İNANÇ AYRİLİĞİ
Bazen görüş ve inanç ayrılığı, ravinin taz’if sebebi olarak zikredilerek güvenilir ve doğru konuşan insanlara iftira ediliyor ve naklettiği rivayetler reddediliyor. Örneğin eski dönemlerde çok hassas olan konulardan biri Kur’ân’ın mahluk olup olmadığı konusuydu. Bazıları Kur’ân’ın yaratılmış olmadığını ve kadim olduğunu; bazıları ise Kur’ân’ın yaratılmış ve hadis olduğunu savunuyorlardı. Bu iki grup arasında muhtelif şekillerde tartışmalar, sürtüşmeler ve hatta tekfirler vuku bulmuştur. Ravilerden çoğu Kur’ân’ın mahluk olduğuna inanıyordu. Veya en azından bu hususta şüpheleri vardı. Bu yüzden bunları taz’if ve hatta tekfir ettiler.
"Ezva-un Ala-s Sünnet-il Muhammediye" kitabının yazarı şöyle diyor: Alimler Ebu Lehia gibi bazı ravileri tekfir ettiler. Bunların tek suçu Kur’ân’ın yaratılmış olduğuna inanmalarıydı. Hatta bu taasup öyle bir halalmıştı ki, rivayet edildiği üzere Muhasibi bu yüzden babasının mirasını reddederek şöyle demişti: “İki ayrı dinden olanlar birbirinden miras olamayacakları için ben de babamın, mirasını istemiyorum." Bu zatın babası Vakıfi idi; yani Kur’ân’ın mahluk olup olmadığı konusunda her hangi bir görüşü savunmuyordu.[19]
Bu tür mezhebî bağnazlık ve körükörüne taassub, bazılarının güvenilirlik ve sadakatini tümüyle görmezlikten gelinmesine sebeb oluyordu; onun naklettiği rivayet ve hadisler tümüyle reddediliyordu. Öte yandan bu bağnazlık bazı insanların cinayet ve kötülüklerinin tümüyle unutulmasına ve dolayısıyla da tevsik ve ta’dil edilmelerine sebeb oluyordu. Örneğin İcli, Ömer b. Sa’d hakkında şöyle diyor: "Ömer b. Sa’d tabiinden güvenilir bir insan ve de kendisinden rivayet edilen bir ravidir."
Halbuki Ömer b. Sa’d, cennet ehlinin efendisi ve Resulullah’ın (s.a.a) ciğerparesi olan Hz. Hüseyin’i (a.s) öldüren bir cinayetkârdır.[20]
Keza aynı zat, Muaviye tarafından binlerce günahsız insanı öldürmekle görevlendirilen ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) halifesi Ali b. Ebi Talib’e (a.s) açıkça küfreden Buşr b. Artat’ı da mazur görmekte ve müctehid saymaktadırlar."[21]
Yahya b. Muin, Utbe b. Said hakkında şöyle diyor: "O güvenilir bir insandır. Nesai, Ebu Davud, ve Darekutni de onu tevsik etmişlerdir." Halbuki Utbe b. Said, bilindiği üzere, Haccac b. Yusuf’un yakın dostlarından idi.
Buhari de Mervan b. Hakem’in hadislerini kitaplarında yazmış ve onlara itimad etmiştir. Halbuki Cemel savaşının gerçek müsebbibi Mervan idi. Talha’yı Ali ile savaşmaya teşvik ve tahrik ediyordu. Savaş esnasında da Talha’yı bu adam öldürmüştür!"[22]
Bu örneklerden raviler hakkında görüş belirtenlerin, yargı ölçülerinin neler olduğu ve sevgi, nefret, dostluk ve düşmanlığın nerelere kadar vardığı belli oluyor.
"El Ezva" kitabının yazarı şöyle diyor: Bu alimlerin yaptıklarına dikkatle bakın Hz. Ali’nin (a.s) öldürülmesine razı olan, Talha’yı öldüren ve Hz. Hüseyin’i (a.s) şehid edenlerin elebaşı olan kimseleri nasıl da güvenilir kabul ettiklerini ve buna karşılık Buhari ve Müslim gibi kimselerin ümmetin alim ve hafızlarından olan Hammad b. Müslime’yle yine alim ve zahid olan Mekhul’un hadislerini nasıl da reddettiğini görünüz.[23]
Velhasıl eğer birisi Ehl-i Beyt ve Ali b. Ebi Talib’in (a.s) faziletlerini nakleder veya Şia akaidine uyan bazı hadisler rivayet ederse Hülefa mektebine bağlı bazı kimseler bunu büyük bir suç sayar ve onun naklettiği hadislerin sıhhatinden şüphe ettiklerini söyler ya da açıkca reddederlerdi. Hele bir de sözkonusu ravinin şii olduğu kesinlik kazanmışsa; işte o zaman anlaşılması güç bir düşmanlık ve garazla, onun naklettiği hadisleri kesinlikle tardederlerdi! Bazı meşhur kimselerin bu üzücü tavrı Cerir’in ifadelerinde açıkça bellidir: Cerir şöyle diyor: "Cabir-i Cu’fi ile görüştüm ama ondan hiç bir hadis yazmadım. Çünkü o ric’ate inanıyordu."[24]
--------------------------------------------------------------------------------
[1]- El-Mehdiyye Fil Islam/Sa'd Muhammed Hasan, Mısır baskısı, H.1373, s.69; Mukaddime,Ibn-i Haldun, Mısır baskısı, s.311.
[2]- Sahih-i Tirmizi, c.9, Babu ma cae fil Mehdi, s.74; Yenabi-ul Mevedde, Şeyh Süleyman, H.1308 baskısı, c.2, s.180.
[3]- Sahih-i Tirmizi, c.9, Babu ma cae fil Mehdi, s.74; Yenabi-ul Mevedde/Şeyh Süleyman, H.1308 baskısı, c.2, s.180; El-Beyan fi Ahbar-i Sahib-iz Zaman, Muhammed b. Yusuf-i Şafii, Necef baskısı, s.85; Nur-ul Ebsar, s.171; Mişkat-ul Mesabih, s.370.
[4]- Sahih-i Ebi Davud, Kitab-ul Mehdi, c.2, s.207; El-Beyan, s.59; Nur-ul Ebsar, Şeblenci, s.156; Es Sevaik-ul Muhrika, Ibn-i Hacer, Kahire baskısı, s.161; Fusul-ul Muhimme Ibn-i Sebbağ, Necef baskısı, s.161. Is'af-ür Rağibin, Muhammed Es-Sabban.
[5]- Sahih-i Ebi Davud, c.2, Kitab-ul Mehdi, s.207, Ebu Davud bu bölümde 11 hadis nakletmiştir. Sahih-i Ibn-i Mace Bab-u Huruc-il Mehdi, c.2, s.207; Sevaik, s.161; El-Beyan, s.64; Mişkat-ul Mesabih, Muhammed b. Abdillah Hatib, Delhi baskısı, s.370.
[6]- Sahih-i Ebi Davud, c.2, Kitab-ul Mehdi, s.208; Fusul-ul Muhimme, s.275; Nur-ul Ebsar, Mısır baskısı, s.170; Yenabi-ul Mevedde, c.1, s.161.
[7]- Sahih-i Ibn-i Mace, c.2, Bab-u Huruc-il Mehdi, s.519, bu babta 7 hadis zikredilmiştir; Es-Sevaik-ul Muhrika, s.161.
[8]- Müsned-i Ahmed, c.3, s.28, Musnedat-u Ebi Said-il Hudri babında Mehdi ile ilgili bir takım hadisler zikredilmiştir; Yenabi-ul Mevedde, c.2, s.228.
[9]- El-Beyan, s.72; Es-Sevaik-ul Muhrika, s.161; Yenabi-ul Mevedde, c.2, s.177.
[10]- Kitab-ul Mehdiyye Fil-Islam, s.69.
[11]- M.E.B. Şark Islam Klasikleri, Mukaddime, Ibni Haldun c.2, s.137, 138, 139.
[12]- Kitab-u Nezhet-ün Nazar, Ahmed b.Hacer-i Askalani, Karaçi baskısı, s.12.
[13]- Kitab-u Futuhat-il Islamiye, Mekke ilk baskısı, c.2, s.250.
[14]- Lisan-ul Mizan, Ahmed b. Ali b. Hacer-i Askalani, 1.baskı, c.1, s.25.
[15]- Lisan-ul Mizan, c.1, s.15.
[16]- Mukaddime, Ibn-i Haldun, s.318.
[17]- A.K. s.158.
[18]- A.K. s.161, 162.
[19]- Kitab-u Ezva-un Ala-s Sünnet-il Muhammediyye, Yazarı Mahmud Ebureyye, 1.Baskı, s.316.
[20]- Ezva, s.319.
[21]- Ezva, s.321.
[22]- Ezva, s.317.
[23]- Ezva, s.319.
[24]- Sahih-i Müslim, c.1, s.191.
Dostları ilə paylaş: |