H. Fırat (Not 1: Parentez içindeki rakamlar kitabın orjinal sayfa numarasıdır. Sayfa numaraları o sayfanın sonunu işaretler)



Yüklə 1,69 Mb.
səhifə84/127
tarix15.05.2018
ölçüsü1,69 Mb.
#50469
növüYazı
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   127

Böylece, onlar hiçbir dönemde Kürt hareketi karşısında marksist ilkelere dayalı doğru ve sağlam bir tutum alamadılar derken neyi anlatmak istediğimizi, öncellerinden bugüne bütün bir MLKP tarihi üzerinden örneklemiş bulunuyoruz. Ve bununla biz, kendi bağımsız dünya görüşünden, ilkesel ve programatik temelinden ve taktiğinden yoksun bir hareket için “öncü parti” iddiasının boş bir laf olarak kaldığını, bu durumda “öncü partiden önder partiye geçiş!” üzerine lafların altı boş tekerlemeler olmaktan öteye gidemeyeceğini anlatmak istiyoruz.

Birbirini boşa çıkaran öngörüler

Öncü” bilinç/kimlik konusunda, “önder parti hedefine kilitlenmeyi” temel bir görev olarak saptayan ve “3. Kongreyle önder partiye, zafere!” türünden pek iddialı yeni bir slogan formüle eden MLKP 3. Kongresi belgelerine de bakılabilir. Ne de olsa bu belgeler, en üst parti platformunun ürünleri olarak, MLKP’nin gelinen yerdeki en ileri bilinç düzeyini temsil ediyor olmalılar. Fakat belge olarak bakabileceklerimiz, MK tarafından sunulan Politik Rapor'dan ibaret ve bu raporda da hem çok şey var ve hem de hemen hiçbir şey yok. Neredeyse tüm siyasal sorunlara bir biçimde değinilmiş, fakat hemen hiçbirinde elle tutulur bir görüş ya da değerlendirme ortaya konulmamış.

Politik Rapor'u, kendi ifadesiyle “iki kongre arası dönemin en önemli gelişmesi” olan Kürt sorunu/hareketi üzerinden, ayrıntılı olarak görmüş bulunuyoruz. Buradaki iki önemli sonuç, İmralı son(281)rasındaki özeleştirinin geri alınması ve Kürt hareketinin ardından sürükleniş çizgisine açıktan dönüştür.

Rapor'un iki kongre arası siyasal gelişmelere ilişkin genel geçer “analiz”leri özel bir anlam taşımıyor. Nispeten ilgi çekebilecek bölüm “Olanaklar, Olgular ve Gelişmenin Yönü” başlıklı son bölüm olabilirdi. Burada ise, bir yandan gelişmelerin adım adım “devrimci durum yönünde ilerlediği” üzerine büyük umutlar (s. 119 ve 122) ortaya konuluyor, öte yandan “önderlik boşluğu doldurulmazsa” eğer “işçi ve halk hareketinin bir çürüme sürecine girmesi” tehlikesi üzerine karamsar (s. 117-118) saptamalar yapılıyor. (Politik Rapor'dan tüm aktarmalar Partinin Sesi/36'dandır...)

Umutlu öngörüler ortaya koyarken Rapor, “... işçi sınıfı, küçük ve orta köylülük, esnaflar ve öğrenci gençlik bir yanardağ halindedir. Emperyalist savaş karşıtlığı, İMF’ye karşı güçlü tepkilerle birleşerek önemli bir politik kitle hareketini mayalamaktadır.(s. 119) diyor ve sorunu olayların “devrimci durum”a doğru gidişine şöyle bağlıyor: “Yönetenlerin eskisi gibi yönetemediği; bir yönetememe krizinin hüküm sürdüğü günümüz koşullarında, sefaletin kitlesel boyutlara ulaşması, yönetilenlerin hoşnutsuzluklarını ifade eden tepkilerin birikmesi ve yer yer derin kaynaşma vb. olgular gelişmenin bir devrimci durum yönünde ilerlediğini göstermektedir. (s.l 19)

Gelişmenin bir devrimci durum yönünde ilerlediği” üzerine bu elastiki sözler bir “devrimci durum” öngörüsü bakımında gerçekte hiçbir şey ifade etmiyor. Sıralanan olgular biraz eksik biraz fazlasıyla bütün bir ‘90’lı yıllar için de sözkonusuydu. O yıllar için “olgular gelişmenin bir devrimci durum yönünde ilerlediğini göstermektedir” saptamasını yapmanın anlamı neydiyse bugün için de ancak odur. Fakat burada bizi, bu iyimser öngörü ile, yalnızca bir sayfa önce, “önderlik boşluğu”nun doldurulamaması durumuyla ilişkilendirilen karamsar öngörünün oluşturduğu büyük karşıtlık ilgilendirmektedir.(282)

Lenin, konu üzerine çok bilinen makalesinde “devrimci durum”u ortaya koyan başlıca belirtileri sıraladıktan sonra, şunları söylüyor:

Yalnızca tek tek grupların ve partilerin değil, aynı zamanda tek tek sınıfların iradesinden de bağımsız olan bu nesnel değişiklikler olmadan devrim - genel kural itibariyle- imkansızdır. İşte bu nesnel değişiklerin tümüne birden devrimci durum denir. (Seçme Eserler, C. 5, İnter Yayınları, s. 187)

Demek ki devrimci önderlik boşluğunun doldurulup doldurulmaması, “devrimci durum”un oluşması bakımından esasa ilişkin bir etken oluşturmaz. Ama bir sayfa sonra gelişmelerin “devrimci durum”a doğru gittiğini vurgulayan (ve bunu öteki sayfalarda ayrıca yineleyip duran) Politik Rapor, bir sayfa önce şunları söyleyebiliyor:

...önderlik boşluğu günümüzde daha da ağırlaşmış ve büyümüştür. Çözümsüzlük halinde işçi sınıfı ve halk hareketinin bir çürüme sürecine girmesi ve politik öncüleri de bu anafora çekmesi tehlikesi kendini dayatacaktır. Nitekim bugün yığınlar arasında, salt burjuva olanına değil, genel olarak politikaya ilgisizlik ve partisizlik eğilim tarzında gelişen depolitizasyon, çürümenin bir biçimidir.” (s. 117-118)

Bu sözler ile “gelişmenin bir devrimci durum yönünde ilerlediği” üzerine döne döne yinelenen inanç bir arada olamaz. “Olgular gelişmenin bir devrimci durum yönünde ilerlediğini göstermekte” ise eğer, devrimci önderlik boşluğunun doldurulamaması kendi başına buna esasa ilişkin bir etkide bulunamaz. Zira “devrimci durum”un oluşumu, “yalnızca tek tek grupların ve partilerin değil, aynı zamanda tek tek sınıfların iradesinden de bağımsız” gelişmelerin bir ürünüdür. Devrimci önderlik sorunu, “devrimci durum”un gereğince değerlendirilmesi ve başarılı bir devrime dönüştürülmesi bakımından önem taşıyan bir temel sorundur. Ama yazık ki “öncü partiden önder partiye geçiş!” hedefine kilitlenen MLKP 3. kongresi bu ayırımı yapamamaktadır. Birer sayfa arayla(283)ortaya koyduğu siyasal öngörüler birbirini boşa çıkarmakta, böylece ortada yeni döneme yol gösteren açık bir “politik analiz” kalmamaktadır.


Yüklə 1,69 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   127




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin