H firat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 0,88 Mb.
səhifə21/55
tarix25.11.2017
ölçüsü0,88 Mb.
#32875
növüYazı
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   55

İşin bir başka yanı ise şu. Toprak sorununun önplanda olduğu, devriminin özünü oluşturduğu, dolayısıyla kırsal ilişkilerin yaygın olduğu, dolayısıyla aslında kırsal köylü yığınlarının küçük-burjuvazinin esas kitlesini oluşturduğu bir toplumda, bu köylü küçük-burjuva sorunu başkadır. Kapitalist ilişkilerin az-çok oturduğu bir toplumda bu daha başkadır. Bizde küçük-burjuvazi neyden çekiyor? Ben size sorsam ki, küçük-burjuvazi bugün en çok siyasal özgürlük mü istiyor, yoksa iktisadi yaşam koşullarının iyi-kötü korunmasını mı, siz buna hangi yanıtı verirsiniz? Küçük-burjuvazi siyasal özgürlükten çok sosyal-iktisadi sorunlarını önemsiyor. Ama bu sosyal-iktisadi sorunlarını yaratan nedir? Kapitalizmin onun üzerindeki baskısı ve sömürüsüdür. Yani kapitalizmin baskı ve sömürüsü küçük-burjuvaziyi bunaltıyor ve tepki temelde buradan geliyor. Kü(70)çük-burjuvazi eski ortaçağ kurumlarına tepkisinden ya da soyut burjuva demokratik siyasal değerlere düşkünlüğünden mücadele veriyor değil ki bu ülkede. Küçük-burjuvazi yıkımına ve yoksullaşmasına karşı direnç gösteriyor. Ve bu direnci gösterdiği noktada, siyasal özgürlük olmadan, siyasal demokratik haklar olmadan bu mücadeleyi veremeyeceğini görüyor. Dolayısıyla demokratik siyasal istemlere de bu çerçevede sahip çıkıyor. Sınıf bilincine ulaşmış bir proletarya, küçük-burjuvazinin kapitalizme karşı bu hassasiyetini, elbetteki geriye dönük özlemlerinden arındırarak, burjuvaziyi devirme mücadelesinin bir manivelasına dönüştürebilecek midir? Bizim karşımıza sorun böyle çıkıyor ve gelecekte de böyle çıkacaktır.

Hayır, küçük-burjuvazi sosyalizmi reddeder, denilerek itiraz ediliyor. Bu itiraza karşı şimdilik kaydıyla çok bilinen bir yanıtımızı burada yinelemekle yetiniyorum. Bir kere, bu toplumda küçük-burjuvazinin sosyalizme yakınlığının tartışmasız kanıtı, sizin hepinizin kendinize ısrarla “sosyalist” demeniz, kendinize bu konumu yakıştırmanızda. Yani gerçekte küçük-burjuva programları savunan sizlerin, buna rağmen ısrarla kendinizi marksist-leninist olarak tanımlamanız, sosyalist olarak görmeniz bile, bu ülkede küçük-burjuvazinin sosyalist bir çözüme yatkınlığının dolaysız bir kanıtıdır. Bizzat kendiniz buna dolaysız bir kanıtsınız. İdeolojik düşünüş tarzınıza bakıyoruz, programınıza bakıyoruz, ufkunuz aslında bir yerde burjuva devrimin sınırlarını aşmıyor. Değerler sisteminize, davranış biçiminize, politik kültürünüze, mücadele ve örgütlenme anlayışınıza bakıyoruz, belirgin bir küçük-burjuva toplumsal-politik kimlik görüyoruz. Ama kendinizi tüm bunlara rağmen sosyalist olarak değerlendiriyorsunuz ve içtenlikle de sosyalizmi istiyorsunuz. Sizin bu ısrarınız ve içtenliğiniz bile bu ülkede yoksullaşan küçük-burjuva tabakaların devrime yatkınlığının bir göstergesidir. Bundan ötesini daha sonra tartışacağız.

Yoldaşın sorusu ve açıklamaları üzerine tartışma bir bakı(71)ma program bölümüne kaydı. Ama işin aslında program yanı tartışmanın en kolay yanıdır. Kaldı ki program yanını biz yıllardır basınımızda işliyoruz da. Sorunun zor yanı programatik çerçevesi değildir. Asıl zor ve kavranması güç yanı, daha doğrusu geleneksel halkçı hareket tarafından bir türlü doğru kavranamayan, yerli yerine oturtulamayan yanı, demokrasi sorununun marksist açıdan teorik kavranışıdır. Bu kavranabilse ve kavrandığı ölçüde, program sorununda zaten herhangi bir güçlük kalmaz.

Bizim siyasal demokrasi sorununun ele alınışına ilişkin programatik tutumumuz bilinmektedir. Buna ilk temel belgelerimizde yeterli açıklıkta yer verdik (ki bunu daha sonra genişçe örnekleyeceğim de). Biz, marksist-leninist bakışaçısına sıkı sıkıya bağlı kalarak, demokrasi sorununu ve mücadelesini, genel devrim mücadelesinin, burjuvazinin sınıf egemenliğini yıkma mücadelesinin bir parçası olarak ele alıyoruz. Bizim için demokrasi mücadelesi bir devrim mücadelesidir. Tüm bunlara rağmen, ben, demokrasi sorununun doğru teorik kavranışı çerçevesinde, bunu kolaylaştırmak amacı çerçevesinde, sorunun bir başka yanını bilerek önplana çıkardım. Siyasal demokrasinin pekala devrim gerçekleşmeden de, kapitalist toplum sınırları içerisinde de, şu veya bu biçimde ve şu ya da bu ölçüde, gerçekleşebilir bir şey olduğunu açıklamaya çalıştım.

Bütün temel demokratik siyasal istemler, bu noktada, burjuva düzen sınırları içerisine sığan siyasal reformlar niteliği taşır. Siz onları devrimci talepler olarak formüle etseniz bile, teorik bakımdan ele alındığında, bu onların birer siyasal reform talebi olduğu, siyasal reform karakteri taşıdığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ne anlamda reform? Kapitalist düzenin içine sığabilmek anlamında. Burjuva düzenin sınıf ilişkileri içine sığan, kapitalizmin iktisadi temelleri ile bağdaşabilen, bu temel değişmeden de gerçekleştirilebilir olan her siyasal değişim, teorik bakışaçısıyla ele alındığında, siyasal reform niteliği taşır, İsterse bu gerçekleştirilme, Lenin’in sözleriyle, “bir dizi devrimle”(72)gerçekleşmiş olsun. Buna bizde pek bilinmeyen ya da gözönünde bulundurulmayan bir başka gerçeği eklemek gerekir. “Asgari program” dediğimiz şey, bir siyasal ve sosyal reform önlemleri ya da istemleri toplamından başka bir şey değildir. Zira “asgari program” demek, kapitalizmin temellerine dokunmayan, onunla bağdaşabilen tedbirler demeti demektir. 30 yıldır birer asgari programı olan akımların bugün hala bunu kavrayamamaları hazin bir teorik kavrayış yoksunluğunun göstergesidir.

Artı-değer sömürüsünü ortadan kaldırmak kapitalizmin sınırlarına sığmaz. Sosyalist devrim yapmadan artı-değer sömürüsünü ortada kaldıramazsınız. Sosyalist devrim yapmadan burjuvazinin mülkiyet tekelini ortadan kaldıramazsınız. Bunlar hep sosyalist istemlerdir. Ama artı-değer sömürüsü sürdüğü halde, burjuvazi kapitalist mülkiyet tekelini bütün gücüyle koruduğu halde, siyasal özgürlük elde edebilirsiniz, uluslar kendi özgürlüklerine kavuşabilir, laikliğe ulaşabilirsiniz. Siyasal özgürlüğü kurumlaştırabilirsiniz. Teorik olarak bütün bunlar mümkün. Yani demokratik siyasal çözümler burjuva toplumunun içine, kapitalizmin içine sığabilirler. Ve elbetteki, sığabildikleri ölçüde de, gerçekte kapitalizmin özgürlüklerle çelişkisini daha çıplak görülebilir hale getirirler.


Yüklə 0,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin