Günü saat: 22. 41 sıralarında şüpheli Mehmet Fikri karadağ ile M. V. D.'nün yaptıkları telefon görüşmesinde özetle



Yüklə 3,23 Mb.
səhifə19/48
tarix12.01.2019
ölçüsü3,23 Mb.
#95670
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   48

/ :" ■'-- * -\



konuşmalarından duyuyordum. Ben bunları MUZAFFER TEKİN ile yanyana hiç görmedim dedi. O görüşmede "savcı ile konuştum, Muzaffer yüzbaşının dosyasına baktım, içeride bir gün durması mümkün değil, Tayyip Erdoğan için yuhudidir diye kitap yazan, belgeleri veren, jandarmanın üst kademesinden birileri, korumadılar onu başka. arkasıda gelebilir bunun, belki işlerine gelmeyen bazı siyasilerde gidebilir, Veli paşanın rahiplerle, mahiplerle işi yok, büyük adam, büyük işlerle uğraşıyor, İran' da bir operasyon yapıyorlar, kimseyi koruduğum yok, Veli Paşa para, büyük paralarla uğraşıyorlar, benim öyle param olsa kendime ev alırdım, evlenirdim ama" şeklinde konuşmuşumdur.

22.01.2008 tarihli (saat 17:25); " sana bilgi vereyim, asker araya... olaylar... iki tane astsubayı aldıkya, onları çıkardık şimdi sıra Muzaffer' de, Muzaffer' i çıkarma kararı almıştık. Onun üzerine baskı yapıyorduk, bu işler patladı. Yani Muzaffer' i içerden çıkartacaktık..." şeklindeki görüşme ile ilgili olarak ;

Ben MUZAFFER' i çıkarma karan aldık şeklindeki beyanımda böyle bir kararı nerede aldığımız bilmiyorum, ancak avukatları ile yaptığım toplantıda söylenmiş olabilir. Madem adam suçsuz ise o zaman çıkarın dedik. Ben her hangi bir ortamda MUZAFFER' in çıkarılması için bir karar almış değilim. İrticalen yaptığım günlük konuşmalardır

Ben askerin kışkırtıldığmı düşündüğünü bunun için üstüne gitmediğini ve kışkırtmak için böyle bir şey yapıldığını bazı askeri şahıslardan duydum. Askeri savcılar böyle bir olayın var olup olmadığını araştırsın

23.01.2008 tarihli (saat 17:49) görüşme ile ilgili olarak ; "Beni alırlarsa içeriye biliyorlar ki Amerikan ve İsrail büyükelçilerini havaya uçurmak için bizimkiler her şeyi yapacak. Telefonlanm dinlensin, bunu kaydetsinler" şeklindeki görüşmede ben namuslu bir adamım, namuslu bir adam olduğum için beni bu memlekette hiç kimse alamaz, alırlarsa bizimkiler dediğim bu memleketin milli kuvvetleridir, bunlar gider Amerikan elçiliğini bombalar diye söyledim. VELİ KÜÇÜK' ün elini öptüğümü ve her zamanda öpeceğimi söyledim dedi. Akabinde "Muzaffer yüzbaşıyı içerden çıkarmak için biz bir girişimde bulunduk, çıkaracaktık içerden, tam çıkarma girişiminin içine girdik bu operasyon patladı şeklindeki konuşmada daha önce dediğim gibi avukatlar ile yaptığım görüşmedir şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

DURMUŞ ANUÇİN Savcılıkta alman ifadesinde;

AYDIN ÖZBEY'den girerseniz para kaynaklannm nerden geldiğini öğrenirsiniz, AYDIN ÖZBEY 1 milyar dolara yakın paranın kaynağıydı, AYDIN ÖZBEY'in de SEDAT PEKER ve MUZAFFER TEKİN ile irtibatı vardı, MUZAFFER TEKİN'e biz MUZAFFER KOMUTAN diye hitap ediyorduk, çoğu zaman KOMUTAN derdik, Ümraniye'de, Çavuşpaşa'da ve Beykoz Konaklarında SELİM diye bir arkadaşın kahvesinde buluşurduk, genelde jandarma mmtıkalannda buluşurduk, benim evim Çekmeköy'deydi, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

MURAT ÖZKAN Savcılıkta alman ifadesinde;

3351 sayılı iletişim tespit tutanağı ile ilgili olarak ;

Bu görüşme MUZAFFER TEKİN in eşi olan MÜGE TEKİN ile yapmış olduğumuz MAHMUT ÖZTÜRK'ün orduevinden kalorifer yakıtı vermesi nedeniyle olan tam rakamını bilemiyorum, alacağına ilişkin bir görüşmedir, Biz MAHMUT ile galeri dükkanında ortağız, onun aynca Akdeniz Petrol adı altında tankerle kalorifer yakıtı getirip satma durumu var, Fenerbahçe Orduevine cezaevine girmeden önce kalorifer yakıtı vermiş, daha sonra işi takip edemediği için cezaevi görüşü sırasında aynı koğuşta kaldığı MUZAFFER TEKİN'in eşi MÜGE TEKİN'e durumu açmış, o da telefonla beni aradı, benim telefonumu MAHMUT ÖZTÜRK kendisine vermiş, ben FAİK BÜYÜKTEOMAN'ı tanımıyorum, MÜGE hanım telefonu kendisine verdi ben durumu ona izah ettim, biz henüz parayı alamadık, şeklinde





beyanlarda bulunmuştur.

MEHMET FİKRİ KARADAĞ Savcılıkta alman ifadesinde;

Özet olarak şu hususları eklemek istiyorum. Muzaffer TEKİN benim devre arkadaşımdır. Kendisi Yüksek Askeri Sure karan nedeniyle ordudan ayrılmış, daha sonra 2004 yılında kendisi ile İstanbul'da görüştüğümüzde bana seni Vatansever Kuvvetler Birliği İstanbul Teşkilatı için uygun gördük şeklinde sözler söyledi, bunun üzerine ben kendisine ben kimsenin demesi ile bir iş yapmam, kendi işimi kendim yaparım şeklinde cevap verdim, kendisi ile son görüşmemiz de bu oldu.

Bir süre önce Almanya'da silahlı saldırı sonucu öldürülen Uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen Ertuğrul YILMAZ'ı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise kimin vasıtasıyla ne şekilde tanıdığı sorusuna;

Ertuğrul YILMAZ'ı bana Avrupa'da PKK'yla mücadele eden,çatışan, kahraman bir vatan evladı olarak Muzaffer TEKİN tanıttı. Tahminen 2000 yılında Muzaffer TEKİN bana Ertuğrul'un Türkiye'ye geldiğini söyledi ve şahıslar beni Kolordu bahçesinde ziyaret ettiler. Şahıslarla oturup sohbet ettik. Yine burada Ertuğrul YILMAZ bana Avrupa'da PKK'ya yönelik çalışmalardan bahsetti. Hatta Avrupa'da PKKTılann uyuşturucu ticaretini engelleyen kişi olarak tanıttı. Hatta başka bir zamanda eşli olarak Muzaffer TEKİNTe birlikte Ertuğrul YILMAZ'm oğlunun sünnet yemeğine bile gittim.

Daha sonra Ertuğrul YILMAZ yurtdışına çıkmış. Ben Harp Akademileri Almanya gezisine gitmeden önce Ertuğrul YILMAZ'ı cep telefonundan aradım ve Berlin'de görüşmek istediğimi söyledim ancak şahıs bana Almanya dışında olduğunu söyledi. Şahısla başkaca herhangi bir görüşmemiz olmadı.

Ertuğrul YILMAZ öldürüldükten sonra Muzaffer TEKİN telefonla bana Ertuğrul YILMAZ'm Almanya'da öldürüldüğünü söyledi. Bende vatansever bir Türk evladının şehit edildiğini düşündüğümden üzüldüm.



Ertuğrul YILMAZ'm cenaze törenine ya da başka merasimine katılıp katılmadığı, katıldı ise hangi maksatla, kimin aracılığı ile katıldığı ve resmi üniformalı olup olmadığı soruldu: Beyan ettiğim gibi Ertuğrul YILMAZ'ı PKK'yla savaşan bir vatan evladı olarak bildiğim için şehit olduğunu düşündüğüm için resmi elbiseyle Kadıköy Söğütlüçeşme'de cenaze törenine katıldım. Ben cenaze törenine gittiğimde Muzaffer TEKİN'de ordaydı.

Hatta Düzce tarafındaki bir yerde Ertuğrul YILMAZ'm köyüne Muzaffer TEKİN ve Ertuğrul YILMAZ'm akrabalarıyla birlikte mevîüt"merasimine gittik. Biz oradayken mevlüt merasimine Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'in de katıldığını gördüm. Burada Atilla PEKER'le tanıştım.

Ertuğrul YILMAZ'ı kimin vurduğunu bilmiyorum.

SEDAT PEKER isimli şahsı tanıyıp tanımadığı, tanıyor ise nereden, nasıl ve ne kadar zamandır tanıdığı, birlikte ortak herhangi bir iş yapıp yapmadığı soruldu; Sedat PEKERTe beni tanıştıran Muzaffer TEKİN'dir. Muzaffer TEKİN bana Sedat PEKER'i bana Türkçü, vatansever birisi olarak tanıttı. Hatta Sedat PEKER'in İstanbul'daki başta PKKTılar olmak üzere bütün uyuşturucu satanların ellerini kıran şahıs olarak tanıttı. Muzaffer TEKİN bana Sedat'ın hapishaneden çıktığını, Tekirdağ'da hastanede olduğunu ve ziyarete gideceklerini benimde gelmek isteyip istemediğimi sordu. Bende bu kahraman Türk evladının ziyaretine gidebileceğimi söyledim ve birlikte ziyarete gittik.

Oraya dalyan Mehmet lakaplı Mehmet UYSAL'm arabasıyla Muzaffer TEKİN'le birlikte gittik. Hastanede 10 dakika kadar ziyaret ettik. İlk tanışmamız orada oldu.

Sedat PEKER beni ve Muzaffer TEKİN'i Beylerbeyi sahilinde yalıdan bozma bir
yere bizi davet etti. Bulunduğumuz yerde fazla müşteri olmadığı için orayı kapattığını
değerlendirdim s#-' "

's

Orada birkaç saat sohbetimiz oldu. Görüşmelerimiz vatan millet kurtarma ekseninde geçti. Kendisi de Muzaffer TEKİN'in anlattığı şekilde uyuşturucu satıcılarıyla mücadele ettiği anlattı.

Bir süre sonra Muzaffer Sedat'ın bizi yemeğe çağırdığını söyledi. Bizde Muzaffer'in bürosunda bekledik. Akşama doğru sonradan adını Boğaç olduğunu öğrendiğim atletik yapılı bir şahıs bizi almaya geldiğini söyledi ve birlikte Beykoz'da bulunan büyük bir bahçe içerisindeki eve gittik.

Sedat bana Bülent AKARCALPnm kendisine Ermeni soykırımı ve Türk dünyasıyla ilgili film yapmak yönünde teklifte bulunduğunu söyledi. Bende Bülent AKARCALI'nm bulunduğu yerde olmak istemem dedim. Sedat bana Öztürkler isimli internet sitesini kurduğunu söyledi ve içeriği hakkında konuştuk.

Bu ziyaret Sedat PEKER'le son görüşmem oldu ve bir daha da yüzünü görmedim.

Daha sonra Sedat PEKER'in kardeşi Atilla PEKER'le birkaç defa kandil ve bayramlarda kutlama amaçlı görüşmem oldu." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

KEMAL KERİNÇSİZ Savcılıkta alınan ifadesinde;

MUZAFFER TEKİN'i de yine yukarıda VELİ PAŞA ile tanıştığımı ifade ettiğim 10 Nisan 2006 tarihindeki Boğazlayan Kaymakamını anma toplantısında tanıştım, görüşmelerimiz basın toplantılarında konferanslarda olmuştur, Danıştay operasyonu olunca söz konusu davada diğer şüpheli MEHMET ZEKERİYA ÖZTÜRK'ün müdafisi olmam sebebiyle kendisi ile görüşmem olmuştur, kendisini o sebepten dolayı da tanırım, Danıştay operasyonundan sonra da yine basın toplantılarında toplantılarda birlikte olmuştur, telefonlaşmalanmızda söz konusudur, çok sıklıkla olmamakla birlikte telefonlaşmalanmız vardır ve Ümraniye operasyonundan sonra da kendisinin vekilliğini yürütmeye başladım, eşi MÜGE hammlada bu vesile ile tanıştım, Danıştay olayından sonra kendisinin sosyal hayattan da geri çekti, son dönemde iki şehit cenazesinin kaldmldığı Levent Camiisinde görmüştüm, ben tutuklanmadan önce kendisini orada görmüştüm, ben kendisi ile herhangi bir organizasyon gerçekleştirmedim, ticari veya hukuki hiçbir sivil toplum kuruluşunda biraraya gelip ortak birşey yapmadık, benim büroma dahi hiç gelmemiştir

RAFET ARSLAN'ı MUZAFFER TEKİN in arkadaşı olması nedeniyle MUZAFFER TEKİN'den sonra yaklaşık 1 yıldan beri tanınm, kendisiyle MUZAFFER TEKİN in davalan nedeniyle birkaç telefon görüşmemiz olmuştur, dava dışında herhangi bir görüşmüşlüğümüz yoktur,

2007 Ağustos ayında Sabah ve Zaman gazetelerinde MUZAFFER TEKİN'in Alman ajanı ve uyuşturucu kaçakçısı olduğun dair haberler çıkmıştı, arkasından 9. ayda savcı Zekeriya ÖZ ile bu konuyu görüştüm, kendisi bana bu konuyu araştırdıklanm, gerekli yazışmayı yaptıklarını o MUZAFFER TEKİN'in bu MUZAFFER TEKİN olmadığını söyledi, ancak soruşturma gizli olduğundan bu konuda herhangi bir belge almam mümkün değildi, bizde Zaman ve Sabah gazetelerine dava açabilmemiz için hangi MUZAFFER TEKİN hakkında bu suçlardan ötürü şikayet edildiğini ve hakkında karar çıktığını tespit etmemiz gerekiyordu, bunun içinde ATİLLA'ya böyle bir kesinleşmiş karar var ise kendisinden vermesini istedim, bana bir adet kesinleşmiş karar gönderdi, ancak ATİLLA'nm bana gönderdiği bu karar gizli değildir ve tarafımdan da hiçbir yerde kullanılmamıştır, bunun dışında telefonda bana söylediği konularda vereceğini belirttiği ancak benim hiçbir talebim olmayan telefon görüşmelerinde dahi talepte bulunmadığım belli olan hiçbir karar göndermemiştir, çoğu karar telefonda göndereceğim sohbeti içinde geçmiş ben istemediğimden ve kendisinden de hiçbir şekilde aldırmadığımdan tarafıma kendisinin bahsettiği kararlar asla intikal etmemiştir, telefon görüşmelerine bakıldığında görüleceği üzere ben kendisinden MUZAFFER TEKİN ve TANER AKÇAMluı dışında hiçbir karar talep etmedim, kaldı ki söz konusu kesinleşmiş emsal kara£^aBafimdarr%er zaman için araştmlıp






0 - \

P s-

\fe?:&n$£^r

', ■>

bulunabilecek basma yansımış kararlardır, gerek ev aramamda gerekse büro aramamda ATİLLA'nm telefonda bana bahsettiği kararlardan hiçbiri çıkmamıştır ve gerçekte de yoktur, çünkü 301 konusundaki kararlar birbirine benzediğinden AİHM uygulaması açısından önem arz etmemesi sebebiyle tarafıma da bir istifade vermediğinden kendisinden hiçbir şekilde karar aldırmadım, verdiği TCK 301 karan ile ilgili karar ve MUZAFFER TEKİN ile ilgili bir karan hiçbir yerde kullanmadım

07/11/2007 tarihli saat 12:19-12:21 arasında ATİLLA AKSU ile yapılan görüşmedeki gönderdiği evraklann belgelerin içeriğinin ne olduğu ile ilgili olarak

Ben Sabah gazetesinde Ağustos ayında MUZAFFER TEKİN ile ilgili uyuşturucu kaçakçısı ve Alman ajanı şeklinde haber yapan Sabah gazetesinin muhaberi TUTKUN ARBAŞ ve sorumlu yazı işleri müdürleri hakkında dava açtım, bu daha hala devam ediyor, bana ATİLLA AKSU'nun hangi belgeyi gönderdiğini bilmiyorum, böyle bir karar ne benim büromda ne de evimde ele geçirilmemiştir, sözü edilen kararlar gizlilik derecesi olmayan kesinleşmiş aleni olan belgelerdir, heryerde bulunabilecek içtihatlardır, tarafımızca hiçbir yerde kullanılmamıştır

Muzaffer TEKİN'den elde edilen (1) nolu CD'nin çıktılan ile aynı içerikte olduğu tespit edilmiş olup, dosyadaki gizlilik ve kısıtlama karan da kendisine hatırlatılarak bu tür gizli belgelerin ne şekilde elde ettiği ve başka bir yerde kullanıp kullanmadığı konusu ile ilgili olarak



MUZAFFER TEKİN 14/06/2007 tarihinde tutuklandıktan kısa bir süre sonra büroma AYDIN YÜKSEK isimli bir kişi geldi, ben kendi odamda arama yapılan odamda oturuyordum, doğrudan odama gelerek beni hatırladmızmı tanıdınız mı dedi bende hayır tanıyamadım dedim, arkasından ben Ümraniye operasyonu davasında aranan AYDIN YÜKSEK isimli kişiyim, beni size bu dava ile ilgilendiğinizden ötürü sizlerinde tanıdığı bir kişi isminizi verdi, bu sebeple doğrudan size geldim, MUZAFFER TEKİN'in de evinde çıkan gizli olduğu iddia edilen CD'nin bir kopyası da benim elimdedir diyerek elinde tutuğu CD'yi masamın üzerine koydu, devamla bu CD'de herhangi bir gizli belge olmadığını, kendisinin iş ortağı olan MUZAFFER ŞENOCAK ile ilgili bilgiler olduğunu bu bilgileri MUZAFFER ŞENOCAK'tan derleyip bizzat CD'ye kendisinin aktardığını ve METE YALAZANGİL aracılığıyla MUZAFFER ŞENOCAK'm asker kimliği nedeniyle yardımcı olmak için MUZAFFER TEKİN'e teslim ettiğini ve bu CD sebebiyle de kendisinin arandığını bu konuda hukuki bir yardımda bulunup bulunamayacağımı sordu, ben kendisine CD'de ne olduğunu sordum, kimlik bilgileri olduğunu ifade etti, birlikte beraber bilgisayara koyarak içindeki dokümanlara tek tek baktık, bakabildiğimiz dokümanlarda ben gizlilik unsuru görmedim, dokümanlarda "GİZLİ" ibaresi yoktu ve aynca söz konusu dokümanlarda ürünlerin tanıtımı MUZAFFER ŞENOCAK hakkında kimlik bilgileri şirket bilgileri GAMBİYA ile ilgili fotoğraflar, bazı komutanlann bazı konularda isim zikretmeksizin görüşleri, Milli Güvenlik Kurulu kararlan, gizli olmayan raporlar ve ülke meseleleri hakkında belgeler olduğunu gördüm, ancak yukanda zikretiğim gibi CD'yi getiren şahıs bu CD'nin MUZAFFER TEKİN 'e bırakılan CD'nin bir kopyası olduğunu ifade etti, bende bunun üzerine kendisine CD'yi çıkartarak teslim ettim ve söz konusu CD 'yi Emniyet Müdürlüğüne veya soruşturmayı yapan CUmhuriyet Savcılığına teslim ederek kendisinin de teslim olmasını ifade ettim, bana bu konuda tutuklanıp tutuklanmayacağını belirtti, MUZAFFER TEKİN'in bu CD sebebiyle tutuklandığını belirttiğimden tutuklanma şansının da yüksek olduğunu ifade ettim, avukatım olup olamayacağını sordu, ben MUZAFFER TEKİN müdafii olduğumu bu sebeple bu dosyada menfaat çatışması olma ihtimaline binaen müdafii olamayacağımı ancak avukat bulamaması halinde avukat tavsiye edebileceğimi söyledim, bunun üzerine peki ben bu akşam teslim olacağım, avukat bulamazsam yardım için size dönerim diyerek CD'yi alıp büroyu terk etti. Bilahare söz konusu CD'deki bilgiler bilgisay^pmîzd&ssCikmış olmakla aradan 4 ay geçtikten sonra söz konusu CD'de yer alan bilgilet 3efa'daha*§kuyarak birer çıktılannı da



yazdırarak elinizdeki klasörü oluşturdum, söz konusu belgelerin gizli olup olmadığı

konusunda 05/10/2007 tarihinde Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu'na 6

sayfalık dilekçenin ekinde bu çıktıların bütün fotokopilerini ekleyerek 08/10/2007 tarihinde

Araş Kargo ile Milli Güvenlik Kuruluna ve Genel Kurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine

gönderdim, söz konusu dilekçelerimi ve gönderi belgelerimi şuanda sizlere ibraz ediyorum,

gönderdiğim yazılara Genel Kurmay Başkanlığından 16/10/2007 tarihinde cevap gelerek söz

konusu dosyanın ve gönderdiğim dilekçenin K.K.K.'lığı Adli Müşavirliğine gönderildiğini

belirtilmiştir. Daha sonra yine aynı dilekçemle ilgili olarak incelemenin tamamlandığı 14

Aralık 2007 tarihi 516846 sayılı yazı ile söz konusu belgeler hakkında İstanbul Cumhuriyet

Başsavcılığına bilgi verilmiş olduğunu, istenen bilgilerin belirtilen makamdan temin

edilmesinin uygun olacağının ve ayrıca dilekçemizde bu konuyla ilgili muazzaf subayların bu

olaya karışıp karışmadıkları bu konuda Genel Kurmay tarafından herhangi bir soruşturmanın

açılıp açılmadığı konusundaki sorumuza da bu konuyla alakalı TSK personeli hakkandı Adli

makamlara intikal eden herhangi bir soruşturma bulunmadığı belirtilmiştir. Bunun dışında

Milli Güvenlik Kurulu sekreterliğine göndermiş bulunduğum aynı tarihli yazı cevabıma

31/10/2007 tarihinde cevap gelmiş, talep etmiş olduğum konularda yani söz konu belgelerin

Milli Güvenlik Kurulundan çıkan gizli belge olup olmadığı, var ise bu konuda hangi belgenin

gizli olduğu hususundaki soruma da kendi internet sitelerine koymuş oldukları yazıyı ifade

ettiklerini, bu yazıda da 20 Haziran 2007 tarihli çeşitli basın ve yayın organlarında yayınlanan

Milli Güvenlik Kurulu toplantı tutanaklarının ele geçirildiği haberleri gerçeği

yansıtmamaktadır kamu oyuna saygı ile duyrulur diye Basın Genel Sekreterlikçe

yaymladıklannı ifade etmişlerdir, bu anlamda söz konusu belgelerin Milli Güvenlik Kurulu

tarafından gizli olmadığı ortaya çıkmış bulunmaktadır, öncelikle söz konusu dosyanın bana

geliş şekli aynen bu anlattığım şekildedir, nitekim AYDIN YÜKSEK'te Haziran ayında teslim

olduktan sonra bu hususu aynen benim ifade ettiğim şekli ile anlatmış ifadesini de bu şekilde

vermiştir, AYDIN YÜKSEK'in 2007/1536 Hazırlık sayılı dosyasına vermiş olduğu ifadenin

aynen bu anlattıklarıma ek olarak ilave edilmesini arz ve talep etmekteyim, çünkü bu ifade

benim anlattığımı açıkça teyid etmektedir, herşeyden önce bana getirilen CD dosyadaki

CD'nin bir başka kopyasıdır, tarafımdan bu CD üzerinde hiçbir şekilde hiçbir değişiklik

yapılmamıştır, bu CD yine hiçbir şekilde yasanın dışında temin edilmemiştir, tamamen

davasını bana vermek isteyen dosya şüphelisi tarafından getirilmiş olup, bu belgeler o CD'den

çıkarılan belgelerdir, yine dosyaya şuanda sunduğum dilekçe ve ekindeki Milli Güvenlik

Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığı yazışmaları da benim bu söylediklerimi aynen teyid

etmektedir, söz konusu CD'den çıkan belgeler kesinlikle tarafımdan bir başka yerde

kullanılmamış, verilmemiş ve başka taraflara açıklanmamıştır. Tamamen müvekkilimin

müdafası kapsamında tarafımdan herhangi bir çaba ve kanunsuz bir eylem olmaksızın gelen

delil olarak değerlendirilmiştir. Dosyadaki gizlilik unsuruna da riayet edilmiştir, hiçbir basın

ve yayın organında çıkmamış ve tarafımca da verilmemiştir. Temininde gayri kanunilik

yoktur, doğrudan doğruya bir dosyanın müdafiisine gelen delil yasalar çerçevesinde

korunmuş ve gizlilik kuralına da riayet edilmiştir, belgelerin kaynaklan olduğu iddia edilen

Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliğine gönderilmiş olması

gizlilik kuralını asla ihlal etmez, çünkü belgelerin gerçek mercii söz konusu kurumlardır, bu

kurumlara gönderilmekle belgeler ifşa edilmiş sayılamaz

Benim söylediklerim doğrudur, büromda birlikte yanında getirmiş olduğu MUZAFFER TEKİN'den elde edilen CD'nin ayn bir kopyasını benim bilgisayanmda ayn bir kopyasını getirerek benim bilgisayanmda açtık, kendisi o konuyu atlamış olabilir, büroda CD'nin içeriğine de birlikte baktık inceledik, kendisinin CD'nin içerisinde ne olduğunu bilmiyorum demesi belki ilk etapta METE YALAZANGİL 'e verirken içeriğini bilmediğini ifade etmek istemiştir, aynca belirtmek istediğim bir husj^reterr^ar,



Devamla öncelikle bu belgeler MUZAFFER TEKİN davasında delil niteliğindedir, müdafisi olup, müdafiiliğim gerek arama sırasında gerek şuanda da devam etmektedir, Terörle Mücadele Yasasının 10. maddesinin e bendinde belirtildiği şekilde el konulması usule uygun değildir, gelen delile bir avukatın ne şekilde ulaştığını açıklama zorunluluğu burada yoktur,

3007 sayılı tapedeki SEVGİ ERENEROL ile yaptığımız görüşmedeki dosya


patrikhane kapatılması ile ilgili olan dosyadır, orada bahsedilen dökümlerin tahlilleri mastır
planın tahlilleri ibareleri Ümraniye davasının içinde bulunan deliller ile ilgilidir, söz konusu
delillerden mastır çalışması KUDDİSİ OKKIR'm hazırlamış olduğu parti programına benzer
bir çalışma olup, şüphelilerin ifadelerinde çok ayrıntılı olarak yazılmıştır, dosyadaki mevcut
bütün deliller üzerinde avukat ENGİN BEYle bir paylaşıma girerek delillerin teknik hukuk
tahlilini yapmak suretiyle dava açılmadan ön hazırlığımızı bitirerek iddianame sonrasında
tutukluluğun kaldırılması için mahkemeden hazır hale gelmemize yarayan çalışmalardır, bu
beyanlarımda hiçbir hukuka aykırılık yoktur, sadece meslektaşımla yapmış olduğumuz
müdafaanın paylaşımıdır, orada KOMUTAN olarak geçen emekli yüzbaşı MUZAFFER
TEKİN'dir, genelde askerlere KOMUTAN diye hitap edilir, başka bir anlamı yoktur

3008 numaralı tapedeki 300 milyon lira para toplanma konusu ile ilgili olarak;


Küçükçekmece de MUZAFFER TEKİN'i seven genç arkadaşlar 10'ar 20'şer YTL'yi

komutanın zor durumda olmasına binaen toplayıp bana verdiler, bende kendisine takdim ettim, o da sevindi, konuşmamızda geçen ÜLKER hanım Ay Yıldız Platformu Genel Başkanlığını yapan ÜLKER DURUKAN'dır, kendisi aynı zamanda çevre dostları derneği başkanlığını yapar, Bakırköy Belediyesinde İdari Meclis üyeliği yapmıştır, bu platform resmi bir platformdur, yaklaşık 250'ye yakın derneğin toplandığı bir platformdur, bu platforma bizde üyeyiz dedi.

3025 nolu tapede MURAT ÖZKAN la yapılan görüşmede ALİ YİĞİT in yeniden ifade vermesi konusunda BOŞVERİLMEMESİ şeklindeki beyanları ile ilgili olarak ;

ALİ YİĞİT cezaevinden tahliye edildikten sonra derhal aynı günde veya bir gün sonra önce MURAT ÖZKAN'ı MÜGE TEKİN'i ve MUZAFFER TEKİN'in kardeşi RIZA TEKİN'i arayarak kendisinin hatalı yazılan ve gerçekte beyan etmediği ifadeleri yüzünden MUZAFFER TEKİN 'in ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün cezaevinde yattığını ve bundan vicdanen rahatsız olduğunu ifade ederek telefonla aramıştır, bunun üzerine yukarıda ismi geçen 3 kişi TEKİN'in avukatları olarak bana ve avukat ENGİN BEYE bu konuyu anlattılar, ALİ YİĞİT cezaevinde kaldığından dolayı yıprandığını, Trabzon da ailesinin yanma giderek biraz dinleneceğini daha sonra İstanbul'a gelip bu konuda gerekirse yeniden ifade verebileceğini yine yukarıdaki 3 kişiye beyan etmiş, aradan bir süre geçtikten sonra MURAT ÖZKAN bana telefon açarak ALİ YİĞİT'in Trabzon'dan geldiğini kendileri ile görüşmek istediğini söylemiş, bende MURAT ÖZKAN'a böyle bir görüşmenin yapılabileceğini görüşme yeri konusunda da tamamen ALİ YİĞİT'in söylediği yere gidebileceğimizi belirttim, bir müddet sonra MURAT ÖZKAN söz konusu toplantının yerini Ümraniye'de bir balıkçı dükkanı olarak verdiklerini, bu adresi avukat ENGİN BEY'le avukat SEÇKİN BEY'e de bildirdiğini, bu sebeple oraya gelmemi istedi, bende söylenen saatte kendi vasıtamla söz konusu balıkçı dükkanına gittim, toplantı da en az 10-12 kişi kadar vardı, ALİ YİĞİT abisi dahil akrabaları ile birlikte kalabalık bir şekilde gelmişlerdi, toplantıda MUZAFFER TEKİN vekili olarak ben ve avukat ENGİN, MAHMUT ÖZTÜRK'ün vekili avukat SEÇKİN ve MAHMUT ÖZTÜRK'ün kardeşi İSA ÖZTÜRK ve ortağı MURAT ÖZKAN ile ALİ YİĞİT, ağabeyi ve isimlerini bilemediğim birçok akrabaları katılmışlardı, karşılıklı tanışmadan sonra geçmiş olsun dileklerinde bulunduk, ALİ YİĞİT'e emniyette verdiği ifadeyi okuyarak bu ifadeyi verip vermediğini sorduk, ALİ YİĞİT kesinlikle bu ifadeyi vermediğini olayın gerçeğini bire bir cümlelerle herkesin huzurunda anlattı,,anlatımlarını not şeklinde yazdım, aldığım notu tek tek herkesin huzurunda cümle cümle ÂLİ YİĞİT'e tekrar okuyarak ifadenin



bu şekilde olup olmadığını sordum, ALİ YİĞİT verdiğim ifadem hatalıdır, okutmadan imzalatılmıştır, vekil arkadaşım ifadenin sonunda gelmiştir, bu sebeple ne yazıldığını bilmediğimden imzalamak zorunda kaldım, ama gerçek benim anlatığım gibidir, bunu da yarm Savcılığa gidip ifademi yeniden vereceğim dedi, bende daha önce Savcı Zekeriya ÖZ'e bu konuyu anlatıp ALİ YİĞİT'in yeniden ifadesini alıp almayacağını sordum, sayın savcıda gelirse alırım dedi, ancak ertesi gün avukatının tesirinde kalarak belkide muhtemelen avukatın sorumlu doğabileceğinden ifade vermeye gitmemiş, bizde bunun üzerine o toplantıda bulunan kişilerin tanık olarak dinlettik, MURAT ÖZKAN'm arabasında yapılan aramada ele geçen ifade tutanakları söz konusu toplantıda almış olduğumuz notlardır, başka bir amacı da yoktur

3090 nolu tapede ismi geçen OĞUZ ÖCALAN, MUZAFFER TEKİN'in arkadaşıdır, ne iş yaptığını bilmiyorum, MUZAFFER beyin eşi MÜGE hanım bana telefonunu verdi, bende Genel Kurmay'a yazmış olduğumuz yazının cevabının çıkıp çıkmadığı konusunda kendisinden yardım istedim, orada bahsettiğim CD'lerden kasıt soruşturma yürüten Cumhuriyet Savcısı tarafından imajı çıkarılan bilgisayar harddiskinin aktarılmış olduğu ve MÜGE TEKİN tarafından Kadıköy'de bir cd dükkanında imajı çözdürüp hazırlatmış olduğu CD olup AYDIN YÜKSEK in bana getirmiş olduğu CD ile bir alakası yoktur şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

ATİLLA AKSU Savcılıkta alman ifadesinde; İletişim tespit tutanakları ile ilgili olarak;

3281 sayılı tapedeki görüşmede KEMAL KERİNÇSİZ medyada benden MUZAFFER TEKİN ile ilgili hırsız dolandırıcı gibi haberler çıktığını, kendi müvekkilinin ismi ile kanştığmı, bu nedenle MUZAFFER TEKİN hakkındaki dava dosyalannm numaralannı benden istedi, bende MUZAFFER TEKİN isimli olanlan UYAP'tan çıkarttım, ancak ana baba isimleri farklı MUZAFFER TEKİN ismindeki şahıslann hırsızlık dolandıncılık gibi suçlardan soruşturma numaralannı tespit edip yazı ile bir elemanına verip gönderdim şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

GAZİ GÜDER Savcılıkta alman ifadesinde;

Kuddusi Okkır beni geçen yıl Muzaffer TEKİN ile tanıştırmak istedi ben Muzaffer ile tanışmadım Haziran veya Temmuz ayı idi, daha sonra kendim bu adamlar kim diye Asuman hanıma e- mail attım, Asuman'da bana e- mailleri attıktan sonra ben Kuddusi'ye döndüm bu adamlar mı beni tanıştıracaktm diye tartışma oldu, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

VEDAT YENERER Savcılıkta alman ifadesinde;

Kendisi daha sonra elleri kelepçeli şekilde basında gördüm, serbest bırakıldıktan sonra bir haberci olarak kendisini arayarak konunun ne olduğu Muzaffer TEKİN' in nasıl kendisini bıçakladığını sordum, o ise Muzaffer TEKİN' in Danıştay' a saldmsmdan dolayı kendisini suçlayıcı beyanlarda bulunduğu ve bu nedenle aralan bozuk olduğunu söyledi, aralannm bozuk olduğunu anladım ve bu konu hakkında herhangi bir soru sormadım. şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

MUAMMER KARABULUT Savcdıkta alman ifadesinde; Muzaffer TEKİN'i daha önce gıyaben tanıyordum. İçinde bulunduğum Milli Güç Birliği Hareketinin İstanbul'daki faaliyetlerine destek verdiğini, vatanperver bir insan olduğunu biliyordum. Sevgi ERENEROL'da kendisini bana bu şekilde anlatmıştı. Kendisi ile Galatasaray Lisesinin önündeki konusunu hatırlamadığım bir basın açıklamasında şahsen tanıştık. Bu olay kendisini Danıştay saldırısı olarak bilinen olaydan sonraki bir tarihte olmuştur. Bir daha kendisi ile görüşmedim, şeklinde beyanlarda bulunmuştur. ZEKİ YURDAKUL ÇAĞMAN Savcılıkta alman ifadesinde; Mete Yalazangili bir akrabam ile ortak ticarit yaptıklarından dolayı tanırım. Muzaffer TEKİNin ofisinde de birkaç kez görmüştüm, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

TUNCAY HACIBEKTAŞOĞLU Savcılıkta alman ifadesinde;

Birlikte gözaltına alındığımız Salpir isimli şahsı 2003 yılında Samsunlu birisinin yanında tanıdım. O zaman işi yoktu, kalacak yeride yoktu. Samsunlu İsmail isimli şahıs benimle kalmasını çalışmasını istedi. O tarihte benim Esenler Ateşalanmda kasap dükkanım vardı. Salpir burada bana et yüklemede hamal olarak çalıştı. Hemde dükkanımda yatıp kalkıyordu. Saipirin Muzaffer TEKİNle nasıl tanıştığmı bilemiyorum. Bu yılm Mart ayında bir Asayiş uygulamasında benim üzerimde ruhsatsız silah yakalandı. Saipir de yabancılar şubesi tarafından gözaltına alındı. Ben serbest bırakılınca Saipir bana daha önce birlikte radyomuz için reklam almaya gittiğimiz Muzaffer TEKİNe git kendisinden yardım iste dedi. Gidip Muzaffer TEKİNle görüştüm. Yardımcı olamayacığmı bana söyledi. Daha sonra beni aradı, Saipirin durumunun ne olduğunu sordu. Bende kendisini bir iki kez radyomuza reklam verme konusunu karara bağlayıp bağlamadığını sordum, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

SAİPİR DEBZLELVİDZE Savcılıkta alman ifadesinde;

Ben Muzaffer TEKİN ile bundan yaklaşık 5-6 sene önce Türkiye ye ilk geldiğim yıllarda tanıştım. O zaman Aksarayda dericilik yapan esnafa tercümanlık yapıyordum. Fahrettin isimli bir rus vatandaşı mal almak için bizim dükkana gelmişti. Birlikte konuşurken kendisinin Rusyada inşaat işi yapan bir tanıdığı ile birlikte Türkiyeye geldiklerinde tanıştığını, benide tanıştırmak istediğini söyledi. Fahrettin ve Rusyadan tanıdığı inşaat işi yapan Türk vatandaşı o zaman Muzaffer TEKİNİ İstanbulda ziyaret etmişler, Fahrettin birlikte Muzaffer TEKİNe gitmeyi teklif etti. Onun tarifiyle Kadıköyde bulunan Rıza Petrol isimli iş yerine bir Ramazan günü birlikte gittik. Ben oruçluydum. İftar vakti yakındı. Bende büroda orada bulunanlarla birlikte iftar yaptım. Çay içip ayrıldık. Ondan sonrada 5-6 yıllık süreçte 7 veya 8 kez Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli işyerine gittim. Reklam almak için kendisine teklif verdik. Yanında Tuncay Hacıbektaşoğlu da vardı. Kendisiyle görüşüp ayrıldık. Muzaffer TEKİNİ anlattığım şekilde tanıdım. Adı geçen diğer kişiyide tanımıyorum. Bu kişilerde ele geçen silah ve dokümanlarla bir ilgim yoktur. Mete Yalazangili, Muzaffer TEKİNin bürosunda gördüm. Sporcu olduğunu öğrenince sohbet ettik. Reklam için yanma birkaç kez gittik. Kendisini bu nedenle tanıdım, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

METE YALAZANGİL Savcılıkta alman ifadesinde;

Muzaffer TEKİN'i 15-16 seneden buyana tanırım. Kendisiyle ilk tanışmamız Göztepede Selami Çeşmi Özgürlük Parkında spor yapan vatandaşlara Kadıköy Belediyesinin organizesinde spor yaptırdığı sırada olmuştur. Kendisinin emekli subay olduğunu o zaman öğrendim. Benimde sporcu olduğumu öğrenince birlikte spor yapmayı teklif etti, bu şekilde onların grubuna katıldım. Daha sonra kendisina ait yine Kadıköyde bulunan Akaryakıt pazarlama işi yapılan Rıza Petrol isimli işyerine ziyaret amaçlı gidip geldim. O tarihten bu yana dostuğumuz devam etmektedir.

Muzaffer TEKİN'in ifadesinde Semih Tufan Gülaltayı benim aracılığımla tanımış olduğu ifadesi doğrudur. Ben 1978-1988 yıllan arasında 10 yıl süreyle Tekel spor klübünde idarecilik ve antrenörlük yaptım. O tarihlerde benimle aynı semtte oturan anne ve babasmıda tanıdığım Semih Tufan Gülaltay, Tekel spor kîübünün boks takımının yıldızları arasında antremana geliyordu. Kendisini bu nedenle tanırım. 1993 yılında ben Galatasaray spor klübünde antrenörlük yaptığım yıllarda Semih Tufan Gülaltay ile birlikte Kadıköyde yürürken Muzaffer TEKİNle karşılaştık. Ayak üstü sohbet sırasında Semih Tufanı, Muzaffer TEKİNle tanıştırdım. Daha sonra kendilerinin Muzaffer TEKİNin bürosunda görüştüklerini öğrendim. Çünkü o tarihlerde ben yabancı uyruklu eşim sporcu olduğu için kendisiyle birlikte Almanyaya gitmiştim. 1997 senesinde tekrar Türkiyeye döndüm. Muzaffer TEKİN ile Semih Tufan..fiülajtayın dostluklarının devam ettiğini ancak, çay kahve sohbetiyle sınırlı olduğunu billyoaımr %^



Ben 2004-2005 yılından bu yana DYP Kadıköy Genel sekreterliği görevini yürütmekteyim. Pek çok vatandaş bize gelir sıkıntısını anlatır yardım ister. Birgün eski polis olduğunu söyleyen bir şahıs Küçükçekmeceden geldiğini, ordunun özel kuvvetlerinde görevli olan Muzaffer Şenocak isimli şahsın kendisini 150 000 ytl dolandırdığını söyledi, yardım istedi. Ben de eski bir emekli subay olduğunu bildiğim ve DYP Kadıköy Teşkilatına Bürosu çok yakın olan Muzaffer TEKİNe giderek durumu anlatmayı uygun buldum. Birlikte Muzaffer TEKİNin Rıza Petrol isimli bürosuna gittik. 4-5 misafiri ile birlikte bürosunda idi. Kendisine Aydın Yüksek durumu detaylarıyla anlattı. Şikayet edilen kişinin bir ordu mensubu olması sebebiyle Muzaffer TEKİN konuya ilgi gösterdi. Bizim yanımızda birkaç yeri aradı. Tam bir bilgi alınamadı. Biz bürodan ayrıldık. Daha sonra Aydın Yüksek beni birkaç kez daha aradı. Muzaffer Şenocak ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir cd'yi bana getirdi. Bende Muzaffer TEKİNin bürosuna bıraktım. Daha sonra bu yılın haziran ayında Muzaffer TEKİNin gözaltına alındığını, ifadesinde benden bahsettiğini öğrendim. O tarihten bu yana evimdeyim. Herhangi bir yere ayrılmadım. İşime devam etmekteyim. Muzaffer TEKİNin bürosunda ele geçirilen cd ve diğer dokümanlarla ilgili bilgim yoktur.

2000-2001 yıllarında Muzaffer TEKİN beni telefonumdan aradı, bürosuna davet etti. gittiğimde sonradan ismini Oktay Yıldırım olduğunu öğrendiğim uzun boylu, iri yarı bir şahısla beni tanıştırdı. Gazi olduğunu, Astsubay olduğunu anlattı. Bu şahsın ayaklanndan birisi alçıdaydı ve aksıyordu. Gatada tedavi gördüğünü iyileşme olmadığını bana anlattılar. Bende Oktay Yıldınma alçıyı çıkarmasını, yüzmesini, kaslannı güçlendirecek spor yapmasını tavsiye ettim. Kendim el yazımla kaslannı güçlendirici bir egzersiz programı yazarak kendisine verdim. O tarihten bu yana Oktay Yıldırımı birkaç kez daha Muzaffer TEKİNin bürosunda gördüm. Bu anlatmış olduğum görüşmenin dışında kendisiyle herhangi bir irtibatım olmamıştır, şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli Rafet ARSLAN 25.06.2007 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ;

"Benim Ankara'da yapılan demek çalışması ve piknikten haberim yok. Ancak Ankara'da ki Vatansever Güçler Birliği isimli demek olduğunu biliyorum. Demeğin kumcusu ve başkanını bilmiyorum, ancak demeğin İstanbul Şubesinin Hüseyin GÖRÜM isimli şahsın kuracağı şeklinde duydum ve Hüseyin GÖRÜM'ü ilk kez ile Hüseyin GÖRÜM'e ait Maltepe'de bulunan işyerinde kum fasulye pilav yemeye gittiğimde gördüm. Bu yemeğe beni Muzaffer TEKİN davet etmişti. Kuddusi ORKIR isimli şahsı da ilk kez bu yemekte gördüm. Kendisini bir de Muzaffer TEKİN'in bürosunda gördüm, kendisi ile hiçbir samimiyetim yoktur. Bu yemeğin ve toplantılann amacı Ankara'da bulunan Vatansever Güçler Birliği Derneğinin İstanbul Şubesini kurmak ve Muzaffer TEKİN'i bu dernek içinde Hüseyin GÖRÜM yer almasmı istiyorlardı, ancak Muzaffer bu demek içerisinde yer almadı. İfade de isjmi geçen şahıslardan Hüseyin GÖRÜM demeğin İstanbul Şubesini açmakla görevliymiş, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. Can Albay isimli şahsın beden eğitimi öğretmenliği yaptığını biliyorum, kendisi ile herhangi bir samimiyetim yoktur. ." şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli Sevgi ERENEROL 25.01.2008 tarihinde Emniyette vermiş olduğu ifadesinde ;

Muzaffer TEKİN aile dostumdur. 2002 yılından bu yana tanmm. Kıbns Mitinginde tanışmıştık. Ailecek görüşürüz Cezaevine gider ziyaret ederim. Telgraflaşır mektuplaşmz.

Rafet ARSLAN Muzaffer TEKİN'in arkadaşıdır. 1994 yılında ben MHP İl başkanlığında iken o Şişli İlçe Teşkilatmdaydı şuan Muzaffer TEKİN'i ziyarete beraber gideriz çünkü cezaevinde Muzaffer TEKİN'i Ben, Rafet ARSLAN ve Kürşat RÜSTEMOĞLU ziyaret edebilmektedir" şeklinde beyanlarda bulunmuştur.

Şüpheli Veli KÜÇÜK 25.01.2008 tarihinde^Bmtırpettç vermiş olduğu ifadesinde ; Muzaffer TEKİN'i İstanbul da neşredilen, Batı Trakya'*Üerğısınde'*gj)rdüm. Bir süre, bende bu



Yüklə 3,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin