Invitation


Tedbirlerin uygulanacağı alanlar



Yüklə 1,1 Mb.
səhifə16/19
tarix18.12.2018
ölçüsü1,1 Mb.
#86276
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19

Tedbirlerin uygulanacağı alanlar

  1. İşyerinde öğrenimin güçlendirilmesi ve belgelendirilmesi


Bilgi ve beceriler ekonomik büyümenin ve sosyal kalkınmanın motorlarıdır. Bireylerin istihdam edilebilir olması, eğitim ve öğretim bu kişilerin saygın işlerde çalışma olanağına kavuşmasını sağlamaktadır. İşyerinde öğrenme, bilgi ve beceri kazanmanın en temel araçlarından biri olarak giderek daha fazla kabul görmektedir. Eğitim ve öğretim, ayrıca, kişilerin işteki verimliliğini ve gelir kazanma olanaklarını, işgücü piyasasındaki hareketliliklerini ve kariyer olanaklarına yönelik seçeneklerini arttırmaktadır. İnsan kaynaklarına yatırım yapan işletmeler verimliliklerini arttırma olanağına kavuşmakta; giderek daha fazla bütünleşen dünya pazarlarında başarıyla rekabet edebilir hale gelmektedir. Ekonominin rekabet edebilirliğinin arttırılmasının ve herkes için saygın iş olanaklarının sağlanabilmesini için hükümetlerin, işletmelerin ve bireylerin bilgiye ve becerilere yaptıkları yatırımları arttırmaları gerekmektedir. Bununla birlikte, eğitimin sağlayacağı faydaların verimlilik artışına dönüştürülebilmesi, genellikle, endüstri ilişkileri sistemine ve birbiriyle uyum içerisinde işleyen üretim, çalışma, işçi bulma ve tazminat sistemlerinin tercih edilmesine bağlıdır. Eğitim ve öğretimin etkili olabilmesi için, ekonomi, işgücü piyasası, mahalli gelişim ve diğer istihdam ve kalkınma politikalarını kapsayan geniş bir programın ayrılmaz parçası haline gelmeleri gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen çerçevede, Türkiye’de eğitim sistemi birbiriyle ilişkili bir dizi politikaya katkı sağlamak açısından gösterebileceği etkililiği henüz yakalayamamıştır. Sistem büyük ölçüde girdi ve arz odaklıdır. Sistemin beceri ve yeterlik taleplerindeki değişimlere daha iyi yanıt verebilmesi için temel öğretimde, özellikle de ortaöğretim düzeyinde mesleki eğitimde çıktı ve talep üzerinde daha fazla yoğunlaşan bir yaklaşıma ihtiyaç bulunmaktadır.

MEGEP Projesinin desteği ile, çıraklık eğitimi ile örgün mesleki ve teknik eğitimin aynı çatı altında verildiği dokuz MEÖ merkezi açılmıştır. Bu yöntem daha da geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.

        1. Tanımlar


İşbaşı eğitimi, işyerinde ve genellikle de iş başında gerçekleşen öğrenme ve eğitim faaliyetlerini anlatmaktadır. İşyerinde öğrenme, işyerinin normal çalışıma koşulları altında iş başında eğitimi işyerinden başka bir yerde (örneğin, bir eğitim salonunda) verilen saha eğitimini kapsamaktadır..

Yeterlikler, çalışanın performansının artmasına ve nihayetinde örgütün başarısına katkıda bulunan gözlemlenebilir ve ölçülebilir bilgi, beceri, yeteneklerle kişisel özelliklerinin bileşiminden oluşmaktadır.

Örgün eğitim MEB tarafından yönetilen eğitimdir, çıraklık dışındaki eğitimleri kapsar.

Yaygın eğitim çıraklık sistemini de içeren diğer tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerini kapsamaktadır.


        1. Mevcut durum


Örgün eğitim sistemi içerisinde işyerinde öğrenimin ya da örgün eğitim sistemi dışında edinilen yeterliklerin belgelendirilmesini (tanınmasını) sağlayan bir sistem henüz yoktur; ancak böyle bir sistemin çerçevesi oluşturulmuştur. Bu çerçevenin Hükümet ve TBMM tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmesi beklenmektedir.

Genelde, örgün eğitim sisteminden (mesleki ve teknik ortaöğretim) büyük firmalar yararlanmaktadır. Küçük ve orta ölçekli işletmeler ise daha ziyade yaygın öğretime dahil çıraklık sisteminden yararlanmaktadır.



Tablo 8.3 Örgün MTE sisteminde işletmelerde meslek eğitimi50

Bağlı olduğu Genel Müdürlük

Cinsiyete göre işletmelerde meslek eğitimi



Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü

Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü

Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü

TOPLAM

İşletme sayısı

90,781

29,315

57,099

177,195

Önceki yıldaki öğrenci sayısı

155,731

68,720

93,946

318,397

Erkek

140,982

8,439

53,371

202,792

Kız

14,749

60,281

40494

115,605

İşletmede meslek eğitimi alan öğrenci sayısı

67,106

30,072

48,025

145,203

Erkek

60,259

3,989

27,093

91,341

Kız

6,847

26,083

20,932

53,862

İşletmede meslek eğitimi almayan öğrenci sayısı

88,625

38,648

45,921

173,194

Erkek

80,723

4,450

26,278

111,451

Kız

7,902

34,198

19,643

61,743

1986 yılından bu yana,51 örgün mesleki ve teknik ortaöğretim sistemi dahilinde son sınıf öğrencilerinin onaylanmış bir işletmede haftanın üç günü uygulamalı eğitim görme zorunluluğu bulunmaktadır. 2004-2005 öğretim yılında 145,203 öğrenci; yani, mesleki ve teknik okullarda son sınıfta bulunan toplam 318,397 öğrencinin %46'sı bu olanaktan yararlanmıştır.

Herhangi bir mesleki eğitim almayan genel ortaöğretim mezunu gençler arasında işsizlik oranının yüksek düzeyde seyretmesi nedeniyle İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden bu gruptaki kişiler için çıraklık ve mesleki eğitim kursları düzenlemeleri istenmiştir. Ancak, bu uygulamanın sonuçlarına ilişkin herhangi bir veri bulunmamaktadır.52

Tablo 8.4 Farklı türden mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin sayısı 2001 – 2004

Tür

2001/ 02

2002/03

2003/04

Mesleki ve Teknik Lise

947,358

981,224

1,129,481

Çıraklık53

248,495

292,930

279,853

TOPLAM

1,195,853

1,274,154

1,409,334

Örgün mesleki ve teknik ortaöğretim sisteminden yeni mezun olan gençler arasındaki işsizlik oranı %29 düzeyindedir; buna karşılık, yaygın eğitime dahil çıraklık sisteminden mezun olanlar arasındaki işsizlik oranı neredeyse %0 düzeyindedir.54

        1. Politika hedefleri


Genel hedef, mesleki ve teknik ortaöğretim sisteminin var olan ve gelecekteki talebe göre yeterli sayıda nitelikli mezun verecek şekilde geliştirilmesidir.

Özel hedefler ise şunlardır:



  • Mesleki ve teknik ortaöğretim sistemine kayıt oranının 2009yılında %30’açıkartılması;

  • Mesleki ve teknik ortaöğretim sisteminden yeni mezun olan gençler arasındaki işsizlik oranının 2009 yılında %10’adüşürülmesi;

  • Mesleki ve teknik ortaöğretim sistemine kayıt yaptıran kadınların oranının 2009 yılında %25’e çıkartılması;

  • Mesleki ve teknik ortaöğretim sisteminden yeni mezun olan kadınlar arasındaki işsizlik oranının 2009 yılında %10’a düşürülmesi;

  • Ulusal Mesleki Yeterlilikler Çerçevesinin tasarlanması ve uygulanması.
        1. Fark analizi


Mesleki ve orta öğrenim mezunları arasında işsizlik oranı oldukça yüksektir. Örgün mesleki orta öğrenim sistemi yaygın çıraklık sistemi gibi talep odaklı olmalıdır. Bunun yanı sıra gençlere çekici gelmesi ve kariyer olanakları sağlaması açısından yaygın çıraklık sisteminin onaylanıp örgün eğitim sistemine entegre edilmesi gerekmektedir.
        1. Strateji


Ulusal Mesleki Yeterlilikler Çerçevesi (UMY) uygulamaya konulacaktır. bu bağlamda işletmelerin ve çalışanların yararınadır. İşletmelerinin ve çalışanların yararına bir uygulama olan UMY, yaşam boyu öğrenimi kolaylaştıracak, işletmelerin ve istihdam bürolarının nitelikli işgücüne olan talebi işgücü arzıyla eşleştirmelerine olanak sağlayacak, eğitim ve meslek tercihleri yapan bireylere rehberlik edecektir. Çerçeve, her ne şekilde edinilmiş olursa olsun (örneğin, örgün ya da yaygın eğitim ve öğretim, çalışma deneyimi, ya da iş başında öğrenme) öğrenilen becerilerin ve kazanılan yeterliklerin değerlendirilmesine ilişkin güvenilir, adil ve şeffaf bir sistemi içermektedir. Bu sistemde her bir bireyin çalışarak, gündelik faaliyetler içerisinde, örgün ya da yaygın öğretin yoluyla edindiği deneyimlerin ya da becerilerin değerlendirilmesi, tanınması ve belgelendirilmesi mümkün olacaktır.

Türk hükümeti, belirlenen hedeflere ulaşmak için Sosyal Taraflarla (özellikle TESK ile) yakın işbirliği içerisinde, yaygın çıraklık eğitim sisteminin örgün eğitim sistemine dahil edilmesine yönelik bir program başlatacaktır.

Bu program şunları içerecektir:


  • Mevcut mesleki ve teknik öğretim kurumlarında ve örgün eğitim kurumları dışında kalan okullarda okutulmak üzere standart modüller oluşturulacaktır;

  • Mesleki yeterliklerin belgelendirilmesi (denkliğinin tanınması) için bir sınav sistemi uygulamaya konacaktır;

  • “Ustalık” eğitimi ve ustalık belgelendirmesi işyerlerinde yapılacaktır;

  • Çıraklık eğitimi verebilecek işyerlerinin belgelendirilmesi yapılacaktır;

  • Başta geleneksel kadın meslekleri olarak bilinen meslekler olmak üzere, çeşitli mesleklerde yeni çıraklık biçimleri oluşturulacaktır.
        1. Tahmini maliyet


Mevcut değil
      1. Zorunlu eğitim süresinin yükseltilmesi


Türkiye, insani kalkınma endeksi sıralamasında, kişi başına düşen GSYİH düzeyine bakıldığında beklenmeyecek kadar geridedir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi, Türkiye nüfusunun genel eğitim düzeyinin benzer durumdaki ülkelere göre daha düşlük olmasıdır.

Türkiye’deki zorunlu eğitim süresi AB’ye üye ülkelere göre daha düşüktür;55 bunun yanı sıra, Türkiye’de okuldan ayrılma oranları nispeten daha yüksektir.56. Okuldan ayrılmanın yüksek bir oranda olmasının bir nedeni, geleneksel çocuk işçiliğinin başta kırsal kesimler olmak üzere tüm ülke genelinde yaygın olmasıdır.

AB’deki hukuksal düzenlemelere57 göre asgari istihdam yaşı 15’dir. Altı yaşında birinci sınıfa başlayan bir öğrenci sekiz yıllık zorunlu ilköğretim eğitimini 14 yaşında bitmektedir. Buna göre, zorunlu eğitimi tamamlama yaşı ile asgari çalışma yaşı arasında kesinti olmaması için zorunlu eğitimin en az 9 yıla çıkartılması gerekmektedir.

Halihazırda, Türkiye'de zorunlu eğitim yaşının ilk aşamada 9 yıla; ikinci aşamada 12 yıla çıkartılması planlanmaktadır. Bu planın uygulanmasına yüksek öncelik verilmeli ve ilk aşama mümkün olan en kısa sürede uygulamaya konulmalıdır.

UÇÖ tarafından yürütülen bir çalışmanın sonuçlarına göre, “çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması ve bunun yerine evrensel eğitimin yaygınlaştırılması büyük bir ekonomik kalkınmaya; ayrıca, tabii ki, bu konuyu bu denli hassas ve önemli kılan toplumsal ve insani faydalara yol açacaktır. Küresel ölçekte, maliyetlerin faydalara oranı 1’e 6.7 düzeyindedir. Bu oran, maliyet ve faydaların zamana göre dağılımı dikkate alındığında, %43,8’lük bir geri dönüş oranına karşılık gelmektedir. Tüm bölgeler büyük net kazançlar sağlayacak; bazı bölgelerin kazançları daha da fazla olacaktır.58"

        1. Tanım


18 Ağustos 1997 tarih ve 4306 sayılı yasayla birlikte zorunlu eğitim yılı 8 olarak tanımlanmıştır. 1997 tarihinden önce zorunlu ilköğretim 5 yıl olarak uygulanmaktaydı.
        1. Mevcut durum


1989-1990 öğretim yılından günümüze öğretim kurumlarından mezun olanların sayısı neredeyse üç kat artmıştır. Bu artışa neden olan unsurlar arasında ilköğretim çağındaki çocuk sayısındaki artış, zorunlu ilköğretim süresinin yükseltilmesi, ve ilköğretim bağlamında okuldan ayrılma oranındaki azalma sayılabilir.

Bu eğilimin sürmesi sağlanmalıdır; ancak, gelecek on yıl içerisinde ilköğretim çağındaki çocuk sayısında bir düşüş yaşanacağı göz önünde bulundurulmalıdır.



Şekil 8.1 Türkiye’de ilköğretim okullarından mezun olan öğrenci sayısı, 1989-90 ile 2003-04 arası

Halihazırda ilköğretim okullarında derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 37’dir59. Buna göre, zorunlu eğitim süresinin bir yıl daha uzatılması halinde 30,000 yeni dersliğin açılması ve bunun için 30,000 yeni öğretmenin istihdam edilmesi gerekecektir.


        1. Politika hedefleri


Ölçülebilir genel hedef, Türkiye’de eğitim düzeyinin yükseltilmesidir.

Bu bağlamda özel hedefler şunlardır:



  • Çocuk işçiliğinin önlenmesi;

  • Bilgisayar okuryazarlığının yaygınlaştırılması;

  • Dil becerilerinin arttırılması;

  • Okuldan ayrılan kişilerin istihdam edilebilirliklerinin arttırılması için, bu kişilere "temel becerilerin" kazandırılması;

  • Saygın çalışma yaşamına yönelik fırsat eşitliğinin arttırılması.

Kadınların ve kırsal kesimdeki öğrencilerin ilköğretim süresince okuldan ayrılmamalarının sağlanmasına özel bir önem verilecektir.
        1. Fark analizi


Zorunlu ilköğretim süresi halihazırda 8 yıldır. İlköğretimde okuldan ayrılma oranı düşme eğilimi göstermektedir; ve günümüzde ilköğretim kurumlarına kayıt yaptıran öğrencilerin %95’inden fazlası bu kurumlardan mezun olmaktadır. Kırsal alanlarda ilköğretim okuluna kayıt yaptırdıktan sonra mezun olmadan okuldan ayrılan genç kızların sayısı nispeten daha fazladır.
        1. Strateji


Uzun vadeli hedef, zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkartılarak lise eğitiminin bu süreye dahil edilmesi ve böylelikle gençlerin 18 yaşından sonra işgücü piyasasına girmesinin sağlanmasıdır.

Bu hedefe yönelik olarak, zorunlu eğitim süresi 20xx/xx öğretim yılından itibaren 9 yıla çıkartılacaktır. Zorunlu eğitimin bir yıl daha uzatılmasıyla elde edilecek faydaların en üst düzeye çıkartılması için, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, öğrencilerin "temel becerileri" (sorun belirleme, analiz etme ve çözme becerisi, öğrenmenin ne şekilde sağlanabileceğini öğrenme, iletişim becerileri, teknolojiyi kullanabilme becerisi, vb) edinerek istihdam edilebilir hale gelmelerini sağlama konusunda somut bir temel oluşturacak politikalar uygulanacaktır. Söz konusu temel beceriler, daha ileri düzeydeki becerilerin edilmesinin ve yeni teknolojilerin kullanılabilmesinin önkoşuludur. Bu bağlamda, dokuzuncu eğitim ve öğretim yılında normal müfredat konularının yanı sıra aşağıdaki faaliyetler yürütülecektir:



  • Farklı meslekler hakkında bilgi sağlamak için işyerlerinde kısa süreli staj uygulamaları;

  • Çeşitli konuların tümleşik biçimde ele alınacağı proje odaklı çalışma;

  • Mesleki rehberlik ve danışmanlık;

  • Girişimcilik hakkında bilgi;

Derslik başına düşen öğrenci sayısını 30’dan 2009 itibariyle 25’e çekebilmek için gerekli çalışmalar yürütülecektir. İlk aşamada, derslik başına düşen öğrenci sayısı 40 ya da daha fazla olan okullar hedef alınacaktır.

Sekizinci ve dokuzuncu sınıflardaki öğrencilerin; özellikle de kırsal kesimdeki kız öğrencilerin okuldan ayrılmaması için özel programlar oluşturulacaktır.


        1. Tahmini maliyet


30,000 yeni öğretmenin istihdam edilmesi için yılda tahminen 350,000,000 YTL kaynağa ihtiyaç vardır. Bu maliyete ek olarak, derslik inşası, oluşturulacak yeni dersliklerin doğuracağı yeni ihtiyaçların karşılanması, öğretmenlerin eğitimi, ve halen öğretmenlik yapanların yeniden eğitimi için kaynağa ihtiyaç duyulacaktır.
      1. Yerinden yönetim ve paydaşların etkileri


Türkiye’deki örgün eğitim sisteminin büyük ölçüde merkezi bir yapıda olduğu ve paydaşların eğitim sistemine doğrudan etkide bulunamadığı görülmektedir. Bu durum, özellikle lise düzeyindeki eğitim kurumları bağlamında insan sermayesine yapılan yatırımların işgücü piyasasının ihtiyaçlarıyla aynı doğrultuda olmaması gibi bir risk doğurmakta; hem ekonomik kalkınmayı hem de bireylerin kişisel gelişim olanaklarını engellemektedir.
        1. Tanım


Hedef grup örgün ya da yaygın eğitim veren mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarıdır. Milli Eğitim Bakanlığı ve ulusal ya da yerel düzeyde Sosyal Taraflar dolaylı olarak hedef gruba dahildir.
        1. Mevcut durum


Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu60, MEÖ sisteminin yönetimini Milli Eğitim Bakanlığına vermiştir. Bu sistemin yönetimi için, bakanlık bünyesinde Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü gibi çeşitli birimler oluşturulmuştur.

Genel anlamda, yaygın eğitimi de kapsayacak şekilde eğitim, öğretim ve sistemin yönetimiyle ilgili tüm konularda tüm görev ve hizmetler Milli Eğitim Bakanlığının sorumluluğundadır.61 Buna göre, MEB ve bakanlığa bağlı Genel Müdürlükler tarafından yürütülecek bazı görevler şu şekilde sıralanabilir:



  • Eğitim ve öğretim programlarının hazırlanması ve sunulması;

  • Eğitim materyallerinin hazırlanması;

  • Öğretmen ve diğer personelin atanması; (ana hizmet birimi statüsündeki genel müdürlükler tarafından değil, MEB Personel Genel Müdürlüğü tarafından)

  • Personele yönelik hizmet içi eğitim.

İl düzeyinde, belirli bir özerkliğe sahip Milli Eğitim Müdürlükleri oluşturulmuştur. İl Milli Eğitim Müdürlükleri, görev alanlarına giren coğrafi bölge çerisinde tüm eğitim ve öğretim faaliyetlerinin planlanması, uygulanması ve denetlenmesinden sorumludur.

Mesleki ve teknik okulun başında MEB tarafından atanan bir müdür bulunmaktadır. Bu kişi, genellikle okulun öğretmenleri arasından atanmaktadır.

Paydaşların ancak danışmanlık düzeyinde sınırlı bir etkisi vardır. Hem ulusal hem de il düzeyinde bir Mesleki Eğitim Kurulu oluşturulmuştur.

Milli Eğitim Şurası yaklaşık üç yılda bir toplanmaktadır. Mesleki Eğitim Kurulu da yılda en az bir kez toplanmaktadır. Mesleki Eğitim Kurulunda kamu temsilcilerinin çoğunluğu bulunmaktadır62 (21 üyenin 15’i). Bu kurulun görevleri arasında şunlar bulunmaktadır:



  1. Mesleki Eğitim Kanununa göre çıkarılacak olan yönetmelikler hakkında Bakanlığa görüş bildirmek; gerek Kanun gerekse yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının izlenmesini, değerlendirilmesini ve geliştirilmesini sağlamak.

  2. Aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler için sözleşme modellerini hazırlamak ve Bakanlığa sunmak.

  3. Gerektiğinde mesleki eğitim ile ilgili konuların incelenmesi için ihtisas komisyonları kurmak.

  4. İl mesleki eğitim kurullarının yıllık çalışma raporlarını değerlendirmek.

  5. Mesleki eğitimin planlanmasını, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi konularında kararlar almak ve Bakanlığa görüş bildirmek.

  6. Çeşitli sektör ve branşta mesleki eğitim konusunda eğitim ihtiyaçlarını belirlemek ve Bakanlığa bildirmek.

  7. Mesleki eğitim programlarının esasları ve uygulama süreleri hakkında Bakanlığa görüş bildirmek.

  8. Çıraklık ve işletmelerdeki mesleki eğitim sınav komisyonlarının kurulması ve çalışması ile sınavların yapılış usullerine ilişkin yönetmelik taslaklarını hazırlamak ve Bakanlığa sunmak.

  9. Mesleki eğitim ile ilgili Bakanlıkça gönderilecek konuları incelemek ve görüş bildirmek.

  10. Kanuna göre yapılacak çıraklık ve işletmelerdeki mesleki eğitimde uygulama alanına alınacak veya çıkarılacak yer ve meslekleri belirlemek ve Bakanlığa görüş bildirmek.

  11. Teknoloji gelişmelerin ve iş hayatındaki değişmelerin mesleki eğiteme etkilerini izlemek ve Bakanlığa bildirmek.

  12. Lise ve daha üst düzeyde genel eğitimden sonra çıraklık eğitimine başlayanların eğitim süreleri hakkında bakanlığa görüş bildirmek.

İl Meslek Eğitimi Kurulları Mesleki ve Teknik Öğretim okulları ve kurumları tarafından il içerisinde sağlanan MEÖ eğitimlerinin planlanması, geliştirilmesi ve değerlendirilmesi amacıyla kurulmuştur. Bu kurullarda, ulusal düzeyde Meslek Eğitimi Kurulunda temsil edilen kurum ve örgüt temsilcilerinin yanı sıra belediyeler ve diğer kuruluşlar da temsil edilmektedir. Bu kurullar yılda en az iki kez toplanır.

“Tanınmayan” ya da belgelendirilmeyen mesleklere yönelik mesleki ve teknik eğitim özel işyerleri ve başta TESK olmak üzere, işveren örgütleri tarafından sağlanmaktadır.

Mesleki ve Teknik okulların yönetiminde, paydaşların temsil edildiği kurulların oluşturulması gibi bir gelenek ya da yükümlülük bulunmamaktadır.

MEB, yürüttüğü faaliyetlerin niteliğinin, özellikle nihai ürün (mezun olan öğrenciler) bağlamında ne şekilde arttırılabileceğini araştırmaktadır. Bu çerçevede farklı kalite güvence sistemleri incelenmektedir; ancak kullanılacak sisteme ilişkin kesin karar henüz verilmemiştir.

Halihazırda, Mesleki ve Teknik Öğretim sisteminin güçlendirilmesiyle ilgili iki AB projesi yürütülmektedir. Bu projeler kapsamında öğretmenlerin eğitimi63, yerinden yönetim ve sosyal tarafların etkilerinin güçlendirilmesi gibi konularda çalışmalar gerçekleştirilmektedir.64

        1. Politika hedefleri


Çalkantılı ve giderek artan bir hızla değişen küresel ekonomide ihtiyaç duyulacak niteliklere ilişkin uzun dönemli bir tahmin gerçekçi olmayacaktır.

Tedbirlerin genel hedefi, MEÖ sektörünün beceri, nitelik ve yeterliklere yönelik talepte meydana gelen değişikliklere kolayca yanıt veren bir hale getirilmesi ve, yönetim, programlar, öğretmen ve eğitim personeli, okul/ sınıf ve ekipmanla ilgili konuları sürekli göz önünde bulundurarak, kalite performansı sisteminin geliştirilmesidir.

Özel hedefler şunlardır:


  • Mesleki ve teknik ortaöğrenim kurumlarından mezun olan öğrenciler arasında gençlerin, özellikle de genç kızların oranının yükseltilmesi;

  • Mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından yeni mezun olanlar, özellikle de yeni mezun olan genç kızlar arasındaki işsizlik oranlarının düşürülmesi;

  • Gelecek yıllarda yeterli sayıda ve gereken becerilere sahip işgücünün temin edilebilmesi için işyerlerine düşen sorumluluk payının arttırılması.

  • Sistemin kalite standartlarının yükseltilmesi.
        1. Fark analizi


Mevcut durumda ulusal düzeyde ve il düzeyinde Milli Eğitim Bakanlığı karşısında paydaşların rolü danışmanlık göreviyle sınırlıdır ve paydaşlar kurumsal düzeyde herhangi bir etkide bulunamamaktadır.

Sonuç olarak, paydaşlar kendilerinin örgütlediği ve finansmanını sağladıkları paralel bir sistem (yaygın MEÖ sistemi) oluşturmuşlardır.

Yerel düzeyde MEÖ kurumlarının işgücü piyasasında gerçekleşen değişimlere hızla ve yeterli düzeyde karşılık verebilme konusunda sahip oldukları olanaklar ve bu yöndeki motivasyonları oldukça sınırlı düzeydedir.

Ulusal düzeyde merkezi yaklaşım MEÖ sisteminin planlanması ve yönetimi için malumat sağlama konusunda yetersiz kalmaktadır.


        1. Strateji


Günün ve geleceğin ihtiyaçlarına yanıt verebilmeye yönelik genel strateji, örgün ve yaygın MEÖ sistemlerinin birleştirilmesidir. Bu hedef doğrultusunda, ulusal, yerel ve kurumsal tüm düzeylerde başta sosyal taraflar olmak üzere paydaşlara karar alma sürecine katılım olanağı sağlanması gerekecektir.

Bunun yapılabilmesi için merkezi sistemin gevşetilmesi ve hedeflere Göre Yönetim sisteminin benimsenmesi gerekmektedir. Bu sistemde, Milli Eğitim Bakanlığı ve bağlı kurum ve kuruluşlar yalnızca devlet bürokrasisine değil kullanıcılara (işverenler, işçiler ve öğrenciler) karşı sorumlu ve hesap verebilir bir yapıya kavuşacaktır.

Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için pilot uygulama projeleri başlatılacaktır. İlk olarak, MEB var olan üçlü kurullara doğrudan etkide bulunabilme olanağı sağlayacak şekilde yeni bir yönetmelik taslağı hazırlayacak ve bu kuruluşların pilot projelere katılmalarına olanak tanıyacaktır. Söz konusu pilot projelerde merkezi yönetim sistemi yerine planlama, uygulama ve değerlendirmeye yönelik faaliyetlere paydaşların doğrudan etkide bulunabildiği bir yaklaşım benimsenecektir.

En etkin yönetsel yaklaşımın belirlenebilmesi için pilot olarak seçilen farklı MEÖ (Mesleki Eğitim ve Öğretim) okullarında farklı yaklaşımlar sınanmalıdır. Sınanacak yaklaşımlar AB üyesi devletlerden en başarılı uygulama örneklerini esas almalıdır65.

İzlenecek yaklaşımlardan biri seçilen MEÖ Okullarının, okulun eğitimini verdiği meslek ve diğer önde gelen iktisadi faaliyet alanları mensubu Sosyal Taraf temsilcilerinden oluşan iki ya da üç taraflı bir kurulun başkanlık edeceği kendi kendini yöneten birer oluşum haline getirilmesidir. Bu kurul, okulun müdürü de dahil tüm personel seçiminin onaylanmasını içerecek şekilde okulun genel yönetiminden sorumlu olacak;66 mali denetimi yürütecek, müfredat geliştirme çalışmalarını başlatacak ve okul tarafından sunulan mesleki eğitim derslerinin açılıp kapatılması dahil kaynakların sunulan meslekler esasında yeniden tahsisi ile ilgilenecektir.

Ayrıca, mesleki eğitim ve öğretim kuruluşlarına ayrılan mali kaynaklar nesnel ölçütlere dayanmalıdır. Bu ölçütler girdileri (örneğin öğrenci ya da mezun sayısı) ya da çıktıları (örneğin mezunların belirli bir dönem sonunda istihdam oranı) esas alabilir.

Türkiye, istihdam edilebilirliğin arttırılması, verimlilik ve sosyal içerme konularında önündeki güçlükleri aşmak üzere bir dizi eğitim ve öğretim politikasını ve sisteme yönelik reform çalışmasını başlatmıştır. Bu reform çalışmalarının çoğu, sosyal diyalog bağlamında somut bir temele oturmaktadır. Eğitim ve öğretimin uygunluk, etkililik ve eşitlikle ilgili çıktılarının iyileştirilmesine yönelik başka reform çalışmaları da başlatılacaktır. Bu bağlamda yürütülen çalışmalar, başta özel sektör ve bireyler olmak üzere, ilgili tüm tarafların eğitime yaptıkları arttırmalarını hedeflemektedir. Bu reform çalışmaları genel eğitim, mesleki ve teknik eğitim, başlangıç eğitimi ve ileri eğitim ve öğretim ve yaşam boyu öğrenim sistemlerini hedef almaktadır.

Türkiye'de eğitim ve öğretim sistemlerinin niteliğinin arttırılmasına yönelik araçlarından birisi olarak, Uluslararası Standartlar Organizasyonu ISO'nun Kalite Güvencesi standartları, özellikle de ISO 10015 Standardı dikkate alınacaktır. ISO 10015, eğitim ve öğretime ilişkin kalite güvence standardıdır. Bu standart, eğitim sistemlerinin ve programlarının etkisinin ve etkililiğinin sağlanmasını ve böylelikle sistemin niteliğinin arttırılmasını ve Yatırım Getirisinin yükseltilmesini kapsar.


        1. Tahmini maliyet


Mevcut değil.


  1. Yüklə 1,1 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin