H firat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 0,88 Mb.
səhifə47/55
tarix25.11.2017
ölçüsü0,88 Mb.
#32875
növüYazı
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   55

Bu meseleler dün yeterince tartışıldı. Ama ben burada kritik bir noktaya işaret etmek istiyorum. Bu zaten demokrasi mücadelesinin genel devrim süreci içerisindeki anlamına bağlanıyor. Şimdi eğer gerçekten çözümlenmemiş demokratik sorunlar varsa, burjuva devriminin geride bıraktığı çözümlenmemiş demokratik görevler varsa, ve proleter devrim bunları çözen bir süreç olarak ilerlemek zorundaysa, bu, proleter devrimin bu anlamda saf olmadığını, bir burjuva demokratik yön taşıdığını zaten bütün açıklığı ile gösterir. Burada burjuva devrim bir biçimde proleter devrimi ile içiçe geçmiştir. Ama onun bir ön aşaması olarak değil. Toplamından bakıldığında, teorik bir bakışla, tarihsel ölçülerle bakıldığında, sözkonusu olan, genelde bir toplumsal devrim sürecidir. Burjuva demokratik devrimi burada bunun bir alt öğesi, bir iç öğesidir. Ve bu anlamda, proleter devrimi saf bir devrim değildir.

Önemle yineliyorum; salt Türkiye gibi orta gelişmişlikteki bir ülkede de değil, Almanya’da da bu devrim saf bir proleter devrim olarak gerçekleşmeyecektir. Bunu daha önceki konuşmalarımda da açıkladım ve gerekçelendirdim. Gelişmiş bir kapitalist ülkede bile devrim çok değişik demokratik sorunlar üzerinden hız alacak, toplumdaki genel devrimci dinamizmi açığa çıkaracaktır. Devrim, devrimci durum, çok büyük bir ihtimalle, öncelikle bu demokratik siyasal sorunlar üzerinden başgösterecektir. Ama bunun kendisi kaynağındaki çelişkiyi belirginleştirdiği ölçüde, ki bu burjuvazinin sınıf egemenliğidir, buradan hız alan, buradan ivme kazanan devrim, gerçek kapsamını ve derinliğini bir proleter devrim süreci halini alarak kazanacaktır. Ama bu, genel bir burjuva devriminin proleter devrime dönüşmesi anlamına gelmeyecektir. Yani bir burjuva demokratik aşamanın önden gerçekleşmesi ardından proleter devrim, hani o aşamalı ve kesintisiz devrim olarak geri ülkeler(150)için formüle edilen modeldeki türden bir dönüşüm olmayacaktır bu. Çünkü tüm içiçe geçmiş öğelerine rağmen, orada iki devrim aşaması gerek tarihsel olarak gerekse de teorik olarak birbirinden ayırdedilebiliyor. Mesela Rusya’da biz bu süreci görüyoruz. Teorik açıdan da, tarihsel açıdan da ayrım bellidir. Nedir tarihsel ayrım? Şubat Devrimi’nin kendisidir. Bu, feodal soyluluğunun devrilmesidir, burjuvazinin doğrudan iktidar dümenine geçmesidir. Burada bir sınıfsal iktidar değişimi var. İktidarın bir sınıfsal el değişimi var. Bu anlamda tarihsel olarak da bir devrimden bir başka devrime geçişi, bir aşamadan bir başka aşamaya geçişi ayırdedebiliyorsunuz.

Ama bizim devrimimiz bu anlamda bir burjuva aşama yaşamayacaktır. Yani sermayenin sınıf egemenliğini devirmeye geçmeden önce bizim devirebileceğimiz bir başka sınıf ya da siyasal sınıf iktidarı yok. Bu anlamda devrim, iktidarın sınıfsal el değiştirmesi anlamında devrim, bir proleter devrim süreci olarak yaşanacaktır. Ama bu devrim kendi içinde öncelikle demokratik sorunlar üzerinden alevlenen bir devrimci siyasal hareket olarak gelişecektir. Bu anlamda saf olmayacaktır ve bu anlamda bizim proleter devrimimiz. aslında demokratik siyasal sorunlar üzerinden ivmelenen bir proleter devrimi olacaktır. Bu anlamda, ama yalnızca bu anlamda, bu sınırlar içinde, bu çok sınırlı ve özel anlamda, bizim devrimimiz. burjuva demokratik devriminin proleter devrime bir diyalektik dönüşümü olacaktır. Burada gerçek proleter devrim, burjuva demokratik devrimin proleter devrime (demokratik siyasal sorunlar üzerinden gerçekleşen genel devrimci kalkışma anlamında tabii) bir dönüşüm olacaktır.

Lenin’in Radek’i yanıtlarkenki sözlerini hatırlayalım: "Bu temel istemlerin bir kısmı devrimden önce, bir kısmı devrim esnasında, bir kısmı da devrimden sonra gerçekleşecektir" diyordu Lenin. İşte devrim esnasında demokratik siyasal istemlerin devrimci bir çerçevede gündeme gelmesi ve bunun burjuvazi(151)nin sınıf iktidarının devrilmesi ile birleştirilmesi, burjuva devriminin proleter devrime diyalektik dönüşümü durumunu anlatır. Ama bu, proleter devrimin saf bir proleter devrim olmaması anlamında anlaşılmalıdır. Tekrar ediyorum, yoksa bir burjuva demokratik devrim aşamasının gerçekleşmesi, ortaya nesnel sınıf ilişkilerinde yeni bir durumun çıkması ve dolayısıyla sınıfsal iktidarın yeni bir el değiştirmesi anlamında değil.

Bir kez daha Alman tarihine bakalım. Almanya birinci emperyalist savaşa girdiğinde gelişmiş kapitalist bir ülkeydi ve gündemde olan sosyalist devrimdi. Ama bakıyoruz, 1918 Kasım Devrimi monarşiye ve savaşa karşı patlak veriyor. Devrimin başında işçi sınıfı var, devrime proleter araç ve yöntemler egemen, ama devrim bu sınırlar içinde hala bir burjuva demokratik devrimi. Eğer devrim, tüm kapsamına ulaşarak derinleşebilseydi ve burjuvazinin sınıf iktidarının devrilmesiyle sonuçlansaydı. bu, burjuva demokratik nitelikte sorunlarla alevlenmiş fakat gerçek kapsamını proleter devrimle bulmuş bir devrime iyi bir klasik örnek olurdu. Ve bu durumda devrim, saf bir proleter devrim değil, fakat burjuva demokratik sürecin proleter devrime diyalektik dönüşümü anlamına gelirdi. Kaldı ki, savaşın yığınların yaşamında yarattığı yıkımın mayaladığı sosyal dinamikler ile dar anlamda savaşa ve militarizme karşı demokratik dinamikler aynı sürecin, aynı sosyal hareketliliğin diyalektik olarak içiçe geçmiş iki yönüdür zaten. Yani demokratik dinamikler ile sosyalist dinamikler burada içiçedir ve bu olgu bir kez daha en gelişmiş kapitalist ülkelerde bile saf bir proleter devrimin olmadığına, olamayacağına bir kanıt oluşturur. Bu aynı duruma, başarısız tarihsel örnekler olarak, ikinci dünya savaşı dönemindeki mücadeleleri, Fransa ve İtalya’daki anti-faşist halk hareketlerini örnek verebiliriz. Bu mücadeleler iktidar perspektifi içinde yürütülebilseydi ve muzaffer devrimler olarak taçlansaydı, demokratik siyasal sorunlar üzerinden oluşan bir devrim sürecinin proleter devrimde gerçek(152)kapsamını ve sonuçlarını bulmasının son derece açıklayıcı bir tarihsel örneği olurlardı. Ama elbette 20. yüzyılın tarihinde bunun klasik değerde bir tarihsel örneği de var: Bizzat Ekim Devrimi’nin kendisi. Rusya’da Ekim Devrimi proletaryanın burjuvaziyi devirerek iktidarı ele geçirmesi anlamında sosyalist bir devrimdi; ama aldığı ilk siyasal ve toplumsal tedbirler burjuva demokratik nitelikteydi. Devrim doğal olarak saf değildi; iki devrim süreci, proleter devrimin genel ve belirleyici çerçevesi içinde, içiçe geçmiştir.


Yüklə 0,88 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin