Evl‹YÂ Çeleb‹ seyahatnâmes‹


Hâne i Hazret i Seyyid Battâl Ca‘fer Gâzî ibn Hüseyin Gâzî i Horasânî



Yüklə 7,57 Mb.
səhifə4/74
tarix14.02.2018
ölçüsü7,57 Mb.
#42780
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   74

Hâne i Hazret i Seyyid Battâl Ca‘fer Gâzî ibn Hüseyin Gâzî i Horasânî: Bizzât Hazret i Battâl Gâzî'nin maskat ı re’sleri bu şehr i Malatıyye ol­mağile hâlâ hâne i külbesi mezkûr bâğ-ı Aspuzu içre bir müfîd ü muhtasar hâne idi. Rûhâniyyet i Battâl Gâzî ile yedi yüz yıldan berü zerre mikdârı binâsına rahne gelmeyüp ziyâretgâh ı azîm olmağile efendimiz Melek Ahmed Paşa muhibb i hânedân olmağile bu âsitânenin cânib i erba‘asından tevsî‘ edüp müceddeden bir kubbe i âliye ve gûnâ-gûn maksûreler inşâ edüp ehl i teferrüc içün matbahlar ve niçe yüz aded bakır âvânîleri vakf edüp türbe­dâ­rına [197a] teslîm edüp ahâlî i vilâyeti nâzır ı nuzzâr edüp sicillâtda terkîm ü tastîr olundu. Hâlâ bir tekyegâh ve ziyâretgâh ı erbâb ı dilândır. Âyen­de vü revende fukarâ-yı Bektaşîyân'dan mâh u sâl bi'l-guduvvi ve'l-âsâl fukarâları eksik değildir. Hâlâ ravza i Rıdvân'dan nişân verir bir tekyegâh ı gül i gülistândır. Hamd i Hudâ be-dâri'l-imâr birkaç kerre dahi uğrayup ziyâreti müyesser olup makâm ı Seyyid Gâzî olması cihetiyle zerre ve şemme mikdârı bir tarafı rahnedâr olmayup gûyâ henüz üstâd ı bennâ destinden rehâ bulmuş bir namâzgâh ı niyâzgâhdır. Cemî‘i ehl i beled istiskâ du‘âsına bunda cem‘ olurlar müstecâbü'd-da‘ve bir ma‘bed­gâh ı kadîmdir ve bu makâm ı şerîf kur­bünde Seyyid Ahmed Derrânî ve Kırklar makâmı ve Hazret i Şeyh Şâmî,

..........................(3 satır boş) ..................................



Kaddesenallahu bi-sırrıhi'l-azîz.

Şehr i Malatıyye'nin alâ kadri'l-imkân ahvâline vâkıf olup bu mertebe tahrîr olunup andan yine cânib i şarka 11 sâ‘atde,



Menzil i kenâr ı nehr i azîm Furât: Sûre i Mürselât'da 1 âyeti "Bu nehr i azîm hakkında nâzil olmuşdur, deyü cümle müfessirîn bu nehirdir" deyü tahkîk etmişlerdir. Zîrâ Arz ı Mukaddes'de bu nehr i Furât ile Âsî nehrinden gayrı nehr i azîmler yokdur. Efvâh ı nâsda Fırat derler ammâ aslında nehr i Furât'dır kim Erzurûm diyârında Gürcîstân boğazında Dumlu Sultân dağlarından tulû‘ edüp Erzurûm deştleri içre cereyân edüp niçe yüz bin mezâri‘âtları saky ederek kal‘a i Kemâh altından cereyân edüp İzoli Ekrâdı içine vardıkda Bingöl yaylasından hurûc eden nehr i Murâd Muş ovasın­dan geçerek kal‘a i Palu dibinden ubûr ed­erek İzoli içinde mezkûr nehr i Furât'a dâhil olduğu bâlâda yine bu cild i müdevven içre Erzurûm seyâhatinde hadîs i sahîhleriyle bu nehr i Furât mu­fassal tahrîr olunmuşdur. Ammâ bu mahalde sâhil i Furât'da hayme vü hargâhlarımızla meks edüp hamd i Hudâ mu‘tedil-hevâ olup beş altı ma‘diye gemileri ve sallar ve potlar peydâ edüp üç günde deryâ-misâl nehr i Furât'ı karşu tarafa ubûr edüp, vilâyet i Diyârbekir'de aşîret i Ekrâd-ı İzoli'ye dâhil olduk. Ammâ udhike i garîbe oldur kim bu kadar bin askeri ubûr etdiren İzoli Ekrâdı kürekçileri ve keştîbânları edâ-yı hizmetleri mukâbelesinde paşa­nın râhı üzre uryân u büryân ve şellak u mellak zengûle u hurdeleri ve türtül edepsiz avret yerleriyle küşâde cümlesi sıra ile paşanın selâmına dizildiler. Niçeleri el kavuşmadıklarından ba‘zı uryân ihtiyâr­ları "O paşa-yı âdili o Melek Ahmed Paşa'dır, edep hoşdur, el kavuşdur" deyü ta‘lîm ederler. Garâbet bunda kim "Cümle edepsizliği meydânda edeb hoş­dur, el kavruşun", deyü birbirlerine nasîhat i hâm ederler. Paşa-yı halîm bunlara nazar etmeyüp sek­sen aded altun ihsân edüp güzer etdükde yine nehr i Furât'a karîb,

Menzil i karye i İzoli: Harput hâkinde iki yüz hâneli ve bir câmi‘li ma‘mûr ze‘âmetdir. Cümle ahâlîsi hırsız u harâmî ve kutta‘u't-tarîk İzoli Kürd­le­ridir. Bu mahalden aşağıca yine nehr i Furât'a karîb Kömürhânı vardır, bî-amân yerdir. Andan aşağı nehr i Furât iki kaya mâbeyninden hiddet ile cereyân edüp sâ‘ikasından âdeme dehşet hâsıl olur. Hattâ Fâtih i Bağdâd Râbi‘ i Sultân Murâd bu mahalle bir göz cisr i âlî binâ etmek murâd idinüp temel yerlerin hemvâr edüp mübâşeret olunsa gerek idi. Hikmet i Hudâ ba‘de fethi'l-Bağdâd İslâmbol'a Sultân Murâd vardıkda 1 emrine imti­sâlen dâr ı bâkîye gidüp dâr ı fânîde cisri nâ-tamâm kaldı. Eğer bu nehr i Furât üzre bu Kömürhânı kurbünde bir cisr i azîm olsa hayrât ı azîm olup bu günde nazîri olmamış olurdu ve gâyet elzem ü levâzımından kantara i zîbâ kayalarıdır, ammâ gâyet üstâd ı bennâsıyla bir cisr i ibretnümâ gerek. Zîrâ bir tarafdan bir tarafa yüz on zirâ‘ ı melikidir kim Ayasofya tâklerinden arîz olur. Himmete endâze olmamak ile gâyet sehel kârdır. Andan,

Karye i Malkoç: Harput nevâhîlerinden câ­mi‘li ve bâğlı u bâğçeli Müselman ve Ermenî köyü­dür ve mu‘âf u müsellemlerdir. Buna karîb kal‘a i Harput sol tarafımızda kalup paşa ile ubûr edüp Harput'da meks etmedik. Zîrâ sene (   ) târîhinde Murtezâ Paşa Sivas vâlîsiyken (   ) sancağı beğine giderken bu Harput'da meks edüp evsâfı mu­fassal tahrîr olunmuşdur. [197b] Kal‘a i Har­put'u ve karye i Malkoç'u geçüp andan yine cânib i şarkda,

Menzil i karye i Monlâ Efendi: Harput nevâhî­le­rinden yüz hâneli ve bir câmi‘li ve ze‘âmet Mü­sel­man karyesidir. Monlâ Efendi Hazretleri câmi‘i cenbinde medfûndur, ze‘âmet i ma‘mûr ve müzeyyen kurâdır.

Bu mahalde paşa ağaları Harput köylerine ve Başhân ve Ortahân ve Şerbetin ve Eğîl ve Erganî ve Çermik ve Hani ve Palu köylerine pârekende olup yâfte ile konaklar verildi ve paşa efendimiz bu Monlâ köyünde on gün tekâ‘üd etmeğe karâr verüp sâ’ir nevâhî kurâlarından zahîreler gelirdi. Bu mahalde paşa efendimizin fermânlarıyla,

Erganî beğine ve Eğîl beğine gitdiğimiz mahalleri beyân eder

Evvelâ,


Menzil i karye i Habuşi: Diyârbekir eyâle­tinde Harput sancağı hâkinde ve Harput buhayresi kenârında üç yüz hâneli ve bâğlı u bâğçeli Ermenî köyüdür ve ze‘âmetdir. Andan,

Karye i Sarıkamış: Diyârbekir hâkinde (   ) sancağı hudûdunda Kürd ve Ermenî kurâsıdır ve bâğlı u bâğçeli ma‘mûr ze‘âmetdir. Andan yine cânib i şarka bir günde gidüp nehr i azîm Murâd'ı murâd ı hassan üzre geçüp,

Menzil i evsâf ı kal‘a i Palu: Sene (   ) târî­hin­de Sivas'dan Murtezâ Paşa fermânıyla Kür­dis­tân'da kal‘a i Rûm Divriği'ye ve kal‘a i Eğin'e ve kal‘a i Arabkir'e kal‘a i Harput'a ve kal‘a i Pertek'e ve kal‘a i Sağman'a ve kal‘a i Çemişgezek'e ve kal‘a i Mağazbird'e ve kal‘a i Çapakçur'a ve kal‘a i Genc'e ve kal‘a i Atak'a ve kal‘a i Ceski'ye ve kal‘a i Kulp'a ve kal‘a i Tercil'e ve kal‘a i Mehrani'ye ve medine i Muş'a, ba‘dehû avdetde kal‘a i Palu'ya uğrayup cümle evsâfların mufassalan tahrîr olunmuşdur. Ammâ şimdi paşa efendimizin mektûb ı muhabbet-uslûbların Palu Beği Murtezâ Beğ'e verüp paşa efendimize yüz elli deve yükü zahîre gönderüp kendileri dahi paşanın istikbâline müteveccih olup hakîre üç yüz guruş ve bir at ve bir zerdevâ kürk ihsân etdi. Bu Palu kal‘ası nehr i Murâd kenârında evc i âsumâna ser çekmiş kaya üzre olmağile yine nehr i Murâd'ı suhûlet ile ubûr edüp niçe atların rikâblarına nehr i Murâd çıkmışdı, zirâ nehr i azîmdir. Andan cânib i şimâle,

Menzil i karye i Demirkapu: Diyârbekir hâkinde (   ) sancağı hudûdunda Ekrâd u Ermenî köyüdür ve ze‘âmetdir. Bu mahalde Diyârbekir'in reyhân bostânlığına uğrayan nehr i Şatt'ın ibtidâ başının bir fırkası dahi bu Demirkapu kurbünde Çınarlı dere nâm mahalden derilüp Diyârbekir'e gider. Zamân ı kadîmde bu Demirkapu mahallinde Enûşirvân ı âdil bir demir kapu inşâ etmeğile Demirkapu derler. Mukaddemâ bu semtleri kerrât ile ubûr edüp hâlâ yine kâh şimâle ü cenûba serseri gezüp andan,

Menzil i karye i Tirhi: Diyârbekir hükmünde ve (   ) sancağı hudûdunda cümle ahâlîsi Ekrâd­lardır ve câmi‘i var ze‘âmetdir ve kenâr ı Şat'dır. Andan,

Menzil i cisr i ibret-nümâ karye i Birdinic: Nehr i Şat üzre bir âsâr ı acîbe ve binâ-yı garîbe bir göz kantaradır kim vâcibü's-seyrdir. Gerçi bu mahalde Şat azîm değildir ammâ bu pül i azîmin binâsı gâyet musanna‘dır ve Birdinic köyünde Ermenî ve Ekrâdlar sâkindir ve bâğ u bâğçeli ma‘mûr kend i ra‘nâdır. Andan nehr i Şatt'ı ubûr edüp cânib i (   ) sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i Eğîl, ya‘nî şehr i Debil: Evvelâ bânîsi (   ) ve sebeb i tesmiyyesi,

....................(1 satır boş)....................

Ve fâtihi, ibtidâ kayâsıralar elinden (   ) (   ) (   ) feth edüp dâr ı Ermen'dendir. Ba‘dehû sene (   ) târîhinde Fâtih i Çıldır Selîm Şâh ı evvel vüze­râlarından Monlâ İdrîs ile Bıyıklı Mehemmed Paşa Kürdistân hâkimi Ulu Kucur Hân elinden feth edüp Diyârbekir altında hâlâ yine sancak beği hük­mündedir. Beğinin hâssı taraf ı pâdişâhîden 2.000 akçedir. Kal‘asının zemîni Şat kenârında bir yalçın taş üzre şekl i murabba‘ Şeddâdî binâ-yı metîn bir kal‘a i hasîndir. 2.000 toprak örtülü bâğlı u bâğçeli tahtânî ve fevkânî kârgîr binâ hâne i ra‘nâlardır kim cümlesi yalçın kayalar üzre vâki‘ olmuş hevâdâr evlerdir.

Cümleden hâkimi Kacar Beğ oğlu Abdül­mü'min Beğ'in hânesi ma‘mûrdur ve gâyet müsinn ü umûr-dîde beğdir. Livâsında cümle (   ) aded ze‘âmetdir ve (   ) aded timârdır. Cümle (   ) aded asker pür-silâh olup beğiyle sefer eşerler.

Alâybeği ve çeribaşısı vardır ammâ beği Osmânlı beği gibi azl u nasb kabûl etmez. Kânûn ı Selîm Şâh üzre hükûmetdir. Beği fevt olsa sancağı oğluna tevcîh olunur, zîrâ hükûmetdir. Taraf ı pâdişâhîden bunların emîrleri elkâbında "Cenâb" deyü yazılur. Zirâ maktû‘u'l-kalem ve mefrûzu'l-kıdem hükûmet­dir.

Diyârbekir eyâletinde beş hükûmetdir kim mâbüdlerdir. Evvelâ Hükûmet i Cezîre ve Hükûmet i Genç ve Hükûmet i Palu ve Hükûmet i Hazzo ve Hükûmet i Eğîl'dir.

Meğer bu hâkimler bilâ veled fevt olurlarsa hükûmetleri âhara tevcîh olur. (   ) (   ) (   ) (   ) [198a] Bu şehr i Eğîl'i seyr [ü] temâşâ edüp Şatt ı Arab'ı atlarımız ile karşu geçüp,

Der-sitâyiş i kasaba i Hani: Yine Diyârbekir hâkinde (   ) sancağı hükmünde sâhil i nehr i Şat'da bâğlı u bâğçeli ma‘mûr [u] âbâdân kat-en­der-kat hânedân ı müzeyyen bir rabta i zîbâdır.

....................(5 satır boş)....................

Andan yine taraf ı garbîsinde bâğlar içre 9 sâ‘atde,

Evsâf ı kal‘a i Erganî, ya‘nî şehr i Dâr ı Ganî;

Bu kal‘aya Birdinic cisri ve Demirkapu dokuz ve on sâ‘at yerdir. Bu kal‘anın bânîsi ibtidâ Âl i Abbâsiyân'dan Sultân Evhadullahzâde Erganî Sultân binâ etmişdir. (   )

Ve sebeb i tesmiyyesi Er-Ganî'den galat Argını derler. Niçe mülûk destine girip âhir sene 921 târîhinde Kürd Monlâ İdrîs'in i‘ânesiyle Bıyıklı Mehemmed Paşa'ya ahâlîsi mutî‘ olup kal‘anın miftâhların teslîm etdiler. Be‘dehû Süleymân Hân tahrîri üzre Diyârbekir eyâletinde sancak beği tahtıdır. Taraf ı pâdişâhîden beğinin hâssı 2.005 akçedir ve on ze‘âmetdir ve 123 timârdır. Çeribaşı ve alâybeğisi vardır. Kânûn üzre cebelüleri ile cümle iki bin asker olup beğinin livâsı altında sefer eşerler ve yüz elli akçe şerîf kazâdır.

Ve cümle (   ) aded nâhiye kurâlarıdır. Kal‘a dizdârı ve kal‘a neferâtları ve sipâh kethudâyeri ve yeniçeri serdârı (   ) (   ) ve muhtesibi ve şehir subaşısı vardır. Şeyhülislâmı ve nakîbü'l-eşrâfı Diyâr­be­kir'dedir.

Kal‘asının zemîni Şatt ı Arab kenârında (   ) (   ) mahalde şekl i (   ) bir seng-tıraş kal‘a i zîbâ­dır ve (   ) aded kapudur. (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Cebehânesi ve topları ve neferâtları beğinin tarafındandır. İç il olup intihâ-yı serhad olmamak ile cümle mühimmâtları Âl i Osmân tarafından değil­dir. Bu kal‘anın dâ’iren-mâdâr cirmi (   ) adımdır. Derûn ı kal‘ada cümle 2.000 hâne i zîbâlardır ve cümle sütûhları hâk i pâk ile mestûr ve bâğ u bâğçeleri ma‘mûrdur kim Erganî engürü ve bâdesi gâyet meşhûrdur. Ve Şat nehrinin bir başı bu kal‘a hâyilindeki Taht ı Maşad dağlarından çıkup Kara Âmid altında ubûr eder.

....................(5 satır boş)....................

Bu Erganî'den cânib i şarka bir menzilde Sazlık yoluyla kal‘a i Çermik ve kasaba i Abdîher ve kal‘a i sancak ı Siverek ve kal‘a i Rehbi ve kal‘a i Müsin Ruha ve kasaba i Karakayık ve şehr i Gerger ve Çüngüş ve kal‘a i Sofraz ve kasaba i Sur ve kasaba i Kahta ve kal‘a i Hasan Mansûr ve kal‘a i Sadırbaz, ya‘nî Besne ve kal‘a i Mar‘aş'a varınca cümle on dörd kal‘a ve rabtalar ve kurâ ve şehr i imârlar ile anların evsâfı cümle bin elli dokuz târî­hin­de bâlâda mastûr olmuşdur.

Ammâ şimdi bu seyâhatimizde Melek Paşa ile bu taraflara azîmet etmeyüp yine cânib i şarka müteveccih olduğumuzda Erganî beği (   ) Beğ'e paşa efendimizin mektûb ı dürer-bârların verüp paşaya iki yüz deve ve beş at ve beş şeyhânî kılıç ve bir katar kızıl katır hedâyâ verüp hakîre de bir at ve elli guruş ve bir ma‘arravî seyf i âteş-tâb verüp Erganî beğiyle paşanın istikbâline üç bin Kürdistân askeriyle revâne olduk. Cânib i şimâle (   ) sâ‘atde,



Menzil i Başhân: Diyârbekir hâkinde bir hân ı zîbâdır. Erganî beği paşaya hedâyâlarıyla müşerref oldukda bir semmûr kürk giyüp paşanın dâ’ire­sin­de konup günden güne paşanın askeri efzûn olup İpşir Paşa havfinden berî oldu. Ertesi gün paşa efendimiz [198b] mektûb ı dürer-bâr­larıyla Diyâr­bekir vâlîsi Firârî Mustafâ Paşa zim­metinde olan otuz yedi kise karz ı hasen mâlın tah­sîliyçün bu hakîri Diyârbekir'e gönderdi. (   ) (   )

Başhân'dan Diyârbekir'e gitdiğimiz menâzilleri beyân eder


(   ) (   ) (   ) (   ) (   )

Evvelâ bu mahalde paşa efendimizle vedâlaşup paşa cânib i şarka Tercil ve Mifârıkîn sancakları üzre müteveccih oldukda bahâr eyyâmına karîb ol­mağile çemenzâr üzre hayme vü hargâhlar ile meks etmek iktizâ edüp Diyârbekir'de kalan otakları ve Firârî'de olan mâlile çergeler ve çadırlar almak fer­mân edüp du‘â ı hayrile dest-bûs edüp anlar cânib i Tercil'e, bu hakîr Diyârbekr'e revâne olduk.

İbtidâ Başhân'dan kalkup kal‘a i Çermik yolu ile bir harâbe Sakırdiken hânı sağ tarafımızda kalup hakîr on aded huddâmlarım ile cânib i kıbleye gidüp,

Menzil i Ortahân: Diyârbekir hâkinde

....................(1.5 satır boş)....................

Andan yine kıbleye (   ) sâ‘atde,

Menzil i kasaba i harâb Şerbetîn: Diyârbekir hâkinde, gâyet ma‘mûr imiş, hâlâ iki yüz hâneli ve bir câmi‘li ve bir hân ı azîmli ve birkaç dükkân ı muhtasarlı kasabacıktır. Ve bir tekye i atîki var. Eğîl beğinin pederi Kaçar Beğ anda medfûndur. İmâ­re­tinde ta‘âmı âyende vü revendeye mebzûldur. Ve gâyet mahallinde binâ olunmuş ârâmgâh ı kadîm­dir. Cümle, merhûm sa‘îd ü şehîd Kaçar Beğ hayrâ­tıdır. Ve ahâlîsi cümle müselmânlardır. Bu mahalden (   ) (   ) (   ) kal‘ası gâyet yakındır.

Andan yine kıbleye Kara köprü bir musanna‘ cisr i müzeyyendir. Altından Dülhadî suyu akar. İbtidâ tulû‘u (   ) (   ) andan nehr i Şatt'a mahlût olur. Bu mezkûr cisri ubûr edüp Kara Taşlık nâm kaldırımlı râha kadem basdıkda el-azametullah bârân ı rahmet semâdan nüzül edüp bizi eyle etdi kim, atlarımızda ve bizde cân u mecâl kalmayup yetmiş bin renc [ü] anâ ve rîh i fenâ çekerek bir cây ı menâs bulmayup (   ) sâ‘atde,

Evsâf ı şehr i Hâmid, ya‘ni kal‘a i Kara Âmid belde i müzeyyen Diyârbekr i mehâmid

Sebeb i tesmiyesiyçün niçe bin gûne kîl ü kâl tahrîr etmişler, ammâ ibtidâ sebeb i binâsı: Hazret i Yûnus Nebî aleyhisselâm Musul ı atîkde sâkin olup ol diyârlarun halkını dine da‘vet edüp aslâ bir ferd i âferîdeden bir kimesne îmâna gelmediklerinden gâyet müte’ellim olup Musul halkına bed-du‘â edüp eski Musul harâb oldu. Andan Diyârbekr'e geldikde ahâlîsi mu‘cize istemeden cümlesi İslâm ile müşerref olduklarından Yûnus Nebî aleyhisselâm mahzûz olup "İliniz vilâyetiniz ma‘mûr u âbâdân ve halkınız dâ’imâ mesrûr [u] şâdân olup cümle evlâd u ıyâlleriniz mu‘ammer ü mu‘ammere olup necîb ü reşîd olalar!" deyü du‘â ı hayr edüp Fızkayası nâm mahalde bir gâr ı yetîmân içre yedi yıl sâkin oldu.

Hikmet i Hudâ ol asırda bir duhter i pâkîze-ahter melîke var idi kim Amalâk kızlarından idi. Yûnus Nebî'ye îmân getirüp müslime oldu. Ve gâyet zengine idi kim niçe bin kenz i Kârûn'a ve dahme i Efrâsiyâb'a mâlike idi. Hazret i Yûnus'un ta‘lîmile ol melîke bu Diyârbekr'i siyâh seng i hârâdan Fızkayası'nda binâ etdiğiçün ol kızın nâmile müsemmâ olup müverrih i Acem "Diyâr ı Bikr" derler, ya‘nî "Kız şehri"dir, ammâ müverrihân ı Rûm ı zevî'l-mefhûm cümle der i dîvârı seng i hârâ (   ) (   ) olmağile "Kara Âmid" derler. Ve defter­hâne i pâdişâhîde eyle tahrîr olunmuştur.

Netice i merâm niçe bin devletden devlete in­tikâl edüp Enûşirvân'dan sonra Ermen tâ’ifesi des­tinde gâyet ammâr olduğiyçün müverrihler vilâyet i Ermen'den add ederler.

Ba‘dehû sene 10 hicret i nebeviyyeden sonra Hazret-i Ebâbekr-i Sıddîk hilâfetinde Hazret i Hâlid yetmiş bin aded askere serdâr ı mu‘azzam olup bu Diyârbekr'i dest i Kayâsıra Ermenîlerinden darb ı tîğ ile feth ederken niçe bir küffâr salâbet i cüyûş ı müvahhidîn havfından kendüleri içkal‘adan aşağı atup Fızkayası üzre düşüp cümle pâre pâre olup hamd i Hudâ kal‘a i Diyârbekir feth oldu.

Ba‘dehû yine Ermen küffârı istîlâ edüp yetmiş sene Âmid'e mâlik oldular. Âhir Kürdistân'da Âl i Abbâsiyân'dan Sultân Evhadullah oğlu Sultân (   ) (   ) Diyârbekir üzre deryâ-misâl asker ile gelüp kâmil yedi ay muhâsara edüp derûn ı kal‘ada mütehassın olan kefere vü fecere kaht-ı galâdan amân deyüp kal‘ayı (   ) (   ) (   ) Sultân'a yedi şart üzre teslîm etdiler.

Şart ı evvelleri, .ahd i i.Ömer; üzre birer altun cizye vereler.

Şart ı sânî, derûn ı kal‘ada deyrleri münhedim olmaya.

Şart ı sâlis, papas u bıtrîk ve kıssîs ü ruhbânlar;ı harâc vermeyeler.

Şart ı râbi‘, tüccârları müselmânlar gibi gümrük öşrü vereler.

Şart ı hâmis, derûn ı kal‘ada hânelerinde sâkin olalar.

Şart ı sâdis, maşâd ı kadîmlerinde lâşe i murdâr­ların defn edüp gûristânları bâğ u bâğçe olmaya.

Şart ı sâbi‘, alaca destârlarına bir kimse mâni‘ olmaya deyü bu yedi şartları hayyiz i kabûlde vâkı‘ olup kal‘ayı teslîm [199a] edüp hâlâ derûn ı kal‘ada kefereler vardır kim merkûm yedi şart üzre ellerinde selef selâtînlerinün yarlığ ı belîğ ahid­nâmeleri vardır.

Bu Sultân (   ) (   ) evlâd ı evlâda Diyârbekr'e mâlik i mülk olup tâ Sultân Selîm i Evvel asrında Diyârbekir hâkimi el-melikü'l-muzaffer Sultân (   ) (   ) idi. Selîm Hân Çıldır gazâsına giderken bu Diyârbekir Ekrâdları rehzenlik edüp cüyûş ı müs­limîne Kemâh ve Tercân ve Bâybûrd ve Çânhâ kal‘aları râhlarında hayli rahne verirler. Selîm Hân'a bu ahvâl i pür-melâl mün‘akis olup fi'l-hâl Diyâr­bekir hâkimine bir muhabbetnâme ile dergâh ı âlî kapucıbaşısın gönderüp nâme i hümâyûnunda: "Benim karındaşım, lutf edüp taht ı hükûmetinizde olan Ekrâd ı eşirrâlarınız zabt u rabt idesiz", deyü ricânâme tahrîr etdi. Nâmeyi hâkim i Âmid kırâ’at edüp mefhûmu ma‘lûmu oldukda bir nâme ile âdem gönderüp, "Eğer Şâh İsmâ‘îl'den in­tikâm alabilirsen, menim dahi Diyârbekr'ümün iki yüz bin tüfeng-endâz Kürd'imden intikâm alasın" deyü nâmesi geldikde Selîm Hân eydür: "Elsinetü'l-halk aklamu'l-hakdır".1. Diyârbekir hâkimi bize icâzet vermiş kim ‘Diyârbekrimün Ekrâdından in­tıkâm alasın’ demiş. Olmaya; illâ hayr", deyüp azm i râh ı gazâ-yı Çıldır edüp isti‘ânet i Cenâb ı Bârî yârı olup şâh ı bed-fi‘âli münhedim edüp man­sûr u muzaffer yine Erzurûm'a gelüp yüz bin asker i İslâm'a Bıyıklı Mehemmed Paşa'yı serdâr ı mu‘azzam edüp kat‘–ı menâzil ederek kal‘a i Diyârbekr'i muhâsara edüp yetmiş gün neberd i azîm edüp Dağkapusu ve Mardinkapusu cânib­lerinden tarabât ı top ı kûpdan rûy ı dîvâr niçe yerden rahnedâr olup guzât ı müslimîn yürüyüş sadedinde iken gördüler kim Mardin tarafından bir azîm asker gelir. Talî‘a i askerden bir kaç âdem ileri ordu-yı İslâm'a gelüp mektûbları serdâr ı mûma-ileyh Bıyıklı Mehemmed Paşa'ya verüp kırâ’at etdikde serdâr safâsından raks edüp eydür: "Ey gâzîyân, Çıldır cenginde bize imdâda gelen Amâdiye hâkimi Monlâ İdrîs haz­ret­leri kırk bin askerile yine imdâda gelirmiş. Ol nümâyân olan asker odur. Hemân gelüp ordu-yı İslâm'un bir tarafında meks etsinler", deyü fermân edüp ol ân asker i Mollâ İdrîs gelüp emân verme­yüp meterise girerler. Bu hâli derûn ı kal‘ada olan kavm i Ekrâd görüp "Emân, ey güzîde i Âl i Osmân" deyüp kal‘a i Diyârbekr'i bâ-sulh vezir i rûşen-zamîr Bıyıklı Mehemmed Paşa'ya verdiler, bâ-i‘ânet i Monlâ İdrîs i Amâdî.

Ba‘dehû derûn ı kal‘adan cümle Ekrâd üryân u biryân hâkimleriyle Mardin'e vardılar, anda dahi duramadılar. Bu haber i meserret Tercân sahrâsında Selîm Hân ı Evvel'e sene 921 târîhinde varup serdâr ı müşârûn-ileyhe Diyârbekr'i mü’ebbed ve Monlâ İdrîs'e dahi Amâdiyye'yi mü’ebbed verüp ahidnâmeler tahrîr eyledi. Anınçün müverrihân ı Rûm "Feth i Selîm Hân, be-dest i Ebü'ş-şevârib Mehemmed Paşa bâ-i‘ânet i Monlâ İdrîs" deyü fetihnâmesin böyle tahrîr ederler.

Ba‘dehû Sultân Süleymân aleyhi'r-rahmeti ve'l-gufrân Bağdâd ı behişt âbâd fethine giderken bu Diyârbekr'ün âb [u] havâsından hazz edüp "Amâr ola benim Kara Âmid'im" deyü anda meştâ verüp üç ayda on bin kîse akça kesdirüp sikkesinde "Sultân Süleymân b. Selîm Hân azze nasruhû, duribe [fî] Kara Âmid" deyü. Hâlâ ol akçayı zemîne defn eden zemînî-mezheblerde Kara Âmid sikkesiyle mes­kûk sîm i hâlis akça çokdur. Ba‘dehû bu vilâyet i Diyârbekr'i Süleymân Hân tahrîr edüp vezâret ile eyâlet etmişdir.

Der-beyân ı kânûnnâme i Süleymân Hân be eyâlet i Diyârbekr; i Kürdistân

Evvelâ kânûn üzre Diyârbekir üç tuğlu vezâret­dir. Taraf ı pâdişâhîden evâmir i şerîfleri "Düstûr ı mükerrem ve müşîr i müfahham" ıstılâhıyle yazılır. Kânûn üzre vezîrinün hâssı on iki kerre yüz bin ve altı yüz altmış akçedir.

Ve eyâlet i Diyârbekir cümle on altı sancakdır ve beş sancak dahi hükûmetdir, ammâ on dokuz sancağın on ikisi sâ’ir memleketin eyâletinde olduğu gibi timâr u ze‘âmetlüdür ve devlet tarafın­dan azl [u] nasb olunurlar, ammâ sekiz sancak dahi Ekrâd beğleridir. Hîn i fetihde Bıyıklı Mehemmed Paşa arziyle ol beğlere hatt ı şerîfler ile yurdluk ve ocaklık deyü mü’ebbed verilmişdir. Aslâ azl u nasb kabûl etmezler. Merkûm beğün biri fevt oldukda yeri(ni) oğullarına yâhûd akrabâlarına verilür, ammâ sâ’ir sancaklar gibi ebvâb ı mahsulâtları tahrîr olunup içinde timâr u ze‘âmetleri vardır. Bir sefer vâki‘ olsa erbâb ı zu‘amâsı ve erbâb ı timârları alâybeğileri ve çeribaşılarıyla Diyârbekir vezîrlerinin kolunda sefer eşerler. Eğer fermân olunan hizmete gelmezlerse sancakları oğluna yahûd akrabâsına verilür. Bu zikr olunan sancaklardan mâ‘adâ beş sancak dahi mefrûzü'l-kalem ve maktû‘u'l-kıdem hükümetler tahrîr olunmuşlardır. Bunların [199b] içinde timâr u ze‘âmet yoktur. Hâkimleri mülkiyet üzre tasarruf ederler. Ebvâb ı mahsûlâtları her ne ise hâ­kimleri mutasarrıfdır. Âl i Osmân padîşâhı tara­fın­dan bu hâkimlerin emr i pâdişâhîlerinde "Cenâb" elkâb ile yazılur.

Diyârbekr'ün Osmânlı sancakları bunlardır: Evvelâ sancağ ı Harput ve Arganî ve Siverek ve Nısı­bîn ve Hasankeyf ve Çemişgezek ve Si‘îrd ve Mifâ­rı­kîn Akçakal‘a -kurb ı Nısîbîn- ve Habur ve Sin­câr. Ve sancak ı Diyârbekir paşa tahtı sancağıdır. Bu san­cak­lar cümle Osmânlı beğleridir, ammâ yurdluk ve ocak­lık sancakları bunlardır kim zikr ol­unur: Ev­velâ san­cağ ı Şağmân ve sancağ ı Kulp ve sancağ ı Mih­rânî ve sancağ ı Tercil ve sancağ ı Âtâk ve san­cağ ı Pertek ve sancağ ı Çapakçur ve sancağ ı Çermik.

Bunlar kânûn üzre ocaklık iken beğleri bi-lâ-veled fevt olup inkırâz bulmağ ile hâlâ Osmânlı san­cağı olml; ve Hükûmet i Genc ve Hükûmet i Palu ve Hükûmet uşlardır. Ammâ,



Eyâlet i Âmid'de hükûmetler bunlardır kim zikr olunur: Evvelâ Hükûmet i Cezîre ve Hükû­met i Eğîl Hazzo.

Bu beş aded hükûmet serbest mîr i mîrânlık pâyesiyle hâkimlerdir, ammâ yine vezîrleriyle sefer eşmeğe me’mûrlardır. Bu beş hükûmetile cümle-i cümele yigirmi beş aded Diyârbekir sancakları ol­muş olur.

{Ammâ Akçakal‘a ve mîr i şehr- [(   )] ve mîr i Pesyân ve mîr i Pozân ve mîr i Hânçük ve mîr i (   ) (   ), ümerâlar gibi üç yüz boy beğleri vardır}. Ammâ Diyârbekr'in bir hâkimi dahi timâr defterdârıdır. Ve bir hâkimi dahi defter kethudâsıdır ve biri dahi mâl defterdârıdır. Bunlarun hâsları 40.399 akçedir.

Ammâ ancak paşa tahtı olan livâ yı Âmid'de ze‘âmet 9 adeddir, ve timâr 168 adeddir. Ancak sancağ ı Diyârbekir'de kânûn üzre cebelüleriyle iki bin pür-silâh asker olur, ammâ cebelüsüz yedi yüz asker olur. Ammâ cümle eyâlet i Diyârbekir'de cemî‘i sancakları askeriyle hîn i seferde cebelüleri ile otuz bin asker i pür-silâh olur. Ve paşasının hâssına göre üç bin güzîde asker olur. Zâde(ka)­[hüma]llahu.



Eyâlet i Diyârbekir'de olan cemî‘i sancak beğlerinin ve ocak beğlerinin ve hâkimlerinin kânûn üzre hâsların beyân eder

Evvelâ hâss ı mîr i livâ yı Hazzo

219.999

ve hâss ı mîr i Arganî

200.515

ve hâss ı mîr i Siverek

403.043

ve hâss ı mîr i Atak

447.200

ve hâss ı mîr i Tercil

445.200

ve hâss ı mîr i Çermik

214.000

ve hâss ı mîr i Hasankeyf

203.955

ve hâss ı Eğîl, ocaklık

296.750

ve hâss ı mîr i Çapakçur

370.000

ve hâss ı mîr i Çemişgezek

334.223

ve hâss ı Sağmân

369.057

ve hâss ı mîr i Si‘îrd

223.772

ve hâss ı Akçakal‘a

200.000

ve hâss ı mîr i şehr i (   )

191.517

hâss ı mîr i Pesyân u Pozan

100.000

hâss ı mîr i Kulp, ocaklık

166.667

ve hâss ı mîr i Hânçük

427.900

ve hâss ı mîr i Pertek

380.000

ve hâss ı mîr i Genc

278.340

ve hâss ı defterdâr ı hazîne i Kara Âmid

140.395

hâss ı kethudâ-yı defterdâr ı Diyârbekir

100.924

hâss ı ze‘âmet i defterdâr ı timârhâ-yı Âmid

80.000

Kânûn ı Süleymân üzre eyâlet i Diyârbekr'in cümle sancak beğlerinün hâss ı hümâyûnları pâyeleri cihetiyle bu yüzden tahrîr ü terkîm olundu.

Eyâlet i Diyârbekir'de cümle askerî tâ’ifesi hâkimlerini ayân u beyân eder

Evvelâ cümleye zâbıt [u] râbıt serdâr ı mu‘az­zam Diyârbekir vezîridir.

İkinci kethudâsıdır; üçüncü hâkim i Cizre ve dördüncü hâkim i Egîl ve beşinci hâkim i Genc ve altıncı hâkim i Palu ve yedinci hâkim i Hazzo.

Ve bâlâda hâslarıyla tahrîr olunan on sekiz aded hâkim ümerâlar ile yigirmi beş hâkimdir. Yigirmi altıncı hâkim mâl defterdârıdır; yigirmi yedinci kethudâ-yı çavuşândır; yigirmi sekizinci hâkim (ve) ze‘âmet defterdârı; yigirmi dokuzuncu defter emîni ve otuzuncu çavuşlar emînidir, otuz birinci çavuşlar kâtibidir; otuz ikinci alâybeğidir. ve otuz üçüncü çeribaşıdır.

Ammâ her sancakta birer alâybeği ve çeribaşı olmağile otuz sekiz aded zâbıtlar dahi olur. Ol hesâb üzre eyâlet i Diyârbekir'de yetmiş bir zâbıt eder.

Yetmiş birinci hâkim sipâh kethudâyeridir. Yetmiş ikinci yeniçeri serdârıdır ve yetmiş üçüncü kal‘a dizdârıdır ve yetmiş dördüncü rûznâmeci Hüse­yin Efendi'dir ve yetmiş beşinci paşa beytü'l-mâl­cısıdır ve yetmiş altıncı şehir voyvodasıdır ve yet­miş yedinci hâkim muhtesib ağadır ve yetmiş seki­zin­ci zâbit gümrük bâcdârıdır. Ve yetmiş tokuzuncu muhassıl ı harâcî ağadır. Ve sekseninci hâkim hâne avârızcısıdır ve seksenbirinci hâkim şâh­benderdir.

El-hâsıl üç yüz boy beğleriyle cümle eyâlet i Diyârbekir dört yüz hâkim add olunur. Bunlar cümle hâkim i örflerdir kim şer‘ile âdem katl eder­ler.

Der-beyân ı hâkim i şer‘ i mübîn

Evvelâ şehr i Âmid beş yüz akçe şerîf mevle­viyyetdir. Rü’ûs ı hümâyûn ile taraf ı pâdişâhîden dergâh ı âlî kapucularından keçeli muhzırbaşısı ve keçeli yeniçeri çukadârı vardır ve esbâb ı ihtişâm içün atına saçaklı abâyî urur ve taht ı hükûmetinde cümle (   ) aded nâhiye nâ’ibleri vardır. Bu nevâhî­den mollâsına ber vech i adâlet beher sene kırk kîse i Rûmî olur, ammâ paşasına bu vâsi‘ eyâletden yüz bin guruş olur.

Ve kadı'nın taht ı hükûmetinde Diyârbekir sancağı cümle (   ) aded kazâdır kim anları beyân eder [200a]

Evvelâ Diyârbekr'in cânib i garbîsinde,



Yüklə 7,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   74




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin