Hukuk müŞAVİRLİĞİ


Konu : Tapu kayıtlarının verilmesi



Yüklə 465,12 Kb.
səhifə2/6
tarix19.12.2017
ölçüsü465,12 Kb.
#35281
növüYazı
1   2   3   4   5   6

Konu : Tapu kayıtlarının verilmesi



TAPU DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
İlgi: 03.07.2013 tarihli ve 5205 sayılı yazıları.
ÖZETİ: 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereği, Kanun kapsamına girebilecek taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının mahallin en büyük mal memuruna (defterdar veya malmüdürü) verilebileceği ve konunun bütüncül bir yaklaşımla çözülmesi için Millî Emlak Genel Müdürlüğü ile protokol yapılabileceği hakkında.
I- GÖRÜŞ SORULAN KONU: İlgi yazı ve eklerinden; … Defterdarlığı’nca, … İlinde bulunan ve tapu kütüğünde soyadı bulunmayan ve T.C. kimlik numaraları olmayan, kayıt malikinin kim olduğu anlaşılmayan taşınmazlara ait tapu kayıtlarının 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 427. maddesi, 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 1. ve 2. maddeleri ve 16.05.2009 tarihli ve 27230 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca talep edildiği ve; söz konusu talebin İdaremizce karşılanıp karşılanmayacağına yönelik hukukî görüşümüzün talep edildiği anlaşılmaktadır.
II- GÖRÜŞ İSTEYEN BİRİMİN İNCELEMESİ VE NETİCESİ: Başkanlıklarınca yapılan değerlendirmede; tapu sicilinde yer alan taşınmaz kayıtlarının malik sütununda, kadastro çalışmaları sırasında adına tespit yapılan kişilerin soy isimlerinin bilinememesi, tespit edilememesi, lakaplara yer verilmesi, ölü kaydı düşülerek sadece malik isminin yer alması, soyadı ve baba adının yazılmasının sehven unutulması gibi çeşitli nedenlerden dolayı sadece malikin adı veya malikin adı ile babasının adının yazıldığı, taşınmaz kayıtlarında malikin tam olarak adı, soyadı ve babasının adının yazılmadığı gibi malik soy isimlerinin yazılmadığı ve kadastro tespitleri sırasında kimlik tespitlerine yönelik verilerin bulunmadığı durumların söz konusu olduğu, “bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi” gibi hususların Tapu Müdürlüklerince tespit edilemeyeceği, talep konusu taşınmaz kayıtlarına ulaşmak için (yani ayrıştırma yapabilmek/istenen veriye ulaşabilmek amacıyla) soyadı ve T.C. numarası olmayan… İli itibariyle TAKBİS sisteminde yer alan tüm taşınmaz bilgilerinin toplu olarak verilmesinin veri güvenliği, meydana gelebilecek sahtecilik olaylarına zemin hazırlanması ve hak kayıplarına sebep olabileceği belirtilerek, istenilen kayıtların verilmemesine yönelik zımnî bir iradenin oluştuğu anlaşılmaktadır.
III- İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUK, ANAYASA, KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK VE DİĞER MEVZUAT HÜKÜMLERİ İLE YARGI KARARLARI: Bilindiği üzere 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 427. maddesinde, “Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hâllerde bir yönetim kayyımı atar:
1. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse, …” hükmü, 430. maddesinde, “Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.
Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır.” hükmü, 501. maddesinde, “Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer.” hükmü, 1020. maddesinde, “Tapu sicili herkese açıktır.

İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.
Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.” hükmü bulunmaktadır.
18/5/1989 tarihli ve 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun’un 1. maddesinde, “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” hükmü, 2. maddesinde, “22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427. maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. Hazinenin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.

…” hükmü yer almaktadır.


Konuyla ilgili diğer ayrıntılı düzenlemeler ise, 16.05.2009 tarihli ve 27230 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmelikte düzenlenmiştir.
IV- DEĞERLENDİRME: Bilindiği üzere, taşınmazlar ile üzerindeki hakların durumunu devamlı surette göstermek üzere, tescil ve açıklık ilkelerine göre Devletin sorumluluğu altında tapu sicilleri tutulmaktadır.
4721 sayılı Kanun’un “Tapu sicilinin açıklığı” başlıklı 1020. maddesinde; tapu sicilinin herkese açık olduğu ancak, ilgisini inanılır kılan herkesin, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.
Tapu sicilinin açıklığı (aleniliği), bu müessesenin doğal bir sonucudur. Aksi takdirde, “tapu sicilinin taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tutulacağını” hüküm altına alan Türk Medenî Kanunu’nun 997. maddesinin gözettiği amacın gerçekleşmesi mümkün değildir. Bunun içindir ki; Türk Medenî Kanunu’nun 1020. maddesinde açıklık ilkesi düzenlenmiştir.
1020. maddeden de anlaşılacağı üzere, tapu sicilinin açıklığı deyiminden, hemen herkesin tapu sicillerini inceleyip, bunlardan istedikleri bilgiyi veya örnekleri alabilecekleri anlamı da çıkmamaktadır. Çünkü Kanun, açıklık ilkesini, ilginin varlığı (ilginin inanılır kılınması) ile sınırlandırmış ve böylece bu ilkenin mutlak olmadığını ifade etmiştir.
Açıklık ilkesinden faydalanabilmek için aranan “ilgi veya alâkanın” ise doktrinde genel olarak güncel, meşru ve hukuken korunmaya değer bir menfaate dayalı olması gerektiği ifade edilmektedir.
O halde, hukuken korunmaya değer bir menfaati olan herkes, tapu sicilinin açıklığı ilkesinden faydalanarak, taşınmazların tapu kayıtları üzerinde gerekli incelemeyi yapabilme, bilgi ve belge alabilme hakkına sahiptir.
Özel bir kanun olan 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun ile mahallin en büyük mal memurunun (defterdar veya malmüdürü), Hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması için uzun süreden beri bulunamayan, oturduğu yer bilinemeyen kişilerin mallarının yönetimi ile; ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla vesayet makamının kararı ile kayyım olarak atanabileceği düzenlenmiştir. 4721 sayılı Kanun’un 427. maddesinde de, bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse mallarının idaresi için yönetim kayyımı atanabilecektir.
Diğer taraftan, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası da Devlete geçecektir (TMK md. 501).
Mal Memurlarının Kayyımlığı Hakkında Yönetmeliğe göre; kayyım, malvarlığını yönetmek, işletmek, bakım ve onarımlarını yaptırmak, işgal ve tecavüzlere karşı korumak ve gerekli diğer işlemleri yapmakla görevlidir (md. 5). Ayrıca, kayyımlıkla idare edilen malvarlığının iadesi veya Hazineye intikaline ilişkin işlemler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre yürütülecektir (md. 23).
Bütün bu mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Hazinenin hak ve menfaatlerinin korunması için uzun süreden beri bulunamayan, oturduğu yer bilinemeyen kişilerin mallarının yönetimi ile ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi için kanunen görevli bulunan ve vesayet makamının kararı ile kayyım atanacak olan defterdar veya; malmüdürünün 3561 sayılı Kanun’a konu olabilecek taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarını talep etmesinde TMK’nin 1020. maddesi anlamında ilgisi olduğu izahtan varestedir. Nihayetinde belki de söz konusu taşınmazlar Hazine’ye intikal edecektir.
Bir taşınmazın 3561 sayılı Kanun kapsamına girip girmediğinin tespitini mahallin en büyük mal memuru yapacak ve Hazinenin menfaatinin bulunduğunu ispat etmesi halinde mahkeme kararı ile yönetim kayyımı olarak atanabilecektir. Dolayısıyla, bir taşınmazın veya malikinin durumunun 3561 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığını tapu müdürlükleri belirlemeyeceklerdir.
Kanunen görevli bir kamu kurumu tarafından, 3561 sayılı Kanun kapsamına girebilecek taşınmaz kayıtlarının istenilmesinde, ilgi yazılarında belirtilen veri güvenliği, meydana gelebilecek sahtecilik olaylarına zemin hazırlanması ve hak kayıplarına sebep olabileceği yönündeki çekincelere katılmak da mümkün değildir. Söz konusu tapu kayıtlarının amacı dışında kullanılması halinde sorumluluk defterdarlık veya malmüdürlüğüne ait olacaktır.
İlgi yazı ekinde yer alan… Defterdarlığı’nın yazısında, … İli’ne ait bütün kayıtlar istenilmemektedir. Esasen 3561 sayılı Kanun kapsamına girebilecek taşınmazlara ait tapu kayıtları talep edilmekte olup, örnek olarak tapu kütüğünde soyadı ve T.C. kimlik numarası bulunmayan, malikinin kim olduğu anlaşılamayan kayıtlar gösterilmiştir.
Şu durumda, 3561 sayılı Kanun kapsamına girebilecek; tapu kayıtlarından malikinin kim olduğu anlaşılamayan; kadastro tespitinden sonra uzun bir süre işlem görmeyen ve; tapu kütüğünün mülkiyet sütununda malikin adı, soyadı, baba adı bilgileri eksik olan kayıtlar ile mülkiyet sütununda takma adı bulunan kişilere ait tapu kayıtları görevini yerine getirmesi için mahallin en büyük mal memurluğuna verilebilecektir.
Diğer taraftan, bu yöndeki talepler diğer Defterdarlıklarca da yapılabileceğinden konunun münferit olarak değil de bütüncül bir yaklaşımla çözülmesi bakımından Millî Emlak Genel Müdürlüğü ile Genel Müdürlüğümüz arasında 3561 sayılı Kanun’un uygulanabilir olması için genel ilkeleri içeren protokol yapılması ve kayıtların online olarak verilmesi kamu yararı ve hizmet gereklerine daha uygun olacaktır.
V- SONUÇ: Yukarıda açıklanan maddî ve hukukî sebepler karşısında; 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereği, Kanun kapsamına girebilecek taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının mahallin en büyük mal memuruna (defterdar veya malmüdürü) verilebileceği ve; konunun münferit olarak değil de bütüncül bir yaklaşımla Millî Emlak Genel Müdürlüğü ile Genel Müdürlüğümüz arasında protokol yapılarak çözüme kavuşturulabileceği mütalaa edilmiştir.

Bilgilerini rica ederim. Ali Ramazan ACAR



Birinci Hukuk Müşaviri


KADASTRO DAİRESİ BAŞKANLIĞI


Sayı : 85254071-045-02-13-302/

Konu : Hatalı yüz ölçüm hk.
KADASTRO DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
ÖZETİ: Tapu kütüğüne eksik tescil edilen yüz ölçümler nedeniyle 2009, 2010 ve 2011 yıllarında gelir, mazot ve gübre desteğini az aldıklarından bahisle oluşan maddi zararın karşılanması hakkında.
İlgi: 26.03.2013 tarihli ve 2824 sayılı yazınız.

I- GÖRÜŞ SORULAN KONUNUN ÖZETİ: İlgi yazınızla; tapu kütüğüne eksik tescil edilen yüz ölçümler nedeniyle 2009, 2010 ve 2011 yıllarında gelir, mazot ve gübre desteğini az aldıklarından bahisle maddi zararlarının karşılanması talebiyle verilen dilekçe hakkında yapılacak işlemle ilgili Müşavirliğimiz görüşünün istenildiği anlaşılmakla gerekli inceleme yapılmıştır.

II- GÖRÜŞ İSTEYEN BİRİMİN İNCELEMESİ VE NETİCESİ: 26.12.2005 tarihli ve 2005/20-1614 sayılı Genelgemiz hükümleri uyarınca konu hakkında kısa bir açılama yapılmışsa da, soru konusu edilen husus hakkında mevzuat dayanaklı Başkanlığınız görüşlerinin bildirilmediği anlaşılmaktadır.

III- İLGİLİ ULUSLAR ARASI HUKUK, ANAYASA, KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK VE DİĞER MEVZUAT HÜKÜMLERİ İLE YARGI KARARLARI: Bilindiği üzere, 15.07.2009 tarihli ve 27289 sayılı Resmi Gazetede, ekli “Fındık Üreticilerine Alan Bazlı Gelir Desteği ve Alternatif Ürüne Geçen Üreticilere Telafi Edici Ödeme Yapılmasına Dair Karar”ın yürürlüğe konulması; Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının 14/7/2009 tarihli ve 325 sayılı yazısı üzerine, 5488 sayılı Tarım Kanununun 19 uncu maddesi ile 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanuna göre, Bakanlar Kurulu’nca 14/7/2009 tarihinde kararlaştırılmıştır. (Bakanlar Kurulunun 2009/15201 sayılı Kararı). Anılan kararın 7. maddesi “Bu Kararın uygulanmasına ilişkin usul ve Esaslara Tarım da Destekleme ve Yönlendirme Kurulunun uygun görüşü alınarak, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak tebliğ ile belirlenir.” hükmündedir.

Bakanlar Kurulunun 2009/15201 sayılı Kararı uyarınca ödemeye ilişkin usul ve esaslarını belirlemek amacıyla Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından 29.08.2009 tarih ve 27331 sayılı Resmi Gazetede 2009/50 sayılı Tebliğ yayınlanmış olup, tebliğin 11. maddesi “Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köy İşleri Bakanı yürütür.” hükmündedir.



Yine, Çiftçi Kayıt Sistemine Dâhil Olan Çiftçilere Mazot, Kimyevi Gübre Ve Toprak Analizi Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair 2009/41, 2010/10 ve 2011/15 sayılı Tebliğlere ait hükümler de Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından yürütülmektedir.



Bunun yanında, İdaremizin 1458 sayılı Genelgesi “…A - Kadastro ve Tapulama Hizmetlerinden Doğan Hatalar:


  1. Tashihe konu hatalar; tapulama ve kadastro hizmetleri sonucunda doğmuş ve tespitler kesinleşerek kütük, pafta ve evrakı müsbiteler tapu dairelerine devredilmiş bulunmalıdır.

2) Hatalı işlemlerin söz konusu olduğu taşınmazlarda, tehdit ve tespitin herhangi bir tapu kaydına veya herhangi bir kamusal belgeye dayandırılmaması, başka bir anlatımla hatanın, tahdit ve tespitin, senetsizden bilirkişiler veya muhtarın yanlış beyanı sonucunda yapılmış olmasıyla meydana geldiği belirlenmelidir.

Buna göre tapulama ve kadastrolama hizmetleri sırasında vuku bulan ve kesinleşen tahdit ve tespit işlemlerinde;

a) Evrakına ve haritasına aykırı olarak hatalı tescil edilen yüzölçümleri,…gibi meydana gelmiş hatalar, idari yönden tashihi gerekli maddi hatalar olarak kabul edilmelidir.

Yukarıda yazılı maddi hataların, ilgililerinin bir kusuru olmaksızın idaremizden kaynaklandığının kadastro beyannameleri ile tapulama tutanakları ve bağlı belgelerin incelenmesinden anlaşılması halinde; gerektiğinde taşınmazın bulunduğu mahallesi veya köyü muhtarlığından alınacak fotoğraflı ilmühaber ile nüfus idaresinden alınacak kayıt örneği birlikte değerlendirilmelidir.

Ancak; yüzölçümü ile ilgili hataların tashihinde, mahallinde inceleme yapılarak eldeki verilerin zemine uygunluğu, bir tutanakla tevsik edilmelidir.

Tapu sicilindeki diğer bilgilerin buradaki veriler ile uygunluğunun tespit edilmesi, ayrıca Tapu Sicil Tüzüğünün 16. maddesi uyarınca kanaat getirilmesi halinde, teshin talebi yevmiye defterine kayıt edilmek ve tapu senedi düzenlemek suretiyle tashih işlemi yapılmalı, aksi takdirde talep ret edilmelidir…” hükmündedir.

IV- DEĞERLENDİRME: Başkanlığınızın ilgi yazısı ve yukarıda bahis olunan mevzuat hükümleri birlikte değerlendirilmiştir.
İlgi yazınız ve ekleri ile; 2 adet parselin kadastro çalışmalarının kesinleşmesini müteakiben yüzölçümlerinin evraklarına aykırı olarak tapu kütüğüne tescil edildiği, ilgilisinin aplikasyon başvurusu sırasında yüz ölçüm hatalarının farkına varılarak… Kadastro Müdürlüğü’nce 1458 sayılı Genelgemiz hükümleri kapsamında gerekli yüz ölçüm düzeltmelerin yapıldığı, ancak ilgilisi tarafından bu kez de 2009, 2010 ve 2011 yıllarında tapu kütüğündeki eksik yüz ölçümler sebebiyle alan bazlı gelir desteği, mazot desteği ve gübre desteğinden daha az miktarda faydalanabildiği, dolayısıyla oluşan maddi zararının İdaremizce karşılanmasının talep edildiği ve söz konusu taleple ilgili olarak Müşavirliğimiz görüşüne ihtiyaç duyulduğu bildirilmektedir.
İlgi yazınızda belirtilen hususlar ve yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri birlikte göz önünde bulundurulduğunda:
Dilekçe sahibine; İdaremizden kaynaklanan yüz ölçüm hatalarının düzeltildiği, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında tapu kütüğündeki eksik yüz ölçümler sebebiyle alan bazlı gelir desteği, mazot desteği ve gübre desteğinden eksik faydalanması nedeniyle oluşan maddi zararının karşılanması yönündeki isteminin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili birimine yöneltmesi gerektiği hususunda bildirimde bulunulmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.
V- SONUÇ: Bu bağlamda; değerlendirme bölümünde yapılan açıklamaların ve ilgili mevzuat hükümlerinin birlikte incelenmesi neticesinde:
Dilekçe sahibine; İdaremizden kaynaklanan yüz ölçüm hatalarının düzeltildiği, 2009, 2010 ve 2011 yıllarında tapu kütüğündeki eksik yüz ölçümler sebebiyle alan bazlı gelir desteği, mazot desteği ve gübre desteğinden eksik faydalanması nedeniyle oluşan maddi zararının karşılanması yönündeki isteminin, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili birimine yöneltmesi gerektiği hususunda bildirimde bulunulmasının uygun olacağı mütalaa edilmektedir.

Bilgilerini rica ederim.



Ali Ramazan ACAR

Birinci Hukuk Müşaviri


Sayı : 85254071-045-02-13-305/                                                                           

Konu: Alacağın devri ve icra kesintisi hk.

KADASTRO DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

 

ÖZETİ: Hak ediş ödemelerinden yapılan kesintilerde alacağın devri, haciz, ihtiyati haczin nasıl uygulanacağı  hk.


İlgi: 15.04.2013  tarihli ve 3557 sayılı  yazıları.
              I-GÖRÜŞ SORULAN KONU: İlgide kayıtlı yazınız ile, ihaleli kadastro çalışmaları kapsamında Başkanlığınız tarafından hizmet alım ihalesi yöntemiyle ihalesi gerçekleştirilen… 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi, ihaleyi alan yüklenici… Tic. Ltd. Şti. tarafından 10.07.2012 tarihinde bitirildiği, Muayene ve Kabul Komisyonunca işlerin kabul bakımından incelenmesi, yapılan işin sözleşme ve eklerine uygun ve kabule engel olabilecek eksik, kusur ve arızalarının bulunmadığının anlaşılmasından sonra (iş bitim tarihi olarak 10.07.2012 tarihine itibar edilerek) 27.02.2013 tarihli Hizmet İşleri Kabul Tutanağı düzenlenerek Bölge Müdürlük Makamının onayına sunulmuş, Makam tarafından verilen 07.03.2013 tarihli Olur ile de Hizmet İşleri Kabul Tutanağı kesinleştirilmiş ve ayrıca kesin hesap raporu düzenlendiği, Kırklareli 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi ihalesi sözleşmesinin "Ödeme yeri ve şartları" başlıklı 12.1. maddesinin 2. Fıkrası uyarınca sözleşme düzenlemesinin gereği olarak teminat amacıyla,
Bu ihale kapsamında; yüklenici firmaya yapılan hak ediş ödemelerinden % 5 oranında kesinti yapılarak toplamda 1,988.44 TL teminat kesintisi yapıldığı, söz konusu teminat kesintisinin Kırklareli 2/B 7. Grup işinin Muayene ve Kabul Komisyonu tarafından kabulünün yapılıp onaylanması ve kesin hesap raporunun düzenlenmesi nedeniyle yüklenici firmaya (… Tic. Ltd. Şti. 'ne) ödenmesi gerektiği,
Diğer taraftan; … 11. İcra Dairesinin 03.04.2013 tarihli Birinci Haciz İhbarnamesi ile; borçlu… Tic. Ltd. Şti.nin İdaremizdeki 237.720,12 Türk Lirası alacağı (malı) üzerine (85.500,00 TL'si ihtiyati hacizli olmak üzere) 03.04.2013 tarihinde İcra Dairelerinin 2013/4077 Dosya No'sunda haciz konulduğu bildirildiği,
Ayrıca; Kırklareli 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi yüklenicisi… Tic. Ltd. Şti. adına şirket temsilcisi M.A.;
… 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temlikname ile; … 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi nedeniyle doğmuş veya doğacak hak edişlerinden 35.000 (Otuz beş bin) TL'lik kısmını Borçlar Kanununun 162. ve devamı maddelerince A.A.G. lehine devir ve temlik ettiği, Başkanlığınıza da tebliğ edilen Temliknameden anlaşıldığı,
… 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi ihalesi sözleşmesinin "Ödeme yeri ve şartlan" başlıklı 12.1. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenleme; Hizmet Alım İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin "Sözleşme Tasarısı" başlıklı 17. maddesinin 1 ve 2. fıkralarına istinaden, teminat fonksiyonu görmesi amacıyla Başkanlığınız tarafından gerçekleştirilen ihalelerde sözleşme hükmü olarak uygulana geldiği,

Kesin kabulün yapılması ve kesin hesap raporunun düzenlenmesini müteakiben, teminat fonksiyonu görmesi amacıyla… 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi ihalesi sözleşmesinin 12.1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hak ediş ödemelerinden yapılan kesintilerin, … 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temlikname kapsamında değerlendirilip alacağı devralan şahsa ödenmesinin hukuka uygun olup olmadığı (hukuken bir sakınca bulunup bulunmadığı),



 

… 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temliknamenin kapsamında değerlendirilemez ise,


Her ne kadar Kamu İhale Kanununun 34. maddesinin son fıkrası;Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz” hükmünü içerse de, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun teminat olarak sadece geçici, kesin ve; ek kesin teminatı düzenlemesi nedeniyle (Kanunda sayılanlar dışında -onlara ek olarak- başka tür teminatların belirlenmesini engelleyen yasaklayıcı bir hüküm de bulunmamaktadır.),
Teminat amacıyla hak edişlerden yapılan kesintilerden oluşan söz konusu meblağdan icra borcu kesintisi yapılıp yapılmayacağı (diğer bir deyişle 4734 sayılı Kanunun 34. maddesinin son fıkrasının teminat fonksiyonu görmesi amacıyla hak ediş ödemelerinden yapılan kesintiler için de geçerli olup olmadığı),
Hususlarında tereddüde düşülmüştür. Bu itibarla;
Sözleşme gereği (sözleşmenin 12.1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) teminat amacıyla yüklenici firmanın hak edişlerinden kesilen meblağın, Ankara 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temlikname kapsamındaki alacaklardan olup olmadığı ve sözleşme sonunda (kesin kabulün yapılıp onaylanması ve kesin hesap raporunun düzenlenmesini müteakiben) ödemenin söz konusu Temlikname ile alacağı devralan kişiye yapılmasında sakınca bulunup bulunmadığı ile,
… 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temlikname, sözleşme gereği (sözleşmenin 12.1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) teminat amacıyla yüklenici firmanın hak edişlerinden yapılan kesintileri kapsamıyor ise (veya kapsıyorsa, her hangi bir temlikname -alacağın devri- olmadığı durumlarda) söz konusu meblağdan icra kesintisi yapılıp yapılmayacağı konularının bir kez de Müşavirliğimizce değerlendirilerek görüşümüzün bildirilmesi istenilmektedir. 

II- GÖRÜŞ İSTEYEN BİRİMİN İNCELEMESİ VE NETİCESİ: Yüklenici firmaya yapılan hak ediş ödemelerinden % 5 oranında kesinti yapılarak toplamda 1,988.44 TL teminat kesintisinin  yüklenici firmaya (… Tic. Ltd. Şti. 'ne) ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Sözleşme gereği (sözleşmenin 12.1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) teminat amacıyla yüklenici firmanın hak edişlerinden kesilen meblağın, … 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temlikname kapsamındaki alacaklardan olup olmadığı ve sözleşme sonunda (kesin kabulün yapılıp onaylanması ve kesin hesap raporunun düzenlenmesini müteakiben) ödemenin söz konusu Temlikname ile alacağı devralan kişiye yapılmasında sakınca bulunup bulunmadığı ile,
… 13. Noterliği tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli ve 21080 sayılı Temlikname, sözleşme gereği (sözleşmenin 12.1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca) teminat amacıyla yüklenici firmanın hak edişlerinden yapılan kesintileri kapsamıyor ise (veya kapsıyorsa, her hangi bir temlikname -alacağın devri- olmadığı durumlarda) söz konusu meblağdan icra kesintisi yapılıp yapılmayacağı, hususlarında tereddüte düşüldüğünün belirtildiği görülmüş olup tereddüt edilen konulardaki Başkanlıkları görüşünün gerekçeleriyle birlikte açıklanmadığı görülmüştür.

  


III- KONUYLA İLGİLİ ANAYASA, KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK VE DİĞER MEVZUAT HÜKÜMLERİ İLE YARGI KARARLARI: 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun "Teminat olarak kabul edilecek değerler" başlıklı 34. maddesinin son fıkrası; "Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz. " Kesin teminat ve ek kesin teminatların geri verilmesi Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 13. maddesindeki düzenlemede ise:

            “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dokümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra alınmış olan kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların;




  1. Yapım işlerinde; varsa eksik ve kusurların giderilerek geçici kabul tutanağının onaylanmasından sonra yarısı, Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesi getirilmesi ve  kesin kabul tutanağının onaylanmasından sonra kalanı,

b) Yapım işleri dışındaki işlerde Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesinin getirildiği saptandıktan sonra; alınan mal veya yapılan iş için bir garanti süresi öngörülmesi halinde yarısı, garanti süresi dolduktan sonra kalanı, garanti süresi öngörülmeyen hallerde ise tamamı,

        Yükleniciye iade edilir.

       


Yüklenicinin bu iş nedeniyle idareye ve Sosyal Sigortalar Kurumuna olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanunî vergi kesintilerinin yapım işlerinde kesin kabul tarihine, diğer işlerde kabul tarihine veya; varsa garanti süresinin bitimine kadar ödenmemesi halinde, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin teminatlar paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir, varsa kalanı yükleniciye geri verilir.

       


İşin konusunun piyasadan hazır halde alınıp satılan mal alımı olması halinde, Sosyal Sigortalar Kurumundan ilişiksiz belgesi getirilmesi şartı aranmaz”.hükümleri bulunmaktadır.

İhtiyati Haciz konusu İcra ve İflas Kanununun 257. ve 267. maddeleri arasında düzenlenmiştir.



 

İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz kararının icrası” başlıklı 261. maddesi; “(Değişik madde: 18.02.1965 - 538/101 md.) Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar. İhtiyati haciz kararları, 79 dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.
(Ek fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./61. md.) İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır.” şeklindedir.

Hizmet Alım İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin "Teminatlar" başlıklı 55. maddesinin 8. fıkrası; "Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz. ",

Açık ihale usulü ile ihale edilen… İli 2/B-7.Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi hizmeti alımında uygulanacak idari şartnamenin 27.6. maddesinde; "Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz.",
… 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi hizmeti alımına ait sözleşmenin 11.5. maddesinde yine; "Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz. ",

Hizmet Alım İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin "Sözleşme tasarısı" başlıklı 17. maddesinin 1. ve 2. fıkraları; " (1) İdare, sözleşme tasarısını bu Yönetmeliğin ekinde yer alan tip sözleşmeyi esas alarak hazırlar. (2) Tip sözleşmede boş bırakılan veya dipnota alınan hususlar işin özellisine ve sözleşme türüne (götürü bedel/birim fiyat) göre 4734 ve 4735 sayılı Kanunlar ile diğer mevzuat hükümlerine aykırı olmayacak şekilde düzenlenir.",

… 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi hizmeti alımına ait sözleşmenin 12.3. maddesinde; " Yüklenici yapılan işe ilişkin hak ediş ve alacaklarını İdarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına devir veya temlik edemez. Temliknamelerin noterlikçe düzenlenmesi ve İdare tarafından istenilen kayıt ve şartları taşıması zorunludur. "hükümleri bulunmaktadır.

… 2/B 7. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi ihalesi sözleşmesinin "Ödeme yeri ve şartları" başlıklı 12.1. maddesinin 2. fıkrasında; "...Hak ediş raporlarında toplam ödenecek tutar üzerinden % 5' lik kesinti yapılacaktır. İdarece Hizmet işleri kabul teklif belgesinin, Muayene ve Kabul Komisyonunca kabulün yapılıp onaylanarak Kesin Hesap Raporunun düzenlenmesini takiben hak ediş ödemelerinde kesilen %5' Hk kısım ödenecektir.” şeklindedir.

           

 IV- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:  Hacizden farklı olarak ihtiyati haciz talebi icra dairesinden değil, borçlunun kaçması ihtimalinin bulunduğu durumlarda mahkemeden istenebilir. Bu durumda borçluya tebligat yapılmaz. Her alacağa ihtiyati haciz yapılmaz. Belgeye veya ilama dayanan alacaklarda mahkeme ihtiyati haciz kararı verir.

Borçlunun mallarına gelebilecek zararların tazmini için alacaklı %15 teminatı mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. İhtiyati haciz süresi içinde icrai (esas) hacize dönüştürülmezse düşer.

Sözleşme ve ihale dökümanı hükümlerine uygun olarak taahhüdün yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, ve zorunlu kesintilerin ya da daha sonra ortaya çıkacak kamu alacaklarının tahsili amacıyla kesinti yapılmaktadır
Kamu İhale Kanununun 34. maddesi “Her ne suretle olursa olsun, idarece alınan teminatlar haczedilemez ve üzerine ihtiyati tedbir konulamaz” hükmünü içermekte,        
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 35. maddesi, söz konusu kanunda teminatlarla ilgili hüküm bulunmayan hallerde Kamu İhale Kanunu hükümlerinin uygulanmasını öngörmektedir. İade edilmeyen teminatlar Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun  14. maddesinde düzenlenmiştir.


  1. Öncelikle Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 13. maddesindeki iade şartları gerçekleşene kadar, idare tarafından yapılan  kesintilerin hiçbir şekilde haczedilemeyeceği ve üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı, temlike konu olamayacağı açıktır. Burada kamu öncelikli alacaklıdır.

2- Ancak, kesin kabulün yapılıp onaylanması ve kesin hesap raporunun düzenlenmesini müteakiben, (ihale konusu iş tam ve eksiksiz olarak yapılmış ise ve yüklenici firmanın vergi, prim vs. herhangi bir borcu yok ise) Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 13. maddesindeki şartlar gerçekleştiğinden yükleniciye kesintinin iade edilmesi gerekiyorsa,



         

  1. İlgi yazınızdan birinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinin, temlikname tarihinden sonra olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda temliknamenin daha önce idareye ulaştığı ve idarenin de temliği yazılı olarak kabul ettiği düşünüldüğünde (temliknamenin dikkate alınması için idarenin uygun bulması şart olup idarenin uygun bulma tarihi de ayrıca önemlidir) öncelikle yukarıda belirtilen şekilde yüklenici firmaya kesintilerle ilgili yükleniciye iade edilmesi gereken miktardan, temliknamenin yasal koşullarını taşıması, mevzuata uygun bulunması ve idarenin de temliki uygun bulması halinde temlikname gereğince ödeme yapılabileceği,

        

b- Temlikname gereğince yapılan ödemeden arta kalan miktar var ise birinci haciz ihbarnamesi uyarınca haciz tatbik edilerek ödeme yapılabileceği, bunun içinde birinci haciz ihbarnamesine dahil olan ihtiyati hacizli miktarın kesin hacze dönüşüp dönüşmediği, İcra ve İflas Kanununun ilgili maddelerine uygun olup olmadığı, icra dosyasına ödeme yapılıp yapılmaması gerektiği hususları,  Başkanlığınızca İcra Müdürlüğünden sorulmalıdır.

     

Yani yukarıda belirtilen şekilde yüklenici firmaya kesintilerle ilgili iade edilmesi gereken miktardan, hacizlerin kesinleşme tarihleri sonra ise öncelikle temliknamenin yasal koşullarını taşıması, mevzuata uygun bulunması ve; idarenin de temliki uygun bulması halinde temlikname gereğince ödeme yapılabileceği, artan miktar var ise de, bu miktara haciz işlenmesi, haciz tatbik edilerek icra müdürlüğüne ödeme yapılabileceği değerlendirilmektedir.


Ayrıca, herhangi bir sorumluluğa mahal vermemek adına, yapılacak işlemlerin taraflara yazılı olarak bildirilmesi ve; mahkemesinden gerekiyorsa hukuka aykırı olduğunu düşündükleri işlemleriniz hakkında ihtiyati tedbir kararı almaları için makul bir sürenin tanınması ve icra müdürlüğü ile tereddüt edilen konularda yazışma yapılmasının faydalı olacağı değerlendirilmekte ve görüşe konu olaylar sözleşmenin imzalanması ve sonraki süreci ilgilendirdiğinden gerek görüldüğü takdirde Kamu İhale Kurumundan da görüş istenebileceğinin göz önüne alınması gerektiği anlaşıldığından takdir Başkanlığınıza ait olmak üzere bilgilerini rica ederim.

 

                                                                                                    Ali Ramazan ACAR



                                                                                                    Birinci Hukuk Müşaviri

Sayı : 85254071-045-02-13-306/

Konu : ... Ltd. Şti. hk.
KADASTRO DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
ÖZETİ: Hak ediş ödemelerine ilişkin ihtiyati haczin nasıl uygulanacağı hk.
İlgi: 19.04.2013 tarihli ve 3817 sayılı yazınız.
I.GÖRÜŞ SORULAN KONU: İlgi yazınız ile; … 13. İcra Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu haciz ihbarnamesi ile Borçlu… Tic. Ltd. Şti.'nin İdaremiz nezdinde doğmuş tüm hak ve alacakları ile hak edişleri üzerine borç miktarı kadar (150.000 TL) 14.02.2013 tarihinde ihtiyati haciz konulduğu bildirildiği;

Söz konusu haciz ihbarnamesi 21.02.2013 tarihinde İdaremize tebliğ edildiği;



… 13. İcra Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu haciz ihbarnamesine konu borçlu … Tic. Ltd. Şti.'nin 2/B ve TKMP (22-a) projesi kapsamındaki işlerin yüklenicisi olup, 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu ihbarnamenin İdaremize intikal ettiği tarihte doğmuş bir istihkakının bulunmadığı, 25.02.2012 tarihinden sonra doğacak istihkaklarında … 13. İcra Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu haciz ihbarnamesinde belirtilen borcun dikkate alınacağı … 13. İcra Dairesine 25.02.2013 tarihli ve 1707 sayılı yazınız ile bildirilmiş olduğu;
… TKMP kapsamında ihalesi yapılan ANK-KZN II sözleşme referans nolu… Bölge Müdürlüğü Kadastro Harita ve Bilgilerin Güncellenmesi İşi nedeniyle doğan 2. hak ediş alacağından… 13. İcra Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu haciz ihbarnamesinde belirtilen borç nedeniyle kesinti yapılmış Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Merkez Saymanlığına gönderilmek üzere ödeme emri belgesi hazırlanmış olduğu,
… tarafından verilen 19.04.2013 tarihli dilekçe ile; İdaremizde bulunan alacakları üzerine haciz konulması için… 13. İcra Dairesinin 2013/1208 E. sayılı dosyasından İ.İ.K. 89. maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderildiği, gönderilen haciz ihbarnamesi uyarınca devam eden çalışmaları doğrultusunda henüz doğmamış ancak ileride doğacak alacakları üzerine haciz konulduğu, bu işlemin kanuna ve; Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğu belirtilerek, söz konusu haciz ihbarnamesinin İdaremize tebliğinden çok sonraki bir tarihte doğmuş bulunan hak ediş alacağından (ANK-KZN II sözleşme referans nolu işin ikinci hak ediş alacağı) herhangi bir haciz ve bloke işlemine maruz bırakılmaksızın hak ediş alacağının taraflarına ödenmesi talep edildiği,
… Mühendislik tarafından verilen 19.04.2013 tarihli dilekçe ve eklerinde yer alan hukuki iddiaların Müşavirliğinizce değerlendirilerek görüşünüzün bildirilmesinin istenildiği anlaşılmıştır.
II. GÖRÜŞ İSTEYEN BİRİMİN İNCELEMESİ VE NETİCESİ: İlgi yazılarında… tarafından verilen 19.04.2013 tarihli dilekçe ve eklerinde yer alan hukuki iddiaların değerlendirilerek Müşavirliğimiz görüşlerinin bildirilmesi istenilmiş olup konu ile ilgili Başkanlıklarınca görüş bildirilmemiştir.
III- KONUYLA İLGİLİ ANAYASA, KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK VE DİĞER MEVZUAT HÜKÜMLERİ İLE YARGI KARARLARI: İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz şartları” başlıklı 257.maddesinin 1. fıkrası; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir (Değişik ibare: 4949 - 17.7.2003 / m.59) "para borcunun" alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmündedir.
İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz kararı” başlıklı 258. Maddesinin birinci fıkrasında;İhtiyatî hacze 50 inci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir.” hükmü yer almaktadır.

 

İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz kararının icrası” başlıklı 261. maddesi; “(Değişik madde: 18.02.1965 - 538/101 md.) Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
İhtiyati haciz kararları, 79 dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.



(Ek fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./61. md.) İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır.” şeklindedir.
İcra ve iflas Kanunu’nun “Alacaklar ve Üçüncü Şahıs Elinde Haczedilen Mallar Hakkında” başlıklı 89 maddesi; “(Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.49) Hâmiline ait olmayan veya cirosu kâbil bir senede müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra müdürü; borçlu olan hakikî veya hükmî şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir. (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlâk edilmiş veya; kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.

Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve bu durum üçüncü şahsa ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde takip alacaklısı aleyhine bir menfi tespit davası açabileceği, açmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. Üçüncü şahıs, müddeti içinde menfi tespit davası açarsa, dava açtığını tevsik eden evrakı aynı müddet içinde icra dairesine ibraz etmeye mecburdur. Bu halde, üçüncü şahıs dava neticesine kadar zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslim etmeye zorlanamaz. Bu davada, üçüncü şahıs takip borçlusuna borçlu bulunmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. (Değişik 3. fıkra son cümle: 3494 - 9.11.1988) Üçüncü şahıs, açtığı menfi tespit davasını kaybederse, mahkemece dava konusu şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere bir tazminat ile de mahkûm edilir.



(Değişik 3. fıkra: 4949 - 17.7.2003 / m.22) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa on beş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya; yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106.maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin (Değişik ibare: 6352 - 2.7.2012 / m.18) “yüzde yirmisinden” aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.
Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde ispat ederek üçüncü şahsın 338.maddenin 1.fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkûm edilmesini isteyebilir. İcra mahkemesi, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.
Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mâni sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. Her halde, üçüncü şahsın genel hükümlere göre borçluya karşı müracaat ve tazminat hakkı saklıdır. (Değişik son cümle: 4949 - 17.7.2003 / m.22) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.
Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.
Haciz ihbarnamesi, bir hükmi şahsın veya müessesenin merkez ve şubelerinden hangisine tebliğ edilmiş ise, beyanda bulunma mükellefiyeti yalnız ihbarnameyi tebellüğ eden merkez veya şubeye aittir. (Değişik 7.fıkra: 6352 - 2.7.2012 / m.18 / Yürürlük / m.106/a) Haciz ihbarnamesi, borçlunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bir tüzel kişinin veya müessesenin şubesine veya tüm şubelerini kapsayacak şekilde merkezine tebliğ edilir. Haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği merkez, tüm şubeleri veya birimlerini kapsayacak şekilde beyanda bulunmakla yükümlüdür.
Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harcı ve resme tabi değildir.
Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.” hükmündedir.
IV- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz şartları” başlıklı 257. maddesinin 1. fıkrası; “Rehinle temin edilmemiş ve; vadesi gelmiş bir (Değişik ibare: 4949 - 17.7.2003 / m.59) "para borcunun" alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmündedir.
İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz kararı” başlıklı 258. maddesinin birinci fıkrasında;İhtiyatî hacze 50 inci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir.” hükmü yer almaktadır.

 

İcra İflas Kanununun “İhtiyati haciz kararının icrası” başlıklı 261. maddesi; “(Değişik madde: 18.02.1965 - 538/101 md.) Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.
İhtiyati haciz kararları, 79 dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.



(Ek fıkra: 17.07.2003 - 4949 S.K./61. md.) İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikâyetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır.” şeklindedir.
İcra ve iflas Kanunu’nun “Alacaklar ve Üçüncü Şahıs Elinde Haczedilen Mallar Hakkında” başlıklı 89 maddesi; “(Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.49) Hâmiline ait olmayan veya cirosu kâbil bir senede müstenit bulunmayan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra müdürü; borçlu olan hakikî veya hükmî şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödeyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir. (Haciz ihbarnamesi). Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.
Üçüncü şahıs, borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya; mal istihlâk edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.” hükmündedir.

Yukarıda yer alan İcra ve İflas Kanunu’nun 258. ve 261. maddelerinden ihtiyati haciz kararının mahkeme tarafından verildiği, bu kararının ihtiyati haciz kararı veren Mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesince infaz edileceği ve ihtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetlerin infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılabileceği anlaşılmaktadır.
Anılan hükümler birlikte değerlendirildiğinde; … 13. İcra Dairesinin E.2013/1208 sayılı dosyasında İ.İ.K. 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesi ile …’in; doğmuş ve doğacak alacakları ile hak edişleri üzerine ihtiyati haciz konulmasına ilişkin söz konusu haciz ihbarnamesinin İdaremizce gereğinin yerine getirilmek durumunda olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.

İcra ve İflas Kanunu’nun 261. Maddesinin “İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine yapılır.” hükmü uyarınca …’in 19.04.2013 tarihli dilekçesinde yer alan talebin muhatabının İdaremiz olmadığı dolayısı ile talebin karşılanmasının mümkün olmadığı düşünülmektedir.


Bu nedenle; … 13. İcra Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu haciz ihbarnamesi ile Borçlu… Tic. Ltd. Şti.'nin İdaremiz nezdinde doğmuş tüm hak ve alacakları ile hak edişleri üzerine borç miktarı kadar (150.000TL) konulmuş olan ihtiyati haciz gereğince …’in “… Bölge Müdürlüğü Kadastro Harita ve Bilgilerin Güncellenmesi İşi” nedeniyle doğan 2. hakediş alacağından… 13. İcra Dairesinin 18.02.2013 tarihli ve 2013/1208 dosya nolu haciz ihbarnamesinde belirtilen borç nedeniyle kesinti yapılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Merkez Saymanlığına gönderilmesinin uygun olduğu düşünülmektedir.

Bilgilerini ve gereğini rica ederim.



Ali Ramazan ACAR

Birinci Hukuk Müşaviri

Sayı: 85254071-045-02-13-401/

Konu: Görüş hk.
KADASTRO DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
ÖZETİ: Hak ediş ödemesinde vadesi geçmiş vergi borcunun dikkate alınıp alınmayacağı hk.
İlgi: 29.05.2013 tarihli ve 5062 sayılı yazınız ve ekleri.
I-GÖRÜŞ SORULAN KONU: İlgi sayılı yazınızda; temlik alacaklısı… Limited Şirketi vekili Av. C.G. 23.05.2013 tarihli ihtarnamesi ile

… Limited Şirketi tarafından, … 5. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşinden doğacak hak edişlerden ödenmek üzere 1. Sıra 1. Derece alacağı üzerine müvekkili şirket lehine; … 4. Noterliğinin 11.01.2012 tarihli ve 0348 yevmiye numaralı, … 1. Noterliğinin 18.08.2011 tarihli ve 2723 yevmiye numaralı ve… 2. Noterliğinin 07.04.2011 tarihli ve 1292 yevmiye numaralı temliknamelerinin düzenlendiği, söz konusu temliknamelerin İdaremizce de tescil edildiği,

… 5. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi nedeniyle yapılacak ödemelerin (bu işten kaynaklanan SSK ve vergi borcu dışında) temlik alacaklısı müvekkili .... Ltd. Şti’ne ödenmesi gerekirken, ihale yüklenicisi şirketin (…) temliknamenin İdaremiz kayıtlarına tescilinden çok sonra doğan ve bu iş dışında başka işlerden kaynaklanan vergi borcu bulunduğu belirtilerek, hak ediş ödemelerinin müvekkil şirkete ödenmeyerek vergi borcuna mahsup edilmek suretiyle vergi dairesine ödendiği,

… Limited Şirketi adına elektronik ortamda yapılan sorgulamadan (internet vergi dairesi); 27.07.2011 tarihinde 24.859,01 TL; 09.07.2012 tarihinde ise 49.058,67 TL. vadesi geçmiş vergi borcu bulunduğu cevabının verildiği,

… Limited Şirketinin vergi borcuna karşılık olmak üzere… Gelir İdaresi tarafından yapılan 6.000.000 TL tutarında gayrimenkul ipoteğinin bulunduğu, dolayısıyla kamu alacağının teminat altında olduğu,

Temliknameye (Alacağın devrine) konu alacak tescil edildikten sonra yapılan işle alakalı bir vergi borcunun çıkması halinde bu vergi borcuna öncelik tanınabileceği, ancak yapılan işle ilgili olmayan ve temlikname tarihinde var olmayan bir vergi borcuna hak ediş bedelinin mahsup edilerek temliknameye konu alacağın ödenmemesinin hukuka aykırı olduğu,

Temliknamenin yapılarak Kurum kayıtlarına işlenmesinden sonra bu temliknameye konu hakkın ihale yüklenicisinin mülkiyetinden çıktığı ve; temlik alacaklısının mülkiyetine geçtiği, bu nedenle temlik alacaklısının mülkiyetine geçen hak ile ilgili ihale yüklenicisinin hiçbir borcundan dolayı temlike konu alacak üzerine haciz konulmasının mümkün olmadığı, bu nedenle konulmuş hacizlerin 3. kişinin mal ve haklarından yapılmış haciz durumunda olduğu,

Terör ve güvenlik sebebiyle altı ayda bitirilmesi planlanan işlerin mücbir sebeplerden dolayı iki yılda tamamlanabildiği, bu durumda vadesi geçmiş vergi borcunun temlik tarihi itibariyle alınması gerektiği, müvekkilinin (…) temlikname çerçevesindeki hak ve; alacaklarının derhal ödenmesi için gerekli işlemlerin yapılması, devam eden ödenek ödemelerinde bu hususa dikkat edilmesi, 01.05.2013 tarihli faturaya dayalı yeni hak ediş ödemesinin de temlikname alacaklısı müvekkili şirkete yapılmasının talep edildiği;


Yine… Limited Şirketinin 27.05.2013 tarihli faks yazısı ile de;

Taahhütleri altındaki… İli 4. ve 5. Grup Sayısal Kadastral Harita Yapım İşinde; söz konusu işlerin bir kısmını yaptırdıkları işlerden dolayı... Ltd. Şti. ve Çırağ Harita A.Ş.’nin şirketlerinden hak ediş alacağının doğduğu,

İşçi ve şantiye giderlerinin… Müh. Ltd. Şti. ve Çırağ Harita A.Ş. tarafından karşılandığı, bu tarihte hakedişin doğduğu, iş gören… Müh. Ltd. Şti. ve Çırağ Harita A.Ş.’nin yaptığı işlere ait faturaların temlik tarihi itibariyle de kesildiğini,

Yaptırdıkları işlere karşılık hak ediş alacaklarından .... Ltd. Şti. ve… A.Ş. adına (muhtelif tarihlerde) temliknameler düzenlendiklerini,

İşlerinin devam ettiği ve temliknamenin düzenlendiği 16.09.2011 tarihinde, İnternet Vergi Dairesi, vergi borcu sorgulamasında 21.09.2011 tarihi itibariyle 35.979,93 TL; 28.06.2011 tarihi itibariyle ise; 1.035,60 TL vadesi geçmiş vergi borcunun bulunduğu (Ancak gerek temlik gerekse bugün itibariyle belirtilen borçların taahhütlerindeki söz konusu işlerle hiçbir alakasının bulunmadığı),
Terör sebebiyle hak ediş tanziminin uzun zaman aldığı, mücbir sebeplerden dolayı iş tesliminin ve hak ediş ödemesinin geciktiğini,

Hak ediş ödemesinde vadesi geçmiş vergi borcu olarak, temlikname tarihindeki vadesi geçmiş vergi borçlarının esas alınması, talep edilmiştir.



II- GÖRÜŞ İSTEYEN BİRİMİN İNCELEMESİ VE NETİCESİ: Başkanlıklarınca konuya ilişkin yapılan incelemede, tahsil dairesinden “ödeme/işlem yapılmasına muvafakat edildiğini” belirten bir ifade ile tanzim edilen vadesi geçmiş vergi borcu durumunu gösteren bir belge ile müracaat edilmesi durumunda sıra dahilinde… 4.,5. Gruplar kapsamında yapılacak hak ediş ödemelerinin temliknameler kapsamında alacağı devralan kişilere ödenebileceği yönünde görüş bildirilmiştir.
III-İLGİLİ ULUSLAR ARASI HUKUK, ANAYASA, KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK VE DİĞER MEVZUAT HÜKÜMLERİ İLE YARGI KARARLARI : … 4 ve 5. Gruplar Sayısal Kadastral Harita Yapım İşi hizmeti alımına ait sözleşmenin 13.3. maddesinde; “ Yüklenici yapılan işe ilişkin hak ediş ve alacaklarını İdarenin yazılı izni olmaksızın başkalarına devir veya temlik edemez. Temliknamelerin noterlikçe düzenlenmesi ve İdare tarafından istenilen kayıt ve şartları taşıması zorunludur. ”,

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Amme alacağı ödenmeden yapılmayacak işlemler ile işlem yapanların sorumlulukları” başlıklı 22/A maddesi; “4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına giren kurumların bu Kanun kapsamında hak sahiplerine yapacakları ödemeler ile kanun, kararname ve diğer mevzuatla nakdi olarak sağlanan Devlet yardımları, teşvikler ve destekler nedeniyle yapılacak ödemelerde ve 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli tarifelerde yer alan ticaret sicil harçlarından kayıt ve tescil harçları, noter harçlarından senet, mukavelename ve kağıtlardan alınan harçlar, tapu ve kadastro harçlarından tapu işlemlerine ilişkin alınan harçlar, gemi ve liman harçları ile diploma harçları hariç olmak üzere (8) sayılı tarifeye konu harçlar ve trafik harçlarına mevzu işlemler ile 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan bina inşaat harcı ve yapı kullanma izin harcına mevzu işlemlerde; Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine vadesi geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belge aranılması zorunluluğu getirmeye, bu kapsama girecek amme alacaklarını tür, tutar ve işlemler itibarıyla topluca veya ayrı ayrı tespit etmeye, zorunluluk getirilen işlemlerde hangi hallerde bu zorunluluğun aranılmayacağını ve maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Takibata salahiyetli tahsil dairesince, bu madde kapsamında getirilen zorunluluğa rağmen borcun olmadığına dair belgeyi aramaksızın işlem tesis eden kurum ve kuruluşlara iki bin Yeni Türk Lirası idari para cezası verilir. İdari para cezası, ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenir. İdari para cezasına karşı tebliğ tarihini takip eden otuz gün içinde idare mahkemesinde dava açılabilir.” hükmündedir.

6183 sayılı Kanunun 22/A maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden Bakanlık tarafından çıkarılan Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği (Seri A: Sıra No: 2 ile eklenen bölüm) ile; 1/8/2008 tarihinden itibaren uygulanmak üzere, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına giren kurumların bu Kanun kapsamında hak sahiplerine 2.000 liranın üzerinde yapacakları ödemeler sırasında hak sahiplerinin ve ilgililerin Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine vadesi geçmiş borçlarının bulunmadığına ilişkin vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge aranılması zorunluluğu getirilmiştir.

Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliğinin 3. maddesinde;“6183 sayılı Kanunun 22/A maddesi ile madde kapsamına girecek amme alacaklarını tür, tutar ve işlemler itibarıyla topluca veya ayrı ayrı tespit etmeye, zorunluluk getirilen işlemlerde hangi hallerde bu zorunluluğun aranılmayacağını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.

Maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden “vadesi geçmiş borç” olarak değerlendirilmek üzere madde kapsamına giren amme alacakları;

i) Tür olarak; yıllık gelir, yıllık kurumlar, katma değer, özel tüketim, özel iletişim ve banka ve sigorta muameleleri vergileri, gelir ve kurumlar vergisine ilişkin tevkifatlar ve geçici vergiler ile bu vergi türlerine ait vergi ziyaı cezaları, gecikme zam ve faizleri,
ii) Tutar olarak; kapsama giren amme alacaklarının toplam 1.000,- lirayı aşan tutarı, şeklinde belirlenmiştir.

Vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge arama zorunluluğu getirilen kurum ve kuruluşlarca yapılacak ödeme/işlemler sırasında, tahsil dairelerinin verdiği bilgiye istinaden kapsama giren alacak türlerinin toplam tutarının 1.000,- lirayı aşmaması halinde, borcun bulunmadığı kabul edilerek gerekli ödeme/işlemler yapılacaktır.

Tahsil dairelerince vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge tanzimi sırasında borçlunun, belirlenmiş alacak türlerinden vadesi geldiği halde ödenmemiş bir borcu bulunup bulunmadığı araştırılacak ve vadesi geçtiği halde ödenmemiş borçlar, tür ve tutarları ile birlikte istenilen belgede gösterilecektir.

Vadesi geçtiği halde ödenmemiş borç bulunmakla birlikte, yargı mercilerince amme alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi veya takibin kanunen durdurulması gereken diğer hallerde kapsama giren tür ve tutarda borç bulunmasına rağmen vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge “ödeme/işlem yapılmasına muvafakat edildiğini” belirten bir ifadeyle tanzim edilerek borçluya verilecektir.
Tecil edilmiş amme alacakları, tecil şartlarına uygun olarak ödendiği müddetçe vadesi geçmiş borç olarak dikkate alınmayacaktır.
Vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge talep eden borçlulara, yıllık gelir vergisi veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları vergi dairesince, gelir stopaj vergisi ile banka ve; sigorta muameleleri vergisi açısından bağlı oldukları diğer vergi daireleri ile varsa kapsama giren vergi türleri açısından daha önce mükellefiyet kaydı bulunan diğer vergi dairelerinden temin edilen bilgiler de dikkate alınarak bu belge verilecektir.
Bu tebliğ ile tür olarak belirlenen amme alacaklarından mükellefiyet kaydı bulunmayanlar herhangi bir vergi dairesinden söz konusu vergilerden mükellefiyet kayıtlarının olmadığına ilişkin belgeyi almaları halinde vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge aranılmaksızın gerekli ödeme/işlem yapılacaktır.

Bu belgeler tanzim edildiği tarihten itibaren 15 gün süre ile geçerli kabul edilecektir.


Gelir İdaresi Başkanlığınca söz konusu belgelerin elektronik ortamda verilmesi ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca elektronik ortamda verilen belgenin teyidinin elektronik ortamda yapılabilmesi halinde de aynı esaslar geçerli olacaktır.

Şeklindedir.

Ayrıca Seri A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği 4.1.b maddesinde; “Kamu İhale Kanunu kapsamında ödeme yapacak olan ve (a) bölümünde belirtilen kurum ve kuruluşlar, hak sahiplerine ödeme yapmadan önce vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge arayacaklar, bu Tebliğ ile belirlenen tutarın üzerinde vadesi geçmiş borç bulunması halinde ödeme yapmayacaklardır. Ancak, borçlunun tahsil dairesine olan borçlarını ödemesi veya sair sebeplerle, ihale nedeniyle kendisine yapılması gereken ödemenin yapılmasını engelleyen durumun kalkması üzerine, yeni alacağı belgeye göre ihaleyi yapan kurum ve kuruluşların gerekli ödemeyi hak sahibine yapabilecekleri tabiidir.

Hak sahiplerine, tahsil dairesince düzenlenen vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belgelerde belirtilen borç tutarının üzerinde bir tutarda ödeme yapılması gereken hallerde, borçlunun da talebi alınmak suretiyle borç tutarı kadar kısım ilgili tahsil dairelerine bakiyesi de borçluya ödenebilecektir. Ayrıca, borç tutarının yapılacak ödemeden yüksek veya buna eşit olduğu durumlarda da borçlunun talebi üzerine ödenecek tutar ilgili tahsil dairesine aktarılabilecektir.” hususları düzenlenmiştir.


IV- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; her ne kadar vergi borcuna ilişkin bir kamu haczi söz konusu olmadıkça vergi borcunun İdare tarafından resen kesilerek vergi dairesine yatırılmadığı açık ise de; konuyla ilgili Tahsilât Genel Tebliğinde yapılan işten kaynaklanan veya; kaynaklanmayan vergi borcu diye bir ayrım yapılmadığı gibi hangi vergi borcunun hangi iş nedeniyle doğduğu hususunun İdaremizce bilinebilmesi de mümkün olmayıp, meselenin muhatabının Maliye Bakanlığının ilgili vergi tahsil dairesi olduğu, İdaremizden kaynaklanan bir sorun olmadığı açıktır.
Mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; Maliye Bakanlığının ilgili tahsil dairesinden “ödeme/işlem yapılmasına muvafakat edildiğini” belirten bir ifadeyle tanzim edilen vadesi geçmiş vergi borcu durumunu gösteren bir belge ile müracaat edilmesi halinde sıra dâhilinde hak ediş ödemelerinden temliknameler kapsamında temlikname alacaklılarına ancak ödeme yapılabileceği düşünülmektedir.

Bilgilerini ve gereğini rica ederim.



Ali Ramazan ACAR

Birinci Hukuk Müşaviri

Sayı : B.09.1.TKG.0645-02-13-403/

Konu : Taşınmaz Cins Talebi Hak.

KADASTRO DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
ÖZETİ: … ili, … İlçesi, … Köyü… ve… nolu parsellerin tarla olarak tescilleri hakkında.
İlgi: 30.05.2013 tarihli ve 5155 sayılı yazıları.
I-GÖRÜŞ SORULAN KONUNUN ÖZETİ: İlgi sayılı yazınızda, … İli, … İlçesi, … köyü… ve… nolu parsellerin tapulama çalışmaları sırasında mera vasfıyla tespitlerinin yapıldığı, bu tespitlere karşı taşınmazların mera olmadığı iddiasıyla yapılan itiraz sonucunda Tapulama Komisyon kararıyla itirazların reddedilmesi üzerine tespite itiraz davası açıldığı ve dava sonucunda 25.04.1986 tarihinde kesinleşen… Tapulama Mahkemesinin 27.02.1986 tarihli ve E.1978/140, K.1986/129 sayılı kararının, 03.06.1986 tarih ve 3074 yevmiye ile infazının yapılarak tapulama tutanaklarındaki "mera" vasıflarıyla H.A.C. adına taşınmazların tescillerinin yapıldığı,
İlgilisinin başvurusuyla söz konusu taşınmazların mera olarak tescil edilmiş cinslerinin belirtilen mahkeme kararı gereğince "tarla" olarak düzeltilmesinin talep edildiği belirtilerek mahkeme kararının usulünce infazı ile talebin karşılanmasına yönelik Müşavirliğimiz görüşünün bildirilmesi istenmektedir.
II- GÖRÜŞ İSTEYEN BİRİMİN İNCELEMESİ VE NETİCESİ: Başkanlığınızca, bahse konu taşınmazlar için … Tapulama Mahkemesinin 25.04.1986 tarihinde kesinleşen kararıyla, mera olarak yapılan tespitlere ilişkin Tapulama Komisyon Kararının ve Tapulama Tutanağının iptaline karar verildiği ancak, Mahkemece mera tespitinin iptal edilmesine rağmen bu kararın infazında taşınmazın cinsinin mera olarak yazılmasının kararın gereği gibi infaz edilememesine sebebiyet verdiği,
Buna göre; söz konusu… Tapulama Mahkemesi kararının, '"delillerin değerlendirilmesi ve hüküm" kısmına göre Kadastro Müdürlüğünce düzeltme amaçlı tescil bildirimi düzenlemek suretiyle taşınmazların hatalı biçimde mera olarak tescil edilen cinslerinin, Mahkeme kararında belirtilen ve davanın kabulü kapsamında yer alan "tarla" olarak düzeltilmesi ve sonucundan ilgilisine bilgi verilmesinin uygun olacağı yönünde görüş bildirilmiştir.

III-İLGİLİ ULUSLARARASI HUKUK, ANAYASA, KANUN, TÜZÜK, YÖNETMELİK VE DİĞER MEVZUAT HÜKÜMLERİ İLE YARGI KARARLARI: Anayasanın 138. maddesinde “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”denilmiştir.
Anayasanın 141/3.maddesinde ise; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;

a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,


b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,

c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d ) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesi dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 388. maddesinin karşılığıdır.

IV-DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: Görüşe konu olayın incelenmesi neticesinde, 1977 yılında yapılan kadastro çalışmalarında… İli, … İlçesi, … Köyü… Parsel sayılı 47000,00 m2 miktarındaki taşınmazın muhtar ve bilirkişi beyanlarına göre tarla vasfı ile senetsizden H.A.C. adına tespitinin yapıldığı, … Köyü… Parsel sayılı 2012,00 m2 miktarındaki taşınmazın mera olarak tespitinin yapıldığı ve… köyü… Parsel sayılı 12050,00 m2 miktarındaki taşınmazın da… Parselden ifrazen miktar fazlası olarak mera olarak tespitinin yapıldığı,

H.A.C. tarafından, … ve… Parsellere ilişkin tespite itiraz edilmesi üzerine mera olan yerlerde zilyetlikle taşınmaz mal edinilemeyeceği gerekçesiyle itirazın ret edildiği ve tespitin mera olarak bırakılmasına karar verildiği,

H.AC. vekili tarafından 16.08.1978 tarihli dilekçe ile… ve… sayılı parsellerin tespitinin iptali için açılan davada… Tapulama Mahkemesi’nin 27.02.1986 tarih E.1978/140 ve K.1986/129 sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği,

Söz konusu kararın delillerin tahlili bölümünde, "... Yeminli dinlenen şahit ve; bilirkişi beyanlarına nazaran taşınmazın mera olmadığını, meradan açılmadığını, mera olarak hiç kullanılmadığını, devamlı davacının zilyetliği altında tarla olarak kullanıldığını, yeminli olarak naklettikleri ve taşınmazın etrafında mera olmadığı, cihetle ve davalı da taşınmazın mera olmadığını, davayı kabul eylediğini ve delili bulunmadığını imzası tahtında beyan eylediği, yeminli dinlenen uzman bilirkişi Ziraat Yüksek Mühendisi B.Y. dosyada mübrez raporuna nazaran taşınmazın mera olmadığı, meradan açılmadığı, kültür arazisi tarla olduğunu belirttiği cihetle, bu durumda iddia ve kabule, toplanan delillere, icra kılınan keşfe ve uzman bilirkişi raporuna nazaran ve taşınmazın mera olarak tahsis edildiğine dair bir tahsis kararı bulunmadığı ve taşınmazın da mera olarak hiç kullanılmadığı cihetle, davanın kabulüne karar verilmesi mahkemece uygun görülmüştür."denilmiş,

Kararın hüküm kısmında ise, "1- Yukarıda izah olunan sebepler ve deliller muvacehesinde dava usulen subuta erdiğinden, davanın kabulü ile dava konusu… Köyü… ve… Parsellere ait Tapulama Komisyon Kararı ve Tapulama Tutanağının iptali ile… Köyü… ve… Parsellerin müstakilen davacı İ. oğlu H.A.C. adına tapuya tesciline..." şeklinde hüküm kurulduğu ve… Tapulama Mahkemesi’nin 27.02.1986 tarih ve E.1978/140 ve K.1986/129 sayılı kararının 25.04.1986 tarihinde kesinleştiği,

Söz konusu kararın 03.06.1986 tarih, 3074 yevmiye ile gereği yerine getirilirken… ve… Parsellerin “tarla” vasfıyla tescil edilmesi gerekirken “mera” vasfıyla davacı İ. oğlu H.A.C. adına tescil edildiği, bu durumun kayıt malikince doğrudan gelir desteği ödemelerinin yapılmaması üzerine öğrenildiği, bunun üzerine H.A.C. vekili tarafından 29.12.2008 tarihli dilekçe ile… Tapu Müdürlüğü’nden taşınmazların cinslerinin… Tapulama Mahkemesi’nin 27.02.1986 tarih ve E.1978/140 ve K.1986/129 karar sayılı kararı gereğince resen "tarla" olarak düzeltilmesinin ve yeni tapularının verilmesinin talep edildiği tespit edilmiştir.

Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile, İdarenin yargı organlarınca verilen kararlara uymak zorunda olduğu vurgulanmış, bunun yanı sıra kararların açık ve anlaşılır gerekçeye dayanması, gerekçelerin tek tek kararda gösterilmesi suretiyle hem davanın taraflarına kararın metninin açıklanması, hem de yargı denetiminin kolaylaştırılarak etkili kılınması sağlanmıştır.

Nitekim mahkeme kararları infaz edilirken gerekçe ve hüküm kısımları birlikte değerlendirilmekte olup, bir mahkeme kararını uygulamak ve kararın gerekçesine göre yeni bir işlem tesis etmek zorunda olan idare yönünden, gerekçenin tutarlı olması, birbiri ile çelişen anlatımlara yer verilmemesi ve kararın hangi gerekçeyle verildiğinin açıkça bilinmesi önem arz etmektedir.

… Tapulama Mahkemesi’nin 27.02.1986 tarih E.1978/140 ve K.1986/129 sayılı kararı bu bilgiler çerçevesinde değerlendirildiğinde, anılan kararın mevzuatın aradığı kriterleri sağladığı görülmekte olup, bu davanın davalısı… Köyü Tüzel Kişiliğinin davayı kabul ettiği hususu da göz önüne alındığında, … Tapulama Mahkemesi’nin kararı uyarınca dava konusu… İli, … İlçesi, … Köyü… ve… Parsellerin cinslerinin “tarla” olarak düzeltilmesi gerektiği yönündeki Başkanlığınız görüşüne Müşavirliğimizce de iştirak edilmektedir.

Bilgilerini rica ederim.



Ali Ramazan ACAR

Birinci Hukuk Müşaviri


Yüklə 465,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin