563- Ebû Hureyre ve Ali (r.anhüma)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Hileyle müşteri kızıştırmayın! Şehirli, köylü namına Ş yapmasın. Bir kimse din kardeşinin satışı üzerine satış yapmasın. Bir mse dm kardeşinin dünürlüğü üzerine dünür göndermesin! Bir kadın din kız kardeşinin boşanmasını istemesin!" buyurdu.
564- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Yiyecek maddesi satan birine uğrayan Resûlullah (s.a.v)'a "altına elini sok" diye vahyedildi. O da elini yiyeceğe soktuğunda alt tarafının farklı olduğunu gördü ve: "Bizi aldatan bizden değildir" buyurdu.
565- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v)'a: "Her kim memesinde sütü biriktirilmiş bir hayvan satın alırsa muhayyerdir. Onu mülkiyetinde tutmak isterse tutar, iade etmek isterse iade eder. Bu durumda beraberinde buğday ölçeği gibi bir ölçek de kuru hurma verir" buyurdu.
566- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Her kim memesinde sütü biriktirilmiş bir hayvan satın alırsa, üç gün muhayyerdir. Onu mülkiyetinde tutmak isterse tutar, iade etmek isterse beraberinde buğday değil, bir ölçek (sâ') hurma vererek iade eder" buyurdu.
567- İbn Ömer (r.a)'dan:
Habbân b. Munkız'ın başında beyne ulaşan bir yara çıkmış ve dili ağırlaşmıştı. Bu yüzden alışverişte aldatılıyordu. Resûlullah (s.a.v.) satın aldığı mallar konusunda onu üç gün muhayyer kıldı.
Sonra Resûlullah (s.a.v.) ona dedi ki: "(Malını) satışa sun ve aldatma yok de!"
Sonra onu "Aldatma yok! Aldatma yok!" derken işittim.
568- Enes (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) zamanında, kârını zararını bilmeyen Ensardan bir zat alışveriş yapıyordu.
Kavmi Resûlullah (s.a.v.)'e gelerek: "Ya Rasûlallah! Falan kimseyi alış verişten menet. Çünkü o kârını zararını bilmeden alışveriş yapmaktadır" diye şikayette bulundular.
Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v) onu çağırttırarak alışverişten menetti. O zat: "Ya Rasûlallah, alışveriş yapmadan duramıyorum" deyince, Peygamber (s.a.v.): "Eğer alışverişi bırakamayacaksan , dilediğin şekilde alışveriş yap, ama (aldatmak yoktur) de" buyurdu.
569- Enes b. Mâlik (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Bu helesi (deve keçesi-çulu) ve kadehi (su kâbı ya da buğday ölçeği) kim satın alır?" diye sordu.
Bir zat: "Ben onları bir dirheme satın alırım ya Rasûlallah!" dedi. Peygamber (s.a.v.): "Kim bir dirhemden daha fazla verir?" diye sordu. Başka bir zat: "Ey Allah'ın Nebisi ben onları iki dirheme alırım" deyince. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.): "O zaman bunlar senin" buyurdu.
570- Zeyd b. Eslem'den:
Şehr denilen bir tacir, Abdullah b. Ömer'e müzayede (açık arttırma) alışverişinin hükmünü sorarken işittim.
O zaman Abdullah b. Ömer dedi ki: "Resûlullah (s.a.v.) sizden birinin bir başkasının alış verişi üzerine, o bu işten vazgeçmedikçe alış veriş yapmasını yasakladı. Fakat miras ve ganimetler bu hükmün dışındadır.
571- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) satılık malların pazara henüz varmadan yolda karşılanmasını yasakladı ve: "Her kim satılık malları yolda karşılar da, ondan birşey satın alırsa, satıcısı pazara vardığı vakit muhayyerdir" buyurdu.
572- îbn Ömer (r.a)'dan:
Peygamber (s.a.v), pazara girmeden satılık malların yolda karşılanmasını yasakladı.
573- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Peygamber (s.a.v.): "Şehirli, bedevi namına satış yapamaz!" buyurdu.
574- Cabir (r.a)'dan:
Rasûlullah (s.a.v.): "Şehirli, bedevi namına satış yapamaz! Bırakınız insanları bir birlerinden nasiplensinler!" buyurdu.
575- Ali (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) bana iki kardeş köleyi satmamı emir buyurdu. Onları satıp aralarını ayırdım. Sonra bunu Resûlullah (s.a.v.)'e anlattım.
"Hemen onlara yetiş ve geri al. ikisini ancak birlikte satabilirsin." buyurdu.
576- Âişe (r.anha)'dan:
Bakara sûresinden faizin zikredildiği son ayetler nazil olduğu vakit Resûlullah (s.a.v.) çıkıp onları insanlara okudu. Sonra içki ticaretini yasakladı.
577- İbn Abbâs(r.a)'dan:
Hz. Ömer'e bir zâtın içki sattığı haberi ulaşınca şöyle dediğim işittim: "Allah (c.c.) falanın canını alsın! Resûlullah (s.a.v.)'ın: (Allah Yahudilerin belasını versin. Hayvan iç yağlan onlara haram kılınmıştı. Onlar da yağlan eritip sattılar) buyurduğunu duymadı mı?"
578- Cabir b. Abdullah (r.anhüma)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Allah (c.c.) içki, put, leş ve domuz satılmasını yasakladı" buyurdu.
Bunun üzerine bazı müslümanlar: "Ölü hayvan yağlarına ne buyurursun? Bunlarla deriler yağlanır, gemiler boyanır ve halk onları aydınlatmada kullanır" diye sordular.
Resûlullah (s.a.v.): "Haramdır, Allah Yahudilerin belasını versin. Ölü hayvan yağları onlara haram kılınınca, onlar da yağları eritip sattılar ve parasını yediler" buyurdu.
579- Ebû Hureyre (r.a)'nin naklettiğine göre:
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Rabbiniz buyurdu ki, şu üç sınıf insan Kıyamet gününde benim hasmım olacaktır. Ve ben, bana hasım olana galib gelirim. Bunlar: Benim adıma söz verip sözünde durmayan, hür birini satıp parasını yiyen ve ücretli olarak tuttuğu işçisinden tam olarak istifade ettiği hâlde ücretini tam vermeyen kimselerdir."
580- Cabir (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) kedi ve köpek satışından elde edilen parayı yasaklamıştır..
581- Ebû Mes'ûd (r.a)'dan:
Nebi (s.a.v.) köpek satışından elde edilen parasıyı, fahişeye mehri ve kahine bahşişi yasaklamıştır.
582- Ibn Ömer (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v) para karşılığı erkek hayvanla dişiyi döllemekten neh-
yetti.
583- Haram b. Muhayyıs babasından naklettiğine göre: Babası Peygambere (s.a.v)'e hacamatçının kazancını sormuş, Peygamber (s.a.v.) onu bundan nehyetmiş. Fakat babası buna ihtiyaçları olduğunu söyleyince,
"O (kazancı su taşıttığın) devene yem yap ve kölene yedir" buyurmuş.
584- İbn Abbas (r.a)'dan:
Hz. Peygamber (s.a.v). hacamat yaptırdı (kan aldırdı) ve hacamatçıya ücretini verdi.
585- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Allah, rüşvet verene de, alana da lanet etsin!" buyurdu.
586- Abdullah b. Amr (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v): "Allah, rüşvet verene de, alana da lanet etsin!" buyurdu.
587- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v), cariyelere zorla fuhuş yaptırarak elde edilen kazana yasakladı.
588- Ebü Said el-Hudrî (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v)'in ashabından bazıları bir Arap köyüne uğradılar. Köy sakinleri onları ne ağırladılar, ne de misafir ettiler. Derken reisleri rahatsızlandı.
Sahabiler diyorlar ki: Bunun üzerine bize geldiler ve: (Sizde buna bir ilaç Dulunur mu?) diye sordular.
Biz de: "Evet, ama siz bizi ne ağırladınız, ne de misafir ettiniz. Dolayısıy-a buna mukabil bize belli bir mükâfat (ücret) tesbit etmediğiniz müddetçe >iz bu işi yapmayacağız" dedik.
Bunun üzerine köylüler onlara bir koyun sürüsü vermeyi vadettiler.
Sonra içimizden biri Fatiha sûresini okumaya başladı. Peygamber s.a.v)'in yanına gelince olayı kendisine anlattık.
Resûlullah (s.a.v), o işi yapana: "Bunun şifa olduğunu nerden biliyor-un?" diye sordu. Fakat bunu yasaklamadı.
Sonra: "Mükafatınızı yiyin ve bana da sizinle beraber ondan bir pay ayı-tn!" buyurdu.
589- Cabir b. Abdullah (r.anhüma)'dan:
Resûlullah (s.a.v) benden bir deve satın aldı, ve değerini fazlasıyla tartıp verdi.
65- Meçhul Ve Benzeri Yasak Alış Verişler
590- Ebû Hûreyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), meçhul satış ile taş atılarak yapılan satışı yasakladı.
591- İbn Ömer (r.anhüma)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), gebe devenin yavrusunun gebeliğine kadar şartıyla yapılan satışı yasakladı.
592- Ebû Said el-Hudrî (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), iki nevi satış ve iki nevi giyinişten nehyetti. Bu iki nevi satış: "Mülâmese" ve "Münâbezedir." iki nevi giymiş ise: (Kollarını dahi çıkarmaksızın) tamamen elbiseye sarılmak ve avret mahallerini örtmeksizin tek bir elbiseye bürünmektir."
Mülâmese; bir kimsenin gündüz veya geceleyin eli ile başkasının elbisesine dokunması ve onu ancak bu suretle kabul etmesi Münâbeze; iki kimsenin elbiselerini elleriyle birbirlerine atması ve bakmadan nzâ göstermeden bunun satış sayılması (ç.n.).
593- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Rasûlullah (s.a.v.): "Taş atmak sureti ile alış veriş yapmayın. Müşteri kızıştırmayın. Mülâmese (dokunma) yolu ile alış veriş yapmayın. Sizden her kim memesinde süt biriktirilmiş bir hayvan satm alır da beğenmezse, onu geri iade etsin, beraberinde bir ölçek (sa') de yiyecek maddesi versin!" buyurdu.
594- îyâs b. Abdulmüzenî demiştir ki:
Su satmayınız! Zira ben Resûlullah (s.a.v.)'i su satışını yasaklarken işittim.
Ravi diyor ki: "Bu hangi sudur bilmiyorum."
595- Cabir b. Abdullah (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), kullanım fazlası suyu satmaktan nehyetti.
596- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "ihtiyaç fazlası su (başkalarından) alıkonulmaz. Çünkü bu (hayvanların) otlaklardan (rahat bir şekilde) otlanmalarına da mâni olur" buyurdu.
Süfyân diyor ki: "Şu üç şey (kimseye) yasaklanamaz: Su, otlak ve ateş."
597- Cabir b. Abdullah (r.anhüma)'dan:
Nebi (s.a.v.), meyveyi birkaç yıllığına satmaktan nehyetti.
598- (Yine) Cabir b. Abdullah (r.anhüma)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), Muhâkale, Muzâbene, Muhabere ve Mu'âveme (diğer rivayete göre, bir kaç yıllığına satış yapmak)'den nehiy buyurdu. îstisnalı satışları da yasakladı. Ancak âriyelere ruhsat verdi."75[75]
599- îbn Ömer (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Zenginin borcunu geciktirmesi/ savsaklaması zulümdür. Zengin birine havale olunursan, hemen kabul et. Bir alış verişte iki satış yapma yani vadeli ve peşin iki farklı fiyat verme" buyurdu.
600- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Nebi (s.a.v.) bir alış verişte iki tür satış yapmayı yasakladı.
Muhâkale; Buğday mukabili toprağı (tarlayı) kiraya vermek. Muzâbene; Kuru hurma mukabili taze Hurma satışı.
601- Abdullah b. Amr (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Satışlı borçlanma, (selef ve bey) iki şartlı satış,"76[76] garanti altında olmayan bir malın satılmasından elde edilecek kâr ve sahip olmadığın bir malın satışı helâl değildir" buyurdu.
602- Hakim b. Hizâm'dan:
Peygamber (s.a.v)'e: "Ya Resûlullah! Ben alış veriş yapan biriyim. Alış verişte helâl ve haram olan şeyler nelerdir?" diye sordum.
Resûlullah (s.a.v.): "Ey kardeşimin oğlu! Bir şey satın aldığında onu teslim almadan satma" buyurdu.
603- Salim, babası(r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v), olgunlaşmadan meyvenin satılmasını yasakladı.
604- Enes b. Mâlik (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Olgunlaşmadan hurmanın satılması doğru değildir" buyurdu. Ashab: "Olgunlaşma ne demektir?" diye sordular.
Peygamber (s.a.v.): "Kızarıp sararmasıdır" buyurdu.
605- Ibn Ömer (r.anhüma)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) meyvesi olgunlaşıncaya kadar hurmayı, tanesi beyaz-laşıp afetten emin olununcaya kadar başağı satmaktan nehyetti. Bundan satıcıyı da alıcıyı da menetti.
606- îbn Abbâs (r.a) demiştir ki:
Resûlullah (s.a.v.)'in nehyettiği satış, yiyecek maddesinin teslim alınmadan satılmasıdır. Her şeyin hükmünün yiyecek gibi olduğunu zannediyorum.
607- Ibn Ömer (r.a) anlatmaktadır:
Bedevilerden göz kararı ile yiyecek maddesi satın alırdık. Resûlullah (s.a.v.), onu bulunduğu yerden nakletmeden satmaktan bizi nehyetti.
608- Cabir b. Abdullah (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), miktarı bilinmeyen kuru hurma yığınını, ölçeği belli kuru hurma mukabili satmaktan nehiy buyurdu.
609- îkrime (r.a)'dan:
ResûluUah (s.a.v.), hayvanın hayvan mukabili vadeli olarak satışını yasakladı.
610- îbn Âbbâs (r.anhüma)'dan: Resûlullah (s.a.v.), hayvanın hayvan mukabili vadeli olarak satışını yasakladı.
611- Semure (r.a)'dan:
Nebi (s.a.v.), hayvanın hayvan mukabili vadeli satışını yasakladı.
612- Enes (r.a)'dan:
Safiyye (r.a), Dihye el-Kelbî'nin payına düşmüştü. Resûlullah (s.a.v.), onu yedi baş köle, cariye ya da at mukabili satın aldı.
613- Câbir (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), iki siyah köleye mukabil bir köle satın aldı.
66- Selelm77[77] Akdi
614- îbn Abbâs (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), Medine'ye geldiğinde, halk meyvalarda iki ve üç seneliğine selem yapıyorlardı.
Resûlullah (s.a.v.): "Meyvalarda, malum ölçüde ve malum müddete kadar selem yapın!" buyurdu.
615- Îbn Abbas'dan;
Resûlullah (s.a.v.), Medine'ye geldiğinde, halk meyvalarda iki ve üç seneliğine selem yapıyorlardı.
Resûlullah (s.a.v.): "Meyvalarda, malum ölçekte ve malum tartıda kadar selef yapınız!" buyurdu.
616- îbn Ebi'I-Mucâlid'den:
Abdullah b. Şeddâd ve Ebû Burde selem konusunda münakaşa ettiler. Sonra beni, Abdullah b. Ebi Evfâ'ya gönderdiler. Gidip ona bu meseleyi sordum ve: "Biz Resûlullah (s.a.v.), Ebû Bekir ve Ömer dönemlerinde, buğday, arpa, kuru üzüm ve kuru hurmada, bunlara sahip olmayan kimselerle "selem" muamelesi yapardık" dediler.
Ibn Ebi'l-Mucâlid diyor ki: "Sonra bunu İbn Ebzey'e sordum o da aynısını söyledi."
67- Alış Verişteki Anlaşmazlıkları Halletme
617- Ibn Ömer (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Alış veriş yapan taraflar birbirlerinden ayrılmadıkça, ya da alış verişleri muhayyerlik şartı ile olursa, akdi bozmak hususunda muhayyerdirler" buyurdu.
618- Ibn Ömer (r.a)'dan:
Peygamber (s.a.v.): "iki kişi alış veriş yaptıkları vakit birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe veya biri diğerini muhayyer bırakması halinde, onlardan her biri muhayyerdir. Ancak biri diğerini muhayyer bırakır da bu şart üzerine alış veriş yaparlarsa bu satış vacib olur. Alışveriş yaptıktan sonra taraflar birbirinden ayrılırlar da, herhangi biri alışverişten vazgeçmezse satış yine vacib olur" buyurdu.
619- Ebu'1-Vâzı/dan:
Bir gazvede bulunduk ve bir yerde konakladık. Bir arkadaşımız başka birine köle mukabili bir at sattı. Ertesi gün sabah oluncaya kadar, o gün ve gece öylece kaldılar. Sabah hareket etme vakti gelince adam, atını eğerlemeye aitti ve pişman olup alışverişten döndü. Yaptıkları alış veriş sebebi ile diğeri yakasına yapıştı. Bunun üzerine Ebû Berze (r.a)'a geldiler ve aralarında geçen hadiseyi ona anlattılar.
Ebû Berze: "Peki aranızda, Resûlullah'm hükmü ile hüküm vermeme razı olur musunuz? Resûlullah (s.a.v): (Alış veriş yapan taraflar birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe muhayyerdirler) buyurdu" dedi.
620- Amr b. Şuayb babasından, o da dedesi (r.a)'dan:
Nebi (s.a.v.): "Satıcı ve alıcı, birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe muhayyerdirler. Ancak alışverişleri muhayyerlik şartı ile olursa müstesna. Alış verişten sonra taraflardan birinin, diğerinin satışı feshetmesi korkusuyla ayrılması helâl değildir" buyurdu.
621- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Nebi (s.a.v.): "Kim memesi süt dolu bir hayvan satın alırsa üç gün hayyerdir. Geri iade ederse, onunla beraber buğday dışında bir ölçek de yiyecek verir" buyurdu.
622- Semure (r.a)'dan:
"HerhanSibirkadım iki veliaynaynnikahlarsa (evlendirir-/ adın kendisini ilk nikahına alanındır. Her kim de malını iki ayn şahsa atarsa mal onu ilk satın alanındır" buyurdu.
623- Semure (r.a)'dan:
Resülullah (s.a.v.): "Velayet sahibi iki kimse ayrı ayrı bir malı satarlarsa, ilk önce satış yapanın satışı geçerlidir. İki veli ayrı ayrı bir kadını nikahlarlarsa, birincinin yaptığı nikah akdi geçerlidir" buyurdu.
624- Kasım b. Abdurrahman babasından:
Abdullah b. Mesud, Eş'as b. Kays'a, yirmi bin (dirhem) karşılığı savaş esirlerinden bir esir köle sattı. Sonra Eş'as b. Kays ona onbin getirince, Abdullah b. Mesud: "Ben onu sana yirmi bine sattım" dedi.
Eş'as: "Ben onu yalnızca on bine satın aldım, fakat bu hususta senin görüşünü kabul ederim" dedi.
Bunun üzerine îbn Mes'ud (r.a): "İstersen sana Resülullah (s.a.v.)'den rivayette bulurum" dedi.
Eş'as: "Tamam kabul ediyorum" deyince,
Abdullah b. Mesud: "Resülullah (s.a.v.): (iki kişi herhangi bir alışverişte bulunurlar da aralarında hiçbir şahid bulunmazsa, söz satıcının sözüdür. Ya da satışı feshederler) buyurdu" dedi.
Bunun üzerine Eş'as: "Öyleyse ben onu geri veriyorum" dedi.
625- Muhammed b. Eş'as babasından, o da dedesinden:
Eş'as, Abdullah b. Mesud (r.a)'dan yirmi bin mukabilinde humus (beşte bir) kölelerinden bir köle satın aldı.
Abdullah b. Mesud, kıymetini teslim almak için bir şahsı ona gönderdi. Eş'as: "Ben onu yalnız on bine satın aldım" deyince.
Abdullah: "Öyleyse benimle senin aranda hüküm verecek birini göster" dedi.
Eş'as: "Sen benimle kendi aranda hüküm ver" dedi.
Abdullah: "Nebi (s.a.v)'i şöyle buyururken işittim: (Alış veriş yapan taraflar ihtilâfa düşer, herhangi bir delilleri de bulunmazsa, söz mal sahibinin sözüdür. Yahut her ikisi de alış verişten vazgeçerler) dedi.
626- Âişe (r.anha)'dan:
Bir zat bir köle satın aldı. Bir müddet onu istihdam ettikten sonra ayıplı olduğunu öğrendi. Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.)'e baş vurarak şikayette bulundu. Resülullah (s.a.v) geri vermesine hükmedince, satıcı: "Ya Resülullah! Ama haracını aldı" dedi.
Bunun üzerine Resülullah (s.a.v.)'de: "Haraç, ona herhangi bir şey olması durumunda ödenmesi gereken tazminata mukabildir" buyurdu.
627- Âişe (r.anha)'dan:
Nebi (s.a.v.): "Haraç, tazminata mukabildir" buyurdu.
628- Salim, babasından: (s.a.v.): "Her kim aşılanmış bir hurmalık satarsa, müşteri şart koşmaması durumunda onun meyvesi satana aittir" buyurdu.
629- Salim, babası(r.a)'dan:
Nebi (s.a.v.): "Her kim mala sahib bir köle satarsa, müşteri şart koşmaması durumunda kölenin malı satana aittir" buyurdu.
630- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Zimmetinde başkalarının malı bulunan biri iflas eder de herhangi bir şahıs kendi malını onun yanında görürse, o onu almaya diğerlerinden daha çok hak sahibidir" buyurdu.
631- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Herhangi bir kimse, bir mal satar ve henüz parasından hiç bir şey teslim almadan malını iflas eden zatın yanında aynen bulursa, o mal onundur. Eğer müşteri malın kıymetinin bir kısmını ödemişse, kalanını teslim almada diğer alacaklılardan önceliklidir" buyurdu.
632- Ebû Hureyre (r.a)'nin rivayet ettiği diğer bir hadiste de Resûlullah (s.a.v) aynı şeyleri buyurmuştur. Bu rivayette ayrıca şu ilave de yer almakta-
dır. "Herhangi bir kimse ölür, yanmda da diğer bir zatın malı aynen bulunursa, bedelinden herhangi bir şeyi tahsil etmiş olsun veya olmasın o zat, diğer alacaklılardan önceliklidir."
633- Ebû Hureyre (r.a)'dan başka bir tarikle iflas konusunda Resûlullah (s.a.v.)'den bir hadis rivayet edilmiştir:
634- Medine Kadısı îbn Halde ez-Zurekî'den:
iflas eden bir arkadaşımızın durumunu sormak için Ebû Hureyre (r.a)'m yanma gittik. Ebû Hureyre: Bunun hakkında Resûlullah (s.a.v.) şu şekilde hüküm vermiştir: (Herhangi bir zât ölür ya da iflas ederse, mal sahibi, malını aynen bulduğu takdirde, onu almaya daha layıktır) dedi.
635- Cabir (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.)'e bir deve sattım ve ailemin yanına ulaşmcayamkadar ona binme hakkının bana ait olmasını şart koştum.
636- Cabir (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.) bana: "Deveni bana sat!" dedi.
"Hayır, o senindir" dedim.
"Onu bana sat!" dedi.
Ben: "Falan kimsenin benden bir okka altın alacağı var. Bu para mukabilinde deve senin olsun" dedim.
Resûlullah (s.a.v.) deveyi teslim aldı sonra:
"Ailene varıncaya kadar buna binersin" buyurdu. Medine'ye vardığımda, o parayı bana vermesi için Bilâl'e emir buyurdu...ilh.
Resûlullah (s.a.v.): "Müslümanlar şartlardan hakka uygun olanlarına bağlı kalırlar" buyurdular.
638- Ebû Hureyre (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Müslümanların arasını bulmak caizdir" buyurdu.
639- Cabir b. Abdullah (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Müslüman kardeşine hurma sattığında onu afet rursa, bu durumda ondan bir şey alman sana helâl olmaz. Din kardeşinin malını haksızlıkla neye karşılık olarak?!" buyurdu.
640- Cabir b. Abdullah rivayet ettiğine göre; Resûlullah (s.a.v.) afet vuran malları hesaptan düşürmüştür.
68- Şuf’a78[78]
641- Cabir (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Hanginizin yeri veya hurmalığı varsa, ortağına arzet-meden onu satmasın!" buyurdu.
642- Cabir b. Abdullah (r.a)'dan nakledildiğine göre:
Resûlullah (s.a.v.), ev veya hurmalık olsun, taksim edilmemiş her ortaklıkta şuf'a hakkının olduğunu söylemiştir. Herhangi birinin ortağına haber vermeden (hissesini) satması helâl olmaz. Ortak onu dilerse alır, dilerse bırakır. Şayet ortağına haber vermeden satmışsa, ortağı ona sahip olmağa daha çok hak sahibidir.
643- Cabir b. Abdullah (r.a)'dan nakledildiğine göre: Resûlullah (s.a.v.) taksim edilmemiş her ortaklıkta şuf'a hakkını koymuştur. Şayet hudutlar tesbit edilmiş, yollar ayrılmışsa, artık şuf'a hakkı olmaz."
644- Semure (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v): "Komşu, komşunun evinde veya yerinde daha çok hak sahibidir" buyurdu.
Resûlullah (s.a.v.): "Komşu komşusunun malında sakab nedeniyle daha hak sahibidir" buyurdu.
Diğer bir rivayette şu ziyade yer almaktadır. Ebû Nu'aym7 Amr'a (Şe-rid'den rivayet eden ravi) dedim ki: "Sakab nedir?" "Şuf'a'dır" cevabını verdi,
"Beni halk bunun komşuluk olduğunu zannetmektedir" deyince, "Halk öyle demektedir" dedi.
29- Faiz
646- Cabir b. Abdullah (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.), faizi yiyene, yedirene, şahidlerine ve katibine lanet ti ve onların günahta eşit olduklarını söyledi.
647- Ebû Hureyre (r.a)'den:
Resûlullah (s.a.v.): "Faiz yetmiş şubedir. Allah katında en hafifi, bir kimsenin annesi ile cinsel ilişkşye girmesi gibidir!" buyurdu.
648- Ebû Said el-Hudrî (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Gümüş mukabilinde gümüş, altın mukabilinde altın birbirine eşit olarak satılırlar. Her kim ziyade verir ya da alırsa muhakkak faize bulaşmıştır. Alan da veren de bu işte aynıdırlar" buyurdu.
649- Ebû Said el-Hudri, (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Misli misline olmadıkça altını altın mukabili satmayın. Birini diğerinden ziyade yapmayın. Misli misline eşit olmadıkça, gümüşü gümüş mukabili satmayın. Birini diğerinden ziyade yapmayın. Bunlardan mevcud olmayan bir şeyi mevcud olanla satmayın!" buyurdu.
650- Ubâde b. Samit (r.a)'dan:
Resûlullah (s.a.v.): "Altına mukabil altın, gümüşe mukabil gümüş, hurmaya mukabil hurma, buğdaya mukabil buğday, arpaya mukabil arpa ve tuza mukabil tuz, misli misline eşit miktarda ve peşin olarak satılır. Fakat bu sınıflar değişik olursa peşin olmak şartı ile dilediğiniz gibi satın!" buyurdu.
651- Ömer b. Hattâb (r.a)'dan:
Rasûlullah (s.a.v.): "Altını gümüş mukabili satmak ribâdır. Ancak "Al bunu, ver şunu!" şeklinde peşin olursa o başka. Hurmayı hurma mukabili satmak ribâdır. Ancak "Al bunu, ver şunu!" şeklinde peşin olursa o başka. Arpayı arpa mukabili satmak ribâdır. Ancak "Al bunu ver şunu!" şeklinde peşin olursa o başka" buyurdu.
Dostları ilə paylaş: |