GüNÜMÜz türkcesiyle evliya çelebi seyahatnamesi: podgorîCE, İŞTİB, vidiN, peçOY, budiN



Yüklə 1,58 Mb.
səhifə14/35
tarix05.09.2018
ölçüsü1,58 Mb.
#77457
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   35

İştib Kalesi'nin şekli: Bu eski kale şehrin batı tarafında, bir kayalı yüksek dağ üzere beşgen şekilli bir şeddadi tümü cilâlı kesme taş ile yapılmış sağlam bir kale imiş, ama eski zamanda [37b] gayet dayanıklı kale imiş. İç el olmak ile zamanın geçmesi sebebiyle imar olmayıp bazı yerleri yıkılıp kale içinde yapı cin-

135


sinden asla bir şey yoktur. Kış günlerinde kale içinde koyun ve keçiler kışlar.

îştib varoşu: Kalenin doğu tarafında iki dere tepe arasında bir geniş öz içinde bağlı, bahçeli ve hepsi kârgir yapı, tek ve iki katlı, bakımlı ve şenlikli, hepsi 2.240 adet baştan başa kayağan taş örtülü güzel hanelerdir. Ancak Ahmed Ağa sarayı hâlâ yeni yapılmak ile kiremit örtmüş. Yoksa diğerleri, zengin ve yoksul evlerinin tamamı kayağan ile örtülü mamur evlerdir. (—)

Mahalle sayıları ve isimleri: Hepsi 24 Müslüman mahal-leşidir. Evvelâ Karakadı Mahallesi, Cuma Mahallesi, Sinan Bey Mahallesi ve Oluklu Mahallesi.

GÖnül erbabının mesire yerleri: Şehrin doğu tarafı taşra­sında Kavaklı adlı mahalde çeşit çeşit yüksek köşkleri ve akar-suları ile mamur bir meşhur gezinti ve dinlenme yeridir.

Camileri: Tamamı 24 adet mihraptır ki cuma kılınan selâtin camileri bunlardır:

Evvelâ kale altında Fethiye Camii; İkiyürekli Ali Bey fetih sırasında kiliseden mihrabını çevirip cami etmiştir. Eski yapı, birkaç küçük kubbeli ve bir alçak minareli eski bir camidir.

Fatihi Sultan T. Murad Han camiine Orta Cami derler. Gayet kalabalık cemamate malik, tahtadan yapılma, dört köşe, bir sa­natlı kubbesi saf kurşun ile örtülü bir mamur camidir ki bu şe­hirde böyle bir yüksek kârgir yapı minareli nurlu cami yoktur.

Hüsam Paşa Camii, bir tepe başında kurşunlu ve kârgir mi­nareli sanatlı camidir. Aşağı Tekye Camii, fukara yeridir. Adlî Efendi Camii, süslü mabeddir. Ahmed Paşa Camii, ruhaniyet-li camidir. Şehreküstü Camii, sâlihler yeridir. Kadın Ana Camii, gayet süslü geniş camidir ve cemaati çoktur.

Halkı gayet musallî olduğundan her (—) bunlar meşhur ca­milerdir.

Mescitlerini bildirir: Tamamı 24 adet adet mescittir. Bun­lardan kalabalık cemaate sahip çarşı içinde Arasta Mescidi, Ta-bahane Mescidi, Haniçi Mescidi, Ortamescit, Sücâh Mescidi, Karakadı Mescidi ve Sinan Bey Mescidi.

Medreseleri: Vilâyet fatihi Gazi Hudavendigâr I. Murad Han'ın camii önünde Muradiye Medresesi derler bir mamur medresedir.

pârülkurrâları: Hüsam Paşa Camii'nde, Ana Kadın Camii'nde ve Çarşı Camii'nde şeyhülkurrâ her hafta bir Kur'ân

öğretir-

Dârülhadisleri: Kale fatihi Gazi Murad Han Camii önünde­ki medresede hadis ilmi okunur, dersiâmmı var.

Sıbyan mektepleri: Tamamı 11 adet sıbyan mektepleri var. Karakadı Mektebi, Cuma Mahallesi Mektebi, Hamam Mektebi ve Sinan Bey Mektebi.

Gönlü yaralı derviş tekkeleri: Hepsi 7 adet tekkedir, ama bunlardan Bayramı tarikatinde Sofyalı Balı Efendi Tekkesi ru­hani tekkedir. Adlî Efendi Tekkesi, Emir Çelebi Sultan Tekkesi, Hüsam Paşa Camii yakınında Yukarı Tekke, Aşağı Tekke, Kadın Ana Tekkesi ve Oluk Mahallesi Tekkesi.

Gelen gidenler için kervansarayları: Ancak bir adet hasbî kervansarayı var, ama binde bir gibidir. Kale gibi baştan başa kurşun örtülü, birinci katta 50 adet ve ikinci katta 50 adet kârgir yapı odalar vardır. Ortasında bir geniş meydanında büyük ha­vuz üzerinde bir mescidi var. At ahırı bin miktarı deve, at ve ka­tır alır. Bu ibretlik yapı Küçük Emir Sultan'ın yapısıdır ve Büyük Emir de derler.

Tüccar hanları: Tamamı 7 adet bekâr tüccar hanları var. Si­nan Bey Hanı, Karakadı Hanı ve Çömlekçizâde Hanı.

Hamamları: 2 adet hamamdır. Birisi Emir Efendi'nindir, ama Biregalitçe Nehri kenarında şehir dışında faydalı ılıcaları vardır.

Çarşı bedesteni: Tamamı 450 adet sanat ehli usta dükkânla­rıdır. Bu güzellik çarşısı ile Küçük Emir Sultan Hanı arasında bir pak kaldırım döşeli büyük meydanın tâ ortasında bir yuvarlak havuzu var ki şadırvanlarından ve ejder ağızlarından tatlı su ha­vuza akıp tüm insanlar ve hayvanlar ondan susuzluklarını gi­derirler ki Şafiî mezhebi üzere ona on bir pak sanatlı havuzdur.

Bu mahalle yakın baştan başa kurşun kubbeleri yüksek, iki başı demir kapılı bir bedesteni var ki tüm yedi iklimin değerli kumaşları, eşyaları ve ipekleri bu çarşıda mevcut olup güzel ıtri­yatın hoş kokusundan insanın dimağı kokulanır. Zira bu diyar halkı hoş kokulara ve türlü türlü ıtriyata düşkünlerdir. Mükellef kahvehaneleri de Emir Efendi'nindir.

137


136

İbret verici yapıları: Emir Sultan Kervansarayı yalanında Biregalitçe Nehri üzerinde 5 adet gözlü sanatlı köprü ve kale al­tında [38a] akan Biregalitçe Nehri üzerinde 5 göz ağaç köprü seyre değerdir.

Kısacası, bu şehir içinde anlattığımız han, cami, çarşı pazar havuz, şadırvan, bedesten ve köprüler tamamen bu büyük Şeyh Emir Sultan'm hayratlarıdır ki bu şehri o aziz "Yâ Azız" ismine mazhar düşüp imar etmiştir. İşte Osmanoğlu devletinde bu ta­rikat önderi aziz şeyh ve bir de Yemen fatihi Sinan Paşa kimya­ya malik olup bu kadar hayır eserleri yapmışlardır. Gerçekten de bir şeyh yalnızlık köşesinde neye malik olup bu kadar hay­rat ede. Elbette iksir-i n'zam kimyası hareketiyle bu kadar eserler yapmış ki bir padişah malik değildir. Ve ziyafet evi imaret de Emir Efendi'nindir ki nimeti zengin ve fakirlere dağıtılır.

Halkın özel lehçesi: Tüm şehir halkı düzgün Türkçe bilir­ler, ama tüm reayaları Sırp ve Bulgar kefereleri olmak ile tüm vilâyât halkı Sırp ve Bulgarca konuşurlar, ama Arnavutça bil­mezler. Bu şehre Ofçabolu vilâyeti yakın olduğundan bu şehir halkı Yörük kavmi lehçesiyle de konuşurlar. İnşaallah Yörük dili de yeri geldiğinde yazılır.

Erkeklerin giysileri: Hepsi çuka ferace, kontuş ve serhatli kürk, beyaz sarık, boğası kaftan ve ipek de giyerler.

Kadınlarının giysileri: Bütün kadınları yassı başlı ve çem­berli tülbent, siyah boğası ve beyaz aba ferace giyip edeplice ge­zerler.

Can bağışlayan havası: Suyu ve havasının güzelliğinden halkı sağlıklı ve zinde olup İştib mahbûb ve mahbûbesi meş­hurdur.

Sanayii: Rum, Arap ve Acem'in avcıları arasında İştib çakı­sı meşhurdur, ama rakısı yerilir. Genellikle sanatkârları çakıcı­dır. Her yere hediye götürürler. Bir çeşit şebekeli ve keskin çakı­sı olur, ama bıçağı da olur, ama güzel değildir. 32 çeşit kirazı si­cilde yazılıdır ki ceviz kadar sulu ve yemesi hoş kirazları olur, ancak keçi memesi hepsinden meşhurdur.

Abıhayat nehirleri: Şehir içinde Küçük Emir Sultan Köprü­sü altından ve kale dibinden akan Biregalitçe Nehri 5 konak yer dolaşıp tâ Usturumca şehri karşısında Bobosta Yaylası'ndan ge-

138


bu İştib'den güneye doğru 3 saatlik yer gidip Vardar Nehri'ne

hoş sudur ve sindirimi gayet hızlıdır. (—) (—) (---) İştib şehri şehrengizinin tamamlanması:

.................. (3.5 satır boş)....................

İştib'in ziyaret yerleri: Evvelâ Hüsam Paşa Camii'nde Şeyh Muhyiddin-i Rumî hazretleri medfundur, STTTI aziz olsun.

Sofyalı Balı Efendi Tekkesi ve Küçük Emirzâde Cenan Efendi ziyareti: Sofyalı Balı Efendi hazretlerinin müridi olup Bayramı tarikatinde namlı olup iksir-i tı'zama malik olunca bu şehre yer­leşmiştir. Ama bu İştib şehrinde bu kadar kurşunlu han, imaret ve gayri hayratlar yapan Büyük Emir Efendi Sultan, İstanbul'da Atmeydanı'ndan aşağı Kadırga limanı yolu üzerinde Koca Meh-med Paşa Camii'nin avlusunda medfundur. Allah rahmet eylesin.

Adlî Efendi Türbesi ve dahi Şehreküstü varoşunda kale al­tında akan nehrin altı göz ahşap köprünün başında Sünbül Efen­di merkadi.

Sonra Hüsam Paşa Camii yakınında Alâeddin-i Rumî sırrı aziz olsun ve ona bitişik Mevlevi Şeyhi Mustafa Efendi; fâzıl, âlim ve âmil imiş, halkın ziyaretgâhıdır. AUah hepsine rahmet eylesin.

Büyük zatlardan yüz adet azizler ziyaret ettik, ama çok gez­mekten hatırımızda kalan bunlardır ki yazıldı. Allah hepsine rah­met eylesin.

Daha sonra İştib şehrinin tüm ileri gelen zarif, şair ve safa-lı dostlarıyla vedalaşıp ve nice hediye ihsanların alıp kuzey ta­rafa gidip Biregalitçe Nehri'ni atlar ile geçip bu nehir kenarm-ca 2 saatte,

Osman Ağa Köyü'nü ve nice kuleli mamur köyleri geçip,

Balvan Köyü: Müslüman Yörükân köyüdür. Bir güzel, hoş mescidi var. Bu köy serbest zeamettir. Oradan yine kuzey tarafa 4 saat Kıratova şehri kazası köylerinden,

Maden Köyü menzili: Serbest zeamettir, bağlı bahçeli tüm kefere köyüdür ki reayalarının hepsi Girid gazasına güherçile iş­leyip Selânik'de baruthaneye götürürler.

Oradan 2 saatte yine kuleli, mamur köyler geçtik. Bu ma­hallerde haydut Bulgar kefereleri çok olmak ile tüm köylerinde yüksek kârgir yapı dört köşe demir kapılı büyük kuleleri var­dır. Oradan,

1 39 j-jy

Haydut yatağı, yani cehennem Koçana kasabasının özellikleri

Bulgarcada (—) [38b] (—) demektir. Kıratova nahiyesidir ve Köstendil beyinin hâssıdır ki subaşısı hâkimdir. Ama o dahi haydut kefereleriyle birliktedir ve niyabettir. Tüm reayası açık­ça haydutlardır ki kervan bozarlar. Cenâb-ı Kibriya bizi koru­yup burada Kasım Ağa'nın hanesine dahil düşüp canımızı kur­tardık. Eğer bu başımızdan geçenleri bir bir yazsak Allah bilir bir kitapçık olur.

Bu kasaba bir (—) deresinin kenarında ve bir geniş öz için­de tamamı 600 adet saz, kamış, tahta ve kiremit örtülü bağlı ve bahçeli, ağaçlıklı, gölgeli mesiregâh, avlak dağlar ve ormanlar içinde bulunan bir verimli zeminde geniş kasaba, bir diyardır, ama halkında asla merhamet yoktur. Dağlarına avlanmaya gi­den, haydutlara kendi av olup şehre çıplak gelir veya baştan olur.

Bu kasaba içinde kiremit örtülü bir cami, bir mescit, bir han ve 15 dükkân var, başka imaret yoktur. Ancak hepsi 10 kadar Müslüman haneleridir, gerisi Bulgar ve Sırp kefereleri evleridir. Ayandan Kasım Ağa ve kardeşi Mehmed Ağa'nın haneleri gelen geçenlere konuk sarayı olup nimetleri zengin yoksul, yaşlı genç, Hıristiyan putperest herkese bol bol dağıtılır. Bunlar da bu men­zilde olmasalar bu dereden kuş uçmazdı. Kasım Ağa bu hakire 20 yiğit tüfengli yoldaşlar verip sabahleyin doğu tarafa dağlar, ormanlar ve nice bin sürü koyunlar geçip 4 saatte,

Yeni kasabası: Bosna Eyaleti'nde Yenipazar şehridir. Bu Köstendil Sancağı hükmünde Kıratova nahiyesi ve Köstendil beyi hâssıdır, subaşısı hâkimdir. 1035 tarihinde Sultan IV. Mu-rad zamanında imar olmak ile Yenipazar derler. Şehri bir öz içinde bağlı bahçeli, tamamı 300 adet kiremit örtülü mamur ka­sabadır. Haftada bir pazarı durup çok kalabalık insan toplanır. Bir camii, bir hanı ve 17 dükkânı var, başka yapı yoktur.

Oradan Koçana Yaylası'nı aşıp 6 saatte Derbend Köyü'nü geçip,

Çarunasulu Köyü menzili: Bulgarca ulu hünkâr köyü de­mektir. Bir dağ eteğinde 100 evli ve bir kârgir minareli hoş camii var, Müslüman köyüdür. Bu köyün doğu tarafından îştib şeh-

140


ri içinden akan nehir akar. Bu köyde Balı Bey hanesinde konuk olup padişahane zevkler edip ayandan Korucuoğlu'yla da dost­luk kurup can sohbetleri ettik. Oradan yine doğu tarafına gider­ken îştib Nehri suyunu atlar ile geçip bir dere içinde yarım saat

gidip,


Gabrova Köyü: 40 evli kefere ve Müslüman köyüdür ve ki­remitli bir carnii var, ama minaresizdir.

Oradan yine doğuya baş yukarı Vuleçe Yaylağı'nı, çamlı ve karlı belleri, tehlikeli yolları ve ulu dağları aşarken her çam ağaç­ları gökyüzüne doğru baş uzatmış yüksek ağaçları seyrederek (—) saatte,

Ortacuma kasabası menzili: Düşeniçse Nahiyesi'ndendir.

Tamamı 200 kiremit örtülü evlerdir ve 4 adet mihraptır. Büyük

cami kiremitli ve cemaati çoktur, ama tekkesi yoktur. Ve 80 adet

dükkânı vardır, ama bedesteni yoktur. Hamamı ılıcalardır. (—)

Ortacuma ılıcasının özellikleri

Bu mamur kasaba yakınında 4 adet ılıcası var ki eğer bü­yük bir şehir yakınında olsalar hayrat sahipleri güzel eserlerle imar ederlerdi, ama günümüzde ikisi ufak tefek kiremit örtülü camckânlar ve geniş havuzlar ile yapılmış ılıcalardır. Bu ikisi ga­yet sıcak sululardır. Soğuk su koyup ılık olur.

İki adet ılıcalar da vardır. Onların üzerleri açıktır, ama yine havuzları ona ondur. Bunlara kefereler girer. Çok zayıflamış at, katır ve sığırları bu açık ılıca suyuyla yıkayınca o kadar yağlı ve etli hayvanlar olur ki uyuzları gidip tüyleri samur gibi ışıldayıp o hayvanlar çok sevimli olurlar. İnsanlar bu ılıcaların suyundan içseler 7 günde uyuz ve hararetleri, leke ve sedef hastalıkları gi­dip sağlıklı olurlar.

Kiraz mevsiminde 40-50.000 insan çadırlarıyla gelip konak­layıp 10 gün 10 gece içip eğlenirler, bu ılıcalara girip berrak su­larından içip semiz olur. Bu kaplıcalar Düşeniçse şehrine yakın olduğundan tüm Düşeniçse sanat ehli çadırlarıyla bu yere gelip kâr ederler. Kısacası faydalı ve lezzetli sulu ılıcalardır ve çevre­leri baştan başa bağ ve bahçelerdir. Köstendil elması gibi lezzet­li elması olur.

Sonra bu ılıcalardan 2 saatte kuzeye gidip Düşeniçse suyu kenarında,

141


Boboşova kefere kasabası menzili: 500 adet saz ve kiremit örtülü kefere evleridir. Düşeniçse toprağında naiplik ve Sokol-lu Mehmed Paşa'nın vergilerden kesilmiş [39a] vakfıdır ki hâlâ îbrahim Haıızâdeler mütevellisi olup onların tarafından 100 adamla voyvodaları hâkimdir.

Bu kasabanın ensesinde iki saatlik dağ ve rağlan, yakın ve ırağları baştan başa bağ ve bahçeleri cihanı tutmuştur. Tamamı 9.000 adet Bulgar kefereleri reayası vardır. Burada olan mahbûbe Bulgar kızların maralı ve ceylân gözleri ve şirin sözleri var ki görenin aklı gider.

Bu kasabada ancak mütevelli için bir mescit, bir saray, bir büyük han, 50 kadar dükkân ve Arbina adında ünlü bir kilise var, tüm kefereler orada âyîn ederler ve hanelerine giderler.

Burada haftada bir kere pazar günü çevre köylerinden nice bin insan toplanıp alış veriş ederler.

Bu Boboşova kasabasının ürünlerinden peynir gibi bir lez­zetli sarı yağı olur ki Rum, Arap ve Acem'de dengi yoktur. Sanki Erzurum Eyaleti'nde Kemah Kalesi'nin katile peyniridir.

Bu süslü kasaba öyle bir verimli zemine kurulmuştur ki bir pak topraklı bayır dibinde Köstendil şehri içinden akan Karasu kenarında ve Düşeniçse kasabası içinden akan Hırmat Nehri'ne karıştığı küçük iki nehir mahallinde geniş bir yerde gayet ma­mur kefereler kasabasıdır. Anılan İki nehir bu kasaba yakının­da 5 göz sanatlı ağaç köprü altından geçip akarak (—) yakınında Rum Denizi'ne karışır vesselam.

Oradan kalkıp kuzey tarafa 2 saatte,

Düşeniçse kasabası menzili: 1062 tarihinde Silisre vilâye­tinden Rumeli'ne Melek Ahmed Paşa efendimizle geldiğimiz­de bu kasaba anlatılmıştır. Ama şimdi bu gelişimizde birkaç gün konaklamak gerekti, zira yollar tehlikeli olduğundan Me­lek Ahmed Paşa efendimizin bizde olan Arnavutluk'dan getir­diğimiz emanet mallar başımıza belâ oldu, o yüzden Düşeniçse kasabası'nda konduk. Bir gün vilâyet halkından 300 kadar cürd atlı silâhlı adamlar ile Düşeniçse'den batı ile güney yönü arası­na gidip,

Sitarova Köyü ılıcasının özellikleri

Bu köy Düşeniçse nahiyelerinden 300 adet haneli bağlı ve

bahçeli, kefere ve müslim köyüdür. Bu köyden dışarı yeşillik penis bir vadide kârgir olarak yapılmış bir ılıcadır, ama seyir-lilctir. Köstendil ılıcalarından faydalı suyu vardır, ama o kadar şiddetli sıcak su değildir. Soğuk su karıştırmadan yıkanılır. Ilık ve rahat içilecek ılıca suyudur ki hayrat sahibi Gazi Lala Şa­hin Paşa bu hoş ılıca üzerine camekân kubbe ve bir yıkanacak yer olarak havuz ve şadırvan yapıp bu ılıcayı imar etmiş. Bura­da da Temmuz ayında ve Nevruz başlangıcında binlerce insan toplanıp büyük kalabalık olur ve burada ılıca eğlencesi yapar­lar. Ancak faydası kadınlara mahsustur. Özellikle hamilelikte bir kadın sıkıntı çekerse bu ılıcaya girip ılık suyundan içse bel­ki havuzdan çıkmadan doğurur. Tâ bu derece kadınlara fay­dalıdır.

Hakir de tüm saralı dostlar ile bu kaplıcaya girip biraz dinle­nip dönüşte avlanarak yine Düşeniçse kasabasına gelip bir gece daha konuk olduk. Ertesi bize şehir ayanından eski dostlarımız bu hakire 100 adet pür-silâh namlı yiğitler koşup bütün dostlar ile vedalaşıp doğu tarafa 2 saatte,

Lala Şahin Paşa Derbendi

Allah saklasın kuş uçmaz ve kulan yürümez, dedikleri bir korkunç, tehlikeli, pusu yerli ve kayalıklı bir amansız boğazdır ki Rum, Arap ve Acem'de Lala Derbendi adıyla meşhur olmuş bir dar yoldur ve sarp beldir. Hatta bu mahalde Gazi Hudavendigâr, yani Sultan L Murad Veziri Lala Şahin Paşa 70.000 askeriyle bu tehlikeli derbendden geçerken Destpot Kral adlı melun pusu yerlerinden 40-50.000 kâfirle Lala Şahin Paşa üzerine ansızın sal­dırıp gaziler savaşa savaşa 20.000 İslâm askeri burada şehit ol­muştur. Hâlâ anayol üzerinde bütün nurlu kabirleri bellidir. Lala Şahin Paşa da şehit olup bu dere içinde bir sofada yatmakta olup gelen geçenlerin ziyaretgahidir. Onun için bu tehlikeli yere Lala Şahin Derbendi derler.

Allah'a hamd olsun bu mahalde bir zarar görmeyip esenlikle geçip Samakov Yaylası ve Sahrası içinde 50 pare mamur köyleri geçtik. Tüm reayaları Bul gardır, avrat ve oğlanları demir cevhe­ri çıkarmada çalışmaktadır. Bütün cevheri çuval çuval Samakov şehrine getirip Samakov eminine satarlar.

Bu köyleri 5 saatte geçerek nice yüz adet demir madenleri

143

142


çıkar yerleri, dereleri ve tepeleri geçip Rila Yaylağı ve Samakov Yaylağı ulu dağlarını seyr ederek 4 saatte, [39b] S amaya kov şehri, yani harap Samakov Kalesi'niıı özellikleri

Despot Kral'ın atası olan Sırp keferesi banı Samayakov adlı şahsın yapısı olduğundan Samayakov'dan bozma Samakov der­ler.

Nice kefere kralları bu kaleye malik oldum sanmışlar, sonun­da helak olmuşlardır. Hâlâ Malikü'1-mülk hükmündedir. 772 tari­hinde Gazi Hudavendigâr ki Gazi I. Murad Han'dır, bu kale onun fermanıyla gazi ve sonra şehit Vezir Lala Şahin Paşa fethidir. Çar­pışma sırasında bu kale altında zorluk ve sıkıntı çektiğinden bir daha bu kaleye kâfirin iştahı kabarmasın diye bu sağlam suru te­melinden yıkmıştır. Hâlâ yer yer duvarının temelleri bellidir.

Hükümetleri Rumeli Eyaleti'nde olup Osmanoğlu padişahla­rının hâss-ı hümâyûnudur ki başka emin hâkimi vardır. (—) akçe iltizamdır. Bir hâkimi de 300 akçe payesiyle şerif kazadır ve nahi­yesi 70 adet köylerdir. Kethüdayeri, yeniçeri serdarı, bâcdârı, muh-tesibi, şehir kethüdası ve haraç ağası vardır, ama müftüsü ve na-kibüleşrafı yoktur, Sofya şehrinden fetva alırlar, zira gayet yakın­dır. Vilâyet halkı ve tüm Sırp ve Bulgar reayaları kadar Osmanoğ­lu hükmünde öyle varlıklı ve zengin reaya ve berâyâlar yoktur. Samakov şehrinin zemini

Işkır Nehri kenarında 12 göz ağaç köprü ile geçilir geniş bir boşlukta tamamı 1.700 adet saray gibi bakımlı ve şenlikli, baştan başa kiremit ile örtülü mamur hanelerdir, ll'i Müslüman mahal-lesidir, geri kalanları kefere ve Kıptî mahalleleridir.

Ve tamamı 12 adet mihraptır. Bunlardan kalabalık cemaate malik çarşı içinde Hünkâr Camii, bir uzun, sanatlı, şirin ve düz­gün alaca minaresi var ve dış tabakalarından cihan baştan başa seyr olunur. Tamamen kiremit ile örtülü nur üstüne nur bir ca­midir ki kapısının üst kısmında tarihi celî güzel hat ile böyle ya­zılmıştır:

Yess/'r lenâ haı/yİ haseneti mescidi'1-mii'eı/yed,

Allâhümme tânhnhu mm (?) es-Samed,

$eyyidü'l-hnk~beytü'l~ahaâ.

Sene (—)


144

Yine çarşı içinde Malkoç Bey Camii, buna Yeni Cami derler.

Şeyh Efendi Camii ve Yunus Voyvoda Camii. Bu 4 adet cami­de cuma namazı kılınır. Kiremit örtülü mümin mabedgâhlarıdır.

Ve tamamı 8 adet mescitlerdir. Ve hepsi 2 adet medresedir. 3 adet de sıbyaıı mektebi vardır.

Ve tamamı (—) adet tarikat ehli abdal derviş tekkeleri vardır. Bunlardan Malkoç Bey Tekkesi ve (—)

Ve hepsi 6 adet kârgir yapı tüccar hanları var, bunlardan Malkoç Bey Hanı mamur ve sağlamdır. (—) 2 adet aydınlık ha­mamı var.

Ve 240 adet dükkânları var, ama bedesteni yoktur ve her sa­nat ehlinden bulunur, ama demircisi gayet çoktur.

Her evde birer abıhayat sular akar, ama suları güzel değil­dir. Zira tüm suları demir madeni çıkan dağlardan doğduğun­dan faydasız suyu vardır. Tabiat sahibi olan kimseler kuyu suyu içerler.

Çarşı başındaki meydanda Matbah Emini Mahmud Efendi henüz yeni yapı dört köşeli bir çeşme yapıp her tarafında adam kolu kalınlığı ikişer lüle su akar, hepsi 8 adet gözlerdir. Her köşe­sinde birer fıskiye ile şadırvanlar f ı skiy elerinden fışkırmada ib­retlik bir hayrattır.

Suyu ve havası gayet yüksek zemin olmakla kışı çok sert olup dağlan büyük yaylaktır ki yeryüzü yaratılandan beri dağ­larında karı ve tatlı suları eksik değildir. Işkır Nehri bu Samakov Yaylası'ndan doğup Sofya şehrinin doğu tarafında Kenan Paşa Çiftliği dibinde ahşap köprü altından geçip kuzey tarafa Sofya sahraları içinde akarak Niğbolu Sancağı toprağında Pileve şeh­ri yakınından geçip bir saat aşağı Zam.it adlı köy dibinde derya gibi Tuna Nehri'ne karışır.

Bu Samakov'un şiddetli kışından bağları azdır. Ancak kavak ve söğüt ağaçları çoktur.

Nice bin bahçeleri, dükkânları ve evlerini Işkır Nehri harap etmiştir. Hâlâ harabesinin kalıntıları bellidir. Tüm yaşlılarının söylediklerine göre "Sonunda bu zorlu Işkır Nehri, bu Samakov şehrini yıkar" derlermiş. Allah bilir ya yine öyle olur, zira aktık­ça şehir üzere meyilli gelir. (—) (—) (—) (---) (—) (—) (—) (---) (--) (-) (-) (--) [40a]

145

Beğenilenleri, sanatlı kafesli demir fanusları, demirden re-zeli ve kalaylı sofra iskemleleri sefer ehline bile götürmek müm­kün yahşi şeydir. Türlü türlü kilitler, at yük bağlama ipleri, de­mirden kurt ve arslan kapanları, demirden sandukacık içinde kahve değirmeni, gerektiğinde un bile öğütür, çok ince unu ohir.



Bu Samakov'un Freng çivisi, lorca, zağra, ortasayış, yüleme, miyanc ve tahta çivileri tüm diyarlara yayılıp cihanı tutmuştur.

Bu Samakov şehrinde ve çevredeki nahiyelerde toplam 110 adet demir işleyen işliklere bu diyarda samakov derler. Nemrud ateşinin yakan körüğünü 10 adanı çekemez, su değirmeni kö­rüğü çekip Nemrud ateşi hasıl olur. Pil karnı kadar demir örs­ler üzere Yemen akiki gibi kırmızı demirler ki ateşten çıkmıştır, o demirleri demirci ustaları birer çeşit sanatlı dolaplar ile kızgın demirleri örs üzerine koyup camız kellesi kadar çekiçleri yine bir sanat ile su dolapları çekiçleri kırmızı demire vurunca ze­min titrer.

İşbaşında ancak iki usta, örs üzerine dolap ile birer ikişer kantar demirleri çekiç altına koyup çekip vermede olup demir uzayıp bir çubuk olunca yine bir sanat ile çekiç dolap çarkmm suyunu kesip gece gündüz böyle bir iş işlerler ki böyle bir işi demirciler piri Hazret-i Davud etmemiştir. Nice yüz bin gezgin böyle dev gibi işi görmemiştir. Gerçekten de seyre değerdir ki mısra,

İşitmek nasıl görmek gibi otur?

mısraı üzere bizzat gidip görerek öğrenmeyince anlatılabilecek bir şey değildir.

Zira İstanbul'da top dökmek, Karadaniska şehrinde top gül­lesi dökmek, Kırım ülkesinde Çüyinçi köyünde demirden Tatar kazanı dökmek ve bu Samakov'da demir dövmek gerçekten de insanoğlu işi değildir, ancak kara dev işidir. Gören adam şaşırıp hayretler içinde kalır.

Sonra bu Samakov'dan her sene Selanik iskelesine ve Var­na iskelesine kısacası tüm Osmanlı ülkesine her sene 8.000 ara­ba demir gidip her şehirde ustalar istedikleri eşyaları yaparlar.

..................(3 satır boş)....................

Samakov şehrî ziyaret yerleri

Evvelâ Malkoç Bey ziyareti, camii kapısı önündeki nur

146

türbesinin kapısı üzerinde usta hattatın celî yazısı ile tari­hi budur:



Rûh-ı Kudsi kasd edip tarih ana, Dedi tarihin beğim hayrım cemîl.

Sene (—)


Şeyh Şâkirî Efendi, Sofyalı Balı Efendi halifelerinden mü­barek bir kimse imiş. Malkoç Bey kabristanında medfundur, sır-,-, aziz olsun. (—) (—) (—)

Bu şehri de gezip dolaşıp yoldaşlarımız dönüp bu şehirden de 100 adet silâhlı yiğitler alıp doğu tarafa Samakov Yaylağı'nı Temmuz ayında kar üzere yüz bin sıkıntı ile aşıp koca Rila Yay­lası eteklerinden geçerek yokuş aşağı inerken Allah'a hamd ol­sun kar kalmayıp aşağı indiğimizde toz tozar. Bu koca Rila Yaylasında bahar günlerinde 700 adet egrek koyun yaylaya çı­kar. Her egreği yüzer bin koyundur.

Bu yayla Gebze kasabasında Mustafa Paşa Camii evkafıdır ki 100 atlı ile yayla ağası koyun hakkı toplayıp mütevelliye teslim eder, o da bu haktan yararlananlara haklarını verir.


Yüklə 1,58 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   10   11   12   13   14   15   16   17   ...   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin