4.11.Vergilendirme
Ankara Anlaşmasının 16’ıncı Maddesi, Topluluğu Kuran Antlaşmanın rekabet, vergilendirme ve mevzuatların yaklaştırılmasına ilişkin kurallarının Akit Taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinde de uygulanması gerektiğini belirtmiştir. Katma Protokolün 44’üncü Maddesi ile 1/95 sayılı OKK’nın 50’nci Maddeleri Topluluğu Kuran Antlaşmanın bu alandaki hükümleri ile aynı paraleldedir. Bu doğrultuda, ayrımcı ve koruyucu vergilendirme kesinlikle yasaklanmıştır.
Dolaysız Vergiler
Kurumlar vergisindeki yük farkları sermayenin serbest dolaşımını etkilediğinden İç Pazar hedefi açısından Toplulukta bu alanda kurumlar vergisi ile ilgili iki direktif ve bağlı şirketler arasındaki mali ilişkilerden kaynaklanan örtülü kazancın (kar) tespiti nedeniyle yapılan vergilendirme sonucu ortaya çıkan çifte vergilendirmenin önlenmesi için yapılan bir sözleşme bulunmaktadır. Bu alanda çıkarılmış bulunan Topluluk müktesebatı ile Türk mevzuatı örtüşmekte olup, bunlarla ilgili koşulların tam üyeliğin gerçekleşmesinden önce uygulanması beklenmemektedir.
Dolaylı Vergiler
1999 yılı itibarıyla katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi (ek katma değer vergisi, akaryakıt tüketim vergisi ve motorlu taşıt alım vergisi) gelirlerinin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı sırasıyla yüzde 28,12 ve yüzde17,53'tür. Bu değerler Nisan 2000 sonu itibarıyla sırasıyla yüzde 27,02 ve yüzde17,67 olarak gerçekleşmiştir.
Katma Değer Vergisi (KDV)
Türkiye, 1984 yılında AB’nin Altıncı Konsey Direktifini temel model alarak, önceden uygulanmakta olan sekiz verginin yerini alan Katma Değer Vergisine İlişkin Kanununu 2 Kasım 1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazetede yayımlayarak yürürlüğe koymuştur.
Verginin konusunu, her türlü mal ve hizmet teslimi ile ithalatı oluşturmakta olup temel olarak yüzde 17 standart oran tüm mal ve hizmetlere uygulanmaktadır. İndirilmiş oran olarak temel yiyecek maddelerine yüzde 8, diğer ürünlere ise yüzde 1 uygulanmaktadır. İki yüksek oran yüzde 25 ve yüzde 40 lüks mallar için geçerlidir. İthal mallara ise ülke içindeki mal teslimlerine uygulanan oranlar uygulanmaktadır.
Türk katma değer vergisi matrah, vergiyi doğuran olay, vergilendirme yeri, muafiyet, istisnalar ve indirim hakkı ile ilgili konularda ana hatlarıyla ve birçok münferit hükümler düzeyinde de Topluluk katma değer vergisi mevzuatı ile önemli ölçüde uyumludur.
Vergilendirme, muafiyet ve istisnalardaki bir kısım münferit farklılıklar ile orandaki farklılıklar, Türkiye şartlarının özelliklerinden kaynaklanmakla birlikte ayırımcılığı içeren bir nitelik taşımamaktadır.
Türk Katma Değer Vergi Sistemi temel olarak Topluluk KDV sistemi yaklaşımına uygundur. Gelecekte Topluluk KDV sistemine tam olarak uyumlaştırılma amaçlanmaktadır.
Özel Tüketim Vergileri (ÖTV)
Özel Tüketim Vergileri bakımından yerli ve ithal ürünler eşit oranda vergilendirilmektedir. İthal ürünler üzerindeki koruyucu ve ayırım gözetici uygulamalar Gümrük birliğinin kurulması ile birlikte ortadan kaldırılmıştır.
AB’de özel tüketim vergisi beş grup mal (madeni yağlar, alkol, alkollü içecekler, tütün ve işlenmiş tütün) üzerinden her ürün kategorisi için ürünün yapısına göre sigaralarda hem nispi hem maktu, diğer ürünlerde maktu tutarlarda alınmakta olup, ayrıca bu ürünlerin Topluluk içinde vergi antreposu uygulaması çerçevesinde nihai tüketim aşamasına kadar vergisi ertelenmek suretiyle dolaşımına imkan tanınmaktadır.
Türkiye’de ise söz konusu beş büyük mal grubu dışındaki başka mallar üzerinden de ÖTV alınmakta ve bu mallara uygulanan vergi nispeti genellikle nispi olmaktadır. Ayrıca bu malların vergi antrepoları uygulaması çerçevesinde dolaşımında, verginin nihai tüketim aşamasına kadar ertelenmesi şeklinde bir uygulama yoktur. Yine bu ürünlerin vergilendirilmesinde yapısal farklılık mevcuttur.
Karşılıklı Yardım
Karşılıklı İdari Yardım
Bu alandaki Topluluk müktesebatına karşılık gelen Türk mevzuatı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu olup, diğer ülkelerin vergi idareleri ile idari işbirliği yapılmasına izin veren hükümler bulunmamaktadır (çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümleri hariç). Bu alanda tam üye olmadan Topluluk müktesebatına uyum sağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Tahsilatta Karşılıklı Yardım
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında 6183 sayılı Kanun başka bir ülkenin kamu alacağının tahsiline izin vermemektedir.
İlgili AB müktesebatı listesi Cilt II’de verilmektedir.
Maliye Bakanlığı
Vergilendirme alanında kısa ve orta vadeli öncelikler çerçevesinde yapılabilecek olan düzenlemeler hariç, münferit farklılıkların katılım müzakerelerinde derogasyon talep edilmek suretiyle giderilmesi amaçlanmaktadır. Ancak, bunların dışında bazı farklılıkların devam etmesi halinde ise söz konusu farklılıkların giderilmesi yönündeki düzenlemelerin tam üyelikte üstlenilmesi hedeflenmektedir.
|
II. AB müktesebatı ile Türk mevzuatının karşılaştırması ve yapılması gereken değişiklik ve yeniliklerin uygulamaya geçirilmesi için alınması gereken önlemler
|
a) Türk mevzuatının mevcut durumu
| -
1318 sayılı Finansman Kanunu (RG: 10.8.1970-13575)
-
3418 sayılı Eğitim, Gençlik, Spor ve Sağlık Hizmetleri Vergisi Kanunu (RG: 31.3.1988-2. mük.19771)
-
213 sayılı Vergi Usul Kanunu (RG: 1.1.1961-10703)
-
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun (RG: 28.7.1953-8469)
-
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu (RG: 11.7.1964-11751)
-
3074 sayılı Akaryakıt Tüketim Vergisi Kanunu (RG: 20.11.1984-18581)
-
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (RG: 2.11.1984-18563)
-
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (RG: 10.06.1949-7229)
-
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu EK madde 60 (RG: 2.11.1984-18563)
b) Türk mevzuatında yapılması gereken değişiklik ve yenilikler
|
Dolaysız Vergiler
Kurumlar Vergisine ilişkin 90/434, 435, 436/EEC sayılı AB Direktifleri İle İlgili Türk Mevzuatı
Kanuni ve iş merkezleri Türkiye’de bulunan kurumların, belli şartlar dahilinde birleşme ve devirlerinden doğan karları vergilendirilmemektedir. Bu kar, ileride, fiilen gerçekleşmesi halinde vergilendirilmektedir. Toplulukta da uygulama bu yöndedir.
Dar mükellefler dahil, kurumların, kanuni ve iş merkezleri Türkiye’de bulunan kurumların sermayesine iştiraklerinden elde ettikleri kazançlar vergiye tabi tutulmamaktadır. Toplulukta da mali merkezi Toplulukta bulunan kurumlara aynı uygulama yapılmaktadır.
Birbirine yönetim, denetim, işletme yönünden bağlı kurumların aralarındaki ticari ve mali ilişkilerden kaynaklanan örtülü kazancın varlığının tespiti halinde, ilgili kuruma ek vergi tarhiyatı yapılması durumunda, bunlarla ilgili kurumların kayıtları Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde düzeltilmektedir. Toplulukta da uygulama bu yöndedir.
Dolayısıyla bu alanda şu anda Topluluk ve Türk Mevzuatı arasında bir farklılık bulunmadığından tam üyelik öncesinde bir değişiklik yapılmasına gerek bulunmamaktadır.
Dolaylı Vergiler
Katma Değer Vergisi
Türkiye, 1984 yılında AB’nin Altıncı Konsey Direktifini temel alarak, önceden uygulanmakta olan sekiz verginin yerini alan Katma Değer Vergisine İlişkin Kanununu 2 Kasım 1984 tarih ve 18563 sayılı Resmi Gazetede yayımlayarak yürürlüğe koymuştur.
Türk katma değer vergisi matrah, vergiyi doğuran olay, vergilendirme yeri, muafiyet istisnalar, indirim hakkı ile ilgili konularda ana hatlarıyla ve birçok münferit hükümler düzeyinde de Topluluk katma değer vergisi müktesebatı ile önemli ölçüde uyumludur.
Vergilendirme, muafiyet ve istisnalardaki bir kısım münferit farklılıklar ile orandaki farklılıklar, Türkiye koşullarının farklı özelliklerinden kaynaklanmakla birlikte ayırımcılığı içeren bir niteliği bulunmamaktadır.
Türk Katma Değer Vergisi Sistemi temel olarak Topluluk KDV sistemi yaklaşımına uygun olup, gelecekte de Topluluk KDV sistemine tam uyumlaştırılması noktasından hareket edilmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanununda oran ve listelerde değişiklik yapmaya Bakanlar Kurulu yetkilendirilmiştir. Bu açıdan, Topluluk KDV sistemine uyum yönündeki düzenlemeler Bakanlar Kurulu Kararı ile gerçekleştirilebilecektir.
Katma Değer Vergisi alanında vergilendirme, muafiyet ve istisnalar, indirim hakkı, oranlar gibi münferit düzeydeki farklılıklarla ilgili olarak yapılması gerekli değişikliklerden bir kısmı kısa ve orta vadeli takvim çerçevesinde yapılacak olup, bunların dışında kalanlar ise nihai hedef bölümünde belirtilmiştir.
Özel Tüketim Vergileri
Avrupa Birliğinde özel tüketim vergisi beş grup mala (madeni yağlar, alkol, alkollü içecekler, tütün ve işlenmiş tütün) her ürün grubu için ürünün yapısına göre sigaralarda hem maktu hem nispi, diğerlerinde maktu tutarda alınmakta ve verginin minumum miktarı belirlenmekte iken Türkiye’de tek bir özel tüketim vergisi uygulaması olmamakla beraber bu nitelikteki vergiler değişik adlar (vergi, fon, pay gibi) altında akaryakıt tüketim vergisi dışında nispi tutarlarda alınmaktadır. Ayrıca Toplulukta muafiyetler her ürünün niteliğine göre düzenlenmektedir.
Türkiye’de yukarıdaki beş büyük mal grubu dışında başka diğer mallar üzerinden de (taşıt alım vergisi, ek vergi) özel tüketim vergileri alınmaktadır. Bu mallara uygulanan vergi oranı genellikle nispidir.
Topluluk içinde özel tüketim vergisine tabi ürünlerin vergi antreposu uygulaması çerçevesinde dolaşımında verginin nihai tüketim aşamasına kadar ertelenmesi şeklinde bir uygulama ülkemizde yoktur. Böyle bir sistemin uygulanamaması da Türkiye’nin mevcut koşullarından kaynaklanmaktadır. Ancak bu alanda hazırlanan ve halen TBMM’de bulunan ÖTV Yasa Tasarısı bu konuda ileriye yönelik atılmış ilk adımdır.
Bu bağlamda, AB’nin özel tüketim vergilerine uyum sağlama sürecinde, farklı kanunlarla düzenlenen özel tüketim vergisi niteliğindeki vergiler tek bir ÖTV Kanunu ile düzenlenecektir. Bu amaçla hazırlanan tasarı henüz yasalaşmamıştır. Söz konusu tasarıda vergi kapsamına giren mallar, verginin konusu, matrahı, vergiyi doğuran olay, verginin oranı ve müteselsil sorumluluk gibi konular düzenlenmiştir. AB’ye uyum sürecinde ÖTV yasa tasarısı ilgili Topluluk düzenlemeleri de göz önünde bulundurularak tekrar gözden geçirilecek, gerekli değişiklikler ve ekler yapılarak en kısa sürede yasalaştırılacaktır.
Diğer Dolaylı Vergiler
Sermaye Artırımında Uygulanan Dolaylı Vergilere İlişkin 69/335/EEC sayılı Direktif ve Bunda Değişiklik Yapan 73/101, 74/553, 85/303 EEC sayılı Topluluk Direktifleri ile İlgili Türk Mevzuatı
İlgili Direktif ile Topluluk sınırları içerisindeki sermaye şirketlerinin sermaye artırımlarında uygulanacak dolaylı vergiler hakkında ortak kararlar alınmıştır.
Topluluk müktesebatında ilgili Direktif 14 madde halinde oldukça detaylı olarak düzenlenmiş olup, Topluluk üyesi ülkelerde sermaye artırımı üzerinden alınan vergi nispeti uyumlaştırılmıştır. Ülkemizde ise sermaye artırımı üzerinden damga vergisi alınmakla birlikte oranda farklılık vardır.
Karşılıklı Yardım
Karşılıklı İdari Yardım
Bu alandaki Topluluk müktesebatına karşılık gelen Türk mevzuatı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu olup, diğer ülkelerin vergi idareleri ile idari işbirliği yapılmasına izin veren hükümler bulunmamaktadır (çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları hükümleri hariç). Bu alanda tam üye olmadan Topluluk müktesebatına uyum sağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Tahsilatta İşbirliği
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun başka bir ülkenin kamu alacağının tahsiline izin vermemektedir. Ancak bu alanda tam üye olmadan bir uyum sağlanması için Türkiye-AB Ortaklık Konseyince bir karar alınması ve bu kararın anayasal süreç izlendikten sonra, iç mevzuatımıza aktarılması ile bu alanda uyum sağlanması mümkün bulunmaktadır.
c) Gerekli kurumsal değişiklikler
|
Türk vergi idaresi Topluluk müktesebatının uygulanması için gerekli temel idari yapılanmaya sahip olup, şu anda idari yapıda ek bir değişiklik yapılması ihtiyacı bulunmamaktadır.
d) Yeni mevzuatın yürürlüğe girmesine bağlı olarak alınması gereken tedbirler
|
Vergilendirme alanında Topluluk müktesebatına uyum için yapılacak yeni hukuki düzenlemeler, olayın niteliğine göre Bakanlar Kurulu Kararı, kanun, yönetmelik ve tebliğler ile gerçekleştirilecektir.
e) Yeni düzenlemelerin uygulanması için gereken ek personel ve eğitim ihtiyacı
|
Türk mevzuatında, Topluluk müktesebatına uygun olarak yapılması gereken değişiklik ve yeniliklerin uygulamaya geçirilmesi için, öncelikle Topluluk müktesebatının açıklanmasına gereksinim duyulan alanlarında Topluluktan gelecek uzmanların teknik desteğine ihtiyaç bulunmaktadır. Ayrıca Toplulukla artan ilişkiler sonucu muhtemel personel ihtiyacını karşılamak amacıyla çalışmalar yapılmaktadır.
Tam üyelikte mevzuat uyumu sonrasında Topluluk üyesi ülkeler ve Türk vergi idaresi arasında network ağının kurulması gerekecektir.
Kısa Vade
Hizmet bedellerinin Madde 11 (B) (3) (b)’ye göre matraha dahil olduğu durumlarda, mal ithaline bağlı hizmetlerin KDV’den istisna tutulmasına ilişkin 77/388/EEC sayılı Altıncı Konsey Direktifinin 14(1)(i) maddesine uyum sağlanması amaçlanmaktadır.
Orta Vade
İlgili Topluluk müktesebatının aşağıda belirtilen hükümlerinin uyumlaştırılması amaçlanmaktadır.
-
Topluluk dışında yerleşik mükelleflere, ilgili üye ülkede yapılan mal ve hizmeti teslimi ile ilgili ödenen KDV’nin iade edilmesine ilişkin 77/388/EEC nolu Altıncı Konsey direktifinin 17/3 nolu maddesi ile ilgili 86/560/EEC sayılı Konsey Direktifi.
-
Kamu yararına çalışan hastaneler ve benzer kuruluşlar tarafından sağlanan tıbbi teşhis ve tedaviler, bakım, ameliyatlar ve bunlarla ilgili diğer hizmetlerin KDV’den istisna tutulmasına ilişkin 77/388/EEC nolu Altıncı Konsey Direktifinin 13(A)(1)(b) maddesi .
-
Ülke dahilinde sunulan posta hizmetlerinde kullanılan posta pullarının üzerinde yazılı değerden tesliminin KDV’den istisna tutulmasına ilişkin 77/388/EEC nolu Altıncı Konsey Direktifinin 13(B)(e) maddesi .
-
Üye ülkelerin belirleyecekleri sınırlar ve şartlar dahilinde her türlü müşterek bahis, şans ve kumar oyunlarının KDV’den istisna tutulmasına ilişkin 77/388/EEC nolu Altıncı Konsey Direktifinin 13(B)(f) maddesi .
Özel Tüketim Vergisine ilişkin mevzuatın ilgili Topluluk müktesebatına uyumlulaştırılması amaçlanmaktadır.
Vergilendirme alanında yapılması gerekecek yatırımların mali boyutunun bu aşamada tespiti mümkün görülmemektedir.
Dostları ilə paylaş: |