İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə59/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   111
[275]

√ «Dava konusu bono zorunlu şekil şartlarının tamamını taşıdığından kıymetli evrak niteliğinde olduğu, davacı şirket bu bonoda avalist sıfatına sahip olduğundan, bonodan kaynaklanan sorumluluğu müteselsil sorumluluk esasına dayanmakla davacının asıl borçlu şirkete karşı takip yapılmadan kendisine takip yapılamayacağına ilişkin iddiasına itibar edilemeyeceğini; dava konusu bononun şirketi temsile yetkili kişiler tarafından düzenlendiği mahkeme ilamıyla sabit olup, davacı şirketin senedin tanzim tarihinde kefalet ehliyetinin tam olduğunun bilirkişi incelemesiyle saptandığı bu nedenlerle davacının avalist sıfatıyla bonoyu imzaladığı dava konusu bonodan doğan borçtan sorumlu olmadığını ispatlayamadığı bu nedenle menfi tespit talebinin reddi gerekeceğini»[276]

√ «Takip konusu senedin teminat olarak değil makinaların bedeli karşılığında verildiği, bu nedenle menfi tespit talebinin reddi ve icra dosyasına konu alacağın %40’ı olan tazminatın davacılardan alınıp davalıya ödenmesi gerektiğini»[277]

√ «Taraflar arasında imzalanan sipariş formundan farklı olarak satışa konu dokuma makinesinin istenilen evsafta olmadığı, 1993 yılı teknolojisinin kullanılıp günümüz teknolojisi ile uyumlu olmadığı, güncelleştirilmesinin mümkün olmadığı, satışa konu makinenin irsaliyeli fatura ile davacıya teslim edildiği, davacının noter aracılığıyla süresinde ayıp ihbarında bulunduğu, bu nedenle davacının borçlu olmadığının tespit edildiğini»[278]

√ «Davalı banka, basiretli bir tacir gibi davranmayarak yönetim değişikliği ve yetki değişikliğiyle ilgili gerekli araştırmayı yapmadan şirket yönetiminden ayrılan davacıya kredi kullandırdığı, banka tarafından yapılan kredi ödemesinden davacının sorumlu tutulamayacağını»[279]

√ «Davacılar dava konusu çeklerin teminat amacı ile verildiği gerekçesi ile menfi tespit talebinde bulunmuş ise de, celp edilen çeklerin incelenmesinde teminat olduklarına dair herhangi bir ibarenin yer almadığı, davacı tarafın buna dair başkaca bir yazılı delil ibraz etmediği, kendi ticari defterlerinde dava konusu çeklere ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığı ve davalı şirkete borcunun gözüktüğü, bu borcun ödendiğine dair de herhangi bir yazılı delil dosyaya ibraz edilmediğinden menfi tespit talebinin reddi gerekeceğini»[280]

√ «Dava açıldıktan sonra davalı yan icra dosyasına verdiği dilekçe ile dosya alacağından feragat ettiğinden, konusu kalmayan davanın esası hakkında başkaca bir karar verilmesine yer olmadığını»[281]

√ «Davacının, banka kaynaklı kredi kullanımından dolayı borçlu olmadığını iddia ettiği, oysa bu miktardan daha fazlasını borçlu bulunduğu, bu nedenle açılan menfi tespit davasının yerinde olmadığı, diğer yönden taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmeleri ile dosyadaki kanıt ve belgelere göre, davalı bankanın kredi alacağını krediyi kullandıran bankaya ödemeden davacı kredi borçlusundan talep edebileceğini»[282]

√ «Bedelsizlik iddiası davacı yanca usulüne uygun kesin ve yazılı delillerle ispat edilemediğinden menfi tespit talebinin reddi gerektiğini»[283]

√ «Her iki tarafın ticari defterlerinde takip konusu bonolar iade işlemine tabi tutularak bonoların bedelsiz kaldığı anlaşıldığından bonolar nedeniyle davacıların borçlu olmadıklarının tespiti gerekeceğini»[284]

√ «Davacının asıl borçluya karşı ileri sürülebileceği tüm defileri (şahsi defilerini) faktoring şirketlerine karşı da ileri sürebileceği, davacının dava konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığının tespiti gerektiğini»[285]

√ «Davaya dayanak ibranamenin geçerli bir ibraname olduğu, bu belgeye dayalı yapılan ödemelerin sonucu davacının ve müdahillerin davalı şirkete borcunun bulunmayıp, bu borca ilişkin taşınmazlara konulan ipoteğin fekkinin gerekeceğini»[286]

√ «Çekteki imzanın davacıya ait olmaması, sahte olduğu tespit edilen çek nedeniyle davacının borçlu olmaması, yapılan ödemelerin haciz tehdidi altında yapılması, davacıya verilen çekin de bedelsiz olmasının saptanması halinde ‘davacının borçlu olmadığının tespitine’ karar verileceğini»[287]

√ «Davalının kötüniyetli olarak takibe konu senetleri ele geçirdiğine yönelik delile rastlanmadığı, keşideci ile lehdar arasındaki şahsi defilerin ve asıl borç ilişkisinin iyi niyetli meşru hamili olan davalıya karşı ileri sürülemeyeceğini»[288]

√ «Davaya konu biçerdöver tescilli araçlardan olması nedeniyle satışının geçerli olabilmesi için noterden satış işleminin yapılması gerekeceğini, noter dışı satışın geçersiz olup, geçersiz satışta herkes aldığını iade ile yükümlü olduğunu»[289]

√ «Dava konusu çekin, davalı şirketin diğer davalı bankadan aldığı kredinin teminatı olarak davalı bankaya verildiği sabit olduğundan, davalılar arasındaki kredi sözleşmesinin celbi ile konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla davalı bankanın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak, davalı bankanın davalı şirketten bir alacağının bulunup bulunmadığının tespiti ile teminat olarak verilen çekin teminat vasfının devam edip etmediğinin saptanması gerekeceğini»[290]

√ «Davacıya borçlu olan takip borçlularından davadışı kişinin birinci ve ikinci haciz ihbarnameleri tebliğ tarihi itibariyle maaşında davalıdan önce başka bir takip dosyası dolayısıyla haciz kesintisi bulunması ve borcun devam etmesi, ancak bu borç ödendikten sonra davalının ikinci sırada olarak hacizde yer alacağı, diğer borçlunun ise haciz ihbarnameleri tebliğ tarihinde davalı şirketten gerek ticari ilişki gerekse çalışan olarak herhangi bir hak ve alacağının bulunmaması, haciz ihbarnamelerinin tebliğinden sonraki dönemde işe başladığının anlaşılması, tebliğ edilen haciz ihbarnamelerinin yerinde olmamasından dolayı, davacının takip alacaklılarına herhangi bir borcunun olmaması gerekeceğini»[291]

√ «Davaya ve takibe konu çek üzerindeki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı saptandığına göre, davacının borçlu olmadığının tespit edildiğini»[292]

√ «Davacının, gayrimenkul ipoteğinden doğan sorumluluğu ile kefaletten doğan sorumluluğunun, bankanın yaptığı işlem nedeniyle ağırlaşıp ağırlaşmadığı yönü üzerinde durularak karar verilmesi gerekeceğini»[293]

√ «Yeni müdürün atanması sırasında eski müdürün yetkisi kaldırılmadığından senedin tanzim tarihinde 25 yıllığına yetkili kılınan önceki müdürün de yetkisinin devam ettiğinin kabulü ve takip konusu senetle ilgili olarak davalının davacıdan alacaklı olduğunun tespiti gerekeceğini»[294]

√ «Davacının kızlarına vermiş olduğu vekaletnamede müstakil olarak kambiyo senedi ve çek düzenleme konusunda yetkilendirme yapmadığı, bu nedenle davacının kızı tarafından imzalanan bono nedeniyle davacının borçlu olmadığını»[295]

√ «Davalı faktoring şirketi davacı ile dava dışı lehtar arasındaki ilişkiden doğan def’ilerin kendilerine karşı ileri sürülemeyeceği iddiasında ise de davacı, faktoring şirketine karşı bedelsizlik defini ileri sürebileceğinden, davacının borçlu olmadığının tespiti»[296]

√ «Takibe konu senetteki imzanın davacı eli ürünü olmadığı hususunda ihtilaf olmadığı, kambiyo senedi keşide edebilmesi için vekaletnamesinde bu konuda özel yetkisinin bulunmasının gerektiği, ancak davacının kızına böyle bir yetki verilmediğinin anlaşıldığı, davacının takibe konu senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığı ve açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verileceğini»[297]

√ «6215 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte davacının kefaletinin son bulduğu ve davacının borçlu sıfatı kalmadığının kabulü gerekeceğini»[298]

√ «Davalıya verilen ipotek teminatı, davacı-asıl borçlu şirketin borçlu bulunmadığının tespiti nedeniyle sona ermiş olduğu, bu nedenle davacı yönünden ipoteğin fekkine karar verilmesi gerekeceğini»[299]

√ «Dava konusu senedin tanzim tarihinde şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından imzalanmadığı ve bu durumda davacı şirketin usulüne ve hukuka uygun şekilde ad ve hesabına kambiyo senedi tanzim etmediği ve borçlu olmadığının tespiti gerekeceğini»[300]

√ «Zayi nedeniyle iptaline karar verilen senedi elinde bulunduran senet zilyedinin senedin meşru hamili olduğunu ileri sürerek iptal kararının iptali talebiyle dava açıp, zayii nedeniyle verilen iptal kararını ortadan kaldırmadıkça bu senede dayanarak talepte bulunması mümkün olmadığından, davalıya iptal kararının iptali için dava açması yönünde önel verilmesi ve sonuca göre menfi tespit talebinin değerlendirilmesi gerekeceğini»[301]

√ «Takip konusu çekteki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı, davalı takip alacaklısı dışındaki davalıların takip alacaklısı olmadığı, davacı şirket ile davalı alacaklı arasında başka cirantaların bulunduğu, bu durumda davalı takip alacaklısının iyiniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği ve icra takip dosyasında davacı borçlunun davalı takip alacaklısına borçlu bulunmadığının tespiti ve fakat tazminat talebinin reddi gerekeceğini»[302]

√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, ‘çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmaması’ndan dolayı, davacının çek bedelinden sorumlu tutulmaması gerekeceğini»[303]

√ «Dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olmadığının belirlenmesi sebebiyle, takibin davacı yönünden iptaline karar verilmesi gerekeceğini»[304]

√ «Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu edilen ve dava dışı kişi tarafından tanzim olunan ve davalıya teslim edilen senedin dava dışı kişinin kişisel bir borcu olmadığı, şirkete ait tesislere iş yapılması sonucu doğduğu, ana sözleşme ile şirket müdürü olarak atanan ve 2018 yılına kadar da şirket müdürü olarak görev yapması kararlaştırılan dava dışı kişinin şirket adına senet düzenleyerek şirketi borçlandırabileceğinden, davacı yanın tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[305]

√ «Davaya konu çek üzerindeki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmaması nedeniyle, takip konusu çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[306]

√ «Takibe konu bonodaki keşideci olarak ismi bulunan davacıya atfen atılı imzanın davacının eli ürünü olmadığı, bu imzanın ait olduğu bildirilen davacı kızlarına davacı tarafından usulüne uygun vekaletname ile yetki verildiği hususunun da davalı tarafından kanıtlanması gerekeceğini»[307]

√ «İcra takibine itiraz etmeyen ve zamanaşımı bildirmeyen borçlunun zamanaşımıyla ilgili iddiasını menfi tespit davasında ileri süremeyeceği, davalının hamiline düzenlenmiş çeki elinde bulunduran son hamil olması nedeniyle keşideciyle kendinden önceki cirantalara başvuru hakkının bulunduğunu»[308]

√ «Davalının davacıya iade etmek istediği malları hangi tarihte davacıdan aldığına ilişkin delil sunmadığı, taraflar arasında malların geri alınacağına ilişkin bir anlaşmanın ve davalı tarafın haklı bir talebinin bulunmaması sebepleriyle davanın kabul edileceğini»[309]

√ «Senedin arka yüzündeki ibare ve imzanın keşideciye ait olmasının söz konusu senede kambiyo senedi niteliği kazandırmayacağı dikkate alınarak davanın kabulünün gerekeceğini»[310]

√ «Zorla senet imzalattırılması konusunda dosya kapsamında delil bulunmadığı halde mahkemece uzmanlık konusu gerektiren konuda alınan rapora itibar edilmeyerek davanın reddine karar verileceğini»[311]

√ «Takip konusu borç yönünden, takipten önceki ödeme, daha sonra takipten sonraki ödemeler ve son olarak da dava sırasında yapılan ödeme belirlenerek son ödeme tarihi ile davanın menfi tespit davası olduğu gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceğini»[312]

√ «Dava konusu çekin keşidecisi davacı birinci ciranta dava dışı şirket hamili dava dışı banka olan davada, davalı, dava dışı banka tarafından yapılan icra takibine konu alacağı temlik alarak alacaklı durumuna geçmiş olup, keşideci ile temlik eden ve davalı arasında temel ilişki olmadığından imzanın sahte olduğunu bilmeleri düşünülemeyeceği ve icra takibinin kötüniyetli olamayacağını»[313]

√ «Takibe konu edilen senetlerin bir kısmının ödenip, kalanının ödenmemesinin MK. 2 anlamında hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edeceğini»[314]

√ «Davacı tarafından açılan menfi tespit davaları sonucu hükmedilen icra inkar tazminatından davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı, takip dosyasına davalının daha fazla ödeme yaptığı ve davacının üzerine düşen paydan fazla ödemesinin bulunmadığı sebepleriyle ‘davanın reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[315]

√ «Dava konusu çekleri ciro eden dava dışı tarafın cirosunu oluşturan imzanın sahte olması, diğer cirantaların imzalarının geçerliliğini etkilemeyeceğini»[316]

√ «Dava konusu protokol ve bu protokol uyarınca düzenlenen teminat senedinin davacıların daire teslim asıl borcuna bağlı fer’i bir borç niteliğinde olduğu, dairelerin tamamlanmış olarak tesliminin asıl borcu sona erdireceği, asıl borcun sona ermesi ile fer’i borcun da sona ereceğini»[317]

√ «Çekin ödeme aracı olması sebebiyle ihtiyati tedbir isteminin reddedileceğini»[318]

√ «Sözleşme altında davacıya atfen atılan imzanın davacıya ait olmadığının belirlenmesi halinde ‘davacının menfi tespit davasının kabulüne’ karar verilmesi gerekeceğini»[319]

√ «2. haciz ihbarnamesine süresinde itiraz edildiği halde 3. haciz ihbarnamesi gönderildiğinde, 3. haciz ihbarnamesinin iptali gerektiğini»[320]

√ «Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takipte davacı ‘senedin teminat olarak verildiğini’ kanıtlayamazsa davanın reddedileceğini»[321]

√ « ‘Dava dışı kooperatif çift imza ile temsil olunduğu halde bononun tek imzalı olduğu, bunun yanı sıra bononun teminat ve bedelsiz olduğu’ yolundaki iddiaların da kanıtlanamadığı gerekçeleriyle, davanın reddedileceğini»[322]

√ «Borçlunun alacaklıya ödediği miktar kadar borcunun sona erdiğini»[323]

√ «Menfi tespit davasına ve takibe konu çekin üzerindeki keşideci ve ciranta imzasının borçlunun elinin ürünü olmaması halinde, davanın kabul edileceğini»[324]

√ «Menfi tespit davasında borçlunun ‘senedi ödediği’ iddiasının dayanağı olan tahsilat makbuzundaki imzanın davalı tarafa ait olması halinde, ‘davacının borçlu olmadığına’ karar verileceğini»[325]

√ «Bonoda ilk cironun lehtar tarafından yapılması gerektiği, lehtar tarafından yapılmayan cironun silsilesinde kopukluk olacağını»[326]

√ «Çek bedelinin davalıya ödenmesi halinde, davalının senedi iade etmesi gerekeceği, çekin garantisi olarak düzenlenen senedin teminat amacının sona ermiş olacağını»[327]

√ «Alacaklının senede borçlunun bilgisi dışında ekleme yapması halinde, borçlu tarafından açılacak menfi tespit davasının kabul edileceğini»[328]

√ «Menfi tespit davasının konusu hesap taahhütnamesinde belirli bir meblağın bulunmaması halinde BK’nun 484. maddesine göre kefalet sözleşmesinin esaslı unsuru olan belirli meblağ koşulunun da gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın kabulü gerektiğini»[329]

√ «Takip konusu senetteki imzanın davacının elinin ürünü olmaması halinde ‘menfi tespit davasının kabulüne’ karar verilmesi gerekeceğini»[330]

√ «Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasında davalının bono bedellerini tahsil etmesine rağmen yedindeki bonoları iade etmeyerek icra takibine konu yapması halinde davacının davasının kabul edileceğini»[331]

√ «Genel kredi sözleşmesinin limitinin artırılmasına ilişkin limit artırım sözleşmesinde hem asıl borçlunun hem de kefillerin imzalarının bulunduğu, bu sözleşmedeki imzalardan birinin davacıya ait olduğu ve limit artırım sözleşmesinin kefalet limitini de ihtiva ettiği dosya içeriğinden anlaşıldığından davacının bu sözleşmede belirtilen kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile sorumlu olması gerekeceğini»[332]

√ «Davalının faiz oranına ilişkin istemi ile dava dilekçesi birlikte değerlendirilip, takip talebindeki faiz oranının ‘reeskont’ mu yoksa ‘avans’ oranında mı faiz olduğu açıklattırılarak sonucuna göre karar verileceğini»[333]

√ «Davacı tarafından yapılan ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı ve bu nedenle davacının feshe ve bedel iadesine hak kazanmadığını»[334]

√ «Sahte belgelerle ve fotokopilere dayanarak verilmemesi gereken bir kredinin tahsis edilmesi halinde bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve ağır kusurlu bulunduğu, bu nedenle kredi sözleşmesinin davacı yönünden iptal edileceği, davacının anılan kredi sözleşmesi nedeniyle davalı bankaya borçlu bulunmadığını»[335]

√ «Alacaklının gönderdiği ikinci haciz ihbarnamesine borçlunun süresinde itiraz etmesi halinde borçluya üçüncü haciz ihbarının gönderilemeyeceğini»[336]

√ «Takibe konu çek üzerindeki keşideci imzasının borçlu şirket yetkilisine ait olmadığının saptanması halinde ‘menfi tespit davasının kabulüne’ karar verilmesi gerekeceğini»[337]

√ «3. kişilerin senetten kaynaklanan haklarına halel gelecek şekilde, senet aslının davacıya iadesine karar verilmesi doğru değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi için yeniden yargılama yapılması gerekmediğini»[338]

√ «Menfi tespit davasında dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacı şirket yetkilisine ait olmaması halinde davanın kabul edileceğini»[339]

√ «Davanın tarafları arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi akdolunmuş, bono düzenlenmesini gerektirecek başkaca bir inşaat sözleşmesi imzalandığı da iddia edilmemiş olup, davaya konu senet arkasında ‘inşaatın kabası bittiği gün ödemeye mükellefim’ ibaresine göre, ‘bu senedin teminat amacıyla düzenlendiği ve bu ibarenin sonraki ciranta konumunda olan birleşen davanın davalısı hamili de bağlayacağı’ gerekçesiyle ‘asıl dava ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne, takibe konu edilen bonodan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine’ karar verilmesi gerekeceğini»[340]

√ «Faiz hesabının doğru olup olmadığının denetlenmesi görevi icra hukuk mahkemelerine ait olup, davanın menfi tespit davası olarak görülmesine olanak bulunmayacağını»[341]

√ «Davacının keşideci lehine aval veren sıfatını taşıması halinde, davacının aynı zamanda çek sahibinin vekili olmasının, dava konusu çekteki aval sıfatını kaldırmayacağını»[342]

√ «Bono üzerinde ‘bireysel tüketici kredisi teminatıdır’ yazısı bulunduğu, senedin dava dışı ... adına çekilen kredinin teminatı olarak verildiğinin ihtilaflı olmadığı, senedin teminatı olduğu kredi borcunun davalının eşi olan dava dışı ... tarafından ödendiği, davalı tarafından ödenen bir bedelin söz konusu olmadığı, dolayısıyla davacının davalıya teminat senedinden kaynaklı bir borcunun bulunmadığının kabulü ile takibin kötüniyetli yapıldığı belirlenemediğinden inkar tazminatı talebinin reddine karar verileceğini»[343]

√ «Geçersöz sözleşme gereğince iadenin kapsamının tarafların sözleşme kapsamında aldıklarını iade ile sınırlı olduğu ayrıca yoksun kalınan karın istenemeyeceği ve sözleşmenin geçersizliği nedeniyle sözleşmeye fer’i koşul olan cezai şart koşulunun da geçersiz olduğu, bu nedenle istenemeyeceğini»[344]

√ «Takip tarihi itibariyle davalı bankanın, davacının da kefili olduğu kredi sözleşmesi nedeniyle dava dışı şirketten alacaklı olduğunun bildirildiği, davalı banka ile dava dışı şirket arasında düzenlenen kredi sözleşmelerinde davacının kefaletinin süre ile sınırlı olmadığı, davacının şirket ortaklığından ayrılmasının kefaleti sona erdirmemesi gerekeceğini»[345]

√ «Davacının iddiası takipten sonra yapılan ödemenin dosya borcuna mahsup edilmesinde yapılan hataya ve icra memurunun muamelesine ilişkin olup, davaya bakma görev ve yetkisinin icra hakimliğine ait olduğunu»[346]

√ «Davacıların imzalarının bulunduğu genel kredi sözleşmesinde kredi limitinin yazı ve rakamla kısımlarının farklı olup, bu sayfada davacıların imzalarının bulunmaması sebebiyle davacıların takip nedeniyle davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile davacıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[347]

√ «Takibe konu senetler üzerindeki imzanın davacı eli ürünü olmadığının tespit edilmesi halinde davacının borçlu olmadığının tespitine karar verileceğini»[348]

√ «Bononun mal bedeli karşılığında verildiği durumlarda, mal teslim edilmemiş ya da ayıplı çıkmışsa takibe konu bonodan dolayı borçlu olunmayacağına karar verilmesi gerekeceğini»[349]

√ «Davalıya yeni bonolar verilirken eski çek ve bonoların geri alınmamasının eski borcu devam ettirme amacını ortaya koyduğu, yapılan ödemeler ve süre uzatımları sonucu kabul edilen yeni borç miktarları dikkate alındığında davalının takip yapmakta haklı olduğunu»[350]

√ «Davaya ve takibe konu bononun borçlu kısmında dava dışı şirketin kaşesi ve iki adet imzanın bulunduğu, dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olan davacının attığı ikinci imzanın yeni TTK’nun 701/3’e göre aval niteliğini taşıdığı, davacının şahsen sorumluluğunun bulunduğunun kabulü ile davanın reddine karar verileceğini»[351]

√ «Takibe konu çekle ilgili olarak dava kapsamında aldırılan Adli Tıp Kurumu raporuna göre çekteki ciranta imzasının davacıya ait olup olmadığı saptanamadığından ve davacının istemine konu kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından bahisle ‘davacının, davalıya borçlu olmadığının tespitiyle ve tazminat isteminin reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»[352]

√ «Davaya konu kambiyo senedine dayalı olarak borçlu (davacı) aleyhine icra takibi başlatılmış olup, borçlunun itiraz etmemesi üzerine takip kesinleşmiş; alacaklının haciz talebi üzerine, yapılan birinci haciz esnasında borçlu (davacı) beyanında aynen; ‘Bu borcumu şimdilik ödeyecek gücüm yoktur. Borcumu en kısa zamanda halledeceğim’ şeklinde ifade kullanmış olup ödeme emrine karşı itiraz ileri sürülmeksizin kesinleşen icra takibinden üç ay sonra yapılan haciz işlemi esnasında, davacı tarafından sarf edilen bu sözlerin, borcun kabulü olarak benimsenmesinin gerekeceğini»[353]

√ «Takip konusu senede karşılık davacı yanca yapılan ödemenin senedin tanzim tarihinden önceye ilişkin olduğu, bu ödemelerin senet borcuna mahsuben yapıldığının kabulünün mümkün olmadığı, ayrıca davacının yemin deliline dayanmadığı gerekçesiyle menfi tespit davasının reddine karar verileceğini»[354]

√ «Davaya ve takibe konu bonodaki keşideci imzasının davacı şirketin temsilcisinin eli ürünü olmadığı Adli Tıp uzmanı kişilerden oluşan bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, davacının, söz konusu bono bedelinden sorumlu tutulamayacağını»[355]

√ «Davalının ibraz ettiği muavin defter kayıtlarına göre dava konusu çekler dahil olmak üzere davalının fazla tahsilat yaptığının görüldüğü, bu konuda değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekeceğini»[356]

√ «Şirket ortağı ve müdürünün şirket faaliyeti dışında başka ve kişisel bir amaçla fatura kapsamındaki ürünü satın aldığı, fatura borcunun şirket müdür ve ortağı olana ait olup, davacı şirketin fatura nedeni ile sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile takip konusu fatura nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[357]

√ «Davaya konu çekin bulunduğu çek koçanının bankadan alındığı, çekin keşide edildiği, çeki keşide eden şirket müdürünün ise azledildiğinin ilan edildiği dikkate alındığında, her ne kadar çeke ilişkin şirket defterinde bir kayıt bulunamamış ayrıca azil tarihinden sonra keşide edilmiş gibi görülmekte ise de ticari hayatta çeklerin ileri tarihli tanzim edildiği, davaya konu çekten sonraki seri numaralı çeklerin, ödemelerinin yapıldığının tespit edildiği, çeklerin sırası ile keşide edildiği, bunun aksi bir durumun davacı taraf tarafından iddia edilmediği ve aksi ispatlanamadığı bu nedenle keşideci şirket müdürünün keşide tarihinde, şirket adına işlem yapabilme yetkisine haiz olması gerekeceğini»[358]

√ «Menfi tespit davasında, protokolde yazılı aracın devrini bir başka deyişle satışını sağlamayan davacıların vermiş oldukları bono sebebiyle borçlu olduklarının ve davalının bonodaki boşlukları doldurarak takibe girişmesinde haklı olması gerekeceğini»[359]

√ «Dava dışı lehtarın davaya konu çekten dolayı imzasının sahte olduğu iddiasıyla açılan menfi tespit davasında, imzası hakkında ihtilaf olmasa da keşidecinin imzaların istiklali ilkesi gereğince sorumlu tutulması gerekeceğini»[360]

√ «Okuryazar olmayan, farkında olmadan bonoyu kefil sıfatıyla imzalayan davacının, bu bonodan dolayı borçlu olmadığını kanıtlayamadığı, açılan menfi tespit davasının reddi gerekeceğini»[361]

√ «Menfi tespit istemine ilişkin davada, dava konusu malın imalatı kabule icbar edilemeyecek nitelikte ayıplı ise davacının bedel ödemek zorunda olmaması gerekeceğini»[362]

√ «Çek arkasındaki ciro imzasının kime ait olduğu, geçerli olup olmadığı incelenmeden karar verilemeyeceğini»[363]

√ «Senet imzalanmadığı takdirde asıl borçlunun hapse gireceği yönündeki davalı alacaklı beyanlarının tehdit olarak nitelendirilemeyeceği, davacıların hile ve tehditle senet imzalatıldığı iddialarının sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[364]

√ «Dava konusu çek asile teslim edildiğinde bu çekle ilgili açılan davanın konusuz kalacağını»[365]

√ «Kefalet sözleşmesi imzalayan şirket temsilcilerinin bu kefalet sözleşmesinden şahsen sorumlu olmayacaklarını»[366]

√ «Vekaletnameyle açıkça kefalet yetkisi verilmediği halde yapılan kefalet sözleşmesinin vekalet vereni bağlamayacağını»[367]

√ «Tahsil ettiği bir bononun tekrar tedavüle çıkmasına yol açmış olması halinde, bono cirantası olarak sorumlu tutulan davalı bankanın, kendisi aleyhine yapılan takip sırasında, bono bedelinin tahsil edildiği iddiasıyla davacı tarafça menfi tespit davası açılmaması, bankanın sorumluluğu bakımından nedensellik bağını ortadan kaldıran bir sebep olarak sayılması gerekeceğini»[368]

√ «Bononun, davalı tarafından dava dışı kişiye ciro edilmiş olması, davacının davalıya karşı borçlu olmadığının tespiti davası açmasına engel olmaması gerekeceğini»[369]

√ «Feshin geçersizliği ve işe iade istemine ilişkin davada, davacının iş sözleşmesi davranışlarından kaynaklanan nedenle feshedilip, savunması alınmadığından geçerli nedene dayanmadığı gibi altı aylık kıdem koşuluna bir gün kala iş sözleşmesinin bu şekilde feshi dürüstlük kuralına aykırı olup davalının davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanmaması amacı ile hareket ettiği açık olması, diğer taraftan davacının altı aylık kıdeme sahip olduğu görülmüş olduğundan, mahkemece davacının iş güvencesi hükümlerinden faydalandırılması ve feshin geçersizliğine karar verilmesi gerekeceğini»[370]

√ «Tahsil cirosunda ciro edilen kişinin senetten doğan hakları kendi adına değil ciranta adına kullanması gerekip, cirantanın temsilcisi olarak senet bedeline ilişkin talep hakkını kullandığına dair bir açıklık bulunmadığından menfi tespit davasının davalı yönünden kabulü gerekeceğini»[371]

√ «Tahsil cirosunda senedin mülkiyeti ciro edende kalmakta olup, ciro edilen senet bedelini tahsil için cirantanın temsilcisi durumunda bulunduğundan, tahsil cirosunda ciro edilen kişinin senetten doğan hakları kendi adına değil ciranta adına kullanması gerekeceğini»[372]

√ «Bankaya ibraz edilen çekte davalıya çeki ciro eden kişinin ciro imzasının üzeri karalanmış olup çizilmiş ciro yapılmamış sayıldığından davalı hamiline düzenlenen bu çekten dolayı yetkili hamil olarak kabul edilmesi gerekeceğinden, ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığına göre davacının iddiasını aynı kuvvette bir delille kanıtlaması gerekeceğini»[373]

√ «Menfi tespit istemine ilişkin davada, köy/mesken ve tarımsal sulama nedeniyle davalının abonesi olan davacının aboneliklerinde davacının kaçak kullanımı olup olmadığının belirlenebilmesi için tutanak öncesi dönemlerdeki tükettiği miktarla tutanak sonrası tükettiği miktarlar karşılaştırılmalı, tutanak öncesi tüketim miktarlarında bariz bir azalma var ise sayaç raporları ile birlikte değerlendirilerek davacının kaçak elektrik kullandığının kabul edilmesi gerekeceğini»[374]

√ «Limited Şirket ortağı olan davalıların, Limited Şirketin borcundan dolayı şahsi kusurlarının bulunması dışında şahsi sorumlulukları bulunmadığından, davalılar hakkında şirket borcunun tahsili için açılan davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[375]

√ «Davacının satın aldığı konuta su abonesi olmak için kanal katılım payı ödemekle yükümlü olup olmadığı konusundaki uyuşmazlıkta, davalı tarafça yeni kanalizasyon ve içme suyu tesisleri yapılmış veya mevcutların iyileştirilmesi yapıldığı taktirde, tesislerin hizmet edeceği saha dahilindeki gayrimenkul sahiplerinden yönetmelikte belirlenen ilkelere göre su ve kanalizasyon tesisleri katılım payı talebe hakkı olup bu katılım payı davalı tarafça hizmet götürülmesi koşuluna bağlı olarak alınacağından, hizmet götürüldüğünün davalı tarafça kanıtlanması halinde davacı katılım payının yüklenici veya kendisi tarafından ödendiğini kanıtlamakla yükümlü olması gerekeceğini»[376]

√ «Davalının ek tahakkukunda belirtilen ve dava konusu olan ek tahakkuk dönemi hesabına yönelik olarak davalının itirazlarını karşılaması ve yönetmelikte belirtilen şekilde ek tahakkuk hesaplaması yapılması için yeniden bilirkişi raporu alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde hesaplatılması, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini»[377]

√ «Kaçak elektrik bedeli tutanak tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve bu yönetmelik gereğince yayınlanan usul ve esaslarda açıklanan yöntem ile bir karar verilmesi gerekeceğini»[378]

√ «Elektrik sayacının hatalı olduğu hallerde, her bir tahakkuk döneminde hatalı okunan enerji miktarının belirlenip, o tarihte geçerli olan enerji bedeli üzerinden hesaplama yapılması gerekeceğini»[379]

√ «Mahkemece davacının borçlu olmadığını iddia ettiği miktardan daha az miktar borçlu olmadığına karar verildiğinde davanın kısmen kabul edilmiş sayılacağını»[380]

√ «Kaçak kullanımdan dolayı kullanan şahsın haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğu bulunduğu ve bu sorumluluğun abonenin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağını; abonesiz kaçak kullanan şahsın haksız fiil hükümleri uyarınca, abonenin de sözleşmeden doğan sorumluluğu olduğunu ve bu durumda kaçak kullanımdan her ikisinin de müteselsilen sorumlu olduğunu»[381]

√ «Fiili olarak elektrik kullanılmamasını abonelik sözleşmesindeki sorumluluğu ortadan kaldırmayacağını ve abonenin fiili olarak elektrik kullanan kişi ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağını»[382]

√ «Kaçak elektrik kullanımı nedeniyle hakkında takip başlatılan borçlunun icra takibine ve imzaya itirazı olmaması durumunda borçlu olunmadığının mahkemeden tespiti isteminin reddedileceğini»[383]

√ «Kanal katılım ve şebeke tesis bedelinin abonelik başvuru tarihinde yürürlükte bulunan tarife hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini»[384]

√ «Aynı koşullarla yeniden kiralama için gereken makul sürenin ne olduğunun, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla saptanması, daha sonra davacı kiracının bu tarihe kadar olan kira parasından sorumlu tutulması gerektiğini»[385]

√ «Aynı taraflar arasında aynı hukuki ilişki nedeniyle açılan davalarda verilen kararlar ve gerekçeleri ile bu davalardaki tarafların beyanları da dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekeceğini»[386]

√ «Davacı bonolara dayanan takibe karşı menfi tespit davası açtığına göre, davacının bonolardan sorumlu tutulabilmesi için bonoları imzalayan kişinin ticari mümessil olması gerekeceğini»[387]

√ «Davacı tarafından sunulan ‘ibraname’ başlıklı belgenin içeriğinden borcun tamamına yönelik bir ibra olmadığı, kısmı ödemeye ilişkin bulunduğu anlaşıldığından davacılar tarafından yapılan ödemeler dikkate alınarak davacıların takip kapsamında ne miktarda borçlarının kaldığı tespit edilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceğini»[388]

√ «6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 79. maddesi çerçevesinde olumsuz tespit davası açılabileceğini»[389]

√ «Süresinde ibraz edilmeyen veya zamanaşımına uğrayan çeke dayanarak hamilin, cirantasına karşı ‘temel ilişki’ye dayanarak, keşideciye karşı ise TTK 644 (şimdi; 732.) maddesi uyarınca ‘sebepsiz zenginleşme’ye dayanarak müracaat edebileceğini; davalı hamil bankanın davacı keşideciye karşı müracaat hakkı bulunduğundan, davanın keşideci yönünden reddi gerekeceğini»[390]

√ «Eldeki çeklerin iptali isteminin, borçlunun borçlu olup olmadığının tespitine ilişkin olması nedeniyle İİK. mad. 72’ye göre menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olduğunu»[391]

√ «Davacının okuma yazma ve imza atmayı bilmediğini, imzanın karalama şeklinde kendisine attırıldığını beyan ettiği, davacı asil tarafından vekiline verilen vekaletnamede de davacının imzası olmayıp ‘parmak basma’ şeklinde işaret olduğu uyuşmazlıkta, davacının okuma yazma bilip bilmediği konusunda deliller toplanarak karar verilmesinin gerekeceğini»[392]

√ «Davacının çalıştırdığı işyerinde kaçak elektrik kullanıldığı dosya kapsamı ile sabit olsa da, bu kullanım nedeniyle ödemekle yükümlü olduğu miktarın da açıklığa kavuşturulması gerektiğinden, mahkemece, davacının davalıya olan borç miktarının tutanak tarihinde yürürlükte olan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği hükümleri gözetilerek hesaplanması, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğini»[393]

√ «Asıl borçlu ile davacı-kefil hakkında birlikte icra takibi yapan davalı bankanın 4077 sayılı Kanun uyarınca, davacı-kefilden henüz alacağını talep etme hakkı doğmamış olduğundan, davanın kabulü gerekeceğini»[394]

√ «Müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davacının diğer kefil olan davalıya karşı sorumluluğunun, her bir kefile düşen pay ile sınırlı olacağını»[395]

√ «Davalının ‘davacıdan alacağı olduğu’ yönündeki iddiasını ispat edemediği, ancak kötüniyetli olduğunun da sabit olmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[396]

√ «Kural olarak havalenin bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun tediyesi amacıyla yapıldığının kabulü gerektiği, davalının, iddiaya konu ödemenin, davaya konu senetle ilgisi olmayıp başka bir alacakla ilgisi olduğunu savunduğu, ancak ödemenin başka bir alacağa yönelik olduğu yolundaki savunmasını yazılı bir belge ile ispatlayamadığı gibi yemin teklif etme hakkını da kullanmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava ve takibe konu 20.000,00 TL bedelli senedin 2.300,00 TL’lik kısmından davacının borçlu olmadığının tespitine, davada ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden, davalının alacağına kavuşmasının gecikmesinden söz edilemeyeceğini ve bu nedenle tazminat koşullarının gerçekleşmediği nazara alınarak davalının tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[397]

√ «Kiralananın anahtarı yöntemine uygun şekilde, kiralayana teslim edilmediği sürece kiralananın, kiracının işgalinde olduğunun kabulü gerekeceğini»[398]

√ «Ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itirazında zamanaşımını ileri sürmemiş olan borçlunun, takip talebinden önce takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını bildirerek menfi tespit davası açamayacağını»[399]

√ «Davalının cirantası olarak gözüktüğü, hamil davacının TTK’nun 647. (şimdi; 735.) maddesi gereğince davacı cirantanın aleyhine takibe geçebilmesi için ödememe protestosu çekmesi gerekirken bunu yapmamasından dolayı davacı cirantaya karşı müracaat hakkını kaybettiği gerekçesiyle davacının icra takibine konu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, şartları oluşmadığından davacının %40 (şimdi; %20) tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[400]

√ «Gecikme zammının faiz niteliğinde olup, faize faiz yürütülecek şekilde hesaplama yapan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının BK’nun 104/son (şimdi; TBK. 121/son) maddesi hükmüne aykırılık oluşturacağını»[401]

√ «Takip konusu bononun keşide tarihinde davacının kulüp yöneticisi olmadığı ve bonodan şahsen sorumlu bulunduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[402]

√ «Davacının, davalıdan 34.000,00 TL’lik mal aldığı, karşılığında 49.000,00 TL’lik ödeme yaptığı, davalı defterlerine göre dahi davacıya 23.616,68 TL borçlu olduğu, bu nedenle takip ve dava konusu 15.000,00 TL bedelli çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[403]

√ «Davacının satış vekaleti verilmesi sırasında, daire üzerinde 18.12.2007 tarihli ipoteğin mevcut olduğu, bu ipotek bedelini davalı ve teminat senedi alacaklısının ödediğine ilişkin bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulamadığı, eski malik ve kredi borçlusunun Halk Bankasına olan kredi borcunu 21.02.2008 tarihinde erken ödemede bulunarak kapattığı anlaşıldığından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[404]

√ «Davacının davalıya 31.01.2008 tarihinde elektriğin kesilip aboneliğin iptali için başvuruda bulunduğu, bu tarihten itibaren elektriğin kesilmesi için gerekli makul sürenin 24 gün olduğu, bu tarihten sonraki dönemdeki elektrik tüketiminden davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davaya konu 2009/4 dönem fatura bedelinin 1.880,72 TL’lik miktarından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[405]

√ «Davacının taşınmazı tahliye etmesi ile borçtan kurtulamayacağı, aboneliğin davacı adına devam ettiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[406]

√ «Tarafların aldıklarını iade etmekle yükümlü bulunduklarını, asıl ve birleştirilen davaların davalısı şirketin takas ve mahsup talebinde bulunmadığından, takibe konulan senetlerden dolayı davacıların davalı şirkete borçlu olmadıklarının tespitine, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[407]

√ «Elektrik tüketimine ait hatalı hesaplama mahkeme kararı ile düzeltilmiş olduğundan, davacının 691.464,33 TL’lik fark faturasının 15.03.2005 son ödeme tarihinde ödemesi gerekirken ödenmediğini, borcun son ödeme tarihi olan 15.03.2005 tarihinden 06.09.2007 cari hesap tarihine kadar hesaplanan gecikme zammı + KDV tutarının 492.276,50 TL olduğunu ve davalı kurumun bu miktarı talep etmekte haklı olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[408]

√ «Tanzim tarihinde davacının şirketi temsile ve borç altına sokabilme yetkisi bulunduğu kabul edilir ise şirket kaşesi üzerine atılan imzanın şirketi temsilen atıldığı ve şirketi bağlayıcı olduğunun kabulü gerekeceğini, aksi halde imza sahibinin şahsi sorumluluğunun bulunacağını»[409]

√ «Mahkemece, ‘davacı H.H.’nin keşideci şirket yetki temsilcisi olarak borçtan şahsen sorumlu tutulamayacağını, anılan davacı yönünden davanın kabulüne, %40 (şimdi; %20) tazminatın davalıdan tahsiline, davacı A.H. yönünden ise, anılan davacının çekte ciranta olmayıp aval veren konumunda olduğu bu haliyle çekte ciro zincirinden bahsedilemeyeceği gibi kopuk olduğunun da ileri sürülemeyeceği’ gerekçesiyle ‘davanın reddine, %40 (şimdi; %20) tazminatın davacı A.H.’den tahsiline’ karar vermiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[410]

√ «Davalı bankanın borcun naklinden haberdar olmadığını, B.K. 173. (şimdi; TBK. 195.) maddesi uyarınca borcun naklinin geçerli olması için alacaklının buna rızasının ön koşul olduğunu, banka tarafından rehnin kaldırılması için sehven yazılan müzekkerenin davanın dayanağı olamayacağını, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[411]

√ «TMK.’nun 887. maddesi uyarınca, borçtan şahsen sorumlu olmayan davacı ipotek verene ihtar çekilmemiş olmasına göre davacının aleyhindeki icra takibinden dolayı sorumlu olmadığından davanın kabulüne, tazminat talebinin koşulları bulunmadığından tarafların tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[412]

√ «Davalı yanın alacaklı olduğu ve yargılama aşamasında teminat mektuplarının nakde çevrilmek suretiyle alacağın tahsil edilmiş olduğu gözetildiğinde davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekeceğini»[413]

√ «Bononun bedelsiz kaldığı gerekçeleriyle takibe konu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[414]

√ «Müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak ödenilen miktarın tamamı asıl borçludan istenilebilir ise de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan diğer davalılar yönünden dava rücu davası olduğundan, kefillerin sorumluluğunun her bir kefile düşen pay ile sınırlı olacağını»[415]

√ «Tüm dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre davacının icra takibi ve haciz esnasında borcunu kabul etmesi ve borcunu ödemesi karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[416]

√ «Davacının borcu protokol ile kabul ederek ödeme taahhüdünde bulunduğu gibi finansal kiralama akdine göre de taşınmazın tüm borcunu üstlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[417]

√ «Dava konusu çekin davacı kooperatifi temsil ve ilzama yetkili imzaları taşımadığı gerekçesiyle davacının çek ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[418]

√ «Kefil olunan sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenmesiyle kredi kapatıldığından, davacının bu sözleşme hükmüne dayanılarak imzası bulunmayan kredi sözleşmesinden sorumlu tutulamayacağını»[419]

√ «Elektrik faturalarına indirimli tarife uygulanmasının sanayi sicil belgesinin davalı şirkete ibrazına bağlı olmasına göre, sanayi sicil belgesi ibraz edilmeden, davacı şirketin indirimli tarifeden yararlanamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[420]

√ «Bonoda keşide tarihinin bulunmasının, bononun mecburi unsurlarından olduğunu ve keşide tarihinin vade tarihinden sonra olması halinde bononun geçersiz olacağını, mahkemece bono aslı üzerinde tanzim (keşide) tarihi incelenerek bir karar verilmesi gerekeceğini»[421]

√ «Davalıların zamanaşımına uğramış bonoya dayalı olarak alacak talebinde bulunduğunu, bu nitelikte bir senedin ancak yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilebileceğini, bu bonoya dayalı hususunu kanıtlayamadıkları gerekçesiyle takip konusu bonodan dolayı davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine, yasal şartları bulunmadığından davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[422]

√ «Davacının aynı tarihte çekmiş olduğu kredi sözleşmesi imzalanırken, banka görevlerinin kusuru ile davaya konu kredi sözleşmesine kefil olma iradesi olmaksızın rızası hilafına imzasının alındığı, bankanın somut olayda kusurlu olduğu ve hiç kimsenin kendi kusurundan kendi lehine hukuki sonuçlar çıkaramayacağı ve davacının dava dışı kişiye kefil olma iradesinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespiti ile davacının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[423]

√ «Davalı bankanın döviz kurlarını takip ederek yükselmesi durumunda kendiliğinden kredinin kapatılmasını sağlamaya veya teminatı dövize çevirme yükümlülüğünün bulunmadığını bu nedenle davacının kur farkından dolayı uğramış olduğu zarardan davalıya sorumluluk yüklenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[424]

√ «Davaya konu kredi kartı sözleşmesinde imzalanan kefalet adi kefalet olduğundan öncelikle asıl borçludan alacağın talep edilmesinin gerektiği»[425]

√ «Ceza yargılaması sırasındaki ifadelerden kredi kartının davacı tarafından dava dışı kişiye verildiği, dava konusu harcama dışında da başkaca harcamalar yapıldığı ve karşılığının davacı yanca ödendiği, dolayısıyla dava dışı kişi davacının kredi kartını onun vermiş olduğu yetkiye istinaden kullandığı, bu halde davacının dava dışı kişiye rızasıyla verdiği kartın kullanılmasından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve davalı-alacaklı lehine ihtiyati tedbir nedeniyle alacağını geç almaktan dolayı İİK. m. 72/4. maddesine göre %40 (şimdi; %20) kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[426]

√ «Davaya konu bonoların ön yüzünde borçlu kısmında dava dışı kaşesinin üzerinde bir imzanın, açıkta ikinci bir imzanın bulunduğu, her iki imzanın da davacıya ait olduğu, davacının anılan dava dışı şirketin yetkili temsilcisi olmasına göre ikinci imzalardan dolayı aval veren olarak borçlandığı, senedin arka yüzünde ilk cironun davacıya ait olmasının davacının davalıya karşı olan sorumluluğunu etkilemeyeceğini, kaldı ki, davacının cirosundan sonra davalının cirosunun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[427]

√ «Davacıların traktör satımına dair olarak davalı şirkete vermiş oldukları bononun takibe konulmasından dolayı borçsuzluğunun tespitini istemiş oldukları davada, takip alacaklısının davalı şirket değil, dava dışı bir kişi olduğu anlaşıldığı gibi, davacılar tarafından senet de dava dışı kişi adına keşide edilmiş olduğundan, davacıların aynı senet ve icra takip dosyasına dayanarak ayrı bir tüzel kişiliği bulunan şirket aleyhine dava açmalarının yasal olarak mümkün olmaması gerekeceğini»[428]

√ «Mahkemece bankaya ibrazdan sonra çeklerin ciro yolu ile devredilemeyeceği, ancak alacağın temlikine ilişkin hükümler gereğince yazılı şekilde devredilebileceği gözetilerek ve davanın temel ilişkiye dayalı olarak değil, çekler ve takip nedeniyle menfi tespit talebine istinaden açılmış olduğuna dikkat edilerek bir karar verilmesi gerekeceğini»[429]

√ «Bilirkişi raporunda, davacının kaçak elektrik kullanmadığı kanaatinin bildirildiği, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. CD. tarafından yasal süre geçtiğinden bahisle temyiz inceleme isteminin reddine karar verildiği, yapılan yargılamada Nizip Vergi Dairesi, Ticaret Borsası, Gaziantep Sigorta İl Müdürlüğü ve İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevaplarından davacıya ait fabrikada kaçak elektrik kullanılmadığı ve fabrikanın faaliyette olmadığının anlaşıldığı, 22.08.2011 tarihli bilirkişi raporunda Tedaş’ın 28.04.2006 tarihli Sayaç ve Devreler Muayene Kontrol Föyünde sayaç kontrollerinin normal olduğu, dolayısıyla fabrikanın çalışmadığı ve kaçak elektrik kullanılmadığının belirtildiği gerekçesiyle toplam 33.865,84 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[430]

√ «TTK.’nun 730/6. (şimdi; 818/f.) maddesi aracılığıyla çeklerde de uygulanması gereken aynı yasanın 600/1. (şimdi; 688.) maddesi uyarınca çekteki cironun ‘tahsil cirosu’ sayılması için ‘bedeli tahsil içindir’, ‘kabz içindir’ ‘vekaleten’ ibaresini veya sadece tevkili ifade eden diğer herhangi bir kaydı ihtiva etmesi gerektiğini, dava konusu çek arkasındaki ciroda bu şekilde herhangi bir kayıt mevcut olmadığından dava konusu çekin temlik cirosu ile devredildiğinin kabulü gerekeceğini»[431]

√ «Benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda; davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine ilamsız takip başlatıldığı, son ödeme tarihi itibariyle 4.347,90 TL fazla ödeme yapılmış olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, takibin kötüniyetli yapıldığı kanıtlanamadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[432]

√ «Bonoyu tanzim eden keşidecinin lehdarın ciro imzasına itiraz hakkının olmadığı, ciro imzasının lehtara ait olmaması karşısında yetkili hamil olan alacaklının, imzasına itiraz etmeyen keşideci aleyhine icra takibi yapmasına herhangi bir engel bulunmadığı, keşideci olan davacının kendi imzasına itiraz etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[433]

√ «Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporlarına göre; 20.08.2004 tarihli kredi sözleşmesinin o tarihte davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmayan kişi tarafından imzalanması nedeniyle geçerli olmadığı, BK.’nun 485. maddesi uyarınca kefaletin de geçerli bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının 20.08.2004 tarihli Genel Taahhütname Sözleşmesi başlıklı belgeye göre kefaletin geçersiz olduğu dikkate alınarak, davacıların davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacıların tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[434]

√ «Davalı bankanın takibinde kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne, icra takibine konu edilen bonolardan dolayı davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[435]

√ «Davacı kredi sözleşmesinin bir KOSGEB kredisi çerçevesinde kredi tahsis edileceği saikiyle akdedildiğini belirtse de, KOSGEB onayı gelmeden bilerek genel kredi sözleşmesini imzalayarak 60.000,00 TL krediyi kullandığı basiretli bir tacir gibi davranmadığı, asıl borçlu davacı şirket ile aynı sözleşmeyi 70.000,00 TL limitle imzalayan diğer davalının BK. 23. (şimdi; TBK. 30.) ve devamı maddelerine dayanarak irade fesadının varlığını iddia edemeyeceğini, iş yaşamındaki objektif iyi niyet kuralları ve ticari dürüstlük ilkelerinin davacı tarafın iddiaları ile bağdaşmadığı gerekçeleri ile kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[436]

√ «Davacıyı menfi tespit davası açmaya zorlayan devam eden bir takip bulunmamasına göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddi gerekeceğini»[437]

√ «12.04.1944 tarih ve 14/13 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararına göre, sözleşmede kefalet limiti bulunmasa bile, sözleşme içeriğinden kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktarın anlaşılabildiği hallerde kefaletin geçerli olduğunun gözetilmesi gerekeceğini»[438]

√ «Aracın davacı adına kayıtlı olduğu, harici satış sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığı, davacının sözleşmede imzası bulunan eşi ve davalıya aracın satımını gerçekleştirme konusunda bir yetki vermediği, davacının aracın satımı ile ilgili konuşmalara katılmadığı, söz konusu belgelerin davacı yönünden borç doğurucu nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[439]

√ «Alacağın sözleşmeye dayanması nedeni ile BK. 125. (şimdi; TBK. 146.) maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, davacı şirketin davalı bankadan çek karnesi alması ve kullanmasına ilişkin sözleşmede sadece davacı şirketin ismi ve imzasının bulunduğu, diğer davacıların isim ve imzalarının bulunmadığı, davalı bankanın depo talebinde bulunabilmesi için bu konuda çek hesabı açılmasına ilişkin sözleşmede açık hüküm bulunması gerektiği, davacı şahıslar için açık hüküm bulunmadığı gerekçeleriyle davanın davacı şirket yönünden kabulüne, diğer davacılar açısından reddine karar verilmesi gerekeceğini»[440]

√ «Taraflar arasında mevcut genel kredi sözleşmesinde erken ödeme komisyonu için belirlenmiş bir oran olmadığını, ancak böyle bir oranın belirlenmemiş olmasının MK.’nun 2. maddesi gereğince hakkın kötüniyetle kullanılmasına sebep olamayacağını, bankalar arası genel teamüllere göre %2’lik bir komisyonun erken ödeme komisyonu olarak alınmasının hakkaniyete uygun olduğunu, bu miktarın ise 5.918,91 TL’ye tekabül ettiği, davacıdan alınan 22.488,90 TL’den alınması gereken 5.918,91 TL düşüldüğünde davalı bankanın 16.569,99 TL’lik fazladan bir kesinti yaptığı kanaatine varıldığından, bu miktarın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsiline, ancak şartları mevcut olmadığından davacı tarafın tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmesi gerekeceğini»[441]

√ «Bilirkişi raporuna göre davacının takibe konu kredi borcundan sorumlu olacağı, ipotek akit tablosunda doğmuş ve doğacak borçları için ipotek verildiğinden davacının dava açmakta haksız olduğu, davalının tazminat talebinin yasal şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[442]

√ «Takibe konu çekin keşide tarihi itibariyle yönetim kurulu üyesi olan kişinin tek başına temsil yetkisi olmadığı bu nedenle davacı kooperatifin bu çekten sorumlu tutulamayacağı, çeki imzalayan kişinin tek başına bu çek bedelinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[443]

√ «Davacı şirket yetkilisinin de duruşmada yetkisiz temsilcinin daha önce keşide ettiği bir kısım çeklerin ödendiği yönündeki beyanı dikkate alındığında davacı şirketin takibe konu çekten sorumlu olduğu, çekin keşide tarihinde tahrifat olduğu, bu nedenle çekin süresinde bankaya ibraz edilmediği ancak TTK.’nun 730/14. (şimdi; 818/m.) maddesi yollamasıyla aynı kanunun 644. (şimdi; 732.) maddesine göre hamilin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak keşideciye müracaat hakkı bulunduğu, bu halde davacının takip konusu çeklerden dolayı sebepsiz zenginleşmediğini ispatlaması gerektiği fakat bu yönde delil bildirmediği gibi iddiası dahi bulunmadığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine, takip konusu alacağın %40’ı (şimdi; %20’si) oranında tazminatın davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[444]

√ «Dava konusu çekin davalıya alacağın temliki yoluyla geçtiğinin kanıtlanamamış olması, çeklerin bankaya ibraz edildiği sırada davalının isim ve imzasının bulunmadığı, davalı isim ve imzasının sonradan eklendiği gerekçesiyle davacının davasının kabulü ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının takibinde kötüniyetli olduğu kabul edilerek alacağın %40’ı (şimdi; %20’si) oranında tazminatla sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekeceğini»[445]

√ «Bono bedeli 9.000 TL olsa da bunun 2.000 TL olarak geçerli olduğunun davalı tarafça bononun arkasına yazılıp imzalandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[446]

√ «Taraflar arasındaki satım akdi feshedilmiş olduğundan herkesin aldığını iade ile yükümlü olduğu, senedin dayanağı olan hukuki ilişkinin hükümsüz kalması dolayısıyla senedin de hükümsüz hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibine konu senet nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[447]

√ «Davacı abonenin aboneliğe konu işyerini terk ederken abonelik ilişkisini sonlandırmaması nedeniyle bu yerde meydana gelen tüketim bedellerinden sorumlu tutulacağı gerekçesiyle davanın ve koşulları oluşmadığından davalı yanın tazminat isteminin ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekeceğini»[448]



Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin