GeçMİŞte ve güNÜMÜzde tekfir meselesi



Yüklə 0,74 Mb.
səhifə14/32
tarix15.01.2019
ölçüsü0,74 Mb.
#97276
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   32

2-Taberi:

Taberi'nin tefsirindeki ayetle ilgili görüşlerini aşa­ğıdaki şekilde özetlemek mümkün:



a- Can sevdasına düşenler, Uhud savaşında müs-lümanlara katılan münafıklardan bir cemaattır.

b- ÖIdürülmekten korktukları için içlerine keder çöküyordu. Bu keder onları Allah'a karşı haksız yere zan beslemeye şevketti.

c- Böyle düşünmekle onlar, cahiliyyet halkına en çok benzeyen kişiler oluyorlardı.

d- Nitekim onlar, Allah'ın, kendi elçisini yardımsız bıraktığını ve Resulullah'm kendilerini aldattığını sandılar.

e- Katede'nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: Sade­ce kendilerini düşünen münafık taifesi, topluluğun en korkağı, en ödleği ve hakikata erme konusunda Allah katından en yardımsız olanıdır. Onlar haksız yere Al­lah'a asılsız birzan besliyorlar. Onlar Allah'ın emri ko­nusunda büsbütün şek ve şüphe içindedirler.80

f- Ebu İshak'tan bir rivayet. O şöyle dedi: Can der­dine düşen taife ehl-i nifaktır. Öldürülme korkusun­dan canlarının derdine düştüler. Çünkü münafıklar böyle bir savaş beklemiyorlardı. 81

3- El-Cassas:

el-Cassas, Ahkamü'l-Kur'an adlı eserinde Uhud'da meydana gelen olayı yorumlarken şöyle de­di: "Talha, Abdurrahman bin Avf, Zübeyr bin eî-Av-vam, Katade ve Rebî'bin Enes dediler ki: Bu olay Uhud günü Müslümanların hezimetinden ve Müşriklerin veda edip dönmelerinden sonra oldu. Müslümanlar­dan kendi kabuğuna çekilip, sebat gösterenler,savaşa hazırlanıyorlardı. Bunun üzerine Allah Teala mü'minlerin üzerine bir güven indirdi de, uykuya daldılar. Kötü zandan dolayı korkuya kapılan müna­fıkları ise, uyku tutmadı.

Hz. Peygamber (SAV) in ashabı: Biz üzerimizdeki deri kalkanlar sarsılıncaya kadar uyuduk. Bu uyku hali münafıklara dokunmadı. Bilakis onlar can kaygısına düştüler. Hz. Resulullah'm ashabından bazısı şöyle demişti:" Ben uyku ile uyanıklık arasında bir hal­de iken, Muattib bin Kuşeyr ile bir gurub münafığın: "Bu işten bize ne?" dediklerini duydum. Bu, mü'min-lere Allah'ın bir lutfudur. Düşmanın mü'minlere yük­sekten baktığı bu gibi hallerde, nübüvvetin isbatı için ortaya mucizeler konmuştur. Yardımcılarının çoğu yenilgiye uğramış ve arkadaşlarından öldürülenler öldürülmüş,bununüzerine de, sa vaşmayıp etra fi sey­redenlerden uykunun kaçtığı bir vakitte, düşman kar­şısında iken müslümanlar uykuya dalıyorlar. Savaşa gelen kişi nasıl böyle oluyor? Halbuki düşman kendi­lerine mızrak yöneltip, köklerini kazımak ve öldür­mek için kılıç çekmişti. Bunda, bir kaç yönden Hz, Peygamber'in nübüvvetinin doğruluğu hususunda belgelerin en büyüğü ve delillerin en yücesi vardır:

Birinci Yön: Düşman istilasıyla beraber kendileri­ne bir yardım gelmediği, düşmanın yenilgiye uğra­madığı, yanlarından uzaklaşıp gitmediği ve düşman sayısında bir azalma olmadığı halde bir güvenin vuku bulmasıdır. Allah onların kalblerine güven indiriyor. Bu da özel olarak ehl-i imân içindir.

İkinci Yön: Düşman çekilip gittikten sonra müşa­hede edenlere uyku gelmemesi, düşman kendilerini öldürmek ve köklerini kazımak için onlara doğru yö­nelmişken bu müşahede hali nasıl olur?

Üçüncü Yön: Mü'minleri münafıklardan ayırmak. Cenab-ı Hak, bu uyku ve güveni münafıklara değil de sadece mü'minlere indirdi. Bunun üzerine de mü'minler son derece güven ve huzur içinde oldular; münafıklar ise gayet sıkıntı; korku ve huzursuzluk içindeydiler. 82

Bu, mü'minlerin zaferi ile başlayıp, hezimetleriyle sonuçlanan savaşı çevreleyen şartların güzel bir tasvi­ridir. Bu öyle bir hezimetti ki, münafıklara dilleriyle söyliyemeyip içlerinde gizledikleri şeyleri açığa vur­makta cesaret verdi. 83

4-Âlusi:

Müfessir Alusi, dikkatini "cahiliyyet zatım" üzeri-, ne odaklaştırdı. Şöyle diyor "... Zan kelimesi cahiliy­yet lafzına izafe edilmiştir. Bu konuda denilmiştir ki, ya mevsuf, sıfatının mastarına izafe edilmiştir. Mana­sı cahiliyyete mahsus demektir. Doğruluk adamı, cö­mertlik kadısı gibi. Yani cömertlik ve doğruluk onlara mahsustur, demektir. Cahiliyyet kelimesindeki "ya" harfi masdariyyet için, "ta" harfi ise müenneslik için­dir.Ya da muzâfin hazfinden dolayı masdar failine izafe edilmiştir. Yani "cahiliyyet ehlinin zannı "şeklin­dedir. Cahiliyyet ise, Allah'ı bilmeme ve ona ortak koşma demektir.84 Yine bu izafet'de ihtisasiyet ifade eder." 85



5-İbn-İ Kesir:

Yüce Allah üzerlerine indirdiği sekinet ve emniyet hususunda kullarına metanet veriyor: O metanet de kendilerini bürüyen uykudur. Onlar gam ve keder içinde iken silahlarını kuşanmışlardı. Böyle bir halde uyku güven belirtisidir. Nitekim Cenab-ı Hak, Enfal suresinde Bedir Savaşını anlatırken, şöyle buyurdu: "O zaman katından bir güven olmak üzere sizi hafiftir uyku­ya daldırıyordu..." 86 İbn-i Ebi Hatim, Abdullah bin Mes'ud'un şöyle dediğini rivayet eder:"Savaşta uyku Allah'tan, namazda ise şeytandandır." Buhari'nin Ebu Talha'dan yaptığı rivayet de şöyledir. Ebu Talha: "Ben, Uhud günü uykunun bürüdüğü insanlarin için­deydim. Kılıcım elimden düşer gibi oluyor, tekrar onu geri alıyordum, tekrar düşüyor, tekrar tutuyordum" dedi.

Bu rivayet de Enes bin Malik'ten, Enes, Ebu Tal-ha'nın şöyle dediğini rivayet eder: Uhud günü safları­mızda iken bizi uyku bürüdü. Kılıcım elimden düş­meye başlıyor, ben onu tutuyordum, tekrar düşüyor hemen alıyordum. Ebu Talha sözüne devamla diyor-ki: Diğer taife münafıklardı, Onların kendilerinden başka bir düşünceleri yoktu. Kavmin en korkağı, en ödleği ve en perişanı onlardı. Onlar: "Allah'a karşı ca-hiliyyet zannı gibi haksız bir zan besliyorlar" yani on­lar, Allah hakkında, şek ve şüphe besleyen kişilerdir. Cenab-ı Hak mü'minler hakkında da şöyle buyuru­yor: "Sonra o kederin arkasından Allah size bir güven indir­di ki, (bu güvenin yol açtığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu... "Onlar tevekkül, sebat, yakın ve iman ehli idi. Allah'ın kendi elçisine yardım edeceğine ve ona yaptığı va'di yerine getireceğine kesinkes inanıyorlar­dı. Bunun için:"Bir zümre de canlan sevdasına düş­müştü.. ." diye buyurdu. Yani korku, ürperti ve keder­den dolayı onları uyku tutmuyordu. "Onlar Allah'a karşı cahiliyyet zannı gibi haksız bir zan besliyorlar..." Ni­tekim başka bir ayet-i kerimede: "Bilakis siz, Resulünve mü'minlerin ailelerinin yanına asla dönmeyeceklerini san­mıştınız." Yine bunlar bu saatin ayrılma vakti olduğu için müşriklerin ortaya çıkmiyacaklarıru ve müslü-rnanların da helak olduklarını sandılar.87 Bu durum şek ve şüphe ehlinin durumudur. Çirkin işlerden biri meydana gelirse, onlann bu iğrenç zanlan da ortaya çıkar. 88


Yüklə 0,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin