Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə189/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   185   186   187   188   189   190   191   192   ...   980
Fetihten 1950'ye

Bizans'tan 19. yy'a kadar istanbul'la ilgili nüfus tahminleri, zaman zaman tahrirlere dayandırılmışsa da, nüfusbilim açısından sorunlarla doludur. Çoğu kez verilen sayılar abartılıdır.

15. yy'ın ortalarında Osmanlılar tarafından kuşatıldığında A. M. Schneider kentin 40.000 ila 50.000 arası bir nüfusa sahip olduğunu tahmin etmektedir. Bu sayı genellikle kabul görmüştür.

Nitekim, Sakız Piskoposu Leonardi ve tarihçi Kritobulos'a(->) göre de İstanbul Osmanlılar tarafından alındığında kentin nüfusu 50-60.OOO'İ geçmemektedir. Fetih ertesi kentin payitahta dönüşmesi üzerine Osmanlı topraklarının dört bir yanından kendi rızasıyla gelip yerleşecek olanlara, terk edilen ya da kalan boş evlerin mülk olarak verileceği ilan edilmiştir. Bu arada fetih sırasında hizmeti geçmiş olanlara geniş ölçüde ihsanlarda bulunulmuştur.

Ancak, bir süre sonra olağan teşvik yollarıyla kente nüfus çekilemeyeceği anlaşılmış, bu defa kadılara emirler gönderilerek her vilayetten belirli oranda fakir ve varlıklı kişilerin sürgün edilmesi istenmiştir. Özellikle büyük tüccarlar ve sanatkârların kente yerleşmeleri beklenmiştir. Nitekim, bazı ünlü tüccarlar isimleriyle çağrılmış; kendilerine konumlarına uygun ev ve işyeri vermek için girişimde bulunulmuştur.

Topkapı Sarayı'nda bulunan bir belgeden 1478'de yapılan sayımda kent içinde 8.951 Müslüman, 3.151 Rum, 1.647 Yahudi, 756 Ermeni ve 398 diğer etnik gruplara ait hane olduğu, Galata'da ise 535

Müslüman, 572 Rum, 332 Frenk, 62 Ermeni ailesi ve 260 dükkân bulunduğu, böylece İstanbul'da ve Galata'da toplam 16.404 ev ve 3.927 dükkân olduğu anlaşılmaktadır. Ortalama hane başına beş kişi kabul edilirse 15. yy'ın sonlarında yaklaşık 82.020 kişi, saray mensupları, askerler ve medreselilerle birlikte 100.000 dolayında bir nüfus olduğu söylenebilir.

Müslüman halkın getirilip yerleştirilmesiyle birlikte birçok azınlık da sürgün edilmiş ve İstanbul'da çeşitli mahallelere iskân, edilmiştir. I46l'de II. Mehmed (Fatih) Trabzon'dan bir kısım Rumu Galata'ya, 1475'te Gedik Ahmed Paşa Kırım'ı almasıyla oradan ve Kefe'den getirdiği 40.000 Ermeni-yi Unkapanı ve Balat arasındaki bölgeye ve kendi adını alan Gedikpaşa'ya iskân ettirmiştir.

I. Selim (Yavuz) 1514'te Çaldıran seferinden dönerken Doğu eyaletlerinden getirdiği 40.000 Ermeniyi Samatya'ya yerleştirmiştir. 1520'de I. Süleyman (Kanuni) Sırbistan seferinden dönüşte Belgrad halkından bir kısmını alıp, bugün Belgrad Ormanı olarak anılan bölgedeki köylere dağıtmıştır. 1492'de İspanya'da son İslam kenti olan Gımata'mn (Granada) İspanyolların eline geçmesiyle çok sayıda Arap ve Yahudi göçmenin Galata'ya yerleştiği bilinmektedir. Böylece Bizans'tan kalan yerli Hıristiyan halk yanında Osmanlı döneminde birçok gayrimüslimin istanbul'a göç edip kentin kozmopolit özelliğini pekiştirdiği görülmüştür.

İktisat tarihçisi Ömer Lutfi Barkan'a göre 1478 sayımında 97.956 olan kent nüfusu 1520-1535 arasında 80.000 hane ile 400.000'e yükselmiş ve İstanbul dünyanın en büyük kenti haline gelmiştir. İstanbul nüfusunun Paris nüfusunun iki, Venedik nüfusunun ise beş katı olduğunu belirten ünlü nüfusbilimci A. F. Weber de İstanbul'un 16. yy boyunca "Dünya Kenti" olduğunu doğrulamakta, ancak 17. yy'da Paris'ten sonra ikinciliğe düştüğünü yazmaktadır. 19. yy'da birinciliği Londra alacak İstanbul ancak beşinci sırada bulunacaktır.

Ekrem Hakkı Ayverdi, bu büyük nüfusun yüzde 75'inin sur içinde, yüzde 15'inin Galata ve Eyüp'te, diğer yüzde 10'unun ise Üsküdar ve Boğaziçi'nde bulunduğunu kaydetmektedir. Yine aynı yazara göre Hıristiyan nüfus toplam nüfusun her zaman yüzde 30 veya daha az bir oranını oluşturmuştur. Bu dönemde inşa edilen dini yapıların dağılışı ile nüfus arasında ilişki olduğu kabul edilecek olursa nüfusun üçte birinden fazlasının kentin her dönemde en kalabalık olan bölgesine yani Halic'e bakan sırtlara yerleştiği ve bu kesimde de en büyük yoğunlaşmanın Fatih İmareti çevresinde olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşılık Marmara sahilinde yerleşen nüfusun ancak yüzde 10-15'i Müslü-mandır. Rumlar ve Ermeniler bu sahillerde çoğunluktadır.

Artan nüfusun diğer üçte biri Bizans'ın son zamanlarında tamamen boşalmış olan Aksaray, Topkapı civarı ve Kocamustafa-paşa'ya yerleşmiştir. Üsküdar'da birkaç yeni mahalle kurulmasına karşın Boğazi-

çi henüz yerleşim alanı değildir. Ancak Galata'da yapılan yeni mescitlerin yer ve sayısından Müslümanların bu semtte arttığı, Kasımpaşa'ya doğru yeni mahalleler kurulduğunu söylemek mümkündür.

Osmanlı payitahtı, verilen rakamlar ne olursa olsun, 1453 ila 1600'ler arası önemli bir nüfus artışına sahne olmuştur. R. Mantran, Constantinople au temps de So-liman le magnifique et de ses successeurs (XVfe etXVTPsiede), adlı eserinde 16. yy'ın ortalarında istanbul'un nüfusunu, Bo-ğaz'daki yerleşim alanları hariç, 500.000 dolayında göstermektedir. Bu sayı 17. yy'ın ortalarında 600.000'e ulaşmaktadır. 17. yy'm sonlarında, Üsküdar ve Boğaz köyleri dahil İstanbul, Mantran'a göre, 700-800.000 kişiyi barındırmaktadır.

İstanbul'dan gelip geçen seyyahlar da nüfus tahmininde bulunmuşlardır: Venedik temsilcisi Alvise Contarini 1640'ta İstanbul nüfusunu 1.000.000'un üzerinde gösterir. İngiliz seyyah John Sanderson 1593'te yerel kaynaklara dayanarak 1.231.207 gibi ayrıntılı bir sayıda karar kılar. Bunlar son derece abartılı gözlemlerdir.

B. Lewis, istanbul and the Civilizati-on of the Ottoman Empire adlı eserinde I. Süleyman (Kanuni) zamanında (1520-1566) İstanbul'un nüfusunu en azından yarım milyon olarak alır. İnalcık, The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600 adlı eserinde 16. yy'ın ilk yarısında kentin nüfusunu 400.000 olarak gösterir ve 16. yy'ın ikinci yarısında, R. Mantran'ın istanbul dans la seconde moitie du XVIIe sfecfeadlı eserine dayanarak, bu rakamın 800.000'e yükseldiğinin iddia edildiğini kaydeder.

Ünlü tarihçi Fernand Braudel, Civili-sation materielle, Economie et Capitalis-me'imn ilk cildinde 16. yy'da İstanbul'un nüfusunun en azından 400.000 ve şüphesiz 700.000 olduğunu, yine Mantran'ı kaynak göstererek savunur. Braudel'e göre İstanbul, bugünkü kentsel yeleşim alanlarına benzeyen bir "kent canavarı"dır.

Mantran 1690-1691 tarihli iki belgeden Müslüman olmayanların 68.000 hane, yaklaşık 250-300.000 civarında olduğunu, ve C. Villanon'un verdiği yüzde 42,3 ile Ö. L. Barkan'ın verdiği gayrimüslim oranlarından hareket ederek toplam nüfusun 700-800.000 arasında olabileceğim belirtmektedir. Mantran'a göre , İstanbul, Eyüp, Ga-lata'nın nüfus yoğunluğu 150-185 kişi/hektardır. Nüfus yoğunluğu bu verilere göre, krrf'de 15-18.000 kişidir. Bu istanbul me-kaânımn kaldıramayacağı bir yoğunluktur. İstanbul'da 1844'te nüfus yoğunluğu ancak 6859 kişi/km2'ye ulaşmıştır. Mantran'ın verdiği yoğunluğa İstanbul ancak 1980'lerde ulaşacaktır.

İstanbul'un nüfusu üzerine nüfusbilim-cilerin tahminleri tarihçilerden çok farklıdır. Roger Mols S. J. "Population in Europe 1500-1700", başlıklı makalesinde The Fantana Economie History of Europe adlı eserde yer alan 16. yy başı için İstanbul, Paris ve Napoli'ye 150.000 ila 200.000 arası nüfus öngörür. 16. yy sonu ile 17. yy başı için nüfusu 200.000 ila 400.000 arası

kentler İstanbul, Napoli, Paris, 17. yy sonu ise nüfusu 400.000'den fazla olan kentler Londra, Paris ve İstanbul'dur.

Bu sayılara bile temkinli yaklaşmak gerekir. 1600'lerde 200.000 dolayında nüfusuyla İstanbul Avrupa'nın en büyük kentleri arasında yer almaktaydı. Bu büyüklükteki bir kentin iaşesi büyük sorundur.

İstanbul'a başlangıçta özendirilen göç zamanla sorun olmaya başlamıştır. İstanbul'un 16. yy'daki en önemli sorunları artan nüfusun beslenmesi ve suyunun temin edilmesidir. Bizans döneminde de görüldüğü gibi kentin bütün tarihi boyunca bu sorun önemini korumuştur. Kente gelen nüfusu denetlemek ve hattâ geri göndermek için önlemler almak gereği bu yüzyılda ortaya çıkar. Münir Aktepe bir makalesinde istanbul nüfusunun 17. ve 18. yy'lar boyunca devamlı olarak arttığını ve bunu sınırlamak için birçok önlem alındığını yazmaktadır.

16. yy'da Batı'da izlenen fiyat devrimi Osmanlı'yı da etkilemekte gecikmemiş; yüzyılın sonunda kırsal kesimde Celali is yanları ile kentlere ve istanbul'a büyük göç akınları başlamıştır. 17. yy'ın başından itibaren İstanbul'a gelenlerin yoldan çevril mesi, gelmiş olanların memleketlerine ge ri gönderilmesi için fermanlar çıkmıştır. Kent çevresinde işsizler ve az gelirlileri ba rındıran ilk gecekondular bu dönemde be lirmiştir. İstanbul'a göçü durdurma kaygı sının sadece nüfus artışından değil, ken tin kimi kez üçte birini saran büyük yan gınların konut sıkıntısı yaratmasından ve bozulan ekonomik durumdan kaynaklan dığı söylenebilir.

Doğan Kuban kentin nüfusunun daha 17. yy'a gelmeden 500.000'e yaklaştığını tahmin etmektedir. Boğaziçi, Haliç ve Üsküdar büyük bir gelişme göstermiş, nüfusun yüzde 40'a varan kesimi sur dışına taşmıştır. Galata başta olmak üzere Kasımpaşa genişlemiş, Eyüp cami, medrese ve saraylarla dolmaya başlamıştır. 17. yy'da payitahtın ticaret ve sanat alanında önemli bir yol kat ettiği kaydedilir. Ancak, nüfusla ilgili olarak elde yeterli bilgi bulunmamaktadır.

17. yy'da Anadolu'dan birçok gay rimüslim İstanbul'a göç etmiş ve Galata'ya yerleşmiştir. Bizanslıların Sirkeci ve Haliç kıyılarına yerleşme izni verdiği Franklar ve İtalyanlar, Türkler geldikten sonra faali yet merkezlerini Beyoğlu sırtlarına taşımış lardır. Fakat Galata ve ona bağlı olarak Be- yoğlu'nun gelişmesi asıl 18. yy'da hızlan mıştır. Bugün İstiklal Caddesi diye bilinen Cedde-i Kebir'in iki tarafı, Balıkpazan ve Tophane kesimleri yoğun konut alanları ile kaplanmış, Fındıklı ve Ayaş Paşa mahal leri oluşmuştur.

Haliç ve Boğaziçi'ndeki gelişme bu yüzyılda artmış ve suriçi nüfusunu dengelemeye başlamıştır. Kâğıthane Deresi'nde ünlü bahçe ve köşklerin yapılmasıyla Eyüp ve Halic'in kuzey kıyılarında nüfus artmış ve buralar kentin parçası durumuna gelmiştir. Suriçi bölgesinde cami ve mescitlerin sayısı bütünün yüzde 62'si iken 17. ve 18. yy'larda bu oran yüzde 45'e düş-

müştür. Bu oran değişikliği sur dışında kalan alanların nüfus ve yerleşme bakımından büyüklüğünü göstermektedir.

19. yy'ın ilk çeyreğinde İstanbul'un nüfusunun 800.000'e, hattâ 1.000.000'a ulaştığını ileri süren kaynaklar olmasına karşın arşiv belgeleri bu iddiaları ihtiyatla karşılamaya sevk etmektedir, istanbul'un bu tarihlerdeki nüfusunun 500.000'in altında olduğuna kesin gözüyle bakılabilir. 1830' lu yıllarda genel nitelikteki nüfus sayımına göre İstanbul'un erkek nüfusunun 70.050'si bekâr olmak üzere 211.333'tür. Bunun 96.077'si Müslüman, 115.256'sı gayrimüslimdir. Bekâr erkek nüfus Müslümanlarda 25.061 iken gayrimüslimlerde 44.989'dur. Aile nüfusunda ise Müslüman erkek çoğunluktadır: 71.016 erkek Müs-lümana karşılık gayrimüslim aile erkeği 70.267'dir.

Kaba toplam tahminde bulunmak için bu sayıyı ikiye katlayarak kadın nüfusla birlikte İstanbul'un toplam nüfusunu elde etmek mümkündür. Ancak mevsimlik işçi niteliğinde İstanbul'da bulunan erkek sayısının toplam nüfus içinde erkekleri daha yukarı çekeceği hatırlanırsa sayımda elde edilen erkek nüfusu ikiye katlamak gerçekçi olmaz. Ancak buna karşılık sayımda yer almayan askeri kadrolar ve eksik sayım genel toplamı aşağıya çekmektedir. Bu nedenle kaba tahmin için arşiv belgelerinden elde edilen evli erkek nüfusu ikiye katlayıp, bekar olanlarla toplamak mümkündür. Böylece 352.616 sayısına ulaşılır. Nitekim tarihçi Lütfî Efendi(-») de bu tarihlerde İstanbul'un nüfusunun 359.039 olduğunu kaydetmektedir. Tevfik Güran istanbul'un iaşesi üzerine yazdığı makalesinde bu rakamın 450.000 dolayında olduğunu söylemektedir.

1856-1857'de yani şehremanetinin kurulduğu yıllarda yapılan ve hemen hemen İstanbul'un ilk nüfus sayımı addedilecek olan "tahrir-i nüfus" sonucu halka şehre-manetince nüfus tezkeresi verilmiştir.

Son Osmanlı nüfus sayımı 1906'da yapılmış ve sonuçlan Ticaret Nezareti'nce 1908'de yayımlanmıştır. Ancak bu istatistiksel çalışmada İstanbul'a ait sütunlar boş bırakılmıştır. İstanbul'da başlatılan sayım 1908'e kadar bitirilememiş, II. Meşrutiyet'in ilanından sonra da tekrar ele alınmamıştır.

Ancak, elimizde Dördüncü Daire dışında istanbul'un 1906 sayım sonuçları bulunmaktadır. Dahiliye Nezareti Sicill-i Nüfus İdare-i Umumiyesi istanbul'un 1906'da ayrılmış olduğu on belediye dairesinden dokuzunda sayımı sürdürmüş, Yıldız Sa-rayı'nı, saraya mensup şehzadeler ve sultanların ikametgâhlarını da kapsamına alan Dördüncü Daire'de bir türlü sayım yapamamıştı. Bir olasılık Babıâli'nin bu yörenin sayımı için gerekli iradeyi çıkaramamış olması ya da buna cesaret edememesidir. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra da araya birkaç yıl girişi nedeniyle sayımı sürdürmenin bir değeri kalmamıştır.

Sicill-i Nüfus Idare-i Umumiyesi dokuz dairenin sayımı ertesi bir istatistik düzenlemiş ve Dördüncü Daire hariç İstanbul'un nüfusunu 600.000 küsur olarak göstermiş-

NÜFUS



Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   185   186   187   188   189   190   191   192   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin