İmaret: 119 Imran:
Hz. Meryem'in babası, Hz. İsa peygamberin dedesicür. Kur'an-ı Kerim'in üçüncü suresi İmran'dan ve ailesinden bahsetiği için Al-i İmran adını almıştır: "Şüphesiz Allah, Adem'î, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini birbirlerinin soyundan olarak alemlerden üstün kıldı. Allah her şeyi çok İyi işiten, çok iyi bilendir. Bir zurnan İmran'ın karısı şöyle demişti: 'Rabbİm! Karnımda taşıdığım çocuğu sadece sana hizmet etmek üzere adadım. Bunu benden kabul et. Şüphesiz Sen çok iyi işiten, çok iyi bilensin. O'nu doğurunca şöyle dedi: 'Rabbim Ben onu kız doğurdum -halbuki Allah onun ne doğurduğunu çok iyi biliyordu- Erkek kız gibi değildir. Ben onun adını 'meryem1 koydum. 0nu ve neslini kovulmuş şeytanın şerrinclen sana emanet ediyorum.120
İmsak:
Tutmak, yakalamak, terket-mek, cimrilik gibi anlamlara gelen imsak terimi, fıkıhta oruca başlama zamanını İfade eder. İmsak aynı zamanda sabah namazı vaktinin başlangıcını da oluşturur. Kur'an-ı Kerim'de şöyle Duyurulmuştur: "Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırdedilinceye kadar yeyin için. Sonra orucunuzu geceye kadar devam ettirin. 121 Bu ayetin yorumuyla ilgili olarak şöyle bir rivayet vardır: Adiy bin Hatim'den nakledilmiştir: "Yukarıdaki ayet nazil olunca ben hemen bir siyah, bir de beyaz ip edindim ve bunları yastığımın altına koydum. Geceleyin zaman zaman bunlara bakmaya başladım. Fakat bunlar buna birbirinden ayırdedilmiş görünmüyordu. Kuşluk vakti ResuluHah'a gittim ve bunu kendisine anlattım. Resulullah (sav): "Bu kara iplik ile ak iplik gecenin karanlığı ile gündüzün aklığından ibarettir" buyurdu. 122
İncil:
Hristiyanlığın kutsal kitabı. Hz. İsa'ya gönderilmiş olan ilahi kitap. İncil'e Ahd-i Cedid (Ahd-i Atik. Tevrat'tır) ele elenir. Kelime olarak müjde, müjde getirene verilen ödül demektir. İslam inancına göre, Hz. İsa'ya indirilen İncil, insanlık için bir kurtuluş ve rahmet sebebiydi. Fakat Hristiyanhır onu bozdular. Nihayet o kadar çok ve farklı incil nüshaları ortaya çıktı ki, Hristiyan din adamları toplanıp bunu dörde indirmek durumunda kaldılar. Böylece dört ayrı
ki tap Hristiyanlar için kutsal kitap olarak kabul edildi. Bunlar Matta, Markos, Yuhanna, Luka'dır. Kilise bunların dışında kalan İndileri uydurma saydı. Kilisenin uydurma saydığı İn- çiller arasında bulunan Barnaba İncili, Peygamberimiz Hz. Muham-med'in geleceğini müjdeliyordu. Bu kitaptaki müjde Kur'an-ı Kerim'in ifadelerine de uygundur. Fakat müslümanlar tara- fından da kutsal kabul edilen asıl İncil, Kur'an ayetlerinde belirtilen İn- cil'dir. Üstelik Allah tarafından birbiri ardına gönderilen diğer ilahi kitap ve suhuf-larla birlikte İncil'in de Kur'an-ı Kerim gönderildikten sonra hükmü kaldırılmıştır. 123
İnfak:
Birisinin geçimini sağlamak için nafaka verme, sadaka verme, besleme anlamlarına gelir. İslam toplumunda, dinimizin varlıklı kişilere yüklediği dini ve sosyal bir görevdir. Yüce Allah Bakara suresinin 274. ayetinde "Gece ve gündüz, açık ve gizli olarak mallarını Allah yolunda harcayanların Rableri katında mükafatları vardır. Onlar için korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de." buyurmaktadır 124
İnfitar Sûresi:
Göğün yarıklığını anlatarak başlayan bu sûre, Kur'an-ı Kerim'in 82. süresidir. Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur. 19 âyettir.
Resûl-i Ekrem (S.A.S)İn okunmasının faziletine işaret buyurduğu mübarek bir sûredir. Evsat-ı Mufassal grubunu oluşturan sûrelerden bir tanedir.
Naziût sûresinden sonra nazil olmuştur.
İnkar:
İman'ın zictdıdtr. Tanımama, kabul ve testik etmeme, inanmama, reddetme manalarına gelir. Allah'ın varlığına inanmayı reddetmek, kendisini yaratmış olan yüce varlığa karşı gelmek demektir ki, Kur'an, bunların acı bir azaba uğrayacaklarını, cehenneme gönderileceklerini haber ver-inektedir. 125
İnsan:
Allah'ın ruhundan üfürerek, en mümtaz bir varlık haline getirttiği, nimetleriyle donattığı; akıt, şuur, his ve düşünce ile diğer mahlukaüan ayırdığı ve onlardan üstün kıldığı, meleklerin secde ettiği, Allah'ın sorumluluk yüklediği bir yaratıktır.
Bu kadar mümtaz yaratılmış olmasına rağmen yine de âcizdir, zayıftır ve Allah'a muhtaçtır. Allah'ın himayesine sığınmaya mecburdur.
Yüce Rabbimiz Kur1 an-1 Kerimde mealeiyşöyle buyuruyor:
Andolsun ki biz insanoğuüarını şerefli kıldık; onların karada ve denizde dolaşmasını sağladık, teiniz nimetlerle rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın pek çoğundan üstün kildik." 126
Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif etmiştik. Fakat onlar bunu yüklenmekten kaçınmışlar ve ondan korkup titremişlerdir: Ama insan onu (o sorumluluğu) yüklenmiştir; aslında o pek zâlim ve pek câhil idi.127
İbnürrahmi Ali ATT AR insanı şöyle tanıtıyor:
İnsan, garaib mecmuasıdır. İnsan, Aklıyla melekledir, nefsiyle iblisledir bir acibedir.
İnsan, her fazail hem fazâyıhı cami
bir halitadır.
İnsan, Kemalât ile mümtaz, rezüil ile şerefraz bir mahluktur. İnsan, Mazhar-ı esrar-ı Hûda'dır.
İnsan, hayır ve taatiyle, bir abd-i makbul; şer ve tuğyanıyla nankör bir
merd uttur.
İnsan, SÜbh&ni iltifat ile mükerrem
yegane birmes'uddür.
İnsan, tecell-i Zât'a mazhar, inkışaf-ı sıfata masdardır.
İnsan, Şems-ü kamer ve bütün ekvân kendisine musahhar kılınmış bir maşuktur.
İnsan, daima aşk-ı Rahmaniyi, ema-nât-ı Rabbaniyi taşımağa istidatlı bir hamildir.
İnsan, kendi kıymetini bilen, cehliy-le dünyalara sığmayan bir mağrurdur.
İnsan, şerre, zulme matuf işleriyle anütbircebbârdır.
İnsan, hayır ve adle mekrun hizmetiyle bir abd-i necibdir.
İnsan, dünyaya zinet ve kıymet veren cihanın son meyvasıdır.
İnsan, ârif-i Rabbani, nâib-i Rahmanı d ir.
İnsan, âriler yatağı, kâmiller kaynağıdır.
İnsan, "Hayvan-ı nâtık" mantıkî tarifinden bir türlü yakasını ku(taramamış asırların zavalhsıdır.
İnsan, bütün zaaf ve aczine rağmen Kudrete kafa tutmuş taşkın bir şaşkındır.
İnsan, maziye bağlı halde aklanmış, istikbali gözler bir muhtûcdır.
İnsan, şükran ile küfranı, sevab ile günahı, nimet ile nikmeti tezvin eder bir mizandır.
İnsan, İnat ve isyan, hata ve nisyan torbası d ir.
İnsan, Kalem-i Takdirin mahall-i cereyan], vukuât-ı kazanın güzergâhıdır.
İnsan, nüsha-i kûbra-i âlemdir.
İnsan, "Ya eyyühe'l-insan!" ilâhi hitabına nail olmuş birenis-i nezindir.
İnsan, saadet ile şekaveti, nur ile zulmeti, nâr ile rahmeti nefsinde toplamış bir "ezdnd" mahsenidir.
Dostları ilə paylaş: |