İk-dr-2002-0002 İnsani kalkinma poliTİkalari ve tüRKİye üzerine bir deneme hazirlayan: Mİne yilmazer danişman: prof. Dr. HaliL ÇİVİ aydin 2002


Türkiye’nin 1985-1999 Dönemine İlişkin Ekonomik Endeks Hesaplaması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi



Yüklə 3,49 Mb.
səhifə52/65
tarix12.01.2019
ölçüsü3,49 Mb.
#94877
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   65

2.7.1.2. Türkiye’nin 1985-1999 Dönemine İlişkin Ekonomik Endeks Hesaplaması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi


YYE kapsamında değerlendirildiğinde, Türkiye’de en çok istikrarsızlık gösteren endeks Ekonomik Endekstir. Yedi adet bileşenin aritmetik ortalaması ile elde edilen Ekonomik Endekste 1985-1999 yılları arasında önemli iniş-çıkışlar ortaya çıkmıştır.
Şekil 28. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Ekonomik Endeks Trendi



Kaynak: Çizelge 56’den alınan verilerle hazırlanmıştır.

Şekil 28’de 1985-1999 yılları itibariyle Türkiye için hesaplanan Ekonomik Endeks trendi gösterilmiştir. Ekonomik Endeksin en düşük olduğu 1985 yılında endeks değeri 0.338’dir. Söz konusu endeks, 1998 yılında ise 0.658 düzeyine ulaşarak en yüksek değerini almıştır. Ekonomik Endekste ortaya çıkan iniş ve çıkışlar belli bir aralıkta gerçekleşmiştir. Bu nedenle, yıllar itibariyle endeks değerleri arasında önemli bir farklılık ortaya çıkmamıştır.

Çizelge 56’da Gelir, Yatırım, İhracat, Dış Borç, İthalat, İşsizlik ve Bağımlılık Endeksleri ve bu yedi endeksin aritmetik ortalamasından oluşan Ekonomik Endekse ait değerler sunulmuştur.

Çizelge 56. Türkiye’de 1985-1999 Yılları İtibariyle Ekonomik Endeks ve Bileşenlerinin Değerleri



Yıllar

Gelir Endeksi

Yatırım Endeksi

İhracat Endeksi

Dış Borç Endeksi

İthalat Endeksi

İşsizlik Endeksi

Bağımlılık Endeksi

Ekonomik Endeks

1985

0.000

0.000

0.330

0.814

0.808

0.414

0.000

0.338

1986

0.105

0.492

0.128

0.649

0.949

0.414

0.214

0.422

1987

0.258

0.730

0.340

0.502

0.840

0.414

0.214

0.471

1988

0.314

0.968

0.468

0.548

0.885

0.103

0.214

0.500

1989

0.350

0.397

0.234

0.778

0.955

0.000

0.214

0.418

1990

0.512

0.413

0.000

1.000

0.949

0.448

0.423

0.535

1991

0.553

0.587

0.043

0.964

1.000

0.138

0.536

0.546

1992

0.311

0.540

0.064

0.910

0.968

0.241

0.536

0.510

1993

0.768

1.000

0.000

0.828

0.840

0.241

0.536

0.602

1994

0.690

0.714

0.628

0.358

0.769

0.276

0.536

0.567

1995

0.784

0.635

1.000

0.566

0.000

0.724

0.649

0.623

1996

0.882

0.794

0.426

0.186

0.372

1.000

0.827

0.641

1997

0.995

0.841

0.543

0.470

0.269

0.621

0.827

0.652

1998

1.000

0.730

0.479

0.315

0.462

0.793

0.827

0.658

1999

0.962

0.635

0.606

0.000

0.494

0.483

1.000

0.597

Kaynak: DİE ve DPT yayınlarından ve Uluslararası İnsani Kalkınma Raporlarından yararlanılarak hesaplanmıştır. Ayrıntılı bilgi Ek 1’de yer almaktadır.

Ekonomik Endeks, 1985 yılından 1988 yılına kadar sürekli artmış ve 1985 yılında 0.338 iken, 1988 yılında 0.500’e yükselmiştir. Bu artışta reel GSYİH’daki ve yurt içi yatırımlardaki yükselmenin payı büyüktür. Özellikle, yatırımlar bu dönemde önemli ölçüde yükselmiştir. İlk dört yıl (1985-1988) içinde Yatırım Endeksinin değeri 0’dan 0.968’e yükselmiştir. 1989 yılında Ekonomik Endekste önemli bir düşüş yaşanmıştır. Ekonomik Endeks 1988 yılında 0.500 iken, 1989 yılında 0.418’e düşmüştür. Bu düşüşün nedeni Yatırım ve İhracat Endekslerinde azalmadır. Yatırımlar bir yıl içinde çok büyük bir düşüşle %26.1’den %22.5’e kadar azalmıştır (Ek 1). Diğer taraftan, İhracat Endeksinde de önemli bir düşüş ortaya çıkmıştır. Buna karşılık, işsizlik oranı 1989 yılında, son 15 yılın maksimum düzeyine erişmiştir. Diğer taraftan, İşsizlik Endeksi 1989 yılında 0’a düşmüştür (Çizelge 56).

Ekonomik Endeksin en önemli bileşenlerinden biri kişi başına düşen reel GSYİH’dır. Reel GSYİH’nın yükselmesi, genel olarak toplumun refah düzeyinin de arttığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak, tek başına ne ekonomik ne de sosyal kalkınmanın bir göstergesidir. 1985 yılından 1999 yılına kadar kişi başına düşen GSYİH 3,340 $’dan 6,326 $’a kadar yükselmiştir (Ek 1). Bu, çok hızlı olmasa da düzenli bir artıştır. Ancak, gelir artışı yanında önemli bir diğer gösterge gelir dağılımıdır. Uluslararası karşılaştırmalarda gelir dağılımı verilerindeki yetersizlik nedeniyle bu gösterge analize dahil edilmemiştir.

Yatırımların GSMH’ya oranı 1985’de %20 iken, 1988’de %26’ya yükselmiştir (Ek 1). Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yatırımların GSMH’ya oranındaki artış, gerek ekonomik gerekse sosyal kalkınma açısından çok önemlidir. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken konu, yatırımların sektörlere (tarım, sanayi, madencilik, enerji, konut, ulaştırma, eğitim, sağlık, turizm vb) göre dağılımıdır. Türkiye’de 1984 yılına kadar yatırımlarda en büyük pay imalat sanayi sektörüne aitti. Ancak, 1992 yılından itibaren ulaştırma-haberleşme sektörü birinci sırada yer almıştır (Başol, 1994: 73). Buna karşılık, 1985-1989 döneminde prodüktif yatırımların (tarım, madencilik, imalat sanayi ve turizm) payı %41.6’dan %31.4’e düşmüştür. Aynı dönemde altyapı yatırımlarının payı %58.4’den %68.6’ya yükselmiştir (TÜSİAD, 1991: 10). Sonuç olarak, yatırımların yapısındaki bu değişimin, Türkiye’de kalkınma performansının iyileştirilmesi çabalarını çok fazla desteklemediği söylenebilir.

Türkiye’de 1980 yılından sonra uygulanan ihracatı teşvik politikası kapsamında, birtakım ihracatı teşvik araçları kullanılmıştır. Türkiye’nin 1980 sonrasında ihracat gelirlerinin artmasının en önemli nedeni bu teşviklerdir. Ancak, 1988 ve 1989 yıllarında bu teşviklerin büyük ölçüde azaltılması, ihracat miktarı üzerine olumsuz etkide bulunmuştur. Sonuç olarak, Türkiye’nin ihracatı 1990 yılında son 15 yılın en düşük düzeyine ulaşmıştır.

Türkiye’de toplam dış borç stokunun GSMH’ya oranı 1985 yılında %37.4 iken, 1987 yılında %46.1’e kadar yükselmiştir. Ancak, daha sonra sürekli bir düşüş ortaya çıkmış ve 1990 yılında dış borç stokunun GSMH’ya oranı, %32.2 ile son 15 yılın en düşük düzeyine gelmiştir. 1990 yılından itibaren toplam dış borç miktarı hızla artmış ve Türkiye’nin borç yükü ikiye katlanmıştır (Ek 1).

Dış borçların ülke ekonomisine katkısı olup olmadığı iyi ya da kötü kullanımına bağlıdır. Bunun genellikle iki ölçütü vardır. Birincisi, her 1 milyar dış borcun, GSMH’nın artışına ne kadar katkı sağladığıdır. Türkiye’de 1984-1991 döneminde 29.8 milyar $ yeni dış borç alınmış ve yıllık ortalama %5.2 oranında gelir artışı sağlanmıştır. 1992-1995 döneminde ise ekonomik kriz nedeniyle dış borçlar verimli bir şekilde kullanılamamış, ek gelir yaratılamadığı için dış borç servisi ekonomik kalkınmayı aksatmıştır. İkinci kriter sermaye/hasıla oranının büyüklüğüdür. Bu oranın küçülmesi sermayenin yüksek gelir getiren alanlara yönlendirildiğini göstermektedir. Söz konusu oran 1960’lı yıllarda 3, 1980-1991 döneminde 5.4 ve 1992-1995 döneminde 7.6 olarak gerçekleşmiştir (Karluk, 1999: 146). Sonuç olarak, dış borç stokundaki artış ekonomide ağır bir yük oluşturmuştur.

1980 sonrasında dış ticaretin liberalizasyonu politikası ile birlikte, ithali “yasak” ya da “izne bağlı” mallar dışında kalan tüm maddelerin ithali serbest bırakılmıştır. 1985-1990 yılları arasında toplam ithalat giderlerinin GSMH’ya oranı %17’den %14.8’e kadar düşmüştür. Ancak, aynı dönemde ihracatın ithalatı karşılama oranı giderek düşmüştür. Benzer şekilde, ithalat ile ihracat arasındaki fark giderek açılmıştır. İthalat ve ihracat miktarlarının GSMH’ya oranları arasındaki fark 1985 yılında %5.3 iken, 1990 yılında %6.2’ye yükselmiştir (Ek 1).

1989 yılında yatırımların büyük oranda düşmesi ile birlikte, işsizlik oranında da önemli bir yükselme ortaya çıkmıştır. İşsizlik oranı 1989 yılında %8.7’e ulaşmıştır. 1985-1999 yılları arasında, Türkiye’de işsizlik oranı ekonomik bunalımlara paralel olarak iniş-çıkışlar göstermiştir. Söz konusu dönemde, genel olarak işsizlik oranında çok büyük bir yükselmenin olmadığı göze çarpmaktadır. Ancak, Türkiye’de aktif nüfusun küçük bir kısmının iş durumları resmen kaydedildiği için, istihdam düzeyini belirlemek oldukça güçtür. Aktif nüfusun büyük bir kısmı, resmi işsizlik istatistiklerinde yer almayan bağımsız küçük çiftçiler, küçük tüccarlar ve zanaatkarlardan oluşmaktadır. Diğer taraftan, söz konusu dönemde demografik bağımlılık oranının trendine bakıldığında, önemli bir azalmanın ortaya çıktığı görülmektedir. Demografik bağımlılık oranı 1985 yılında %71.8 iken, 1999 yılında %55’e düşmüştür (Ek 1). Bu göstergedeki iyileşme sosyal kalkınma performansını olumlu yönde etkilemiştir.

Sonuç olarak, 1985 ve 1988 yılları arasında tüm göstergelerde bazı iniş-çıkışlara rağmen genel bir iyileşme olduğundan ve bu nedenle, Ekonomik Endeksin söz konusu yıllarda düzenli bir artış gösterdiğinden söz edebiliriz. 1989 yılında ise diğer bileşenlerde artış ortaya çıkmasına rağmen, Yatırım, İhracat ve İşsizlik Endekslerindeki düşüşler 1989 yılında Ekonomik Endeksin değerinin azalmasına neden olmuştur (Çizelge 56).

Ekonomik Endeks 1990 ve 1991 yıllarındaki artıştan sonra 1992 ve 1994 yıllarında bir miktar düşmüştür. Bu dönemde Gelir ve Yatırım Endeksleri azalmıştır. Buna paralel olarak dış borç ve ithalat miktarlarındaki artışla birlikte döviz kaybı artmıştır. 1993 yılında Ekonomik Endeks tekrar artış trendine girmiş ve 0.602 düzeyine yükselmiştir.

1993 yılında Ekonomik Endeks değerindeki yükselme tamamen Gelir ve Yatırım Endekslerindeki artıştan kaynaklanmaktadır. Aynı yıl İhracat, Dış Borç ve İthalat Endekslerinde önemli oranda düşüş ortaya çıkmıştır. İşsizlik ve Bağımlılık Endekslerinde ise bir değişiklik olmamıştır.

Türkiye’de 1994 yılında yaşanan ekonomik kriz tüm göstergelerin, dolayısıyla Ekonomik Endeksin kötüleşmesine neden olmuştur. Bir önceki yıla göre, 1994 yılında kişi başına düşen reel GSYİH 5,562 $’dan 5,280 $’a düşmüş, yurt içi yatırımların GSMH’ya oranı %26.3’den %24.5’e kadar azalmıştır. Buna karşılık, toplam dış borç stokunun GSMH’ya oranı %37’den %50.1’e ve toplam ithalat giderlerinin GSMH’ya oranı %16.5’den %17.6’ya yükselmiştir. Her iki değişkendeki artış Ekonomik Endeksi olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer taraftan, ihracat gelirlerinin GSMH’ya oranı %8.6’dan %14.5’e yükselmiştir. Bu iyileşmenin nedeni büyük ölçüde 1994 yılı başında gerçekleştirilen devalüasyon olabilir. Diğer taraftan, işsizlik oranı, 1993 yılında %8 iken, 1994 yılında %7.9’a düşmüştür. Demografik bağımlılık oranındaki iyileşme bu dönemde de devam etmiştir (Ek 1).

1994 krizi sonrasında Ekonomik Endeks artış trendine girmiştir. Ancak, bu artış azalan oranda gerçekleşmiştir. Endeks 1993 yılında 0.602 iken, 1998 yılında 0.658’e yükselmiştir. Bu artış büyük oranda Gelir Endeksinin yükselmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Kişi başına düşen reel GSYİH 1995 yılından itibaren sürekli artmış ve 1998 yılında 6,486 $’a yükselerek son 15 yılın maksimum düzeyine erişmiştir. 1995-1998 yılları arasında yatırım oranında küçük iniş-çıkışlar olmuştur. Yurt içi yatırımların GSMH’ya oranı 1995 yılında %24 iken, 1998 yılında %24.6’ya yükselmiştir. 1995 yılında %18’e kadar yükselen ihracat gelirlerinin GSMH’ya oranında, 1996 yılında yeniden düşüş trendine girildiği, buna karşılık, ithalatın büyük oranda yükseldiği ve ithalat-ihracat arasındaki farkın giderek açıldığı görülmektedir. Aynı dönemde dış borç stokunda çok büyük bir artış ortaya çıkmıştır. 1990 yılında dış borç stokunun GSMH’ya oranı %32.2 iken, 1996 yılında %54.9’a yükselmiştir. İşsizlik oranı 1994 yılından itibaren 1998 yılına kadar genel olarak azalma göstermiştir. 1994 yılında %7.9 iken, 1998 yılında %6.4’e düşmüştür. Benzer şekilde, demografik bağımlılık oranı da 1995 yılında %60.9 iken, 1998 yılında %57.9 düzeyine düşmüştür (Ek 1).

Türkiye’de 1999 yılında yaşanan ekonomik durgunluk ve krize bağlı olarak, Ekonomik Endeks değerinde önemli bir düşüş görülmüştür. Türkiye’nin 1999 yılı ve sonrasında yaşadığı büyük ekonomik bunalımın, Ekonomik Endeksin değerini giderek düşüreceği beklenmektedir. Gerçekleştirilen analizin sonunda YYE’ni oluşturan diğer endekslerde (Sosyal ve Politik Endeks) genel olarak artış trendi göze çarparken, Ekonomik Endeksin oldukça istikrarsız geliştiği, ancak, bu istikrarsızlığın küçük bir aralık (0.338-0.597) içinde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır.

Ekonomik Endeks 1985 yılında 0.338 değerinden 1999 yılında 0.597’e ulaşmıştır. Bunun Türkiye gibi dünyanın gelişen piyasalarında (emerging markets) yer alan bir ülke için çok büyük bir başarı olmadığı söylenebilir. Gelişen piyasalar içinde yer alan ülkeler, ekonomik göstergelerdeki iyileşmeye paralel olarak, dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının yurt içi piyasaları canlandırmasını, üretim ve istihdam hacmini artırmasını beklemektedir. Böylece bu ülkelerde, milli gelirin ve üretim hacminin hızlı bir şekilde artması sonucu, refah düzeyinin de yükseleceği varsayılmaktadır. Ekonomik Endeks ve bu endeksin göstergelerindeki iyileşmeler, insani kalkınmayı ve yaşamın yetkinliğini yükselten önemli bir göstergedir.

Ancak, Türkiye’de sıklıkla yaşanan ekonomik krizler ve genel ekonomik istikrarsızlık ekonomik kalkınma performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Sosyal ve politik göstergelerle karşılaştırıldığında, 1985-1999 yılları itibariyle Türkiye’de Ekonomik Endeks başarısının düşük olduğu görülmektedir. Özellikle, 1990’lı yıllarda yatırımlarda ve istihdamda azalma, dış ve iç borçlanmada artış ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan, dış ticaret açıkları büyümeye devam etmiştir. Sonuç olarak, kişi başına gelir düzeyinde genel bir artış görülse de ekonomideki diğer olumsuzluklar performansı düşürmüştür.

2.7.1.3. Türkiye’nin 1985-1999 Dönemine İlişkin Sosyal Endeks Hesaplaması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi


Sağlık ve Eğitim Endekslerinin aritmetik ortalaması ile elde edilen Sosyal Endeks, 1985-1999 döneminde genel bir artış trendi göstermiştir. 1985 yılında 0.009 olarak gerçekleşen Sosyal Endeks değeri 1998 yılında en üst düzeyine, yani 0.873 değerine ulaşmıştır. Ancak, Ekonomik Endekste yaşandığı gibi, 1999 yılında Sosyal Endekste de bir düşüş ortaya çıkmış ve endeks değeri 0.848’e gerilemiştir (Şekil 29).

Şekil 29. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Sosyal Endeks Trendi





Kaynak: Çizelge 57’den alınan verilerle hazırlanmıştır.

Analize dahil edilen 15 yıl içinde, Sosyal Endeksin 1994, 1995 ve 1999 yıllarında düşüş gösterdiği ortaya çıkmıştır. 1994 ve 1995 yıllarında kamunun eğitim harcamalarındaki kısıtlamaya paralel olarak Eğitim Endeksi büyük ölçüde azalmıştır. Bu nedenle, Sosyal Endeksin değeri söz konusu yıllarda düşmüştür. 1985-1999 döneminde Sosyal Endeks, ekonomik gelişmelerden etkilenmiştir. Örneğin, 1988-1989 yılları arasında çok az bir artış görülmüştür. Buna karşılık, 1989-1990 yılları arasında çok hızlı yükselme olmuş, bu artış 1993 yılına kadar devam etmiştir. 1994 yılında ise ekonomik krizle birlikte yurt içi yatırımların GSMH’ya oranının bir önceki yıla göre önemli miktarda azalması ve kamu harcamalarının kısıtlanması Sosyal Endeksi olumsuz yönde etkilemiştir. Benzer şekilde, 1999 yılında da Sosyal Endeksin önemli oranda gerilediği gözlenmektedir.



Çizelge 57. Türkiye’de 1985-1999 Yılları İtibariyle Sosyal Endeks ve Bileşenlerinin Değerleri

Yıllar

Sağlık Endeksi

Eğitim Endeksi

Sosyal Endeks

1985

0.000

0.019

0.009

1986

0.039

0.109

0.074

1987

0.123

0.157

0.140

1988

0.207

0.180

0.194

1989

0.257

0.177

0.217

1990

0.464

0.422

0.443

1991

0.515

0.548

0.531

1992

0.625

0.702

0.663

1993

0.753

0.761

0.757

1994

0.784

0.720

0.752

1995

0.789

0.662

0.725

1996

0.795

0.668

0.731

1997

0.801

0.733

0.767

1998

0.931

0.816

0.873

1999

0.863

0.834

0.848

Kaynak: DİE ve DPT yayınlarından ve Uluslararası İnsani Kalkınma Raporlarından yararlanılarak hesaplanmıştır. Ayrıntılı bilgi Ek 2 ve 3’de yer almaktadır.

Bu analizde sosyal kalkınmanın ölçütü olarak kullandığımız Sosyal Endeks, 1985-1999 döneminde istikrarlı ve sürekli bir artış göstermiştir. Sosyal Endeks 1985 yılında 0.009’dan 1999 yılında 0.848’e kadar yükselmiştir (Çizelge 57). Sonuç olarak, Türkiye’nin eğitim ve sağlık göstergelerinde, son 15 yılda büyük bir ilerleme olduğu söylenebilir.

Bu çalışmada, sosyal kalkınmanın bileşenleri olarak kabul edilen Sağlık ve Eğitim Endekslerinin 1985-1999 dönemine ait göstergeleri biraz daha detaylı bir şekilde incelenecektir.

a. Sağlık Endeksi

Türkiye’de 1985-1999 yılları arasında Sağlık Endeksi düzenli bir artış göstermiştir. Bu artışın Türkiye’nin sosyal kalkınma performansına pozitif bir katkısı olmuştur. Sağlık Endeksi 1985 yılında 0’dan 1999 yılında 0.863 değerine yükselmiştir. Yalnızca 1999 yılında genel ekonomik kriz çerçevesinde kamunun sağlık harcamalarındaki düşüş nedeniyle Sağlık Endeksi 0.931’den 0.863’e düşmüştür. Şekil 30’da Sağlık Endeksinin 1985-1999 dönemine ait trendi gösterilmiştir.

Şekil 30. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Sağlık Endeksi Trendi



Kaynak: Çizelge 58’den alınan verilerle hazırlanmıştır.

Sağlık Endeksi, doğumda yaşam beklentisi, kişi başına düşen doktor sayısı ve kamunun sağlık harcamaları göstergeleri kullanılarak hesaplanan üç endeksin aritmetik ortalaması ile elde edilmektedir. Çizelge 58’de bu üç endeks ve ortalama Sağlık Endeksi değerleri verilmiştir.



Çizelge 58. Türkiye’nin 1985-1999 Yılları İtibariyle Sağlık Endeksi

Yıllar

Doğumda Yaşam Beklentisi (yıl)

Yaşam Beklentisi Endeksi

Kişi Başına Düşen Doktor Sayısı (her 1,000 kişiye)

Doktor Sayısı Endeksi

Kamunun Sağlık Harcamaları /GSMH (%)

Sağlık Harcamaları Endeksi

Sağlık Endeksi

1985

64

0.000

72

0.000

1.3

0.000

0.000

1986

64.6

0.118

72

0.000

1.3

0.000

0.039

1987

65.1

0.216

74

0.037

1.5

0.118

0.123

1988

65.6

0.314

79

0.130

1.6

0.176

0.207

1989

64.6

0.118

85

0.241

2

0.412

0.257

1990

66.7

0.529

90

0.333

2.2

0.529

0.464

1991

66.9

0.569

93

0.389

2.3

0.588

0.515

1992

67.2

0.627

98

0.481

2.6

0.765

0.625

1993

67.4

0.667

104

0.593

3

1.000

0.753

1994

68.2

0.824

110

0.704

2.7

0.824

0.784

1995

68.5

0.882

114

0.778

2.5

0.706

0.789

1996

68.8

0.941

115

0.796

2.4

0.647

0.795

1997

69

0.980

117

0.833

2.3

0.588

0.801

1998

69

0.980

119

0.870

2.9

0.941

0.931

1999

69.1

1.000

126

1.000

2.3

0.588

0.863

Kaynak: DİE ve DPT yayınlarından ve Uluslararası İnsani Kalkınma Raporlarından yararlanılarak hesaplanmıştır. Ayrıntılı bilgi Ek 2’de yer almaktadır.

Türkiye’de 1985-1999 yılları arasında, doğumda yaşam beklentisi ve kişi başına düşen doktor sayısı küçük oranlarda, ancak, sürekli bir artış göstermiştir. Örneğin, doğumda yaşam beklentisi 1985 yılında 64 yıl iken, 1999 yılında 69.1 yıla yükselmiştir. Kişi başına düşen doktor sayısı ise, 1985 yılında 72 kişiden, 1999 yılında 126 kişiye yükselmiştir. Kamunun sağlık harcamalarının GSMH’ya oranı, 15 yıllık dönem içinde istikrarsız bir dağılım göstermiştir. 1985 yılından 1993 yılına kadar kamunun sağlık harcamalarını giderek artırdığından söz edebiliriz. Ancak, 1994 yılından bu yana sağlık harcamalarının azaldığı görülmektedir. (Çizelge 58). 5 Nisan 1994 ekonomik krizi ve kriz sonrasında uygulanan İstikrar Politikaları çerçevesinde kamunun harcamaları büyük ölçüde kısılmıştır. Bu doğrultuda, sağlık harcamalarına verilen önem de azalmıştır. Yalnızca 1998 yılında kamunun sağlık harcamalarının, son 15 yılın maksimum değerine yaklaşan bir orana ulaştığı, ancak, 1999 yılından sonra tekrar düşüşe geçtiği görülmektedir (Çizelge 58).

En temel yaşam haklarından biri olan sağlık hakkını korumak ve sağlık hizmetlerinden yoksun bireylerin sağlık güvencesine kavuşmasını sağlamak öncelikle devletin görevidir. Türkiye’de devlet sağlık gereksinimlerini karşılama konusunda çok yetersiz kalmaktadır. Kamunun sağlık harcamaları diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Bu bağlamda, nitelikli eleman yetiştirmek, kaliteli hizmet sunmak zorlaşmaktadır. Diğer taraftan, Türkiye’de verilen sağlık hizmetleri açısından kırsal-kentsel kesimler arasında büyük farklılıklar söz konusudur. 1985-1999 yılları arasında sağlık sektöründe ciddi başarılar sağlanmasına rağmen, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, bu gelişmenin yetersiz olduğu görülmektedir. Bu konudaki detaylı bilgi çalışmamızın ikinci bölümünde verilmiştir.

b. Eğitim Endeksi

Türkiye’de 1985-1999 yılları arasında, Eğitim Endeksi önemli oranda artmıştır. Eğitim alanında kullanılan göstergelerdeki ve eğitim endeksindeki artışın, Türkiye’nin sosyal kalkınma performansına pozitif bir katkısı olduğu düşünülmektedir. Eğitim Endeksi 1985 yılında 0.019’dan 1999 yılında 0.834 değerine yükselmiştir. Şekil 31’de Eğitim Endeksinin 1985-1999 dönemine ait trendi gösterilmiştir.

Şekil 31. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Eğitim Endeksi Trendi



Kaynak: Çizelge 59’dan alınan verilerle hazırlanmıştır.

Eğitim Endeksi 1985-1999 yılları arasında genel olarak artış göstermiştir. Yalnızca 1989, 1994 ve 1995 yıllarında bir düşüş yaşanmıştır. 1989 yılında kamunun eğitim harcamalarının kısılması ile birlikte Eğitim Endeksinde bir düşüş ortaya çıkmıştır. 1994 yılında ekonomik krizin etkisiyle kamu harcamalarının yeniden uzun süreli bir düşüş trendine girmesi, Türkiye’nin eğitim alanındaki performansını kötüleştirmiştir. Ancak, son yıllarda yurt çapında gerçekleştirilen, okuryazarlık ve sekiz yıllık zorunlu eğitime katılım ve benzeri konulardaki yoğun çalışmalar Türkiye’nin bu konuda önemli ilerlemeler kaydetmesine neden olacaktır.



Çizelge 59. Türkiye’nin 1985-1999 Yılları İtibariyle Eğitim Endeksi

Yıllar

Yetişkin Okuryazar Oranı (%)

Yetişkin Okuryazar Endeksi

Bileşik Okullaşma Oranı (%)

Okullaşma Endeksi

Kamunun Eğitim Harcamalar/GSMH (%)

Eğitim Harcamaları Endeksi

Eğitim Endeksi

1985

77.3

0.000

47.3

0.000

1.2

0.056

0.019

1986

78.9

0.222

48.9

0.106

1.1

0.000

0.109

1987

78.9

0.222

50.2

0.192

1.2

0.056

0.157

1988

78.9

0.222

49.6

0.152

1.4

0.167

0.180

1989

78.9

0.222

50.3

0.199

1.3

0.111

0.177

1990

80.5

0.444

51.3

0.265

2.1

0.556

0.422

1991

81.4

0.569

52.6

0.351

2.4

0.722

0.548

1992

81.9

0.639

55.2

0.523

2.8

0.944

0.702

1993

81.1

0.528

58.7

0.755

2.9

1.000

0.761

1994

81.6

0.597

60

0.841

2.4

0.722

0.720

1995

82

0.653

62.4

1.000

1.7

0.333

0.662

1996

82.5

0,722

61.6

0.947

1.7

0.333

0.668

1997

83

0.792

61

0.907

2

0.500

0.733

1998

84

0.931

61

0.907

2.2

0.611

0.816

1999

84.5

1.000

61.6

0.947

2.1

0.556

0.834

Kaynak: DİE ve DPT yayınlarından ve Uluslararası İnsani Kalkınma Raporlarından yararlanılarak hesaplanmıştır. Ayrıntılı bilgi Ek 3’de yer almaktadır.

Eğitim Endeksi, yetişkin okuryazar oranı, bileşik okullaşma oranı ve kamunun eğitim harcamalarının GSMH’ya oranının ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. Türkiye’de yetişkin okuryazar oranı, 1985 yılından bu yana gerçekleştirilen kampanyalara paralel olarak artış göstermiştir. Yetişkin okuryazar oranı 1985 yılında %77.3 iken, 1999 yılında 84.5’e yükselmiştir. Diğer taraftan, bileşik okullaşma oranında da bir iyileşme söz konusudur. Sekiz yıllık zorunlu eğitimle birlikte ilkokul düzeyinde okullaşma oranının azalması, buna karşılık, eğitimde okul ömür süresinin artması beklenmektedir. Kamunun eğitim harcamalarının GSMH’ya oranı, ekonomik konjonktüre paralel olarak 1989 yılında ve 1994 yılından sonra düşüş göstermiştir. Kamunun eğitim harcamaları, 1985 yılında %1.2’den 1999 yılında %2.1’e yükselmiştir (Çizelge 59). Bu oranın artması iyi bir gelişmedir. Ancak, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’deki eğitim harcamalarının çok yetersiz boyutlarda olduğu göze çarpmaktadır.

Türkiye’de eğitim alanında büyük yetersizlikler söz konusudur. Eğitim sisteminin niteliği halen tartışmalıdır. Bunun yanında nitelikli eleman ve bina, araç, gereç yetersizliği, bölgeler arasında önemli farklılıklar yaşanması, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamaması önemli sorunlardan birkaçıdır. Buna karşılık, eğitime ve beşeri sermayeye verilen önem her geçen gün artmaktadır. Devlet, sivil toplum kuruluşları ve gönüllüler işbirliği halinde hareket etmekte ve kampanyalar düzenlemektedir. Giderek artan genç nüfus ve buna paralel olarak artan gereksinimler nedeniyle büyük yatırımlara gereksinim duyulmaktadır. Ancak, yaşanan ekonomik krizler bu yatırımların aksamasına neden olmaktadır. Türkiye’deki eğitim sisteminin yapısı ikinci bölümde daha detaylı biçimde incelenmiştir.

2.7.1.4. Türkiye’nin 1985-1999 Dönemine İlişkin Politik Endeks Hesaplaması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi


Türkiye’nin 1985-1999 yılları arasında Politik Endeks değerleri 1987 yılı hariç sürekli artış göstermiştir. 1985 yılında 0.195 olan Politik Endeks, 1999 yılında 1’e kadar yükselmiştir. 1987 yılındaki düşüş, kadınların parlamentodaki sandalye sayısının azalmasından kaynaklanmaktadır. 1990’lı yılların sonunda, imzalanan sözleşme sayısındaki artış ve parlamentodaki kadın sayısının yükselmesi sonucunda Politik Endeksin değeri giderek yükselmiştir (Şekil 32). Politik Endeksin trendi Ekonomik ve Sosyal Endeksten daha bağımsız bir şekilde değişmiştir. Bunun nedeni kullanılan göstergelerin ekonomik ve sosyal değerlere bağlı olmamasıdır.

Şekil 32. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Politik Endeks Trendi





Kaynak: Çizelge 60’dan alınan verilerle hazırlanmıştır.

Politik Endeksin son 15 yıl içinde iyileştiği ve endeks değerinin 1999 yılında 1’e kadar yükseldiği görülmektedir. Ancak, uluslararası bir karşılaştırma yapıldığında bu iyileşmenin çok yetersiz olduğu görülmektedir. Örneğin, BM’in temel insan hakları sözleşmelerinin 6’sından yalnızca 3’ü imzalanmıştır. Bununla birlikte, kadınların parlamentodaki sandalye sayısı yalnızca %4.2’dir (Çizelge 60). bu dünya standartlarında oldukça düşük bir rakamdır ve Türkiye’de kadınların karar mekanizmalarına katılımının ne kadar yetersiz olduğunun bir göstergesidir.



Çizelge 60. Türkiye’nin 1985-1999 Yılları İtibariyle Politik Endeks ve Bileşenlerinin Değerleri

Yıllar

BM’in İnsan Hakları Sözleşmelerini Onay Durumu

İnsan Hakları Endeksi

ILO’nun Çalışma Hakkı Sözleşmelerini Onay Durumu

Çalışma Koşulları Endeksi

Kadınların Parlamentodaki Sandalye Sayısı

Parlamento Endeksi

Politik Endeks

1985

1

0

4

0.000

3

0.586

0.195

1986

1

0

4

0.000

3

0.586

0.195

1987

1

0

4

0.000

1.3

0.000

0.000

1988

2

0.500

4

0.000

1.3

0.000

0.167

1989

2

0.500

4

0.000

1.3

0.000

0.167

1990

2

0.500

4

0.000

1.3

0.000

0.167

1991

2

0.500

4

0.000

1.8

0.172

0.224

1992

2

0.500

4

0.000

1.8

0.172

0.224

1993

2

0.500

5

0.333

1.8

0.172

0.335

1994

2

0.500

5

0.333

1.8

0.172

0.335

1995

3

1

5

0.333

2.4

0.379

0.571

1996

3

1

5

0.333

2.4

0.379

0.571

1997

3

1

5

0.333

2.4

0.379

0.571

1998

3

1

7

1.000

2.4

0.379

0.793

1999

3

1

7

1.000

4.2

1.000

1.000

Kaynak: DİE ve DPT yayınlarından ve Uluslararası İnsani Kalkınma Raporlarından yararlanılarak hesaplanmıştır. Ayrıntılı bilgi Ek 4’de yer almaktadır.

Politik Endeks ölçümünde, BM’in insan hakları sözleşmelerini ve ILO’nun çalışma hakkı sözleşmelerini onay durumu ile kadınların parlamentodaki sandalye sayısı kullanılarak hesaplanan endekslerin aritmetik ortalaması alınmıştır. Türkiye 1985 yılında altı adet insan hakkı sözleşmesinden yalnızca birini onaylamışken, 1999 yılında 3 sözleşmeye taraf olmuştur. Kişisel ve Politik Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme ya da bir diğer adıyla İkiz Sözleşmeler 2001 yılında imzalanmış, ancak henüz onaylanmamıştır. Buna karşılık, Tüm Irk Ayrımcılığı Biçimlerinin Kaldırılması Uluslararası Sözleşmesi’ne taraf olunmamıştır. Diğer taraftan, Türkiye ILO’nun çalışma haklarına ilişkin yedi sözleşmesinin tamamını onaylamıştır. Kadınların parlamentodaki sandalye sayısı ise 1985 yılında %3’den 1999 yılında %4.2’ye yükselmiştir. Bu oran 1987-1990 yılları arasında %1.3’e kadar düşmüştür.

Kullanılan değişkenlere bağlı olarak Türkiye’nin politik alanda önemli bir ilerleme gösteremediği söylenebilir. Türkiye’de insan haklarına duyulan saygı oldukça yetersizdir. Özellikle, bu konudaki mevcut yasalar tartışmalıdır. Türkiye onayladığı uluslararası sözleşmelere birçok çekince getirmiştir. Bazı durumlarda da, Türkiye’nin onayladığı sözleşmelerin uygulamaya aktarılamadığı konusunda tartışmalar olmuştur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne bu yönde birçok başvuru yapılmıştır.

Türkiye, AB’ne aday ülke olarak birçok kriteri yerine getirmek zorundadır. Bu nedenle, son yıllarda AB standartlarına uyum için bazı düzenlemeler yapılmaktadır.

Diğer taraftan, Türkiye’de kadınların politikaya ve karar mekanizmalarına katılımı çok yetersizdir. Bu durum, Türkiye’de kadın haklarının savunulması açısından sorun yaratmaktadır. Son dönemde Medeni Kanun’da gerçekleştirilen değişiklikler bu sorunları bir ölçüde gidermeyi amaçlamaktadır. Ancak, uygulamaya tam olarak aktarılması için uzun bir süreç gerekmektedir. Türkiye’de insan hakları ve insani kalkınma ilişkisi ve bu yöndeki gelişmeler, ikinci bölümde ayrıntılı olarak incelenmiştir.

2.7.1.5. Türkiye’nin 1985-1999 Dönemine İlişkin Yaşamın Yetkinliği Endeksi Hesaplaması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi


Bu çalışmada genel olarak insani kalkınma politikaları incelenmiştir. Bu bağlamda, dünya çapında ve Türkiye’de gerçekleştirilen çabalar irdelenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın Türkiye boyutunda, insan merkezli kalkınma yaklaşımları kapsamında 1985-1999 yılları itibariyle YYE hesaplanmaya çalışılmıştır. Bu ölçüm, önceki bölümde detaylı olarak analiz edilen ekonomik, sosyal ve politik endekslerin aritmetik ortalamasıdır. Türkiye’de söz konusu yıllar arasında genel bir iyileşme ve endeks artışı olduğu Şekil 33’den rahatlıkla görülebilmektedir. YYE 1985 yılında 0.181 iken 1999 yılında 0.815’e yükselmiştir. Yalnızca 1987, 1989 ve 1994 yıllarında endeksin değerinde bir miktar düşüş ortaya çıkmıştır.

Şekil 33. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Yaşamın Yetkinliği Endeksi Trendi





Kaynak: Çizelge 61’den alınan verilerle hazırlanmıştır.

YYE’nde 1987 yılındaki düşüşün nedeni Politik Endeksin azalmasıdır. 1987 yılında Türkiye’de kadınların parlamentodaki sandalye sayısı %3’den %1.3’e düşmüştür. Diğer taraftan, YYE 1988 yılında 0.287 iken, 1989 yılında 0.267’e kadar azalmıştır. Bu azalmanın nedeni ekonomideki genel durgunluktur. Benzer şekilde, 1994 yılında ekonomik ve sosyal performansın kötüleşmesi YYE’nin azalmasına yol açmıştır. Endeks değeri 1993 yılında 0.565 iken, 1994 yılında 0.551’e düşmüştür (Çizelge 61).



Çizelge 61. Türkiye’nin 1985-1999 Yılları İtibariyle Yaşamın Yetkinliği Endeksinin ve Bileşenlerinin Değerleri

Yıllar

Ekonomik Endeks

Sosyal Endeks

Politik Endeks

YYE

1985

0.338

0.009

0.195

0.181

1986

0.422

0.074

0.195

0.230

1987

0.471

0.140

0.000

0.204

1988

0.500

0.194

0.167

0.287

1989

0.418

0.217

0.167

0.267

1990

0.535

0.443

0.167

0.381

1991

0.546

0.531

0.224

0.434

1992

0.510

0.663

0.224

0.466

1993

0.602

0.757

0.335

0.565

1994

0.567

0.752

0.335

0.551

1995

0.623

0.725

0.571

0.640

1996

0.641

0.731

0.571

0.648

1997

0.652

0.767

0.571

0.663

1998

0.658

0.873

0.793

0.775

1999

0.597

0.848

1.000

0.815

YYE, UNDP’nin hesapladığı HDI’ne yeni bir bakış açısı getirmekte ve kalkınmanın farklı boyutlarını kapsamaktadır. HDI yaşam beklentisi, eğitim ve gelir düzeyindeki kazanımları yansıtmaktadır. Buna karşılık, YYE’nde dış borç, ithalat, işsizlik ve bağımlılık gibi kalkınmaya olumsuz etkide bulunabilen yoksunluklar da yer almaktadır. Söz konusu kayıplar özel bir yöntemle hesaplanarak endeksin 0 ile 1 arasında bir değer alması sağlanmıştır. YYE, Türkiye’nin kalkınma performansının değerlendirilmesinde önemli bilgiler sunabilir. Ancak, kalkınma sürecinin tamamını başarıyla yansıtabilmesi mümkün olmayabilir. Böyle bir çalışma oldukça kapsamlı ve karmaşık bir hesaplama gerektirmektedir. Aynı zamanda, belli bir zaman sürecinde tüm ülkeler için veri bulmak oldukça güçtür.

Şekil 34. 1985-1999 Yılları İtibariyle İnsani Kalkınma ve Yaşamın Yetkinliği Endeksi Trendleri



Şekil 34’de 1985-1999 dönemi için özel olarak hesaplanan İnsani Kalkınma ve Yaşamın Yetkinliği Endekslerinin yıllar itibariyle aldığı değerler gösterilmektedir. Her iki endeks incelendiğinde, Türkiye’nin kalkınma performansının benzer bir gelişme gösterdiği izlenmektedir.

YYE ekonomik, sosyal ve politik ilerlemeyi göstermektedir. Bu bağlamda, Ekonomik, Sosyal ve Politik Endekslerin aritmetik ortalaması bu yeni endeksi vermektedir. Her üç endeksin ölçümünde bireysel ve ulusal düzeyde iyileşmeleri, kazanımları ve yoksunlukları yansıtan göstergeler kullanılmaya çalışılmıştır. Türkiye’de analize dahil edilen 1985-1999 yılları arasında, Ekonomik, Sosyal ve Politik Endeks ve bu endekslerin göstergelerinde genel bir iyileşme kaydedilmiştir. Dış borç ve ithalat oranlarındaki artışa karşılık gelir, ihracat, yatırım ve demografik bağımlılık oranları söz konusu dönemde yükselmiş ve olumsuzluklar büyük oranda giderilmiştir. Sosyal Endeksi oluşturan eğitim ve sağlık göstergelerinde çok hızlı olmasa da önemli oranda yükselme gerçekleşmiştir. Sosyal Endeksin daha hızlı yükselmesi için, kamunun sosyal harcamalara daha fazla pay ayırması gerekmektedir. Politik Endeks 1985-1999 döneminde artmıştır, ancak bu artışın Türkiye gibi bir ülke için daha fazla olması beklenmektedir.

Sonuç olarak, Türkiye’de, kalkınmanın birçok boyutunu içeren YYE, 1985 yılında 0.181’den 1999 yılında 0.815 değerine yükselmiştir. Bu durum, Türkiye’de yaşam standardının ve refah düzeyinin büyük oranda iyileştiğini göstermektedir. Bu durum, geleceğe dönük beklentileri olumlu yönde etkilemektedir. Türkiye’nin ilerki yıllarda yüksek düzeyde kalkınma performansı gösteren ülkeler arasında yer alma olasılığı vardır. Ancak, dünyanın gelişen piyasalarından biri olan Türkiye, ulusal ve uluslararası düzeyde ortaya çıkan dalgalanmalardan olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu olumsuzluğun kalkınma performansını düşürme olasılığı yüksektir.


2.7.1.6. Türkiye’nin 1985-1999 Dönemine İlişkin Ekonomik-Sosyal Endeks Hesaplaması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi


Bu çalışmada, ekonomik, sosyal ve politik ilerlemeyi kapsayan YYE ölçümüne ek olarak on üç adet göstergeyi içeren Ekonomik-Sosyal Endeks hesaplaması gerçekleştirilmiştir. Bu hesaplama, Politik Endeksin gösterge seçiminde ortaya çıkan kısıtların, sonucu etkileyeceği kaygısı ile gerçekleştirilmiştir. Ekonomik-Sosyal Endeksi oluşturan göstergelerin, bir ülkenin kalkınma performansının değerlendirilmesinde önemli olduğu kabul edilmiştir.

Şekil 35. Türkiye’nin 1985-1999 Döneminde Ekonomik-Sosyal Endeks Trendi



Şekil 35’de Türkiye’nin 1985-1999 yılları arasında Ekonomik-Sosyal Endeks değerleri verilmiştir. Endeks 1985 yılında 0.174 iken 1999 yılında 0.723’e yükselmiştir. Ekonomik-Sosyal Endeks, ekonomik kriz dönemlerindeki (1989, 1994 ve 1999) azalma dışında genel olarak yükselme eğilimindedir.

Şekil 36. 1985-1999 Yılları İtibariyle Yaşamın Yetkinliği Endeksi ve Ekonomik-Sosyal Endeks Trendleri



YYE ile Ekonomik-Sosyal Endeksin yıllar itibariyle değişimi birbirine paralellik göstermektedir. Bu nedenle, Türkiye için yapılan kalkınma analizinde, Politik Endeksin sonucu önemli oranda değiştirmediği söylenebilir.

Ekonomik-Sosyal Endeks, Türkiye’nin kalkınma sürecindeki başarılarının değerlendirilmesi açısından önemli bir ölçüttür. Bu endeksin değerindeki artış, genel olarak Türkiye’nin hızlı bir ilerleme sağladığını göstermektedir. Ancak, UNDP’nin 1999 yılı itibariyle yaptığı insani kalkınma sıralamasında Türkiye 162 ülke arasında 82. sırada yer almıştır. (UNDP, 2001(a): 142). Türkiye orta düzeyde insani kalkınma performansı gösteren ülkelerden biridir. Türkiye için bu yeterli bir performans değildir. Bu nedenle, ekonomik göstergelerdeki iyileşmenin yanında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi amaçlanmalı ve verimli sosyal harcamalara öncelik verilmelidir.


Yüklə 3,49 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   65




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin