İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip


V- BORÇTAN KURTULMA DAVASININ SONUÇLARI



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə44/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   111

V- BORÇTAN KURTULMA DAVASININ SONUÇLARI:

A- Hükümden önceki sonuçları:

a) Süresi içinde, gerekli teminat yatırılarak açılan borçtan kurtulma davası ile, -daha önce borçlunun icra dairesine süresinde yaptığı itirazla durmuş olan (İİK. mad. 66)- icra takibi durmaya devam eder.

b) Takip durmaya devam ettiği için, daha önce -icra mahkemesinin verdiği itirazın geçici olarak kaldırılması kararından sonra- alacaklı, borçlunun mallarına «geçici haciz» (İİK.mad.69/I) koydurmuşsa, süresinde açılan bu dava ile, geçici haczin, kesin hacze dönüşmesi -dava sonuna kadar- ertelenmiş olur.

c) Borçlunun daha önce ödemeye mahkûm olduğu «para cezası»nın (mad. 68a/VI) ve «tazminat»ın (mad. 68a/VIII) tahsili, açılan bu davanın sonuna kadar ertelenir.

İcra takibinin durması (daha doğrusu durmaya devam etmesi için) mahkemenin ayrıca -olumsuz tesbit davasından (İIK. mad. 72/II, III) farklı olarak- bu konuda «karar» (ihtiyati tedbir kararı) vermesine gerek yoktur. Borçtan kurtulma davasının -teminat yatırılarak- açılması ile, icra takibi kendiliğinden durur (daha doğrusu, durmaya devam eder).[52]Açılan borçtan kurtulma davasına rağmen, icra dairesinin takibi durdurmaması halinde, borçlu davacı, şikayet yolu ile icra mahkemesinden «takibin durdurulması» doğrultusunda karar alabilir.[53]



B- Hükümden sonraki sonuçları:

Borçtan kurtulma davası sonucunda, mahkemenin vereceği karar, taraflar bakımından maddi anlamda “kesin hüküm” (HMK. mad. 303) teşkil eder.

Borçtan kurtulma davası sonucunda verilen hükümle, taraflar arasındaki hukuki ilişki, maddi hukuk bakımından da kesin olarak karara bağlanır. Verilen hüküm taraflar arasında maddi anlamda «kesin hüküm» (HMK. mad. 303) niteliğini taşır. Eğer, borçtan kurtulma davası, borçlunun (davacının) gerekli güvenceyi göstermemiş olması nedeniyle red edilmişse (İİK. mad. 69/II), kesin hüküm sadece yeni bir “borçtan kurtulma” davası için var olur. Yoksa bu durum, borçlunun “olumsuz tesbit” ya da “geri alma” davası açmasına engel olmaz.[54]

a) Davayı borçlu (davacı) kazanırsa;

aa- Alacaklının başlattığı icra takibi hükümsüz hale gelir. Eğer daha önce borçlunun malları üzerine «geçici haciz» konulmuşsa, bu haczin kaldırılması gerekir.

bb- Mahkemenin davacı - borçlu lehine, «dava konusu (borçlunun borçlu olmadığı tesbit edilen) meblağın “yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere bir tazminata” hükmetmesi gerekir.

Ayrıca belirtelim ki; buradaki %20 tazminat 05.07.2012 tarihinden önce %40 oranında idi. Bu nedenle; “05.07.2012 tarihinden önce başlamış olan icra takiplerine ilişkin açılmış olan borçtan kurtulma davası, 05.07.2012 tarihinden sonra sonuçlansa dahi” mahkemece dava sonunda “%40’dan aşağı olmamak üzere” tazminata hükmedilmesi gerekir.[55]



Bir görüşe göre[56] bu tazminata hükmedilebilmesi için borçlunun «dava dilekçesinde» buna hükmedilmesini talep etmiş olması gereklidir. Yani, mahkemece doğrudan doğruya, istem olmadan bu tazminata hükmedilemez. Katıldığımız diğer bir görüşe göre[57] ise, kanun burada -İİK. mad.67/II, 72/V’den farklı olarak- «istem koşulu»na açıkça yer vermemiştir. Bu nedenle, mahkemece bu tazminata doğrudan doğruya (re’sen) hükmedilir.

U y g u l a m a d a, bu konu ile ilgili olarak karşımıza şöyle bir hukuki sorun çıkmaktadır: Açılan borçtan kurtulma davasının kabulü halinde, “olumsuz tesbit davaları”nın kabulü halinde olduğu gibi, davacı borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için, «borçluyu borçtan kurtarma davasını açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetle olduğunun anlaşılmış olması» da gerekli midir? Yani bu davanın hukukî niteliği bir «olumsuz tesbit davası» (İİK. mad. 72) olduğu için[58] davanın davacı lehine sonuçlanması halinde, davacı lehine tazminata hükmedilebilmesini «takibin haksız ve kötüniyetle yapılmış olması» koşuluna bağlayan İİK. mad. 72/V hükmü[59] burada da kıyasen uygulanacak mıdır? Kanımızca İİK. mad. 69/V’de mutlak olarak «davada haksız çıkan tarafın tazminat ödemeye mahkûm edileceği» belirtilmiş olduğundan, borçtan kurtulma davasının davacı borçlu lehine sonuçlanması halinde, ayrıca davalı alacaklı tarafından yapılmış olan icra takibinin «haksız ve kötüniyetle olduğu»nun kanıtlanmasına gerek yoktur...



cc- Davayı kaybeden davalı - alacaklı, yargılama giderlerini -bu arada; davacı borçluya nisbî avukatlık ücretini- ödemeye mahkûm edilir.

Ancak, hemen belirtelim ki, icra takibinde bulunduğu sırada, alacaklının takibi haklı iken, sonradan meydana gelen bir nedenle -örneğin; borçlunun sonradan alacaklıya karşı devraldığı bir alacağa dayanarak, takas defini ileri sürmesi nedeniyle- borçlu, borçtan kurtulma davasını kazanmışsa, bu halde, yargılama masraflarından yine borçlu sorumlu olur. Bu durumda borçlu ayrıca, %20’den aşağı olmamak üzere bir tazminata da mahkûm edilir.[60]



dd- Davanın kabulüne ilişkin kararın kesinleşmesi ile, daha önce icra mahkemesi tarafından borçlu - davacı aleyhine hükmedilen «para cezası» ve «tazminat» kendiliğinden kalkar (mad. 68a/VI, VIII).

b) Davayı alacaklı (davalı) kazanırsa ;

aa-«İtirazın geçici olarak kaldırılması kararı» kesinleşir. Yani, «itirazın geçici olarak kaldırılması kararı», «kesin kaldırma»ya dönüşür ve alacaklı icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Bu kararla, evvelce konulan «geçici haciz»«kesin hacze» dönüştüğünden, alacaklı satış isteminde de bulunabilir. Borçtan kurtulma davasının reddine ilişkin kararın, davacı-borçlu tarafından temyiz edilmiş olması, alacaklının haciz istemesini (veya daha önce haciz yapılmışsa; satış istemesini) önlemez. Ancak, aleyhindeki hükmü temyiz etmiş olan borçlu, İİK. mad. 36 uyarınca teminat göstererek, Yargıtay’dan, «yürütmenin durdurulması» (tehiri icra) kararı alabilir.[61]

bb- Mahkemenin davalı-alacaklı lehine, borçlunun borçlu olduğu anlaşılan meblağın yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere, bir tazminata da -bir görüşe göre[62] kendiliğinden,bir görüşe göre[63] ise, cevap dilekçesinde alacaklı tarafından istenmiş olması koşuluyla- hükmetmesi gerekir (Böylece, borçtan kurtulma davasını kaybeden borçlu, ikinci kez %20 tazminata mahkûm olduğu için, alacaklıya neticede %80 tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü, daha önce icra mahkemesi de, «itirazın geçici olarak kaldırılması kararı» ile birlikte -alacaklının talebi üzerine- alacaklı lehine %20 tazminata hükmetmiştir...).

Bu madde gereğince %20’dan az olmamak üzere uygun bir tazminata hükmedilebilmesi için, “icra takibinin durmuş olması”[64] ve “davanın esasının incelenmesi” gerekir. «İlk duruşma gününe kadar gösterilmesi gereken güvence gösterilmediği için» dava reddedilirse, haklılık araştırılmadığı için bu tazminata hükmedilmez.[65] Aynı şekilde, “dava dilekçesinin iptali, görevsizlik ve yetkisizlik nedeniyle davanın reddi” halinde de, bu tazminata hükmedilemez.[66]



Borçtan kurtulma davası dolayısı ile, «alacaklıya yapılan geç ödemeden doğan zarar», maddede öngörülen tazminatla giderildiğinden, bu süre için ayrıca “faize” hükmedilmez.[67]

U y g u l a m a d a, bu konu ile ilgili olarak karşımıza şöyle bir hukukî sorun çıkmaktadır: Açılan borçtan kurtulma davasının reddedilmesi halinde“olumsuz tesbit davaları”nın reddedilmesi halinde olduğu gibi, davalı alacaklı lehine tazminata hükmedebilmek için, «borçlunun ‘takibin durması’ ya da ‘icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi’ konusunda, davaya bakan mahkemeden ihtiyati tedbir kararı almış olması» gerekli midir? Yani, bu davanın hukukî niteliği bir «olumsuz tesbit davası» olduğu için[68] davanın davalı alacaklı lehine sonuçlanması halinde, davalı lehine tazminata hükmedilmesini, «ihtiyati tedbir kararı alınarak takibin (ya da icra veznesindeki paranın ödenmesinin) durdurulmuş olması» koşuluna bağlayan İİK. mad.72/IV hükmü[69] burada da kıyasen uygulanacak mıdır? İlk bakışta; «buna gerek bulunmadığı, çünkü İİK. mad. 69/V’de mutlak olarak davadan haksız çıkan tarafın, bu tazminatı ödemeye mahkûm edileceğinin öngörüldüğü» düşünülebilir. Fakat, borçtan kurtulma davasının en önemli sonucunun «icra takibini durdurmak» olduğu hatırlanırsa, eğer açılan borçtan kurtulma davasına rağmen, alacaklı icra takibine devam etmişse -yani borçlu; açtığı borçlan kurtulma davasına rağmen icra takibini devam ettiren icra dairesinin bu işlemini  ş i k a y e t  etmemiş ya da yaptığı şikayet (her nasılsa) reddedilmişse- davanın daha sonra davacı borçlu aleyhine sonuçlanması (yani; davanın reddedilmesi halinde) davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmemesi gerekir. Çünkü, bu davanın açılmış olması icra takibini durdurmadığı için, alacaklının alacağına kavuşmasını geciktirmemiştir. Bu nedenle, kanımızca, eğer açılan borçtan kurtulma davasına rağmen, alacaklı takibe devam etmişse, neticede dava reddedilince, mahkemece davalı alacaklı lehine ayrıca tazminata hükmedilmemesi gerekir. İİK. mad. 69/V’de bu konuda mutlak bir ifade kullanılmış olması -yani, «açılan borçtan kurtulma davasının icra takibini durdurmuş olması halinde, davada haklı çıkan alacaklı lehine tazminata hükmedileceği»nin ayrıca açıklanmamış olması- bu görüşün kabulüne engel teşkil etmez. Çünkü, yasa koyucu, «borçtan kurtulma davasına rağmen takibin devam edeceğini» düşünmemiş, buna ihtimal vermemiştir. Borçtan kurtulma davası açmakta, davacı borçlunun «ilk» amacı, hakkındaki icra takibini «hemen» durdurmaktır. Borçtan kurtulma davasını açma imkanı borçluya bu amaçla tanınmıştır. Eğer davacı borçtan kurtulma davası açmasına rağmen, hakkındaki icra takibini durduramamışsa, açtığı borçtan kurtulma davasının herhangi bir «olumsuz tesbit davası»ndan hiçbir farkı kalmaz. Çünkü, borçlu -yedi günlük- süresi içinde, -%15 oranında- teminat göstererek borçtan kurtulma davası açınca, mahkemenin ayrıca karar (ihtiyati tedbir kararı) vermesine gerek kalmadan, icra takibi kendiliğinden durur. Halbuki, «olumsuz tesbit davası» açan borçlu ancak mahkemeden -«takibin durması» ya da «icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi» konusunda- ihtiyati tedbir kararı alabilirse, o zaman hakkındaki takibi durdurabilir.

Bu nedenle, açılan «borçtan kurtulma davası»na rağmen, her nasılsa, alacaklı icra takibine devam etmişse (borçlu, icra takibinin durmasını -şikayet yoluyla- sağlayamamışsa) davanın alacaklı lehine sonuçlanması (yani, davanın reddedilmesi) halinde, mahkeme tarafından davalı alacaklı lehine ayrıca tazminata da hükmedilmemesi gerekir. Bir olayda,11. Hukuk Dairesi, bu durumda mahkemece[70] verilen tazminat hükmünü  ö n c e[71]  onamış  s o n r a[72]  borçlunun karar düzeltme istemini kabul ederek, hükmü -kanımızca da isabetli olarak- bozmuştur...



cc- Davayı kaybeden davacı - borçlu, yargılama giderlerini -bu arada, davalı alacaklıya nisbî avukatlık ücretini- ödemeye mahkûm edilir. Ancak, dava “gerekli teminatın gösterilmemiş olması” nedeniyle red edilmişse, davalı yararına nisbi değil maktu avukatlık ücretine hükmedilir.[73]

dd- Davanın reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ile, daha önce icra mahkemesinde borçlu aleyhine hükmedilmiş olan «para cezası» (mad.68a/V) ve «tazminat» (mad. 68a/VIII) kesinleşir.

Böylece, icra mahkemesinde haksız çıkan ve hakkında «itirazın geçici olarak kaldırılması kararı» verilen borçlu, açtığı «borçtan kurtulma davası»nı kaybederse, iki kez ‘yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere’ tazminat ödemek zorunda kalacaktır...



VI- «İtirazın geçici olarak kaldırılması kararı»nın bu şekilde, borçluya tanıdığı «borçtan kurtulma davası» açabilme imkânı eleştirilmiş ve doktrinde[74] «itirazın geçici olarak kaldırılması kurumunun ilamsız icra sistemimizin amaçlarına aykırı olduğu» ileri sürülerek, kaldırılması önerilmiştir.

Gerçekten, ödeme emrine itirazın geçici olarak kaldırılması ve borçtan kurtulma davası nedeni ile alacaklının takip konusu yaptığı âdi (hususi) senet altındaki imza, borçlu tarafından inkâr edilince, «alacaklının, ilamsız icra prosedürü içinde çabuk ve basit şekilde alacağına kavuşabilmesi tamamen borçlunun takdirine bırakılmıştır. Çünkü, borçlu «itirazın geçici olarak kaldırılması» kararı üzerine süresi içinde «borçtan kurtulma davası» açarsa, bununla alacaklının alacağına kavuşması uzunca bir süre gecikmiş olacaktır. Davaların ne kadar uzun sürdüğü anımsanırsa, bunun, ilamsız icra takibine konu yapılan senet altındaki imzanın borçluya ait olduğunun icra mahkemesinde -hem de HMK.’daki hükümlere göre (İİK. mad. 68a/IV)- kanıtlanabilmesinin alacaklı için ne kadar sakınca ve gecikme doğuracağı kolaylıkla anlaşılır. Bu nedenle, ilamsız icra sisteminin çabuk ve basit bir şekilde işlemesini sağlamak için «itirazın geçici olarak kaldırılması» kurumunun ve bununla birlikte «borçtan kurtulma davası»nın İcra ve İflâs Kanunundan tamamen çıkarılması gerekir. Borçlunun, âdi (hususi) senet altındaki imzaya itiraz etmiş olması halinde, alacaklı icra mahkemesinden «itirazın kesin olarak kaldırılmasını» isteyebilmelidir.[75]



VII- 2.3.2005 tarihinde, 5311 sayılı Kanun ile, İİK. mad. 69/IV’de değişiklik yapılarak, bu maddede yer alan «kararı temyiz eden» ibaresi «karara karşı istinaf yoluna başvuran» şeklinde değiştirilmiştir.

Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemeleri Kanunu ile uyum sağlamak amacı ile yapılan bu değişiklik, Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemeleri kurulup faaliyete geçtikten sonra yürürlüğe girecektir (5311s. K. mad. 29).



[1] UYAR, T. İcra Hukukunda Borçtan Kurtulma Davası (Tür. Bar. Bir. D. 1990/4, s:584-600) – UYAR, T. İcra Hukukunda Borçtan Kurtulma Davası (Tür. Bar. Bir. D. 2005/58, s:323-339)

[2] YAZAR, Ö. İcra ve İflas Hukukunda İmzaya İtiraz ve İmzaya İtirazın Sonuçları, 2011, s:91 vd.

[3] UYAR, T. İcra Hukukunda Haciz, 2. Bası, s:6 vd.

[4] Bknz: 12. HD. 17.12.1979 T. 9392/9659

[5] KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, s:422 – KURU, B. Borçtan Kurtulma Davası (Ad. D. 1962/2, s:131) – KURU, B. İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı,  s:328 –ÜSTÜNDAĞ, S. İcra Hukuku Esasları, s:126 – PEKCANITEZ, H./ATALAY, O./ÖZKAN, M. S./ÖZEKES, M. İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, s: 232 – KİRAZ, T. Ö. Genel Haciz Yolu İle Takipte Ödeme Emrine İtirazın Kesin Kaldırılması, s:104

[6] Bknz: 11. HD. 21.4.1989 T. 2827/2412

[7] Ayrıntılı bilgi için bknz: YAZAR, Ö. age., s:106 vd.

[8] Bknz: 11. HD. 16.2.1988 T. 5799/872; Tic. D. 20.1.1959 T. 2648/182

[9] KURU, B. age. C:1, s:428 – AKYAZAN, S. İcra ve İflas Kanunundaki Yeni ve Değişik Hükümler Üzerinde İnceleme ve Açıklamalar, s:53

[10] Bknz: İİD. 10.4.1951 T. 1981/1997

[11] Bknz: TD. 20.1.1959 T. 2648/182

[12] KURU, B. age. C:1, s:428

[13] KURU, B. age. C:1, s:428 – ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:125

[14] Bknz: HGK. 21.06.1950 T. 4-33/37

[15]  Bknz: 11. HD. 21.12.1987 T. 5257/7405 – Karş: 19. HD. 11.11.1992 T. 10604/5853 

[16] KURU, B. age. C:1, s:428 – KURU, B. ag. El Kitabı, s:330

[17] Bknz: 11. HD. 30.3.1981 T. 1493/1373

[18] Bknz: 19. HD. 4.10.1995 T. 6717/7855; HGK. 21.6.1950 T. 4-33/37; İİD. 26.6.1950 T. 3042

[19] KURU, B. El Kitabı, s:239

[20] Bknz: 11. HD. 21.4.1989 T. 2827/2412

[21] KURU, B. age. C:1, s:429

[22] Bknz: İsv. Fed. Mah. 8.2.1947 T. (BGE. 73 III S:17-23) (Naklen; KURU, B. age. C:1, s:329, dipn. 3)

[23] Bknz: İİD. 11.10.1956 T. 4932/4931

[24] KURU, B. age. C:1, s:423

[25] Bknz: İsv. Fed. Mah. 3.9.1991 T. (BGE 117, III s:17 vd.) (Naklen; KURU, B. ag. El Kitabı, s:286, din. 2)

[26] KURU, B. age. C:1, s:423 – KURU, B. ag. El Kitabı, s:331

[27] Bknz: 11. HD. 23.10.1985 T. 5759/5536

[28] KURU, B. age. C:1, s:427

[29] Aynı görüşte: KURU, B. age. C:1, s:431

[30] Aynı doğrultuda: bknz: 15. HD. 9.5.1988 T. 1924/1895

[31] Karş: ÇATALKAYA, C./BANDAKÇIOĞLU, İ. İcra ve İflas Kanunu Şerhi, s:264

[32] Bknz: Millet Meclisi Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi: “Bu maddenin ikinci fıkrasına göre, borçtan kurtulma davasının dinlenebilmesi (mesmu olması) için, davacının ilk duruşma gününe kadar %15 teminat yatırmış olması şarttır. Davacı, engeç bu ilk duruşma gününde % 15 teminatı yatırmazsa, kendisine bunun için bir mühlet verilemeyecek ve davası ‘mesmu olmadığından’ reddolunacaktır. Davacı veya vekili arzu ve ihtiyarı dışında bir sebepten dolayı ilk duruşmaya gelmemiş ve eski hale getirme şartları da mevcutsa, davacı, eski hale getirme yoluna giderek bu talebinin kabulü halinde derhal teminatı yatırarak davaya devam edilmesini sağlayabilir. Bunun dışında ilk duruşma gününe kadar teminat yatırmamasının müeyyidesi kesindir; dava reddolunacaktır” (UYAR, T. Gerekçeli – İçtihatlı İcra ve İflas Kanunu Şerhi, C:1, s:795)

[33] POSTACIOĞLU, İ. İcra Hukukunun Esasları, s:225

[34] KURU, B. age. C:1, s:432

[35] Bknz: 11. HD. 23.12.1986 T. 6652/7017; 9.6.1981 T. 972/2919; 13.4.1981 T. 1973/2741

[36] KURU, B. age. C:1, s:425 – ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:126 – ŞİMŞEK, E. Uygulamalı İcra ve İflas Kanunu, s:259

[37] KURU, B. age. C:1, s:426

[38] KURU, B./ARSLAN, R./YILMAZ, E. İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 27. Baskı, s:204 vd.

[39] Bknz: HGK. 10.10.1962 T. 4-23/78

[40] BERKİN, N. İcra Hukuku Rehberi, s:445

[41] KURU, B. agm. s:135 – KURU, B. age. C:1, s:437 – ÜSTÜNDAĞ, S. age. s:126

[42] UMAR, B./YILMAZ, E. İsbat Yükü, s:132

[43] Bknz: 11. HD. 6.2.1990 T. 635/666; HGK. 4.3.1981 T. 11-1466/154; 11. HD. 6.2.1984 T. 352/572

[44] Karşı: HGK. 08.06.1983 T. 11901/635

[45] Bknz: 11. HD. 6.2.1990 T. 635/666

[46] BERKİN, N. Medeni Usul Hukuku Rehberi, s:803 – POSTACIOĞLU, İ. Medeni Usul Hukuku Dersleri, s:605 – ÜSTÜNDAĞ, S. Medeni Yargılama Hukuku, s:648 vd. – KURU, B. Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C:2, s:2086 vd.

[47] Aynı görüşte: KURU, B. İcra ve İflas Hukuku, C:1, s:438 KURU, B. ag. El Kitabı, s:332

[48] Bknz: 11. HD. 6.2.1990 T. 635/666; HGK. 4.3.1981 T. 11-1466/154

[49] KURU, B. age. C:1, s:439

[50] KURU, B. agm. s:135 – KURU, B. age. C:1, s:439 – ANSAY, S. Ş. Hukuk İcra ve İflas Usulleri, s:59 – POSTACIOĞLU, İ. age. s:225

[51] Bknz: İsv. Fed. Mah. 31.3.1942 (BGE. 68 III s:85 vd.) (Naklen, KURU, B. age. C:1, s:439, dipn. 53)

[52] Bknz: 12. HD. 30.9.2004 T. 16481/20679

[53] Bknz: 12. HD. 29.7.1974 T. 7117/7363

[54] DOMANİÇ, H. Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması, s:983 vd.

[55] KURU, B. ag. El Kitabı, s:334, dipn. 16

[56] KURU, B. agm. s:138 – KURU, B. age. C:1, s:441 – KURU, B. ag. El Kitabı, s:334 – AKYAZAN, S. İcra ve İflas Kanununun 68. maddesi Üzerine Bir İnceleme (Ad. D. 1955/11, s:1062) – YILMAZ, E. İcra Tazminatı (Haluk Konuralp Anısına Armağan, 2009, C:2, s:731) –  SUNAR, G. İcra Hukukunda İcra Tazminatı, s:80 – KURU, B./ARSLAN, R/YILMAZ, E. İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, 27. Baskı, s:208

[57] POSTACIOĞLU, İ. age. s:226 – BERKİN, N. age. s:444 – PEKCANITEZ, H./ATALAY, O./ÖZKAN, M. S./ÖZEKES, M. age. s:234

[58] Bknz: Yuk. AÇIKLAMA: I. dipn. 2, 3 civarı

[59] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. İcra Hukukunda Olumsuz Tesbit ve Geri Alma Davaları, 3. Baskı, C:1, s:82 vd.

[60] Bknz: İsv. Fed. Mah. 31.3.1942 T. (BGE. III, s:85 vd.) (Naklen; KURU, B. age. C:1, s:439, dipn. 53)

[61] Bknz: İİD. 28.3.1966 T. 3127/3244

[62] Bknz: Yuk. dipn. 58

[63] Bknz: Yuk. dipn. 57

[64] Aynı görüşte: SUNAR, G. age. s:77

[65] Bknz: 11. HD. 23.12.1986 T. 6652/7017; 9.6.1981 T. 972/2919; 4. HD. 5.6.1970 T. 4248/4691

[66] BERKİN, N. age. s:445

[67] Bknz: İİD. 28.3.1966 T. 3127/3244

[68] Bknz: Yuk. AÇIKLAMA: I,

[69] Ayrıntılı bilgi için bknz: UYAR, T. Olumsuz Tesbit ve Geri Alma davaları, C:1, s:74

[70] Bknz: Adana 3. Asl. Huk. Mah. 18.7.1988 T. 247/833

[71] Bknz: 11. HD. 18.1.1989 T. 8148/36

[72] Bknz: 11. HD. 21.4.1989 T. 2827/2412

[73] Bknz: 11. HD. 22.12.1987 T. 6604/7478

[74] KURU, B. Ödeme Emrine İtirazın Muvakkaten Kaldırılması Müessesesinin Lüzumsuzluğu Hakkında Düşünceler (Ad. D. 1969/10, s:614 vd. – İzmir Bar. D. 1973/43, s:3 vd.)

[75] KURU, B. agm. (Ad. D. s:617 – İzmir Bar. D. s:8)

Madde 70 
Karar ve müddet


Karar ve müddet

İcra mahkemesi, itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet eder ve 18 inci madde hükmüne göre kararını verir.

-AÇIKLAMA-

Bu maddede, icra mahkemesinin «itirazın -kesin ya da geçici kaldırılması» isteğini nasıl inceleyeceği düzenlenmiştir.

Borçlunun gerek borca (İİK. mad. 68, 68b) ve gerekse imzaya (İİK. mad. 68a) itiraz ederek takibi durdurması üzerine, alacaklının birinci durumda itirazın kesin olarak kaldırılmasıve ikinci durumda ise itirazın geçici olarak kaldırılması için -icra takibinin yapıldığı icra dairesinin bağlı olduğu[1] icra mahkemesine başvurması halinde, icra mahkemesinin bu isteği basit yargılama usulüne göre (HMK. mad. 316-322) ve mutlaka duruşma yaparak inceleyeceği İİK. mad. 70’de «açıkça belirtilmiş olduğundan»[2] icra mahkemesi «evrak üzerinde» inceleme ile yetinerek karar veremez.[3] Nitekim yüksek mahkeme bu hususu;

“Davanın, itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesi istemine ilişkin olduğu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 320/1 maddesinde, basit yargılama usulüne tabi işlerde mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği hükmüne yer verilmiş ise de, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na nazaran daha özel nitelikte olan İcra İflas Kanunu'nun 70. maddesi hükmü uyarınca itirazın kaldırılması isteğinin zorunlu olarak duruşma açılmak suretiyle incelenmesi gerekirken dosya üzerinde yapılan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerektiği”[4]

“Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın kaldırılması, tahliye istemine ilişkin davada, İİK. mad. 269/d’nin göndermesi ile İİK. mad. 70’in de uygulanmasının gerektiğini ve bu madde gereğince icra mahkemesinin itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet ettikten sonra 18. madde hükmüne göre karar vereceğinin düzenlendiğini, yargılamanın tahkikat duruşması açılmadan yapılmasının usul ve yasaya aykırı olacağı”4a

“İİK’nun 70. maddesine göre, icra mahkemesinin, itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet edip, 18 inci madde hükmüne göre kararını vereceğinden, duruşma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği”4b

ş e k l i n d e belirtilmiştir.

İcra hakimi, itirazın kaldırılması istemi üzerine, bir taraftan ilgili takip dosyasının kendisine gönderilmesini icra dairesinden isterken, diğer taraftan duruşma gününü belirtilerek taraflara[5] -eğer; takibe vekil vasıtasıyla itiraz edilmişse, vekile[6] ihtarlı davetiye gönderir (İİK. mad. 18/III).[7]

Taraflardan birisi duruşmaya gelmezse, onun yokluğunda gerekli karar verilir.

İki tarafın da duruşmaya gelmemesi halinde, -HMK.  mad. 150. gereğince «dosyanın işlemden kaldırılmasına» karar verilir.[8]

İcra mahkemesi, alacaklı tarafından «borca itiraz» üzerine verilen dilekçede açıkça «itirazın kesin olarak kaldırılması» istenmeyip «itirazın iptali»[9] ya da «icra takibinin devamına karar verilmesi»[10] istenmiş dahi olsa, yine bu isteği «itirazın kesin olarak kaldırılması isteği» olarak kabul edip incelemelidir.

«İtirazın kesin olarak kaldırılması» isteminde bulunan alacaklının yabancı uyruklu olması halinde, icra mahkemesinin bu isteği incelemeye geçmeden «alacaklının -5718 sayılı MÖHUK’na göre- teminat göstermek zorunda olup olmadığını» araştırması gerekir.[11]

«İtirazın kaldırılması» istemini inceleyen icra mahkemesinin, borçlunun takipten önce ölmüş -mirasçıları tarafından takibe itiraz edilmesi nedeniyle alacaklının kendisine başvurmuş- olduğunu tesbit etmesi üzerine, kendiliğinden -4.5.1978 T. ve 4/5 s. İçt. Bir. K. uyarınca- «itirazın kaldırılması» isteğini reddetmesi gerekir.[12]

İcra mahkemesindeki duruşma sırasında borçlunun ölmesi halinde, alacaklıya «takibi tereke hakkında devam ettirmesi» ya da «muris (miras bırakan) hakkındaki takibi mirasçılara yöneltmesi» için gerekli işlemleri yapmak üzere, «konusu kalmayan itirazın kaldırılması isteminin reddine» karar verilmesi gerekir.[13]



[1] Bknz: 12. HD. 24.6.2003 T. 12473/15036

[2] UYAR, T. İcra Hukukunda Yetki – Görev ve Yargılama Usulü «Tetkik Mercii», s: 398 – Bknz: Yuk. İİK. mad. 18, AÇIKLAMA: VI-A – UYAR, T. İİK. Şerhi, C:2, s: 1788

[3] Bknz: 12. HD. 1.10.1992 T. 3868/11096; 22.12.1988 T. 4305/15906

[4] Bknz: HGK. 27.03.2012 T. 1804/4862

4a Bknz: 6. HD. 20.03.2013 T. 2830/4914

4b Bknz: HGK. 27.02.2013 T. 762/278

[5] Bknz: 12. HD. 18.2.1999 T. 1987/1655

[6] Bknz: 12. HD. 7.3.2003 T. 1875/4659; 21.3.2000 T. 3493/4276

[7] Ayrıntılı bilgi için bknz: Yuk. İİK. mad. 18, AÇIKLAMA: I - UYAR, T. İİK. Şerhi, C:2, s: 1777 vd.

[8] Ayrıntılı bilgi için bknz: Yuk. İİK. mad. 18, AÇIKLAMA: VII - UYAR, T. İİK. Şerhi, C:2, s:1798

[9] Bknz: 12. HD. 5.12.1982 T. 8043/8690

[10] Bknz: 12. HD. 27.3.1984 T. 284/3629

[11] Bknz: 12. HD. 27.3.1989 T. 8951/4261; S: 11 1984 T. 8370/11261

[12] Bknz: 12. HD. 12.9.1989 T. 1498/10379

[13] Bknz: 12. HD. 11.9.1989 T. 1699/10302; 20.4.1989 T. 10822/5840

Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin