Hldlniava V l h o n I n, I,1 V a hjhvi 3a I o I l n V 31 V h fi 11 fi


Sultanahmet Mitingi, 12 Ocak 1920



Yüklə 8,43 Mb.
səhifə34/980
tarix09.01.2022
ölçüsü8,43 Mb.
#92016
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   980
Sultanahmet Mitingi, 12 Ocak 1920

Cengiz Kahraman arşivi

Wrangel ve Denikin'in zabitleri önce hazır yemeyi tercih ettiler. Zevcelerinin mücevherlerini ve kürklerini sattılar. Mütareke yıllarında istanbul'un kürk ve mücevher piyasası hareketli bir dönem geçirdi. Ancak bir süre sonra sıfırı tüketti. Bar, kabare, kumarhane vb bir mekânda iş tutamayanlar, arkalarında eski zabit üniformalarıyla sokaklarda potin bağı yahut çiçek ya da kâğıttan yapılmış oyuncaklar sattılar.

Bir kısım Moskof zabitleri ise sokaklarda tombala ve rulet kurup serbest kumar oynattılar. Bu oyunlar hileliydi. Lastik top çoğu zaman sahibinin arzuladığı numaranın deliğine düşerdi. Safderunların paralarını söğüşlemek bu zabitler için an me-selesiydi.

Rus göçmenler Mütareke yıllarında İstanbul diline, kültürüne sayısız katkıda bulundular. Güzel anlamına gelen "haraşo" kelimesi bunlardan biridir. Kumarı tombala ile takviye ettiler; çiftetellinin yanına balalaykayı kattılar.

Bundan böyle Mütareke istanbul'unda kazaska ile zeybek, sarışın ile esmer yan yanaydı. Sefil Rus kafileleri para kazanmak için her yola başvuruyorlardı. Hattâ Osmanlı'nın ata sporundan esinlenerek kadın güreştirdiler. Mütareke gazetelerinde "Rus madmazelleri tarafından güreş; dokuz kısımdan mürekkep; fiyatlar 15 kuruş" türü ilanlara rastlanıyordu. Tabii güreşen kızların güreş tekniği konusunda bir şey bilmeleri beklenmiyordu; ama seyreyleme-ye gelen de, güzel vücut, kıvrak hareketler peşindeydi.

Rus "istilası"ndan en büyük darbeyi Di-reklerarası yedi. Artık burada geleneksel sanatlar dışında her şey vardı. Tombul kantocular, Şamramlar, Virjinler, Amelyalar sessizce sahneyi terk ettiler. Bundan böyle şişman, tombul, kalçalı kadınlar Osman Hamdi'nin tablolarında tarih oldu.

Mütareke yıllarında kadın tipi Ruslardan esinleniyordu. Yeni kadın sarışın, mavi gözlü, endamlı olmalıydı. Ne Kel Hasan'ın oynadığı Köy Düğünü 'ndeki tombul ve esmer kızlar, ne de Leblebici Horhor Ağa' mn peluzeleri İstanbul erkeğini cezbedi-

göz ziyafeti bekliyordu: Sahnede, ne de olsa kadının hâlâ "tesettür" eylediği bir dönemde, ince bir ten fanilası giyip akrobasi hareketleri yapan Rus kızları dudakları uçuklatıyordu. Bu hileli giyim, artisti çıplakmış gibi gösteriyor; heyecanı büsbütün artırıyordu. Erkek atlet genç kızı havaya atıyor; sonra belinden tutup, hattâ ayaklarından tutup, hızla döndürüyordu. En heyecanlı sahne buydu.

Rus göçmen kızların İstanbul'da sanata katkıları bu tür varyetelerle sınırlı kalmadı. Sanayi-i Nefise Mektebi Rus dilberlere aşinaydı. Göçmen kadınların kolay para kazanma yollarından biri de modellikti. Çıplak model bulmak o yıllarda hemen hemen imkânsızdı. I. Dünya Savaşı ertesi göçmen Rus kadınlar bu boşluğu da doldurdular. Sarışın dilberler Kız Sanayi-i Nefise Mektebi'ne olduğu kadar, Cağaloğ-lu'ndaki Erkek Sanayi-i Nefise Mektebi'ne de dadandılar.

Mısır püskülünü andıran saçlarıyla Ni-na, Mütareke yıllarında Sanayi-i Nefise'de el üstünde tutuldu. Namık İsmail, Çallı İbrahim, Feyhaman Duran aynı modeli resmettiler. Galatasaray sergileri geleneksel "manzaralardan "nü"lere çark etti. Bundan böyle çıplak kadın fecri temsil ediyordu. Manzara resmi ise göçmen Rus ressamlara kaldı. Bunlar tiyatroları, sinemaları, pastaneleri eski Sa'dâbâd manzaraları, eğlenceleri ile donattılar.

İşgal yıllarında İstanbul'un kıyı bucak hemen her kahvehanesine Rus kadınları dadanmış, müşterilerle tombala oynamaya başlamışlardı. Divanyolu'nda, Aksaray'da, Kocamustapaşa'da kahveler bundan böyle tıklım tıkış doluyordu. Kolları, göğüsleri açık, güleryüzlü, sarı saçlı, mavi gözlü Rus dilberlerini karşılarında görenler keselerinin ağzını açmakta fazla direnemiyor;

10 Eylül 1922 günü Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanmasını kutlayan istanbullular. M. Özel, Cephelerden Kurtuluş Savaşt 'na, imparatorluktan Cumhuriyet'e, îst., 1992

tombala oynayarak evin rızkını Rus dilberlerine kaptırıyorlardı. Rus kızları tombalacılığın yamsıra garsonluk da yaptılar. Zamanla İstanbu'da bir dizi Rus lokantası açıldı. Beyoğlu'nda bu lokantalarda bir liraya nefis bir tabldot yemek mümkündü. Ancak mükellef bir sofra, şarabıyla, şam-panyasıyla 18-20 liraya kadar çıkıyordu.

Lokantaların yamsıra Rusların etkin olduğu alt sektörlerden biri de pastanelerdi. İstanbul'a pasta zevkini aşılayanlar Rus göçmenlerdi. Seçkin tabaka muhallebicilere artık yüz vermiyor; pastanelere gidiyordu. Kaçamakları bundan böyle pastane köşelerine kayıyordu. Giderek pastane tutkusu yaygınlaştı. Mütareke yıllarında İstanbul'un dört bir yanında açılan pastanelerde servis Rus dilberlerinin tekeline geçti.

İstanbul'da fuhuş böyle bir ortamda ye-şerdi. Resmi zabıta kayıtlarına göre, Mütareke yıllarında İstanbul'da "vesikalı" 2.125 fahişe çalışıyordu. Yine aynı kayıtlara göre "vesikasız" çalışan 979 hayat kadını vardı. Bunların dışında bu mesleği zaman zaman icra eden 1.000'in üzerinde kadın polis müdüriyetince biliniyordu. Toparlanırsa, geçimini fuhuş ile idame ettiren 4.500 ila 5.000 dolayında kadın vardı. Vesikalılar arasında, beklenilenin tersine, Müslüman kadınlar başta geliyordu. Dersa-adet Polis Mektebi Müdürü Mustafa Ga-lib Bey'in resmi kayıtlardan aktardığı bilgilere göre, mezhebi ve tabiyeti "Müslim" olan 774 fahişe vardı. Gayrimüslim Osmanlı kadınları arasında 691 Rum, 194 Ermeni ve 124 Musevi vesikayla çalışıyordu.

Fuhuş, Mütareke yılları İstanbul'unu mesken edindi. Bellibaşlı üç umumhane mıntıkası vardı: Beyoğlu'nda Abanoz ve Zibah mıntıkaları ve Galata mıntıkası (bak. fuhuş; genelevler). Meşrutiyet'in özgürlük ortamının yarattığı "feminizm", Osmanlı kadınını bir ölçüde geleneksel değer yargılarından kopardı. Ancak savaşların neden olduğu yoksulluk birçok kadını sefalete sürükledi; fuhuş giderek yaygınlaştı. İstanbul I. Dünya Savaşı yıllarından itibaren bir çöküntüyü yaşıyordu. Mütarake yıllarında, İstanbul sekenesinin yoksul kalışı, birçok Rus göçmenin, parasız pulsuz İstanbul'a sığınması, alkol, kumar, fuhuş gibi toplumsal soranları körükledi. 1918-1922 arası İstanbul'u, sanki Saygon'u anımsa-tırmışçasma servet ve sefaleti aynı potada eritti. Ahlaki çöküntü bundan böyle kol gezdi. Bir yandan işgal orduları, öte yandan Rus dilberleri ateşle barutu simgelediler.

Mütareke yılları İstanbul'da işçi örgütlenmesi açısından da önemli bir evreydi, l Mayıs İşçi Bayramı ilk kez düzenli bir biçimde Mütareke İstanbul'unda kutlanmaya başlandı (bak. Bir Mayıs kutlamaları). 1922 yazında İstanbul'da, 2 Marksist işçi kuruluşu bulunuyordu. Beynelmilel İşçiler İttihadı yerli azınlıkların hâkim olduğu işçi örgütüydü. Aydınlık çevresi ise Türkiye İşçiler Derneği'ni kurmuştu. Ayrıca, sendika niteliği taşıyan sosyalist fırkalar, onlara bağlı cemiyetler, 1.500 kadar işçi üyesi bulunan Ermeni Sosyal Demokrat Fırkası (Taşnaksutyun), güçlü bir usta-işçi kurulu-

6 Ekim 1923'te

Şükrü Naili

Paşa

(Gökberk)



İstanbul'un

teslim alınış

belgesini

imzalarken.

M. Özel,


Yüklə 8,43 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   980




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin