3. MİNOTAUR'UN ANNESİ
Philadelphia Üniversite Müzesi'nde Î.Ö. 2500'e ait Sümerden kalma, pişirilmiş topraktan bir tabak vardır (Şekil 16). Güneşin aslan başlı kartalının sürekli tükettiği ezeli ve ebedi ay boğasım göstermektedir. Kurban, dört uzvundan fışkıran kutsal gücün ateşli işaretlerini taşımaktadır. Yüzünde yayılan sakin ve güzel insancıl (Sümerli olduğu kadar Mısırlı) gülümseme, tanrısal hayvanlarda görülen eski bir özellik olan dikdörtgen sakalla sarılmıştır. Yılan ya da boğa, toprağı dölleyen gücün simgesidirler. Boğanın sağ bacağı, burada, sayısız metinlerden toprak ananın gövdesi olduğunu^büdiğimiz evrenin kutsal dağının simgesi olan bir tepenin üzerindedir. Girit 'takdis boy-nuzlan'nı andıran gözegelen çıkıntılar kabul eden toprak ile ihsan
50
Şekil 1 b. Ay-boğa ve Aslaıı-ktış
eden tanrı arasındaki ilişkiyi belirler. Üçlü çatalı oluşturması için bacak ortalarına yerleştirilmiştir. Tanrı yukarıdadır. Çünkü Aydan yukarıdadır ve Ay kaybolduğunda, yaşam veren çiy ve yağmurları indiren güneş, ışığını ondan alır.
Toprağın altında su da vardır. Miken-Girit tanrısı Poseidon'un hayvanı boğadır ve üçlü çatal katkısı ona aittir, denizde, kaynaklarda ve toprağın altındaki sularda yaşar. Hindistan'daki ulu tanrı Şiva gibi. Şiva'nın da hayvanı boğadır, işareti üçlü çataldır; arkadaşı Parva-ti'rün adı da 'Dağın kızı' anlamındadır. Parvati'nin hayvanı aslandır, tanrıçasıyla birlikte Kailasa Dağının tepesinde yaşar. Aynı zamanda en fazla lingam (fallus) simgesi ile saygı görür ve cehennemin sularından yükselerek toprak ananın yoni (ferc)ine geçer. 'Evrensel Dansçı' Şiva, ayağına kapanmış Cehalet adlı cücenin sırtına ayağını sıkıca basmış şekilde gösterilir. Sol ayağı da vurmak üzere kalkmıştır. Bu duruşun anlamının, tanrının sağ ayağı ile, ölümlü doğuma kutsal yaratıcı gücünü vermesi olduğu, solla da bu geçicilikten onu kurtardığını gösterdiği söylenmiştir. Aynı düşüncenin boğanın ön
51
ayaklarında anlatıldığını düşünmekten kendimi alamıyorum.
Ur kraliyet mezarlarında, tikel Mitolojide tartışıldığı gibi, Kraliçe Şub-ad'ın gömüldüğü odada gümüş bir inek başı bulunmuştur. Tüm maiyeti ile ölümden sonra yeraltına izlediği (Suttee teması)(*) eşi A-Bar-gi'nin mezar külliyesinde ise, sesli kuruyu ve küçük bir harpın tahtasını süsleyen, dikdörtgen lacivert sakalıyla altın bir boğa başı vardı. Bu harpın sesi, ay-boğanın simgesel şarkısının özüdür diye önermiştim, Kraliçe Şub-ad'a, Ölüm Kraliçesinin diyarına sevgilisini izlemesi için emir vermektedir. Burada söz konusu olan mitos, iki kraliçe ve kral mitosudur. Süslenmiş harpın müziği, boğarım sesi, yaşam ve ölümün bir olarak bilindiği gizlerin müziğidir.
Başın yerini alan büyük davullu Mezopotamya .riti Dr. Robert Dyson, Jr. tarafından anlatılmıştır. Hem boğanın nakli hem de eski dünya ritlerinde sanatın işlevi açığa çıkarılmaktadır:
'Boğanın elverişli olma koşullan katı biçimde tanımlanmıştır. Üvendire tarafından zedelenmemiş olmalıdır, beyaz püskülleri olmalıdır, boynuz ve tırnakları tam olmalıdır ve katran kadar kara olmalıdır. O zaman mummu-evi denilen yere getirilir ve keçi kumdan iple bacakları bağlanır. Sazdan hasıra yerleştirilir. Bir koyunun sunulmasından sonra, boğanın kulağına bir sazla büyüleı fısıldanarak 'ağız yıkama' riti gerçekleştirilir. Sonra sedir ağaa sakızı serpiştirilir. Bir maltız veya meşale ile boğa simgesel olarak 'temizlenir/ Çevresine undan bir daire yapılır, kahinin söylevinden sonra, bıçakla öldürülür. Bilinmeyen bir nedenle, sol omuzdan sinir alınır ve hayvanın derisi yüzülür. Sonra yürek, sedir, selvi özel bir unla büyük davulun önüne gömülür. Gövde kırmızı bir kumaşa sarılır, batıya gömülür. Yeni davula geçirilecek postun hazırlanması için ayrıntılı talimatlar verilir.^30)
Mitsel ay-boğası, evren ritminin tanrısı, akla, tapınak orkestralarının davulu, telleri, kamış flütleri ile gelir. Çevresinde. doğum, ölüm ve yeniden doğum şarkıları dansedilerek söylenir, katılanlar ölümsüz varlığın uyumuna kapılırlar. Aslan-kuş tarafından kesilen neşeli fakat duygularım göstermeyen, bilmece dolu Mona Lisa yüzlü boğanın ifadesi, ölüm ötesinde, zaman ötesinde, aklın, adaylar tarafından bilinen varlık biçimlerini gösterir. Ölümüyle, ki ölüm değildir,
(*) Suttee (sati) Şiva'nın ölümsüz eşinin yeniden dünyaya gelmiş biçiminin bir başka adıdır. Anlamı için Doğu Mitolojisi syf. 72-73'e bakınız.
52
mitsel simgesi kalkmış önayağı ve sol boynuzu ile belirlendiği gibi, dünyanın yaratıklarına yaşam verir.
Simge, burada, dünya ve cennet arasındaki bitişme noktasını temsil etmektedir. Tanrıça ile tanrıyı, iki gibi görünen fakat tek olanı temsil eder. Eski Sümer mitosundan bildiğimiz gibi, cennet An ve dünya Ki, tek bir bütün dağdı, Anki. Alt kısmı dünya-dişi, üst kısmı cennet-erkekti. Fakat ikisi (Adem'le Havva gibi) oğulları Enlil (Kitabı Mu-kaddes'te 'yaratıcı' Yehova) tarafından ayrıldılar ve geçici dünya(Hav-va'nın elmayı yediğinde olduğu gibi) yaratıldı.*31) Ritüel evlenme ve karı-kocalık (hem meditasyonla (psikolojik yön) ruhun temizlenmesi hem de eylemle (mucize yönü) doğanın verimliliği ve yenilenmesi için) eski durumun değişmemesini ve yeniden inşasını anlatır: Önceki durumun halen mevcut olduğu, günlük akıl ve göze tersi gerçekmiş, gibi gelse de, bir alan ve biçimin tanımlanması dır bu. Son boğanın durumu, demek ki, görülmezdir kara, katran karası.
Böylece, Hindistan'ın Danseden Şiva simgesi gibi, Sümer pişirilmiş tabağında, benim kitabımda tartışmış olduğum gibi, Doğu'da, eski Tunç Çağı felsefesinden bugüne kadar taşınan bir durum söz-konusudur. İlk amaçsız biçiminde bu felsefe, Dr. Jean Piadget'in 'kişiliğin çözülmemesi'*32) olarak tanımladığı çocukça bir zihinsel durumla birleştirilebilecek niteliktedir. Geliştirilmiş sonraki biçimlerinde ise, uygarlık tarihinde en önemli tek yaratıcı güç olmuştur. Önemi, ikili olmayan vecdin son mistisizminde veya mitsel tanımlama ve simgelerde, değişik biçimlerle, Mısır'da İki Ortağın Gizi, Çin'de Tao, Hindistan'da Nirvana, Japonya'nın gekştirümiş budist öğretisinde Gazap Çiçeği ile kanıtlanır. Çok yerde geçen cennet imgesinde de, İşaya bölümünde olduğu gibi (İ.Ö. 740-700) söz konusu olur:
'Ve kurt kuzu ile beraberce oturacak ve kaplan oğlakla beraber yatacak ve buzağı ve genç aslan ve besili sığır bir arada olacak ve onları küçük bir çocuk güdecek. Ve inekle ayı beslenecek, onların yavruları birlikte yatacak ve aslan sığır gibi saman yiyecek, ve emzikteki çocuk kara yılanın deliği üzerinde oynayacak ve sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğu üzerine koyacak. Bütün mukaddes dağımda zarar vermeyecekler ve helak etmeyecekler, çünkü sular denizi nasıl kaplıyorsa, dünya da Rab bilgisi ile dolu olacak.'(34)
Yalnız, burada, idilsel durum, gelecek bir güne ertelenmiştir. Eski görüşte ise o an mevcuttur, bu dünyadadır ve ruhsal deneyimle bilinebilir. Ay-boğası ve güneş-aslan kuşlu tabakta bu anlayış temsil
53
edilmektedir. Yaşayan boğa ve aslan bu dünyada da temsil edilmektedirler, Doğa Ananın süresiz barışında, yüreğinde yaşamaktadırlar ve hâlâ 'şimdi beni ye' denilen canavarın gizemli yaşam oyununda oynamaktadırlar.
Pişmiş tabaktaki neşeli, duygularını dışa vurmayan ifade mutatis mutandis Hintli Danseden Şiva'nın maskemsi yüzünde görünür. Tanrı, kaldırdığı sağ elinde bir davul tutar, yaratılışın, zamanın davul vuruşunu; sol elinin ayasında zamanın sınırlarını tahrip eden ölümsüzlük bilgisinin ateşi vardır. Şiva, boğanm dört bacağı gibi ateş saçar ve Şiva'run saçından, süs gibi yeniden doğumun hilali ile ölümün kafatası takılıdır. Şiva, aynı ölüm ve yeniden doğumun Sümerli tanrısı Dumuzi-Tammuz-Adonis gibi, yabanıllar tanrısıdır (pasııpati). Hayvanı neşeli boğadır. Gene, Yunan tanrısı Dionysos, Şiva gibi, Evrensel Dansa olarak bilinir; Parçalanan boğa ve yırtan aslandır:
Dostları ilə paylaş: |