Kıyı platformu iki yerde azami genişliğe erişir: Mahmutpaşa sırtları ile Tahta-kale sırtları arasında kalan Yeni Cami ve Balıkpazarı'mn sınırlandırdığı kesim, platformun en geniş kısmını oluşturur. Bu kesimde batıda Tahtakale'de, güneyde Mahmutpaşa sırtlarında, doğuda Sultanahmet sırtlarında, Topkapı Sarayı'nın ü-
EMİNÖNÜ İLÇESİ
164
165
EMİR BUHAKÎ TEKKESİ
Faaliyet Kollan
|
Erkek
|
Kadın
|
Toplam
|
Tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanlar ve ulaşım araçlarını kullananlar
|
15.608
|
1.611
|
17.219
|
Satış ve ticaret personeli
|
7.436
|
467
|
7.903
|
Hizmet işlerinde çalışanlar
|
6.981
|
650
|
7.631
|
İdari personel ve benzeri çalışanlar
|
1.875
|
1.394
|
3.269
|
ilmi ve teknik elemanlar, serbest meslek sahipleri ve bunlarla ilgili diğer meslekler
|
2.212
|
1.042
|
3.254
|
Müteşebbisler, direktörler ve üst kademe yöneticileri
|
485
|
71
|
556
|
Tarım, hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve avcılık işlerinde çalışanlar
|
533
|
21
|
554
|
Bilinmeyenler ve iş arayanlar
|
2.371
|
202
|
2.573
|
Tablo H Eminönü İlçesi'nde Çalışanların Faaliyet Kollanna Göre Dağılımı
Kaynak: 1990 Genel Nüfus Sayımı, "Nüfusun Sosyal ve Ekonomik Nitelikleri, Di 34-Istanbul", DiE, Ankara, Temmuz 1993.
affigfedPSls
&
I
1980lerde Eminönü Meydam'nm genel görünümü.
Ara Güler
zerinde bulunduğu sırtlarda 50-60 m yüksekliğe erişilir. Sirkeci'de garın bulunduğu alan ve bunun Bahçekapı'yı içine alarak Eminönü Meydanı'na uzanan kısmı ise, ikinci geniş düz alam oluşturur. Bu iki alanın birleşmesi kıyıda uzun bir düzlük meydana getirir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Eminönü'nün İstanbul'un ana, hattâ "tek" ticaret merkezi olduğu anlaşılıyor: Yağ, bal, un, erzak, tahıl, kahve, tütün, enfiye, ipek, pamuk ve dokuma buradaki Un Kapanı, Yağ Kapanı, Bal Kapanı gibi belirli yerlerde gümrüklenirdi. Bugün Emi-nönü'nde var olan ve ticari faaliyetlerini barındıran hanların büyük bölümü Cumhuriyet öncesinde Osmanlılar zamanında yapılmıştır. En büyük hanlar Büyük Çarşı' ya (Kapalıçarşı) giden yol üzerinde bulunmaktadır. Eminönü'nden Unkapanı' na kadar uzanan kıyı boyu Valide Hanı, Kurmalı Han, Balkapanı Ham vb hanların yoğunlaştığı bir başka alandır. Çağlar boyunca bir transit merkezi olan Eminö-nü'nde kervansaraylar da o zamanki ulaşım sistemine uygun olarak, İstanbul'un kapılarına yönelen alanlarda yer almıştır.
Eminönü, 1960'larda da yurtiçi ve yurtdışı ulaşım sektörünün odak noktası, şehir içi ve hattâ ülke içi başlıca alışveriş merkezi olma özelliğini sürdürmüştür. 1940'lara ait kayıtlarda İstanbul'un büyük mali ve ticari kurumlarının başlıcalarmın burada olduğu görülür. Anadolu Türk
Sigorta Şirketi, Antalya Umumi Nakliyat Türk Anonim Şirketi, Banca Commerciale İtaliana, Banco di Roma, Deutsche Bank, Deutsche Orient Bank, Dresdner Bank şubesi, Emlak ve Eytam Bankası, Halk Sandığı, Hollandse Bank Uni, J. V. Vi-taly Kamp Ltd., Milli Reasürans TAŞ, Orozdibak müesseseleri (şimdiki Sümer-bank binası) ve Osmanlı Bankası burada yer almaktaydı.
Sirkeci Garı(->) ve hemen çevresinde uzun süre otobüs acentelerinin ve nakliyat ambarlarının varlığı da, burada otel, lokanta vb birçok faaliyetin doğmasına neden olmuştur. Eminönü, çeşitli sanayi faaliyetlerini de uzun yıllar içinde barındırmıştır; 19öO'lı yıllarda bile Eminönü'n-de 5-20 arasında işçi çalıştıran 118 sanayi tesisi vardı. Bunların başında gıda (örneğin Besler, Lyon-Melba gibi) ve sabun imalathaneleri (15 adet) ile giyim eşyası üreten atölyeler geliyordu. Sanayi, ticaret ve ulaşım faaliyetlerine bağlı farklı ve çeşitli işyerlerinin geçmişteki mekânsal dağılışı Eminönü'nde hâlâ kendilerini yansıtan ilginç kalıplar oluşturmuştu. Sokak ve semt isimleri bu ilişkileri açık bir şekilde ortaya koymaktadır, örneğin, Yemiş İskelesi, Sabunhane Sokağı, Unkapanı Değirmen Sokağı, Kahveciler Sokağı, Mahmutpaşa Bezciler Sokağı gibi.
"Eminönü merkezi iş alanı" zaman i-çin'de ülke ve İstanbul'daki sosyoekonomik gelişmelere bağlı olarak değişime
uğramıştır. İstanbul şehrinin nüfusunun hızla artması ve alansal yayılması ile merkezi iş alanlarının kendi iç yapılarındaki değişim, genelde ticari kuruluşlardaki yenilikler, fonksiyon alanlarının yer değiştirmesi, yenilerinin ortaya çıkması, eski merkezi iş alanlarındaki kurumları ve ilişkileri etkilemiştir. Bunun en açık örneklerinden biri Eminönü'dür.
Günümüzde merkezi iş faaliyetleri yatay olarak Cağaloğlu, Nuruosmaniye ve Beyazıt doğrultusunda yayılırken, dikey büyüme birkaç katlı binalardaki konutların işyerine dönüşmesiyle gerçekleşmektedir. Eminönü İlçesi'ndeki işyeri sayısı hızla artıp 52.000'e çıkarken (Hoca Paşa Mahallesi'nde 18.000, Sirkeci'de 5.400, Mercan'da 16.163, Beyazıt'ta 13.000 işyeri) Eminönü îlçesi'nin ve özellikle Eminönü merkezi iş alanı çevresindeki mahallelerin nüfusu gittikçe azalmaktadır. Eminönü mahallelerinde yaşayan nüfus, konutların yerini işyerlerinin almasıyla, birçok mahallede son derece azalmıştır. Örneğin günümüzde Hobyar Mahallesi'nde 270 kişi, Hoca Paşa'da 2.657 kişi, Mercan'da 229 kişi, Rüstem Paşa'da 147 kişi, Süleymaniye'de de yalnızca 105 kişi yaşamaktadır.
Değişik faaliyetlerin Eminönü'nün değişik kesimlerinde yoğunlaşmış olması da merkezi iş alanının bir özelliğidir. Örneğin, manifatura ürünlerinin toptan ve perakende satışı Sultanhamam Meydanı ve çevresinde toplanırken, Bahçekapı bankaların, Tahtakale perakende ticaret faaliyetlerinin ve para piyasasının bir kısmının, Yeşildirek giyim eşyası imalathaneleri ve toptancıların yoğunlaştığı kesimlerdir.
Bibi. Janin,
Constantinopole byzantine; "Eminönü",
İSTA, IX, 5075-5080; "Eminönü",
IKSA, III, 1625-1626; S. Kubat, "İstanbul Metropoliten Alam'nda MtA Özellikleri ve Sınıflandırma Kriterleri",
3. Bölge Bilimi Bölge Planlama Kongresi, 24-25 Haziran 1993, ist., 1993; E. Tümertekin: "İstanbul'un Merkezi İş Sahaları",
İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, S. 16; ay, "The Growth and changes in the Central Business Districts of istanbul",
Revieıv, ist., S. 12, 1968.
NAZMİYE ÖZGÜÇ
EMİNÖNÜ İLÇESİ
1928'de istanbul İli Merkez îlçesi'nin ikiye ayrılmasıyla kurulmuş ilçe. Tarihi yarımada da denen üçgen şeklinde bir yarımadada yer alan ilçenin batısını Fatih İlçesi, kuzeyini Haliç, doğusunu İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi çıkışı ve güneyini de Marmara Denizi çevrelemektedir. Bu alan içinde yüzölçümü 5 km2' dir. Bağlı bucağı ve köyü yoktur. Eminönü İlçesi'ni oluşturan mahalleler; Alemdar, Balaban Ağa, Binbirdirek, Beyazıt, Cankurtaran, Demirtaş, Emin Sinan, Hacı Kadın, Hobyar, Hoca Gıyasettin, Hoca Paşa, Kalenderhane, Kâtip Kasım, Kemal Paşa, Küçük Ayasofya, M. Hayrettin, M. Kemalettin, Mercan, Mesih Paşa, Molla Fenari, Molla Hüsrev, Muhsine Hatun, Nişanca, Şehsuvar, Rüstem Paşa, Saraç îshak, Sarıdemir, Süleymaniye, Sultan
Tablo I Eminönü İlçesi'nin Nüfus Gelişimi
Yıllar
|
Erkek
|
Kadın
|
Toplam
|
1935
|
57.492
|
43.441
|
100.933
|
1940
|
57.169
|
48.514
|
105.683
|
1945
|
62.269
|
48.795
|
111.064
|
1950
|
?
|
1
|
133.056
|
1955
|
91.162
|
55.734
|
146.896
|
1960
|
82.929
|
51.923
|
134.852
|
1965
|
86.594
|
51.255
|
137.849
|
1970
|
85.643
|
51.354
|
136.997
|
1975
|
•73.002
|
49.883
|
122.885
|
1980
|
58.127
|
35.197
|
93.324
|
1985
|
56.625
|
36.758
|
93.383
|
1990
|
52.156
|
31.288
|
83.444
|
Ahmet, Susuri, Tahtakale,
Taya Hatun, Yavuz Sinan'dır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Fatih ilçesi ile beraber İstanbul'un Merkez İlçe-si'ni meydana getiren Eminönü, Merkez Ilçe'nin 1928'de ikiye ayrılmasıyla ayrı bir ilçe olmuştur. İlçenin nüfus gelişimi Tablo I'de görülmektedir.
Eminönü İlçesi'nin nüfusunun gelişimi, İstanbul'un diğer ilçelerinin nüfus gelişiminden farklıdır. 1955'e kadar az miktarlarda da olsa artma eğilimi gösteren nüfus, daha sonra ilçenin önemli bölgelerinin konut alanı olmaktan çıkıp merkezi iş alanı niteliğinin ağır basmasıyla azalma sürecine girmiştir.
Eminönü İlçesi, İstanbul'un tarihi yanmada olarak bilinen kısmında yer aldığından genişleyebileceği herhangi bir a-lan yoktur. İlçenin kuzey ve kuzeybatısında (Eminönü, Tahtakale ve Sirkeci çevreleri) hâkim olan ticaret fonksiyonu daha sonraki yıllarda güneye ve güneydoğuya doğru yayılmıştır. İlçenin güneyinde yer alan birkaç mahalle dışında, hâkim fonksiyon ticarettir. Bununla beraber, ticaret sahasının içinde yer yer bekârların kaldığı pansiyonlar ile gelir düzeyi düşük ailelerin yaşadığı konut alanları da bulunmaktadır.
İlçenin ekonomik, özellikle de ticari fonksiyonu dışında diğer önemli fonksiyonları turizm, idari ve eğitimsel fonksiyonlardır. Tarihi yarımada üzerinde yer alan Roma, Bizans ve Osmanlı eserleri ilçede turizm fonksiyonunun önem kazanmasına; İstanbul Valiliği'nin burada bulunması, ilin birçok önemli resmi dairesinin de burada yer almasına yol açmıştır. Ayrıca İstanbul Üniversitesi'nin merkez binası ve bazı fakülteleri yine bu ilçede yer almaktadır.
1990'da Eminönü İlçesi'nde 83.444 kişi yaşıyordu. Bu nüfusun yüzde 62,5'ini erkekler, yüzde 37,5'ini ise kadınlar o-luşturuyordu. Erkek nüfusun kadın nüfustan fazla olması ilçeye dışarıdan çalışmak amacıyla gelen ve belli işleri olmayan bir nüfusun varlığı ile ilgilidir. İlçede 15-19 ve 20-24 yaş gruplarında yer a-lan nüfusun fazlalığı ve bu nüfus kümesinde de erkek nüfusun hâkimiyeti bunu doğrulamaktadır.
Eminönü İlçesi'nde 6 yaşın üzerindeki okuryazarlık oranı yüzde 89,9'dur. Okuma yazma bilenlerden yüzde 86,9'u herhangi bir düzeyde bir öğrenim kurumundan mezun olmuştur. Bunlardan yüzde 60'ı ilkokul, yüzde 13,8'i ortaokul ve dengi okulları, yüzde 19,6'sı lise ve dengi o-kulları ve yüzde 6,6'sı da yükseköğrenim kurumlarını bitirmiştir. Lise ve dengi okullar düzeyindeki öğrenim seviyesinin yüksek olmasının nedeni Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı öğrenci yurtlarından bir kısmının ilçede yer almasıdır.
Eminönü ilçe merkezinde çalışan nüfus (40.386) çalışma çağındaki nüfusun (12 ve yukarı yaştaki faal nüfus) yüzde 60,2'sini oluşturur. Bu, nüfusun büyük kısmının iş hayatına atıldığını göstermektedir. İlçede iktisaden faal olmayan nüfus içinde ilk sırayı ev kadınları alır, bunu öğrenciler izler. Eminönü İlçesi'nde nüfusun çalıştıkları işlere göre dağılımı Tablo H'de gösterilmiştir.
Bu tabloda tarım dışı üretim faaliyetlerinde çalışanların hâkimiyeti açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunu satış ve ticaret personeli izlemektedir. Ancak bu grupta çalışanların bir kısmının sokak
satıcıları ve işportacılardan oluştuğu da bir gerçektir.
Eminönü İlçesi'nde bu fonksiyonların yakın yıllarda değişmesi beklenemez. Bununla birlikte, gelişmenin sınırlarına geldiği için ticaret fonksiyonu çevre ilçelere yayılmış durumdadır. Hâlâ önemli bir ticaret merkezi fonksiyonuna sahip olan ilçenin günümüzde en önemli gelişme gösteren fonksiyonu ise turizmdir.
SEDAT AVCI
EMİRBUHARÎ
bak. AHMED BUHARI
EMİR BUHARÎ TEKKESİ
Ayvansaray'da, Dervişzade Sokağı'nda bulunan bu tekkeyi, Nakşibendîliği İstanbul'a getiren Emir Buharı adıyla da tanınan Ahmed Buharî(->) kurmuştur. Fatih'teki tekkeden sonra inşa edilen ikinci önemli Nakşî tekkesidir.
918/1512-13'te tesis edilen tekkenin vakıfları Emir Buharî'nin torunuyla evlenen Şeyh Muslihüddin Mustafa Muslu (ö. 1648) tarafından yeniden düzenlenmiş ve genişletilmiştir.
Ayvansaray'daki tekkenin ilk şeyhi bizzat Emir Buharî'nin damadı olan Muslihüddin Mustafa .Muslu'dur. Tekke daha sonra, 18. yy'ın başlarında, Türk Nakşibendîliğinin en parlak simalarından olan Mehmed Emin Tokadî (ö. 1745) tarafından yönetilmiştir. Adı geçen şeyh Nakşibendîliğe Mekke'de, bu tarikatın Hindistan'da yeni kurulmuş Müceddidî koluna bağlı Ahmed Carullah Cuıyanî (Yekdest) tarafından dahil edilmiştir. Mehmed Emin Tokadî İstanbul'a döndükten sonra çevresine, ulema sınıfından ve bürokratlardan oluşan kalabalık bir mürit halkası toplanmıştır. Kendisi, Hint Nakşibendîliğinin müctehidi Ahmed Sirhindî'nin (ö. 1624) ünlü Mektubat'mm Farsçadan Türk-çeye ilk kez çevrilmesini sağlayan kişi olmuştur.
Tekke 19. yy "m ortalarında yeniden inşa ettirilmiş, 1925'ten sonra bakımsız kalan binalardan harem dairesi 1946'da bir' yangında ortadan kalkmış, 1962'de ikinci bir yangın mescit-tevhidhaneyi harabeye çevirmiştir. Ayin günü bazı kaynaklarda pazar, bazılarında ise perşembe olarak verilmektedir.
Dahiliye Nezareti'nin hazırlattığı 13017 1885-86 tarihli istatistik cetvelinde tekkede altı erkek ile üç kadının ikamet ettiği belirtilmiş, Maliye Nezareti'nin 1325/1910 tarihli Taamiye ve Tahsisat Defteri'nde de yılda 102 kuruş tahsisatı olduğu, ayrıca aş ve ekmek pahası bedeli verdiği kaydedilmiştir.
Bibi. Mehmed Emin Hafız,
El-Asarü'l-Mece-diye fi Menâkıbi'l-Halidiye, ist., 1257, s. 148; Ayvansarayî,
Hadîka, I, 45; Hocazade,
Ziyaret, 158-162; Zâkir,
Mecmua-i Tekâyâ, 66; K. Kufralı, "Molla ilahi ve Kendisinden Sonraki Nakşbendiye Muhiti",
TDED, III/1-2 (1948), 129-151; T. Zarcone, "Histoire et croyances deş derviches turkestamis et indiens â istanbul",
Anatolia Moderna, II (1990), s. 140-141.
THIERRY ZARCONE
EMİR BUHARÎ TEKKESİ
166
167
EMİR BUHARÎ TEKKESİ
129-151; M. Kara, "Molla İlahî'ye Dair", OA, VlI-Vin (1988), 365-392; T. Zarcone, "Histoire et croyances deş derviches turkestanais et indiens â istanbul", Anatolia Moderna, II (1990), s. 150-153.
THIERRY ZARCONE
Mimari
Tekke, 1959'da onarılan Emir Buharî Türbesi dışında, bütünüyle tarihe karışmıştır.
İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri'nde ve
Hadîka'da. yer alan bilgilerden,
söz konusu tekkenin, zengin vakıflarla donatılmış tam teşekküllü bir tarikat tesisi olduğu anlaşılmaktadır. Tekkenin mes-cit-tevhidlıanesi, 1963'te temeli atılan bugünkü caminin yerinde bulunmakta, bu yapının çevresinde Emir Buharî Türbesi ile hazire, sokağın karşı yakasında, bugünkü Fatih Vergi Dairesi'nin yerinde de,
Hadîka'da. sözü edilen 16 adet derviş hücresi ile diğer tekke bölümleri sıralanmaktaydı. Tam olarak tespit edilemeyen bir tarihte, muhtemelen 19. yy'ın ikinci yarısında ortadan kalkan bu yapıların mimari özellikleri bilinmemektedir. Yenilenmiş olan Emir Buharî Türbesi kare planlı ve kubbeli bir yapıdır. Emir Buharî'ye ait tek bir sandukayı barındıran türbenin, kare açıklıklı büyük ziyaret penceresi üzerinde 1197/1782 tarihli manzum bir kitabe yer alır.
hiliye Nezareti'nin 1301/1885-86 tarihli istatistik cetvelinde yedi erkek ile yedi kadının bu tekkede yaşadığı, Maliye Nezareti'nin 1325/1910 tarihli Taamiye ve Tahsisat Defterinde de günde iki okka et istihkakı olduğu kayıtlıdır.
Tekkenin ilk şeyhi olan Mahmud Çelebi aynı zamanda Fatih'teki Emir Buharî Tekkesi'ni de yönetmiştir. Edirnekapı' daki tekkeyi 194l'de, yıkılmadan önce son görenlerden biri olan ibrahim Hakkı Konyalı, Mahmud Çelebi'nin buradaki mezar taşım bulmuştur. Bu taşın kitabesinden kendisinin Ayasofya müderrislerinden birinin yeğeni olduğu ve 992/1584' te vefat ettiği anlaşılmaktadır. Bu tekkenin en ünlü şeyhlerinden biri şüphesiz ki, Vekâyiü'l-Fuzalaadındaki ünlü biyografi eserini kaleme alan Mehmed Efen-di'dir (ö. 1731). Nakşibendî icazetini Hekim Çelebi Tekkesi Şeyhi Bostanî Osman Efendi'den alan, aynı zamanda Halvetî ve Mevlevî tarikatlarına da mensup olan babası Feyzi Hasan Efendi'nin (ö. 1690) halefidir. Diğer Emir Buharî tekkeleri gibi Edirnekapı'daki tekkenin de, Emir Buharî'nin müritlerinden birisi tarafından kurulmuş olan Hekim Çelebi Tekkesi ile çok sıkı ilişkisi vardır. Medreseden mezun olan Mehmed Efendi, babasının vefatından kendi vefatına kadar 41 yıl süreyle Edirnekapı'daki tekkeyi yönetmiştir. Zâkir Sükrî Efendi'nin Mecmua-i Te-
Mimari
Bizans devrine ait beşik tonozlu bir altyapıya oturan mescit-tevhidhanenin harap duvarları moloz taşla örülmüş, özensiz örgü tuğla hatıllarla takviye edilmiştir. Dikdörtgen planlı yapının girişi kuzeybatı köşesinde bulunmakta, girişi izleyen ufak taşlıkta, harim bölümüne ve zemin kattaki mahfile açılan iki kapı ile üst kattaki mahfile çıkan merdivenin izleri seçilmektedir. Yapının kuzeybatı köşesinde, meydan odası olduğu anlaşılan, harim bölümüyle bağlantılı küçük bir mekân tespit edilmektedir. Mescit-tevhidhanenin, oldukça düzensiz biçimde dağılmış olan pencereleri kıble duvarında basık kemerli, diğer cephelerde ise dikdörtgendir. Yuvarlak kemerli mihrabın içinde, Kabe tasvirli bir çininin izleri görülür. Mescit-tevhidhanenin kıble yönünde bulunan ahşap harem binasının, Bizans devrinden kalma istinat duvarları üzerine oturduğu ve Halic'e yönelik geniş bir manzaraya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kısmen tek, kısmen iki katlı olduğu, 17 oda içerdiği bilinen harem binasından hiçbir iz kalmamıştır. Mescit-tevhid-hane ile harem binası arasını işgal eden hazirede dikkate değer mezar taşları göze çarpar.
Bibi. Ayvansarayî,
Hadîka, l, 45-47; Çetin,
Tekkeler, 585; Aynur,
Saliba Sultan, 35, no. 59;
Âsitâne, 6; Osman Bey,
Mecmua-i Cevâ-mi, I, 10-11, no. 12; Münib,
Mecmua-i Tekâyâ, 13;
Ihsaiyat II, 19; Zâkir,
Mecmua-i Cevâmi, 66; Öz,
İstanbul Camileri, I, 51;
ISTA, IX, 5089; S. Eyice, "İstanbul'da İhmal Edilmiş Bir Semt: Ayvansaray",
TAÇ, II/5 (Nisan 1987), 43;
Fatih Camileri, 276.
M. BAHA TANMAN
EMİR BUHARÎ TEKKESİ
Edirnekapı dışında, Otakçılar'da, Münzevi Caddesi üzerinde bulunan bu tekke L Süleyman (Kanuni) tarafından Emir Buharî adına inşa ettirilmiş, vakfiyesi Emir Bu-harî'nin damadı ve halifesi Mahmud Çelebi (ö. 1584) tarafından 937 Cemaziyelev-vel/1530'da tescil edilmiştir. İstanbul Vakıftan Tahrir Defterinde (Fatih'teki Emir Buharî Tekkesi için olduğu gibi) "evkâf-ı muhibbîn ve'l müzidîn" başlığı altında kuruluşundan sonra bu tekkeye yapılmış ek vakıfların listesi yer almaktadır.
Tekkenin ayin günü, kaynaklarda perşembe ve cuma olarak verilmektedir. Da-
Ayvansaray'daki
Emir Buharî
Tekkesi'nin
mescit-
tevhidhanesi
ile nazireden
bazı mezar
taşlan.
Araş Neftçi, 1990
kâyâ'sındaki şeyhler listesinden, tekkenin 17. yy'ın son çeyreğinde Halvetîliğe, 1731'de Kadirîliğe bağlandığı, 19. yy'ın birinci çeyreğinde tekrar Nakşibendîlere devredildiği anlaşılmaktadır. Bu arada Fındıklılızade'nin, 18. yy'da Ali Baba (ö. 1736) adında bir Bektaşî dervişinin bu tekkede "hücrenişin" olduğunu nakletmesi de dikkat çekicidir. Bibi. İsmet, Tekmiletü'ş-Şakaik, 331-335; Konyalı, Mimar Sinan, 74-76; Zâkir, Mecmua-i Tekâyâ, 54; K. Kufralı, "Molla ilahi ve Kendisinden Sonraki Nakşbendiye Muhiti", TDED, III/1-2 (1948), s. 129-151; T. Zarcone, "Histoire et croyances deş derviches turkesta-nais et indiens â istanbul", Anatolia Moderna, II (1990), s. 141.
THIERRY ZARCONE
Mimari
Tekkenin, kagir duvarlı ve çatılı cami-tev-hidhanesi Mimar Koca Sinan tarafından tasarlanmış, 1270/1853'te "bâni-i sâni" Şeyh Seyyid Abdülhalim Efendi (ö. 1855) tarafından yenilenmiş, I. Dünya Savaşı sırasında, kaza sonucu bir gülle darbesiyle harap olan yapının kalıntıları 1942'de ortadan kaldırılmıştır. Encümen Arşivi'n-de yer alan fotoğraflarda harim duvarlarının moloz taş örgülü olduğu, pencerelerin kesme taştan sövelerle çerçevelenmiş bulunduğu görülür. Şerefesine kadar olan kısmının ilk inşa döneminden kaldığı anlaşılan minare, kare planlı ve almaşık örgülü bir kaide ile aynı örgüye sahip, üçgen yüzeylerden oluşan bir pabuç üzerinde yükselmektedir. Minarenin çokgen gövdesi tuğla ile örülmüş, şerefe küfeki taşından süslemesiz korkuluklarla .kuşatılmış, silindir biçimindeki petek kısmı kurşun kaplı bir soğan kubbe ile taç-landırılmıştır. Cami-tevhidhaneden bağımsız olarak inşa edildiği ve 19. yy'ın ikinci yarısında yenilendiği anlaşılan iki katlı ahşap harem binası mütevazı bir eski İstanbul evinin özelliklerine sahiptir.
Dostları ilə paylaş: