Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə279/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   275   276   277   278   279   280   281   282   ...   980
OSMANLI DÖNEMİ MİMARİSİ 168

169 OSMANLI DÖNEMİ MİMARİSİ

le pencereden aşağıya bir pusula sarkıtıp bankayı kuşatan askerlerden izin aldı. Giriş katının bir penceresinden dışarıya çıkarak Genel Müdür Sir Edgar Vincent ve Rusya Elçiliği Baştercümanı Maksimof ile Yıldız Sarayı'na gitti.

İlk dört saat boyunca üstünlük kuran Ermeni eylemciler, II. Abdülhamid'in iradesini almak üzere Yıldız'a gidenlerin dönüşüne kadar giderek umutsuzluğa kapıldılar ve savunmaya geçtiler. Hesapsız kullanılan bombaların ve mermilerin azalması, çok sayıda kayıp vermeleri, karanlığın bastırması nedeniyle akşam saatlerinde bankanın kapısından beyaz bayrak göstererek ateşkes ve görüşme talebinde bulundular.

26 Ağustos'ta sabahtan akşama kadar gelişen olayları, Fransa Elçiliği Maslahatgüzarı M. de la Bouliniere, Fransa Dışişleri Bakanlığı'na bildirmek üzere bir rapor yazdı. Bunda özetle, gün boyunca Ermenilerle polis ve asker arasında çatışmaların kentin birçok semtinde sürdüğü, Türk ahalinin sopa, bıçak vb ile Galata ve Beyoğ-lu'ndaki Ermenilere saldırdıkları, yer yer yağmaların olduğu, saat 13.00'te Osmanlı Bankası'na saldıran Ermenilerin korumaları katlederek içeriye girip personeli rehin aldıkları, Avrupa'yı kınayan ve aşağılayan sloganlar attıkları, bankayı havaya uçuracakları tehdidinde bulundukları ifade edilmekteydi'. Bouliniere, Fleche zırhlısının istanbul'a geleceğini, gerekirse, Beyoğlu'nda-ki sefaret görevlileri ile oraya sığınanların korunması önlemlerinin de alındığını belirtmişti.

Yıldız Sarayı'na gidenlerin bankaya döndüğü geç saatlerde içerideki 17 terörist, dirençlerini yitirmiş durumdaydılar. Ortada yatan ölü ve yaralı yandaşlarının görüntüsü morallerim büsbütün bozmuştu. Askerler ve polisler ise dışarıda dört yandan bankayı tam bir kuşatmaya almışlardı. 150 dolayındaki Türk ve yabancı banka personeli ise saatlerdir rehin tutuluyordu. II. Abdülhamid'in özel yetki tanıdığı Maksimof, Garo ile görüşerek kişisel isteklerinin yerine getirileceğini, ancak siyasal ve diplomatik önerilerin, yetkili makamlar arasında sonuca bağlanabileceğini, banka havaya uçurulacak olursa içindeki 157 masum insanın öldürülmesinden dolayı dünya kamuoyunun nefretini kazanacaklarını söyleyerek onu iknaya çalıştı. Eylemci, büyük devletlerin cevap vermeleri için bankada bir gün daha kalmayı düşündüklerini belirtti. Maksimof, zurnan yitirmenin doğuracağı kötü sonuçları hatırlattı. II. Abdülhamid'den güçlükle irade alabildiğini, yarın olasılıkla aleyhlerinde bir irade çıkabileceğini, hemen vapura geçmelerinin doğru olacağını, direnirlerse davalarına Avrupa'dan destek bulmalarının mümkün olamayacağını bildirdi.

Asıl sorun, bankadan çıkıp vapura gidebilmekteydi. Mevzilenen kolluk güçlerinin ateş etmeleri olasılığı vardı. Eylemciler, Maksimof u önlerine siper yaparak iki sıra halinde karşılıklı dizilmiş süngülü askerlerin arasından korkuyla Karaköy rıhtımına indiler. Sir Edgar Vincent'in yatına, ora-

dan da açıkta bekleyen Gironde gemisine geçtiler ve Marsilya'ya hareket ettiler.

İstanbul basım, sansür nedeniyle ancak Yıldız'dan gönderilen "tebliğ-i resmf'yi yayımlayabildi. 27 Ağustos 1896 günkü gazetelerde yer alan bu bildiride "birtakım eş-hâs-ı meranet-ihtisâsın", iş bahanesiyle bi-rer-ikişer bankaya girdikleri ve arbede çıkardıkları, birdenbire silah atmaya başlayan bu yaygaracı serserilerin "Ermeni me-tâlibi" derhal kabul edilmediği takdirde ellerindeki bombalarla bankayı berhava etme tehdidinde bulundukları, binayı işgal ve memurları esir etmeye kalkıştıkları, hükümetin böyle bir teşebbüs ihtimalini daha evvelden haber almış olması sebebiyle o civarda hazır bulundurulan asker, polis ve jandarmanın olayı bastırıp asilerin çoğunu tevkif ettikleri, Babıâli'yi berhava etmek üzere o tarafa saldıran güruhun da tenkil olunduğu, şehrin her tarafına devriyeler çıkarıldığı, hariçten gelen tertipçile-rin Fransa ve Rus elçiliklerinin himaye ve delaletiyle ve bir Fransız vapuruyla derhal kaçtıkları, bazı komitacıların intihar ettikleri, fakat ahali arasında da şiddetli çatışmalar olduğu bildiriliyordu.

Olay, duyulduğu ilk günden, Avrupa'da Osmanlı Devleti aleyhine işlenmeye başlanırken İstanbul'da da günlerce süren ve önlenemeyen tepkilere yol açtı. Ermeni eylemcilerin sivil asker ayrımı yapmaksızın rasgele bomba atıp kurşun sıkması, kentin Müslüman halkını ayağa kaldırdı. İstanbul'daki Ermeni cemaati ile Türkler arasında çok gergin bir ortam doğdu. Silahlı çatışmalar yer yer sürerken yakalanan örgüt mensupları ve komitacılar da tutuklandı. Ermeni evlerinden askerlere ateş açılması galeyanlara sebep oldu. Çarşılardaki Kürt hamallar da bıçak ve sopalarla Ermenilere saldırmaya başladılar. Beşiktaş'tan Sarıyer'e kadar Boğaziçi köylerinde çatışmalar oldu. Galata'da bir Ermeni evinden atılan bombalarla bir yüzbaşının ve birkaç askerin öldürülmesi üzerine buraya baskın düzenlendi ve içeriden 62 Ermeni militan çıkarıldı. Kentte resmen ilan edilmemekle birlikte sıkıyönetim uygulanmaktaydı. 29 ve 30 Ağustos günleri ortalık nispeten sakindi. Fakat 30 Ağustos akşamı Ermeni eylemciler bir kez daha Osmanlı Bankası'nın önünde bombalar attılar. Nizamiye birlikleri, bu eyleme silahla karşılık verdi. 3 Eylül 1896'da son kez bombalı ve silahlı çatışmalar olduğu, elçiliklerce ilgili hükümetlere bildirildi.

Ermeni Patrikliği kaymakamı imzasıyla Babıâli'ye gönderilen takrirde ise başkent İstanbul'da türlü cinayetler işleyen Ermeni terör örgütlerine mensup canilerin 26 Ağustos'ta Osmanlı Bankası'na yaptıkları baskın ve günahsız insanları öldürmeleri kınandı. Bu eylemlerin Ermeni cemaatine mal edilemeyeceği, yakalanan canilerin derhal cezalandırılmalarının beklendiği, Ermenilerin, Müslüman kardeşleriyle 600 yıldır süregelen sevgiyi ve bağlılığı korumaya kararlı olduğu ve bu amaçla İstanbul'da ve taşrada bütün Ermeni kiliselerinde canilerin lanetleneceği vurgulandı.

Avrupa basını ve yabancı kaynaklar, İs-

tanbul'daki olaylarda 4-6.000 Ermeninin öldüğü, cesetlerin arabalara yüklenip taşındığı gibi çok abartılı haberler yayımladılar. Fakat kaç Müslümanın öldüğüne ilişkin sayılar verilmedi. Oysa Osmanlı hükümeti, yabancı temsilciliklere gayriresmi olarak 129 nizamiye askerinin öldüğünü ve 300 Müslümanın tutuklandığını bildirmişti.

F. A. Barker ise gemide komitacılarla yaptığı röportajlara dayanan, İngiltere elçisine sunduğu raporunda, olayın tasarlanan geniş kapsamlı eylemlerin sadece teki olduğunu, tasarlanan diğer bombalı saldırıların gerçekleştirilemediğini, bunda da hazırlattırılan patlayıcıların yeterince güçlü olmamasının rol oynadığını, Osmanlı Bankası'nın ise kentin en göze çarpan yapısı olması bakımından tercih edildiğini, eylemcilerin amaçlarını Ermenilerin en alt tabakalarına kadar benimseterek Türk korkusu ile alargada duranları canlandırmayı düşündüklerim, eylemin hedefine ulaşması için de yüzlerce fedaiyi hareketin içine çektiklerini, çarşamba gününün tercihinde ise o gün Heyet-i Vükela (Bakanlar Kurulu) toplantısı olmasının etkili olduğunu açıklamıştır. Yine Barker'ın tespitlerine göre ihtilalcilerin 3 önderinden ikisi Vanlı, biri İstanbulluydu. Yükseköğrenimli bu 3 militan da Rusça, Fransızca, Rumca ve Türkçe bilmekteydi. Barker, "öldürdükleri Türklerin manzarasını korkunç ve vahşiyane" olarak nitelendirmiş, örgütün asıl merkezinin ise Pire'de veya Yunanistan'ın Makedonya'ya yakın sınır bölgesinde olduğu kanaatini de vurgulamıştır.

II. Abdülhamid'in emriyle kurulan özel bir mahkemede tutuklu Ermeniler ve Türkler yargılanırken İngiltere'nin öncülüğünde de Rusya ve Fransa, olayı gerekçe göstererek Babıâli'den Doğu vilayetlerine özerklik verilmesini ve ıslahat programının gündeme getirilmesini istediler. II. Abdül-hamid, karşılıklı notalarla işleyen diplomatik kanalı açık tutup konuyu unutulmaya bıraktı ve bir genel af çıkarttı. Doğu vilayetlerine bir müfettiş-i umumi göndermek, buradaki valilere Ermeni veya gayrimüslim yardımcılar atamak gibi oyalayıcı tedbirlere başvurdu.

İstanbul bakımından Osmanlı Bankası Olayı Türklerle Ermeniler arasındaki geleneksel ilişkileri bozdu ve yüzyılların eseri olan güveni ve dostluğu o dönem için neredeyse ortadan kaldırdı. Ermeni militanlar 1905'te II. Abdülhamid'e karşı suikast düzenleyerek İstanbul'da 10 yılda üç ciddi eylem gerçekleştirdiler (bak. Bomba Olayı) .


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   275   276   277   278   279   280   281   282   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin