(• > Bkz. Sayfa 13-31.
(*■*) Bkz. Sayfa 26. ' »
132
ğunu bilecektir ve daha hâlâ cennetinin nerede olabileceğini bilmeyecektir!
İşte, herneyse, Medusa'nın en tatlı, taze, Olimpos öncesi yüzyıllarda, başlangıçta kendi kendine Cennet (Uranus), Tepeler (Urea), Deniz (Pontus)'i doğuran Toprak Tanrıçası Gea'run sayısız kız torunlarından biri olmuştu. Gea sonra, oğlu Uranus'tan Titanların nesline gebe kaldı. Bunlar Occeanus ve Tethys'i (Metis bunlardan doğmuştu), Cronus,- Rhea ve Themis'i ve özel bir biçimde Afroditi de içerir. Sonra Gea oğlu Pontus'tan gebe kalarak ikinci bir soy doğurmuştur. İçlerinden Phorcys ve Keto sayılabilir. Bunlar da Graeae, Gorgonlann ve Hesperidler'in altından elmasını bekleyen dünyanın sonundaki yılanın ana-babası olmuştur. Medusa'nın adı, hanım, yönetici, kraliçe anlamındadır (bildik bir yerdeyiz değil mi). Dalgaların tanrısı Poseidon (daha önce iki klaliçenin oğul ve eşi olarak görmüşrük(*))dan, ikizlere gebe kalmış fakat onları doğuramamışhr. ikizler, Chrysaor, altın kılıçlı kahraman ve Pegasus, kanatlı attır.
Şimdi, görmüş olduğumuz gibi (**} atan Ege'ye gelişinde bir giz vardır. Truva'nın olağanüstü bir merkez olduğu İ.Ö. 2100-1800'ler arasında gelmiş gibi görünürse de, kuzeyden Makedon yoluyla mı, yoksa doğudan İndo-Aryan kaynaktan Hurri ve Kassitler yoluyla Anadolu'dan mı getirildiği bilinmemektedir.'11' Bildiğimiz, Vedik-Aryan at kurbanının yapı ve simgeselliği, geniş biçimde eski boğa kurbanından uyarlanmıştır ve Hindistan'da kralların yüce riti durumuna gelmiştir/12) Boğa kurbanı riti Ege'de daha sonra domuz ile sürmüştür. Bu da oldukça ilkel Elevsisli tanrıça Demeter ve Persephone mitos ve ritlerindeki güçlü kanıtlarla, geniş şekilde yayılmış mitsel bir masal düzenine aittir. Yunanistan'da, dahası, domuz kurbanı mitos ve ritleri, ay-yılan düşüncesine dayanan Malezya ve Pasifiktekilerle tam benzeşme gösterir. Bunları İlkel Mitoloji'de^ tartışmış olduğum gibi, burada, ay-yüan-domuz-bpğa-at sürekliliği ve aşamaları ötesinde tartışmayı yinelemeyeceğim.
Medusa ve öteki eski Titan soyundan Yunan tanrıçaları Hellenler gelmeden önce de Yunanistan'da ve Ege'deydiler. Oldukça eski neolitik, belki de mesolitik ay, yılan, domuz bağıntıları her türlü olası kanıtı sergiler. Bir yandan Malenezya ve Pasifik, öte yandan Kertik
(* ) Bkz. Sayfa 45-46. (**) Bkz. Sayfa 106.
Ök 133
İrlanda mitos ve ritlerinde bunlar temsil edilirler. Gerçekte, Medu-sa'run gösterildiği olağan biçim, çömelmiş, kollan kalkık, dili çeneden sarkan, geniş gözleri ile, Malenezya'da öte dünyanın bekçisi olan domuz kültünün pozundadır. Burada, öte dünyanın yolunda bekçi, dişi cindir ve işareti domuzdur. Kendisinin yerini tutmak üzere domuz sunanın geçmesine izin verir."4' Ve Medusa, tam da böyle bir yerde, günün kenarında ininde ve altın elma ağacının yolundadır. Gılgamış macerasının fakı kadını Siduri ile de karşılaştınlabilir.(*)
Aynı zamanda, Medusa'nın, klasik Yunanistan'da, daha sonraki at kurbanı ile de çok fazla ilişkisi vardır. Onunla birlikte Poseidon, at mitolojisiyle birleştirilmiştir, bu da yalnızca t.Ö. 2000den sonra olmuş olabilir. Miken çizgisel B tabletlerinde (Î.Ö. 1400-1200) I-QO (hip-po-at) tanrısına sunaklar kaydedilmiştir. Klasik zamanlarda Posei-don'a Hippios denildiğini de biliyoruz/15) At biçimindeki Poseidon, kısrak biçimindeki Medusa ile çiftleşmiştir ve kanatlı Pegasus ile insan ikizi Chrysaor doğmuştur. Robert Graves'in işaret ettiği gibi, tanrıçanın Gorgon'un başı ve kısrağın gövdesi ile temsilinin eski bir şekli vardır/16^ Graves bu nedenle Perseus mitosunu tam anlamını vermek üzere okun Hellenlerin anatanrıça emanetlerine üstünlükleri olduğunu iddia eder. Gorgon ralübelerinin maskelerini sökmüş »rdir ve kutsal ata sahip olmuşlardır'.
Bir ayrıntı daha: Frazer, Altın Da/'da, atm, Diana'nın Nemi'deki
mezanyla mitsel ilişkisi olduğunu göstermiştir. Burada ritüel kral-
öldürmeleri, son Roma dönemlerine kadar sürmüştü. Genç prens Hip-
polytus, ölüme kendi arabasının atlarıyla çekilmişti; Poseidon'un
boğaları onları korkutunca ürkmüşlerdi Diana onu canlandırıp Ne-
mi'de kendine kral, Ormanların Kralı yapmıştı. Frazer, şundan kuşku
duymaz. Roma takviminin Aziz Hippolytus'u Ağustosun on üçünde
atları tarafından ölüme götürülmüştü ve Diana'nın günü de Yunan
kahramırunki ile aynı gündür. Onun için Frazer, 'dinsiz bir günahkar
olarak iki kez öldükten sonra, Hıristiyan aziz olarak dirilmişti' diye
ekler/17) '^.\
Artık Poseidon, Medusa ve kahraman Perseus mitsel söylemine, ay kralının ölüm ve dirilme mitolojisini ve ritüel kral-öldürümünü de eklemeliyiz. İlkel Mitoloji'mn ilk bölümünde, Etiopya'dan, Yunanistan'da eğitim görmüş Ergamenes adlı bir kralın kaydım sunmuştum. işkence Bkz. Sayfa 80-82.
134
deriyeli firavun Ptolemy II Philadelphia, I.Ö. 309-246 döneminde askerleri ile, korkutucu Altın Tapmağa yürümüş, o zamana kadar ri-tüel kral-öldürme vahiylerinin okuyucusu olan rahipleri kesmiştir. Huşu veren eski geleneğe son vererek, herşeyi kralın kaderi, işlevi, gücü ile düzenleyen bir görüşü örgütlemiştir/18^ Analojiyle, eğer Perseus gerçekten Miken'de yeni bir hanedanın kurucusu ise, İ.Ö. 1290, komşu tanrıçaların korularına saldırısı, eski bir ritin sonunu göstermelidir -bu da herhalde kral- öldürümüdür. O zaman Zeus'un altın duşundan mucizeyle doğması mitosu değerlendirir ve bu, eski, ölümün yaşam olduğu anatanrıça inancının yerine geçer.
Zeus, Argolisli prenses Danae'yi mucizeli biçimde Perseus'a gebe bırakmıştır. Anayla onu, bir sandık içinde denize bırakmıştır ve Seri-phos adasında bir balıkçı tarafından kıyıya çıkarılmışlardır. Burada kral, balıkçının kardeşi Polydectes'tir ve Danae çocuğu ile kralın kölesi olmuştur -veya karısı, gene başka bir anlatımda balıkçı Dictys ile kalmıştır. Fakat kral, bütün monarklar gibi, acımasız bir canavardır ve anne ile olabilmek için Perseustan kurtulmayı düşünerek ona çok zor, olanaksız bir görev, Medusa'run başını alma görevini vermiştir.
Bu korkunç canavarın iki kız kardeşi vardır. Üçü de altın kanatlar, pirinç eller, yılanlarla çevrilmiş baş ve gövdeleri ve donandıkları boğa dişleriyle öyle korkunçturlar ki, gören taş olur. Perseus, yolda, çeşitli mitsel tehlikeleri aşar, bu maceralarda su perilerinden kanatlı sandallar, görünrnezlik şapkası ve elegeçireceği başı taşıyacağı bir tulum alır. Bunlarla en dış denizi geçen günün en dış kenarını aşar ve yıldızların ve gezegenlerin yeniden doğmak için kaybolduğu karanlıklar diyarına varır. Önce Graeae'nin garip üçlüsüne gelir. Bunlar üç ağarmış kızkardeştir, tek bir diş ve gözü paylaşırlar ve gözü biri ötekine geçirirken Perseus bunu kapar. Koruyucusu oldukları Gor-go'nun mağarasının yolunu öğrenmeden geri vermez. Sonra, Aeschy-lus'un dediği gibi, "boğa gibi mağaraya dalar'.'19'
İçerde Gorgonlar uyumaktadır ve Perseus'un gözleri Medusa'nın taşlaştıran görüşünden kaçar. Kahramanların baş tanrısı Athene, onun kılıç tutan eline yol gösterir (veya başka bir söyleyişte, kurbanın görünüşünü kalkandan yansıtarak ona gösterir). Orak biçimli kılıcın tek vuruşuyla ganimetini alır, tulumuna sokar ve koşarak geri döner. Bu arada Pegasus ve Chrysaor, Medusa'run yanlrnış boynundan fırlarlar. İki kız kardeş peşine düşer. Fakat Perseus eve varır, korku-
135
tucu armağanını herkesin görmesi için yukarıda tutarak sunar. Tiran kral, yemekteki tüm arkadaştan ile taş olur. Seriphos adasının bugün kayalarla dolu olmasının nedeni de budur S2®
Dostları ilə paylaş: |