beyâz pembe bezi dokurlar. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) Ve'l-hâsıl cümle esnâf mukarrerdir.
Der-zikr i aded i bâğavât: Cümle yedi bin sekiz yüz bâğdır ve altı yüz müşebbek bostândır. Cümle sicillâtda ve mîr-âbı defterinde mastûrlardır. [195b]
Şehr i Malatıyye'nin cânib i erba‘asında cereyân eden uyûn ı câriyeleri beyân eder
Evvelâ şehr i Malatıyye'nin cümle nevâhîlerinden cânib i erba‘asından sağîr ü kebîr on yedi aded uyûn ı câriyeler cereyân eder. Cümleden âb ı hayât nehr i Simyât'dır, Malatıyye'nin cânib i (...) ubûr eder. İbtidâ tulû‘u kal‘a i Simyât cebellerinden hurûc edüp andan Hasan Ziyad'a andan Harrin'e ve andan şehr i Malatıyye hâricinde nehr i Tohma'ya mahlût olup bu nehir Rukbe dağlarından gelüp Aspuzan dağlarından üç aded uyûn ı sağîreler munsabb olup andan aşağıda ayn ı Bınarbaşı mahlût olur. Andan aşağı Deyr i Mesîh nehri kavuşup Aspuzu bâğların saky ederek kal‘a i Malatıyye dîvârı esâsın döğerek ubûr edüp dahi aşağıda Divâl deresi nâm mahalde nehr i Til ile bir olup şehr i Malatıyye'den beş mil aşağı mesâfede nehr i Tohma'dan bir fırka dahi gelüp cümle bir ulu çay olup Rûm tarafından ve Divriği tarafından gelen tüccâr ı sevdâgerân ı âyende vü revendegân bu nehirler üzre Sultân Hasan Mansûr'un ibret-nümâ kırk göz cisr i azîminden ubûr edüp Malatıyye'ye vusûl bulurlar.
Diyâr ı Kürdistân'da meşhûr ı âfâk cisr i azîmin biri dahi bu nehr i Tohma üzre kantara i Kırkgöz'dür, ammâ Batmân cisri ve Hasankeyf pülü gibi âlî değildir. Lâkin sihr i i‘câz musanna‘ köprü-yi ibret-nümâdır. Ammâ bâlâda tahrîr olunan altı aded enhârlardan lezîz nehr i Mesîh'dir kim bir kerre mâh ı temmuzda nûş eden nehr i Mesîh'den hayât ı Mesîh bulur. ( ) ( ) ( )
Der-vasf ı ravza i Rıdvân ve bâğ ı cinân yaylağ ı hadîka i Aspuzan
Bu edîm i arzın rub‘ ı meskûnunda ekâlîm i seb‘ayı deverân u seyerân eden seyyâhân ı berr u bihâr dillerinde dâstân olan gaytan ı hadîka i bâğ ı İremezâtların meşhur ı âfâkları diyâr ı Rûm'da Budin serhadlerinde Peçoy Sîrem-rû mânend(e) bâğ ı İrem'in kal‘ası ardında Barûdhânesi'dir ve Siroz şehrinin kal‘a ardı'sıdır ve Kefe vilâyetinin Sudak bâğı'dır ve İslâmbol'da Kâğıdhâne ve Göksu ve Sücah bâğıdır ve İremezât'dan nişân verir Âl i Osmân'ın yüz yetmiş aded mesîregâh bâğlarıdır. Andan şehr i İzmid'in Topyeri'dir. Andan Konya'nın bâğ-ı Merâm'ıdır. Andan Adalya'nın Istanaz ı İremezâtı'dır, andan kasaba ı Darende'nin bâğ-ı Darende'sidir. Andan Diyârbekir'in sâhil i nehr i Şatt'da Reyhân bâğı'dır ve Mısır diyârında Hazret i Yûsuf'un Feyyûm şehri bâğıdır. Hülâsa i kelâm bu zikr olunan bâğ ı İremlerin cümlesi meşhûr ı âfâkdır ammâ bu Malatıyye'nin Aspuzu'su âb ı hayâtlarının vefretiyle ve hevâsının letâfeti cihetiyle ve bî-add u bilâ gâye müsmirrâtının firâvân olması cihetiyle bu Aspuzu bâğları cümleye tercîh olunur.
Der-medh i müsmirrât ı bâğ ı İrem i Aspuzu
Evvelâ yedi gûne kaysısı al Hamavî ve sarı Hamavî ve mışmış Hamavî ve beyâz kumru ve beğ kumru ve sulu kumru ve etli kumru bu zikr olunan kaysılar eyle âbdârdır kim bâğdan şehre seleler ile gücile gelir, sehel yancılsa suyu kalmaz ve her bir kayısı kırk ve ellişer dirhem gelir ve zerdalüsün hesâbın Hudâ bilür. Kesretinden pestil yapup diyâr diyâr yükler ile tüccârları taşırlar. Ve seksen gûne âbdâr emrûdu müsecceldir. Evvelâ gök sulu birer vukiyye gelir, anı turşu ederler, suyu gûyâ cüllâbdır. Belki kesret üzre nûş edene bir keyfiyyet ve germiyyetcik hâsıl olur ve takviyyet i bedene gâyet nâfi‘dir. Müte’ehhil olan kimesneler tenâvül etseler nef‘in müşâhede ederler ve beğ emrûdu dahi lezîz ü âbdârdır. Hattâ İslâmbol'un a‘yân [u] kibârları bu Malatıyye'den ılgar ile emrûd filisleri getirdüp İslâmbol fidanlarına aşlayup Malatıyye emrûdu olur kim pâdişâhlara hedâyâ gider.
{Sitâyiş i sebeb i münakkaş ı Malatıyye}
Bu Malatıyye'nin yedi tevir elması İzmit şehrinde misket elması ve ferik elmasından lezîz ve âbdâr Hudâyî mümessek elması olur ammâ Kefe diyârının Sudak elması kadar iri değildir. Ancak otuz kırk dirhem gelir. Lâkin Cenâb ı Perverdigâr bu Malatıyye elmalarına bir gûne renk vermişdir kim kırmızısı, kırmızı-sarısı ve yeşili ve gayrı elvânları cümle sun‘ ı Hudâdır kim asla bir renge müşâbehetleri yokdur. Hatta bir hânede beş on aded elma olsa râyiha i tayyibesinden âdemin dimâğı mu‘attar olur. (...) (...) misl-i tüffâh ve billahi i‘tasam (...)1 ibâreti bu Malatıyye {elması} hakkında ola. Hatta bu Malatıyye zurefâları ve nâzenîn havâtinleri bu elmalar dırahtında iken şem‘ i asel ile bu elmalara ebyât ı eş‘âr tahrîr ederler ve niçeler kâğıda ebyât ı münâsibleri mıkrâs ı lâ ile oyup elmalar üzre yapışdırup ol elmalar dırahtında iken kisb i hevâdan tarâvet buldukda ve kamerin te’sîrinden rengâmîz hâsıl edüp elma kemâlin buldukça mezkûr kâğıdların ve şem‘ i asellerin altından al ve beyâz ve sarı hüsn i hatlı beytler hâsıl olur kim her biri gûyâ birer sihr i mübîndir. Bu elmaları ba‘dehû vilâyet vilâyet a‘yân [u] kibârlara ve bizzât pâdişâhlara hedâyâ götürürler. Bu dahi bir diyâra mahsûs değildir. Ve yedi gûne ayvası olur, danesi birer vukiyye gelir, ammâ papa ayvası ve ekmek ayvası gâyet âbdâr ve lezîzdir ve müşk i anber i hâmdan ziyâde râyiha i tayyibesi var.
Ulemâ-yı sîğer i nebî kavilleri üzre [196a] Hazret i Risâlet'den mâ‘adâ sâ’ir enbiyâ aleyhimesselâm ayva râyihası gibi kokarlarmış. Ammâ bizzât Hazret i Risâlet-penâh ke-râyihati'l-verdi'l-ahmer imiş derler. Ve râyihati'l-melâ’ike aleyhimüsselâm ke-râyihati't-tüffâh demişler, bi-kavli ahâlî i Malatıyye.
Ve râyiha i Ebâbekri's-sıddîk radıyallahu anh ke-râyihati'l-bıttîh, bi-kavli ahâlî i Diyârbekir.
Ve râyiha i Ömerü'l-fârûk radıyallahu anh ke-râyihati'l-anber, bi-kavli ahâlî i Hind.
Ve râyiha i Osmân Zi'n-nûreyn radıyallahu anh ke-râyihati'l-benefsec, bi-kavli ahâlî i Belh.
Ve râyiha i Alîyyü'l-Murtezâ radıyallahu anh ke-râyihati'l-yâsemen bi-kavli ahâlî i Irâk ı Acem.
Ve râyiha i İmâm Hasan radıyallahu anh ke-râyihati'l-karanfil, bi-kavli ahâlî i Şâm ı cennet-meşâm.
Ve râyiha i İmâm Hüseyin radıyallahu anh ke-râyihati'l-verdi'l-ebyaz, bi-kavli ahâlî i Mısr ı ümmü'd-dünyâ. Zîrâ Hazret i Hüseyin'in ser i sa‘âdetin Yezîd Mısır'a gönderüp Mısır'da hân ı Halîl kurbünde Meşhed i İmâm Hüseyin nâm makâm ı azîmde ser i sa‘âdet i Şehzâde Hüseyin anda medfûndur. Mâh ı muharrem i harâmın on ikinci günü Kerbelâ'da şehîd olduklarından yine kabr i şerîfinden yine ol günlerde meşhed i münevveresinden taşra beyâz verd i hândân râyihası cemî‘i züvvârânın dimâğların mu‘attar ederdi.
{Der-beyân ı sitâyiş i mevlûd ı Meşhed i İmâm Hüseyin
radıyallahu Ta‘âlâ anh}
Âhir sene "gânim" lafzı târîhinde, sene 1091, Çelebi Abdurrahmân Paşa vâlî i Mısır iken cemî‘i ulemâ-yı Mısır ve fuzalâ-yı câmi‘ i Ezher, Abdurrahmân Paşa huzûruna gelüp merkad i İmâm Hüseyin'de yevm i âşûrada üç gün beyâz gül râyihası şemm olunduğun şehâdet etdiklerinden ol vezîr i hüsn tedbîr hüsn i hulku gibi hüsn i hayr edüp Haremeyn i Muhteremeyn'den beher sene mâh ı muharremde İmâm Hüseyin üzre on kazgan âşûra pişüp fukarâya bezl olunmasın müretteb eyledi ve kendü mâlından altı bin pâre müretteb edüp iki batman öd ve bir kantar şem‘ i asel ve bir kantar sükker i mükerrer ve üç kantar kanâdîller içün zeyt i hâr vakf eyleyüp mâh ı âşûranın on ikinci gicesi mevlûd ı İmâm Hüseyin olmağı müretteb eyledi ve kadı‘askere hitâben buyurdı i şerîf verüp mevlûd ı Nebî gibi mevlûd ı İmâm Hüseyin gicesi cemî‘i minâreler ve cemî‘i çârsû-yı bâzârlarda ve cemî‘i mahallât şâhrâhlarında kanâdîller ile minâreler ve dekâkînler çerâğân olmağı fermân edüp şehr i Mısır içre bir mevlûd ı İmâm Hüseyin olmuşdur kim gûyâ leyle i Kadr idi ve kendü ihsânları olan İmâm Hüseyin'in yeşil destâr ı Muhammedîsini paşadan cemî‘i şürefâ ve nakîbü'l-eşrâf ve ulemâ-yı Câmi‘ i Ezher alup bir alây ı azîm ile destâr ı şerîfi re’s i şerîf i İmâm Hüseyin'e sardılar. İlâ hâze'l-ân bu mevlûd ı şerîf Çelebi Abdurrahmân Paşa'nın hayrât [u] hasenâtıdır. Bu mevlûd ı şerîfde hâzır olan ihvân ı vefâya zâhir ü bâhirdir kim ol leyle i mübârekelerde İmâm Hüseyin'in kabr i münevverelerinden beyâz verd i hândân râyihası istişmâm olunur.
Me’âl i kelâm oldur kim bu bâlâda tahrîr olunan evliyâ ve enbiyâların râyiha i tayyibeleri cümle Malatıyye şehrinin Aspuzusu bâğı meyvelerinde mevcûddur. Husûsan bu bâğ ı İrem içinde Seyyid Battâl Ca‘fer Gâzî'nin rahm ı mâderden müştakk olduğu beytü'l-hazeni içre olan gûnâ-gûn râyiha i tayyibe, varan züvvârların bînîlerin mu‘attar eder. Husûsan bu maskat ı re’s i {Seyyid Battâl} hânesi tarafında olan engür i gûnâ-gûn bir diyârda yokdur. Hatta dürbülü üzüm sarması ve köfter badem kırması ve üzüm şırası ve basdığı ve üzümlü tarhanası bir diyâra mahsûs değildir. Ve kirazı ve vişnesi vardır, ammâ İslâmbol kirazı gibi ve Tekirdağı vişnesi gibi danedâr ve âbdâr değildir. ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
El-hâsıl cemî‘i âbdâr meyvelerinin midhatinde lisân kâsır ve kalemler kâsirdir. Bu zikr olunan bâğ ı İrem Malatıyye'nin cânib i kıblesinde rub‘ sâ‘at karîbdir. Ammâ yine bâğ u bâğçeleri ve hadîka i besâtîn i müşebbekleri birbirine müşâdır. Bahâr faslı oldukda cümle Malatıyye şehrinin hemi sağîr ü kebîri ve a‘yân [u] fukarâları şehirden bâğ-ı Aspuzularına göçüp ancak şehirde garîbü'd-diyâr ve tüccâr ı berr ü bihâr kalup ba‘zı kefereler ve fecereler ile üç yüz mikdârı pâsbânlar kalup her şeb fânûsların çerâğân ederek şehir içre nigehbânlık edüp tabılların döğerek kol kol olup şehir içre deverân u seyerân ederken mücrim âdem dutsalar amãn u zamân vermeyüp katl ederler. Zîrâ ellerinde selâtîn i selefden mutlak yarlığ ı belîğ hatları vardır. Bu minvâl üzre cümle ahâlî i mahalle bu Aspuzu'da kâmil sekiz ay ehl [ü] ıyâlleri ve ihvân ı bâ-vefâlarıyla şeb [u] rûz ayş [u] nûş edüp devâm ı devlet i pâdişâhîye hayır du‘â ederler.
Sitâyiş i imâret i bâğ-ı Aspuzu: En ednâ garîbin bir fersah yer bâğı mukarrerdir. Cümle yedi bin sekiz yüz bâğ vardır. Mîr-âb bu bâğlara su saldığında defterinde mastûrdur ve her bâğda birer bâğ hânesi mukarrerdir ve üç yüz aded fıskiyye ve havz ve fevvâreli ve hammâmlı a‘yân [u] kibâr hâneleri vardır. Paşa ve müsellim ve molla ve cümle zâbit ü râbıtlar bundadır ve câmi‘ler ve mesâcid ü medrese ve mekteb i sıbyân u tekye i dervîşân u hammâmât ı gâsilân ve altı yüz dekâkîn i sûk ı sultân vardır. El-hâsıl şehirde ne kadar imâristân var ise bu Aspuzu'da andan ziyâde imâr ebniyye i âliyeler vardır.
Sitâyiş i mesîregâh ı hâs [u] âm Bınarbaşı, ya‘nî misâl i Merâm
Nehr i Deyr i Mesîh kenârında bir mesîregâh u teferrücgâh ı ârâmgâhdır kim [196b] bâlâda zikr olunan mesîregâh ı bâğ ı İremezât;lar bu Bınarbaşı'nın yanında bir gürglân ve gürdelân kânlarıdır. Ammâ bu Bınarbaşı eyle kuyağ u hıyâbândır kim gûyâ Çâr-bâğ-ı Isfahân ı nısf ı cihândır. Eyle çemenzâr u şükûfezâr u lâle-ızârdır kim gül ü sünbül ü zerrîn ü nerkis ü benefşe ve tutyası âdemin zîr i pâyinde pâymâl u rimâl olmadadır ve bunda olan eşcâr ı gûnâ-gûnların kadd [u] kâmetleri âsumâna ser çeküp sâye i zıll ı himâyelerinden asla âfitâb ı âlem-tâbın zemîn i sebze-zâra te’sîri olmaz ve niçe yüz bin aded bî-edeb zebân-dırâz andelîbânları hezâr-ı hezârân nevâhânlık etdiklerinde âdemin binâgûşları savt ı hoş murgândan asamm olur.
Ve hânendegân u sâzendegân u mutrıbânın makâm ı segâh u dügâh ve nevâ u bûselikde fasılların bülbülân ı hıyâbân istimâ‘ etdiklerinde anlar dahi fasl ı nevâ ederler.
Ve bu çemenistânda selef sâhib i hayrâtları gûnâ-gûn çemenzâr mastabalar ve müte‘addid soffalar ve matbah ı Keykâvûslarında mâ i cârîler ile kebâb âsiyâbları etmişler kim niçe yüz şişlere koyunları sancup çarhlara koyup dollâbların mâ i câriyeler deverân etdirerek a‘lâ latîf ter ü tâze kebâbları olur ve her köşe i mesîregâhda gûnâ-gûn sohbetler olup kimi mübâhase i ilm ve kimi ebyât ı eş‘âr ve kimi meddâhân ı kıssahân kimi mukallidân ı mudhikân ve kimi sâz u kimi söz ile taraf taraf Hüseyin Baykara fasılları ederler.
El-hâsıl midhatinde lisân kâsırdır. Ve bu Aspuzu'nun cânib i erba‘asında bâğ u bâğçeleri birbirine müşâ on beş aded bâğ ı İrem-misâl ma‘ûr [u] âbâdân hân ve câmi‘ ve hammâmlı ve esvâk ı muhtasarlı kurâları var kim her biri birer gûne ürd i behişt mahallesinden nişân verir. Her birinden niçe âb ı zülâl nühûrlar cereyân edüp bu uyûn ı câriyelerin yemîn ü yesârında gûnâ-gûn müşebbek bostânlar ve hadâyık u riyâz ı ravza i Rıdvân-misâl bâğistânlardır. ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Der-vasf ı tetimmât ı külliyâtı be şehr i Malatıyye i acâ’ibât
Evvelâ bu şehrin cânib i erba‘asında üç günlük yol karîb olan büldânları beyân eder : Evvelâ cânib i garbîsi tarafında Ulaş ve Kankal yoluyla şehr i Sivas üç günlük yoldur. Cânib i şarkîsiyle kıblesi mâbeyninde kasaba i Albostân'dır ve şimâlinde kal‘a i Divriği {Divriği'den Gîlân cisrin ubûr edüp karye i ( ) Alacahân'dan gelen uyûn ı câriyeleri geçüp andan Sarıçiçek'de cisri geçüp andan kal‘a i Eğin nehr i Furât kenârındadır. Bu dahi Malatıyye'ye kâmil üç konakdır. Ammâ Malatıyye'nin cenûbunda kal‘a i Hısn ı Mansûr üç konakdır. Mâbeynehümâda ancak Kömürlü kûhu vardır}. ve kıblesinde cezîre i Dicle, kavm i Irâk dalın zammesiyle "Dücle" deyüp cümle arklarına Düceylân arkları derler ammâ kavm i Rûm dalın kesriyle ve cimin sükûnuyla Dicle nehri ve Dicle cezîresi derler ve cânib i şimâliyye şarkı mâbeyninde nehr i Furât aşrı kal‘a i Harput dahi üç günlükdür, ammâ hakîr iki günde müstevfâ vardır. Bu menâziller yürümeğe bâğlıdır. Ve taraf ı cenûbunda kal‘a i Darende, ammâ Kal‘atü'r-Rûm cenûbunda dörd menzildir. Ve kal‘a i Birecik dahi cenûbundadır.
Bu zikr olunan sekiz pâre kılâ‘ ı büldânlar cümle üç günlük yol karîblerdir. Ammâ şehr i Aksarây ba‘îddir, beş günde varılır ve bender i Haleb dahi Malatıyye'nin cenûbunda beş menzildir. Kal‘a i Mar‘aş ve kal‘a i Diyârbekir cânib i şarkîsine meyyâl beş menzildir ve Ruha ya‘nî Urfa ve Ayntâb ve Kayseriyye kal‘aları dahi Malatıyye'nin cenûbîsinde beşer günlük yollardadır. Bu sekiz pâre şehr i azîmlerin Malatıyye ortasına vâki‘ olmuş bir bender-âbâddır. Ekseriyyâ kavmi Ekrâd u Etrâk'dir, ammâ İzoli Kürdü ve Türkmanı çokdur. Levend ü rençber şecî‘ ü bahâdır kavmi vardır ve cümle mü’min ve muvahhid ve pâk-i‘tikâd Şâfi‘î ve Hanefiyyü'l-mezheb âdemleri vardır ve cümle garîb-dostlardır. Ni‘metleri mebzûl ve muhibb i fukarâlardır, tarîk ı Hâcegânda âdemleri vardır. Her garîbü'd-diyâr bir âdemin dârına doğrulup varsa elbette ana ikrâm ederler. Mecma‘ ı ulemâ ve menba‘ ı fuzalâ ve mesken i şu‘arâ ü sulehâ kânı bir bâğ ı İrem'dir.
..........................(3 satır boş) ..................................
Der-beyân ı ziyâretgâh ı kibâr ı evliyâullah ı şehr i Malatıyye
nefa‘nallahu Ta‘âlâ
Evvelâ Aspuzu râhı üzre sağ tarafda Kara Baba ve sol tarafda Alî Baba ve Darağacı kurbünde Seyyid Kemâhlı Sultân; Seyyid Battâl ile İslâmbol'a varup Hârûnu'r-Reşîd ile fetihde bulunmuşlardır. Andan Aspuzu bâğları içre,
Dostları ilə paylaş: |