PLANLAMA
266
267
PLANLAMA
Bu özel konumun tüm öğeleri, İstanbul'un ulusal ve uluslararası düzeyde bir hizmet merkezi olduğunun belirtileridir. Faal nüfusun ekonomik sektörlere dağılımında hizmet sektörü ağırlıktadır. Ülkemizde sanayileşmeye, devlet sektörünce ağırlık verilen bu dönemde, istanbul ve Anadolu kentleri arasındaki sosyoekonomik gelişmişlik farkları ve İstanbul'da diğer kentlere bakarak var olan kentsel altyapı olanaklarının üstünlüğüne karşın, ne 1933 Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, ne de 1936 İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı'nda İstanbul tercih edilmemiş, sadece, verimli su varlığından ve tarihsel gelişme sürecinde kazanmış olduğu eğitilmiş ve hünerli el emeğinin varlığından kaynaklanan su ürünleri sanayii ve ölçü aletleri yapımı yeni sanayi faaliyetleri olarak önerilmiş ve programlanmıştır. Sanayi kuruluşlarında, sanayi yer seçiminde Anadolu'ya yönelinmiştir. Bu üst plan kararı ile belirtilen tercih, kentsel mekânın organizasyonuna yansımış mıdır? 1933'te Almanya'dan Herman Elgötz, Fransa'dan Alfred Agache ve gene Fransa'dan J. H. Lambert kentsel sorunlar için davet edilmişlerdir. İncelemeleri sonunda hazırladıkları raporlarının genel düzeyde ve kent içi ulaşım sorunlarına yönelik olduğu görülmektedir (bak. Alfred Agache; Herman Elgötz, Jacques H. Lambert).
1935'te davet edilen Dr. Ing. M. Wag-ner'in(->) "İstanbul ve Havalisinin Planı" ad ve konulu raporunun incelenmesiyle, çalışmasının çevresel analizlere dayandırıldığı ve tarımsal toprakların korunmasının gereğinin vurgulandığı görülmektedir. Hazırladığı plan önerisi kabul edilmemiştir.
1936'da İstanbul Belediyesi, Paris'teki Şehircilik Enstitüsü öğretim üyelerinden, Paris bölgesi başşehircisi olan Prof. Henri Prost'a kentin nâzım planının hazırlanması amacıyla çağrıda bulunmuştur.
Prof. Prost'un kentin genel yerleşme ve gelişme düzeni içinde önemle üzerinde durduğu hususlar; Galata Limanı'nın uzatılması, Galata Köprüsü'nün biraz Halic'e doğru çekilmesi, Atatürk Köprüsü'nün tamamlanması, Haliç kıyılarının ticaret ve sanayiye tahsisi, Sirkeci Garı'nm banliyö garı olarak kalması ve Yenikapı'da uluslararası bir gar ve liman düzenlenmesi, kent içinde çeşitli kültür ve spor tesislerine yer verilmesi, Hippodrom'un "Cumhuriyet Alanı" olarak geliştirilmesi, tarihi İstanbul yarımadasında üç anayolun açılması, camilerin çevresinin açılarak düzenlenmesidir (bak. Henri Prost; imar planları).
Prof. Prost'un sürekli "nof'larla plan açıklamaları, bu çalışmanın, sistemsel ve analitik incelemelere dayandırılarak geliş-tirilmeyip plancının sezgisel değerlendirmelerinden ve deneyimlerinden kaynaklanan ve kent planlamasından çok kentsel tasarım örnekleri geliştirmeye yönelik bir çalışma olduğunu göstermektedir. Belgelerde istatistiksel verilere, sayısal değerlendirmeler ve karşılaştırmalara, zaman içinde süreci ve değişimi gösterecek değerlendirmelere ve var olan durumun sistemsel analizine rastlanmamaktadır. Genelde çevresi içinde ve çevresel ilişkiler kurul-
madan parçacı çözümlerle konuların geliştirilmesi tercih edilmiştir. Özellikle, kentsel nüfus, nüfus yoğunluğu, yerleşme yoğunluğu konuları ile ilgilenilmemiştir. İstatistiksel bilgilerden ve sayısal değerlendirmelerden yararlanan hedef belirlemesi ve değerlendirmelere belgelerde rastlanmamaktadır.
İstanbul kent nüfusu, il nüfusu ve nüfusun artış hızı 1927-1945 döneminde de kesinlikle ilgilenilmesi gerekli bir durum arz etmekteydi, çünkü kent metropolitenleşme sürecine bu dönemde girmiştir.
1927 sayımında 690.857 olan kent nüfusu ve 794.444 olan il nüfusu, 1940'ta sırasıyla 793.749'a ve 991.237'ye, 1950'de de 1.000.022 ve 1.179.666'ya yükselmiştir. Yine aynı dönemde İstanbul'un bazı ilçelerindeki kent ortalamasını aşan nüfus artışları da planlama ve yerleşme ilkelerinin saptanmasında ihmal edilebilecek düzeyde değildir (bak. nüfus).
Prof. Prost, henüz hazır olmayan kesin ifadeli haritaların bitmesini beklediğini ve bu bakımdan görüşlerinin "özet ve genel düzeyde" olduğunu 29 Haziran 1936' da vali ve belediye başkanına yazılı olarak sunmuştur. "Henüz hazır olmayan kesin ifadeli haritaların bitmesi" talebinin günümüzde de geçerliliğini korumakta olduğu hususu göz ardı edilmemelidir. Özetle, Cumhuriyet'in kuruluş aşamasında, İstanbul'da, yabancı uzmanların yardımı ile geliştirilmeye çalışılan planlama çalışmalarının, yeni dönemde Ankara İmar Planı çalışmasının yarışma ile kendisine tevdi edildiği Alman uzman Prof. Jansen'ın çalışmalarından farklı olarak, genel yerleşme ve gelişme ilkelerinin saptanmasına yönelik olmaktan çok, genelde kısa süreli işlemlere yönelik olduğu, kentin gelişiminin tanımlanmasına yardımcı olamadığı görülmektedir. Bu değerlendirme düzeyi planlama ilkeleri ve şehircilik esasları yö-
istanbul
metropoliten
alanının uydu
verilerinin
bilgisayarla
işlenmesi
sonucunda
elde edilmiş
görünümü,
1993.
iTÜİnşaat
Fakültesi
Jeodezi ve
Fotogrametri
Bölümü Uzaktan
ama Anabüim Da.lt/ Hande Suher
nünden bugün için eksik görülüyorsa da genelde, planlama faaliyetlerinde, temelde kamu yararının ölçüt olarak alındığı da bir gerçektir.
Dostları ilə paylaş: |