İmam suyuti



Yüklə 1,55 Mb.
səhifə17/23
tarix31.05.2018
ölçüsü1,55 Mb.
#52244
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   23

TENBİHLER:



Birinci Tenbih: Uyanık iken peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i görenlerin çoğu, kalbi ile görür, sonra terakki ederek göz ile görürler. Daha önce, bunun, Kadı Ebu Bekr İbnül Arabi’nin iki görüşünden biri olduğu geçmişti. Lakin göz ile görmek, insanların birbirini görmesi gibi değildir. Şüphesiz bu, berzahi cem’iyet hali ve vicdani bir iştir. Bunun hakikati, onunla müjdelenmeden idrak edilemez. Nitekim Şeyh Abdullah ed Delasi’nin; “İmam tekbir aldığında ben de tekbir aldım. Biri beni tuttu. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i gördüm.” Sözünde geçen “tutma” ile, bu hale işaret edilmiştir.
İkinci Tenbih: Mustafa Sallallahu aleyhi ve sellem’in zatının cismi mi, ruhu mu, yoksa misali mi görülmektedir?
O’nu gören hal sahipleri diyorlar ki; ikincisini (yani ruhunu) görüyorlar. Gazali buna açıklık getirerek der ki; “Bunda murad edilen, cisminin ve bedeninin görülmesi değil, Onun zatını görmeye vasıta olan misalidir. Bu vasıta hakikat de olabilir, hayal de. Zatı, hayal edilmiş bir misal değildir. Görülen şekil, Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem’in ne ruhu, ne de şahsıdır. Bilakis hakikatte o, misalidir.
Bu, kişinin Allah Teala’yı rüyasında görmesine benzer. O’nun zatı şekil ve suretten münezzehtir. Fakat, kişi bunu kullara tarif ederken, nur v.b. algılanabilen misaller vasıtası ile anlatır ve bu misal de Hak tarafından olduğu için Haktır. Rüyada gören kimse der ki; “Rüyamda Allah’ı gördüm.” Yani başkasının hakkında olduğu gibi “Allah’ın zatını gördüm” diyemez.
Kadı Ebu Bekr İbnül Arabi dedi ki; “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i bilinen idrak sıfatı ile görmek, hakikaten görmektir. İdrak sıfatı dışında görmek ise, misalini görmektir. – bunu Gayetül Hasen’de söyledi. –
Zatı Şerifini cesedi ve ruhu ile görmek te inkar edilemez. Zira şüphesiz o, - ve diğer peygamberler – diridir ve ruhları kabzedildikten sonra kendilerine iade edilmiştir. Onlara kabirlerinden çıkma, ulvi ve süfli melekutta tasarruf izni verilmiştir. Nitekim Beyhaki, peygamberlerin (berzah) hayatları hakkında bir cüz te’lif etmiştir.
Beyhaki, Delailün Nübüvve’de der ki; “Peygamberler, Rableri katında şehitler gibi diridirler.”
Yine Beyhaki, Kitabul İtikad’da der ki; “Peygamberlerin ruhları kabzedildikten sonra kendilerine iade edilir ve onlar Rableri katında şehitler gibi diri olurlar.”269
Üstad Ebu Mansur Abdulkahir Bin Tahir el Bağdadi dedi ki; “Ashabımızdan muhakkik kelamcılar dediler ki; “Şüphesiz peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, vefatından sonra da diridir. O, ümmetinin taati ile sevinir, isyankar olanların isyanı ile üzülür. Ümmetinden O’na salavat okuyanların salavatı ulaştırılır.”
“Şüphesiz peygamberlerin cesetleri çürümez, yeryüzü onlardan bir şey yiyemez. Nitekim Musa aleyhis selam, kendi zamanında vefat etmiş olmasına rağmen, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, onu, kabrinde namaz kılar vaziyette görmüştür. Mi’rac hadisinde; O’nun, dördüncü semada Adem ve İbrahim aleyhimesselam ile görüşmüş olduğu zikredilmiştir. Bunlar, bizim bu usulde söylediklerimizi doğrulamaktadır. Deriz ki; “Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, nübüvveti ile, vefatından sonra da hayat sahibidir.”

Kurtubi, Tezkire’de, sur üflenmesi hadisini naklettikten sonra, şeyhinden şunu naklediyor; “Ölüm yokluk değil, bir halden diğer bir hale intikal etmektir. Buna şehitlerin katledilip, ölümlerinden sonra diri olmaları, rızıklanmaları, ferahlanmaları, müjdelenmeleri delildir.


Bütün bu sıfatlar, dünyadaki hayat sahiplerinin sıfatlarıdır. Şehitler böyle olunca, peygamberler, evla tarikiyle buna daha hak sahibidirler. Nitekim yeryüzüne, peygamberlerin cesedini yemek haram kılınmış, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, İsra gecesi Beytül Makdis’te ve semada peygamberler ile bir araya gelmiş, Musa aleyhis selam’ı kabrinde kıyam halinde namaz kılarken görmüş, kendisine selam verenlerin selamını cevaplayacağını haber vermiştir.
Bu ve başka deliller ile, peygamberlerin ölümleriyle, bizim idrak edemediğimiz yere kaybolmaları, meleklerin mevcut ve diri olmalarına rağmen görülemediği gibi, onların da mevcut ve diri olduğu kesin bir surette sabit olmaktadır. Allah, kerametini velilerinden dilediğine tahsis eder.”270
43-(15)- Ebu Ya’la, Müsned’inde ve Beyhaki, Hayatül Enbiya’da, Enes radıyallahu anh’den rivayet ediyorlar;

*الأنبياء أحياء في قبورهم يصلون*

“Peygamberler kabirlerinde diridirler ve namaz kılarlar”271


44-(16)- Beyhaki, Enes Radıyallahu anh’den rivayet ediyor;

*إن الأنبياء لا يتركون في قبورهم بعد أربعين ليلة ولكنهم يصلون بين يدي الله حتى ينفخ في الصور*
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Şüphesiz peygamberler kabirlerinde kırk günden fazla bekletilmezler. Sur’a üfleninceye kadar Huzuru İlahi’de namaz kılarlar.”272
45-(17)- Süfyan es Sevri, El Cami’de rivayet ediyor; “Bir şeyh bize Said Bin Müseyyeb’in şöyle dediğini söyledi; “Peygamber, kabrinde kırk günden fazla bekletilmez, yükseltilir.”273
Beyhaki dedi ki; “Dirilerin, Allah’ın kendilerini bulundurduğu yerlerde bulunmaları gibi, peygamberler de varacakları yere varırlar.”274
46-(18)- Abdurrezzak, Musannef’inde, Sevri’den, o da Ebul Mikdam’dan, o da Said Bin el Müseyyeb’den şöyle dediğini rivayet ediyor;
ما مكث نبي في قبره من الأرض أكثر من أربعين يوما
“Peygamber, kabrinde kırk günden fazla bekletilmez.”275 - Ebul Mikdam; Salih bir şeyh olan Sabit Bin Hürmüz el Kufi’dir276-
47-(19)- İbni Hibban, Tarih’inde, Taberani, Mu’cemül Kebir’de, Ebu Nuaym, Hilye’de, Enes Radıyallahu anh’den rivayet ediyorlar;
ما من نبي يموت فيقيم في قبره إلا أربعين صباحا
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem buyurdu ki; “Hiçbir peygamber yoktur ki, öldüğünde ruhu kendisine iade edilene kadar, kırk sabah kabrinde kıyam ederek namaz kılmasın.”277

Yüklə 1,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   13   14   15   16   17   18   19   20   ...   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin