Fikh-i ekber


Kıyamet Cennet Ve Cehennemle İlgili Küfür Sözleri



Yüklə 1,59 Mb.
səhifə68/69
tarix30.12.2018
ölçüsü1,59 Mb.
#88233
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   69

Kıyamet Cennet Ve Cehennemle İlgili Küfür Sözleri.

Bil ki şüphesiz Kıyameti, Cennet ve Cehennemin varlığını inkâr eden, yahut Kıyametteki amellerin tartılmasını, sıratı, yahut hesabı, yahut insanlara verilecek amel defterlerini inkâr eden kişi kâfir olur. Çünkü bunlar Kitap Sünnet ve İcma-i Ümmetle sabittir. Bir kim­se öldükten sonra dirilmeyi inkâr etse ittifakla kâfir olur.

Bir kimse zulmettiği kişiye: Kıyamette o izdihamlı zamanda be­ni nereden bulacaksın, dese kâfir olur. Çünkü bu sözü ile Allah'ın yaratıklar üzerindeki gücünü inkâr etmiş olur.

Yine bir kimseye eğer hakkımı bugün vermezsen Kıyamet gü­nünde fazlasıyla vereceksin, denilse o da buna karşılık: Kıyamet gü­nüne varıncaya kadar çok zaman vardır. Kıyamete kalmaz, dese kâ­fir olur. Çünkü Kıyametin vukuunu uzak görmüş olur. Eğer kendisi ile Kıyamet arasındaki zamanın uzunluğunu kasdederse kâfir olmaz.

Yine bir kimse alacaklısına: Paralarımı bu dünyada ver, zira Kı­yamette para yoktur, bana ödeyemezsin. Borcuna karşılık iyiliklerin alınacaktır, dese o kişi de: Bana daha para ver de Kıyamette alırsın, yahut Kıyamette iste, yahut sen daha ver, ben sana toptan hepsini Kıyamette veririm, derse kâfir olur. Çünkü bu Hz. Peygamber'in bu konudaki hadisi ile alay etmek ve Kıyametin akibetinden korkma­maktır.

Yine bir kimse: Bana bu dünyada buğday ver, Kıyamette arpa al, derse; yahut bunun aksini söylerse kâfir olur. Çünkü bu açıktan alay etmektir.

“Fetâvâ-i Suğrâ”da yahut “Felâvâ-i Kadihan”da şöyle deniliyor: Bir kimse: On dirhem borçlu bulunduğu kimseye, bana on daha ver. Kıyamette yirmi alırsın, dese kâfir olur. “Mahşerden bana ne” Mahşer'den korkmuyorum, Kıyametten korkmuyorum” dese yine kâfir olur.

“El-Hâvî”den: Bir kimse Âdemoğlu'ndan başka bütün yaratık­lar Kıyamette mahşer meydanında toplanmayacaktır, dese kâfir olur. Çünkü hayvanlar arasında da kısas olacağı hadis-i şerif ile sa­bittir. Hayvanlar birbirinden hakkını aldıktan sonra Allah Teâlâ: onlara: Toprak ol, diyecek ve toprak olacaklar. Bu esnada kâfirler: Keşke ben de toprak olaydım, diyecekler.

Yine bir kimse: Bana dünyadan ve dünya lezzetlerinden bir şey vermedikten sonra Allah beni niçin yarattı bilmiyorum, derse Ebû Hâmid'e göre kâfir olur. Çünkü insan dünyadan ve dünya lezzetle­rinden bir şey almak için değil Allah Teâlâ'ya ibadet etmek için ya­ratılmıştır. Bu sözü ile yaratılış gayesine itiraz etmiş ve Allah'ı tanı­mamış oluyor, bu noktada ona karşı gelmiş bulunuyor. Bir kimse yi­ne: Allah falancayı niçin yarattı anlamıyorum, dese kâfir olur.

“El-Cevahir” adlı kitaptan: Bir kimse: “Allah bana falanca ile Cennete gir dese girmem, derse kâfir olur.

“El-Hülâsa”dan: Bir kimse: “Falanca olmadan, yahut sen olma­dan Allah bana Cennet verse girmem; yahut falanca ile birlikte Cennet'i dahi istemem; yahut Allah'a kavuşmayı isterim, fakat Cenne­ti istemem, dese kâfir olur. Çünkü Allah'ın iradesine karşı gelmiş olur.

“Zahiriyye” adlı fetva kitabında kaydedildiğine göre, bir kimse Cennet'e sensiz girmem, yahut falanca ile Cennet'e girmem emredilse girmem, yahut Allah bana senden sebep, yahut bu işten sebep Cennet verse istemem, dese kâfir olur.

“El-Hulâsa” adlı kitaptan: Bir kimseye: âhirete nail olabilmen için dünyayı terket, denilse ve buna karşılık o kimse: peşini vereseyeye değişmem dese kâfir olur.

“Zahirîyye” adlı kitaptan: Âhirette istediği kadar olsun, esas dünyada ekmek gerekir, diyen kimse de kâfir olur. “EI-Muhît”adlı kitaptan: Bir kimse, seninle beraber Cehennem çukuruna kadar, yahut Cehennem kapısına kadar giderim, fakat içeri girmem derse kâ­fir olur. Bu söz ile kafir olmayacağını da savunan ilim adamları var­dır. Çünkü bundan maksat, küfürden başka seninle her kötülüğü iş­lerim, demektir. Fakat seninle Cehennemin yoluna, yahut Cehenne­me girerim, derse kâfir olur.

“Fetâvâ-ı Suğrâ”dan: Hastalığı şiddetlenince: Allah'ım, istersen beni mümin olarak, istersen kâfir olarak öldür, derse kâfir olur. Çün­kü bu sözü söyleyen hasta nazarında küfür ile iman eşit duruma gelmiştir. Yine bir kimseye çeşitli musibetler ve belâlar gelince: Yâ Rabbi malımı aldın, sunu şunu aldın, yine ne yapıyorsun? Yahut ne yapmak istiyorsun? Yahut yapmadığın ne kaldı ki? ve benzeri söz­ler sarfederse AbdülKerîm b. Muhammed bu kişinin kâfir olacağı cevabını vermiştir.

“El-Cevahir” adlı kitaptan: Bir kimse Allah Cehennemin üstün­de, yahut Cehennem'den başka ne yapabilir? derse kâfir olur. Çün­kü Allah'ın kudretini sadece Cehennem'e hasretmiştir.

Yine bir kimse bir âlim bir fakire sadaka verince Kıyamet gü­nünde melekler davula tokmak vurur, yahut gökteki melekler davul çalar, derse kâfir olur. Çünkü bu söz ile gaybtan haber verdiğini id­dia ediyor, melekler hakkında yalan konuşmuş oluyor ve âlimlerde alay etmiş oluyor.

“Ez-Zahîriyye” adlı kitaptan: Sihir yapanın sahir olduğu bilinir­se öldürülür, tevbeye çağrılmaz ve sihiri bırakıyorum, sözü kabul edilmez. Belki sihirci olduğunu ikrar ederse kanı helâl olur. Yine sihirci olduğuna şahidlik edenler bulunursa öldürülmesi gerekir. Fa­kat şu kadar zamandan beri sihir yapıyordum, ama şimdi bırak­tım, derse bu kişiye dokunulmaz. Kâhin de sahir gibidir.

Bir müslümanın Kitap ehli zımmı ana babası bulunsa onları ki­liseye götüremez. Çünkü onların kiliseye gitmeleri Allah'a karşı bir isyandır. Allah'a isyanda bulunan yerde kula itaat yoktur. Fakat ki­liseye gitmiş bulunan ana -babasını evlerine getirmek ise mubahtır. Bunu yapmak caiz olur. Ve bu dönüşlerinin kiliseden son dönüşleri olması umulur. Allah'ın onları tevbe etmeye muvaffak kılması ümid edilir.

Her müslümanın küfürden Allah'a sığınması ve bu duayı sabah akşam okuması gerekir.

“Allahım! Şüphesiz bilerek bir şeyi ortak koşmaktan sana sığı­nırım ve bilmeyerek yaptıklarımdan dolayı günahlarımın örtülmesi­ni isterim. Şüphesiz sen gayba ait bilgileri ziyade bilensin.”

Bu ilâve bölüm, şerh etmek istediğimiz kitabın sonu tamamlayıcısıdır. Allah Teâlâ'dan dünyada ve âhirette afiyet dileriz, sonumu­zu güzel yapmasını isteriz ve en yüksek makama ulaştırmasını, bu dünyada bizi korumasını ve kendine kavuşmayı nasib etmesini dile­riz. Muhakkak Allah kullarına yardımcıdır ve kullarının dostudur.



İşin evvelinde de sonunda da Allah Teâlâ'ya hamd olsun. Açık ve gizli olarak Peygamber'i Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi vesellem'e selâm olsun Allah Teâlâ “Âmin” diyen kullara rahmet etsin. Allahım, bu kitabın müellifini yazarını ana babasını okuyu­cusunu, dinleyicisini mağfiret et, ey merhamet edenlerin en merha­metlisi. Âmin.


1 İmam Âzam'ın hayatından özetleme kısmı, kitaba bir giriş mahiyetinde okuyuculara faydalı olur düşüncesiyle tarafımızdan ilâve edilmiştir. Hayatı ile ilgili bilgiler konusunda Muhammed Ebû Zehra'nın “İslâm'da Fıkhî Mezhepler Tarihi” adlı kitabı İle Abdurrahman Eşref’in “Tabakat'ül-Ümem” adlı kitabının ilgili bölümlerinden faydalandık. (Y. Vehbi Yavuz)

2 İbn-i Mâce, C: II, s. 1322, H. No. 3993; Tirmizî, İman, 18. Bab. 18

3 İbn-i Mâce, C: II, s. 1302, H. No: 3950.

4 En-Nahl: 16/120.

5 Tâhâ: 20/123.

6 Buradan meşgaleden maksat, insanı Allah'dan meşgul etmesidir. Hadîs, Fıkıh ve Tefsir gibi rivayete dayalı bilgiler, maksat itibariyle insanı Allah'a ulaştırdığından, şeytan bunlara karışamaz, demektir. (Mütercim).

7 Müslim, c. IV. s. 2055, H. No: 2670; Ebu Davud, Kitabussünne, bab: 5.

8 Müslim, C: IV, s. 2055; H. No: 2670; Ebû Dâvud, Sünne Bab, 5.

9 İmam Şafii devrindeki kelâmcılar, Ashab ve Tâbiûn akidesinden ayrıldıkları için bu şeklide kabul edilmişlerdir. Günümüzdeki kelâmcılar ise Ashab ve Tâbiûn inancını yerleştirmek için kelâm ilmî ile meşgul oluyorlar. Bu­günkü İslâm kelâmcıları bu hüküm altında değillerdir. (Mütercim).

10 İbrahim: 14/52.

11 Ankebût: 29/51-26.

12 Tâhâ: 20/5.

13 Fâtır: 35/10.

14 Şûra: 42/11

15 Tâhâ: 20/110.

16 El-En'âm: 6/68.

17 EI-Bakara: 2/26.

18 El-İsrâ: 17/82.

19 En-Nîsâ: 4/65.

20 El-Bakara: 2/42-32.

21 Lokman: 31/25.

22 Zümer: 39/3.

23 Mâide: 5/3-36.

24 İbrahim: 14/52.

25 Ankebût: 29/51.

26 El-Haşr: 59/7.

27 İbrahim: 14/10.

28 Lokman: 31/25.

29 Rûm: 30/30.

30 El-Bakara: 2/164.

31 Müminûn: 23/12-14.

32 Fussilet: 41/53.

33 Hud: 11/53-54.

34 Zumer: 39-62

35 Yûnus: 10/3.

36 Mücadele: 53/22.

37 Buhari, Cüz: I, s. 110, Bab.1

38 Zuhruf: 43/19.

39 Sâffât: 37/153-154.

40 Müminûn: 23/16.

41 Yasin: 36/77, 78, 79.

42 Tirmizî, C: IV, s. 679.

43 Tirmizî. C: IV, K. 40, H. No: 2577, s. 703.

44 Nisa: 4/56.

45 İhlâs: 112/50.

46 Cin: 72/3.

47 Enbiyâ: 21/22.

48 Müminûn: 23/91.

49 Muhammed: 47/38.

50 Şûra: 42/11.

51 Fâtır: 35/15.

52 Mülk: 67/14.

53 En'âm: 6/59.

54 El-Hac: 22/1.

55 El-Enfâl: 8/23.

56 El-En'am: 6/28.

57 El-Mücadele: 58/8.

58 EI-Bakara: 2/117-60

59 Şûra: 42/51.

60 El-İnsan: 76/30.

61 Fussılet: 41/40.

62 İbrahim: 14/27.

63 Mâide: 5/1.

64 En'ara: 6/125.

65 El-Bakara: 2/185.

66 A. Hanbel, Müsned, C. II. s. 248.

67 El-Bakara: 2/185.

68 El-Nisâ: 4/164.

69 El-Bakara: 2/174.

70 Rahman: 55/29.

71 En-Neml: 27/88

72 Rûm: 30/40.

73 Zâriyât: 51/56.

74 Kaynağım bulamadım.

75 İştikak, kaynak demektir. Müştak: Kaynaktan çıkarılan demektir.

76 El-Enbiya: 21/2.

77 Et-Tevbe: 9/6.

78 El-Kasas: 28/30.

79 El-Hadid: 57/3.

80 Yasin: 36/39.

81 El-Ahkâf: 46/11.

82 Bakara: 2/75.

83 Tevbe: 9/6.

84 En-Nahl: 16/98.

85 En-Nisâ: 4/164.

86 El Araf: 7/143

87 Şûra: 42/11.

88 A'raf: 7/143.

89 Fussılet: 41/2.

90 Müddessir: 74/26.

91 Müddessir: 74/25.

92 El-Â'râf: 7/148.

93 El-A'râf: 7/143.

94 El-Bakara: 2/174.

95 Mû’minûn: 23/108.

96 Mutaffifin: 83/15.

97 El-Â'râf: 7/54.

98 Fussilet: 41/21.

99 El-Kasas: 23/30.

100 Kasas: 28/30.

101 Naziat: 79/24.

102 Fatır: 35/3.

103 El-Hâkka: 69/40.

104 Şûra: 42/11.

105 Tâhâ: 20/110

106 Müslim, sahih, c. I, s, 352, H. No: 222, K. Sala, M. F. A. Bakî Neşri.

107 Mâide: 5/17.

108 En'am: 6/19.

109 El-Bakara: 2/22.

110 Şura: 42/11.

111 El-Bakara: 2/137.

112 El-Kasas: 28/88.

113 Er-Rahman: 55/27.

114 El-Leyl: 92/20.

115 El-Feth: 48/10.

116 Sa'd: 38/75.

117 Yasin: 36/83.

118 Mâide: 5/116,

119 El-Bakara: 2/115.

120 Tâhâ: 20/39.

121 Tur: 52/48.

122 Zümer: 39/67.

123 Tâhâ: 20/5.

124 Âl-i İmran: 3/7.

125 Buhari, Enbiya, bab: 1; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 251;

126 A. b. Hanbel, Müsned, c. II, s. 173;

127 Buharî, c. VIII, s. 225;

128 Müslim, c. IV, s. 2113, K. Tevbe.

129 En-Nihaye fî Carib'i ilhadis, c. V, b. 300.

130 İbn-i Mace; c. II, s: 936; H. No; 2557.

131 Buharî, C. V. S. 125, İstizan, Bak. 1

132 Fâtır: 35/1.

133 Zümer: 39/62.

134 Ahzâb: 33/40.

135 Mülk: 67/14.

136 Yûnus: 10/61.

137 Kaynağını bulamadım.

138 Yasin: 36/83.

139 Nisa: 4/78.

140 Rûm: 30/25.

141 Zümer: 39/62.

142 El-Kamer: 54/52-53.

143 Yunus: 10/88.

144 El-İsrâ: 17/85.

145 Enam: 6/148.

146 Nahl: 16/35.

147 Zuhruf: 43/20.

148 Hicr: 15/39.

149 Yunus: 10/99.

150 Bakara: 2/253.

151 En'âm: 6/148.

152 İbrahim: 14/4.

153 El-Â'raf: 7/178.

154 En-Nisâ: 4/78.

155 En-Nisâ: 4/79.

156 Nisa: 14/78.

157 Felak: 113/2

158 Cin: 72/10.

159 Şûra: 42/30.

160 Tegâbün: 64/2.

161 Yunus: 10/44.

162 El-Bakara: 2/243.

163 Tirmizi, c. IV, H. 2144, K. kader

164 Buhari, c. 7, s. 210 kader, 1; Müslim, 4. s. 2041,'H. No: 2648. 128

165 Buhari, c. 7, s. 210 kader, 1; Müslim, 4. s. 2041,'H. No: 2648. 128

166 Rûm: 30/30.

167 Muslim c. IV, s. 2043 H. No. 2657 K. Kader, 5.

168 İnsan: 76/3.

169 A'raf: 7/172.

170 El-İsrâ: 17/15.

171 Ebû Davud, c. II, s. 529, K. Sünne.

172 En-Nisâ: 4/136.

173 El-A'raf: 7/172.

174 Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, s. 272.

175 Mâcadele: 58/6.

176 Mü’minün: 23/53.

177 Fatiha: 1/4.

178 Zümer: 39/62.

179 Nahl: 16/17.

180 Sâffât: 37/96.

181 Kaynağım bulamadım

182 Sâffât: 37/95

183 Mülk: 67/14.

184 Enfal: 8/17.

185 Muhammed: 47/38

186 Rûm: 30/40.

187 El-Bakara: 2/21.

188 Mü'minûn: 23/14.

189 Mâide: 5/110.

190 El-Kasas: 28/68.

191 AI-i İmran: 3/32.

192 Âl-i İmran: 3/76.

193 AI-i İmran: 3/134

194 El-Bakara: 2/222.

195 Al-i İmran: 3/32.

196 Al-i İmran: 3/57.

197 Zümer: 39/7.

198 En-Nahl: 16/90.

199 Er-Râ'd: 13/31.

200 Es-Secde: 32/13.

201 İnsan: 76/30.

202 Mâide: 5/1.

203 Enbiyâ: 21/23.

204 Enbiyâ: 21/23.

205 Zümer: 39/7.

206 El-Bakara: 2/286.

207 El-Bakara: 2/6.

208 Âl-i İmran: 3/83.

209 En'âm: 6/149.

210 Âl-i İmran: 3/97.

211 En-Nisâ: 4/31.

212 Ahmed b, Hanbel Müsned.

213 Sâffât: 40/78.

214 El-Bakara: 2/286.

215 Müslim, Sahih, c. IV, s. 2106, Tevbe, Hadis No. 2749.

216 Müslim, c. IV, s. 2075, H. No. 2702.

217 Duha:93/4

218 Kaynağını bulamadım

219 Kaynağım bulamadım

220 Buhari, c. I, s. 18, Amire, K. iİman,

221 Tâhâ: 20/121.

222 Tâhâ: 20/122.

223 Buharı, Enbiya, Bab, 48. Ahmed b. Hanbel, c. 1, b. 23.

224 Hac: 22/52.

225 Ahzâb: 33/40.

226 El-Bakara: 2/72.

227 Et-Tevbe: 9/43.

228 El-Enfâl: 8/67.

229 Müslim. Sahih, e. IV, s. 1857, Hadis No: 2387; Buharî, Sahih.

230 Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. II. 53; İbn-i Mace, Mukaddime, II.

231 En-Nîsâ: 4/60.

232 Feyz'ul-Kadir, c. III s. 46, Taberanî.

233 Et-Tevhe: 9/100.

234 Et-Tevbe: 9/40-174.

235 Buharı, c. IV, fazailus-sahabe, 5. s. 189.

236 Feyzul Kadir, c. I, s. 347.

237 Bu ibare Şeyh Abdülkadir-i Geylânî'nin “el-Ganiyye” adlı kitabında aynen mev­cut olup daha çok güven vermesi için aslını aynen buraya alıyoruz. Kitabın “Günyetü't-Tâlibîn” adiyle yapılan tercümesinde bu ibare tercüme edilmiyerek geçilmiştir. İlim ve tercüme anlayışında asla sadakat gerekir. Biz de bunu yaptık. Şeyh Abdülkadir-î Geylanî, el-Ganiyye, c. 1, sh. 80.

238 En-Nisâ: 4/48.

239 Mâide: 5/6.

240 El-Camius-sağir, c. II, s. 45, Beyhaki'den.

241 El-Vakıa: 56/10-12.

242 En-Nisa: 4/101.

243 El-Bakara: 2/184.

244 Müslim, c. i, s. 478. Kitabu Salât'il-müsafirin, H. No 686

245 El-Bakara: 2/184.

246 En-Nisâ: 4/4.

247 İbn-i Mace, c. II, s. 1420, K. Zühd, H. No. 4250.

Yüklə 1,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   69




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin