I u n d e n bugüN



Yüklə 7,14 Mb.
səhifə37/129
tarix09.01.2019
ölçüsü7,14 Mb.
#94242
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   129

Bibi. Evliya, Seyahatname, I, 307; Ayvansa-rayî. Hadîka, II, 73-74; Kut, Dergehnâme, 221, 232. no. 43; Çetin, Tekkeler, 590; Aynur, Saliha Sultan, 34, no. 13; Âsitâne, 14; Osman Bey, Mecmua-i Cevâmi, II, 34-35, no. 61- Münib, Mecmua-i Tekâyâ, 11; Raif, Mir'at, 349-350; Sicill-i Osmanî, IV, 612; Öz, İstanbul Camileri, II, 3; M. Sertoğlu, "Galata ve Tophane", Hayat Tarih Mecmuası, 7 (Temmuz 1977), 9-17; H. K. Yılmaz, Aziz Mahmud Hüdâyî ve Celvetiyye Tarikatı, İst., 1982, 126, 130, 286-287.

M. BAHA TANMAN



AKARÇEŞME HAMAMI

Eyüp Defterdar Mahallesi'nde Çömlekçiler Caddesi ile Abdurrahman Şeref Bey Caddesi'nin kesiştiği köşededir.

Bulunduğu mahallenin adına atfen "Çömlekçiler Hamamı" da denir. Çifte hamamdır ve Türk hamamlarının en güzel örneklerinden biridir.

Camekân kısmının üstü kiremit örtülü olup, bir özelliği yoktur. Çatıda ahşap gövdeli bir aydınlık feneri vardır. Burada kahve ocağı ile üst kata çıkılan merdivenler yer alır.

Soğukluk kısmında, girişin sağındaki duvarda, küçük bir niş içinde bir çeşme vardır. Buranın iki yan duvarının önünde peykeler bulunur. Bunlardan sağda-kinin üstü bölünerek iki duş yeri yapılmış ve yapı düzeni bozulmuştur.

İki soğukluktan soldaki sıcaklığa açılır. Sıcaklık üç bölümden oluşur. Birinci kısım, iki geniş kemerin taşıdığı bir kubbe ile iki küçük beşik tonozun örttüğü bir sofadır. İki kademeli bir seki üzerinde altı kurnası vardır. Sıcaklığın sol duvarında boydan boya tas koymak için bir duvar girintisi ve ayrıca derin ve yüksek bir niş bulunmaktadır. Sağda ise biri üç, diğeri dört kurnalı iki halvet vardır. Bunların arasındaki duvarda kandil nişi yer alır. Halvetlerin üzeri kubbelidir.



Bibi. İSTA, I, 500-501; İKSA, I, 510.

ZİYA NUR SEZEN



AKARETLER

Beşiktaş ve Maçka arasında, bulunduğu semte adını veren sıra ev grubu. Şair Nedim ve Spor caddelerinin çatalağzı biçiminde birleştikleri bölgede ve eğimli arazide kurulmuştur.

Akaretler sıra ev grubu, "sıra ev" olarak adlandırılan konut tipinin. İstanbul'daki en önemli ve anıtsal örneğidir. Yapımına Ocak 1875'te irade-i hümayunla başlanan Akaretler sıra evlerinin mimarı, Sarkis Balyan'dır.

Bu sıra evler kira konutu olarak tasarlanmış ve bunlardan elde edilecek gelirle Aziziye Camii'nin yapılması öngörülmüştür.

Sıra ev, 19. yy'ın ikinci yarısından başlayarak İstanbul'un kentsel büyüme

alanlarında, yangın sonrası düzenleme bölgelerinde veya azınlık gruplarının vakıf arazilerinde inşa edilmiş bir konut tipidir. Orta ve küçük kentsoylu sınıfının konutu olarak ortaya çıkan sıra ev tipi, İstanbul'daki konumu ve mimari nitelikleri ile kent tarihi ve sosyolojisi açısından son derece önemli veriler oluşturmaktadır.

Akaretler sıra ev grubu, 66 parsel üzerinde 133 konut birimini içermektedir. Parseller, konum ve büyüklük bakımından birbirlerinden küçük ayrımlar gösterirler. En farklı olan, üçgen biçimli adanın köşe parselidir. Belirli geometrik biçimi olmayan, üç cephesi de yola bakan ve alanı en büyük (600 m2) olan parseldir. Geri kalanların tümü küçük kenarları yoldan cephe alan dikdörtgen biçimli ve alanları 180 m2 ile 220 m2 arasında değişen parsellerdir. Parsellerin yoldan cephe alan kenarları, her bir grup içinde birbirine eşit genişliktedir. Üçgen adadaki parsellerin cephe genişliği 8,80 m, öbür gruplarda 7,50 m'dir. Arazinin eğimlerinden ötürü arka bahçe çizgisi değiştiğinden parsel büyüklükleri az da olsa farklıdır. Biri Şair Nedim Caddesi'nde dördü de Spor Cadde-si'nde olmak üzere beş parsel çift parsel alanı büyüklüktedir. Parsellerin tümü yolu dik çizgilerle bölümlemiştir.

Akaretler sıra ev grubunun etkili kentsel perspektifi öncelikle bu parselasyon sistemine dayanmaktadır. Mimar, kendi imar kurallarını da getiren bu düzenleme ile ve yaratıcı bir ustalıkla arazinin elverişsiz koşullarını olumlamıştır.

Üçgen biçimli yapı adasında arka bahçelerin gerisinde Akaretler'e ait ve muhtemelen ortak kullanım için ayrılmış, geniş bir alan bulunmaktadır. Bugün Beşiktaş Plaza Projesi'nin uygulandığı bu alana Spor Caddesi üzerinde bulunan ve basık kemerli bir kapısı olan geniş bir geçitten girilmektedir.

Akaretler sıra ev grubunda, plan ti-polojisi bakımından iki ana tip ve bunların küçük farklar içeren varyantları bulunmaktadır.

Birinci tip, yandan girişli, önde salon ve arkada yatak odaları ve ortada servis

Akaretler jji

Onur Dirikan, 1993

hacimleri olan modeldir. Bu tipin, merdivenin ortada veya yanda oluşuna ve arkada tek veya çift oda bulunuşuna göre varyantları bulunmaktadır. Yaklaşık 120 m2'lik inşaat alam rasyonel bir düzenlemeyle, kayıp alanlar en aza indirgenerek kullanılmıştır. Mutfak ve banyo/tuvaletin günümüz ölçülerine göre küçük tutulmasına karşılık oturma hacimleri büyüktür (ortalama net 49 m2). Çok eskimiş ve kötü kullanılmış olmakla birlikte Çağdaş donanımı vardır.

İkinci tip, yalnızca, yukarıda beş tane olduğunu söylediğimiz çift parsel büyüklüğündeki parsellerde kullanılmıştır. Çok daha ileri bir tarihin plan anlayışına yakın duran bir düzenleme görülmektedir. İki konut birimi, ortada yer alan tek bir merdiven çekirdeğine bağlanmış ve böylece altı daireli apartman tipi bir konut elde edilmiştir. Öteki parsellerdeki gibi önde salon, arkada iki oda ve ortada servis hacimleri olan plan, özellikle bu hacimlerin daha konforlu olabileceği boyutlar sağlamaktadır. Tek merdiven ve geniş bir aydınlık orta alanlara önemli bir planlama rahatlığı getirmiştir.

Akaretler sıra ev grubunda, cephe ti-polojisi bakımından da iki ana tip vardır.

Birinci tip, üçgen biçimli adanın cephelerinde kullanılan ve birinci katında bir çıkma ve onun üzerinde bir balkon bulunan cephe düzenlemesidir. İkinci tip ise, caddelerin öbür kenarındaki konutlar için seçilmiş olan çıkma-sız ve salt ikinci katta balkonu olandır.

Sıra ev grubunun cephe düzeni ve grubun genel konsepti için üslup terimi olarak neoklasisizm sözcüğü kullanılabilir. Ancak burada üslubun esnek ve özgül kullanımına işaret edilmelidir. Çünkü buradaki gibi bir kentsel düzenleme söz konusu olduğunda üslup betimlemeleri tek birimi değil, grubun bütününü göz önüne almak durumundadır. Tek yapıda belirgin, önemli veya belirleyici olmayan bir yapı elemanı, bütün içinde belirleyici özellik kazanabilir.

Bu açıdan bakıldığında Akaretler sıra ev grubunda, her iki cephe tipinde de yatay bölümlemeyi, dolayısıyla konut bi-

AKARSULAR

150


157

AKARSULAR

rimleri arasındaki bağlantıyı ve süregidişi sağlayan cephe öğelerinin öncelikle kullanıldığı gözlenmektedir. Örneğin, giriş katının yüksek bir profille üst kattan ayrılması, kat bitiminin ayrıca 0,20 m'lik bir konsol kornişi ile belirtilmesi ve nihayet küçük takozlar dizisiyle vurgulanan saçak kornişi ve parapet, yatay bağlantıyı ve sürekliliği sağlayan öğelerdir.

Birinci cephe tipindeki çıkmalar, bu tipin en önemli cephe motifidir. Köşeleri klasik pilastrlarla belirtilmiş olan çıkmalar, büyük ve yüksek kemerli ön pencereleriyle birim konuta anıtsal sayılabilecek bir gösterim verirler. Bu gösterimin yanısıra çıkmalar, bütün içinde sağladıkları ritim dolayısıyla önemlidirler. Birim konutlar, eğime bağlı olarak ikişer veya üçerli gruplar olarak bloklaş-tığında sıra ev dizisi, bu çıkmalarla şa-şırtmalı bir hareket kazanmaktadır. Böylece cephelerin birim konuttaki klasik dengesine karşın bütünde sokak mekânının akışına katılan bir hareket yönlenmesi oluşturulmaktadır. Cephe düzenlenmesi bakımından üçgen yapı-adasın-daki konutlar daha özenle ele alınmış görünmektedir. Bunların alanlarının da 20 m2 kadar büyük olması, bir üst sınıf için tasarlandıklarını düşündürmektedir.

İkinci gruptaki yapılar, daha mütevazı bir görünüşe sahiptir. Giriş katı, kalın ve düz bir profille üst kattan ayrılmıştır. Birinci ve ikinci katın pencereleri üçlü gruplar olarak düzenlenmiştir. Ancak, mimar cephede küçük yüzey faikları, çökertme ve taşmalar yaparak ve hemen hiçbir bezeme öğesi kullanmadan pencere yerleştirmeleri ile oynayarak cepheye mimari kalite kazandırmıştır. İkinci katta taş konsol öğeleriyle desteklenen balkon, cephe tipolojisinin önemli bir öğesidir, ilk bakışta fark edilmeyen herhangi bir profille işlenip belirtilmemiş bir pilastr, zeminden yapı bitimine kadar uzanmaktadır. Bu öğe, her birim konutun yalnızca bir tarafında yer almaktadır; yani birim konutun cephesinin var olan simetrik yapısını değiştirmektedir. Ama bu asimetri, grubun bütünlüğüne bağlı olarak bir süreklilik motifi olmaktadır. Yani konut birimleri kendi içine kapalı ve bitmiş simetrik cepheler yerine bir sonrakine bağlanan açık birimlerin bütünlüğü ve sürekliliğini edinmektedir.

Balkonla cephe dizisinde, birim konutlar, her parselde tek tek zemine uyarlanarak yerleştirilmiştir. Her birim konutun diğeri ile ilişkisi eşdeğerli bir kayma ile belirlenmektedir. Bu dizinin düzenli ritmi, karşı sıradaki dizinin şaşırtmalı ritminden farklıdır; daha süreğendir.

Birim yapılardaki konstrüktif öğelerin, örneğin pencere^altı veya kat silmelerinin son derece sade ve düz profili, birim konutta belki sözü edilmeyecek bir biçimlenmedir ama, bütünde bir süreklilik ve ritim motifine dönüşmüştür.

Akaretler sıra ev grubunun kentsel açık mekânı, yani sokağı betimlemede ve tanımlamadaki güçlülüğü, temsil etti-

ği anıtsal sokak mekânı imgesi, yapılarla açık mekân arasında gerçekleştirdiği entegrasyon, bu anıtsal uygulamanın en özgün kalitesini oluşturmaktadır. Bibi. A. Batur-A. Yücel-N. Fersan, "Ninete-enth Century Row-Houses of istanbul", The Ağa Han Aıvard for Architecture, II, ist., 1978; A. Batur-A. Yücel-N. Fersan, "İstanbul'da Ondokuzuncu Yüzyıl Sıra Evleri. Koruma ve Yeniden Kullanım İçin Bir Monog-rafik Araştırma", ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi, y/2, 185-205: 1KSA, l, 510-512; N. Akın, 19- yy'm İkinci Yansında Balat, Gala-ta-Pera ist., (basılmamış profesörlük tezi), 1993.

AFİFE BATUR

AKARSULAR

istanbul ili sınırları içinden denize dökülen akarsular, Karadeniz ve Marmara Denizi havzasına dökülen akarsular olmak üzere ikiye ayrılırlar, istanbul'un Avrupa yakasından denize dökülen akarsular eski masif ve dağlarla çevrilmiş bulunan Ergene Havzası nedeniyle, kendilerine büyük bir akaçlama havzası veya su toplama havzası (bir akarsuyun kolları ile birlikte yayılmış olduğu alan, ya da başka bir deyişle, bir akarsu tarafından suları boşaltılan alan) bulamamışlardır. Bu sahadaki akarsulan döküldükleri havzalara göre ayıran ve kabaca ku-zeydoğu-güneybatı doğrultusunda olan su bölümü hattı, son epirojenik hareketler (yerkabuğunun yavaş bir tempo ile ve esas olarak düşey doğrultuda maruz kaldığı yükselme, alçalma, çanaklaşma ve çarpılma gibi) esnasında şekillenmiştir. Adı geçen su bölümü hattının güneyindeki akarsular Marmara Denizi'ne, kuzeyindekiler ise Karadeniz'e dökülür. Karadeniz kıyısında yer alan Terkos Gö-lü'ne dökülen Isıranca Deresi, Marmara kıyısındaki lagünlerden Büyükçekmece GÖlü'ne akan Çakıl ve Karasu dereleri ile Küçükçekmece Gölü'ne açılan Sazlı-dere ve Nakkaşdere Avrupa yakasındaki göllere dökülen akarsuların en önemlileridir. Su toplama havzaları, Karbon devrine (zamanımızdan 280 milyon yıl önce) ait sertleşmiş kil taşlan (şist) ve yap-raklaşmış killi kumtaşlarından oluşan Alibey ve Kâğıthane (eski adı Kâtane) dereleri Halic'e dökülmektedir. Bu dereler killi, kumlu, dolayısıyla ufalanabilir araziden geçtikleri için, Halic'e taşıdıkları malzeme de çok boldur. Halic'in yukarı kesimi Alibey ve Kâğıthane derelerinin getirdikleri erozyon materyalleriyle geniş ölçüde dolmuştur. Adı geçen derelerin havzalarındaki arazilerin yaşı eskiden beri Devon (zamanımızdan 345 milyon yıl önce) olarak kabul edilmişse de İ. Yalçınlar tarafından bulunan fosiller, bölgedeki bu eski arazinin Karbon yaşında olduğunu ortaya çıkarmıştır. Alibey. ve Kâğıthane derelerinin uzunluğu 38 km kadardır. Yaklaşık 205 km2'lik bir alanın sularım toplayan Kâğıthane Dere-si'nin, deniz seviyesinden ortalama yükseltisi ise 38 m'dir. Alibey Deresi 130 kırf'lik bir alanın sularını toplamakta ve deniz seviyesinden ortalama 30 m'lik bir

yükseltide akmaktadır. W. Penck Kâğıthane ve Alibey derelerinin Haliç'te birleştikten sonra Sarayburnu eşiği önünden kuzeye doğru kıvrılarak Boğaziçi'ni takip eden bir yatak içinde aktığını iddia etmiştir.

istanbul İli'nin, Kocaeli Yarımadası üzerinde bulunan ve Anadolu yakası adı verilen bölümünde ise akarsu ağında bir disimetri dikkati çeker. Karadeniz'e dökülen akarsular ile Marmara Denizi'ne dökülen akarsular arasında kabaca kuzey, kuzeybatı-güney, güneydoğu doğrultulu olarak uzanan su bölümü hattı, sahanın tam ortasından değil, çok daha güneyden Marmara Denizi kıyılarına yakın olarak geçer. Bu su bölümü hattının kuzeyinde kalan ve Karadeniz'e dökülen, nispeten çok sayıda, uzun akarsu bulunduğu halde, Marmara Denizi'ne dökülen kısa birkaç akarsu vardır. Anadolu yakasındaki akarsulardan en önemlileri Riva Deresi ile Hiçiz Deresi'dir. Karadeniz'e dökülen bu akarsulardan Riva'nın uzunluğu 65 km, su toplama havzası 680 km2, deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 50 m'dir.

İstanbul ili sınırları içinden denize dökülen ve istanbul'un Armutlu Yarımadası üzerindeki (Pendik yöresi) kesiminde bulunan akarsulardan Sellimandıra Deresi, Eyrek Deresi (Kurtköy Deresi) ve Kı-lınç Deresi Marmara Denizi'ne akarlar. Anılan akarsular yaz aylarında iyice azalırken, ilkbaharda genellikle taşarlar. Bununla birlikte, İstanbul'un birçok akarsu vadisi bugün tümüyle yerleşme alanı olmuştur. Ancak günümüz İstanbul'unun yoğun nüfuslanmış alanlarının dışında kalan ve tabanları verimli alüvyal topraklarla kaplı bulunan bazı akarsu vadileri tarım alanları olarak kullanılmaktadır.

İstanbul akarsularının bazılarının üzerinde barajlar yapılmıştır. Bunlar Alibey Deresi üzerindeki Alibey Barajı, Riva Deresi üzerindeki Ömerli Barajı, Hiçiz Deresi'nin kollarından Darlık Deresi üzerindeki Darlık Barajı ve Göksu üzerindeki Elmalı Barajı'dır.

İstanbul'da yer alan akarsulardan bazılarının özellikleri şöyledir:

Istranca Deresi: İstanbul İli'nin, Avrupa yakasında bulunan Istranca Deresi, sularını Terkos (Durusu) Gölü'ne boşaltmaktadır. Yaklaşık 287 km2 su toplama havzası olan akarsuyun ortalama debisi 2,07 mVsn'dir. Istranca Dağla-rı'nın doğuya doğru uzantılarını oluşturan Kaplıca Tepe (351 m) ve Garipkuyu Tepe'nin (361 m) güneye bakan yamaçlarından iki farklı kaynak halinde doğan, daha sonra birleşerek Şeytandere adını alan akarsuya, Karamandere yakınlarında, Danamandıra yöresinden kaynağını alan başka bir akarsu da katılır. Daha doğuda Yamaç Tepe'nin (281 m) kuzey ve güneyindeki iki kaynaktan çıkan suları da kendine katan dere, do-ğu-batı doğrultusunda Istranca Deresi adını alarak Terkos Gölü'ne ulaşır. Karamandere Köyü yakınında yapılan ölçümlere göre ocak-mart aylarında mak-

Akarsular

Sedat Avcı

simum debisi 3,80 mVsn'ye ulaşırken, eylül-ekim aylarına rastlayan minimum debisi 0,07 mVsn civarındadır. Yıllık ortalama su hacmi yaklaşık 105 milyon m3'tür.



Çakıl Deresi: Büyükçekmece Gölü'ne batıdan dökülen Çakıl Deresi, kaynağını Ovayenice'nin kuzeyinden alır. Ihlamur Tepe'nin (223 m) kuzeyinde Çatalca yöresine doğru bir yay çizen Çakıl Deresi, güneydoğu-kuzeybatı doğrultusunu alarak Büyükçekmece Gölü'ne ulaşır. Tepecik Köprüsü'nde yapılan ölçümlere göre, ortalama debisi 0,430 mVsn olan akarsu, 133 km2'lik bir su toplama havzasına sahiptir. Yıllık ortalama su hacmi 16 milyon m3 dolayında değişir.

Karasu Deresi: Büyükçekmece Gölü'ne karışan en önemli akarsulardan birisi olan dere, İnsaniye yöresinden doğar, Kabakça'da güneyden gelen Delice Irmağı'm da alarak İnceğiz'e ulaşır, buradan kuzeydoğuya doğru bir yay çizdikten sonra kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda akar. Göle ulaşmadan önce, Kestanelik Köyü'nün doğusundan kaynaklanan Sarısu Deresi ile birleşerek kuzeyden Büyükçekmece Gölü'ne dökülür. İnceğiz Köyü yakınında yapılan ölçümlere göre ortalama debisi 1,04 mVsn, yıllık ortalama su hacmi ise 44 milyon m3 dolayındadır. Diğer akarsularda olduğu gibi genellikle maksimum debileri ocak-mart aylarında görülür. Bu değerler 2,22-2,06 mVsn arasında değişir. Karasu Deresi'nin minimum debileri temmuz-ağustos aylarında 0,081-0,093

mVsn arasındadır. Su toplama havzası 175 km2'dir.



Sazhdere: Küçükçekmece Gölü'nü besleyen en önemli akarsu olan Sazlıde-re, Terkos Gölü'ne güneyden dökülen küçük akarsuların su toplama havzalarının güneyinden beslenir. Dursunköy yakınlarında kuzeyden gelen üç kolla birleşip, güneye doğru inerek, Küçükçekmece Gölü'ne kuzeyden dökülür. 84 km2'lik bir su toplama havzasına sahiptir. Ortalama debisi 0,87 mVsn, yıllık ortalama su hacmi 35 milyon m3 dolayındadır.

Nakkaşdere: Küçükçekmece Gö-lü'nün kuzeyinde kalan havzalardan birinin sularını toplayan Nakkaşdere'nin su toplama havzası 43 km2'dir. Ortalama debisi 0,25 mVsn, yıllık ortalama su hacmi 14 milyon m3'tür.

Alibey Deresi: Kara Tepe'nin (158 m) doğu ve batı yamaçlarından iki kol halinde doğan akarsuyun bu iki kolu, İm-rahor'un güneyinde birleşerek, Çıplak Tepe'nin (207 m) kuzeyinden kabaca doğu-batı yönünde akar. Halic'e ulaşan en önemli akarsulardan birisi olan Alibey Deresi üzerinde Alibey Barajı kurulmuştur. Baraj toprak dolgu tipinde inşa edilmiştir ve istanbul'un içme suyunun bir bölümünü karşılamaktadır. Debi değerleri ve yıllık su hacmi yağışa göre değişen Alibey Deresi'nin su toplama havzası Karbon devrine ait formasyonlardan ibaretken, vadisi Miosen ve Pliosen (Üçüncü Zaman'ın 2. yarısı, zamanımızdan yaklaşık 26 milyon yıl önce) tabakalarından ve bu tabakaların

A W


kısmen örttüğü Birinci Zaman'ın Karbon devrine ait kil taşlarından ve kumtaşlarından (gre) oluşan yapılarda açılmıştır. Vadinin kazılması esas itibariyle Pliosen devrine ve bu devirdeki ovamsı aşınım düzlüklerinin (peneplen) meydana geldiği zamana rastlar. Taban seviyesini meydana getiren denizlerin Dördüncü Zaman'dan itibaren alçalmalarına ve Pliosen penepleninin yüksekte kalmasına bağlı olarak, başlıca derelerin ve diğer akarsuların yataklarındaki eğim ve dolayısıyla akarsuların aşındırma güçleri artmış, sonuçta Alibey ve Kâğıthane derelerinin vadileri derinleşmiştir. Adı geçen vadilerin peneplenlere göre derinliği yerine göre 100-150 m'yi bulur.

Alibey Deresi'nin beslenme havzasındaki Karbon devrine ait arazinin üzerinde, Boğazköy ve İhsaniye köyleri kesimlerinde olduğu gibi, Üçüncü Za-man'a ait (daha çok Neojen) parçalar halinde kumlu, çakıllı ve killi topraklar varsa da, bunlar suyun dibe sızıp tutulmasına yaramaktan çok, kolayca ufalanıp taşındıkları için, sel ve derelerle Halic'e taşınan maddelerin miktarını geniş ölçüde artırmışlardır. Halic'in dolmasına da neden olan bu özellik nedeniyle, tarihi kaynaklarda Fatih Sultan Mehmed'in Halic'in dolmasını önlemek için çıkarmış olduğu kanunla, Alibey ve Kâğıthane derelerinin sularını topladığı havzalar içinde ağaç kesmeyi, hayvan otlatmayı ve tarımı yasakladığı belirtilmektedir.



Kâğıthane Deresi: Kara Tepe'nin (158 m) doğusunda iki ayrı kaynaktan

AKAY

152

153

AKBABA TEKKESİ

silcilerinden olan Akbaba Mehmed Efendi'nin hayatı hakkında bilinenler, birçok benzeri gibi, tarihi olmaktan ziyade menkıbevi bir nitelik arz etmektedir. Aslında Rum Abdallarından veya Anîlerden olduğu halde, 16. yy başlarından itibaren, hatırasına ve kurduğu tekkeye Bektaşîlerin sahip çıkmış olması muhtemeldir. Fetih'ten hemen sonra, devlet tarafından ihsan edilen bu arazide tekkesini kurduğu, fütuhat devirlerinin şenlendirme politikası gereğince, çevresini imar ettiği, zaman içinde burada, tekkenin adını taşıyan bir köyün oluştuğu anlaşılmaktadır.

İstanbul'un çevresindeki diğer Bektaşî tekkeleri gibi, Akbaba Tekkesi de, şehrin gürültüsünden ve halkın dedikodusundan uzakta, asude ve havadar bir ortamda yer almaktadır. Nitekim, zengin bir bitki örtüsüyle ve birbirinden leziz memba sularıyla çevrili olan Akbaba Köyü İstanbul'un en gözde mesirelerinden birisi olmuştu. Anadolu ve Rumeli'deki birçok "yatırlı mesirede" olduğu gibi, bu-

doğan Kâğıthane Deresi, Kemerburgaz'ın kuzeyinde kalan alanların önemli bir kısmının sularını toplayarak Halic'e dökülür. Yaklaşık 161 km2'lik bir su toplama havzasına sahip olup, vadisi Miosen ve Pliosen tabakalarından ve bu tabakaların kısmen örttüğü Birinci Za-man'ın Karbon devrine ait kil taşlarından ve kumtaşlarından oluşan yapılarda açılmıştır. Dolayısıyla Halic'e taşıdığı alüvyon da çok boldur.



Riva (Çayağzı) Deresi: Ömerli Bara-jı'nın üzerine kurulu bulunduğu Riva Deresi, istanbul'un en büyük akarsuyudur. Kollarından bir kısmı istanbul ili sınırları dışından gelir. Bunlardan birisi Kocaeli il sınırları içinde kalır ve Mollafenari yöresinin sularını toplar. Uzundere adını alan bir diğer kolu da yine Kocaeli il sınırları içinden doğar, kaynaklarını değişik yerlerden alan birkaç küçük akarsu ile beraber Ömerli Baraj Gölü'ne dökülür. Baraj çıkışında Riva Deresi adı altında kuzeyba-tı-güneydoğu doğrultusunda Sırapınar yerleşmesine ulaşır. Alemdağ'ın kuzey eteklerinden doğan Alibahadır Deresi'ni de kendine katarak, Çayağzı'ndan Karadeniz'e dökülür. Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 50 m olan Riva Deresi 680 krtf'lik su toplama havzasına sahiptir.

Hiçiz Deresi: Şile'nin batısından Karadeniz'e dökülen Hiçiz Deresi'nin 2 önemli kolu vardır. Bunlardan birincisi Kocaeli ili sınırları içinden çıkarak ku-zeybatı-güneydoğu doğrultusunda akan Uludere'dir. Diğeri ise Gürgencik Te-pe'nin (357 m) kuzeyinden kabaca do-ğu-batı doğrultusunda akan Yeşilvadi Deresi'dir. Yeşilvadi Deresi ile Ulude-re'nin birleşmeleriyle meydana gelen Hiçiz Deresi Şile'nin batısından denize dö-

külür. Yaklaşık 208 km"lik bir su toplama havzasına sahip olan Hiçiz Deresi'nin Şile yakınlarındaki ölçümlere göre ortalama debisi 4,69 mVsn, yıllık ortalama su hacmi ise 169 milyon m3'tür.



Göksu Deresi: İstanbul ili sınırları içinde yer alan ve Göksu adını taşıyan iki akarsu vardır. Bunlardan birincisi Bakırdağı'nın (201 m) kuzey eteklerinden doğan ve Anadoluhisarı'nın kuzeyinden Boğaz'a ulaşan Göksu'dur. Diğeri ise Ağva'da denize dökülen Göksu'dur. Bu ikinci Göksu Deresi, sularım Kocaeli il sınırlan içinde kalan birkaç derecikten alarak Karadeniz'e akar. Yaklaşık 395 km2'lik bir su toplama havzasına sahiptir; ırmağın ortalama debisi 5,89 mVsn'dir. Yıllık ortalama su hacmi 159 milyon m3 olan akarsuyun maksimum debisi ocak-mart aylarında 17,64 mVsn, minimum debisi ise eylül-ekim aylarında 0,19 mVsn dolayındadır.

Sellimandıra Deresi: Armutlu Yarı-madası'nda kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan Samanlı Dağları'nın, kuzeye bakan eteklerinden kaynağını alan Sellimandıra deresi, Marmara Denizi'ne dökülür. Yaklaşık 80 krrf'lik su toplama havzasına sahiptir, ortalama debisi 2,2 mVsn'dir. Yıllık ortalama su hacmi 60 milyon m3 dolayındadır.

Bibi. H. Akyol "Türkiye'de Akarsu Sistemleri ve Rejimleri", Türk Coğrafya Dergisi, S. 9-10, 1947; H. Akyol "Türkiye'de Akarsu Rejimleri", ae, S. 11-13, 1948-1949; İ. Yalçınlar, "İstanbul Halic'inin Temizlenmesi ve Şehrin Gelişmesi Üzerine Notlar", istanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü Dergisi, S. 20-21, 1974-1977; Y. Dönmez, Kocaeli Yarımadasının Bitki Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi Coğrafya Enstitüsü yay., no. 112, İst., 1979.

MERAL AVCI



AKAY

Adalar, Kadıköy yakası, Anadolu yakası ve Yalova iskelelerine sefer yapan deniz ulaşım şirketi. Akay sözcüğü Adalar, Kadıköy, Anadolu yakası ve Yalova iskelelerinin başharflerinden oluşan akro-nimdir.

l Temmuz 1933'te Seyrüsefain İdaresi yerine üç bağımsız işletme kuruldu: İç ve dış hatlarda yolcu taşıyan Denizyolları İşletmesi Müdürlüğü; Havuz ve Fabrikalar Müdürlüğü ve Marmara dahilinde İstanbul ve civan sayfiyeler arasında deniz uluşamını sağlayan Akay İşletmesi. Dönemin diğer iki deniz ulaşım şirketi Boğaziçi'ne çalışan Şirket-i Hayriye ve Haliç Vapurları Şirketi'ydi. Akay döneminde Burgazadası'nm baraka iskelesi yıkılarak yerine taş bir iskele binası yapıldı. Galata Köprüsü'ndeki Ka-dıköy-Haydarpaşa İskelesi yenilenerek bir "deniz istasyonu"na dönüştürüldü.

Deniz ulaşımının yanısıra, Yalova kaplıcaları da Akay'ın bünyesinde yer alıyordu. Akay döneminde Yalova'da Termal Oteli yapıldı. 27 Şubat 1937'de Denizbank kuruldu ve diğer deniz işletmeleriyle Akay İşletmesi de bu banka bünyesinde kurulan Devlet Denizyolları İşletme Umum Müdürlüğü Şehir Hatla-rı'na devredildi.

Devir sırasında Yalova Kaplıcaları ve Otelleri'nin idaresi de Denizbank'a intikal etti. 1937'de, Akay'ın, toplam tonajı 4.011 olan 14 vapuru vardı. Ayrıca, devir öncesi Avrupa'ya iki vapur ısmaılan-mıştı. Şirket 550 dolayında insan istihdam ediyordu. Yılda ortalama 11.500.000 yolcu taşımaktaydı.

ZAFER TOPRAK

Akay'a bağlı yandan JÜJ çarklı vapurlar Karaköy

İskelesi'nde.


„ .. ,, .
raıR Şenol

Yüklə 7,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin