İmam suyuti



Yüklə 1,55 Mb.
səhifə18/23
tarix31.05.2018
ölçüsü1,55 Mb.
#52244
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   23

- Mütercim’in Notu –


Elbani, bu hadisler hakkında; “mevzu”, Suyuti; “Şahidleri ile hasen derecesine yükselir” demişlerdir.
Bu son rivayeti Elbani’nin batıl sayma nedeni; isnadında el Hasen Bin Yahya el Huşeni’nin bulunuyor olmasıdır.
İbni Hibban da bu sebeple bu rivayeti batıl sayıp der ki; “Hüşeni, münkerül hadistir. Güvenilir ve mutkin ravilerden aslı olmayan rivayetlerde bulunmuştur. Onun hadisine tabi olunmaz. Fakat ben, İbnül Cevsa’nın onun hakkında; “güvenilir” dediğini işittim. O, Ebu Zür’a’dan şöyle nakletti; “İndimde iki Hüşeni’den biri güvenilir, diğeri zayıftır.” O, bununla Hasen Bin Yahya ile Mesleme bin Ali’yi kastediyordu. Hasen Bin Yahya el Hüşeni, Salih bir zat olup, hadisleri ezberinden rivayet ediyor ve çokça vehmediyordu.278
Suyuti der ki; “Hüşeni, İbni Mace’nin ricalinden olup, çoğunluk onu zayıf saydılar. Fakat ona hadis uydurmak ve yalan nispet edilmedi. Durumu böyle olanın rivayet ettiği hadislere mevzu hükmü verilemez”279
Düheym, onun hakkında; “Beis yoktur”280 derken, Ebu Hatem; “Saduktur. Hıfzı kötüdür.”281 Dedi. İbni Adiy ise; “Rivayetleri alınır”282 dedi. Yahya Bin Main, bir rivayette; “güvenilir,283 bir rivayette; “Bir şey değildir”284 dedi.
İmam Ahmed ve Saci; “Süka= Güvenilir”285 dediler. Darekutni; “metruk”286, Nesai; “Süka değil”287 dedi. Hafız İbni Hacer de; “Saduktur, çok hata yapar” dedi.288
Hadis, hasen derecesinde değildir. Bilakis zayıftır. Elbani’nin sözü ise çok uzaklarda karanlıklarda bir yerlerdedir.

48-(20)- İmamul Harameyn, Nihaye’de, er Rafii, Şerh’te dediler ki; “Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edildi;



أنا أكرم على ربي من أن يتركني في قبري بعد ثلاث
“Ben, Rabbim’in katında, beni kabrimde üç günden fazla bırakmasından daha keremliyim.” İmamul Harameyn’in rivayetinde; “iki günden fazla bırakmaz” diye geçer.289
49-(21)- Ebul Hasen Bin ez Zaguni el Hanbeli, bazı kitaplarında rivayet ediyor;

أن الله لا يترك نبيا في قبره أكثر من نصف يوم

“Şüphesiz Allah, bir peygamberi, kabrinde yarım günden fazla bırakmaz.”290


İmam Bedrüddin Bin es Sahib, Tezkire’sinde, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in ölümünden sonraki Berzah hayatı bölümünde der ki;
“Buna Şari’nin açıkça belirtmesi, ima etmesi ve Allah Teala’nın Kur’an’daki şu kavli; “Allah yolunda öldürülenleri ölüler saymayınız. Bilakis onlar, Rableri katında diridirler ve rızıklanmaktadırlar.” (Al-i İmran, 169) delil olmaktadır. İşte bu durum, öldükten sonra, Berzah’taki hayat olup, ümmetin şehitlerine hasıl olmuştur. Onların halleri, özellikle Berzah’ta, bu rütbede olmayanlardan daha yüce ve daha faziletlidir. Ümmetten hiç kimsenin rütbesi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in rütbesinden üstün olamaz. Bilakis onlara nasip olan bu rütbe, ancak ona tabi olmaları ve tezkiyeleri ile hasıl olmaktadır. Aynı şekilde, onlar bu rütbeyi şehit olmak ile hak ediyorlar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem için ise, şehadet her yönden tam anlamıyla hasıl olmuştur.
50-(22)- Efendimiz aleyhissalatu ves selam;
مررت على موسى ليلة أسري بي ثم الكثيب الأحمر وهو قائم يصلي في قبره
“İsra gecesi Musa’nın yanına uğradığımda, kabrinde kırmızı elbise içinde, kıyam halinde namaz kılıyordu.”291 Buyurmuştur.
Musa aleyhis selam’ın kıyam halinde namaz kılmak ile vasfedilmesi, onun hayat sahibi olduğunu ispat etmektedir. Zira ruh bunlarla vasfedilmez, bunlar ancak cesedin vasfıdır. Bunun kabirde olduğunu beyan ile tahsis edilmesi delil olmaktadır. Şayet bunlar ruhun vasıfları olsaydı, kabir kelimesi ile tahsise gerek yoktu. Şüphesiz hiç kimse, Şehitlerin ve Mü’minlerin ruhları Cennet’te iken, Peygamberlerin ruhlarının cesetleriyle beraber kabirde hapis olduğunu söyleyemez.”292
51-(23)- İbni Abbas radıyallahu anhuma rivayetinde geçer;
سرنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم من مكة الى المدينة فلما أتينا وادي الأزرق قال أي واد هذا قلنا وادي الأزرق قال كأنما أنظر الى موسى واضعا أصبعيه في أذنيه له جوار إلى الله بالتلبية مارا بهذا الوادي ثم سرنا حتى أتينا على ثنية قال كأنما أنظر إلى يونس على ناقة حمراء عليه جبة له من صوف بهذه الثنية ملبيا

“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Mekke ile Medine arasında seyahat ederken bir vadiye uğradık. “Bu vadi hangisidir?” buyurdular. Dediler ki; “Ezrak vadisidir.” Bunun üzerine buyurdu ki; “Şüphesiz Ben, Musa aleyhis selam’ı, parmaklarını kulaklarına koymuş vaziyette, yüksek sesle telbiye getirerek bu vadide Allah’a sığındığı gözümün önündedir.” Sonra bir patikaya gelinceye kadar yürüdük. (Sahihi Müslim’de bu patikanın adı “herşa” diye geçer mütercim -) Buyurdu ki; “Şüphesiz ben, Yunus aleyhis selam’ı üzerinde yün cübbesi ile, kızıl bir deve yavrusu üzerinde telbiye okuyarak bu vadiye uğradığı gözümün önündedir.”293


Onların ölü olmalarına ve amel yeri olmayan Ahiret yurdunda olmalarına rağmen, Hac ve telbiye yapmalarından, nasıl bahsedilebildiği soruldu. Cevabı; Şüphesiz şehitler, Rableri katında diridirler ve rızıklanmaktadırlar. Haccetmeleri, namaz kılmaları ve güçleri yettiğince yakınlaşmaları mümkündür. Şüphesiz onlar, Ahiret’te olsalar da, amellerin kesildiği ceza günü hesap görülene kadar, kabir hayatı müddeti bitene kadar, amel yurdu olan dünyadadırlar. – Bu Kadı Iyaz’ın sözleridir-

Eğer Kadı Iyaz, “Şüphesiz onlar kabirlerinden ayrılarak, cesetleri ile haccederler” diyorsa, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrinden ayrılması nasıl inkar edilebilir? Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, hac yaptığında, namaz kıldığında, cesedi şerifi gökte idi ve kabrinde medfun değildi.


Bütün bu nakillerden ve kaydedilmiş olan hadislerden anlaşılan şudur ki; Şüphesiz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, cesedi ve ruhu ile diridir. Şüphesiz O (Sallallahu aleyhi ve sellem), yeryüzünde ve Melekut’ta dilediği gibi tasarruf eder, dolaşır. Bu esnada da, vefat etmeden önceki şekil ve görünüş üzere bulunur, değişikliğe uğramaz. O, sadece meleklerin ruhları ve cesetleri ile diri oldukları halde gözümüzden gizli olmaları gibi, gözümüzden gizlenmiştir. Allah Teala, O’nu, görünüşü üzere göstermeyi dilediği kişilere ikram olarak perdeyi kaldırır ve o kimse de onu görür. Buna bir engel yoktur ve Onun misalinin görüldüğünü söyleyerek tahsis iddiası (sınırlama) yapılamaz.
Üçüncü Tenbih: Bazılarından; “Yer yüzünün birbirinden uzak diyarlarındaki O’nu gören insanlar, defalarca nasıl görebiliyorlar?” diye soruldu. Onlar da şu şiiri inşad ettiler;
“Göğün ortasında duran güneş ve ışığı gibi,

Doğusundaki ve batısındaki beldeleri kuşatır.”294


Şeyh Taceddin Bin Ataullah’ın bazı öğrencilerinden nakledilen menkıbelerinde anlatılır;
“Hac yapıyorken tavaf esnasında, Şeyh Taceddin’in de tavaf ettiğini gördüm. Ona tavaf bittiğinde selam vermeye niyet ettim. Ama Tavaf bitip te, Onun yanına gitmek istediğimde onu göremedim. Sonra onu aynı şekilde, Arafat’ta ve başka yerlerde de gördüm. Kahire’ye döndüğümde, Şeyh’i sordum. Bana;
“Ne hoş” dediler. (Oradakilere) Dedim ki;
“(Şeyh, hac için) sefer etti mi?”
“Hayır” dediler. Bunun üzerine Şeyh’in yanına gittim ve ona selam verdim. Bana dedi ki;
“Kimi gördün?” Ben de dedim ki;
“Sizi gördüm efendim” dedi ki;
“Ey falan! Büyük zat kainatı doldurur. Şayet Kutub, bir taşı çağırsa, ona icabet eder.”
Eğer kutub, kainatı dolduruyorsa, Rasullerin Efendisi sallallahu aleyhi ve sellem, buna evla tarikiyle daha layıktır. Nitekim daha önce Şeyh Ebul Abbas et Tanci’nin; “..Bir de ne göreyim, gök, yer, arş ve Kürsi Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile dolu…” dediği geçmişti.
Dördüncü Tenbih: Eğer biri derse ki; “Bu şekilde görenin sahabe olması gerekir”, bunun cevabı şudur; “Böyle bir şey gerekmez. Ama O’nun misalini gördüğünü söylersek bu, açıktır. Şüphesiz sahabe olmak için, Zat-ı şerifini, ruhen ve ceseden görmenin sabit olması gerekir. Şayet zatını gördüğünü söylersek, sahabeliğin şartı, O’nu mülk aleminde görmesidir. Halbuki bu rü’yet, O’nu Melekut aleminde görmektir. Bu rü’yet ile sahabelik sabit olmaz. Bu hususu, O’nun bütün ümmeti O’na arz edilip, onların O’nu, O’nun, onları görmesi hakkında varid olan hadisler te’yid eder. Onlar, O’nu melekut aleminde gördüklerinden sahabelik sabit olmaz.295

Yüklə 1,55 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   23




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin