görün, görün, adın ve biçimin her ne ise, Ey Dağ Boğası, yüzlerce başlı yılan, alevli ateşlerin aslanı, ey tanrı, yabanıl, gizem, gelfi35)
Çizgisel B'de Dionysos'un adının görülmesi birçoklarında şok etkisi yapmıştır. Şimdi, bu adla, Girit'e dönelim/36'
Doğu Mitolojisi'nde tartışıldığı gibi, Mısır mitolojisinde 'anasının boğası' denilen tanrı-kral-firavun, öldüğünde, mezarının tepesinde (tanrıçanın tepe simgesi) oğlunu vücuda getiren Osiris'le tanımlanmıştır. Yaşamında, tahtta oturduğunda ise, (gene tanrıçanın simgesi) Osiris'm oğlu Horus'tur/37^ Bu ikisi, ölü fakat yeniden vücut bulan evrenin kralının bütün mitsel rolünü temsil ettiğinde, varlık olarak tektir. Evrensel inek tannça Hathor (hat-hor, Horus'un evi) dünyadan dört ayağı dört bucakta yükselir, beli gök kubbedir. Tanrı Horus, altın ve şahin olarak simgelenmiştir. Güneş, doğudan batıya uçar, ertesi şafak gene doğmak üzere, akşam, ağzından içeri girer ve böylece sürer. Gerçekten gece özelliği ile 'anasının boğası', gündüz, ışık dünyasının yöneticisi ve keskin gözlü kurban-kuştur. Dahası, Osiris'in hayvanı boğa, yirmibeş yılda bir törenlerle kesilen Apis boğasında vücut bulur. Firavunun kendisi, böylece, ritüel kral-katli'ne bağlıdır. Henüz bir önerene rastlamadımsa da, öyle görünüyor ki Girit ritüel oyunu boğa ringi, Girit'in genç tanrı kralları için aynı işlevi gör-
54
muştur.
Girit krallarını yirmi yaşın gençliğinde gösteren bir çok temsil vardır fakat yaşlı adam olarak gösteren bir tanesi bile yoktur. Yani, her Venüs döneminde bir kral-katli olmuş olmalı. Kısaca, Girit ritüel sanatında boğa ringinin göze çarpması, ritsel bir vekalet yapılmış olduğunu gösterir.
Şekil 17. Minotaur ve Aslan-adam
Profesör Nilsson boğa oyununu dinsel ithalatın yoksunluğu olarak kabul eder. Oysa 17. şekildeki cardı çizim bana bu görüşün tersinin geçerliliğini kanıtlıyor. Bir boğa-adam, minotaur görüyoruz/38) Aslan-adam ona saldırıyor. Sümer boğa aslan-kuş benzerliği inkar edilemez. Gerçekten bu usta işi küçük sanat eseri bitmez tükenmez dönüş düşüncesini gösteriyor. Girit'te de Sümer'deki gibi, ayı kesen ve büyüten aslan parlayan güneş ısısının hayvanı iken, boğa büyüyen ve küçülen gelgitlerin, dünyanın üretken güçlerinin, gece kırağısının, yeşermenin, kadınların ve rahmin ritminin tanrısı Aym hayvanıdır.
Mitolojinin resim dilindeki Minotaur imgesi, ay-boğa düşüncesi ile ay-adam veya ay-kral'ı eşitler, böylelikle kralın yerini Girit'te boğa ile değiştirir. Aynı, Mısır'da eski tarım ritüelinde tann-krahn yaşam
55
bağışlayan ölümü gibi. Dahası, boğanın ringde gerçekten düzenli olarak kesildiği 18. şekilde görülüyor. Kahin benzeri bir matador coıtp de grâce halinde: Hayvan tüm hızıyla koşarken, stadyum görünüşü içinde, adetlere göre kesilmiştir. Matador ve kılıç Sümer aslan-kuş'u ile aynı işlevi göstermektedir. Boğa ise ebedi ezeli tanrı rolündedir: Toprak Tanrıçası, Poseidon.
Yıkıntılardan, böylece, geniş biçimde ve iyi bilinen Tunç Çağı içeriği ile Girit düşüncesi yaklaşımı çıkmaktadır. Fakat onu, ulu kahin uygarlıkları Nil ve Dicle-Fırat uygarlıkları kadar, sonraki ataerkil Yunanlılardan da ayıran, kadının rolüne özel bir önem verilmesidir.
Nilsson, "kanıtların sınırlı doğasına karşın, Minos dininin belli özelliklerinin Yunanlılannkinden ayrılık gösterdiği açıktır* diye yazar: 'Bir özellik tanrıçaların ve dişi kültlerin üstünlüğüdür. Erkek tanrılar, dişilerin tersine, görünmez. Erkek kült imgeleri de yoktur. Kültlerde erkeklerden çok kadınlar görünür. Dinin özellikle ağaç kültlerinde görünen duygusal yönü dişi cinsin üstünlüğü ile açıklanabilir. En açık' tanınabilen kült, evcil yılan tanrıçası ve onun iki yönlü doğa kültüdür, Yabanılların ve Ağaçların Hanımı Tanriça. Bunların doğa tapınakları ile ilişkisinin nasıl keşfedildiği ne yazık ki bilinemiyor. Bu gözleme, sonuçta, Yunan dini de dahil sayısız dinde cinsel yaşama başvuru ile çok sık görünen saldırgan falluş simgelerinin Minos sanatında hiç bulunmaması da eklenebilir.^39'
56
Minos sanatının ılımlılık ve terbiyesine Evans da değinmiştir: 'İlk dönemden son döneme kadar ayıp nitelikte tek bir eser bile buluna mamıştır.'(40)
Minos kültürü, birçoklarının belirlediği gibi anaerkildir. Hanımların güzel ferbelalı etekleriyle, cömertçe dekolte giyimleri, şık saç kesimleri ve zevkli saç bağlarıyla zerafet ve incelik içinde, özgürce erkeklerle kaynaşmaları, meydanlarda, boğa ringlerinde, sevimli, canlı, serbest, hareketli gevezelikleriyle hatta erkek atlet kemerleriyle tehlikeli biçimde boğa boynuzlarında ve sırtlarında parende atmaya kal-kışmalanyla, o zamandan beri uygarlığın eşitlenmeyen inceliğini gösterir. Bu bölümü, yeri olsun olmasın, daha sonraki övüngen fallus ahlak düzeyleriyle karşılaştırma olsun diye, tam yerine oturmak isterim.
Kanıtlanması hiç de zor olmayan zıtlıklar Minos dünyasını Sümer ve Nil krallıklarından da ayırır. Mitoloji ve kültürü onların Tunç Çağı uygarlığından daha eski bir aşamayı gösterir. Bu aşama, en iyi bencil-krallarm savaş ve zafer anıtları ile belirlenen büyük Avrasya dünyasının tarihine giden yolun başında, ılımlı yumuşak bir gündür. Yunanlıların gelişinden önce Girit'te duvarla çevrilmiş şehir yoktur. Silaha ait bir kanıt yoktur. Stillerinde kralların fetihlerine ilişkin savaş sahnelerinin rolü olmamıştır. Ton, genelde, lüks ve zevkin, neşeli iyi yaşamın atmosferinin tüm sınıflarca geniş paylaşımının, eski dünyanm ve hatta cesurca çok daha ötelerin kârlı deniz ticaretinin tonudur.
Girit uygarlığının tarihlemesi, daha sonraki bilimadamlannca düzenlenmişse de temelde Sir Arthur Evans'm çalışması değişmemiştir. Son buluntuların getirdiği değişikliklerle şöyle özetlenebilir
Dostları ilə paylaş: |