(3) İnsân veya doğa resimleri olsa idi, o derviş ya bitki mertebesinde yada insân mertebesinde seyahat ediyordur anlamına geliyor tahminiydi.
(4) Ressamın çizdiği resimleri hangi renkle boyayacağı ile ilgili; Resimlerin içini doldurup doldurmama seçeneği ressama bırakılmiş gibi, daha doğrusu ressam bunu kabul etmis. kendi açıklamasında "yukarıdaki çiziyor" BEN içlerini dolduruyorum Derken, ressam hangisinin kaderi mutlak hangisinin kaderi muâllâk olduğunu kabul etmiş gibi. Resimlerin içindeki renkleri sanırım kendi seçiyor ve bu seçimde sanırım kendi bulunduğu mertebe içindeki mertebesine göre yapıyor. Farklı renkler farklı mertebeleri temsil ettiği için.
(5) Ressamın yaptığı işden Ressamın birde teşbîh mertebesinde olabileceği tahminim. HAKK’ı tasvir etmek istemesi, bir şeyler çiziyor olması gerekliliği, HAKK’ı çizdikleri ile özdeşleştirmesi hangi mertebenin gereği ise o mertebede Ressam. Teşbîh ile kendini ifade edebiliyor sanırım. Daha ileri mertebede çünkü farklı dervişler farklı yorumlar yapmışlar HAKK Teâlâ icin. Yunus meselâ "Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm" demiş (aklıma bu geldi bu satırları yazarken, konu ile alâkalımı bilemiyorum ama yazayım dedim)
(6) Diğer mertebelerdeki insân’lar, dervişler, mertebelerine göre çizme gereği duyslardı, bitki çizebilirlerdi, insân çizebilirlerdi, doğa resimleri çizebilirlerdi, bazısı ise çizmeye gerek duymadan sözleri ile ifade edebilirdi. Tenzîh mertebesinde ayrı, teşbîh mertebesinde ayrı, Tevhîd mertebesinde ayrı şekilde kendisini ifade edebilirdi.
birde ben genel olarak bu hikâyeye yorum yapayım istedim farklı bir bakıştan;
Bir insânın bir insânı ziyareti bana "bilinmekliğimi istedim, Âdemi halk ettim" uyarısını, bilgisini hatırlatti. Bir insân diğer insân’ın ayağına gidiyor ziyarete. HAKK, HAKK a ziyarete gidiyor. Birisi ziyaretçi diğeri ev sahibi. ziyaretçi Hızır aleyhisselâm olabilir, ev sahibide seyri sülûk yolundaki derviş. ziyaretçi derviş’in ayağina gelerek kaderi mutlak-ı yerine getiriyor, yani dervişe HAKK tarafindan verilen imkânı firsatı. Ev sahibinin soruyu "Yukaridaki çiziyor" ben dolduruyorum diye cevabı bana biraz kestirip atması gibi geldi (kaderi muallâk-ı kendisi seçmiş). Derviş in Allah inancı mevcut, ama sınırlı gibi geldi. Kendisini Hayvân resimleri ile sınırlamış olmasına rağmen, kapısına Hızır gelmiş, ona sorusu ile bir pencere açıyor. Fakat derviş kestirip atıyor gibi. Halbuki soruya cevap vermeden tefekkür etse belki işi anlıyacak gibi. Çünkü o potansiyeli olmasa zâten o kapıya o soruyu soracak vesile göndermez Rabbim diye düşündüm. Zâten hikâyenin içindeki detayları anlayabildiğim kadarı ile yuarıda yazdım.
(Belki de yukarıdaki hikâye de ki ressam benim, gelen ziyaretçi olan HIZIR da sizsiniz ve size detaylı olarak kendimi anlattım:)
Rabbim hepimize sizin bize anlattıklarınızı kendi anladığımiz sekilde degilde, HAKK ın bizden anlamamızı istediği gibi anlamak nasip etsin efendi Babacığım.
Nüket anneciğime çok, çok selâmlar.
Evlâdınız As……. Cü……..
Dostları ilə paylaş: |