1.3. Türkiye’de İnsan Hakları
Türkiye’de politik, kültürel, ekonomik ve sosyal haklar boyutunda, çok önemli sorunlarla karşı karşıya olunduğu gerçeği gözardı edilemez. Türkiye’de ekonomik istikrarsızlık, baskıcı örf ve adetler, anayasal sorunlardan kaynaklanan nedenlerle, insan hakları ihlalleri kişinin doğumundan ölümüne kadar onu yalnız bırakmamaktadır.
Türkiye’de 1980 ve sonrası dönemlerdeki gelişmeler, insan hakları ve demokratikleşme sorunlarının yoğun bir şekilde yaşanması sonucunu yaratmıştır. Latin Amerika ülkeleri ya da İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi, 1970’li yıllarda demokratik rejime dönen kuzey Akdeniz ülkelerinde, demokrasiye geçildikten sonra insan hakları konusunda Batı standartlarına uyulmuştur. Ancak, Türkiye’de normal rejime dönülmesinden sonra da insan hakları ihlalleri devam etmektedir (Tanör, 1994: 158).
Türkiye’nin insan hakları sorununun kaynağı araştırıldığında, sorunun politik olduğu kadar kültürel boyutunun da varlığı ortaya çıkmaktadır. Sosyal yaşamda kişi var olduğu andan itibaren baskıcı, denetleyici ve engelleyici kurumlar içinde yaşam savaşı vermektedir. Aile, yakın çevre, eğitim kurumları, iş yaşamı, Türkiye’de kişilerin yaşamında iradeleri dışında hareket etmelerine neden olan disiplin ve korkuya dayalı bir sistem içinde bulunmalarına neden olmaktadır. 1982 Anayasası’nın temel hak ve özgürlüklerin niteliğine ait 12. maddesine göre, “Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.” Ancak madde şöyle devam etmektedir: “Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”
Otoriter bir sistem tarafından hazırlanan 1982 Anayasası, insan haklarını ve temel özgürlükleri kısıtlayıcı bir karaktere sahiptir. Örneğin, 1961 Anayasası’nda “insan haklarına dayanan” devletten söz edilirken (md 2), 1982 Anayasası’nda “insan haklarına saygılı” devlet (md 2) tanımlaması yapılmıştır (Tanör, 1994: 196). Aslında insan haklarına saygı bile, “toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde kalmak ve bu sınırları aşmamak zorundadır (Tanör, 1994: 197).
Çizelge 8. Ülkelerin Başlıca Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmelerini Onay Durumu
Ülkeler
|
ICERD
|
ICCPR
|
ICESCR
|
CEDAW
|
CAT
|
CRC
|
Afganistan
|
●
|
●
|
●
|
○
|
●
|
●
|
Andora
|
|
|
|
●
|
|
●
|
Arjantin
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Avustralya
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Bangladeş
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Brezilya
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Bulgaristan
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Çin
|
●
|
○
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Küba
|
●
|
|
|
●
|
●
|
●
|
Mısır
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Fransa
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
Endonezya
|
●
|
|
|
●
|
●
|
●
|
Kazakistan
|
●
|
|
|
●
|
●
|
●
|
Malezya
|
|
|
|
●
|
|
●
|
Pakistan
|
●
|
|
|
●
|
|
●
|
Suudi Arabistan
|
●
|
|
|
●
|
●
|
●
|
TÜRKİYE
|
○
|
○
|
○
|
●
|
●
|
●
|
İngiltere
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
●
|
ABD
|
●
|
●
|
○
|
○
|
●
|
○
|
Zimbabwe
|
●
|
●
|
●
|
●
|
|
●
|
Toplam Onaylayan Ülke
|
157
|
147
|
144
|
167
|
123
|
191
|
İmzaladıktan sonra onaylamayan
|
9
|
6
|
7
|
3
|
11
|
1
|
Onay ve imzası olmayan
|
27
|
40
|
42
|
23
|
59
|
1
|
Kaynak: UNDP, Human Development Report 2001, Oxford University Press, New York, Oxford, s:230-3.
Çizelge 8’de belli başlı altı adet BM Sözleşmesi ve seçilmiş bazı ülkelerin bu sözleşmeleri onay durumu gösterilmiştir. 1965 yılında onaylanan Her Türlü Irk Ayrımcılığının Kaldırılmasına Yönelik Uluslararası Sözleşme’ye Türkiye 1972 yılında taraf olmuş; ancak henüz onaylamamıştır. Bu sözleşme, 188 BM üyesi ve 5 BM üyesi olmayan ülke arasından 155 ülke tarafından imzalanmış ve onaylanmıştır. Türkiye ise imzalayan, ancak onaylamayan 5 ülke arasındadır. Kişisel ve Politik Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye 193 ülke içinde 144’ü, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye ise 142’si taraf olmuştur. Türkiye İkiz Sözleşmeleri 15 Ağustos 2000 yılında imzalamıştır. Türkiye’nin bu kararı almasında en büyük etken, AB adaylık süreci gereği hazırlanan programa uyumun sağlanmasıdır. AB’ne sunulan İnsan Hakları Üst Kurulu Raporu’nda bu iki sözleşmenin 2001 yılı sonuna kadar Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nde onaylanacağı ve aynı süre içinde Irk Ayrımcılığı Sözleşmesi’nin de onayının gerçekleştirileceği taahhüt edilmiştir (Radikal, 2000: 9). Ancak, 2002 yılı itibariyle söz konusu sözleşmelerin onaylanmadığı görülmektedir. Gerçekten dünyada birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkenin imzaladığı sözleşmeleri imzalamamasının hiçbir anlamı yoktur.
Türkiye, 1984 yılında hazırlanan İşkence, İnsanlık Dışı ya da Küçük Düşürücü Davranış ya da Cezaya Karşı Koruma Sözleşmesi’ni 1 Ağustos 1988 yılında, 1979 yılında kabul edilen Kadınlara Karşı Her Tür Ayrımcılığın Kaldırılmasına Yönelik Uluslararası Sözleşme’yi 19 Aralık 1985 yılında, 1989 yılında oluşturulan Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ise 4 Nisan 1995 yılında onaylamıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Türkiye tarafından 1954 yılında onaylanmıştır. Onay ile birlikte Türkiye sözleşmede yer alan tüm hak ve özgürlüklere, hem kendi vatandaşları hem de ülkesindeki tüm yabancılar için uyma yükümlülüğünü kabul etmiştir. Devletin bu yükümlülüklere uymaması durumunda güvence sistemi ancak, hak ve özgürlükleri çiğnenmiş olan kişinin başvurusu ile harekete geçebilmektedir (Gölcüklü, 1994: 15). Önceleri, Türkiye Komisyona kişisel başvuru hakkını tanımamış ve İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini kabul etmemiştir. Uluslararası alanda bu tür ülkeler ikinci sınıf konumda tutulmaktadır.
Türkiye, 28 Ocak 1987 yılında bireysel başvuru hakkını, 22 Ocak 1990 tarihinde de Divanın zorunlu yargı yetkisini tanımıştır. Ancak, Türkiye bu hakkı kapsamlı çekinceler ile kabul etmiştir (Kapani, 1991: 55). Örneğin, başvuru hakkının ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ilkeleri çerçevesindeki ihmallere ilişkin iddiaları kapsayabileceği ve Komisyon’a tanınan yetkinin askeri personelin hukuki statüsüne ve özellikle, Silahlı Kuvvetler’in disiplin sistemine ilişkin konuları kapsamayacağı yönünde çekinceler bildirmiştir. Ayrıca, yalnızca 28 Ocak 1987 tarihinden sonra ortaya çıkan olaylara ilişkin başvuruların kabul edilmesi gerektiği savunulmuştur. Türkiye tarafından zamanla ilgili olarak yapılan bu bildirim kabul edilmiş; ancak, diğerleri sözleşmeye aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir (Gölcüklü, 1994: 42-5).
Çizelge 9. Ülkelere Göre Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvurular
Ülke
|
Açılan Geçici Dosya Sayısı
|
Kayıtlı Başvurular
|
Kabul Edilemeyeceği Bildirilen ya da Reddedilen Başvurular
|
Hükümetlere Gönderilen Başvurular
|
Andora
|
-
|
1
|
1
|
-
|
Avusturya
|
356
|
229
|
153
|
28
|
Belçika
|
262
|
137
|
29
|
26
|
Bulgaristan
|
402
|
197
|
57
|
6
|
Danimarka
|
121
|
56
|
57
|
6
|
Estonya
|
54
|
29
|
7
|
-
|
Finlandiya
|
175
|
144
|
85
|
9
|
Fransa
|
2586
|
868
|
280
|
121
|
Yunanistan
|
184
|
143
|
70
|
23
|
İrlanda
|
37
|
20
|
6
|
1
|
İtalya
|
3652
|
881
|
255
|
872
|
Litvanya
|
166
|
76
|
23
|
14
|
Lüksemburg
|
29
|
12
|
8
|
4
|
Moldova
|
135
|
32
|
6
|
2
|
Hollanda
|
278
|
206
|
121
|
8
|
Norveç
|
41
|
20
|
11
|
2
|
Polonya
|
2898
|
691
|
358
|
33
|
Portekiz
|
149
|
112
|
22
|
26
|
Romanya
|
1062
|
294
|
33
|
46
|
Rusya
|
1787
|
972
|
348
|
4
|
Slovakya
|
227
|
163
|
42
|
14
|
İspanya
|
315
|
228
|
130
|
27
|
İsveç
|
302
|
175
|
102
|
6
|
İsviçre
|
291
|
156
|
94
|
3
|
TÜRKİYE
|
518
|
655
|
153
|
278
|
Ukrayna
|
770
|
433
|
310
|
5
|
İngiltere
|
1054
|
429
|
222
|
43
|
Toplam
|
20399
|
8396
|
3519
|
1642
|
Kaynak: Survey of Activities 1999, Council of Europe, European Court of Human Rights, s.51.
1999 yılı itibariyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde toplam 20,399 adet geçici dosya açılmıştır. Bunun 8,396’sı kayıtlı başvuru olup 655’i Türkiye’ye aittir. Türkiye’nin başvurularının 153’ü reddedilirken, Hükümete gönderilen başvuru sayısı 278’dir. Ülkelere göre hükümetlere gönderilen başvuru sayısı değerlendirildiğinde, toplam 1642 başvuru arasında 278 başvuru ile Türkiye, İtalya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır (Çizelge 9).
Uluslararası alanda insan hakları sözleşmelerinin onaylanması tüm ülkeler açısından oldukça önemlidir. Çünkü, bu tür sözleşmelere taraf olmayan ülkeler, ikinci sınıf durumuna düşmekte ve dışlanmaktadırlar. Türkiye’nin AB’ne üyelik sürecinde bu sözleşmeler benzer önem taşımaktadır. AB’ne tam üyelik için ülkeler BM, Avrupa Konseyi Sözleşmeleri ve Avrupa İnsan Hakları hukukuna uygunluk göstermek zorundadır. AB’ne aday ülkelerden biri olan Türkiye’nin görüşmelere başlayabilmesi için yerine getirmesi gereken kriterlerden önemli bir kısmı insan hakları ve demokratikleşme ile ilgilidir.
AB Komisyonu tarafından hazırlanan Türkiye’nin Katılım Yönünde İlerlemesine İlişkin 2001 Yılı Komisyon Düzenli Raporu, 13 Kasım 2001 tarihinde açıklanmıştır. Türkiye, ileriye yönelik kapsamlı çalışmaların yürütülmesi bakımından genel olarak olumlu bulunmuştur. Türkiye’nin üyelik için gerekli olan politik kriterleri şunlardır (belgenet.com, 2002):
-
Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü: yargı sistemi ve yolsuzluğa karşı önlemler,
-
İnsan Hakları ve Azınlıkların Korunması: medeni ve politik haklar, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar, azınlık hakları,
-
Kıbrıs,
-
Sınır Anlaşmazlıklarının Barışçıl Çözümleri.
AB Komisyonu’nun 2001 Düzenli Raporu’nda, Türk Parlamentosu’nun 3 Ekim 2001 tarihinde kabul ettiği anayasa değişikliklerinin insan hakları konusunda önemli bir adım olduğu vurgulanmıştır. Bununla birlikte, Türkiye’nin, BM’in Tüm Irk Ayrımcılığı Biçimlerinin Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesini ve İkiz Sözleşmeleri, AİHS’ne ek 6 Numaralı Protokol’u onaylamadığı belirtilmiştir. Ayrıca, Türkiye’nin 127 davada AİHS hükümlerini ihlal ettiği saptanmıştır. Sonuç olarak, raporda olumlu ilerlemeler kaydedilmiş olsa da, Türkiye’nin durumunun henüz Kopenhag Kriterlerine uygun olmadığı belirtilmiştir (belgenet.com, 2002).
Çizelge 10. Avrupa Birliği’ne Aday Ülkeler Tarafından Onaylanan İnsan Hakları Sözleşmeleri, Haziran 1999
Sözleşmeler
|
BG
|
ÇK
|
ES
|
LET
|
LİT
|
MA
|
MT
|
PL
|
RO
|
SK
|
TR
|
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi AİHS
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
Protokol 6
|
O
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
O
|
X
|
X
|
O
|
İşkencenin Önlenmesi Avrupa Sözleşmesi
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
Avrupa Sosyal Şartı
|
O
|
O
|
O
|
O
|
O
|
X
|
X
|
X
|
O
|
X
|
X
|
Değiştirilmiş ASŞ
|
O
|
O
|
O
|
O
|
O
|
O
|
O
|
O
|
X
|
O
|
O
|
Ulusal Azınlıklar İçin Çerçeve Sözleşmesi
|
X
|
X
|
X
|
O
|
O
|
X
|
X
|
O
|
X
|
X
|
O
|
Kişisel ve Politik Haklar Ulus. Söz. ICCPR
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
O
|
ICCPR’e Seçimlik Protokol
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
O
|
ICCPR’e İkinci Seçimlik Protokol
|
X
|
O
|
O
|
O
|
O
|
X
|
X
|
O
|
X
|
O
|
O
|
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Ulus. Söz. ICESCR
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
O
|
İşkenceye Karşı Sözleş.
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
Her Türden Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
O
|
Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
Çocuk Hakları Sözleş.
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X
|
X: Sözleşme onaylandı
O: Sözleşme onaylanmadı
BG: Bulgaristan, ÇK: Çek Cumhuriyeti, ES: Estonya, LET: Letonya, LİT: Litvanya, MA: Macaristan, MT: Malta, PL: Polonya, RO: Romanya, SK: Slovakya, TR: Türkiye
|
Kaynak: http://www.antimai.org/yazi/AB/düzenlirapor99.htm; 15.8.2000.
Türkiye, Çizelge 10’da ele alınan on dört adet sözleşmenin yalnızca altısını onaylamıştır. Aday ülkeler arasında Türkiye söz konusu sözleşmelere taraf olma yönünden en kötü durumdaki ülkedir.
Uluslararası sözleşmeler karşısında Türkiye’nin durumunun pek iyi olmadığı ortadadır. Türkiye’nin daha çok AB’ne aday olabilmek için onayladığı bu sözleşmelerin gereklerini tam olarak yerine getirmesi gerekmektedir. Öncelikle, Anayasa’nın gözden geçirilmesi ve bu arada devletin insan için var olduğu ilkesinin unutulmaması gerekmektedir. AB’nin Türkiye’nin Katılım Yönünde İlerlemesine İlişkin Komisyon raporlarında bazı olumsuzluklar vurgulanmıştır. Bunların çoğu insan hak ve özgürlükleri ile ilgilidir.
Son yıllarda demokratikleşme ve insan hakları konusunda uluslararası düzeyde önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. 1900 yılında hiçbir ülkede oy hakkı yokken, bugün tüm ülkelerde her yetişkin oy hakkına sahiptir. Benzer şekilde, günümüzde 113 ülkede çok partili seçim sistemine geçilmiştir ve uluslararası sözleşmeleri onaylayan ülke sayısı giderek artmaktadır. 66 ülke tüm suçlar için ölüm cezasını kaldırmıştır (UNDP, 2000: 5). Ancak, insan güvenliği konusunda çok büyük bir ilerleme olmadığı, fiziksel şiddet, kadın ve çocukların ezilmesi ve çocuk çalışanlar sorununun halen var olduğu söylenebilir. Dünyada ortalama her üç kadından biri kişisel yaşamında şiddete maruz kalmaktadır. Yaklaşık 100 milyon çocuk sokaklarda yaşamaktadır (UNDP, 2000: 5).
İnsan hakları, insanca yaşamın ve insani kalkınmanın en temel sorunudur. Bir ülkede insan hakları ve temel özgürlüklerin tanınması, demokratikleşmenin sağlanmasına ve ekonomik, sosyal ve kültürel hakların güvenceye alınmasına neden olmaktadır. Ancak, bu aşamada bireylerin söz konusu hakların içeriği konusunda bilinçlenmesi, bu hakları talep etmesi ve pratikte karar mekanizmalarına katılımı gerekmektedir. İnsan hakları ve demokratikleşme konusunda toplumdaki tüm bireyler, devletler, yerel ve uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, kamu ve özel sektör temsilcileri işbirliği halinde çalışmalıdır. Bu taktirde oluşturulacak politikalar, hakların korunması ve eşitliğin sağlanması yönünde uygulanabilir.
Uluslararası sözleşmeler, ülkelere insanca yaşam düzeyine erişim, kişisel ve politik hak ve özgürlüklerin tanınması, ekonomik ve sosyal kalkınma kapasitesinin iyileştirilmesi gibi insani kalkınmaya yönelik birçok politika önerileri getirmekte ve ülkeler arasında işbirliğini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle, uluslararası insan hakları sözleşmelerinin tüm dünya ülkeleri tarafından onaylanması gerekmektedir. Günümüzde bu sözleşmeleri onaylayan ülke sayısı giderek artmaktadır. Bu durum, ülkelerin kendi insanının haklarına öncelik verdiğini ve iyi niyetini göstermektedir. Ancak, sözleşmelerin onaylanmış olması tek başına yeterli değildir. Yasalardaki düzenlemeler ne kadar adil olursa olsun, uygulamalar çok daha önemlidir. Bu nedenle, uygulamada ortaya çıkan sorunları gidermek için, ülkelere bazı yaptırımlar getirilmesi gerekmektedir. İnsan hakları ve temel özgürlüklerin tanınması ile sosyal kalkınma arasında dengeli bir gelişme sağlanamadıkça, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi beklenemez.
Dostları ilə paylaş: |