İlamsiz icra takiBİ-İcra iflas hukuku madde 42 Para borcu ve teminat için takip


- «Borcun ortadan kalkması nedeniyle ‘ipoteğin terkini’ (silinmesi)» istemiyle ilgili olarak



Yüklə 12,14 Mb.
səhifə61/111
tarix16.05.2018
ölçüsü12,14 Mb.
#50567
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   111

- «Borcun ortadan kalkması nedeniyle ‘ipoteğin terkini’ (silinmesi)» istemiyle ilgili olarak;

√√ «Bayilik sözleşmesinin feshi nedeniyle borçsuzluğun tespiti ve taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki talebine ilişkin asıl dava, taşınmaz maliki tarafından açılan ipoteğin fekki istemine ilişkin birleşen davada, mahkemece yapılan yargılama sırasında mali müşavir bilirkişiden rapor alınmış, hükme esas alınan bu raporda, davalının davacıya mal sattığı, davacı kayıtlarında bulunan 8 adet iade faturasının davalı kayıtlarında bulunmadığı, davalının davacıya borçlu olduğu belirtilmiş olup mahkemece bilirkişi raporu ve taraf defterlerinin incelenerek karar verilmesi gerekeceğini»[520]

√√ «İpoteğin fekki için açılan davanın tarihi 23.02.2010, takip tarihi ise davadan sonra 19.03.2010 iken, Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/82 E. 2010/236 K. 14.07.2010 tarihli kesinleşmiş mahkeme kararı ile takibe konu ipoteğin kaldırıldığı nazara alındığında, bu durumda, borçlu şikayetinin esası hakkında bir karar verilmesinin gerekeceği, yazılı gerekçe ile konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın bozulmasının gerekeceğini»[521]

√√ «Davacı, “borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin terkinini” talep etmiştir. İİK’nun 150. maddesine göre icra takibinden sonra ipoteğin iptali (fekki) davası açılması halinde, İİK’nun 72. maddesi kıyasen uygulanır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılabileceğine (İİK. m. 72) olduğunu»[522]

√√ «Davanın “ipoteğin fekki” istemine ilişkin olup, niteliği itibarıyla nisbi harca tabi davalardan olduğu ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28., 30., ve 32. maddeleri uyarınca eksik harç tamamlanmadıkça müteakip işlemlere devam edilemeyeceği gözetilmeden, dava değeri saptanıp, eksik harç tamamlattırılmadan yargılamaya devam edilmesi doğru değildir. Kabule göre de ipotek akdi içeriğinden ipoteğin davalı bankanın merkez ve şubeleri ile özellikle Küçüksaat Şubesinde doğmuş ve doğacak alacakların teminatı olarak verildiği anlaşıldığı halde, kefaletin teminatı gibi kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının da hükmün bozulmasına neden olacağını»[523]

√ «Davaya konu senetlerde lehdar ve keşideci olarak aynı kişinin adı yazılı olduğundan kambiyo vasfını taşımadığı, lehdar kısımlarında bulunan davacının adı çizilerek davalının adının yazıldığı, ancak düzeltmenin davacı tarafından yapıldığına ilişkin senetlerde paraf ya da imzasının bulunmadığından davanın söz konusu senetler yönünden reddine karar verilmesi gerekeceğini»[524]

√ «TK. 602/1. (şimdi; TTK.’nun 690.) maddesine göre ödenmeme protestosundan sonra yapılan ciro ancak alacağım temliki hükümlerini meydana getirir. BK’nun 163. (şimdi; TBK.’nun 184.) maddesinde ise alacağın temlikinin yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda dava konusu bononun alacağın temliki hükümlerine uygun şekilde davalıya geçtiği hususu kanıtlanamadığından davalının yetkili hamil olduğunun kabul edilemeyeceğini»[525]

√ «Taraflar arasında imzalanan protokole göre dava konusu senedin de bulunduğu beş senedin başka senetlerle değiştirilmesine karar verildiği dava konusu senet dışındaki dört senedin davacıya iade edildiği, BK’nun 114. (şimdi; TBK.’nun 133.) maddesine göre yenileme anlaşmasının yapıldığı, borcun yenilenmesinin borcu sona erdiren bir işlem olduğu gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[526]

√ «Süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takip yönünden kesinleşen faiz oranına karşı menfi tespit davası açılmasına yasal bir engel bulunmadığından mahkemece davalı alacaklının takip tarihi itibariyle talep edebileceği faiz oranı ve işlemiş faiz toplamı tespit edilip varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceğini»[527]

√ «Dava konusu bonoların tanzim tarihinden önceki ödemelerin anılan bonolara yönelik olarak yapıldığının kabul edilemeyeceğini»[528]

√ «TK.’nun 688/7. (şimdi; TTK.’nun 776/g) maddesi uyarınca bononun tanzim edenin imzasını taşıması zorunludur. Söz konusu maddede sorumluluk için sadece imzadan söz edilmiş olup, pul üzerinde ve açıkta birden fazla imzanın bulunması ya da ismin yazılması şartı öngörülmediğinden takip konusu bonoda çift imzası bulunan davacının imzalardan bir tanesini şirket adına diğerini de kendisi adına attığı, dolayısıyla takibe konu bonodan dolayı borçlu olduğuna karar verilmesi gerekeceğini»[529]

√ «Dava ve takibe konu bonolarda malen ahzolunduğu belirtilmiş ise de mal tesliminin kanıtlanamadığı, dava dışı şirket ile ortağı olan davacı arasında düzenlenen bononun gerçek bir borcu yansıtmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne davacının icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[530]

√ «TMK.’nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan toplam borç miktarının, bu tür ipotekle tarafların ipotek tesis edilirken bu limiti aşamasının mümkün olamayacağını»[531]

√ «Davacı bonoları davalı ile aralarındaki sözleşme gereğince yapılan tasfiye sonucunda ortaya çıkan borcuna ilişkin verdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[532]

√ «Takip konusu çeklerde davalının yetkili hamil olmadığı davacı hakkında icra takibi yapamayacağı, davalı takip alacaklısı ile şirketin tüzel kişiliklerinin farklı olduğu, davacının, davalıya borcunun olmadığı, icra takibinin iptaline ise karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının takip dayanağı çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının icra takibinin iptali isteminin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[533]

√ «İİK.’nun 45. ve 167. maddesi gereğince alacağın rehinle temin edilmiş olmasının kambiyo senetlerine mahsus haiz yolu ile takip yapılmasına engel bir durum oluşturmayacağını»[534]

√ «Davacı keşidecinin sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde savunmada bulunması ve çek bedelini aralarında temel ilişki bulunan kişiye TK.’nun 644. (şimdi; TTK.’nun 732.) maddesi kapsamında ödendiğini kanıtlaması gerektiği böyle bir savunmayı ileri sürülmediğinden, davacının çek bedelleri kadar sebepsiz zenginleştiğinin kabulü gerekeceğini»[535]

√ «Taraflar arasındaki ticari ilişkide, davalı yanca teslim edilen malın bedeli olarak senet verildiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[536]

√ «Davalı kayıtlarında davacının borçlu olmayıp 282,57 TL alacaklı gözüktüğü, davalı-müflis aleyhindeki kayıtların kendisini bağlayacağını, diğer davalı şirket ile asıl davalı şirketin ticaret sicilindeki adresinin aynı olduğu, ortakların bir kısmının aynı olduğu, her iki şirket arasında organik bağ bulunduğu, bu nedenle asıl ve birleşen davaların kabulü ile davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceğini»[537]

√ «Davalı Y. Akaryakıt Şirketinin ticari defterlerini kesin süreye rağmen ibraz etmediği, davacı defterlerinin incelenmesinde davalı ile ticari ilişki ve alacak borç ilişkisi gösterir kaydın bulunmadığı, davacının davalıya borçlu olmadığının anlaşıldığı, dava konusu çekin davalı bankaya rehin amacı ile devredildiği, kredi borcu davalı Y. Akaryakıt Şirketi tarafından ödenmiş ise teminat çekine dayanarak takibe geçilemeyeceği, ancak ödenip ödenmediğinin saptanmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekeceğini»[538]

√ «Davacı tarafça sunulan ve imzası davalı tarafça ikrar edilen belgeye göre dava ve takibe konu bonodan dolayı davacının ibra edildiği, borcun dava dışı N.G. isimli şahıs tarafından yüklenilmesinin kararlaştırıldığı, bu itibarla takibe konu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve alacağın %40’ı oranında tazminatın davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceğini»[539]

√ «Davacı, abone olduğundan abonelik sözleşmesi gereği aboneliğin bulunduğu işyerinde kullanılan kaçak elektrik enerjisi bedelinden sorumlu olup aynı zamanda fiili kullanıcı olmasının gerekmeyeceğini»[540]

√ «İcra dosyasında davacı borçlunun 24.12.2011 tarihli dilekçesi ile borcunu kabul ettiği ve taksitlerle ödeme taahhüdünde bulunduğu, davanın açılmasından bir gün sonra yapılan bu kabul beyanının davanın kötüniyetli olarak açıldığının göstergesi olduğu gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[541]

√ «Davalının annesinin maddi durumu ve tanık ifadelerinden anlaşıldığı kadarıyla kendisi ihtiyaç halinde iken borç verebilmesinin, senette oğlu davalının lehtar olarak isminin yazdırmasının, davalının, 2005 yılında yapılan senetten, üstelik lehtar olduğu halde yeni haberdar olmuş gibi ifade vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalı tanıklarının beyanlarının samimi olmadığı, davacının iddiasında samimi olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[542]



- «Düzenlenen senedin (çekin) bedelsiz (karşılıksız) olduğundan geçersizliği iddiası» ile ilgili olarak;

√√ «Hisse devrine karşılık verildiğini ve hisse devrinin gerçekleşmediğini bilen davalının, bedelsiz kalan çeki bile bile davacının zararına kötüniyetle iktisap ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verileceğini»[543]

√√ «Davacının davalıya karşı ileri sürdüğü çekin bedelsiz olduğu iddiasını kanıtlayamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[544]

√√ «Uyuşmazlık iki adet çekin bedelsiz olduğuna dair menfi tespit istemine ilişkin olup, ispat yükü çekin keşidecisi olan davacıya aittir. Davalı vekili, «çeklerin daha önceki mal alımları nedeniyle cari hesap kayıtları incelendiğinde de davacının iddiasının doğru olmadığının anlaşılacağını» savunarak 2008 ve 2009 yılı defterlerini ibraz etmiştir. Ne var ki bilirkişi kök ve ek raporlarında taraflar arasındaki 2008 yılındaki ilişki incelenerek görüş bildirmiş, davalı vekilinin gerekçelerini de belirterek davacı ve davalı arasındaki ilişkinin bütünüyle incelenmesine yönelik itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulamayacağını»[545]

√√ «İhtilaf konusu senetlerin, kambiyo senedi niteliğinde olduğu, kambiyo senetleri kayıtsız şartsız borç ikrarı mahiyetinde olduğundan, senedin karşılıksız olduğunu senet borçlusunun kanıtlamasının gerekeceği, hisse devir sözleşmesinde hisse bedelinin ödenmiş olduğunun yazılmasının, senedin karşılıksız olduğu anlamına gelmeyeceği, ispat külfeti davacıda olmasına rağmen, açıklanan hususlar dikkate alınmadan ‘davanın kısmen kabulüne’ karar verilmesinin hatalı olduğunu»[546]

√√ «Dava konusu senedin şirketi temsil yetkisi ortadan kalktıktan sonra düzenlendikten sonra yazılı belgenin ibrazı ile TK’nun 592. (şimdi; TTK.’nun 680.) maddesi uyarınca tarafların anlaşmaları sonucu bononun lehdar hanesinin boş bırakılarak bir başkasına tevdinin mümkün olduğu, senedin bedelsiz olduğu hususunda ispatlanmasının gerekeceğini»[547]

√√ «Davalı hamilin dava konusu bonoların bedelsiz kaldığını bile bile davacının zararına kötüniyetli olarak iktisap ettiği açıkça anlaşılmış olmasına göre bu yönün araştırılmasına gerek bulunmadığından mevcut deliller karşısında davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceğini»[548]

√ «Davalı Bankanın gösterilen ipotek karşılığında anılan şahsa kredi sağladığını, davacının, ismi farklı olsa da aynı kişiye güvenerek dairesini ipotek ettirdiği, şimdi ise davacı, bu şahsın kimliğinin başka çıktığını ileri sürerek kredi sözleşmesinin ve ipoteğin geçersiz olduğunu ileri sürmesinin MK’nun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[549]

√ «Ek tüketim faturası uyarınca fazla ödenen meblağın iadesi istemi sözleşmeden kaynaklanmakta olup zamanaşımı süresi BK’nun 125. (şimdi; TBK. 146.) maddesi uyarınca 10 yıl olduğundan, mahkemece zamanaşımı itirazının reddiyle işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin isabetli görülmeyeceğini»[550]

√ «Sulh ve ibra borcu sonlandıran hukuki işlemler olup, yargılamanın her safhasında dikkate alınması gerektiğini»[551]

√ «Her ne kadar davalı banka iyi niyetli hamil durumda olsa da, kambiyo senedi vasfında olmayan çeki ciro yoluyla devralan bankaya, temel ilişkiden kaynaklanan ödemezlik def’inin ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[552]

√ «Açılan ceza yargılamasında borca karşılık verilen bononun ödenmesi üzerine iade edilen kopya senedin davalı yanca düzenlendiğinin anlaşıldığı ve bu nedenle davalının gerçek senedin meşru hamili sayılamayacağından davanın kabulüne karar verileceğini»[553]

√ «Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkındaki Yönetmeliğin 22/2. maddesi gereğince faktoring şirketlerinin kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilemeyen alacakları, satın alamayacakları veya tahsilini üstlenemeyecekleri, bu bağlamda davacının şahsi def’ilerini davalı faktoring şirketine karşı da ileri sürülebileceği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[554]

√ «Davacının dava konusu senet nedeniyle imzaya itirazla icra hukuk mahkemesine açtığı davada 13.01.2009 tarihli dilekçesi ile borcu ve imzayı kabul ettiğine dair beyanda bulunduğu, bu beyanı karşısında takip konusu borcu üstlenip, kabul ettiğinin değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenle de artık diğer iddialarının sonuca etkisi olmayacağı gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmesi gerekeceğini»[555]

√ «Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; «davacı şirketin çift imza ile temsil edileceğinin anlaşılmış olmasına ve dava konusu kambiyo senetlerinde davacı şirkete ait tek imza bulunmasına rağmen bankadan gelen cevabi yazıda davacı şirketin tek imza ile şirketin temsil edildiği kanaatini karşı tarafa doğurduğu, bu davada borçlu olmadığını iddia etmesinin iyi niyet kurallarına aykırı olduğu» gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[556]

√ «Ciroda cirantanın imzasının eli ürünü ıslak imza olmayıp kaşe izi niteliğinde bulunduğu, çekte cironun geçerli olabilmesi için mutlaka ciranta tarafından el yazısı ile yazılmış ad ve soyad veya yalnızca imzanın bulunması gerektiği, bu durumda davalıya geçerli bir ciro yoluyla devir ve temlik bulunmadığından takip alacakları davalının yetkili hamil olmadığı, bu nedenle takibe konu çeke dayanarak davacılardan talepte bulunulamayacağı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[557]

√ «Bonolar kooperatifi temsile yetkili eski yöneticilere ait çift imzayı içermekte ise de temsile yetkili kişiler ancak kooperatif namına onun amacının gerektirdiği hukuki işlemleri yapabileceklerinden ana sözleşmenin incelenerek kooperatifin finans kuruluşları veya üçüncü şahıslardan borç alabileceğine ilişkin bir düzenleme ile birlikte yönetim kurulunca alınan bir kararın bulunup bulunmadığı irdelenerek kooperatif kayıtlarında bonolar karşılığında kooperatife herhangi bir para veya mal girişi olup olmadığı, bonoların varlığını ortaya koyacak bir kayıt elden borçlanmaya icazet anlamına gelecek bir işlemin bulunup bulunmadığı yönünden bilirkişiden rapor alınması gerekirken mahkemece, salt defter incelemesi yoluyla sonuca gidilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayacağını»[558]

√ «Bono borçlusunun, «bononun, kumar ve bahis borcu için düzenlenmiş olduğunu» ispatla yükümlü olduğu, bu hususun tanıkla değil kesin delillerle ispat edilebileceğini»[559]

√ «Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının davalının kayınpederi olduğunu, kendisine ‘nikâh olduktan sonra ev alacağım’ diyerek söz verdiğini, ancak ev alamayınca senet verdiğini, kendisinin de senedi... TL miktarında doldurduğunu, senedi kesinlikle arasındaki resmi nikâhın garantisi olarak almadığını bildirdiği, dava konusu senedin miktar itibarıyla tanık dinletme sınırının üzerinde kaldığı ve davalı tarafından da tanık dinletilmesine muvafakat edilmediğinden, davacının tanık dinletme talebinin reddedildiği, davacı vekilinin ‘yemin deliline dayanmayacaklarını’ belirttiği, böylece ‘davanın reddine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[560]

√ «Tanzim yeri bulunmayan senet bono vasfında değilse de borç ikrarına havi adi senet hükmünde olduğundan, davaya konu senedin bono olduğunun kabulünün usul ve yasaya aykırı olacağını»[561]

√ «Tedbir kararının İİK’nun 72/2. maddesine dayalı olarak takipten önce verilmiş olduğu hallerde, alacaklı ihtiyati tedbir kararına konu olan bonolarla ilgili olarak borçlular hakkında takip yapamayacağından, mahkemece teminat yatırılıp yatırılmadığı belirlenerek, yatırıldığının belirlenmesi halinde ihtiyati tedbire konu bonolar yönünden takibin iptaline karar vermesinin gerekeceğini»[562]

√ «6100 sayılı HMK’nun 311. maddesine göre irade bozukluğu hallerinde feragatın iptalinin istenebileceğini»[563]

√ «Mahkemece yapılan yargılama sonunda; ‘dava konusu bonodaki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, bonodaki kaşenin şirket kaşesi ve ticaret siciline tescil edilmiş unvanı olmadığı, davacı şirket defterinde bono ile ilgili kayda rastlanmadığı, bonodaki imza sahibinin kimliği açıkça yazılı olmadığından imza sahibinin ticari mümessil olarak da kabul edilemeyeceği, yetkisiz kişi tarafından imzalanan bononun şirketi bağlamayacağından davacının bono ile davalılara borcu olmadığının tespitine’ karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığını»[564]

√ «Davacının dava tarihi itibariyle davalı bankaya kullandığı krediden dolayı borçlu olduğundan ve bu nedenle davacının açtığı davanın kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[565]

√ «Davacının sahtecilik itirazını çekin hamiline karşı ileri sürülebileceği gibi diğer cirantalara karşı da ileri sürüleceğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[566]

√ «Taraflar arasındaki ticari ilişki süresince gerek sipariş ve mal gönderimi gerek banka havalesi uygulamasında davalı çalışanının davalı yetkilisi gibi hareket ettiği, davalının da buna uzun süre icazet verdiği, dolayısıyla davacının davalı adına hareket eden sipariş alıp mal gönderen ve fatura bedellerini de tahsil eden davalı çalışanına davalı temsilcisi olduğu inancıyla para havale ettiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekeceğini»[567]

√ «Faktoring sözleşmesi alacağın temliki hükümlerini de bünyesinde barındıran karma nitelikli atipik bir sözleşme türüdür. Bu itibarla, faktoring ilişkilerinde borçlu, alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’ileri BK.’nun 167/1. (şimdi; TBK.’nun 188/I.) mad. uyarınca temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürülebileceğini»[568]

√ «Faktoring sözleşmesi, Borçlar Kanunu’nda tip sözleşme olarak düzenlenmemiş olup temelinde alacağın temliki hükümlerini de barındıran birden fazla sözleşmenin oluşturduğu karma nitelikli atipik bir sözleşme olarak ortaya çıkmıştır. Hal böyle olunca Factoring ilişkilerinde borçlu BK 167/1. (şimdi; TBK.’nun 188/I.) maddesi uyarınca temlik eden önceki alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’ileri temlik alan durumundaki factoring şirketine de ileri sürebileceği, davacının davalı M. Ltd. Şti.’ne vermiş olduğu avans çekleri karşılığında mal teslim edilmediği kanıtlandığına göre bu yöne ilişkin ödemezlik def’inin BK 167/1 (şimdi; TBK. 188/I) uyarınca davalı factoring şirketine karşı da ileri sürülebileceği, olayda TTK 599. (şimdi; 687.) maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmadığı ve sonuç olarak davanın factoring şirketi yönünden de reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmeyeceğini»[569]

√ «Faktoring sözleşmesi alacağın temliki hükümlerini de bünyesinde barındıran karma nitelikli atipik bir sözleşme türüdür. Bu itibarla, borç verme ilişkilerinde borçlu, alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’ileri BK.’nun 167/1. (şimdi; TBK.’nun 188/I.) maddesi uyarınca temlik alan durumundaki faktoring şirketine karşı da ileri sürebilir. Somut olayda davacı, akdi ilişkide bulunduğu davalı şirkete bu çekten dolayı borçlu olmadığını kanıtladığına göre, bu hususu BK.’nun 167/1. (şimdi; TBK.’nun 188/I.) maddesi uyarınca davalı faktoring şirketine karşı da ileri sürebileceği ve olayda TTK.’nun 599. (şimdi; 687.) maddesi hükmünün uygulama yeri bulunulmadığı düşünülmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bozulmasına neden olacağını»[570]

√ «Senedin bir tür başlık parası olarak verildiğinin anlaşıldığından, bunun anlak kurallarına ve BK’nun 20. (şimdi; TBK.’nun 27.) maddesine aykırı olduğundan, senedin davacının oğlu İ.S.’nın davalının kızı C. ile evlenmesinden vazgeçmesinden sonra diğer davalı A.G.’e ciro edildiği, bu ilişki dışında taraflar arasında senedin düzenlenmesini gerektiren borç doğurucu hukuki bir ilişkinin bulunmadığından davanın kabulü gerekeceğini»[571]



- «Düzenlenen senedin/çekin hatır senedi (çeki), olarak verilmiş olduğundan geçersiz olduğu» konusuyla ilgili olarak;

√√ «Çekin hatır çeki olarak verildiği ve bedelsiz olduğu iddiası kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceğini»[572]

√√ «Çeki ciro eden şirketin gayri faal olmasının çeki geçersiz kılmayacağı, çek niteliğinin devam edeceği, herkesin kendi imzasından sorumlu olduğu, «çekin teminat ve hatır amaçlı olarak dava dışı kişilere verildiği» yönündeki iddianın kanıtlanamadığından, «davanın reddine» dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığını»[573]

√√ «Taraflar arasındaki uyuşmazlığın senet nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu davada, dosya içeriğine ve toplanan delillere göre senedin hatır senedi olarak verildiği ve bedelsizlik iddiasının kanıtlanamadığı durumda dava dilekçesinde yemin deliline dayanan davacıya yemin teklif hakkının hatırlatılarak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin bozmayı gerektireceğini»[574]

√√ «Davacının hatır çeki iddiasını kanıtlayamadığı ve teklif edilen yeminin de davalı şirket yetkilisi tarafından eda edilmesi sebebiyle «menfi tespit davasının reddi» doğrultusunda karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığını»[575]

√ «Faktoring işlemi alacağın temliki hükümlerine tabi olduğundan davacı borçlu, temlik eden şirkete karşı haiz olduğu def’ileri temellük eden davalı faktoring şirketine karşı dahi dermayan edebilir (BK. 167/1. (şimdi; TBK. 188/I.) madde). Somut olayda davacının davalılardan Naz Yapı Ltd. Şti.’ye borçlu olmadığı saptandığına göre, davanın diğer davalı faktoring şirketi yönünden de kabulünün gerekeceğini»[576]

√ «Asgari alım taahhüdünün yerine getirilmemesi durumunda eksik çekilen doğalgaz bedelinin cezai şart olarak ödenmesine ilişkin sözleşme hükümlerinin geçerli olduğu buna göre davacının sözleşme hükmü doğrultusunda davalıya ödediği bedelin iadesini isteyemeyeceği gerekçesiyle ‘davanın reddine’ karar verilmesi gerekeceğini»


Yüklə 12,14 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   57   58   59   60   61   62   63   64   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin