KADININ ERKEĞİN YAŞANTISINDAKİ ETKİSİ
Bu ilginç ve önemli konuyu tarihte gerçekleşen bir olayla açıklıyoruz.
İmam Bâkır (a.s)'dan naklen: Israil oğulları arasın-da zengin ve akıllı biri yaşamaktaydı. Onun iki eşi vardı. Bunlardan biri iffetli, diğeriyse pek iffetsizdi. Iffetli e-şinden kendine benzeyen bir erkek çocuk dünyaya gel-di. Iffetsiz eşinden de iki oğlu vardı. Zamanla baba has-talanıp ölüm yatağına düşünce, oğullarını çağırıp şöyle bir yazılı vasiyet bıraktı. "Servetim yalnızca içinizden bi-rinizin malıdır." (Ardından) babaları vefat edince bu üç evlât mirasa sahip olmak hususunda ihtilafa düştüler. En büyükleri; "Ba-bamın bahsettiği tek kişi benim diyor, ortancalarıysa bunu kabul etmiyor; ne sen ve ne de kü-çüğümüz, yalnız benim diyordu. Sözün kısası bu tar-tışmalardan sonuç alamayan üç kardeş meseleyi çö-züme ulaştırmak için kadıya müracaat ettiler. Kadı; "Ben, dedi, sizin hakkınızda hükmedemem; ancak ce-vap almak istiyorsanız, Benî Kinam kabilesinde üç kar-deş var onlara gitmenizi tavsiye ederim. Gidin, onlar-dan isteyin, ihtilâfınızı çözüme ulaştırsınlar."
Onlar öncelikle Benî Kinamlı kardeşlerden birinin yanına vardılar. Gördükleri bu şahıs pek yaşlı, pek de
120
düşkündü. Sorularını ona açtılar. 0, "Yaşça benden daha büyük kardeşimin yanına gidiniz." dedi. Ardından söz gereği büyük kardeşin yanına vardılar. 0 da yaşlıy-dı, ama küçük kardeşinden daha gençti ve üstelik düş-kün de değildi. (Sözün kısası) meselelerini açıverdiler. 0 da, "Yaşça benden daha büyük kardeşimin yanına gidiniz." dedi. Söz gereği üçüncü ve en büyük kardeşin yanına vardılar. Ancak o, en büyük olduğu hâlde iki kü-çük kardeşinden daha genç ve daha dinçti. Üç mirasçı kendi sorularını kenara bırakıp görmüş oldukları bu il-ginç vaziyeti sual eylediler. "Neden, en büyük olduğu-nuz hâlde iki kardeşinizden daha genç ve zinde göste-riyorsunuz?" diye sordular.
Benî Kinamlı; "Sizler, dedi, yanına ilk olarak vardı-ğınız en küçüğümüzdür. Ancak onu daima üzen pek kötü bir eşi vardır. Kadın, hâlen onunla yaşıyor ve bu kadından başka tahammül edilemeyecek diğer bir be-laya kapılma korkusundadır. Sabır ve tahammül gös-termektedir. Işte bu yüzden düşkünlerden ve yaşlılar-dan oluverdi. Ikinci olarak yanına gittiğiniz ise ortan-camızdır. Onu biraz yaşlı bulmuştunuz. Çünkü onu ba-zen hoşnut eden ama bazen de üzen bir eşi vardır. Bu yüzden o da yaşlanıverdi. Ama bana gelince... Benimse devamlı beni mutlu eden bir eşim var. Işte bu yüzden genç ve zindeyim."
"Babanızın size bıraktığı vasiyet meselesindeyse çare şudur ancak: 0nun kabrine varınız. Kabri kazıp
121
kemiklerini çıkarınız. Sonra da onları yakınız. Dahası, hükmetmesi için kadıya gidiniz."
Böylece üç kardeş oradan ayrılarak işe koyuldular. (Iffetsiz anneden olan) kardeşler denileni yapmak üze-re kazma-kürek alarak kabre doğru ilerlediler. (Iffetli anneden olan) en küçükleriyse, babalarından kalma kı-hci alarak karşılarına çıktı ve; "Durun, dedi. Babamm kabrini kazmayimz. Eğer (sözümü dinler de) kazmaz-samz, hakkim olan mirasm tamamim size veririm.
Sözün kısası, üç kardeş hakimin yanma vanp olan-lan anlatmca kadi; "Yaptiklanniz benim hükmedebil-mem için yeterlidir." dedi. "Mallan bana uzatm da sa-hibine teslim edeyim artik." diye devam etti.
Mai yanma getirilince de onları alıp en küçükleri olan iffetli anadan olma oğla teslim etti ve; "Bunlar se-nin hakkm!" dedi. "Çünkü şu iki kardeş eğer babaları-nın oğulları olsalardı, kabri açmaya kalkışmaz hatta ona kıyamazlardı. Buna hem canlan yanar, hem de razi olmazlardi."1
Imam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Resulullah (s.a.a)'in dualarından biri de şu duaydı: "(Ey Allah!) Zamanmdan once beni ihtiyarlatacak kadmin şerrinden sana sığınırım."2
1- Bihar'ul-Envar, c.14, s.491 ve c.100, s.233. 2-Furu-u Kâfi, c.5, s.326.
122
Bir önceki bölümde olduğu gibi, bu bölümde de evlilik öncesi kızın erkekte araması gereken ö-zelliklere değinerek, evlilik sonrası erkekte ol-ması gereken sıfatları açıklayıp, konuyla ilgili hadisleri sunacağız.
Her toplumda iyi sıfatlı kadınlar olduğu gibi kötü sı-fatlı kadınlar ve yine iyi sıfatlı erkekler olduğu gibi aynı şekilde kötü sıfatlı erkekler de vardır. Bu bilinen bir gerçektir. Önceki konuda iyi ve kötü sıfatlı kadınlardan bahsetmiş, her iki tarafın da özelliklerine az da olsa değinmiştik. Şimdi de konumuz olan iyi ve kötü sıfatlı erkekleri tanıtmaya çalışacağız.
jyi erkekler ahlâki açıdan yüce bir makama sahip-tirler. Dolayısıyla bir kimseye iyi diyebilmek için onun ahlâk ve takvasına dikkat edilmelidir. Ehlibeyt Jmamla-rından elimize ulaşan çoğu hadislerde de bunu görmek mümkündür. Ibrahim b. Muhammed-i Hamdanî Imam
123
Muhammed Bâkır (a.s)'la aralarmda geçen bir mektup-laşmayı şöyle anlatıyor:
"Imam Muhammed Bakir (a.s)'a eviilik hususunda bir mektup yazdım. Hazretin göndermiş olduğu mektup elime geçti. Mektupta Imam, Resul-i Ekrem'den bir ha-dis nakletmişti. Cevap şöyleydi: Ahlâk ve dinini beğen-diğiniz biri kızmızı istemeye ğelirse, dilediğini (kızını-zı) veriniz. Aksi takdirde yeryüzünde fitne ve biiyiik bozgunculuk olur."1
Resul-i Ekrem (s.a.a) kizlarm erkeklerde aramalan gereken özellikleri şöyle sıralıyor:
"1- Dindar. 2- Temiz. 3- Cömert. 4- Gözünü koruyan. (Namahreme bakmaktan titizlikle çekinen.) 5- Anne ve babasma iyilikte bulunan. 6- Eşi ve çocuklarını yalnız başına başkalarının yanında bırakmayan kimse."2
Bu ozelliklere sahip olan kimsenin büyük bir nimet olan akıldan faydalandığı inkâr edilmez bir gerçektir. Acaba akilh insanlar kimlerdir? Gelin hep birlikte ha-disler ışığında akıllı insanları tanımaya çalışalım.
Imam Musa b. Cafer (a.s), Hişam'a bu konuda şöy-le buyurmuştur:
"Ey Hişam, helâl nimetler akıllı insanı şükretmek-ten alikoymaz, haram ise onun sabnna galip gelemez. İşte böyle birisi ancak akıllıdır...
1- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl. 1, b:28, h. 1.
2- Vesail'uş-Şia, Kitab'un-Nikâh, böl.l, b:7, h. 1.
124
Ey Hişam, akıllı insan yalan konuşmaz...
Ey Hişam, üç haslet akillmin alâmetlerindendir:
1- Sow sorulduğunda cevap verir.
2- Halkın sö'z söylemekten aciz olduğu zaman ko-nuşur.
3- Herkesin maslahatı için konuşur.
"Öyleyse bu üç sıfattan birine sahip olmayan ah-maktir."1
Günümüzde akıllı deyimi yamnda, kurnaz deyimi de çok kullanılmaktadır. Burada eş seçimine özen gös-teren kızlar için şunu hatırlatmak gerekir ki, akıl ve kurnazlık her ne kadar birbirine benziyor veya biri söy-lenince diğeri akla geliyorsa da aralarında pek çok farklılıklar vardır.
Biri Jman Sadık (a.s)'a, akıl nedir? diye sordu. I-mam Sadık (a.s); "Akıl insanı Rahman'a, ibadete sü-rükleyen ve cenneti kazandıran şeydir." diye buyurdu. Muaviye'-deki akıl değil miydi? diye sorulduğunda, I-mam (a.s); "Mu-aviye'deki akıla benzeyen ama (haki-katen) akıl olmayan bir hile aracıydı." diye buyurdu."2
İmam AM (a.s) insanları üç kısma ayırarak şöyle buyurdu: "Akıllı, ahmak, fasit."
"Akıllı, din onun desturu, sabır huyu, tedbir ve dü-şünce ise hedefidir. Ondan bir şey sorulduğunda ce-
1- Usul-u Kâfî, Bab-ı Akl, h. 12.
2- Usul-u Kâfî, Kitab'ul-Aklı vel Cehl, h. 3.
125
vap verir, konuşurken doğruyu ve hakikati söyler. Hak sözü işittiğinde kabul eder. Herhanği bir şey hakkında haber verdiği zaman doğru olanı söyler. Kendisine ğüvenildiğinde, ğüvene karşı vefa ğöste-rir..."
"Ahmak, iyilikle anıldığında ğaflet ğösterir. İyilik-ten menedilip kötülüğe davet edilince kabul eder. Haberinde yalan vardır (itimat edilmez), kendi söyle-diklerinin bilincinde değildir. Anlatmak istenilen şeyleriyse idrak edemez."
"Fasit, emanete hıyanet eder. Ona yakınlık ğöste-rildiğinde küçümser. İtimat edildiğinde faydası ğörül-mez. (Kötülükten men etmesi umulurken aksine hoşnut olur). Dostunu cam ğönülden sevmez."1
jyi sıfatlı erkekleri birkaç satırda özetleyecek olur-sak, son olarak şunları demek yerinde olur. Iyi erkek-ler, takvalı, iyi ahlâklı, dindar, emin, doğru, şerefli, be-cerikli, hünerli ve akıllı kimselerdir.
Dostları ilə paylaş: |